İRTİKAP SUÇU ve İRTİKAP SUÇUNUN CEZASI

  • Anasayfa
  • İRTİKAP SUÇU ve İRTİKAP SUÇUNUN CEZASI

İRTİKAP SUÇU ve İRTİKAP SUÇUNUN CEZASI

İrtikap; kamu görevlisinin, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya vaat etmeye bir kimseyi icbar ya da ikna etmesi veya kanunen alınmaması gereken şeyi, muhatabının hatasından faydalanarak alma

İRTİKAP SUÇU ve İRTİKAP SUÇUNUN CEZASI

İrtikap Suçu (TCK M.250)

İrtikap Suçu; kamu görevlisinin, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya vaat etmeye bir kimseyi icbar ya da ikna etmesi veya kanunen alınmaması gereken şeyi, muhatabının hatasından faydalanarak alması olarak tanımlanmakta olup 5237 sayılı TCK’nın “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde 250’nci maddesinde dört fıkra halinde düzenlenmiştir. Madde metninde yer alan düzenleme kapsamında irtikap suçu; (güncel bir bilgi niteliğinde olarak irtikap suçu ile ilgili hakkınızda açılan ceza davasında ceza avukatının önemi çok büyük olacağı gibi memurluk hayatınızın da bitmesini engelleyecek nitelikte olacaktır.) İrtikap suçu da zimmet suçu, rüşvet suçu gibi meslekten çıkarmayı gerektiren bir suç olup kamu görevlisi yani polis irtikap suçu, jandarma irtikap suçu gibi failleri olan bir suç tipidir. Rüşvet ve irtikap suçu arasında farklar vardır. 
* İcbar (zorlama) suretiyle irtikap suçu,
* İkna suretiyle irtikap suçu,
* Kişinin hatasından yararlanarak işlenen irtikap suçu olarak üç farklı şekilde işlenmektedir.

İrtikap suçu 657 sayılı kanunda memuriyete engel suçlar içinde yer almaktadır. Nitekim irtikap suçundan ceza alan memur 657 sayılı devlet memurları kanunun 125. maddesi gereği devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılacaktır. Bundan dolayı takibi şikayete tabi olmayan irtikap suçundan soruşturman ve kovuşturmanız varsa ceza avukatından hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.

İrtikap Suçunda Korunan Hukuksal Yarar 

İrtikap suçunun düzenlendiği Türk Ceza Kanunun 250’nci maddesi, kanunun dördüncü kitap, birinci bölümünün “Kamu İdaresinin Güvenirliğine Ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu kapsamda irtikap suçunda kamu idaresinin dürüstlük, güvenilirlik ve tarafsızlık hususu korunmakla birlikte mağdur açısından ise bireyin karar verme özgürlüğü korunmaktadır. Bir başka deyişle söz konusu üst suçla hem kamu görevlisinin haksız menfaat elde etmesine engellemek hem de kamu görevlisinin kanunların vermiş olduğu ve kamu adını yerine getirmiş olduğu görevden dolayı elinde bulundurduğu gücü kötüye kullanarak vatandaşa zarar vermesinin önlenmesi amaçlanmıştır.

İrtikap Suçunun Hukuki Konusu 

İrtikap suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunun 250’nci maddesini dikkate aldığımızda suçun konusunu “yarar” ve “vaat” oluşturmaktadır. Türk dil kurumu terimler sözlüğünde yarar; bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj; çıkar; yarıya, elverişli, uygun anlamına gelmektedir. Bu kapsamda irtikap suçu açısından yarar; kamu görevlisinin bizzat kendisine be ya bir başkasına sağlanan fayda, maddi nitelikli her şey olarak ifade edebiliriz. Örneğin, para, çek, senet, değerli eşyalar gibi kişilerin aktiflerinde artma sağlayacak mallar olabileceği gibi borcun silinmesi, borcun vadesini uzatılması, iş veya işlerden bedelsiz yararlanılması gibi bir çok şekilde de pasife yönelik işlemler yarar kapsamında değerlendirilebilir. Burada üzerinde durmamız gereken önemli bir husus bu yararın yukarıda saymış olduğumuz maddi yarar kapsamında kalıp kalmayacağıdır. Zira kamu görevlisinin yapmış olduğu iş karşılığında manevi yarar sağlaması durumunda da bu suçunun oluşacağı kabul görmektedir. Örneğin kamu görevlisinin cinsel, duygusal veya manevi konularda yarar sağlaması da bu suçun oluşmasına olanak sağlayacaktır. Sağlanan yaraların az veya çok olması önemli olmadığı gibi yararın daha sonra mağdura geri verilmiş olması da suçun oluşması bakımından önemli değildir. Zira madde metninde de görüleceği üzere yarar sağlanması vaadinde bulunmasında dahi suç oluşacağından bu hususlar yargılama aşamasında dikkate alınmayacaktır.

Suçun konusu açısından önemli diğer bir husus ise, kamu görevlisinin sağladığı yararın devlete ait olması durumunda irtikap suçunun oluşmayacağıdır. Ancak faili, devlete ait bir değeri kendisi veya bir başkası için kullanmışsa irtikap suçu değil zimmet suçu üzerinde durulması gerektiği de göz ardı edilmemelidir. Bunun yanı sıra fail bizzat kendi şahsına ait bir alacağı almak amacıyla icbar, ikna veya hatadan yararlanma fiillerinden birine başvurmuşsa yine irtikap suçu değil somut olaya göre yağma veya dolandırıcılık suçu oluşacaktır.

İrtikap Suçunun Faili

İrtikap suçunun faili sadece kamu görevlisi olup özgü suç niteliğinde düzenlenen bir suçtur. Failin suçun işlendiği zamanda kamu görevlisi sıfatını taşıyor olması yeterli olup suçun işlendiği tarihten sonra bu sıfatını kaybetmesi veya başka bir göreve atandırılması suçun faili açısından herhangi bir önem taşımayacaktır. Ancak kamu görevlisinin emeklilik, istifa veya devlet memurluğunda ya da meslekten çıkartılma cezalarıyla çıkartılması sonrası daha öncesinde yerine getirmiş olduğu kamu görevi yetkilerini kullandığını varsayarak mağdur yönelik olarak icbar, ikna veya hatasından yararlanarak irtikap suçunu işlemesi durumunda kişi yani failin artık kamu görevlisi olmadığından dolayı bu suçtan cezalandırılamayacaktır. Nitekim bir önceki başlıkta belirtmiş olduğumuz suçla korunan yarar kamu idaresinin güvenirliği ve işleyişi olup kamu görevlisinin vatandaşın devlete karşı duymuş olduğu güveni, itibari zedeleyecek ve zararına oluşabilecek eylemlere karşı korumak olduğundan artık kamu görevlisi olmayan bir kişinin bu suçu işlemesi mümkün değildir.

İrtikap Suçunda Mağduru

İrtikap suçunun mağduru herhangi bir gerçek kişi olabilir. Tüzel kişiler bir suçun mağduru olamayacağından dolayı sadece suçtan zarar gören sıfatı alırlar ve bu suçun mağdur olamazlar. İrtikap suçunun mağduru; icbar edilen, ikna edilen veya hatasından yararlanılan gerçek kişidir. Suçun mağduru açısından irtikaba maruz kalan kişi ile yarar sağlayan kişi farklı kişiler olabilir. Bu durumda irtikaba uğrayan kişiler mağdur sayılacak, yarar sağlayan kişi ise suçtan zarar gören kişi olacaktır.

