
Ulusal Bayram ve Genel Tatil Ücreti
Ulusal bayram ve genel tatil ücreti işçinin dinlenebilmesi, aile ve sosyal çevresi ile vakit geçirebilmesi gibi durumların ele alınarak kanunlarımızda işçinin ücretli dinlenme hakkı kapsamında sosyal hak olarak düzenlenmiştir.

Ulusal Bayram ve Genel Tatil Ücreti
Ulusal bayram ve genel tatil ücreti işçinin dinlenebilmesi, aile ve sosyal çevresi ile vakit geçirebilmesi gibi durumların ele alınarak kanunlarımızda işçinin ücretli dinlenme hakkı kapsamında sosyal hak olarak düzenlenmiştir.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir. İş kanunu kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir. Ücretlerin ödenmesi işyerinin devrinde de gündeme gelen unsurlardan bir tanesidir. Özellikle devir halinde ücretlerden sorumluluk önem arz etmektedir.
İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
"Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve hafta tatili ücreti taleplerinin reddine; fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik taleplerin ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı .... vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları noktasında uyuşmazlık vardır.
Mahkemece, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talepleri yönünden dava kabul edilerek, söz konusu alacakların davalı ....’den tahsiline karar verilmiştir. Eldeki davada, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talepleri, devreden işveren davalı ....’ye yöneltilmiştir. Devir tarihi 30.06.2013 olup, dava ise ....08.2015 tarihinde açılmıştır. İşyerinin dava dışı işverene devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinden, 4857 sayılı İş Kanunu’nun .... maddesi uyarınca devreden davalı işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Somut olayda, devir tarihi ile dava tarihi arasında, iki yıllık sürenin geçtiği açıktır. Bu halde, devreden işveren davalı ....’nin fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından sorumluluğunun sona erdiğinin dikkate alınmadan hüküm tesis edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir." Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/4803., 2017/6607
T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/29663
K. 2020/6092
T. 8.6.2020
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işyerinde 12/01/2011-05/03/2015 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, iş akdini emeklilik nedeni ile haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bend dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Çalışma düzenin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışma alacaklarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin normal çalışmasının hafta içi 08:00-18:00 saatleri, hafta sonu ise 08:00-17:00 saatleri arasında olduğunu beyan etmiş olup bilirkişi tarafından ise davacının hafta içi 9 saatten 45 saat, hafta sonu ise 7 saat çalıştığı ve haftalık 7 saat fazla çalışmasının bulunduğu ancak tanık beyanları gereği ayda en fazla 5,6 gün 20:00,21:00 saatlerine kadar çalışma yapıldığının tanıklar tarafından beyan edilmesi nedeni ile ayda 5 gün ortalama 3 saatten 15 saat fazla çalışma yapıldığı kabul edilmiş, mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Ancak dosya kapsamında yapılan incelemede davacının dava dilekçesinde belirttiği çalışma saatlerinin dışında bir fazla çalışma yaptığını iddia etmemiş olmaması karşısında talep aşar mahiyette hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 26'ya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Taraflar arasında davacının yıllık izin alacağının hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 Sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde çalıştığı süre boyunca sadece 1 hafta izin kullandığını beyan etmiş ise de, dosya içinde yer alan ve imzası davacı tarafından inkar edilmemiş olan işçi izin pusulası başlıklı 14/01/2013,13/01/2014, 12/01/2015 tarihli belgelere göre davacı yıllık izinlerini kullanmıştır. Davacının işçi izin pusulası başlıklı belgeye karşı diyecekleri sorularak, belgedeki imzanın inkar edilmemesi halinde yıllık izin alacaklarının reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece anılan yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA
T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/29678
K. 2020/6097
T. 8.6.2020
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işyerinde 03/04/2009-28/10/2014 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, iş akdini emeklilik nedeni ile haklı nedenle fesh ettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bend dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Taraflar arasında davacının fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil alacağının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Çalışma düzenin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışma alacaklarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Aynı ilkeler ulusal bayram genel tatil alacakları içinde geçerlidir.
