Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Cezası

  • Anasayfa
  • Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Cezası

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Cezası

Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 157. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kişi eğer ki hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp aldattığı kişinin veya bir başkasının zararına yol açarsa ve bu sayede kendisine veya başkasına yarar

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Cezası

İçindekiler

Dolandırıcılık Suçu Nedir?

Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 157. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kişi eğer ki hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp aldattığı kişinin veya bir başkasının zararına yol açarsa ve bu sayede kendisine veya başkasına yarar sağlarsa dolandırıcılık suçu oluşacaktır. Dolandırıcılık suçunun düzenlenmesinin amacı hileli davranışlarla aldatılan kişinin malvarlığını korumaktır. Bununla birlikte aldatılan kişinin iyiniyeti de korunmaktadır. Örneğin kendisini başkomiser olan tanıtan Ahmet’in Mehmet’i arayarak kendisinin terör örgütü aracılığıyla kredi kartı hesaplarına girildiği,  kredi kartındaki paranın hepsini kendisinin vereceği hesap numarasına yatırması gerektiğini, parayı geri vereceklerini söylemiştir. Ahmet’e inanan Mehmet korkarak parayı Ahmet’in hesabına yatırmıştır. Bu durumda hileli hareketlerle kendisine menfaat sağlayan Ahmet dolandırıcılık suçunu işlemiştir.

Dolandırıcılığın Cezası Nedir?

Dolandırıcılık suçunun cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve ilaveten 5000 güne kadar adli para cezasıdır. Dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri vardır ki bu haller mevcut olduğunda suçun alt sınırı 4 yıl, adli para cezası da en az suçtan elde edilen kazancın 2 katı olacaktır. Bununla birlikte dolandırıcılık suçu 3 veya daha fazla kişi ile birlikte işlenmesi halinde verilecek cza yarı oranında artırılacaktır. Suç işlemek için kurulan örgütün faaliyeti ile dolandırıcılık suçu işlenmesi halinde verilecek ceza 1 kat arttırılacaktır.


Dolandırıcılık suçunda daha az cezayı gerektiren hali olan alacak-borç ilişkisi sebebiyle veya kişinin akrabasına karşı dolandırıcılık suçunu işleyen kişi 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılacaktır. 

Dolandırıcılık Suçu Soruşturma Usulü

Dolandırıcılık suçu re’sen takip edilen suçlardandır. Bu halde mağdur olanın şikayet şartı aranmaksızın derhal soruşturulur. Bununla birlikte mağdur kişinin soruşturma esnasında şikayetinden vazgeçmesi durumunda soruşturma sona ermeyecek mağdurun şikayetini geri çekmesi soruşturmanın devamını etkilemeyecektir. Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi ile mağdur arasında belli akrabalık ilişkileri bulunuyorsa bu durumda suçun soruşturmasında şikayet şartı aranmaktadır. İlaveten dolandırıcılık suçunu işleyen kişi ile mağdur arasında bir alacak verecek borç ilişkisi varsa bu durumda da yine suçun soruşturulması için şikayet şartı aranmaktadır. Bu hallerde şikayet şartı arandığından ötürü kişi soruşturma esnasında şikayetinden vaz geçerse soruşturma sonlanacak ve takipsizlik kararı verilecektir.

Dolandırıcılık Suçu Kovuşturma Usulü

Dolandırıcılık suçu re’sen kovuşturulan bir suçtur. Şikayet şartı aranmaktadır. Ancak daha az cezayı gerektiren haller olan suçun akrabaya işlenmesi, suçun borç ilişkisine dayanılarak işlenmesi gibi hususlarda kovuşturma şikayete bağlıdır. Bu tür durumlarda kovuşturma esnasında mağdur şikayetten vaz geçerse sanık şikayetten vazgeçme beyanını kabul ettiği takdirde ceza davasının düşmesine karar verilecektir. Sanık şikayetten vazgeçme beyanını kabul etmeyerek yargılamanın sonunda kendisi hakkında beraat kararı verilmesini talep edebilir. Sanığın dolandırıcılık suçundan şikayetin geri alınmamasını kabul etmeyerek yargılamanın devam etmesini istemesi aklanma hakkının bir sonucudur.

Dolandırıcılık Suçunda Tutuklama Tedbiri

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 100. Maddesinde kişi hakkında tutuklama nedenleri sayılmıştır. Eğer kişinin dolandırıcılık suçunu işlediğini gösterir kuvvetli suç şüphesini varlığını gösterir somut deliller mevcutsa, kişi hakkında tutuklamayı gerektiren nedenler varsa kişi dolandırıcılık suçundan tutuklanacaktır. Dolandırıcılık suçunu işlediği düşünülen kişi hakkında kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular var ise ve delilleri yok etme gizleme veya değiştirme, tanık mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa dolandırıcılık suçunda tutuklama nedeni var sayılabilir. 

Dolandırıcılık Suçunda Uzlaşma 

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda uzlaşma halleri sayılmıştır. Buna göre soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar ile şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ceza Kanununda yer alan ve 253. Maddede sayılan katalog suçlarda şikayet şartı aranmaksızın uzlaşma kapsamındadır. Anılan katalog suçların içinde dolandırıcılık da bulunmaktadır. Buna göre dolandırıcılık suçunda kişilere uzlaşma imkanı verilmiştir. Buna göre dolandırıcılık suçunda uzlaşmaya gidilebilmesi bakımından kamu davasının açılması için yeterli şüphenin bulunması gerekmektedir. Bu halde dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir,  büro tarafından uzlaştırmacı atanır. Uzlaştırmacı tarafından dolandırıcılık suçunu işleyen kişi ile mağdura uzlaşma teklifi yapar ve taraflar teklifle alakalı kararını 3 gün içerisinde bildirirler. Bildirmedikleri halde dolandırıcılık suçunda uzlaşma kabul edilmemiş sayılır. Taraflara ulaşılamaması halinde ise uzlaşma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır. Uzlaştırmacı en geç 30 gün içerisinde uzlaşmayı sonuçlandırır. Uzlaştırma sonuçsuz kalırsa tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma sonucunda dolandırıcılık suçunun şüphelisi uzlaşma gereklerini yerine getirirse hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Dolandırıcılık suçunun şüphelisi uzlaşmanın gereklerini yerine getirmeye ileri bir tarihe ertelemişse kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Bu karardan sonra dolandırıcılık suçunun şüphelisi uzlaşmanın gereklerini yerine getirmezse hakkında kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde dolandırıcılık suçunun şüphelisine karşı tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Uzlaşma sonucunda verilecek karar sonrası kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilecektir.


Bir de mahkeme tarafında uzlaştırma kurumu vardır ki kamu davası açıldıktan sonra mahkeme suçun uzlaşma kapsamında olduğunu fark ettiğinde kovuşturma dosyası uzlaştırma bürosuna gönderilir. Uzlaşma sonucunda sanık uzlaşmanın gereklerini yerine getirirse davanın düşmesine karar verilir. Uzlaşmanın yerine getirilmesinin ileri tarihe atılması sonucunda ise sanık hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilecektir. 

Dolandırıcılık Suçunda Korunan Hukuki Değer

Dolandırıcılık suçunun temel amacı insanların mal varlıklarını korumaktır. Ancak bu suç, insanların irade özgürlüklerini ve hukuki işlemler sırasındaki iyiniyetlerini de koruduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle dolandırıcılık, birçok hukuki konunun korunduğu suçlardan biridir. Dolandırıcılık, mal varlığına karşı işlenen diğer suçlardan farklı olarak, failin hileli davranışlarıyla mağdurun mal varlığında tasarruf etmesini sağlamasıdır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.9.2015 tarih ve 2014/399 E., 2015/272 K. sayılı kararı “Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden fazla hukuki konusu bulunan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilenip irade özgürlüğünün de ihlâl edildiği vurgulanmıştır.” bu kararla Yargıtay dolandırıcılık suçunda insan arası ilişkilerde iyiniyetin ve güvenin korunduğunu anlatmıştır.

Dolandırıcılık Suçu Unsurları

Dolandırıcılık Suçunun Faili

Herhangi bir gerçek kişi dolandırıcılık suçunun faili olabilir. Suçu işleyen kişi ve suçtan kendisine fayda sağlayan kişi aynı olmayabilir. Eğer farklı ise, suçu işleyen kişi suçun failidir. Suçu işleyen ve yararına menfaat temin edilen kişiler arasında iştirak iradesi bulunabilir ve böyle durumlarda ikisi de müşterek fail olarak sorumlu olacaklardır. Eğer yararına menfaat temin edilen kişi suçu işleme konusunda hileli davranışları ile dolandırıcılık suçunu işleyeni ikna etmişse, dolandırıcılık suçuna azmettiren olarak sorumlu olacaktır. Örneğin Leyla Ayşe’ye zengin olacağı vaadi vererek Mehmet’e karşı dolandırıcılık suçunu işlemesi halinde Leyla dolandırıcılık suçunun azmettireni, Ayşe fail, Mehmet de mağdur olacaktır.

Dolandırıcılık suçunda haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birisi, üstsoy, altsoy, kayın hısımı, evlat edinen, evlatlık veya aynı konutta beraber yaşayan kardeş tarafından zarara uğratıldığı durumda, ilgili akraba hakkında ceza verilmeyeceği belirtilmiştir. Bu düzenleme Türk Ceza Kanununun 167. maddesinde yapılmıştır.

Dolandırıcılık Suçunun Mağduru

Dolandırıcılık suçunun mağduru malvarlığında azalma meydana gelen ve hileli hareketlerle güveni sarsılan kişidir. Aldatılan kişi ile malvarlığında zarar oluşan kişi farklı ise aldatılan kişi mağdurun malvarlığında zarar meydana getirecektir. Örneğin bir işyerindeki malları alabilmek için işyeri işletmecisine bayılma numarası yapan Ali, işletmecinin kendisine yardım  çağırmak için oradan uzaklaşmasını fırsat bilerek İşyerindeki malları çalması dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır. Çünkü burada işletmeci aldatılan iş yeri sahibi ise mal varlığı zarar gören kişidir. Burada mağdur olan kişi malvarlığına zarar gelen iş yeri sahibidir. Sadece aldatılan kişi bu suçun mağduru değildir. Yalnızca aldatılan kişi suçtan zarar görmediğinden ötürü şikayet ve davaya katılma hakları yoktur.