İrtikap Suçunun Unsurları

İrtikap suçu yukarıda da tanımını verdiğimiz üzere “bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi,…cezalandırılır”, “bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi... cezalandırılır” denilmek suretiyle sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilen bir suç olduğu belirtilmiş olup Ceza Hukukunda özgü suç olarak tanımlanmaktadır. Kamu görevlisi olmayan kişiler tarafından irtikap suçu işlenemez suç olarak nitelendirilmektedir. Nitekim bir kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu veya güveni kötüye kullanabilmesi, bu kişinin görevi veya sıfatı usulüne uygun bir şekilde almış olmasına bağlıdır. Failin suçu işlediği sırada kamu görevlisi olması yeterli olup daha sonradan kamu görevinden her ne sebeple olursa olsun ayrılması suçun meydana gelmesini etkilemez. Kamu görevlisi olmayan kişiler eğer koşulları varsa yardım eden ya da azmettiren olarak değerlendirilerek iştirak hükümleri kapsamında yargılanırlar. Suçun mağduru ise icbar suretiyle İrtikâpta; kendisine karşı manevi cebir uygulanan, ikna suretiyle İrtikâpta; aldatılan, hatadan yararlanmak suretiyle İrtikâpta ise yanılgıya düşen kişidir. Kamu idaresi ise bu suçta “suçtan zarar gören” olarak nitelendirilmektedir.İrtikâp suçunun maddi unsuru, icbar veya hileli davranışlarla ikna ya da hatadan yararlanmak suretiyle yarar sağlanması veya bu yolda vaat alınması manevi unsuru ise maddî unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi halinde yani kasten işlenebileceği düzenlenmiştir. Suçun oluşması için maddi bir zarar aranmamakta olup kanun koyucu tarafından 250 nci maddede, suçun üç farklı şekilde işleneceği düzenleme altına alınmıştır. Bunlar;

İcbar Suretiyle İrtikap Suçu

Türk Ceza Kanunun “irtikap” başlıklı 250’nci maddesinin 1’inci fıkrasında; “Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.” Şeklinde düzenleme yer almaktadır. Söz konusu düzenleme ile kanun koyucu “icbar suretiyle irtikap” suçunu ve cezasını belirlemiş olup madde metninde suçun unsurlarını belirlemiştir. İcbar; bir kimsenin iradesini etkileyerek yapmak istediğinden başka bir hareketi yapmasına sebep olacak biçimde, maddi veya manevi (şiddet veya tehdit) zor kullanmak olarak tanımlanmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih Kararında da açıklandığı üzere; “...icbar suretiyle İrtikâp suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareket icbar kavramına dahil olup, manevi cebrin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerekmektedir….”denilerek icbar suretiyle irtikap suçu tanımlanmıştır. Buna göre kamu görevini sıfatını hukuka uygun olarak alan fail kamu görevinin vermiş olduğu nüfuzu kötüye kullanarak, zorlama ile kendisine ya da bir başkasına yarar sağlaması veya bu yolda vaatte bulunması gerekmektedir. Bu suçun oluşup oluşmadığının tespit için zorlamanın maddi bir cebir olmaması manevi bir cebiri içermesi gerekmektedir. Kısacası suçun mağduru sağlanılan yararın hukuka aykırı olduğunu bilmeli ama özgür iradesi sakatlanarak manevi baskı altında tutulduğundan bu baskıdan daha ağır sonuçlar doğuracak durumlarla karşılaşmamak için faile çıkar sağlamalıdır. 

İkna Suretiyle İrtikap Suçu

Türk Ceza Kanunun “irtikap” başlıklı 250’nci maddesinin 2’nci fıkrasında; “görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle... ikna eden kamu görevlisi.... cezalandırılır” şeklinde düzenleme yapılarak ikna suretiyle irtikap suçunun unsurları belirlenmiştir. Bu kapsamda kamu görevlisinin yerine getirmiş olduğu kamu görevinin vermiş olduğu güveni kötüye kullanarak hileli davranışlar sergileyerek ikna yoluyla kendisine yahut başkasına  yarar sağlaması ya da bu yönde vaatte bulunması durumunda irtikap suçu oluşacaktır. İkna suretiyle irtikap suçu oluşabilmesi için dikkat edilmesi gereken en önemli husus kamu görevlisinin kamu görevlisi niteliğini veya sıfatını hukuka uygun olarak elde etmiş olması gerekmektedir. Suçun diğer tiplerinde de olduğu gibi eğer kişi kamu görevlisi olmayıp kamu görevlisi gibi davranıyorsa bu suç oluşmaz. İkna ise kamu görevlisinin, kamu görevinin sağladığı güveni suiistimal ederek ya da kötüye kullanarak, hileli davranışlarla herhangi bir kimseyi sağlamak veya vaat etmek zorunda olmadığı yararı sağlamak ya da vaat etmek zorunda olduğuna inandırmasıdır. Ancak kamu görevlisinin bu hareketleri neticeyi gerçekleştirmeye elverişli olması gerekmekte olup basit tavsiyelerde bulunması veya hile teşkil etmeyecek şekilde tavsiyelerde bulunması ikna suretiyle irtikap suçunu oluşturmaz.