Somut olayda, davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde haftanın 6 günü gece 03:00-akşam 16:00 saatleri arsında çalıştığını, ayrıca müvekkilinin dini ve milli bayram günlerinde de çalıştığını, ancak fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Bilirkişi tarafından davacının fazla çalışma alacağı ;” davacı tanığı ...'in beyanına itibar edilmesi halinde, davacının davalı işyerinde haftanın 5 gününde gece 03:00 akşam 15:30 saatleri arasında, haftanın 1 günün de ise 07:00-15:00 saatleri arasında çalıştığını, Yüksek Mahkemenin oturmuş içtihatları doğrultusunda günlük 11 saati aşan çalışmalardan 1,5 saat, günlük 11 saati aşmayan çalışmalardan ise 1 saatlik ara dinlenmesinin tenzil edilmesi neticesinde davacının haftalık 17 saat fazla çalışma yaptığı ve ücretinin ödenmediğinin kabul edilerek hesaplanmış” mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Ancak dinlenen davacı tanıklarından her ikisinin de davalıya karşı davasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Salt husumetli tanık beyanına göre davacının fazla çalışma alacağının varlığını ispat etmesi mümkün değildir. Fazla çalışma yaptığını ispat yükünün davacı işçide olduğu dikkate alındığında, davacının fazla çalışma yaptığı olgusunu ispat edemediğinin kabulüyle bu alacak yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Davacının ulusal bayram ve genel tatil alacağı ise, davacının tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanmıştır. Davacı tanığı ...; “ R. ve kurban bayramı ile resmi tatil ve bayramlarda ilk gün dahi çalışıyordu. Bende bazen çalışıyordum.” şeklinde, ...;” Dini bayramlarda çalışıyorduk. Ancak hasta sayısı az olursa çalışanları iki gruba ayırıp dönüşümlü olarak 07,00 - 19,00 arasında çalışma yapıyorduk. 4 gün bayram ise 2 gün çalışma oluyordu. Hasta sayısı çoksa herkes çalışıyordu. Resmi bayramlarda da ayındır.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Davacı asil ise tanık olarak dinlendiği ...'ın davasında ;” R. ve Kurban bayramında iki gün izin kullanıyoruz, ancak bir günü haftalık iznimizdir. Diğer günleri de çalışıyoruz. Diğer milli bayramlarda ve resmi tatillerde çalışıyoruz. “ şeklinde beyanda bulunmuştur. Dosya içisinde bazı aylara ilişkin puantaj kayıtları yer almakta olup bu puantaj kayıtlarının bir kısmında davacının ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece davacının tüm ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı yönündeki kabul hem tanıkların husumetli olması hem de davacı tanığı ...'ın dosyasında ulusal bayram genel tatil günlerinin yarısında çalışıldığının kabul edilmesi hem de davacı asilin tanık olarak vermiş olduğu ifadesi dikkate alındığında hatalı olmuştur. Bu nedenle dosya içinde yer alan puantaj kayıtlarına göre her ne kadar davacının imzası yok ise de , kayıtların davalı tarafından sunulması nedeni ile kayıt olan dönemde çalışma var ise bu kayıtlara göre davacının ulusal bayram genel tatil günlerindeki çalışması karşılığındaki alacağı belirlenmelidir. Kayıt olmayan dönemlerde ise salt husumetli tanık beyanı ile ulusal bayram genel tatil günlerinde davacının çalıştığını ispat edilemediği kabul edilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Anılan yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA
T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/28986
K. 2020/5941
T. 8.6.2020
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerindeki baraj santrali inşaatında çalışırken iş sözleşmesinin işveren tarafından bir kısım kıdem ve ihbar tazminatı tutarı ödenmek suretiyle feshedildiğini, davacının haftanın 7 günü, ulusal bayram ve genel tatillerde dahil çalıştığını, her gün saat 06:00'da işveren tarafından temin edilen servis araçlarıyla alınıp şantiye alanına götürüldüğünü, saat 07:00'de işe başladığını, ara dinlenmenin 30 dakika olduğunu, çalışmasının akşam 19:30-20:00'ye kadar devam ettiğini, fazla çalışmalarının karşılığının ödenmediğini , çalıştığı sürece tüm resmi tatillerde, ulusal ve dini bayramlarda çalıştığını ancak karşılığının ödenemdiğini ileri sürerek, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ve asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacıya kıdem ve ihbar tazminatının tam olarak ödendiğini, yolda geçen sürenin çalışma süresinden sayılamayacağını, davacı ile aylık 270 saat çalışma üzerinden sözleşme imzalandığını, davacının ücret bordrolarını ihtirazi kayıt koymadan imzaladığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-)Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili tarafından fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunan aylar yönünden ücret bordroları ile puantaj kayıtlarındaki imzalara davacı tarafça baştan beri itiraz edildiğinden, davacının imza itirazı üzerinde durulmak üzere imzalar davacıya gösterilerek, gerektiğinde imza incelemesi yaptırılarak, imzanın davacıya ait olup olmadığı belirlendikten sonra sonucuna göre davacı tarafından imzalandığının sabit olması halinde, bu aylar dışlanmak suretiyle fazla çalışma ücretinin hesaplanması gerekirken, imzanın davacıya ait olup olmadığı belirlenmeksizin yazılı şekilde verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-)Davacının ulusal bayram ve genel tatiller ile hafta tatilinde çalışıp çalışmadığı hususu tartışmalıdır.
Ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
Ulusal bayram genel tatil ve hafta tatilinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması imkân dahilindedir.
Somut olayda, dosyaya sunulan imzalı puantajlardaki imzalara davacı tarafça baştan beri itiraz edildiğinden, davacının imza itirazı üzerinde durulmak suretiyle imzalar davacıya gösterilerek, gerektiğinde imza incelemesi yaptırılarak, imzanın davacıya ait olup olmadığı belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde verilen karar isabetsiz olup, bir diğer bozma nedeni bulunmaktadır.
4-)Davacı dava dilekçesinde işverence aralarında kararlaştırılan ücretin ödendiğini, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmediğini, işveren tarafından düzenlenen maaş bordrolarında ücretin bir kısmının fazla mesai olarak gösterildiğini iddia etmiştir. Dosyaya sunulu bordroda sondajlama usulü yapılan incelemeye göre davacı işçiye aylık brüt ücretin 1/10' una tekabül eden kısmının fazla mesai olarak ödendiği tespit edilmiştir. Bu itibarla, davacının imza inkarına ilişkin yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte davacının bordrolarda gösterilen ücretin hatalı olduğuna dair iddiasının değerlendirilerek davacının fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları hakkında bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA