Zina Sebebiyle Boşanma Davası

  • Anasayfa
  • Zina Sebebiyle Boşanma Davası

Zina Sebebiyle Boşanma Davası

Milletin Hukukunu Savun, Zina Sebebiyle Boşanma Davası İçin Profesyonel Destek Alın! Hakkınızı Korumak İçin Hemen Başvurun!

Zina Sebebiyle Boşanma Davası

İçindekiler

Zina Sebebiyle Boşanma (Aldatma) Davası 

Zina sebebiyle boşanma davası, adından da anlaşılacağı üzere eşlerin sadakat yükümlülüklerini ihlal ettikleri bir özel boşanma sebebi olan ve mutlak boşanma davası türüdür. Zina sebebiyle boşanma davasında (zinada zamanaşımına dikkat) , zina eylemini gerçekleştirmiş olan eş, diğer eşin aslında kişisel haklarına da manevi bütünlüğününe de zarar verdiğinden mütevellit manevi tazminat yükümlüsü de olma ihtimali oldukça yüksektir. Zina nedeniyle boşanma, eşin aldatması nedeniyle boşanma davalarına oldukça sık rastlanılmakta ve boşanma davalarının gerekçesini bu ve benzeri durumlar fazlasıyla işgal etmektedir. Zina, boşanma avukatı tarafından boşanma davasında her türlü delille kantılanabilir. Şimdi zina sebebiyle boşanma davasını genel nitelik ve özellikleriyle anlatmaya çalışalım. Ancak konuya geçmeden önce belirtmekte fayda vardır ki özellikle boşanma davalarındaki hak kayıplarının fazlalığı sebebiyle bu tür davaların alanında uzman boşanma davası avukatı vasıtasıyla takip ettirilmesini önemle tavsiye ederiz. Zina; evli olmayan iki kişinin cinsel ilişkide bulunmasıdır. İslam hukukunda ve bazı ülkelerin ceza kanunlarında suç olarak kabul edilir. Zina, evlilik kurumunun ihlali olarak görülür ve toplumsal normlar tarafından da kabul edilemez bir davranış olarak nitelendirilir. Bazı ülkelerde zina suçu cezalandırılırken, diğer ülkelerde cezalandırılması yasaklanmıştır. Ancak, birçok ülkede zina eylemi halen cezai bir suç olarak kabul edilmektedir. Bizim ülkemizde zina suç değildir ancak boşanma sebebidir. Unutmayın zina sebebiyle boşanma davasında ziynet alacağı da talep edilebilir. Zina sebebiyle boşanma davasında bilinmesi gereken hususlardan biri de zina eden eşe karşı mal paylaşımı yapılıp yapılmayacağıdır. Kanunumuza göre zina yapan eşe mal paylaşımında bulunulup bulunulamayacağı hakim takdirindedir. Zina davasında mal paylaşımı için makalemize göz atmanızı tavsiye ederiz. Zina sebebiyle boşanma davası çekişmeli boşanma davasıdır. Birden fazla boşanma sebebine dayanılarak dava açılıp bunlardan birisi de zina sebebiyle boşanma davası olabilir. Zina sebebiyle boşanma davası mutlak boşanma sebeplerinden olup bu sebeple evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma (şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma) davasından da ayrılmaktadır.

BUNU DA BİL; Zina sebebiyle boşanma davası aynı zamanda çekişmeli boşanma davasıdır. Bundan dolayı çekişmeli boşanma davası hakkında bilgi için aşağıdaki videomuzu da izlemenizi önemle tavsiye ederiz.

Eşin aldatılması, evli bir kişinin evlilik dışında romantik veya cinsel ilişki kurmasıdır. Bu davranış, evlilikte sadakat sözü veren bir kişinin sözünde durmaması ve evlilik yükümlülüklerini ihlal etmesi anlamına gelir. Eşler arasında güveni sarsan ve birçok ülkede boşanma sebebi olarak kabul edilen bir davranıştır. Ancak, bazı ülkelerde eşlerin aldatılması cezai bir suç olarak kabul edilmezken, bazı ülkelerde aldatma eylemi cezai bir suç olarak kabul edilebilir.

BUNU DA BİL; Boşanma davasında telefon kayıtları ve mesaj delilleri için makalemizi de okumanızı tavsiye ederiz.

Aldatma Sebebiyle Boşanma Zina

Zina sebebiyle boşanma davası daha doğru tabiri ile zina 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun boşanma başlıklı ikinci bölümünün boşanma sebepleri başlıklı 161. maddesinde düzenlenmiştir. Evlilik birliği içinde eşlerden birisinin zina etmesi, eşini bir başka kişiyle aldatması halinde diğer eşin boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır. Unutulmamalıdır ki zina eden eşin affedilmesi durumunda artık kişinin dava açma hakkı olmayacaktır.

BUNU DA BİL; Boşanma avukatımız Av. Bilgehan UTKU'nun yeni çağrı gazetesindeki makalesini okumak için tıklayınız.

Zina Sayılan Davranışlar Nelerdir?

Zina sayılan davranışlar kanunda düzenlenmemiştir ancak somut olayın özeliğine ve yargıtay içtihatlarına göre çıkarımlar yapılabilmektedir. Buna göre zina eylemi olarak tabir edilebilecek davranışlar;

  • Eşin bariz bir şekilde bir başka kişi ile cinsel ilişkiye girmesi,
  • Eşin herhangi bir zorunluluk yokken karşı cinsten bir kişi ile aynı evde kalması,
  • Eşin karşı cinsten bir kişi ile zorunluluk hali yokken geceyi aynı yerde geçirmesi,
  • Eşin bir başka kişiyle aynı otel odasında zorunluluk hali yokken kalması gibi durumlar örnek olarak verilebilir. Tabi ki bu hususlar çoğaltılabilir ki bir eşin başka bir kişi ile cinsel ilişkiye sebebiyet verme ihtimali olduğu bir ortamda kaldığı durumlar
  • zinaya girebilecektir.

Zina Davasında Zamanaşımı Var mıdır?