Hatadan Yararlanma Suretiyle İrtikap Suçu

Türk Ceza Kanunun “irtikap” başlıklı 250’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında; “suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması halinde... cezasına hükmolunur” denilerek suçun mağdurunun hatasından yararlanılarak irtikap suçunun oluşacağı tanımlanmıştır. Suçun bu şeklinde madde metninden de anlaşılacağı üzere kamu görevlisi mağdurun iradesini sakatlayacak herhangi bir eylemde bulunmamakta mağdur bilgisizliği, dalgınlığı ya da bir başka nedenle hataya düşmekte, fail ise bu durumu bilerek ve kamu görevinin sağladığı güveni kötüye kullanarak kendisine veya başkasına yarar sağlamakta veya vaatte bulunulmasını sağlamaktadır. Kısacası mağdur kendi kendine bir hataya düşmeli, kamu görevlisi de farkında olduğu halde hatadan yararlanarak menfaat temin etmeye çalışmalıdır.

İrtikap Suçunun Cezası

Türk Ceza Kanunun 250’nci maddesinde suçun işleniş biçimine göre faile verilecek ceza miktarı da değişmektedir. Bu kapsamda; 
- TCK M.250/1- İcbar (zorlama) suretiyle irtikap suçunun cezası, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır
- TCK M.250/2- İkna suretiyle irtikap suçunun cezası, 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır
- TCK M.250/3- Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

İrtikap Suçunda Şikayet

İrtikap suçu, takibi şikayete bağlı olan suçlardan olmadığından dolayı savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden ya da ihbar üzerine soruşturma başlatır. İrtikap suçunda dava zamanaşımı süresi ise 15 yıl olup suçun işlendiğinin bu süre içerisinde savcılığa bildirilmesiyle soruşturma ve devamında kovuşturma yapılabilir.

İrtikap Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

Türk Ceza Kanunun “irtikap” başlıklı 250’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında; “İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.” Şeklinde düzenleme yapılarak elde edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu her somut olay için ayrı ayrı değerlendirilerek cezada indirim yoluna gidilebileceği düzenleme altına alınmıştır. 

İrtikap Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık; failin işlediği suçtan dolayı özgür iradesi ile pişmanlık duyması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği zararı ya da olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine böylece olumlu ve etkin davranışlarıyla katkı sağlamaları halinde ilgili hükümlerin uygulanmasını sağlayan bir ceza alt kurumudur. İrtikap suçunda etkin pişmanlık hükümleri kanunda ayrıca düzenlenmediğinden bu suçta etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak mümkün değildir. Ancak yukarıda da izah ettiğimiz üzere menfaatin değerinin azlığı ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak cezada yarı oranına kadar indirim yapılabilmektedir. 

İrtikap Suçunda Hagb ve Adli Para Cezası

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı; Ceza Muhakemesi Kanunun 231’inci maddesinde düzenlenen ve sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması ve diğer koşulların varlığı halinde; sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmamasına olanak sağlayan ceza muhakemesi kurumudur. Buna göre icbar suretiyle irtikap suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün değildir. İkna suretiyle irtikap suçunda ise, somut olaya göre daha az cezayı gerektiren hal kapsamına giren hallerinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunda da suçun alt sınırı 1 yıl olduğundan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün gözükmektedir. 

