Memurluğa Etki Eden Suçlar

Memurluğa Etki Eden Suçlar

Memurluğa etki eden suçlar, memuriyete engel suçlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48'inci maddesinde düzüenlenmiştir. Bu belirtilen hususların gerçekleşmesi ile birikte kişinin devlet memurluğu ile ilişiği kesileceği

Memurluğa Etki Eden Suçlar

Memurluğa Etki Eden Suçlar Nelerdir?

Memurluğa engel suçlar /657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48'inci maddesinde güncel olarak düzenlenmiştir. Bu belirtilen hususların gerçekleşmesi ile birikte kişinin devlet memurluğu ile ilişiği kesileceği ve memuriyetine son verileceği gibi kişi eğer memur adayı ise adaylık işlemleri de sonlandırılacaktır. (Konu hakkında kendi durumunuzla ilgili idari dava avukatı ya da ceza avukatından hukuki destek almanız tavsiye olunur) Nitekim belirtmiş olduğumuz 657 sayılı kanunun 48'inci maddesinde yer alan A bendinin 5'inci alt bendi ; " Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak" şeklinde düzenlenmiş olup hangi suçların ve cezaların devlet memurluğuna engel etki yaratacağı belirtilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki burada hayati önemi haiz bazı incelikler bulunmaktadır. Nitekim kanun koyucu bu madde içerisinde belirttiği suçları genişletmemiş ve tahdidi olarak saymıştır. Bu belirtilen suçlar haricinde suç işlenmesi memuriyete engel olmayacağı gibi işlenen suç sonucunda seçenek yaptırımların uygulanması da memuriyete engel olmayacaktır. Örneğin memurun dolandırıcılık suçundan yargılandığını ve yargılama sonucunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını düşünelim. Burada katalok suçlar içerisinde sayılan suçlardan olan dolandırıcılık suçu işlenmiş olsa da kişi hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bir mahkumiyet kararı olmadığından kişinin memuriyetten çıkarılmasına karar verilemeyecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyete engel değildir. Görüleceği üzere 657 saylı Devlet Memurları Kanununda işlenen suçlar hakkında seçenek yaptırımlar düzenlenmemiş olup sadece ve sadece af kavramından bahsedilmiştir. Bu sebeple katalok suçların işlenmesi sonucunda kişi hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi memuriyete engel olmayacaktır. Bir diğer husus ise işlenmiş olan bu katalok suçlardan birisi hakkında verilen MAHKUMİYET HÜKMÜNÜN KESİNLEŞMİŞ OLMASI gerektiği hususudur. Nitekim kanun maddesinden de görüleceği üzere katalok suçların sayılmasından sonra mahkumiyetten bahsedilmiş başkaca bir sonuç yüklenmemiştir. Bundan dolayı kişinin katalok suçlar içerisinde yer alan suçu işlemiş olduğu ceza yargılaması sonucu belli olmalı ve mahkumiyet kararı verilmeli ve yine verilen bu mahkumiyet kararının da kesinleşmiş olması gerekmektedir. 

Memuriyete Engel Suçlar;

BUNU DA BİL; İrtikap suçu hakkında ayrıntılı bilgi için aşağıdaki videomuzu izlemenizi tavsiye ederiz