Zina davası Türk Medeni Kanunumuzun 161. maddesinde düzenlenmiştir ve madde gereği zina sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi belirli bir süreye bağlanmıştır. Buna göre Zina sebebiyle boşanma davası zina eyleminin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içinde açılmalıdır. Ancak her halükarda zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmemiş olmalıdır. Eş zina eylemini öğrendikten itibaren 6 ay içinde dava açmaz ise artık zinaya dayalı olarak dava açamayacaktır. Fakat unutulmamalıdır ki bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle dava açılabilecektir. Ancak eşin affedilmiş sayılması hususlarına da dikkat edilmelidir. Yukarıda da dile getirdiğimiz gibi affeden tarafın dava hakkı olmayacaktır. Affetmeye örnek verecek olursak kişinin aldatma eylemini öğrenmesinden sonra dava hakkını kullanmayıp aldatan eşle aynı evde yaşamaya devam etmesi ve bunun makul kabul edilebilecek sürenin üzerinde olması, çevresindekilere eşini affettiğini ve bir daha olması durumunda boşanmaya karar vereceğini söylemesi gibi durumlar örnek verilebilir.

Bunu da Bil; Aldatıldım! davayı ne zaman açmalıyım başlıklı yotube shorts videosu için tıklayınız.

Zina Davası İle Genel Boşanma Davası Arasındaki Fark Nedir?

Zina davası ile genel boşanma davası dediğimiz evlilik birliğinin temelden sarsılması ya da eski tabiri ile şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası arasındaki fark zinanın özel bir boşanma sebebi olmasıdır. Yani kanun zina ve birkaç hususu özel olarak düzenlemiş ve zina sebebiyle açılacak boşanma davalarında zina hususunun ispat edilmesi ile birlikte artık evlilik birlikteliğinin sarsılıp sarsılmamadığının araştırılmasına geçilmeyecek mahkeme davayı açan eş için evliliğin çekilmez hale geldiğine kanaat kılacaktır. Anlaşılacağı üzere zinanın ispatı yeterli olacaktır. Peki kişi zina sebebiyle boşanma davası değil de genel sebebe dayanarak sadakat yükümlülüğünün ihlali nedeniyle evlilik birlikteliğinin sarsılmasından dolayı boşanma davası açamaz mı? Tabi ki de açabilir. Ancak burada davayı açan kişinin diğer eşin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini ortaya çıkartması yani ispatlaması ile bu hususun kendisi için evliliği çekilmez hale getirdiğini ortaya koyması gerekecektir. Zina sebebiyle boşanma davası evliliğin çekilmezlik koşulunun araştırılmasına gerek kalmadığından dolayı mutlak boşanma sebeplerindendir. 

BUNU DA BİL; Boşanma davasında ekonomik durum araştırması ile ilgili ayrıntılı bilgi için sosyo ekonomik durum araştırması nedir? başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Zina Davasında Telefon Kayıtları Delil Olur mu?

Zina davasında telefon kayıtları oldukça önemli yer tutmaktadır. Zira zina davasında önemli olan zinanın ispatlanmasıdır ve bu ispat araçlarının hukuka uygun şekilde elde edilmesi şarttır. Öncelikli olarak belirtmek gerekir ki kimsenin telefon konuşmalarının içeriğine ulaşması mümkün değildir. Yani ne senin ne de eşinin konuşma kayıtlarına (konuşma içeriklerine) gsm operatörü tarafından ulaşılması mümkündür. Anlaşılacağı üzere kimsenin telefon dinlemesi yapılamaz. Telefon dinlemesi için mahkeme kararı şarttır. Karar olmadan dinleme yapılamaz. Peki nasıl bu kayıtlara ulaşılabilir? Örneğin eşin telefon arama kayıtlarının çıkartılarak aldattığı düşünülen kişi ile yapmış olduğu konuşma süreleri ve ne zaman arama yapıldığı gsm operatörlerinden istenebilir. Bu durumda uygunsuz saatlerde yapılan uzun görüşmeler ortaya çıkartılır. Yine eşin whatsapp konuşmalarının içeriklerine ulaşılmış ise bu hususlar mahkemeye delil olarak sunulabilir. Yine sosyal medyada gizli farklı isimlerle açmış olduğu sahte hesapların kullanıldığı tespit edilirse buradaki konuşmalar çıkartılabilir. Yine sosyal medyadan kendi hesabından yaptığı konuşmalar da delil olarak sunulabilir. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller ile ispat mümkün olmadığından delillerin hukuka uygun olarak elde edilmesi şarttır. Yani kumpas kurarak dedektif tutarak, ses kaydı düzeneği kurup da ağzından laf almak için konuşturarak delil elde edilebilmesi mümkün değildir. Fakat başka türlü delil elde etme imkanının olmadığı, o anda sıcağı sıcağına durumu kanıtlamak maksadıyla elde edilen deliller Yargıtay içtihatlarına göre hukuka uygun delil olarak kabul görmektedir.

Aldatılan Eşin Hakları Nelerdir?

Aldatılan eşin zina sebebiyle boşanma davası açıp da bu hususu ispat ettirmesi durumunda aynı boşanma davası içinde ya da sonradan açacağı davalar ile maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Tabi ki bu tazminat talepleri TMK 174. maddeye ilişkin tazminat talepleri olmalıdır. Aynı şekilde müşterek çocuk bulunmakta ise bu çocuk ya da çocukların da velayeti talep edilebilir. Yine çocuklar için tedbir ve sonrasında iştirak nafakası ile eşin kendisi için tedbir ve sonrasında yoksulluk nafakası talepleri mahkemeden istenir. Zina sebebiyle boşanma davasında davacı eşin yani zina mağduru olan aldatılmış eşin en büyük haklarından bir tanesi boşanma davası sonrasında görülecek olan mal paylaşımı davasındaki kanunen düzenlenmiş olan haklarıdır. Eşler evlilik birlikteliğinin başlamasından itibaren kanunen edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Bu bakımdan boşanma davası sonrasında açılacak mal paylaşımı davasında evlilik birliği içinde elde edilmiş olan malların yarı yarıya paylaşımı yapılacaktır. Ancak zina sebebiyle boşanma davası sonrasında açılacak mal paylaşımı davasında hakim, zina eden eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Anlaşılacağı üzere eşin normalde hakkı olan mal paylaşımında elde edeceği değer zina ettiğinden dolayı hakim tarafından azaltılabilir yahut kaldırılabilir.

Aldatan Eş Ne Kadar Tazminat Öder?

