İdari Para Cezasının İptali

  • Anasayfa
  • İdari Para Cezasının İptali

İdari Para Cezasının İptali

İdari para cezasının iptalinde İdari ve Adli Cezalar Arasında Bir Ayrım Yapılmadığından İdari Para Cezalarının da Bu İlkeye Tabidir. Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği İlkesi Gereği Davanın İdari Para Cezasına İlişkin Kısmı da bu idari para cezasının tara

İdari Para Cezasının İptali

İdari Para Cezasının İptali

İdari para cezasının iptalinde İdari ve Adli Cezalar Arasında Bir Ayrım Yapılmadığından İdari Para Cezalarının da Bu İlkeye Tabidir. Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği İlkesi Gereği Davanın İdari Para Cezasına İlişkin Kısmı da bu idari para cezasının tarafına aittir.

Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılamaması, başka bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulamamasıdır. Anayasanın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir. Dosyanın incelenmesinden; dava esnasında, davacının vefat ettiği, adı geçenin yasal tek mirasçısı vekili tarafından verilen ve idare mahkemesi kayıtlarına giren dilekçeyle davaya devam edilmek istenildiğinin bildirildiği ve dilekçeye mirasçılık belgesinin eklendiği, idare mahkemesince de adı geçenin davacı konumuna alındığı anlaşılmakta olup, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi gereği, davanın idari para cezasına ilişkin kısmı yalnızca vefat eden davacıyı ilgilendirdiğinden, 3194 Sayılı İmar Kanununun 42.maddesinin 2.fıkrası uyarınca davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin Belediye Encümeni kararı yönünden 2577 Sayılı Kanun'un 26. maddesinin 2. fıkrası uyarınca dilekçenin iptaline karar verilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince ölen davacı yönünden de hüküm kurularak dava konusu işlemin iptali yönünde verilen kararın para cezasına ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

İdari Para Cezası İptali Mahkeme Kararları

İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 27/12/2019 tarih ve E:2019/1854, K:2019/2687 Sayılı kararının istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem : İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, Mimar Sinan Mahallesi, 35 pafta, 446 ada, 76 parselde bulunan Zemin + 2 NK'lı yapıda, ruhsat eki projesine aykırı olarak zemin kat bina girişinin 1,5 m ötelenerek parsel sınırına alındığı, normal katlarda ön cephede bulunan balkonların daireye dahil edildiği, daire giriş kapılarının yerlerinin değiştirildiği ve bağımsız bölüm iç duvarlarının kaldırıldığı, normal kat yan cephe balkonunun daireye dahil edildiği ve 2 m²'lik ilave döşeme yapıldığı, çatı şeklinin değiştirilerek mahyanın arka cepheye ötelendiğinin tespit edildiğinden bahisle düzenlenen 31/07/2019 tarih ve 185/10 cilt/sıra numaralı yapı tatil tutanağının ve 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla K. A.'a 52.447,71.-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 08/08/2019 tarih ve 596 Sayılı Üsküdar Belediye Encümeni kararının iptali istenilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının özeti : İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 27/12/2019 tarih ve E:2019/1854, K:2019/2687 Sayılı kararda; olayda, birden fazla maliki ve bağımsız bölümü olan uyuşmazlık konusu taşınmaz için 3194 Sayılı Kanun'un 32. maddesine istinaden tutulan dava konusu yapı tatil tutanağında, ruhsat ve eklerine aykırılık teşkil eden imalatların her bir bağımsız bölüm bakımından belirlenmediği, normal katlarda ön cephede bulunan balkonların daireye dahil edildiği, daire giriş kapılarının yerlerinin değiştirildiği ve bağımsız bölüm iç duvarlarının kaldırıldığı, normal kat yan cephe balkonunun daireye dahil edildiği ve iki m2'lik ilave döşeme yapıldığı, çatı şeklinin değiştirilerek mahyanın arka cepheye ötelendiği yolundaki tespitlerin her bir daireye özgü ayrı ayrı belirtilmesi zorunluluğuna uygun düzenlenmediği, bu durumun ruhsatı bulunan yapının, ruhsata aykırılık teşkil eden kısımları için 3194 Sayılı Kanun'un 32. maddesinde öngörülen yıkım işlemini de belirsiz hale getireceği dikkate alındığında yapı tatil zaptının belirtilen tespitleri ihtiva etmemesi nedeniyle usule uygun kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, bu durumda; yapı tatil tutanağında ruhsatlı ve ruhsata aykırı kısımların, aykırılıktan etkilenen alanın her bir daire bakımından özgülenmeden genel ifadelere yer verilmek suretiyle düzenlendiğinin anlaşılması karşısında, bu konuda açık ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde bir tespit yapılmadan 3194 Sayılı İmar Kanununun 32. maddesine uygun olarak düzenlenmeyen yapı tatil tutanağında ve anılan tutanağa dayanılarak davacıya para cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem ( ler )in iptaline karar verilmiştir.