Memurluğa Engel Suçlar 

Memuriyete engel suçlar kanunda yer almış olmakla birlikte bu suçlardan dolayı ceza mahkumiyetinin devlet memurluğuna etkisinin de tartışılması şarttır. Ayrıca katalog suçlar içinde yer almış olan bu suçlardan dolayı mahkumiyet haricinde alınan lehe hükümler de kişinin devlet memurluğundan çıkarılmasına engel olabilecektir. Memuriyete engel suçların işlenmesi ile uygulamada idare ne yazık ki genelde hemen devlet memurluğundan çıkarma cezası vermekte ve masumiyet karinesine halel getirmektedir. Burada vurgulanması gereken ise devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmeden önce kişilerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale edilmesinin önlenmesidir. Kişinin Anayasal çalışma hakkı engellenmemeli ve çalışma özgürlüğüne müdahale edilmeden ekonomik özgürlüğü de sekteye uğratılmamalıdır. Ayrıca lekelenmeme hakkı da ihlal edilmemeli kişinin kendisinin cezalandırıldığı haricinde devlet memurluğundan çıkarma ile ailesinin de bu süreçten etkilendiği unutulmamalıdır. Bir kişinin işlediği suçtan dolayı verilen ceza nedeniyle tabi olacağı hak yoksunluğunun süresiz ve sınırsız olmaması gerekir. Cezalandırmada güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp yeniden topluma kazandırmak olmalıdır. Topluma kazandırmanın bir şekli de ıslah olmuş kişinin tabi olduğu hak yoksunluklarının belli koşullar altında iade edilmesidir ki bu süreçte oldukça dikkatli olunmalıdır. 

BUNU DA BİL; Devlete karşı açılan tazminat davası hakkında ayrıntılı bilgi almak için devlete karşı açılan tazminat davaları tam yargı davaları başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Devlet Memurluğuna Engel mi?

Memuriyete engel suçlar devlet memurları kanununun 48. maddesinde teker teker sayılmıştır. Bu maddede geçen suçlar TCK kapsamında düzenlenmiş suçlardır ve bu suçları işlediği sabit olan devlet memurununun devlet memuru olma şartını kaybetmesinden dolayı devlet memurluğundan çıkarma kararı ile karşılaşacağına kuşku yoktur. Peki bu katalog suçlardan dolayı hakkında verilen mahkumiyet kararı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına çevrilirse ne olacaktır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının devlet memurluğuna etkisi hakkında ayrıntılı makalemize ulaşmak için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının devlet memurluğuna etkisi başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Adli Para Cezası Memurluğa Engel mi?

Memuriyete engel suçlardan dolayı yargılanan ve yargılama sonucu verilecek hapis cezası adli para cezasına çevrilen devlet memurları hakkında  verilen devlet memurluğundan çıkarma cezasının hukuka uygun olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak kanunda açık bir şekilde katalog suçlardan dolayı mahkum olmak geçtiğinden dolayı ve adli para cezası da mahkumiyet olduğundan mütevellit adli para cezası alınmasının devlet memurluğuna engel olacağı ve devlet memuru olanların da devlet memurluğundan çıkarma cezası ile karşı karşıya kalacaklarıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus sayılan katalog suçlar için geçerlidir. Adli para cezasının devlet memurluğuna etkisi hakkında adli para cezasının memuriyete etkisi başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Memuriyete Engel Suçlarda Uzlaşma Devlet Memurluğuna Engel mi?

Memuriyete engel suçlarda uzlaşmanın devlet memurluğuna etkisi hakkında ayrıntılı bilgi için uzlaşmanın memurluğa etkisi başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Uzlaşma Ceza Muhakemesi Kanununa göre suçun işlenmesinden sonra faile verilen bir pişmanlık hakkıdır aslında. Bundan dolayı uzlaşma mahkumiyet hükmü nitelğinde olmaz. Mahkumiyet hükmü niteliğinde olmadığından dolayı da lehe sonuçlar taşır. Bu bakımdan ilgili makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

BUNU DA BİL; Uzman Erbaşlığa engel suçlar hakkında aşağıdaki videomuzu da izlemenizi tavsiye ederiz.

Kesinleşmemiş Mahkumiyet Kararı Devlet Memurluğuna Engel mi?

Kesinleşmemiş mahkumiyet kararı devlet memurluğuna engel değildir. Nitekim kişi hala masumdur ve masumiyet karinesi gereği suç işlediği sabit olmadığından mütevellit hemen işlem gerçekleştirilmesi lekelenmeme hakkının da ihlali nitelğindedir.

