Evlenme Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılması ve Mahkemelerin Yaklaşımı
Ankara Bölge İdare Mahkemesi, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı başvurusunun yalnızca başvuru sahibinin kardeşi hakkındaki istihbari bilgilere dayanılarak reddedilemeyeceğine hükmetti. Karar, vatandaşlık hakkı, aile birliği ve hukuk devleti ilkeleri
İçindekiler
- 1.1 Vatandaşlık Hakkı ve Hukukun önemi
- 1.2 Kanunun çizdiği çerçeve
- 1.3 Vatandaşlık Başvurularında Idarenin Yetkisi
- 1.4 Istihbari Bilgilerin Rolü
- 1.5 Somut Olayda Evliliğin Niteliği
- 1.6 Kardeşe Ait Istihbaratın Etkisi
- 1.7 Mahkemenin Hukuki Değerlendirmesi
- 1.8 Istinaf Mahkemesinin Rolü
- 1.9 Hukukun Evrensel Ilkeleri Açısından
- 1.10 Kararın önemi ve Etkileri
Evlenme Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılması ve Mahkemelerin Yaklaşımı
Vatandaşlık Hakkı ve Hukukun Önemi
Türk vatandaşlığının kazanılması, sadece bireyin statüsünü değil aynı zamanda devletin egemenlik hakkını da yakından ilgilendiren bir meseledir. Vatandaşlık, temel hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesi açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, başvuruların hem bireyin hakkını hem de devletin güvenlik kaygılarını gözeterek değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye’de vatandaşlık kazanımı, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ile düzenlenmiştir. Kanun, evlenme yoluyla vatandaşlık kazanma imkânı tanımakta, fakat bunu doğrudan bir hak olarak değil, belli şartlara bağlı bir imkân olarak görmektedir. Bu yaklaşım, bireysel özgürlükler ile kamu güvenliği arasında hassas bir denge kurmayı hedefler.
Bu kapsamda, özellikle evlilik birliği üzerinden yapılan başvuruların titizlikle incelenmesi, hem aile kurumunun korunması hem de vatandaşlık statüsünün suiistimal edilmemesi açısından önemlidir. İşte tam da bu noktada, mahkemelerin verdiği kararlar büyük bir yol gösterici nitelik taşır.
Kanunun Çizdiği Çerçeve
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi, evlenme yoluyla vatandaşlık kazanımına dair esasları düzenlemektedir. Buna göre, bir Türk vatandaşı ile en az üç yıl evli olan ve evliliği devam eden yabancılar, vatandaşlık için başvuruda bulunabilir. Ancak bunun tek başına yeterli olmadığı da açıkça hüküm altına alınmıştır.
Kanun, ayrıca üç temel şart öngörür: aile birliği içinde yaşama, evlilik birliğiyle bağdaşmayan faaliyetlerden uzak durma ve milli güvenlik ile kamu düzenine aykırılık oluşturmama. Bu şartların varlığı, başvuru sahibinin vatandaşlığa kabul edilip edilmeyeceğini belirleyen en önemli kriterlerdir.
Dolayısıyla, başvuruların değerlendirilmesinde evliliğin gerçek olup olmadığı, birlikte yaşama durumunun devam edip etmediği ve başvuru sahibinin güvenlik açısından herhangi bir risk oluşturup oluşturmadığı titizlikle araştırılmalıdır.
Vatandaşlık Başvurularında İdarenin Yetkisi
Kanun’un 10. maddesi, vatandaşlık başvurularında idareye geniş bir takdir yetkisi tanımaktadır. Bu maddeye göre, şartların sağlanması vatandaşlık kazanımını otomatik hale getirmez; yetkili makamların takdirine bağlıdır. Yani, bireyin tüm koşulları sağladığını iddia etmesi, tek başına vatandaşlık hakkını doğurmaz.
Bu durum, devletin egemenlik hakkının bir yansımasıdır. Çünkü vatandaşlık sadece bireye değil, aynı zamanda devlete yükümlülükler doğuran bir statüdür. Bu nedenle devlet, kimin vatandaş olacağına karar verirken kamu yararını ve güvenliğini ön planda tutar.
Ancak bu takdir yetkisinin keyfi biçimde kullanılmaması gerekir. Mahkemeler, bu yetkinin hukuka uygun biçimde kullanılıp kullanılmadığını denetleyerek, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini koruma görevini yerine getirir.
İstihbari Bilgilerin Rolü
Vatandaşlık başvurularında güvenlik soruşturmaları önemli bir yer tutar. İlgili yönetmelik, başvuru sahibinin kamu düzeni veya milli güvenlik açısından risk oluşturup oluşturmadığının araştırılmasını öngörür. Bu çerçevede, emniyet birimlerinden alınan istihbari bilgiler de değerlendirmeye dahil edilir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, istihbari bilgilerin somut ve güvenilir delillerle desteklenmesidir. Salt tahmine dayalı veya kesinliği kanıtlanmamış bilgiler, bireylerin temel haklarını kısıtlamak için yeterli görülemez. Bu durum, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
Dolayısıyla, bir başvurunun yalnızca üçüncü kişilere dair istihbarat raporlarına dayanılarak reddedilmesi, çoğu zaman orantısız bir müdahale anlamına gelebilir. İşte Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin incelediğimiz kararında da tam olarak bu noktaya işaret edilmiştir.