İSTİNAFA BAŞVURANIN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kararın eksik incelemeye dayalı olduğu, dava devam ederken davacının vefat ettiği, mirası reddetmeyen mirasçıların, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmesi gerektiği, davanın idari para cezasına ilişkin olduğu ve cezaların şahsiliği ilkesi gereği mirasçılara intikal etmediği, davacının ölümü ile taraf ehliyeti ortadan kalktığından davanın esasa girilmeden dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiği, aksi kanaat halinde ise tüm mirasçıların tespit edilerek davaya devam edilmesi gerekirken, bu usul izlenmeden verilen kararın usul hükümlerine aykırı olduğu, öte yandan, yapı tatil tutanağının usulüne uygun olarak düzenlendiği, idari para cezasının da 3194 Sayılı Kanun'un 42.maddesinde yer alan kriterlere uygun olarak hesaplandığından bahisle kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Savunma verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Beşinci İdare Dava Dairesince; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6545 Sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değişik 45. maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Davalı İdare elemanlarınca yapılan denetimde, İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, Mimar Sinan Mahallesi, 35 pafta, 446 ada, 76 parselde bulunan Zemin + 2 NK'lı yapıda, ruhsat eki projesine aykırı olarak zemin kat bina girişinin 1,5 m ötelenerek parsel sınırına alındığı, normal katlarda ön cephede bulunan balkonların daireye dahil edildiği, daire giriş kapılarının yerlerinin değiştirildiği ve bağımsız bölüm iç duvarlarının kaldırıldığı, normal kat yan cephe balkonunun daireye dahil edildiği ve 2 m²'lik ilave döşeme yapıldığı, çatı şeklinin değiştirilerek mahyanın arka cepheye ötelendiği tespit edilerek 31/07/2019 tarih ve 185/10 cilt/sıra numaralı yapı tatil tutanağı düzenlenmiştir.

Sonrasında bu tespit esas alınarak, 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla K. A.'a 52.447,71.-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 08/08/2019 tarih ve 596 Sayılı Üsküdar Belediye Encümeni kararının

Anılan yapı tatil tutanağı ve encümen kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

Kararın yapı tatil tutanağına ilişkin kısmı yönünden;

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı ( Değişik 6545 S.K./19. md. ) 45. maddesinin 3. fıkrasında; “Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.”; 6. fıkrasında ise, "Bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdare Mahkemesi kararının, yapı tatil tutanağının iptaline ilişkin kısmı hukuka uygun olup, davalı idare tarafından ileri sürülen hususlar kararın bu kısmının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Kararın para cezasına ilişkin kısmına gelince;

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı ( Değişik 6545 S.K./19. md. ) 45. maddesinin 4. fıkrasında; Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir." hükmü yer almaktadır.

Anılan Kanunun "Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik" başlıklı 26. maddesinde; "1.Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. 2.Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir." hükmüne yer verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” kenar başlıklı 38. maddesinin 7. fıkrasında, “Ceza sorumluluğu şahsidir” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılamaması, başka bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulamamasıdır. Anayasanın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir.

Dosyanın incelenmesinden; dava esnasında, davacı K. A.'ın 29/11/2019 tarihinde vefat ettiği, adı geçenin yasal tek mirasçısı A. A. vekili Av. A. Ö. – Av. N. Z. tarafından verilen ve 11/12/2019 tarihinde idare mahkemesi kayıtlarına giren dilekçeyle davaya devam edilmek istenildiğinin bildirildiği ve dilekçeye 03/12/2019 tarihli mirasçılık belgesinin eklendiği, idare mahkemesince de adı geçenin davacı konumuna alındığı anlaşılmakta olup, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi gereği, davanın idari para cezasına ilişkin kısmı yalnızca vefat eden davacı K. A.'ı ilgilendirdiğinden, 3194 Sayılı İmar Kanununun 42.maddesinin 2.fıkrası uyarınca davacı K. A.'a 52.447,41.-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 08/08/2019 tarih ve 596 Sayılı Üsküdar Belediye Encümeni kararı yönünden 2577 Sayılı Kanun'un 26. maddesinin 2. fıkrası uyarınca dilekçenin iptaline karar verilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince ölen davacı yönünden de hüküm kurularak dava konusu işlemin iptali yönünde verilen kararın para cezasına ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 27/12/2019 tarih ve E:2019/1854, K:2019/2687 Sayılı kararının yapı tatil tutanağının iptaline ilişkin kısmı hukuka uygun bulunduğundan, 2577 Sayılı Kanun'un 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca kararın bu kısmına yönelik davalı İdarenin istinaf başvurusunun REDDİNE,