Zina sebebiyle boşanma davalarında boşanma davasının açılması ile birlikte ve kazanılmasından sonra aldatan eş aleyhine kendiliğinden manevi tazminata hükmedilmeyecektir. Unutulmamalıdır ki mahkemeler taleple bağlıdır ve aldatılan eş zina sebebiyle boşanma davasında manevi tazminat istiyorsa bunu talep etmek zorundadır. Mahkeme re'sen tazminata hükmedemeyecektir. Bundan dolayı zina sebebiyle boşanma davalarında boşanma davası avukatından hukuki destek alınmasını önemle tavsiye ederiz. Sadakatsizlik gerekçesiyle açılan boşanma davalarında, aldatma fiili ve fiilin gerçekleştirilme şekli, dava açan eşin kişilik haklarının ihlal edildiği en bariz durumdur. Boşanma davasına bakan aile mahkemesi yargıcı, davayı açan kusuru olmayan kişinin maddi ve manevi tazminat talep edip etmeyeceğine karar verebilmesi için davadaki her iki tarafın da ekonomik ve sosyal durumunu araştıracak ve bunun için emniyet güçlerinden yardım alacak müzekkere yazarak incelenmesini talep edecektir.

Aldatma Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Aldatma boşanma davalarında süre, yargıcın karar vereceği çeşitli hususlara göre uzatılır veya kısaltılır. Velayet, nafaka, tazminat, ziynet gibi hususlar aldatma boşanma davalarında sürenin uzamasında veya kısaltılmasında rol oynar. Velayet verilecek veya ziynet konusunda karar verecek bir bilirkişi getirmek gerekirse, dosya ziynet bilirkişine gideceği için dava yine de sonuçlandırılacaktır. Normal şartlarda ortalama çekişmeli boşanma davası 8 ay ile 1 yıl arasında sona ermektedir. İlk duruşma, davanın sunulmasından yaklaşık 2 ila 3 ay sonra yapılır.

Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Tanık İfadeleri

Aldatma nedeniyle boşanma davasında tanık ifadeleri tabi ki de oldukça önemlidir. Ancak buradaki tanık ifadelerinin görgüye dayalı en azından tanıkların bilfiil kendilerinin duyumuna dayalı olması şarttır. Aksi durumda tanık ifadeleri hükme esas teşkil etmeyecektir. 

Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Ön İnceleme Duruşması

Aldatma sebebiyle boşanma davasında dilekçelerin verilmesinden sonra mahkeme tarafından ön inceleme duruşması yapılır. Aile mahkemesi ön inceleme sırasında dava şartları ve ilk itirazları inceler ve uyuşmazlığı tam anlamıyla belirler. Aile mahkemesi ön incelemeyi tamamlamadan ve kanunda yer bulan gerekli kararları almadan tahkikata geçemez. Aile mahkemesi hakimi dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra ön inceleme için duruşma günü verir ve hem davacıya hem de davalıya bu durumu tebligat ile bildirir. Aile mahkemesi hakimi hazırlatacağı ve taraflara çıkartacağı bu tebligatta kanunda yer alan hususlara dikkat eder. Tebligatta özellikle davacının veya davalının duruşmaya gelmemesi durumunda eğer isterlerse yargılamaya devam edebileceklerini ve gelmeyen diğer tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceğini bu davetiyede belirtir. Ayrıca bu tebligatın tebliğinden itibaren iki hafta içinde dilekçelerinde belirttikleri fakat mahkemeye sunmadıkları hususları mahkemeye sunmaları bu süre içinde belgelerin sunulmaması durumunda belirtilen delillere dayanılmaktan vazgeçildiği de ihtar edilir.

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Tahkikat Aşaması

Hakim, eşlerin iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri değerlendirir. Tüm tahkikat hakkında duruşmada hazır bulunan taraflara açıklanma yapmaları için söz verir. Kanun gereği mahkeme, tarafların açıklama yapmalarından sonra tahkikatın bittiğini taraflara aynı gün bildirir. Yüzlerine söyler. Bundan sonra mahkeme aynı duruşma sırasında sözlü yargılamaya geçer. Sözlü yargılamaya geçtiğini belirten hakim durumu taraflara bildirir. Taraflardan birisi sözlü yargılamaya geçildikten sonra esas hakkında son savunmaların yapılabilmesi için mahkemeden süre isterse mahkeme duruşmayı erteler. Bu durumda mahkeme sözlü yargılamanın yapılacağı günü belirtir bir davetiye göndermez. 

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında İspat

Zina sebebiyle boşanma davasında ispatın konusu boşanma davasının taraflarının anlaşmaya varamadıkları ve anlaşmazlığın giderilmesinde önemi olan çekişmeli hususlar oluşturur ve bu hususların kanıtı için ispat aracı gösterilir. Boşanma davasında hakim delilleri serbestçe takdir eder. Tarafların ikrarı hakimi bağlamaz. 

Kanunumuza göre iddia edilen vakıalara bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükünün üzerinde olduğu belirtilmiştir. Yani sen, davayı açtığında davada dayandığın olayları hukuki delillerle ispat etmelisini, ispat yükü senin üzerindedir demekte. Örneğin eşinin zina yaptığını düşünüyorsan ve zina sebebiyle boşanma davası açmış isen bunu ispatlamak ve hakimi bu konuda lehine karar çıkacak şekilde olaya müdahil olmasını sağlaman gerekmekte. Boşanma davasında en önemli ispat araçalarından bir tanesi tanık delildir. Tanığın görgüye dayalı bir tanık olması gerekmektedir ki olayları tüm detaylarıyla ortaya çıkartabilsin. Duyuma dayalı tanığın ifadelerinin boşanma davasında hükme esas teşkil etmesi mümkün olmayacaktır. Bu yüzden tanıklarınızı belirlerken buna dikkat etmenizin yanında doğruyu söylemesi gerektiğini unutmayın ve ifadesini vermeden önce hakim huzurunda yemin edeceğini kendisine hatırlatın.

Boşanmada Aldatma Delilleri Nelerdir?

Boşanma davasında hukuka uygun olarak elde edilen delillerin hepsi aldatma davasında da kullanılabilir. Nitekim telefon kayıtları, ses kayıtları, mesajlaşmalar, otel kayıtları, kamera görüntüleri, tanık, HTS kayıtları, gsm kayıtları gibi deliller boşanmada aldatma delilleri olarak kullanılabilir. Tabi ki bu delillerin hukuka uygun yöntemlerle elde edilmesi şarttır. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller ile esasa ilişkin hüküm kurulamaz. Bu konuda Ankara da iseniz ankara boşanma avukatından yahut diğer illerdeki boşanma avukatlarından hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.

 

Bunu da Bil; boşanma davasında sosyal medya hesapları ile ilgili bilgi için Boşanma Davasında Whatsapp Kayıtları Kullanılabilir mi? başlıklı makalemize ulaşabilirisiniz.