Dolandırıcılık Suçunda Fiil 

Suçun gerçekleşmesi için dolandırıcılık suçunu işleyen kişinin hileli ve aldatmaya yönelik bir hareketinin olması gerekmektedir. Hile başkasını yanıltabilecek her türlü davranıştır. Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi aldatıcı davranışlarıyla kendisine menfaat sağladığında bu suç oluşmuş olacaktır. 

Alım-satım ilişkilerinde dürüst davranmayan satıcının davranışı dolandırıcılık sayılmamaktadır. Örneğin satıcı bir malı olduğundan daha pahalı, ucuz ya da iyi göstermek için yalan söylüyorsa ve alıcıyı ikna etmeye yönelik davranışlarda bulunuyorsa bu dolandırıcılık suçunu oluşturmaz. Ali, Mehmet’i satışa çıkardığı otomobili almaya ikna etmek için otomobili satın almak için çok talibinin olduğunu söylemesine dair yalanı sonucunda, Mehmet’in otomobili satın alması dolandırıcılık suçunu oluşturmaz. Ancak otomobilin parçalarının orijinal olduğuna ikna ederek Ali’nin kendisine menfaat sağlaması sonucunda ise dolandırıcılık suçu oluşacaktır.  

Yargıtay “Hileli davranışların sergilendiği her olay dolandırıcılık suçu olarak vasıflandırılamayacaktır. Hile, başka bir suçun işlenmesinin kolaylaştırılması veya işlendikten sonra açığa çıkmasının önlenmesi amacıyla da kullanılabilir. Oysa dolandırıcılığın hareket unsuru olan hilenin, mağdurun irade ve rızasını elde etmeye yönelik olması gereklidir. Dolayısıyla dolandırıcılıkta kullanılan hile, mağdurun kanmasını ve menfaati rızasıyla faile veya göstereceği kişiye teslim etmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır. Dolandırıcılıkta mağdurun malı teslimde rızası vardır, fakat bu rıza hile kullanıldığı için sakatlanmıştır.

Dolandırıcılık suçunda mağdurun malvarlığında zarar meydana gelmelidir. Zararın belirli ya da belirlenebilir olması gerekmektedir. Dolandırıcılık suçunun oluşmasında zararın az ya da çok olması önemli değildir. Dolandırıcılıkta malın değerinin azlığı sebebiyle cezada indirim yapılmaz. Bununla birlikte dolandırıcılık suçunun oluşması için zararın meydana gelmesi gerekmektedir. Yargıtay Sosyal Güvencesi Olmayan bir kişinin başkasının kimlik bilgileri ile acil sağlık hizmetlerinden yararlanması sonucunda bir zarar doğmadığı için dolandırıcılık suçu oluşmadığına karar vermiştir. Bununla birlikte Yargıtay başka bir kararında ÖSYM tarafından düzenlenen sınavlarda başkasının yerine sınava girilmesinde mağdur olan kamunun malvarlığında zarar meydana gelmediği için dolandırıcılık suçunu oluşturmadığına karar verilmiştir.

Dolandırıcılık Suçunun Manevi Unsuru

Dolandırıcılık suçunun manevi unsuru kasttır. Kast hileli davranışla mağdurun hataya düşürülerek haksız çıkar elde edilmesidir. Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi bütün bunları bilerek hareket etmelidir. Suçun oluşması için dolandırıcılık suçunu işleyen kişinin dolandırıcılık fiilini önceden planlaması gerekmemektedir. Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi aldatıcı davranışları yaptığı anda da, sonra da kendisine yarar sağlayabilecektir. Suç,  dolandırıcılık suçunu işleyen kişinin kendisine veya başkasına kazanç sağladığı zaman meydana gelecektir. Suçu işleyen kişi kendisine fayda sağlamaktan gönüllü olarak vazgeçerse Türk Ceza Kanunun gönül vazgeçme hükümleri uygulanacaktır. 
Dolandırıcılık suçu genel kastla işlenir özel kast aranmaz. Dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren hallerinden olan banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak amacıyla sigorta bedelini almak için işlenmesi durumunda özel kast vardır. Örneğin Ali yangına karşı işyerini sigortalamıştır, kendisine öfkelenen çalışanı tarafından yakılması halinde burada dolandırıcılık suçuna ilişkin özel kast bulunmadığı için dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Dikkatsizlik nedeniyle sigortalı işyerinin yanmasıyla dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır.

Dolandırıcılık suçunda olası kast mümkündür. Örneğin dolandırıcılık suçunu işleyen kişi, aldatıcı davranışlarıyla mağdurun malvarlığı üzerinde tasarruf edeceği olasılığını düşünmektedir. Bu davranışların sürmesi halinde dolandırıcılık suçunda olası kast meydana gelecektir. Susmak, mağdurun sorularını açık ve net cevaplamamak bunun örneğidir. 