T.C.
KONYA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
4. İDARİ DAVA DAİRESİ
E. 2018/...
K. 2020/...
T. 30.6.2020

• İDARİ PARA CEZALARININ İPTALİ ( Davacı Kooperatifin Yönetim Kurulu Değişikliği Sonucu Oluşan Yeni Yönetimde Eski Yönetim Kurulu Başkanının Bulunmadığı ve Bu Tarihten Sonra Anılan Şahsın Davacı Kooperatifte İstihdam Edilmediği - Varsayıma ve Eksik İncelemeye Dayalı Olarak Tesis Edilen Dava Konusu İşlemde Hukuka Uygunluk Bulunmadığı )
• BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Davacı Kooperatif Tarafından Olağan Genel Kurulun Tamamlandığı ve Yönetim Kurulundaki Değişikliğin Karayolu Taşıma Yönetmeliği Uyarınca Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanlığına Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirildiği - Dava Konusu İşlemde Hukuka Uygunluk Bulunmadığı )
• CEZAYI GEREKTİREN FİİLLERİN SÜBUTA ERME ŞARTI ( İdari Para Cezaları Cezai Bir Müeyyide Olup Ceza Hukukunun Alt Dalı Kapsamında Olduğundan Cezayı Gerektiren Fiillerin Kuşkuya Yer Vermeyecek Şekilde Sübuta Ermiş Olması Gerektiği - Varsayıma ve Eksik İncelemeye Dayalı Tesis Edilen Dava Konusu İşlemde Hukuka Uygunluk Bulunmadığı )
• YÖNETİM KURULU DEĞİŞİKLİĞİ ( Karayolu Taşıma Yönetmeliği Uyarınca Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanlığına Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirildiği - Davacı Kooperatifin Yönetim Kurulu Değişikliği Sonucu Oluşan Yeni Yönetimde Eski Yönetim Kurulu Başkanının Bulunmadığı Davacı Kooperatifte İstihdam Edilmediği/İdari Para Cezalarının Hukuka Aykırı Olduğu )
Karayolu Taşıma Yönetmeliği/m.43/15-c

ÖZET : Dava, Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından; müfettiş raporuna istinaden 5510 Sayılı Kanun uyarınca davacı kooperatif hakkında uygulanan işlemler ile idari para cezalarının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. İdari para cezaları, cezai bir müeyyide olup, ceza hukukunun alt dalı kapsamında olduğundan, cezayı gerektiren fiillerin kuşkuya yer vermeyecek şekilde sübuta ermiş olması gerekir. Dava konusu olayda, davacı kooperatif tarafından olağan genel kurulun tamamlandığı ve yönetim kurulundaki değişikliğin Karayolu Taşıma Yönetmeliği'nin 43/15-c hükmü uyarınca Ulaştırma, Denizcilik Haberleşme Bakanlığına bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiği görülmüştür. Davacı Kooperatifin Yönetim Kurulu değişikliği sonucu oluşan yeni yönetimde eski yönetim kurulu başkanının bulunmadığı ve bu tarihten sonra anılan şahsın davacı kooperatifte istihdam edilmediğinin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşe Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü'nün yazısından açıkça görüldüğünden ve Yönetim Kurulu değişikliğinden sonra eski yönetim kurulu başkanının davacı kooperatifte istihdam edildiğini somut olarak ortaya koyan hukuken geçerli herhangi bir tespit bulunmaksızın varsayıma ve eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