Somut Olayda Evliliğin Niteliği
İncelenen kararda, Suriye uyruklu bir kişinin, 2004 yılından beri bir Türk vatandaşı ile evli olduğu, bu evlilikten üç çocuğunun bulunduğu ve aile birliğinin halen devam ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca, yapılan mülakatta evliliğin gerçek ve samimi olduğu, menfaat karşılığı yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu bulgular, kanunun aradığı şartların sağlandığını ortaya koymaktadır. Çünkü aile birliği içerisinde yaşama ve evliliğin gerçekliği şartı açıkça yerine getirilmiştir. Ayrıca, davacının evlilik birliği ile bağdaşmayacak herhangi bir faaliyette bulunduğuna dair somut delil bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, başvurunun reddedilmesinde tek gerekçe olarak kardeşi hakkındaki istihbari bilgilerin gösterilmesi, mahkemece yeterli görülmemiştir. Bu da bireyin kendi fiillerinden değil, üçüncü kişilerin eylemlerinden sorumlu tutulamayacağı ilkesine dayanmaktadır.
Kardeşe Ait İstihbaratın Etkisi
Davacının kardeşi hakkında terör örgütü faaliyetlerine ilişkin istihbari bilgiler bulunduğu dosyaya yansımıştır. Ancak bu bilgilerin davacının kendi hayatına ve evliliğine doğrudan yansıyan bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir.
Hukukta sorumluluk kişiseldir. Hiç kimse, bir yakınının fiilinden ötürü otomatik olarak cezalandırılamaz ya da temel haklarından mahrum bırakılamaz. Bu ilke, hem ulusal hem de uluslararası hukukta kabul edilmiş evrensel bir prensiptir.
Mahkeme de bu ilkeyi gözetmiş, davacının kardeşine ilişkin istihbari bilgilerin vatandaşlık kazanımına engel teşkil etmeyeceğine hükmetmiştir. Böylece, bireyin kendi fiillerinden bağımsız bir şekilde hak kaybına uğramasının önüne geçilmiştir.
Mahkemenin Hukuki Değerlendirmesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi, kararında davacının evlilik birliği kapsamında tüm şartları sağladığını ve hakkındaki araştırmalarda herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediğini açıkça ortaya koymuştur.
Mahkeme, ayrıca davacının evliliğinin gerçek olduğunu, çocuklarının bulunduğunu ve aile birliğinin fiilen sürdüğünü vurgulamıştır. Bu hususlar, vatandaşlık başvurularında en önemli kriterlerden biridir.
Sonuç olarak, mahkeme, idarenin verdiği ret kararında hukuka uygunluk bulunmadığı kanaatine varmış ve bireyin lehine karar vermiştir. Bu, hukuk devleti ilkesinin somut bir yansımasıdır.
İstinaf Mahkemesinin Rolü
İlk derece mahkemesi, davayı reddetmişti. Ancak davacının istinaf başvurusu üzerine dosya Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin önüne geldi. Burada verilen karar, istinaf mahkemelerinin bireylerin haklarını koruma işlevinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.
İstinaf mahkemeleri, ilk derece mahkemelerinin verdiği kararların hatalı olup olmadığını denetler. Bu süreç, adaletin sağlanması açısından büyük bir güvencedir. Çünkü tek derece üzerinden verilen kararlar, bazen hatalı sonuçlara yol açabilmektedir.
Nitekim bu davada da, ilk derece mahkemesinin reddi yerine, istinaf merciinin detaylı incelemesi sonucunda bireyin lehine bir karar verilmiştir. Bu, yargılamada denetim mekanizmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyar.
Hukukun Evrensel İlkeleri Açısından
Bu karar, sadece Türk hukuku bakımından değil, evrensel hukuk ilkeleri açısından da önemlidir. Zira kişilerin aile hayatına saygı gösterilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesiyle güvence altına alınmıştır.
Bir bireyin aile birliği devam ederken, salt üçüncü kişilere ilişkin belirsiz istihbarat bilgileri nedeniyle vatandaşlık hakkından mahrum bırakılması, aile hayatının ihlali anlamına gelebilir. Bu durum, orantılılık ve ölçülülük ilkeleriyle de bağdaşmaz.
Dolayısıyla, Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği karar, hem ulusal hem de uluslararası hukuk normlarına uygun düşmüş ve bireyin aile hayatının korunmasını sağlamıştır.