Dolandırıcılık Suçunda Hukuka Uygunluk Nedenleri

Dolandırıcılık suçunda hukuka uygunluk nedeni olarak zorundalık hali gösterilebilir. Suçu işleyen kişi acil bir ihtiyacın karşılanması maksatlı ya da başka bir tehlikeden kurtulmak amacıyla zorunluluk haliyle dolandırıcılık suçunu işleyebilir. Dolandırıcılık suçunun acil bir durum halinde işlenmesi durumunda cezanın indirileceğine dair ayrı bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak Türk Ceza Kanununun 25. Maddesinde düzenlenen zorunluluk halinde kişilere ceza verilmeyeceği şeklindeki hükümler uygulanabilecektir.

Dolandırıcılık Suçunda Hata

Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi suça ilişkin ağırlatıcı nedenleri bilmediği zaman, ya da dolandırıcılık suçuna ilişkin hafifletici ceza nedenlerinden haberi olmadan suçu işlediğinde ağırlatıcı nedenler ceza verilirken dikkate alınmayacaktır. Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi mağdurun algılama yeteneğinin zayıf olduğunu bilmiyorsa, cezayı arttıran sebep olan mağdurun algılama yeteneğinin zayıflığından faydalanmak suretiyle suçun daha ağır cezayı gerektiren halinden sorumlu tutulmayacaktır.
Dolandırıcılık suçunda başka bir hata hali de suçu işleyen kişinin alacağını tahsil etmek amacıyla bu suçu işlediği hatasına kapılmasıdır. Örneğin Mehmet’e karşı dolandırıcılık suçunu işleyen Ahmet, Mehmet’in kendisine borçlu olduğunu düşünerek borcunu tahsil etmek amacıyla bu suçu işlerse ve aslında Mehmet Ahmet’e borçlu değilse burada bir hata mevcut olacaktır. Bu durumda Ahmet bu hatasından yararlanacak ve Ahmet’e temel dolandırıcılık suçunda daha az ceza verilecektir.

Dolandırıcılık Suçuna Teşebbüs

Dolandırıcılık suçunda teşebbüs suçun, suçu işleyen kişi tarafından elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasıdır. Dolandırıcılık suçu, hileli davranışlar sonucu başkasının zararına olarak suçu işleyenin kendisine ya da başkasına yarar sağlanması sonucunda tamamlanır. Suçun işlenmesi, suçu işleyecek olan kişinin hileli davranışlarla başlamasıyla gerçekleşir ve yararın elde edilmesiyle tamamlanır. Dolandırıcılık suçunda teşebbüs halinde ise suç tamamlanmamıştır. Ancak, eğer suçu işleyen kişinin davranışları hileli değilse, bu dolandırıcılık ya da dolandırıcılık teşebbüsü olarak kabul edilmez, ama başka bir suç olabilir. Bununla birlikte mağdur suçu işleyecek kişinin aldatma girişimlerine inanmamışsa ya da mağdurun aldatılmasına rağmen suçu işleyen kişi kendisine bir menfaat sağlayamamışsa, dolandırıcılık suçu teşebbüs aşamasında kalacaktır. 

Örneğin Ayşe Fatma’yı arayarak kendisini polis olarak tanıtmış ve hesabının terör örgütü tarafından ele geçirildiğini, hesabındaki tüm paraları vereceği banka hesabına yatırması gerektiğini söylemiştir. Fatma da Ayşe’ye inanmayıp kolluk görevlilerini arayarak ihbarda bulunmuştur. Bu durumda Ayşe’nin işlediği dolandırıcılık suçu elinde olmayan sebeplerle tamamlanmamış, teşebbüs aşamasında kalmıştır. 

Dolandırıcılık Suçuna İştirak

Dolandırıcılık suçu birden fazla kişi tarafından birlikte işlenirse iştirak hali söz konusu olacaktır. Dolandırıcılık suçunda yararına menfaat temin edilen kişi ve hileli davranışı gerçekleştiren kişi farklı kişiler olabilir. Bu durumda, iki kişi arasında iştirak iradesi söz konusu olacaktır. Ancak, eğer yararına menfaat temin edilen kişi ile hileli davranışı gerçekleştiren kişi suçu birlikte işlerlerse, her ikisi de müşterek fail olarak sorumlu olacaklardır.

Ayrıca, yararına menfaat temin edilen kişinin suçu işlemesi konusunda hileli davranışı gerçekleştiren kişiyi ikna etmesi durumunda, aralarından azmettiren ve azmettirilen şeklinde bir iştirak ilişkisi bulunabilir. Bu iştirak ilişkisi, yararına menfaat temin edilen kişinin suçun işlenmesinde etkisi olduğunu gösterir ve bu kişinin de sorumluluğunu doğurur.

Dolandırıcılık suçunun işlenmesinde bir başkası zorla suçu işlemek için araç olarak zorla kullanılabilir. Örneğin Ahmet, Veli’yi tehdit ederek dolandırıcılık suçunu işlettirebilir. Bu durumda Ahmet dolandırıcılık suçunun dolaylı faili olacaktır. Veli de dolandırıcılık suçuna zorlandığı için ceza almayacaktır.