İSTEMİN KONUSU : Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından; müfettiş raporuna istinaden 5510 Sayılı Kanun uyarınca davacı kooperatif hakkında uygulanan 22/10/2015 tarih ve 308 Sayılı işlem ile 3.213,00-TL, 05/11/2015 tarih ve 812 Sayılı işlem ile 25.482,00-TL ve 02/02/2017 tarih ve 675 Sayılı işlem ile 1.201,50-TL idari para cezalarının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Her ne kadar davacı kooperatif tarafından 28/06/2014 itibariyle olağan genel kurulun tamamlandığı ve yönetim kurulundaki değişikliğin Karayolu Taşıma Yönetmeliği'nin 43/15-c hükmü uyarınca 21/07/2014 tarihli dilekçeyle Ulaştırma, Denizcilik Haberleşme Bakanlığı'na bildirme yükümlülüklerininin yerine getirdikleri iddia edilmiş ise de; Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 21/01/2016 tarih ve 98969236 Sayılı yazısına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşe Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü'nün 15/02/2016 tarih ve E.3931 Sayılı yazısı ile verilen cevaptan "davacı kooperatifin yeni yönetiminde A. Y.'ın olmadığı, bununla birlikte şahsın kooperatifteki niteliğinin tam olarak anlaşılamadığından otomasyon sisteminden düşüm yapılamadığı"nın belirtildiği, diğer yandan 12/08/2015 tarih ve 2015/CD/90 Sayılı müfettiş raporunda; Antalya Ulaştırma Bölge Müdürlüğü'nün 26/06/2015 tarihli yazısı ile A. Y.'ın 04/03/2011 tarihinden 28/06/2014 tarihine kadar üst yöneticilik yaptığı ve bu tarihten sonra da aynı iş yerinde çalışmaya devam ettiğinin belirtildiği, ayrıca kooperatiflerde yönetim kurulu başkan ve üyeliklerinde görev almayan ortakların kooperatifte çalışmaları hizmet akdini teşkil edeceğinden sigortalı sayılacağı bu nedenle A. Y.'ın S. S. Gazipaşa Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanlığı sıfatının sona erdiği 29/06/2014 ile kooperatif üyeliğinin sona erdiği 18/03/2015 tarihleri arasında sigortalı sayılması gerektiği, davacı kooperatifin 28/06/2014 itibariyle yönetim kurulundaki değişikliği Ulaştırma, Denizcilik Haberleşme Bakanlığına bildirmelerinin işveren olarak yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağından, tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, Antalya 2. İdare Mahkemesi'nin 30/05/2018 gün ve E:2017/225, K:2018/615 Sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF DİLEKÇESİ ÖZETİ :Davalı idare vekili tarafından; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı VI.Bölge Müdürlüğü yetkililerinin süresi içinde aldıkları dilekçeyi işleme koymadığı, kooperatif yetkililerinin üst düzey yönetici kaydının değiştirilmesi için süresinde müracaat ettiği halde bu değişikliğin yapılmayarak, farazi gerekçelerle önceki ÜDY olan A. Y.'ın çalışması nedeniyle idari para cezası tahakkuk ettirilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ :Usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından; müfettiş raporuna istinaden 5510 Sayılı Kanun uyarınca davacı kooperatif hakkında uygulanan 22/10/2015 tarih ve 308 Sayılı işlem ile 3.213,00-TL, 05/11/2015 tarih ve 812 Sayılı işlem ile 25.482,00-TL ve 02/02/2017 tarih ve 675 Sayılı işlem ile 1.201,50-TL idari para cezalarının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 8. maddesinde, "İşverenler, 4. maddenin birinci fıkrasının ( a ) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7. maddenin birinci fıkrasının ( a ) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;

a- ) İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün,

b- ) Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar,

c- ) Kamu idarelerince istihdam edilen 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde,

Kuruma verilmesi halinde, sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılır." hükmüne, 9. maddesinde, " Birinci fıkranın ( a ), ( c ) ve ( d ) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, ( b ) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kuruma bildirilir. Bu kişilerin meslek kuruluşlarına ya da vergi dairelerine olan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları, sigortalılığın sona ermesine ilişkin belge ya da bilginin verilmesine engel teşkil etmez. ( Ek cümle: 13/2/2011-6111/28 md. ) Vergi dairelerince vergi mükellefiyetinin sona erdiğine ilişkin yapılacak bildirimlerde bu süre vergi mükellefiyeti terk işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere vergi mükellefinin işi bırakma işlemlerinin vergi dairelerince tekemmül ettirildiği tarihten başlar.