Zinaya ilişkin deliller ülkeler ve hukuk sistemlerine göre değişebilir, ancak genellikle aşağıdakileri içerir:

  • İtiraflar: Kişinin zina ettiğini itiraf etmesi durumunda, bu itiraf delil olarak kullanılabilir.
  • Görgü tanıkları: Zina eylemini doğrudan gözlemleyen kişiler ifade vererek delil olarak kullanılabilir.
  • DNA testleri: Zina sonucu doğan çocukların DNA testleri, zina eyleminin gerçekleştiğine dair delil olarak kullanılabilir.
  • Fotoğraf ve video kayıtları: Zina eyleminin fotoğraf veya video kaydı, delil olarak kullanılabilir.
  • Şahit beyanları: Kişilerin zina eylemine dair bildikleri veya duydukları konusunda ifade vermeleri, delil olarak kullanılabilir.
  • Mahkeme kararları: Daha önceki davalar ve mahkeme kararları, zina eylemine dair delil olarak kullanılabilir.

Boşanma Hukukunda Aldatma (ZİNA) Davası

Aldatma boşanma ya da aldatma boşanma davasına ilişkin hususlar Türk Medeni Kanunumuzun 161. maddesinde düzenlenmiştir. Aldatma nedeniyle boşanma Türk Medeni Kanunumuzda Zina olarak ifade edilmiş ve kanun maddesi; "Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur." şeklinde düzenlenmiştir. Anlaşılacağı üzere aldatma nedeniyle boşanmaya zina nedeniyle boşanma da denilmektedir. Aldatma nedeniyle boşanma mutlak boşanma sebepleri dir. Özel ve mutlak boşanma sebebi olan zina da davacı eş davalı eşin kendisini aldattığını kanıtladığı müddetçe artık evlilik birliğinin temelden sarsılmış olmasının ve ortak hayatın eşler için çekilmez hale geldiğinin ispatlanmasına gerek yoktur. Zaten mutlak boşanma sebeplerinde bu unsurların bulunduğu var sayıldığından tekrar ispatına gerek yoktur. Evlilik birliği içerisinde eşlerin birbirlerine karşı sorumlulukları ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Bunlar; Evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliği ile sağlamak, çocukların bakımına eğitimine özen göstermek, birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak, birbirlerine yardımcı olmaktır. Görüleceği üzere eşlerin birbirlerine sadık kalması gerektiği yani cinsel sadakatın bulunması gerektiği kanunda düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin ayakta durabilmesi için en önemli unsurlardan bir tanesi olan sadakatın ihlali durumunda ne yazık ki diğer eşin evliliği devam ettirmesi kendisinden beklenemeyecektir. Bu durumda yukarıda da bahsettiğimiz üzere evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ile ortak hayatın çekilmez hale geldiğinin ispatına gerek yoktur. Aldatma evli bir kişinin eşinden başka bir kişiyle cinsel münasebet yaşaması durumudur. Boşanma Davasında Aldatma Delilleri Nelerdir?

Aldatma ya da zina nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için 

  • Tarafların evli bulunması,
  • Bir başka kişiyle cinsel ilişki kurulması,
  • Kusur bulunmasıdır.

Evlilik koşulunun gerçekleşmesi için evliliğin hukuken geçerli bir evlilik olması şarttır. Taraflar arasında imam nikahı bulunması durumunda eş başkasıyla birlikte olmuşsa hukuken aldatma durumunun gerçekleşmiş olduğundan bahsedilemeyecektir. Yine taraflar arasında nişanlılık durumu bulunduğu esnada nişanlılardan birisi diğerini aldatırsa bu durumda da zinadan bahsedilemeyecek ancak nişanlılığın sona ermesi hukuki durumuna başvurulabilecektir. Ayrıca batıl evliliklerde de aldatma unsuru gerçekleştiği durumlarda evlilik batıl yok hükmünde olduğundan yine zinadan söz edilmeyecektir. Ayrılığa yani zinaya ilişkin hususlar ayrılık kararı olsa da, aynı konutta birlikte yaşanmasa da, ayrı yaşama hakkı bulunsa da uygulanmaktadır. Cinsel ilişki unsurunda ise evli kadının kocasından başka bir erkekle, evli bir erkeğin de karısından başka bir kadınla cinsel ilişkide bulunması hususudur. Erkek ya da kadın evliyken bir başka kişiyle yaşamaya başlamışlarsa açık bir şekilde zian unsuru gerçekleşmiş olacaktır. Zina sayılan bazı davranışlar bulunmakta olup bu tür davranışlar Yargıtay tarafından aldatma olarak nitelendirilmektedir. Her şekilde kurulan cinsel ilişki zina sayılmaktadır. Eksik kalkışma cinsel ilişki de zina sayılmaktadır. Yani bu durumda da aldatma unsuru gerçekleşmiş olacaktır. Kişi cinsel ilişki için ortamı ayarlamış ancak herhangi bir sebeple cinsel ilişki gerçekleşememiş yani eksik kalkışma meydana gelmiş ise bu durumda da cinsel ilişki var sayılır. Bir kişinin zorunluluk bulunmadan aynı otel odasında gecelemeleri zina yani aldatma olarak nitelendirilmiştir. Yine yalnız olarak aynı evde gecelemek de aldatma sayılmaktadır. 

Cinsel ilişkinin isteyerek olması şarttır. Bir kişi tecavüze uğramış yani istemeden cinsel ilişkiye maruz kalmış ise bu durumda kişi kusurlu sayılmadığından kendisine yapılan bu kabul edilemez durum sebebiyle aldatma unsuru gerçekleşmemiş olacak ve kendisine aldatma nedeniyle boşanma davası açılamayacaktır. Farklı bir durumda ise kendini bilemeyecek derecede sarhoşluk durumunda cinsel ilişki durumunda kusur koşulu gerçekleşmediğinden zinaya dayalı boşanma davası açılamayacak ancak tabi ki de şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açılabilecektir. Eşlerden birisi evlilik birliği içerisinde birbirlerine karşı cinsel soğukluk içerisinde bulundukları esnada bu durum eşlerden birinin başkasıyla birlikte olmasına cevaz vermez. Yani eş eşinin bu durumda olduğunu bahane ederek başka bir kişiyle cinsel birliktelik yaşayamaz. Böyle bir durumda tabi ki de aldatma unsuru gerçekleşmiş sayılacaktır. 

Aldatma Nedeniyle Boşanma Davası Ne Zaman Açılır?