Dolandırıcılık Suçunda İçtima 

Kişi dolandırıcılık suçunu işlerken aynı zamanda birden fazla suç işleyebilir. Bununla birlikte dolandırıcılık suçunu değişik zamanlarda farklı kişilere karşı işleyebilir. Böyle durumlarda zincirleme suç hükümleri ve fikri içtima hükümlerinden bahsedilecektir. Bununla birlikte dolandırıcılık suçunu işleyen kişi mağdurdan birden fazla menfaat sağlarsa bu durumda sadece dolandırıcılık suçundan sorumlu tutulacaktır. 3 Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.6.2012 tarih ve 2011/15-420 E., 2012/249 K. sayılı kararında bu husus “Fail ile dolandırıcılık suçunun mağduru arasında devam eden ilişkide birden fazla haksız yarar sağlanması dolandırıcılık suçunun birden fazla işlendiği anlamına gelmemektedir. Failin aynı hileli davranışlarla ya da önceki davranışların devamı niteliğinde olan ancak tek başına dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyen fiillerle mağdurdan birden fazla haksız yarar elde etmesi durumunda fail tek bir dolandırıcılık suçundan cezalandırılacaktır.”şeklinde belirtilmiştir.
Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi dolandırıcılık eylemiyle aynı zamanda başka suçları da işlerse en ağır cezayı gerektiren suçtan sorumlu tutulacaktır.

Dolandırıcılık Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme

Dolandırıcılık suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Nitelikli dolandırıcılık suçunda görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Davanın görüleceği yer yetkili mahkemesi suçun işlendiği yerdir. Örneğin Ahmet’e karşı Mersin ilinde içinde bulunduğu zor şartlardan yararlanılarak dolandırıcılık suçu işlenmişse dava Mersin Ağır Ceza Mahkemesinde görülecektir. 

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

  • Dolandırıcılık Suçunun Dini İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi

Dolandırıcılık suçunun dini inançların kullanılarak işlenmesi halinin ağır cezayı gerektiren hal olarak düzenlenmesinin birçok sebebi bulunmaktadır. Bunlardan biri, kişilerin dinsel inanışlarına bağlı olarak kandırılabilecekleri kolay olmasıdır. Mağdur inandığı dinin gereklerine hizmet etmek isteyecekken bu husus dolandırıcılık suçunu işleyen kişiler tarafından kullanılabilir. Suçun dini inançların aracı olarak işlenmesindeki mağdurun dini inancı akla ve mantığa uygun olmayabilir. Mağdurun belirli bir inancının dolandırıcılık suçunu işleyen kişi tarafından bilinerek ve bunu kullanarak işlemesi daha ağır ceza verilmesi için yeterlidir. 

Dolandırıcılık suçunun dini inançların araç olarak kullanılarak işlenmesine örnek olarak büyücü-üfürükçü olarak bilinen kişilerin kişileri aldatarak haksız menfaat elde etmesiyle karşımıza çıkmaktadır. Örneğin çevrede büyü yapması ile bilinen Ayşe, Kevser’e belirli bir miktar para karşılığında sevdiği adamı bağlama büyüsüyle kendine bağlayabileceğini söylemesi üzerine Kevser buna aldanarak istenen parayı vermiştir. Burada Ayşe dolandırıcılık suçunun kişinin dini inanç ve duygularının istismar edilmesi suretiyle işlenmesinden sorumlu tutularak, Ayşe’ye daha ağır ceza verilecektir. 

  • Dolandırıcılık Suçunun Kişinin Zor Şartlarından veya Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlike Durumundan Faydalanılarak İşlenmesi

Dolandırıcılık suçu, bir kişinin içinde bulunduğu tehlikeli anlardan veya zor şartlardan faydalanarak işlenebilir. Dolandırıcılık suçunun mağduru olan kişiler içinde bulunduğu zor şartlardan ötürü dolandırıcılık suçunu işleyen kişiye daha çok güvenecektir. Çünkü kişi içerisinde bulunduğu zor andan veya tehlike durumda başkalarına güven duymaya ihtiyacı olacaktır. Suçu işleyen kişi ise bu ihtiyaçtan faydalanarak tehlikeli durumda bulunan kişiyi aldatarak kendisine haksız menfaat sağlayacaktır. Bu durumda dolandırıcılık suçunu işleyen kişiye verilecek ceza arttırılarak nitelikli halden sorumlu tutulacaktır.

Dolandırıcılık suçunun mağdurunun kötü durumda olduğunu inandırmak suretiyle aldatılması durumunda bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Örneğin dolandırıcılık suçunu işleyen Ahmet, Mehmet’ karşı Mehmet’in evinin yandığını malvarlığını kaybettiği yönünde kandırarak belirli bir miktar para karşılığı bütün zararlarını karşılayabileceği yönündeki aldatmasında Mehmet gerçekte zor durumda veya tehlike anında olmadığı için bu nitelikli halden söz edilmeyecektir. 