Birinci fıkranın ( e ) bendine göre sigortalılığı sona erenler ile 8. maddenin birinci fıkrasının ( c ) bendine göre bildirimi yapılan sigortalıların, sigortalılığının sona ermesine ilişkin bildirimleri, üç ay içinde Kuruma yapılır." hükmüne, 86.maddesinde, "İşveren bir ay içinde 4. ve 5. maddeye tâbi çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tâbi sigortalıların;

a- ) Ad ve soyadlarını, T.C. kimlik numaralarını,

b- ) 80. maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlarını,

c- ) Prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını, gösteren ve örneği Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenen asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesini, ( Ek ibare: 17/04/2008-5754 S.K./50. madde 4. maddenin birinci fıkrasının ( c ) bendi kapsamındakiler için en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar, diğer sigortalılar için ise ait olduğu ayı takip eden ayda Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür." hükmüne, 102. maddesinde ise, "Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle diğer kanunlarda aşağıda belirtilen fiiller için idari para cezası öngörülmüş olsa dahi ayrıca bu Kanunun;

a- ) 1 ) 8. maddesinin birinci fıkrası ile 61. maddede belirtilen bildirgeyi, bu Kanunda belirtilen süre içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve us?le uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu hâlde anılan ortamda göndermeyenler hakkında her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.

2- ) 8. maddenin birinci fıkrasında belirtilen bildirgenin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.

3- ) İşyeri esas alınmak suretiyle bildirgenin verilmediğine ilişkin; mahkemenin karar tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarının tespit tarihinden, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarının rapor tarihinden, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi veya belgelerin Kuruma intikal tarihinden itibaren bir yıl içinde bu bendin ( 2 ) numaralı alt bendinde sayılan durumlardan biriyle tekrar bildirge verilmediğinin anlaşılması halinde, bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında bu defa her bir sigortalı için asgari ücretin beş katı tutarında idari para cezası uygulanır.......

c- ) 86. maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve us?lde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için;

1- ) Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında,

2- ) Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında,

3- ) Ek belgenin 86. maddenin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca re'sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında,

4- ) Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında, idari para cezası uygulanır....

j- ) 9. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 Sayılı Kanun'un geçici 20. maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün 12/08/2015 tarih ve 2015/CD/90 Sayılı müfettiş raporuna istinaden davacı kooperatif adına; A. Y.'ın 29/06/2014-18/03/2015 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığı bildirildiğinden re'sen düzenlenen iş yeri bildirgesinden dolayı 22/10/2015 tarih ve 308 Sayılı işlem ile 3.213,00 TL; işe giriş/işten ayrılış/ aylık prim ve hizmet belgelerinin süresinde Kuruma bildirilmediğinden 05/11/2015 tarih ve 812 Sayılı işlem ile 25.482,00 TL idari para cezası tesis edildiği, davacı kooperatifin 16/11/2015 tarihli itirazının Gazipaşa Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 30/01/2017 tarih ve 2017/2 Sayılı kararıyla reddedildiği; yine A. Y.'ın 01/02/2015 tarihi itibariyle emekli olması sebebiyle 01/02/2015 tarihli sosyal güvenlik destek primine ilişkin sigortalı işe giriş bildirgesi re'sen tanzim edildiğinden 02/02/2017 tarih ve 675 Sayılı işlem ile 1.201,50 TL idari para cezası tesis edildiği, davacı kooperatifin 07/02/2017 tarihli itirazının Gazipaşa Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 07/02/2017 tarih ve 2017/3 Sayılı kararıyla reddedildiği, sözü edilen idari para cezalarının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdari para cezaları, cezai bir müeyyide olup, ceza hukukunun alt dalı kapsamında olduğundan, cezayı gerektiren fiillerin kuşkuya yer vermeyecek şekilde sübuta ermiş olması gerekir.

Dava konusu olayda, davacı kooperatif tarafından 28/06/2014 itibariyle olağan genel kurulun tamamlandığı ve 21/07/2014 tarihli dilekçeyle yönetim kurulundaki değişikliğin Karayolu Taşıma Yönetmeliği'nin 43/15-c hükmü uyarınca Ulaştırma, Denizcilik Haberleşme Bakanlığına bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiği görülmüştür.