Zinanın ya da aldatmanın ispatı her türlü delille kanıtla gerçekleştirilebilir. İspat yükü davacıdadır. Yani davacı eşinin kendisini aldattığını her türlü kanıtla ispatlayabilir. Gebe kalmak, zührevi hastalığa yakalanmak, fotoğraflar, düğün yapmak, iletişim araçları (mektuplar, bilgisayar kayıtları, telefon kayıtları, ses kayıtları vb.), tanık anlatımları, otel kayıtları, hamilelik testi, resmi evraklar delil olarak kullanılabilir. Ancak karşı tarafın ikrarı, yemin delil olarak kullanılamaz. 

Kişi yani aldatılan eş zina sebebiyle boşanma davası açabileceği gibi bu durumun bilinmesini ve açığa çıkmasını istemiyorsa şiddetli geçimsizlik yani evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle de boşanma davası açabilecektir. Aldatılan eşin illa ki zina sebebiyle boşanma davası açması zorunlu değildir. Ancak zina sebebiyle boşanma davası açılabilmesinin kanunen sürelere bağlandığı da unutulmamalıdır. Nitekim zina yani aldatma nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi için aldatılan eşin zinayı öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde ve her halde zina eyleminin meydana gelmesinden itibaren 5 yıl içinde dava açması gerekmektedir. Yoksa dava açma durumu hak düşürücü süre sebebiyle reddolacaktır. Hak düşürücü süre olduğundan karşı tarafın itirazına bakılmadan bu sürelerin geçip geçmediği hakim tarafından re'sen yani kendiliğinden incelenmelidir. Aldatan eş zina eylemine devam ediyor ise en son zinadan itibaren bu 6 aylık süre başlayacaktır. 

Aldatılan eş zina yapan eşi affederse durum ne olacaktır? Aldatılan eş aldatan zina yapan eşi affetmişse bu durumda artık zina sebebiyle boşanma davası açamayacaktır. Af herhangi bir şekle tabi değildir. Yazılı yapılabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir. Üçüncü kişilere yapılan af açıklaması da aynı sonucu doğurmaktadır. Örtülü olarak da yani zımni af da söz konusu olabilmektedir. Buna örnek verecek olursak kişi aldatıldığı eşiyle birlikte aldatma olayını öğrendikten sonra tatile çıkmış ya da evlilik birliğini devam ettirerek aynı evde yaşamaya devam etmiş ise bu durumda zımni af gerçekleşmiş olacak ve aldatılan eş zina sebebiyle boşanma davası açamayacaktır. Af kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu yüzden temsilci ile affedilme olanağı bulunmamaktadır. Eş ceza şikayetinden vazgeçmiş ise bu durum af sayılmaz. Af şarta bağlanamaz. Önemle belirtmek gerekir ki eş zina sebebiyle diğer eşi affetmiş ise artık bu sebeple zina nedeniyle boşanma davası açamayacağı gibi evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle de dava açamayacaktır. 

Zina Sebebiyle Boşanmada Çocuğun Velayeti

Her ne kadar davada zina yapan davalı eş kusurlu olmuş olsa da burada önemli olan tarafların zina eyleminden çok çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun üstün yararı zina yapan davalı eşin yanında kalmayı gerektiriyorsa çocuğun velayeti davalıya verilebilir. Ancak bu durumda davacı zinanın haysiyetsiz hayat sürmeye varacak kadar farklı durumları barındırdığını ispat etmesi durumunda somut olayın özelliğine ve çocuğun üstün yararına göre uygun bir karar hakim tarafından verilecektir. 

Davacı davasını zina sebebiyle boşanma davası olarak açmış ise hakim evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmaya karar veremez. Zira hakim tarafların talep ve sonuçlarıyla bağladır. Ancak zina durumunda yukarıda da bahsetmiş olduğumuz üzere eş zina sebebiyle boşanma davası açabileceği gibi sadece evlilik birliğinin sarsılmasından dolayı dava açabilecektir. Birden çok sebeple de kişi dava açabilir. Örneğin zina sebebiyle, hayata kast ve pek kötü davranış sebepleriyle bu sebepleri dilekçesinin talep sonuç kısmında belirterek her iki sebebe dayanarak da dava açabilir. Bu durumda mahkeme her iki boşanma sebebi hakkında ayrı olarak hüküm kurmak zorundadır. Aynı dava içinde davacı davalıya yönelik birden fazla talebini aralarında aslilik ferilik ilişkisi kurmak koşuluyla aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Aldatma dolayısıyla açılan davalarda davalı taraf davacının davasını kabul etmesi durumunda taraflar anlaşmalı olarak boşanamaz. Aldatma nedeniyle açılan davalarda anlaşmalı boşanmaya gidilmek isteniyorsa dava dilekçesinin ıslah edilmesi ile olacaktır. Aldatma nedeniyle açılan davalarda hakim davalı eşin kusuruna göre evlilik birliğinde elde edilmiş mallardan alacağı payın azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Aldatma boşanma davaları eşlerden birinin yerleşim yeri aile mahkemesinde açılabileceği gibi eşlerin son 6 ay birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde de açılabilir.

Unutulmaması gereken bir durum da aldatma boşanma davalarının aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içinde açılmış olmasıdır. Yine aldatma olayının üzerinden 5 yıl geçmekle dava açılamayacaktır. Ancak buradaki durum aldatmadan dolayı dava açılamayacağı hususudur. Nitekim kişi şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma ya da diğer adıyla evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası açabilirler.

BUNU DA BİL; Boşanma davasında müşterek çocuğun velayetinin kimde kalacağına ilişkin yapılan sosyal inceleme ve sosyal inceleme raporuna ilişkin boşanma davasında sosyal inceleme raporu başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz. Ayrıca konuya ilişkin videomuzu da izleyebilirsiniz.

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Avukatın Önemi

Zina davası, ciddi sonuçları olan bir suçtur ve bir avukatın rolü oldukça önemlidir. Zina davaları genellikle kanıt sunmak, hukuki süreçleri yönetmek ve savunma hazırlamak gibi karmaşık konular içerir. Bu nedenle, bir avukat, müvekkilinin haklarını ve savunmasını en iyi şekilde korumak için gerekli olan hukuki bilgi ve deneyime sahip olduğundan, zina davasında büyük önem taşır. Ayrıca, avukatlar, müvekkillerine danışmanlık yaparak duruşma öncesinde ve sırasında nasıl davranmaları gerektiği konusunda da yardımcı olabilirler.