Adli Para Cezasına Çevirme; Türk Ceza Kanununda düzenlenen ve Kasten işlenen suçlarda bir yıl ve altındaki hapis cezalarına alternatif bir kurum olarak düzenlenen adli para cezasına çevirme icbar ve ikna suretiyle irtikap suçlarında mümkün olmamakla birlikte hatadan yararlanma suretiyle işlenen irtikap suçunda mümkün gözükmektedir.

Devlet Memurları Kanununa Göre İrtikap Suçu

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “genel ve özel şartlar” başlıklı 48’inci maddesinde düzenlenen katalog suçlar içinde de yer alan irtikap suçunu işleyipte bu suçtan dolayı mahkum olan kişilerin memuriyetle olan ilişikleri kesileceği gibi yeniden veya ilk defa devlet memurluğuna atanacak adaylarda da bu suçtan dolayı mahkum olmama koşulu aranmaktadır. 

Uzman Erbaş Kanununa Göre İrtikap Suçu

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu ve Uzman Erbaş Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde düzenleme altına alınan “personelde aranılan nitelikler” kapsamında irtikap suçundan dolayı mahkum olan görevdeki personelin ya da adayların irtikap suçundan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hatta ve hatta affa uğramış ya da seçenek yaptırımlara çevrilmiş olsa dahi ilişiklerinin kesileceği düzenleme altına alınmıştır. Zira  657 sayılı Devlet memurları kanunundan farklı olarak ilgili kanun maddesinde; "Verilen ceza, ertelense, seçenek yaptırımlara çevrilse, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse veya affa uğrasa dahi; … basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, … suçlarından dolayı mahkûm olanların sözleşmeleri Fesh edilir…” şeklinde düzenleme yapılarak bu suçu işleyenlerin ilişiklerinin kesileceği adaylar yönünden ise adaylık işlemlerinin sonlandırılacağı belirtilmiştir.

TSK Personel Kanununa Göre İrtikap Suçu

926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda; “Cezaları ertelenmiş, seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiş, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkarılmış olsalar bile; Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç uydurmak, cinsel saldırı, cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, fuhuş, gayri tabii mukarenet, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma suçlarından birisinden mahkûm olanlar Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir” şeklinde düzenleme yer almakta olup yapılan yargılama neticesinde kişi hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı ya da para cezasına çevrilmesine karar verilmiş olsa bile personelin ilişiği kesilecek adayların ise adaylık işlemleri sonlandırılacaktır.

İrtikap Suçunda Ceza Avukatının Önemi Nedir?

İrtikap suçu, hukuki ve yasal bir sorundur ve irtikap suçlamasıyla karşı karşıya kalan kişiler, bu durumda bir avukatla çalışmanın önemini iyi anlamalıdır.

İrtikap suçu ile suçlanan bir kişinin avukatı, müvekkilinin savunması için gerekli olan yasal bilgi ve deneyimlere sahip olacak şekilde hazırlanmış olmalıdır. Bu suçlama genellikle ciddi sonuçları olan bir suçlama olduğundan, bir avukatın müvekkilinin haklarını koruyabilmesi, savunmasını güçlendirmesi ve savunma stratejisini belirlemesi son derece önemlidir.

Avukat, müvekkilinin durumunu inceleyerek, savunmasını etkileyecek tüm yönleri gözden geçirir. İrtikap suçlaması ile karşı karşıya kalan kişi, suçlamaları reddetmeye veya daha az ağır bir suçlama için müzakere etmeye karar verebilir. Avukatın müvekkiline danışarak, en iyi savunma stratejisini belirlemesi gerekir.

Ayrıca, irtikap suçlaması ile mücadele ederken, avukatın, müvekkilinin hukuki haklarını savunmak, irtikap edilen mülkün geri alınması işlemi gibi hukuki konularda müvekkilinin yasal çıkarlarını korumak ve hukuki süreç boyunca müvekkiline yol göstermek gibi birçok rolü vardır.

Sonuç olarak, irtikap suçuyla suçlanan bir kişinin, yasal haklarının ve savunmasının en iyi şekilde korunması için bir avukatla çalışması son derece önemlidir.

1