Diğer taraftan, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 21/01/2016 tarih ve 98969236 Sayılı yazısına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşe Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü'nün 15/02/2016 tarih ve E.3931 Sayılı yazısı ile verilen cevapta "A. Y. kooperatifin Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla 04.03.2011 tarihinden itibaren istihdam zorunluluğu aranmadan Bakanlığımız Otomasyon sisteminde Üst Düzey Yönetici ( ÜDY4 ) olarak tanımlıyken, Kooperatifin 28.06.2014 tarihli Yönetim Kurulu değişikliği sonucu Bölge Müdürlüğümüze sunulan 21.07.2014 tarihli yazı ve eklerinde oluşan yeni yönetimde A. Y.'ın bulunmadığı, bununla birlikte şahsın kooperatifteki niteliği tam olarak algılanamadığından Bakanlığımız Otomasyon sistemindeki kaydında düşüm işlemi yapılamamıştır. Ticaret sicil kayıtlarında 28.06.2014 tarihînden itibaren Kooperatifin yönetiminde olmadığı ve farklı bir statüde istihdam edilmediğini bildiği halde A. Y. ÜDY4 belge kaydının devamına izin vermiş, bu durum tespit edilerek 18.03.2015 tarihinde Otomasyon sisteminden düşürülmüştür." tespitlerine yer verildiği görülmüştür.

Bu durumda, davacı Kooperatifin 28.06.2014 tarihli Yönetim Kurulu değişikliği sonucu oluşan yeni yönetimde A. Y.'ın bulunmadığı ve bu tarihten sonra A. Y.'ın davacı kooperatifte istihdam edilmediğinin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşe Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü'nün 15/02/2016 tarih ve E.3931 Sayılı yazısından açıkça görüldüğünden ve 28.06.2014 tarihli Yönetim Kurulu değişikliğinden sonra A. Y.'ın davacı kooperatifte istihdam edildiğini somut olarak ortaya koyan hukuken geçerli herhangi bir tespit bulunmaksızın varsayıma ve eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Bu nedenle davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle

1- ) İstinaf isteminin kabulüne,

T.C.
ANKARA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
7. İDARİ DAVA DAİRESİ
E. 2017/...
K. 2017/...
T. 21.6.2017

• ŞİRKETİN ÜRETİM YETKİNLİK PUANI EN AZ %50 OLAN KAPASİTE RAPORUNU KURUMA İBRAZ ETMEMESİ ( İdari Para Cezası Verilmesine Dair Epdk Kararının İptali - İdarî Para Cezasının Hangi Sebeple Üst Sınırdan Verildiğinin Somut Bilgi ve Belgelerle Ortaya Konulamadığından İşlemin İptali Gerektiği )
• İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE DAİR EPDK KARARININ İPTALİ ( Şirketin Üretim Yetkinlik Puanı En Az %50 Olan Kapasite Raporunu Kuruma İbraz Etmemesi - Herhangi Bir Kriter Gözetmeksizin Salt Takdir Yetkisinden Hareketle Kanun'da Öngörülen Üst Sınırdan İdarî Para Cezası Verilmesine Dair Kararda Hukuka ve Hakkaniyete Uygunluk Görülmediği )
• SOMUT BİLGİ VE BELGELER ORTAYA KONULMADAN ÜST SINIRDAN İDARİ PARA CEZASI VERİLEMEYECEĞİ ( Salt Takdir Yetkisinden Hareketle Üst Sınırdan İdarî Para Cezası Verilmesinin İptal Nedeni Olduğu - Şirketin Üretim Yetkinlik Puanı En Az %50 Olan Kapasite Raporunu Kuruma İbraz Etmemesinden Kaynaklı İdari Para Cezası Verilmesine Dair Epdk Kararının İptali )
5015/m.1,4,19
5326/m.2,3,17
Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği/m.7/6-b

ÖZET : Dava; davacı şirketin Üretim Yetkinlik Puanı en az %50 olan Kapasite Raporunu Kuruma ibraz etmediğinden bahisle idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır. Davacının idari para cezasına konu fiili sabit ise de; davalı idare tarafından idarî para cezasının hangi sebeple üst sınırdan verildiğinin somut bilgi ve belgelerle ortaya konulamadığı, ayrıca bu konuda herhangi bir açıklama da getirilmediği göz önününde bulundurulduğunda, herhangi bir kriter gözetmeksizin salt takdir yetkisinden hareketle Kanun'da öngörülen üst sınırdan idarî para cezası verilmesine dair davaya konu kararda hukuka ve hakkaniyete uygunluk görülmemiştir.