Zina davasında avukatın yükümlülükleri, müvekkilinin haklarını en iyi şekilde savunmaktır. Bu yükümlülükler şunları içerebilir:

  1. Müvekkilin savunması için gerekli tüm kanıtları toplamak ve hukuki stratejileri belirlemek.

  2. Müvekkilin haklarını korumak, adil bir yargılama süreci sağlamak, mahkeme önünde müvekkilin çıkarlarını en iyi şekilde savunmak ve olası cezaların hafifletilmesi için mücadele etmek.

  3. Müvekkilin suçlamaların hukuki dayanağının incelenmesi ve müvekkilin masumiyetini ispat edebilecek tüm olası savunma argümanlarını sunmak.

  4. Müvekkilin mahremiyetini korumak ve suçlamalarla ilgili herhangi bir bilginin müvekkilin onayı olmadan kamuoyuna açıklanmasını önlemek.

  5. Müvekkile zina davası sürecinde moral destek sağlamak, gerekli hukuki danışmanlık yapmak ve müvekkilin duruşma öncesinde ve sırasında nasıl davranması gerektiği konusunda yönlendirmek.

Avukatların yükümlülükleri, müvekkilin masumiyetini korumak ve müvekkilin haklarını en iyi şekilde savunmaktır.

Zinayı Nasıl İspatlarım?

Aldatıldığınızı ispatlamak için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:

  1. Kanıtları toplayın: Aldatıldığınızı düşünüyorsanız, kanıtlar toplamanız gerekir. Örneğin, mesajlar, e-postalar, telefon kayıtları vb. gibi kanıtları saklayın. Bu kanıtlar, size yapılan haksızlığı ispatlamak için kullanılabilir.

  2. Tanıkları araştırın: Aldatıldığınızı düşündüğünüz kişinin hareketlerinin arkasındaki nedenleri belirlemek için tanıklarla konuşabilirsiniz. Tanıklar, size olayları farklı bir bakış açısıyla görmeye yardımcı olabilirler.

  3. Karşı tarafın açıklamalarını dinleyin: Aldatıldığınızı düşündüğünüz kişinin açıklamalarını dinleyin ve olayları anlamaya çalışın. Belki de bir yanlış anlama veya yanlış anlaşılma söz konusudur.

  4. Hukuki yardım alın: Eğer aldatılma sonucu maddi veya manevi zararınız varsa, bir avukattan hukuki yardım alabilirsiniz. Avukatınız size, davayı takip etmeniz, haklarınızı savunmanız ve kanıtlarınızı toplamanız konusunda yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, aldatıldığınızı ispatlamak zorlu bir süreç olabilir. Ancak, somut kanıtlarınız ve doğru adımları atmanız durumunda, haklarınızı koruyabilirsiniz.

Zina Sayılan Davranışlar Nelerdir?

Zina sayılan davranışlar kanunda düzenlenmemiş olmakla birlikte yargıtay içtihatlarına göre çıkarımlarda bulunulmakta ve düzenlenmektedir. Her olayın özelliğine göre eylemin tamamen zina mı yoksa tam ispat olmadığından dolayı güven sarsıcı hareket mi olduğu noktası her olayın özelliğine göre değişkenlik göstermektedir. Bu yüzden konu ile ayrıntılı zina sebebiyle boşanma davası zina sayılan davranışlar başlıklı makalemizi okumanızı önemle tavsiye ederiz.

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Nafaka

Zina sebebiyle boşanma davasında aldatılan eşin haklarından bir tanesi de nafaka talep etme hakkıdır. Zina sebebiyle boşanma davasında aldatılan eş boşanma davasında yoksulluk nafakası talep edebilir. Nitekim kanun boşanma yüzünden yoksulluğun gerçekleşmesini şart koşmuş olup özellikle çalışmayan kadınların yoksulluk nafakası alması kaçınılmaz bir durumdur. Zira boşanma yüzüden yoksulluğa düşecektir. Peki sadece yoksulluğa düşmek zina sebebiyle boşanma davasında yoksulluk nafakasına hükmedilmesini şart koşmakta mıdır? Tabi ki de hayır. Çünkü yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin bir diğer koşulu da kusurun diğer tarafa göre ağır olmamasıdır. Nitekim boşanma davası açıldı diyelim. Bir taraf evlilik birliğinin sarsılmasından yani şiddetli geçimsizlikten bir taraf da zinadan dolayı dava açmış olsun. Her iki tarafın da davasının kabul edildiğini varsayalım. Ancak kusur oranlarına bakıldığında zina eden tarafın kusuru ağır gelmiş ise bu durumda zina eden taraf yoksulluk nafakası talep etmiş olsa dahi ağır kusurlu olduğundan dolayı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hakkaniyete aykırı olacaktır.  Boşanma davaları ilk başta kurgu bakımından üstesinden gelinebilecek bir dava olarak gözükse de ne yazık ki uygulamada öyle olmamakta çok çetrefilli ve uzun bir süreç gerektirmektedir. Bu bakımdan profesyonel yardım alınmasını önemle tavsiye ederiz.

 

Zina Sebebiyle Boşanma Davası Yargıtay Kararları

Zina Davasında İstinaf Edilmeyen Kısımlar Bakımından Hüküm Tesis Edilemeyeceği

Davacı kadın boşanma hüküm sonucunu istinaf etmemiş olmakla birlikte hükme dayanak hukuki sebebi istinaf konusu yapmış olup, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince istinaf konusu yapılan zina olgusunun gerçekleştiği gerekçe kısmında belirtilmesine rağmen, kararın hüküm kısmında boşanma hukuki sebebinin zina olup olmadığına dair bir tespit hükmü kurulmamış olması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2021/101 E.  ,  2021/2782 K.

Zina Özel Boşanma Sebebidir

Türk Medeni Kanununun 161'nci maddesinde düzenlenen zina, yasal koşullarının gerçekleşmesi halinde; başkaca hiç bir şey aranmaksızın mutlak olarak boşanmayı sağlayan özel boşanma sebebidir. Yasa koyucu tarafından zinanın, özel boşanma sebebi kabul edilmesinin temelinde, bu olayın evlilik birliğini derin ve onarılmaz şekilde temelinden sarstığının baştan karine olarak kabul edilmiş olması yatar.  Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2014/19822 E.  ,  2014/20613 K.

Zina Mutlak Boşanma Sebebidir

Zina, mutlak boşanma sebebidir. Zina vakıasının gerçekleşmesi halinde boşanma sebebi gerçekleşmiş sayılır. Zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine kademeli olarak dayanılmış ise; zinanın ispatlanması halinde, bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerekir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2019/6633 E.  ,  2020/443 K.

Terditli Açılan Zina Davasında Mahkeme Talep Edilenler Hakkında Karar Vermelidir

Davacı-karşı davalı kadın öncelikle zina (TMK. md. 161) sebebine, olmadığı takdirde "evlilik birliğinin sarsılması" sebebine (TMK. md. 166/1-2) dayalı olarak, davalı-karşı davacı erkek ise "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebine dayanarak boşanma davası açmıştır. Zina, mutlak boşanma sebebidir. Zina vakıasının gerçekleşmesi halinde boşanma sebebi gerçekleşmiş sayılır. Zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine kademeli olarak dayanılmış ise, zinanın ispatlanması halinde, bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerekir. Böyle bir durumda artık genel boşanma sebebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaz ve bununla ilgili ayrıca bir hüküm oluşturulması da gerekmez. Yerel mahkeme genel boşanma sebebine (TMK md .166/1) dayalı olarak hüküm kurmayı tercih ederek özel boşanma sebebine dayalı istem hakkında bir karar vermemiştir. Davacı-karşı davalı kadının Türk Medeni Kanunun 161. maddesindeki zina hukuki sebebine dayalı açtığı boşanma davası hakkında hüküm fıkrasında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2014/24287 E.  ,  2015/10320 K.

Ortak Konutta Başka Bir Kişinin Yarı Çıplak Yakalanması Zina Sebebiyle Boşanma Sebebidir

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı (kadın)'ın 16.07.2010 günü ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı-karşı davalı kocanın boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekirken, bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2012/16833 E.  ,  2013/17864 K.

Görgüye Dayalı Tanık İfadeleri Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Kullanılabilir

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-davalı kadının, eşinin Selda isimli kişi ile gayrı resmi olarak birlikte yaşadıklarını iddia ettiği, gerek dava dışı Selda'nın oturduğu sitenin giriş-çıkış kamera kayıtlarının tetkiki gerekse dosya kapsamında dinlenen bir kısım tanıkların da davalı-davacı erkek ile dava dışı Selda arasında gönül ilişkisi olduğuna dair beyanları ve erkeğin gece Selda'ya ait evde geç saatlere kadar kaldığını gördüklerini beyan etmeleri, gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı erkeğin başka bir kadınla karı-koca gibi fiilen birlikte yaşadığı anlaşılmakla erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2020/2027 E.  ,  2020/3366 K.

Aynı Otel Odasında Kalmak Zinadır

Davacı-karşı davalı kadın 09.03.2015 tarihinde evlilik birliğinin temelinde sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, 06.06.2016 tarihli usule uygun ıslah dilekçesi ile davasını terditli hale getirerek; tarafların zina (TMK m. l61) olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki nedenine dayalı olarak boşanmaları talebinde bulunmuştur. Davacı-karşı davalı kadının ıslah dilekçesi incelendiğinde; talebin dava dilekçesinin ıslahı niteliğinde olduğu, bu durumda TMK 161. maddesinde belirtilen 6 aylık hak düşürücü sürenin davanın açıldığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı kadın davalı-karşı davacı erkeğin Yasemin isimli kadınla 14.11.2014 - 16.11.2014 tarihleri arasında aynı uçakla Antalya’ya gidip aynı otel odasında kaldıkları iddiasında bulunmuş ve dosya arasında bulunan müzekkere cevapları ile iddiasını ispatlamıştır. Belirtilen olay tarihleri dikkate alındığında 09.03.2015 tarihinde açılan davada 6 aylık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmakta olup bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin zina hukuki nedenine dayalı olarak açılan davada verdiği hükme yönelik istinaf başvurusunun esası incelenecek yerde, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2020/1854 E.  ,  2020/3542 K.

Zinadan Sonra Tatile Gitmek Af Niteliğindedir

boşanma davasından çok kısa bir süre önce beraberce 2013 yılında Monaco Prensliğinin 150. yıl kutlamalarına katılmak için yurtdışına gittikleri, üç gece aynı odada birlikte kaldıkları, tatil dönüşünden sonra boşanmayı gerektirir bir olayın varlığının kanıtlanamadığı, bu nedenle önceki olayların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı, hoşgörülen ve affedilen olaylara dayanılarak boşanma karar verilemeyeceği gerekçesi ile zina ve pek kötü davranış sebebiyle açılan davaların reddine karar verildiği belirtilmiş, tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile açmış oldukları boşanma davasında ise, erkeğin güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, sadakate aykırı davrandığı, kadının da sürekli ağır hakaretlerde bulunduğu, akıl hastalığı iddiası ile eşinin medeni haklarını kısıtlamak istediği, böylelikle taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin olduğu, geçimsizliğe sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülmediği gerekçesiyle evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmaya karar verildiği belirtilmiştir. Mahkemece, hem tarafların birbirlerini affettiği, aftan sonra da boşanmayı gerektirir bir olayın varlığının kanıtlanmadığı, hoşgörülen ve affedilen olaylara dayanılarak boşanma kararı verilemeyeceği gerekçesi ile zina ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma davalarının reddine karar verildiği belirtilmiş, hem de tarafların yukarıda belirtilen davranışları ile eşit kusurlu olduğu, iki taraf yönünden de evliliğin devamının beklenemeyeceği gerekçesi ile evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmaya karar verildiği açıklanarak çelişki yaratılmıştır. Bu bakımdan, gerekçe kendi içinde çelişkili olup, gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2015/20342 E.  ,  2016/3858 K.

Hamilelik Testi Negatifse Zina Davası Reddedilmelidir

Davacı münhasıran "zina" (TMK.md. 161) sebebine dayanarak boşanmalarına karar verilmesini istemiştir. Davacı tanığı olarak dinlenen tarafların müşterek çocuğu 1990 doğumlu Adil, "2007 yılının Haziran ayında Gönen'e annesinin yanına gittiğinde, annesinin bir erkek arkadaşı olduğunu söylediğini ve bu şahsa ait fotoğrafı gösterdiğini, aynı yılın Temmuz ayında da anneannesinin, davalıyı kastederek "erkek arkadaşından hamile kalmış olabilir" dediğini ifade etmiş, davalının annesi Pakize ise torunu Adil'e böyle bir beyanının olmadığını söylemiştir. Tanık Adil'in beyan ettiği Temmuz 2007 tarihinde davalının yapılan hamilelik testinde hamile olmadığı tespit edilmiştir. Bu deliller karşısında davalının zina eylemi sabit kabul edilemez. Zina eylemi kanıtlanamamıştır. Öyleyse davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2010/20768 E.  ,  2011/20826 K.