Kararın Önemi ve Etkileri
Bu karar, benzer durumlarla karşılaşan yabancı uyruklu bireyler için önemli bir emsal teşkil etmektedir. Çünkü vatandaşlık başvurularında sadece soyut ve üçüncü kişilere ilişkin istihbarat bilgileriyle ret kararı verilmesinin hukuka uygun olmayacağı açıkça ortaya konmuştur.
Ayrıca, idarenin takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, bu yetkinin de yargı denetimine tabi olduğu vurgulanmıştır. Böylece, vatandaşlık gibi hayatî bir konuda idarenin keyfi uygulamalarının önüne geçilmiştir.
Sonuç olarak, bu karar hem bireylerin temel haklarını hem de hukuk devletinin güvencelerini pekiştiren bir örnek olarak dikkat çekmektedir. Bu tür kararlar, yargıya güveni artırmakta ve vatandaşlık hukukunun daha adil bir şekilde uygulanmasına katkı sunmaktadır.
T.C.
ANKARA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
10. İDARİ DAVA DAİRESİ
Esas No: 2023/6650
Karar No: 2023/7829
Tarih: 28.12.2023
İstemlerin Konusu
Ankara 12. İdare Mahkemesi'nce verilen 30/05/2023 gün ve E: 2022/2478, K: 2023/1121 sayılı kararın kaldırılması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem
Suriye uyruklu davacı tarafından, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması talebiyle yaptığı 125/56556/2019 dosya numaralı 93797-81084 başvurunun reddine dair davalı idarenin 10.02.2020 tarih ve 71721457-125-E.18363 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti
Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 30/05/2023 gün ve E: 2022/2478, K: 2023/1121 sayılı kararı ile; davacının kardeşi ile ilgili istihbari bilgi de dikkate alınarak, 5901 sayılı Kanun’un tanıdığı yetki çerçevesinde devletin hükümranlık hakkı kapsamında vatandaşlık başvurusunun reddi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Edenlerin İddiaları
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; müvekkilinin bir Türk vatandaşı ile 2004 yılından itibaren yaklaşık 19 yıldır evli olduğu ve evliliklerinin aile birliği içerisinde devam ettiği, 3 çocuğunun bulunduğu, davacının kardeşi hakkındaki istihbari nitelikteki bilgilerin evlenme yoluyla vatandaşlığın kazanılmasına engel oluşturacak nitelikte bulunmadığı ileri sürülerek, kararın kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolunda karar verilmesi istenilmiştir.
Davalının Savunmasının Özeti
İstinafa konu mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Türk Milleti Adına Karar
İnceleme ve Gerekçe
Maddi Olay
Dava; Suriye uyruklu davacı tarafından, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine dair İçişleri Bakanlığının 10.02.2020 tarihli işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İlgili Mevzuat
-
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi:
Bir Türk vatandaşı ile evlenmenin doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmayacağı, ancak en az üç yıldır evli olan ve evliliği devam eden yabancıların başvuruda bulunabileceği; aile birliği içinde yaşama, evlilik birliğiyle bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama ve milli güvenlik ile kamu düzeni bakımından engel teşkil etmeme şartlarının arandığı düzenlenmiştir. -
Aynı Kanun’un 10. maddesi:
Şartları taşıyan yabancıların yetkili makam kararıyla vatandaşlık kazanabileceği, ancak aranan şartların sağlanmasının mutlak hak doğurmadığı hükme bağlanmıştır. -
Yönetmelik hükümleri:
Başvuran yabancı hakkında emniyet birimlerince aile birliği, evliliğin gerçekliği, kamu düzeni ve güvenlik yönünden soruşturma yapılacağı, mülakatlar yapılacağı ve sonucuna göre karar alınacağı düzenlenmiştir.
Hukuki Değerlendirme
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 04/12/2004 tarihinden beri Türk vatandaşı eşiyle evli olduğu, aynı çatı altında aile birliği içerisinde yaşadıkları, üç çocuklarının bulunduğu, evlilik birliği ile bağdaşmayacak herhangi bir faaliyette bulunmadıkları ve evliliğin gerçek olduğu tespit edilmiştir.
Tahkikat formlarında olumsuz bir hususa rastlanmamış, mülakatlarda da evliliklerinin gerçekliği doğrulanmıştır. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazısında, davacının kardeşi hakkında terör örgütü faaliyetlerine ilişkin istihbari bilgilerin bulunduğu bildirilmiştir.
Mahkeme; kardeşe ilişkin istihbari bilgilerin davacının evlenme yoluyla vatandaşlık kazanmasına engel teşkil etmeyeceği, davacının bizzat kendisiyle ilgili herhangi bir olumsuzluk bulunmadığı gerekçesiyle, vatandaşlık talebinin reddine dair işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna varmıştır.
Hüküm
-
Davacının istinaf isteminin KABULÜNE,
-
Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 30/05/2023 gün ve E: 2022/2478, K: 2023/1121 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
-
Davalı idarenin 10.02.2020 tarihli ret işleminin İPTALİNE,