İSTEMİN ÖZETİ : Davacı şirketin Üretim Yetkinlik Puanı en az %50 olan Kapasite Raporunu Kuruma ibraz etmediğinden bahisle 67.962,00.-TL idari para cezası ile cezalandırılmasına dair 16/05/2016 gün ve 6291-31 Sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davanın reddine yönelik olarak Ankara 16. İdare Mahkemesi'nce verilen 19/01/2017 gün ve E:2016/2836, K:2017/137 Sayılı kararın; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması ve davaya konu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesince, 2577 Sayılı Kanun'un değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü :

KARAR : Dava, davacı şirketin Üretim Yetkinlik Puanı en az %50 olan Kapasite Raporunu Kuruma ibraz etmediğinden bahisle 67.962,00.-TL idari para cezası ile cezalandırılmasına dair 16/05/2016 gün ve 6291-31 Sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasında; bu Kanunun amacının; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna dair piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamak olduğu belirtilmiş, 4. maddesinin birinci fıkrasında, lisansın, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi hakkını verdiği; ikinci fıkrasında, lisans ile tanınan hakların, bu Kanun'un, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşulu ile kullanılacağı kurala bağlanmıştır.

5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun fiil tarihinde yürürlükte olan 19. maddesinin üçüncü fıkrasında ise; maddede belirtilenlerin dışında kalan, ancak Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara bin beş yüz Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idari para cezası verileceği düzenlemesine yer verilmiştir.

03/12/2011 gün ve 28151 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasası Kanununun 19. maddesi uyarınca 2012 Yılında Uygulanacak Para Cezaları Hakkında Tebliğde de; 5015 Sayılı Kanun'un 19. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 2012 yılında uygulanacak para cezalarının 1.358,00 - 67.962,00 TL arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, 17/06/2004 tarihli ve 25495 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 6 fıkrasının ( b ) bendinde, madeni yağ lisansı başvurularında, lisansa konu tesise ait Üretim Yeterlilik Puanı en az %50 olan Kapasite Raporunun Kuruma ibraz edilmesinin lisans başvurularında sağlanması gereken şart ve nitelikleri arasında sayılmış olup, aynı Yönetmeliğin geçici 11. maddesinde de Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte Madeni Yağ Lisansı sahibi olan kişilerin, Yönetmeliğin 7. maddesinin altıncı fıkrasının ( b ) bendine uygun olarak düzenlenmiş kapasite raporlarını 1/8/2012 tarihine kadar Kuruma ibraz yükümlüğü getirilmiş, 18.maddesinde, lisans; sahibine, lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını verir, lisans ile tanınan haklar, ilgili ve diğer mevzuatta kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılabilir, lisans sahipleri; piyasa faaliyetinin yürütüldüğü tesislerin tasarımını, yapım ve işletimini ilgili ve diğer mevzuatta belirlenen usul ve esaslara göre yapmakla yükümlüdür kuralına yer verilmiştir.

5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2. maddesinde, "Kabahat" deyiminin; Kanun'un, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; 3. maddesinde, bu Kanun'un; idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna dair hükümlerinin, diğer Kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde; diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı düzenlenmiş; anılan Kanun'un genel hükümleri arasında yer alan "İdari Para Cezaları" başlıklı 17. maddesinin ikinci fıkrasında, idari para cezasının, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebileceği, bu durumda, idari para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun birlikte göz önünde bulundurulacağı kurala bağlanmıştır.

Belirtilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, idarî para cezalarının Kanun'da alt ve üst sınır belirtilmek suretiyle belirlendiği durumlarda, idarî para cezası vermeye yetkili makamın, 5015 Sayılı Kanun'un 19. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen idarî para cezası yaptırımı konusundaki takdir yetkisini kullanırken, Kabahatler Kanunu'nun 17. maddesinde yer alan kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusur ve ekonomik durumunu göz önünde bulundurması ve hangi sebeple idarî para cezasını üst sınırdan verdiğinin yargısal denetime imkân verecek şekilde somut olarak ortaya koyması gerekmektedir. Ancak bu durumda idarî para cezasına konu işlemin yargısal denetiminin yapılması mümkün olacaktır.