  • Dolandırıcılık Suçunun Mağdurun Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Faydalanılarak İşlenmesi

Dolandırıcılık suçu kişinin algılama ve anlayış yeteneğinin az olmasından yararlanılarak işlenebilir. Ancak kişinin algılama veya anlayış yeteneği hiç yoksa dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır. Bu nitelikli halin uygulanması için algılama yeteneğinin var olması ve az olması gerekmektedir. Dolandırıcılık suçunun daha fazla cezayı gerektiren bu halinde algılama yeteneği çeşitli sebeplerle az olabilir. Örneğin dolandırılan kişinin yaşı küçükse, akıl sağlığı varsa, yaşı ilerlemişse veya duyu organlarında yetersizlik, sarhoşluk varsa, suçu işleyen kişi dolandırıcılık suçunun ağır cezayı gerektiren halinden sorumlu tutulacaktır.

Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi mağdura ilaç vererek algılama yeteneğini azaltmış ve kendisine bu yönle haksız kazanç sağlamış ise bu durumda dolandırıcılık suçu değil yağma suçu oluşacaktır. 

  • Dolandırıcılık Suçunun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Dolandırıcılık suçunu işleyen kişi kamu kurum ve kuruluşlarını araç olarak kullanarak kişileri aldatabilir ve kendisine haksız menfaat sağlayabilir.  Bu nitelikli halin düzenlenme amacı kanunda sayılan tüzel kişiliklerin (örneğin meslek örgütleri, siyasi partiler, vakıflar ve dernekler) kamusal niteliklerine duyulan güvenin korunmasını amaçlamaktadır. Kamusal nitelikte bir tüzel kişilik, idare ve anayasa hukukunun esaslarına göre belirlenmiştir ve "kamu meslek kuruluşları" olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, bu nitelikli halin uygulanabilmesi için tüzel kişilik adının kamuoyunda yaygın olarak bilinmesi gerekmez. Eğer bir kurum, kuruluş ya da tüzel kişilik adı gerçekte var olmayan veya tüzel kişilik devam etmeyen bir şey kullanılarak dolandırıcılık yapılırsa, suçu işleyen kişiye suçun basit halinden ceza verilir.

  • Dolandırıcılık Suçunun Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Bu nitelikli hal internet ve bilişim sistemlerinin yaygın kullanımı nedeniyle artan dolandırıcı aktivitelerine işaret etmektedir. Bilişim sistemi, bilgileri otomatik olarak işleyen bir sistem olarak tanımlanır ve dolandırıcılar bu sistemi hile aracı olarak kullanmaktadır. Örneğin, sahte bir web sayfasından yapılan otel rezervasyonları sonucu yapılan ödemeler nitelikli dolandırıcılık olarak değerlendirilir. Banka ve kredi kurumlarının da araç olarak kullanılması nitelikli hile olarak kabul edilebilir, ancak sadece araç olarak kullanılması yeterli değildir; banka hesap cüzdanı, belge, banka kartı gibi maddi varlıkların da kullanılmış olması gerekir.

  • fDolandırıcılık Suçun Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında, Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında İşlenmesi

Dolandırıcılık suçunda düzenlenen bu nitelikli hal Türk Ticaret Kanunu'nun TCK 158/1 maddesinde tanımlanmış olan iki farklı nitelikli hal anlatır. İlk nitelikli hal, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden bir kişinin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık yapmasıdır. Bunun için, failin tacir veya şirket yöneticisi veya şirket adına hareket etmesi gerekir. Dolandırıcı davranışların ticari faaliyetleri kapsamında yapılması gerekmektedir, ancak failin şirketin menfaatine yarar sağlaması gerekmez.
Diğer bir nitelikli hal ise, kooperatif yöneticilerinin kooperatif faaliyetleri kapsamında dolandırıcılık suçunu işlemesidir. Kooperatifler de şirketler arasında sayıldığından, yukarıdaki açıklamalar da bu kapsamda sayılacaktır.

Dolandırıcılık Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Dolandırıcılık suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı belirli şartlar altında verilebilir. Eğer dolandırıcılık suçundan yargılanan bir kişiye 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasına hükmedilirse hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir. Bununla birlikte dolandırıcılık suçundan yargılanan sanığın daha önce kasten işlediği suçtan dolayı hakkında herhangi bir mahkumiyet kararı varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez. Bununla birlikte dolandırıcılık suçunu işleyen kişi mağdurun zararının bir kısmını giderirse dolandırıcılık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı mağdurun rızasına bağlıdır. Bununla birlikte dolandırıcılık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için mahkemenin dolandırıcılık suçunu işleyen kişinin bir daha suç işlemeyeceğini anlaması gerekmektedir. Sanık hakkında önceden verilmiş bir denetimli serbestlik kararı varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Mahkeme yargılama neticesinde hapis cezası ile birlikte doğrudan adli para cezasına hükmetmiş ise bu para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir. Dolandırıcılık suçunda hapis cezasından çevrilen adli para cezaları için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez. 

