Haksız Yere İşten Çıkarılma

  • Anasayfa
  • Haksız Yere İşten Çıkarılma

Haksız Yere İşten Çıkarılma

Haksız yere işten çıkarılma işverenin iş akdini haksız olarak feshetmesi yani iş akdinin işçi aleyhine haksız olarak sonlandırılmasıdır. İşverenin yönetim hakkı bulunsa da bu hakkını kanunlara aykırı kullanması düşünülemez.

Haksız Yere İşten Çıkarılma

Haksız Yere İşten Çıkarılma

Haksız yere işten çıkarılma işverenin iş akdini haksız olarak feshetmesi yani iş akdinin işçi aleyhine haksız olarak sonlandırılmasıdır. İşverenin yönetim hakkı bulunsa da bu hakkını kanunlara aykırı kullanması düşünülemez. İşverenin haklı nedenle fesih hakkı 4857 sayılı kanunun ilgili maddelerinde düzenlenmiş olsa da işveren bu hakları kullanarak iş akdini feshettiğini düşünse de açılan davalarda bu hakkın hukuka aykırı olarak kullanıldığı ortaya çıkartıldığı takdirde işçinin iş akdinin haksız feshi ortaya çıkacak haksız yere işten çıkarılma açığa kavuşturulacaktır. İşverenin 4857 sayılı kanunda yer alan hükümler gereği işçiyi tazminatsız işten çıkarma sebepleri bulunsa da bunun hukuka aykırı kullanılması ile haksız yere işten çıkarılma durumu ile karşılaşılacak ve işçinin tazminat hakları kendisine verilecektir. İşverenin haklı nedenle fesih sebepleri hakkında detaylı bilgi almak için iş hukukunda haklı nedenle fesih başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.

İşten Çıkarılan İşçi Nereye Başvurmalı

İşten çıkarılan işçi nereye başvurmalı sorusunun cevabı bakımından işçinin işten çıkarılması ile haklarını tek başına takip etme olanağı ve hakkının bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak işten çıkarılan işçinin öncelikli olarak işin uzmanı iş hukuku avukatına başvurması önemle tavsiye olunmaktadır. Yoksa iş hukuku ve 4857 sayılı kanun uzmanlık gerektiren bir durum olduğundan mütevellit hak kayıplarının yaşanması muhtemeldir. Bu sebeple alanının uzmanı bir profesyonele başvurmak her zaman faydalı olacaktır. Kıdem tazminatı davası önemli dava türlerindendir. 

İşverenin yönetim hakkı bulunmakta ise de bu yönetim hakkını hukuka uygun kullanması şarttır. Bu sebeple işçinin üzerinde mutlak tasarruf hakkı bulunmamakta olup kanunlarla bu durumlar sınırlandırılmıştır. Özellikle de 6698 sayılı kişisel verilerin korunması kanunu gereği işverenin işçinin özel hayatına saygılı olması, 6698 sayılı kanun ihlali ile elde edilmiş veriler veya bilgilerle işçinin iş akdinin haklı fesih ile sonlandırılamayacağıdır.

İşçi Hakkında Gizlice Toplanan Bilgiler Fesih Nedeni Sayılmaz

T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/21857
K. 2019/9884
T. 7.5.2019

Davacı:
Vekili:
Davalı:
Vekili:

• İŞÇİLİK ALACAKLARINDAN KAYNAKLANAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( İşverenin Yönetim Hakkının Bir Sonucu Olarak İşçiyi Elektronik Ortamda İzlemesi ve Takip Etmesi Her Zaman Mümkün ise de Bunun İçin İşçinin Bu İzleme Hakkında Bilgilendirilmiş Olmasının Şart Olduğu - İşverence Gizlice İzleme Neticesinde Elde Edilen Bilgilerin Haklı Fesih Sebebi Olarak İleri Sürülmesinin Mümkün 
Olmadığı/Fesih Haklı Bir Sebebe Dayanmadığından Davacının İhbar Tazminatına Hak Kazandığı )

• İHBAR TAZMİNATI ( Davacı İşçinin Bilgisayarında Bulunan Klavye Yakalayıcısı Adı Verilen Programdan Haberinin Olmadığı ve İşverence Bu Konuda Bilgilendirilmediği - Davacının Rızası Hilafına Tüm Kayıtların Özel yahut İşe İlişkin Bilgi Ayrımı Olmadan İşverence Günlük Olarak Elde Edildiğinin Anlaşıldığı/Elde Edilen Bilgilerin Fesih Sebebi Olarak İleri Sürülemeyeceğinin Belirtildiği ve Davanın Reddi Kararının Bozulduğu )