"Dava; 657 sayılı Kanunun 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali ile özlük haklarının tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Kayseri İdare Mahkemesinin ... günlü, E:.., K:... sayılı kararıyla; olayda; davalı idarede görev yapan davacının, ...Ağır Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K sayılı kararı ile TCK.nun 345. maddesi uyarınca bir yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı, sahtecilik suçundan ceza alması nedeniyle 657 sayılı Kanunun 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca görevine son verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, Türk Ceza Kanununun 345. maddesi kapsamındaki sahtecilik suçunun 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesine göre Devlet memurluğuna engel oluşturması karşısında aynı Kanunun 98/b maddesi uyarınca tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı; ceza mahkemesi kararının temyiz edildiğini, kesinleşmiş mahkumiyetinin olmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 maddesinde; Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılan genel şartlar arasında sayılmış, aynı Kanunun 98/b maddesinde ise; Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde memurluğun sona ereceği hükümlerine yer verilmiş bulunmaktadır.

Olayda; davacının, ...memur olarak görev yaptığı, ...Ağır Ceza Mahkemesinin ... sayılı kararı ile; özel evrakta sahtecilik suçunu işlediği gerekçesiyle TCK.nun 345. maddesi uyarınca bir yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın davacı tarafından temyiz edildiği ve kesinleşmediği, 657 sayılı Kanunun 48/A-5. maddesinde aranılan şartı kaybettiğinden bahisle aynı Kanunun 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesi üzerine bakılmakta olan davayı açtığı anlaşılmış olup; davacı hakkında ...Ağır Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünün Yargıtay incelemesi aşamasında olması dolayısıyla kesinleşmemesi karşısında 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde belirtilen hükümlü olma şartı gerçekleşmeyen davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Öte yandan; davacı hakkında 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde belirtilen nitelikte bir mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde ise yeniden görevine son verilmesi yolunda işlem tesis edileceği de açıktır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz talebinin kabulü ile...bozulmasına" Danıştay 12. Dairesi 2003/2375, 2005/4465

"İstemin Özeti : Ankara 10. İdare Mahkemesince verilen ... sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi :

Düşüncesi : 657 sayılı Kanun'un "Devlet memurluğuna alınma şartlarının düzenlendiği" 48. maddesinin “Genel Şartlar” başlıklı (A) fıkrasının 5. bendinin önceki hali, "taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak" iken, 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişik yeni hali "TCK'nın 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak" şeklinde değiştirilmiştir.

Öte yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Güvenlik Tedbirleri, Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma" başlıklı 53. maddesinde “Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak; sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten ... yoksun bırakılır. (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” hükmüne, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlıklı 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile eklenen 13/A maddesinde, "(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, a) Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir...." hükümlerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen mevzuat ile 765 sayılı (eski) TCK'nın ve 1412 sayılı (Eski) CMUK'un birlikte değerlendirilmesinden, 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde 2008 değişikliğinden önce de kasıtlı bir suçtan dolayı ağır hapis veya altı ay yada daha fazla hapis cezası ile affa uğranılsa dahi maddede sayılan suçlardan mahkum olunması halinde memuriyete alınmanın mümkün olmadığı öngörülmüş iken, 2008 değişikliğinden sonra ağır hapis-hapis ayrımı kaldırılsa, hapis cezası süresi 1 yıl ve üstüne çıkarılsa, maddede sayılan suçlarda değişiklik yapılsa da suç neviileri ve hapis süreleri yönünden yine aşağı yukarı benzer bir düzenlemeye yer verilmiş, ancak asıl köklü değişiklik "Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;" ifadesi getirilerek yapılmıştır.