Dolandırıcılık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinde sanık 5 yıl boyunca denetime tabi tutulur. Dolandırıcılık suçunu 18 yaşından küçük bir çocuğun işlemesi halinde denetim süresi 3 yıl olacaktır. Sanık bu sürelere uyarak herhangi bir suça karışmazsa düşme kararı verilir ve dava açılmadan önceki hukuki duruma geri döner.

Dolandırıcılık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararından sonra denetim süresinde suça karışan kişi hakkında açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanarak sanık hakkında karar verilir. Ancak denetim süreci boyunca işlenen suç hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmalıdır. Denetim süreci içinde işlenen suç hakkında kesinleşmiş bir karar bulunmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı açıklanamaz.

Dolandırıcılık Suçunda Mağdur?

Dolandırıcılık suçu herkes aleyhine işlenebilir. Çünkü dolandırıcılık suçu özgü suç tipinde bir suç olmamakla birlikte suçtan mağdur olan kişi herkes olabilmektedir. 

Dolandırıcılık Suçu Dava Zamanaşımı

Dolandırıcılık suçu için şikayet süresi konusunda bir kısıtlama yapılmamıştır. Ancak dolandırıcılık suçunu işleyen kişiye karşı en geç 8 yıl içerisinde dava açılmalıdır. Dolandırıcılık suçunda 8 yıllık süre dava zamanaşımı süresini ifade etmektedir. Dolandırıcılık suçunun mağduru olan kişi en geç 8 yıl içerisinde şikayet hakkını kullanmalıdır. Aksi takdirde dava zamanaşımı sebebiyle dolandırıcılık suçunu işleyen şahıs hakkında kamu davası açılamayacaktır.

Telefonla Dolandırıcılığın Cezası

Günümüzde pek çok kişi telefonla aranarak karşı tarafı belirli sözlerle aldatmak suretiyle telefonla dolandırıcılık suçunu işlemektedir. Dolandırıcılık suçu Türk Ceza Kanunun 158/1-f maddesine göre bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi halinde, 2 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasna hükmolunacağı gibi verilecek ceza 3 yıldan az, adli para cezası da suçtan elde edilen miktarın iki katından az olamayacaktır. Günümüzde bilişim sistemleri sesli ve görüntülü haberleşme sağlayan bir araç olsa da telefon aracılığıyla dolandırıcılık suçunun işlenmesi daha ağır cezayı gerektiren hal olarak düzenlenmemiştir. Nitekim

Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı da bu şekildedir:
İstanbul-Pendik’te L.. Tasarım unvanı ile taş dekorasyonu uygulama-satış işi yapan katılanı 2009 yılı Eylül ayı ortalarında aboneliği kendisine ait …3948 numaralı telefondan arayan ve adını veren sanığın, Muğla-Merkez-Çakmak Köyü’nde kayrak taşı ocağı bulunduğunu, ihtiyaç olduğunda kendisini arayabileceğini söylemesini müteakip yaklaşık bir ay sonra katılanı bu kez aboneliği … adına görünen …7279 numaralı telefondan arayarak kendini Mustafa olarak tanıtıp Büyükçekmece’de iki villası olduğunu, Almanya’ya döneceğinden acilen kayrak taşına ihtiyaç duyduğunu söylemesi, temin edip edemeyeceğini sorması ve parasını peşin ödeyeceğini bildirmesi üzerine, katılanın daha önceden not ettiği telefondan sanığı arayarak kayrak taşı almak isteğini iletmesi, alım-satım hususunda anlaşmaları neticesinde, sanığın nakliye-yakıt parasını peşin istemesi nedeniyle şikayetçinin 15.10.2009 tarihinde 3.000 TL tutarındaki parayı internet bankacılığı yoluyla kendi hesabından sanığın verdiği hesaba göndermesi, bu paranın sanık tarafından Akbank-Muğla Şubesi’nden çekilmesine rağmen anlaşmaya konu kayrak taşının gönderilmemesi, alınan paranın da iade edilmemesi suretiyle menfaat temin etmesi şeklindeki gerçekleşen olayda; telefonun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda dolandırıcılık suçunun nitelikli hali olarak düzenlenmediği, olayda bilişim sisteminin bizatihi araç olarak kullanılmasının söz konusu olmadığı, bu şekilde sanığın üzerine atılı eylemin basit dolandırıcılık suçunu oluşturması nedeniyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ilişkin Özel Daire ilamında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir
.”

Dolandırıldım Ne Yapmalıyım?

Dolandırılan kişi dolandırıldığını fark ettiği andan itibaren en yakın kolluğa ya da savcılığa durumu ihbar veya şikayet etmelidir. Bununla birlikte dolandırılan kişi küçükse yasal velisi aracılığıyla da şikayetçi olabilir. Savcılığa yapılacak şikayet durumlarında kişinin kendisini daha iyi ifade edebilmesi amacıyla avukat yardımıyla süreci yönetmesi daha sağlıklı olacaktır.

EFT ile Dolandırıldım Ne Yapmalıyım?

Türk Ceza Kanununda banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, dolandırıcılık suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. EFT ile dolandırılan kişi derhal en yakın kolluğa ya da Cumhuriyet Savcısına şikayet yoluna başvurmalıdır. Şikayet sözlü ya da yazılı yapılabilir. Sözlü şikayet ilgili kişiler tarafından tutanağa bağlanacaktır.

Dolandırıldım Paramı Geri Alabilir miyim?

Dolandırıcılık suçunun mağduru olan kişi, suçu işleyen kişinin cezalandırılması amacıyla en yakın kolluğa şikayette bulunarak mahkemeler önünde cezalandırılmasını sağlamalıdır. Yargılama esnasında dolandırıcılık suçunu işleyen kişi suçunu kabul edip mağdurun zararlarını ödeyebilir. Ancak suçunu reddeder ve mahkeme tarafından mahkumiyetine karar verilirse hukuk mahkemelerinde suçu işleyen kişiye karşı tazminat davası açılarak mağdurun maddi ve manevi zararları istenecektir.

Dolandırıcılık Suçunun Memuriyete Etkisi

Dolandırıcılık suçunun memuriyete etkisi hakkında aşağıdaki videomuzu izlemenizi tavsiye ederiz.

 

 

Dolandırıcılık Suçu Yargıtay Kararları

15. Ceza Dairesi         2017/16443 E.  ,  2017/18898 K.
"İçtihat Metni"
Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- Sanık ... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması
2- Sanık ... Hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat
3- Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK'nın 158/1-h, 62, 52, 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet
4- Sanık ... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK'nın 207, 62,53 maddeleri uyarınca mahkumiyet

Sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik karara karşı itiraz yoluna başvurulması sonucu ilgili mercii tarafından itirazın reddine karar verilmiş ve bu karara karşı da herhangi bir şekilde temyiz yasa yoluna başvurulmadığı anlaşılmakla, katılan vekilinin ve sanık ... müdafiinin temyiz talebine göre sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümleri ve katılan vekilinin temyiz talebine göre sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmü ile sınırlı olarak yaptıkları temyiz incelemesi sonucunda, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
... Emlak İnşaat Tur. Gıd. Elek. ve Tic. Ltd. Şti yetkilisi olan sanık ...'in katılan ...' ya adi satış vaadi sözleşmesi ile daire satışı yaptığı ve fiilen teslimatı gerçekleştirdiği halde tapuyu devretmediği, girdiği ekonomik krizden dolayı anlaşmalı olarak katılan sanık ...'e tapuyu devrederek bankadan kredi çektikleri, sonrasında bu durumdan haberi olmayan ve evde oturan katılan ...'nın elektrik, su aboneliklerini halletmek için tapu devrini gerçekleştirmesi konusunda sanığa başvurduğu, sanığın, diğer sanık ... ile birlikte iştirak halinde sahte kira sözleşmesi tanzim ederek katılanın abonelik işlemlerini halletmesini sağladıkları iddia edilen olayda;

1)Sanık ...'in üzerine atılı özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyete ilişkin hükme dair sanık ... müdafiinin ve katılan vekilinin; sanık ... üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan beraate ilişkin hükme dair ise katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde
Sözleşme, tapu kayıtları, katılan ve tanık beyanları, sanık savunması, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde sanık ...'in atılı suçu işlediği sabit olduğundan verilen mahkumiyet hükmünde ve diğer sanık ...'in ise atılı suçu işlediğine her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli delil olmadığından verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık ... müdafiinin söz konusu suçta kast unsurunun oluşmadığına dair ve katılan vekilinin sanık ... açısından ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılmasına, sanık ... açısından ise iştirak iradesinin bulunduğuna dair temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,

2)Sanık ... üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyete ilişkin hükme dair sanık ... müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde
Sanık ve katılan arasında gerçek bir taşınmaz alım satımı ve bu doğrultuda düzenlenmiş sözleşme bulunması, anlaşmaya konu iki evi katılanın çocuklarına devretmesi, katılan ...'ya devredilecek olan konutun ise, bitirildikten sonra fiilen katılana teslim edilmesi, sanığın en başından beri istikrarlı şekilde evin ödemesinin katılan tarafından yapıldığını ancak ekonomik krizden dolayı tapuyu henüz devretmemiş iken, diğer sanıkla anlaşmalı olarak kredi temin edebilmek için evin tapusunun devrini diğer sanığa yaptığını, kredi ödemesi bittikten sonra katılana tapuyu tekrardan devretmeyi planladığını savunması karşısında; taraflar arasındaki ilişkinin hukuki mahiyette olduğu, dolandırıcılık suçunun kast ve hile unsurlarının gerçekleşmediği anlaşıldığından sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

15. Ceza Dairesi         2012/11496 E.  ,  2014/4395 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.

Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.

Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.

Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.

Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.

Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; sanığın, yardım almak için ...'na başvurup 100 TL almayı hakettiği, parayı bankadan çekmesi için ... Bankası ... Şubesi Müdürlüğüne hitaplı verilen müzekkerenin önce bankaya fotokopisini ibraz ederek 100 TL'yi aldığı, aynı gün tekrar bankaya giderek bu sefer müzekkere aslını ibraz ederek 100 TL daha çektiği şeklinde gerçekleşen eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 11/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

1