 İŞVERENİN İŞÇİYİ ELEKTRONİK ORTAMDA İZLEMESİ ( Davacının Çalışma Süresi İçinde Kariyer ve Sohbet Sitelerinde Zaman Geçirdiği Sabit ise de Davalı İşverenin Bu Bilgileri İşçinin Bilgisayarına Yerleştirdiği Özel Bir Takip Programı ile Elde Ettiğinin Anlaşıldığı - İşçinin İzlendiğine Dair Bilgilendirilmemesi veya Gizlice İzlenmesinin Bu İzleme Neticesinde Elde Edilen Veriler İş Sözleşmesinin İşçi Tarafından İhlal Edildiğini Açıkça Ortaya Koysa Dahi Hukuka Aykırı Olarak Kabul Edilmesi Gerektiği )

• GİZLİCE İZLEME NETİCESİNDE ELDE EDİLEN BİLGİLERİN HAKLI FESİH SEBEBİ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİNİN MÜMKÜN OLMAMASI ( Davacının Haberleşme ve İletişiminin Kayda Alınması ve Davacıya Ait Kaybolan USB'ye Usulsüz Olarak El Konulduğu İddiası ile Davalı İşveren Hakkında Suç Duyurusunda Bulunduğu - Davalı İşverenin İşçinin Bu İzlemeden Haberdar Olduğu veya İzlemenin Yapılacağı Konusunda Bilgilendirildiğine Dair Somut Bir Delil Sunmadığı/Feshin Haklı Bir Sebebe Dayanmadığı ve Davacının İhbar Tazminatına Hak Kazandığı Davanın Reddine Karar Verilmesinin Bozma Sebebi Olduğu )

ÖZET : Dava, iş akdinin işveren tarafından haksız şekilde feshedildiğinden bahisle, ödenmeyen ihbar tazminatının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

İşverenin yönetim hakkının bir sonucu olarak işçiyi elektronik ortamda izlemesi ve takip etmesi her zaman mümkün ise de bunun için işçinin bu izleme hakkında bilgilendirilmiş olması şart olduğundan; işçinin izlendiğine dair bilgilendirilmemesi veya gizlice izlenmesi, bu izleme neticesinde elde edilen veriler, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edildiğini açıkça ortaya koysa dahi, hukuka aykırı olarak kabul edilmelidir.

İşverence gizlice izleme neticesinde elde edilen bilgilerin haklı fesih sebebi olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığının kabulü gerektiğinden; feshin haklı bir sebebe dayanmadığı ve davacının ihbar tazminatına hak kazandığı sonucuna varılması gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde mühendis olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, dört haftalık ihbar tazminatı tutarının ödenmemesi sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı işverenin haksız ve hukuka aykırı olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini, davalı işverenin icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının 18.02.2013/15.11.2014 tarihleri arasında satış ve pazarlama yöneticisi olarak çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin başında işi yapma konusunda kendisinde olmayan bu şartları varmış gibi göstererek işvereni yanılttığını, şirkete ve müşterilere ait özel bilgilerin korunmasının esas olduğunu, davacının buna rağmen web sitelerinde alış veriş yaptığını, kariyer sitelerine iş başvuruları yaptığını, sosyal medya üzerinden rakip firmalar ile görüştüğünü, kendisine bir iki kez sözlü uyarı yapıldı ise de davranışlarının devam etmesi üzerine, güvenlik amacı ile bilgisayarının takibe alındığını, davacıya ait USB belleğin şirket aracı içinde araç yıkama firması tarafından bulunduğunu, USB'nin kontrolünde içinde şirkete ait dışarı çıkmaması gereken bilgilerin ve davacıya ait şahsi bilgilerin bulunduğunun tespit edildiğini, davacının danışman firmalara, iş arkadaşlarına, şirketi kötüleyecek şekilde ifadeler kullanarak işinden memnun olmadığını söylediğini, iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II maddesine göre haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 417. maddesine göre, işveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla yükümlüdür. Kanunun 419. maddesine göre ise; “işveren işçiye ait kişisel verileri, ancak işçinin işe yatkınlığıyla ilgili veya hizmet sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde kullanabilir. Özel kanun hükümleri saklıdır.”

Somut uyuşmazlıkta, davacı iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürmüş, davalı işveren ise hem davacının iş bilgisayarındaki takip programından hem de davacının araç yıkama sırasında araçta unuttuğu Usb bellekten, şirketle aralarındaki gizlilik sözleşmesine aykırı olarak sosyal medya ve alışveriş sitelerine girdiği, mesajlarında şirketi kötülediği ve headhunterlar ile görüşme yaptığı, şirkete ait iş sırrı niteliğindeki gizli bilgileri şirket dışına çıkartması yasal olmasına rağmen çıkardığı, 25/2 ( a ) hükmüne aykırı olarak işvereni yanılttığının anlaşıldığını, iş sözleşmesinin 25/2 maddesine göre haklı sebeple feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece bilişim uzmanı ve hukukçu bilirkişiden alınan raporlar doğrultusunda iş sözleşmesinin 25/II ( a ) ve ( e ) bentlerine göre haklı sebeple feshedildiği sonucuna varılmıştır.