Zinadan Sonra Evlilik Devam Etmemişse Af Niteliğinde Değildir

Davacı-karşı davalı erkeğin temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde; Mahkemece davacı-karşı davalı erkek tarafından zina hukuki sebebine (TMK m.161) dayalı açılan boşanma davasının kadının bu eyleminin erkek tarafından affedildiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadının zina eyleminden sonra evlilik birliğinin devam etmediği, kadının sık sık babaevine bırakılmasının da birlikteliğin gerçekleşmediğini gösterdiği, ... İlçe Jandarma Komutanlığında düzenlenen kadının erkekle ortak haneye dönmek istediğini belirten 26/04/2015 tarihli tutanakta erkeğin imzası olsa da kadının aynı gün tekrar baba evine bırakılarak erkek tarafından 28.04.2016 tarihinde zina hukuki sebebine dayalı davanın açıldığı, dosya içerisinde af olgusunun kabulünü gerektirir bir delilin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. O halde davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2016/14447 E.  ,  2018/3576 K.

Dava Tarihinden Sonra Meydana Gelen Zina Hükme Esas Teşkil Etmez

Her dava açıldığı tarihteki koşullara tabi olup dava tarihinden sonra meydana gelen olaylar eldeki boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu sebeple, davacı ıslah yoluyla, dayandığı vakıaları değiştirebilir veya davaya yeni vakıaları dahil edebilir ise de, eldeki boşanma davasının devamı sırasında işlendiği iddia olunan zina fiilinin veya başkaca bir kusurlu davranışın ıslah yoluyla olsa dahi eldeki boşanma davasında davalı erkeğe kusur olarak yüklenmesi ve davanın bu sebeple kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan sebeplerle, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2017/198 E.  ,  2018/11592 K.

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden ıslah dilekçesi ile iddia edilen zina vakıasının yargılamanın devamı sırasında davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan dava tarihinden sonra 04.12.2015 tarihinde gerçekleşen bir olaya ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki koşullara tabi olup dava tarihinden sonra meydana gelen olaylar eldeki boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu sebeple, davacı ıslah yoluyla, dayandığı vakıaları değiştirebilir veya davaya yeni vakıaları dahil edebilir ise de, boşanma davasının devamı sırasında işlendiği iddia olunan zina fiilinin veya başkaca bir kusurlu davranışın ıslah yoluyla olsa dahi eldeki boşanma davasında davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenmesi ve davanın bu sebeple kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan sebeplerle, davacı-karşı davalı erkeğin zina (TMK m. 161) hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2018/4441 E.  ,  2019/6576 K.

Zina Sebebiyle Boşanma Mesaj Kanıtlarıyla İspat Edilebilir

Bölge adliye mahkemesi, davacı-davalı erkeğin dosyaya sunduğu ses ve mesaj kayıtlarının hukuka uygun şekilde elde edildiğinin kanıtlanamadığından ve kayıtların hukuka aykırı delil olduğundan bahisle, erkeğin boşanma sebebine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Davalı-davacı kadın erkeğin dosyaya sunduğu kayıtların hukuka aykırı olarak elde edildiğini ispatlayamamıştır. Mesaj kayıtlarının elde edilişi hukuka uygun olduğu gibi, zinanın varlığı dosya kapsamındaki tanık beyanları ve diğer delillerle de sübut bulmuştur. Öyleyse, erkeğin zinaya dayalı boşanma davasının kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi         2021/794 E.  ,  2021/2440 K. 

BUNU DA BİL; Krediyle alınan ev boşanma sonrası nasıl paylaşılır? hakkında detaylı bilgi için aşağıdaki videomuzu izlemenizi tavsiye ederiz.

 

Zina İspatlanmadan Boşanma Kararı Verilemez

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe verilen kusurların sabit olduğu, tanık beyanı ve ceza dosyası ile erkeğin kadına birden fazla şiddet uyguladığının ve erkeğin kadına hakaret ettiğinin sabit olduğu, kadının erkeğe hakaret ettiğinin sabit olduğu, kadının zina yaptığı hususunun sabit olmadığı, kadının eyleminin sadakat yükümlülüğünü ihlal boyutunda kaldığı, zira ev sahibi yan komşu sıfatı ile beyanları alınan şahısların sosyal inceleme raporunda her ne kadar kadının boşanıp Akşehir'e geldiğini, şuan evli olduğunu, eşinin isminin H. olduğunu beyan etmiş iseler de bu şahısların uzman raporunda tanık sıfatı ile dinlenmedikleri, bilirkişi tarafından bilgi sahibi olarak beyanlarına başvurulduğu, adı geçen kişilerin mahkemede tanık olarak dinlendiklerinde ise kadının başka erkekle yaşamadığını beyan etmeleri karşısında dosya kapsamı ile kadının zina yaptığının ispatlanamadığı, taraflara yüklenen kusurlar karşısında geçimsizliğe sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmakla tarafların kusura yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine; kadının zinasının ispat edilemediği halde zina nedenine dayalı boşanmaya karar verilmesi hatalı olmakla, davacı-karşı davalı kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüyle karşı davanın kabulü ve tarafların 4721 Sayılı Kanun'un 166. maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin zina sebebine dayalı boşanma talebinin reddine, tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu erkek lehine manevî tazminat verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüyle erkeğin manevî tazminat talebinin reddine; kadının 11.02.2019 tarihinde işten 04 kodu ile belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirmeden sonlandırıldığı, eşit kusurlu kadın lehine tarafların ekonomik durumu göz önüne alındığında yoksulluk nafakası verilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüyle kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, İlk Derece Mahkemesi'nin bu yönlere ilişkin hükümlerinin kesinleşerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş; ayrılık döneminde çocuğun anneyle birlikte kaldığı, 3 adet sosyal inceleme raporunda çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin belirtildiği ve tüm dosya kapsamından velâyetin anneye verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, kadın yararına tedbir nafakası ile ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmolunmasının doğru ve yerinde olduğu, kadına maddî ve manevî tazminat verilmemesinin doğru ve yerinde olduğu belirtilerek tarafların diğer istinaf talepleri reddedilmiştir.  T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2022/10728 K. 2023/1388

 

1