Memnu hakların iadesi müessesesi, 765 sayılı (eski) TCK'nın 121-124 maddeleri ile 1412 sayılı (Eski) CMUK'un 416-420. maddeleri arasında yer almış iken, anılan Kanunları yürürlükten kaldırarak yerine 01.06.2005 tarihinden itibaren yürürlüğe giren (Yeni) 5237 sayılı TCK ve (Yeni) 5271 sayılı CMK'da yer verilmemiştir. Bunun sebebi, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesidir. Anılan maddeye göre, kişilerin kasten işlemiş oldukları suçlardan dolayı verilecek hapis cezası mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak; bir kamu görevinin üstlenilmesi, seçme ve seçilme hakkı, velayet-vesayet hakkı gibi bir takım hak yoksunluklarının doğrudan oluşacağı, ancak, hapis cezasının infazının tamamlanmasıyla birlikte yoksun kalınan hak yoksunluklarının da kendiliğinden kişiye avdet edeceği düzenlemesi öngörülmüştür. Dolayısıyla, TCK anlamında ayrıca yeni bir işleme gerek kalmaksızın cezanın infazının tamamlanmasıyla kişilerin yoksun kalacağı haklara kavuşacağı açıktır.

Ancak, 657 sayılı Kanun, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, Anayasa'nın 76/2. maddesi gibi bazı özel Kanunlardaki hak yoksunluklarına ilişkin düzenlemeler nedeniyle memnu hakların iadesi müessesesine yeniden ihtiyaç duyulmuş ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen 13/A maddesiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi başlığı altında yeniden getirilmiştir. Anılan maddede, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması koşuluyla kişilerin hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemeye yapacakları başvuru üzerine yasaklanmış hakların geri verilmesi kararının verileceği belirtilmiştir. Bu maddede bahsedilen "5237 sayılı Kanun dışındaki kanunlar" ifadesinden, 5237 sayılı TCK'nın "Özel kanunlarla ilişki" başlıklı 5. maddesinde, "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." hükmü uyarınca çeşitli suç ve hürriyeti bağlayıcı cezalar ile hak yoksunluklarının düzenlendiği 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, Kaçakçılık Kanunları gibi özel ceza kanunları değil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Seçim Kanunu gibi hak yoksunluklarına yer verilen kanunların anlaşılması gerektiği açıktır. Bu kapsamda, memnu hakların iadesi kararı, gerek Türk Ceza Kanunundan, gerekse özel bir kanundan kaynaklansın kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma gibi temel hak ve özgürlükler alanındaki ehliyetsizlikleri gelecek için ortadan kaldıran ve kişiye kullanılması men edilen hakları kullanma yetkisi sağlayan kararlardır.

Nitekim, Yüksek Seçim Kurulu'nun 23.02.2015 tarih ve 1240 sayılı "Memnu hakların iadesi" konulu genelgesi aynı yöndedir.

Uyuşmazlıkta, 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesiyle yeniden getirilen yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesi ile 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde yer alan düzenlemenin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Bir kişinin işlediği suçtan dolayı verilen ceza mahkumiyetinin infazının tamamlanmasıyla birlikte yoksun kaldığı hak yoksunluklarının kendiğilinden kişiye avdet edeceği açık ise de, 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesine 2008 değişikliğiyle getirilen "TCK'daki süreler geçirilmiş olsa bile" ifadesiyle bu kişinin memuriyete süresiz giremeyeceği anlaşılmaktadır.

Bunun sağlanması ise ancak memnu hakların iadesi müessesesiyle mümkündür. 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesine göre, bu hak her hükümlüye değil, infazın tamamlanmasından 3 yıl geçmesi, bu süre içinde yeni suç işlememiş olması ve iyi halli olması koşullarının yine bir Mahkemece değerlendirilerek karara bağlanmasıyla gerçekleştirilebilecektir.

657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde yapılan "TCK'daki süreler geçirilmiş olsa bile" değişikliğinin, 5352 sayılı Kanuna 2006 yılında 13/A maddesinin eklenmesiyle getirilen yasaklanmış hakların geri verilmesi düzenlemesinden sonra 2008 yılında yapıldığı göz önüne alındığında, yasa koyucu, şayet 5352 sayılı Kanunda mevcut olan yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesinin uygulanmaması gerektiği düşüncesinde olsaydı, 48/A-5 maddesinde yapılan 2008 değişikliğini "TCK'daki süreler geçirilmiş olsa ve memnu hakların iadesi kararı verilmiş olsa bile" şeklinde yapması beklenirdi.