Dosya kapsamına göre, davacının iş sözleşmesi 15/11/2014 tarihli fesih bildirimi ile “gizlilik ve tarafsızlık sözleşmesine aykırı olarak, iş haricindeki web sitelerine sürekli erişimde bulunmak, gizlilik ve tarafsızlık sözleşmesine aykırı olarak, gizlilik içeren bilgileri şirket dışına yazılı olarak çıkarmak, her gün kısa süreli de olsa iş amaçlı bilgisayardan, internet üzerinden alışveriş ve kariyer sitelerine girmek, bir yıl içinde 6 kez yarım saat, 6 kez de 1 saatin üzerinde internette zaman geçirmek, bu sebeple iş görme edimini layıkı ile yerine getirmemek, şirket kaynaklarını verimsiz ve amaç dışı kullanmak, mesai saatlerine uymamak, iş disiplinini bozmak ve yanıltıcı beyanda bulunmak” sebebiyle feshedilmiştir.

Davacı ile işveren arasında imzalanan gizlilik sözleşmesinde, davacının şirkete ait bilgileri ve belgeleri sözlü veya yazılı olarak işyeri dışına çıkaramayacağı, müşteri bilgilerini gizli tutacağı, internet kullanımında şirketin güvenliği açısından iş haricindeki web sitelerine erişim ve yetkisiz dosya indiriminin yasak olduğu, anlık mesajlaşma servisleri ortak paylaşım siteleri vb hizmetlerin kullanımında ilgili şirket personelinin bilgilendirileceği düzenlenmiştir.

Somut uyuşmazlıkta davacının şirkete ait gizli bilgileri şirket dışına çıkardığını, bu hususun davacıya ait usb cihazının bulunması ile ortaya çıktığını savunmuş ise de, yargılama sırasında dinlenilen davacı ve davalı tanıkları davacının zaman zaman işini evden de yürütebildiğini ve bilgisayarının da diz üstü bilgisayar olduğunu ifade etmiştir. Davalı taraf, davacının işyeri dışına çıkarmaması gereken iş sırrı niteliğindeki bilgileri işyeri dışına çıkardığına dair somut bir delil sunmamıştır. Diğer taraftan, dosya kapsamına göre davacının çalışma süresi içinde kariyer sitelerine girdiği, sohbet sitelerinde zaman geçirdiği, bir başka arkadaşını işverenine bazı bilgileri vermemesi konusunda yönlendirdiği, şirketin araç vermemesi üzerine işvereni kötülediği, fuarlara katılmama konusunda çeşitli bahaneler ürettiği, iş sözleşmesinin başlangıcında kendisinde bulunması gereken vasıflar konusunda hatalı bilgi verdiği sabit ise de, davalı işverenin bu bilgileri işçinin bilgisayarına yerleştirdiği özel bir takip programı ile elde ettiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, gerek haberleşme ve iletişiminin kayda alınması gerekse kaybolan USB'ye usulsüz olarak el konulduğu iddiası ile davalı işveren hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, devam eden hazırlık soruşturmasının numarasını bildirmiştir. 

Davalı işveren ise işçinin bu izlemeden haberdar olduğu veya izlemenin yapılacağı konusunda bilgilendirilmediğine dair somut bir delil sunmamıştır. Şu halde davacı işçinin, bilgisayarında bulunan klavye yakalayıcısı adı verilen programdan haberinin olmadığı, işverence bu konuda bilgilendirilmediği, davacının rızası hilafına tüm kayıtların özel yahut işe ilişkin bilgi ayrımı olmadan işverence günlük olarak elde edildiğinin anlaşılması karşısında, elde edilen bu bilgilerin fesih sebebi olarak ileri sürülemeyeceği değerlendirilmelidir. 

İşverenin yönetim hakkının bir sonucu olarak işçiyi elektronik ortamda izlemesi ve takip etmesi her zaman mümkündür. Ancak bunun için işçinin bu izleme hakkında bilgilendirilmiş olması şarttır. İşçinin izlendiğine dair bilgilendirilmemesi veya gizlice izlenmesi, bu izleme neticesinde elde edilen veriler, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edildiğini açıkça ortaya koysa dahi, hukuka aykırı olarak kabul edilmelidir. Hal böyle iken, somut olayda işverence gizlice izleme neticesinde elde edilen bilgilerin haklı fesih sebebi olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir. Mahkemece feshin haklı bir sebebe dayanmadığı ve davacının ihbar tazminatına hak kazandığı sonucuna varılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

İlgili Etiketler:
1