Tüm bu açıklamalar ışığında, mevcut mevzuat düzenlemelerine göre hukukumuzda memnu hakların iadesi kurumunun yürürlükte olduğu, 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde yer alan düzenleme uyarınca süresiz olan hak yoksunluğunun memnu hakların iadesi kararının varlığı halinde ortadan kalkacağı, ancak memnu hakların iadesi kararının ilgili kişiye bu karar uyarınca doğrudan memuriyete alınma hakkı vermeyip memuriyete başvurma hakkı sağlayacağı, idarenin bu noktada kadro ve ihtiyaç nedeniyle takdir yetkisinin bulunacağı, ancak dava konusu olayda olduğu gibi önceden yerleştirmesini yapmakla kadro ve ihtiyacın bulunduğu hususunun sabit olduğu durumlarda takdir yetkisinden söz edilemeceği hususları göz önüne alındığında, davacının sözü edilen mahkumiyetine bağlı olan hak yoksunluğu nedeniyle 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesi uyarınca memuriyete girmesi mümkün değil ise de, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten önce aldığı memnu hakların iadesi kararı ile memuriyete girmeye engel teşkil eden hak yoksunluğunun ortadan kalktığı anlaşıldığından, atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu nedenle, davacının temyiz istemi kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

Dava, Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) sonucuna göre ...İl Milli Eğitim Müdürlüğüne hizmetli olarak yerleştirilen davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 maddesi kapsamında memuriyete engel mahkumiyetinin bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin 16.05.2013 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, davacının, ÖMSS sonucuna göre ...İl Milli Eğitim Müdürlüğü emrine hizmetli olarak yerleştirildiği, ancak Üsküdar 1. Asliye Ceza Mahkemesinin ... sayılı kararıyla hırsızlık suçunu işlediği gerekçesiyle 5 ay hapis ceza ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu hükmün 11/06/1997 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle, 2013 ÖMSS/Kura ile Özürlü Memur Yerleştirme Tercih Kılavuzu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5. maddesinde yer alan şartı taşımadığından bahisle atamasının sınav komisyonunca iptal edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, öte yandan, davacının başvurusu üzerine İstanbul Anadolu Yakası 11. Asliye Ceza Mahkemesinin ... sayılı Ek Karar ile 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesi uyarınca memnu haklarının iadesine karar verildiği, olayda, söz konusu mahkumiyete ilişkin olarak memnu hakların iadesine ilişkin karar nedeniyle davacının kamu haklarını kullanmaktan yasaklı olmadığının kabulü gerektiği, dolayısıyla davacının 657 sayılı Kanunun 48/A-5. maddesi uyarınca atamasının yapılmasında mevzuat yönüyle bir engel bulunmadığı, bununla birlikte, bir kamu görevine açıktan ya da yeniden atama yapma konusunda idarelerin takdir yetkisinin bulunduğu, idarelerin bu konuda yargı kararıyla zorlanamayacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuk ve usule aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Güvenlik Tedbirleri, Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma" başlıklı 53. maddesinde “Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak; sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten ... yoksun bırakılır. (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” hükmüne, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun, Devlet memurluğuna alınma şartlarının düzenlendiği “Genel ve Özel Şartlar” başlıklı 48. maddenin “Genel Şartlar” başlıklı (A) fıkrasının 5. bendinde, Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmanın Devlet memurluğuna engel teşkil ettiği düzenlemelerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, kişilerin kasten işlemiş oldukları suçlardan ötürü belli hakları kullanmaktan yasaklı olacağı, bu yasaklar arasında bir kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılmanın da bulunduğu, ancak Türk Ceza Kanunu'na göre bu yasakların, ancak mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar sürebileceği belirtilmiş olmakla birlikte, Türk Ceza Kanununa göre bu konuda daha özel bir kanun konumunda bulunan 657 sayılı Kanun'un 48/A-5. maddesindeki açık düzenleme dikkate alındığında; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde sayılan hak yoksunluklarından birisi olan kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma hak yoksunluğunun, eğer mahkum olunan mahkumiyet bir yıl veya daha fazla süreliyse ya da affa uğramış olsa bile bu maddede sayılan suçların birinden kaynaklanmaktaysa, mahkum olunan kişinin cezası infaz edildikten sonra da devam edeceği sonucuna ulaşılmaktadır.

Buna göre, memnu hakların iadesi kararı dahi bulunsa, 5237 sayılı Kanunun 53/2. ve 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddelerinde yer alan hukuki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına alan ya da affa uğramış olsa bile bu maddede sayılan suçlardan mahkum olanların artık hiç bir şekilde memuriyete atanması mümkün değildir.

Olayda, hırsızlık suçundan 5 ay hapis cezası bulunan davacının, bu cezasının kesinleşerek tamamen infaz edildiği tarihten itibaren bu ceza nedeniyle mahrum kaldığı hak yoksunluklarını 5237 sayılı Kanun'un 53/2. maddesi uyarınca tekrardan kazanacağı kabul edilse de, memuriyete alınmada genel koşulların öngörüldüğü 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesinde yer alan Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, anılan maddede sayılan suçlardan herhangi birinden mahkum olmamak gerektiği hükmü dikkate alındığında, davacının memuriyete alınmasına yönelik hak yoksunluğunun devam ettiğinin açık olduğu, memnu hakların iadesi kararı alınmasının da, anılan maddede yer alan "Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile" ifadesi nedeniyle davacı lehine bir hak vermeyeceği ve davacının hukuki durumunda memuriyete atanmasına yönelik olumlu bir değişiklik yaratmayacağı hususları göz önüne alındığında; memuriyete engel mahkumiyetinin bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda, her ne kadar İdare Mahkemesince, söz konusu mahkumiyete ilişkin olarak memnu hakların iadesine ilişkin karar nedeniyle davacının kamu haklarını kullanmaktan yasaklı olmadığının kabulü gerektiği, dolayısıyla davacının 657 sayılı Kanunun 48/A-5. maddesi uyarınca atamasının yapılmasında mevzuat yönüyle bir engel bulunmadığı, bununla birlikte, bir kamu görevine açıktan ya da yeniden atama yapma konusunda idarelerin takdir yetkisinin bulunduğu, idarelerin bu konuda yargı kararıyla zorlanamayacağı anlaşıldığından konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca davacının hak yoksunluğunun devam etmesi nedeniyle memuriyete atanmasının mümkün bulunmadığı, memnu hakların iadesi kararı bulunmasının da bu durumu davacı lehine değiştirmediği, bu aşamada idarenin bir takdir yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, gerekçesinde hukuki isabet bulunmamakta ise de karar sonucu itibarıyla yerindedir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, ... tarihinde oyçokluğu ile karar verildi." Danıştay 12. Dairesi 2014/3161, 2015/3529

Memuriyete Engel Disiplinsizlikler Nelerdir?

Memurluktan atılmayı gerektiren disiplinsizlikler, memuriyete engel disiplinsizlikler, memurluktan atılma kriterleri olarak aşağıda saymış olduğumuz disiplinsizliklerin işlenmesini sayabiliriz. 

  • İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
  • Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart,bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerineasmak veya teşhir etmek,
  • Siyasi partiye girmek,
  • Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
  • Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
  • Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
  • Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
  • Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
  • Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
  • Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum vedavranışlarda bulunmak,
  • 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
  • Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.

disiplinsizlikleri devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektirir. Ancak bunları Türk Ceza Kanunu Kapsamındaki suçlar ile karıştırmamak şarttır. Bunlar disiplin suçu olup mahkumiyet cezası gerektiren suçlar değildir. 

BUNU DA BİL; Devlet memurluğundan çıkarma hakkında ayrıntılı bilgi için aşağıdaki videomuzu izlemenizi tavsiye ederiz.

1