Dosyanın incelenmesinden, madeni yağ üretim lisansı bulunan ve bu alanda faaliyet gösteren davacı şirketin, 01/08/2012 tarihine kadar Kuruma ibraz etmesi gereken "Üretim Yeterlilik Puanı en az %50 olan Kapasite Raporunu" süresi içinde sunmadığından bahisle 03/04/2013 tarih ve 4351-82 Sayılı Kurul kararı ile savunması ve söz konusu raporun Kuruma ibrazının talep edildiği, davacının yazılı savunmasında sehven verilmesinin geciktiği belirtilerek anılan raporun Kuruma sunulduğu, ancak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun 30/10/2013 tarih ve 4673-70 Sayılı kararı ile raporun yasal süresi içerisinde sunulmadığı gerekçesiyle 5015 Sayılı Kanun'un 19. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 67.962,00.-TL para cezası ile tecziye edildiği, anılan Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada Ankara 15.İdare Mahkemesi'nin 15/05/2014 tarih ve E:2013/1765, K:2014/637 Sayılı davanın reddine dair kararının Danıştay 13. Dairesi'nin 02/12/2015 gün ve E:2014/3742, K:2015/4298 Sayılı kararı ile bozulması üzerine Mahkemece bozma kararına uyularak 21/03/2016 tarih ve E:2016/1321, K:2016/950 Sayılı kararıyla "ön araştırma ve soruşturma prosedürü uygulanmadan idari para cezası verilmesine dair davaya konu Kurul kararında hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle iptaline hükmedildiği, anılan Mahkeme kararı üzerine 10.03.2016 tarih ve 6151-1 Sayılı Kurul kararı kapsamında doğrudan soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma sonrasında 29.03.2016 tarih ve 506 Sayılı Soruşturma Raporunun düzenlendiği ve davacıya gönderilerek yazılı savunmasının istenildiği, davacının yazılı savunmasında öne sürdüğü hususların ilgili mevzuata aykırı faaliyet göstermesini haklı kılacak gerekçeler olarak kabul edilmemesi nedeniyle, davacı şirket hakkında 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanununun 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 18. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile aynı Yönetmeliğin geçici 11.maddesine aykırı olduğu nedeniyle, 19. maddesinin üçüncü fıkrası ile 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca 2012 Yılında Uygulanacak Para Cezaları Hakkında Tebliğ uyarınca 67.962,00 TL idari para cezası uygulanmasına dair 16.05.2016 tarih ve 6291-31 Sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının tebliği üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdare Mahkemesi'nce; davacı şirketin sahip olduğu lisansa göre madeni yağ üretimi alanında faaliyet gösterdiği ve bu hakkını yukarda yer alan 5015 Sayılı Kanun'un ve ilgili diğer mevzuatlarda yer alan koşulların ( Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği gibi ) yerine getirilmesi halinde kullanılabildiği hususu gözönüne alındığında, "Üretim Yeterlilik Puanı en az %50 olan Kapasite Raporunu" 01/08/2012 tarihine kadar kuruma ibraz etme yükümlülüğünü yerine getirmediği sabit olan davacı şirkete bu fiili sebebiyle uygulanan idari para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı, her ne kadar davacı tarafından, 5015 Sayılı Kanun'un 19. maddesinin tatbikinin mümkün olmadığı ancak şartların oluşması halinde aynı Kanunun 20. maddesinde yer alan idari yaptırımların uygulanabileceği iddia edilmiş ise de davacının bu iddiasına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Mevzuat hükümleri ve olayın birlikte değerlendirilmesinden; davacının idari para cezasına konu fiili sabit ise de; davalı idare tarafından idari para cezasının hangi sebeple üst sınırdan verildiğinin somut bilgi ve belgelerle ortaya konulamadığı, ayrıca bu konuda herhangi bir açıklama da getirilmediği göz önününde bulundurulduğunda, herhangi bir kriter gözetmeksizin salt takdir yetkisinden hareketle Kanun'da öngörülen üst sınırdan idarî para cezası verilmesine dair davaya konu kararda hukuka ve hakkaniyete uygunluk görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile 

T.C.
İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
6. İDARİ DAVA DAİRESİ
E. 2016/...
K. 2016/...
T. 6.12.2016

• DAVACIYA AİT İŞYERİNDE SİGORTASIZ İŞÇİ ÇALIŞTIRILMASI SEBEBİYLE VERİLEN İDARİ PARA CEZASININ İPTALİ İSTEMİ ( Herhangi Bir Sigortalılık Bildirimi ve Herhangi Bir Vergi Mükellefiyeti Bulunmayan Yakınıcının Bu Durumunun Tek Başına Davacı İle Aralarındaki Çalışma İlişkisinin Hizmet Akdine Dayalı Bir İş İlişkisi Olduğuna Karine Alınamayacağı/Salt İşin İşyerinde Yapılıyor Olmasının da Doğaldan Bu Sonucu Doğurmayacağı - Davacının İşin Götürü Olarak Kendi Nam ve Hesabına Çalışan Yakınıcıya Verildiğine ve Götürü Belirlenen Tutarın Ödeme Makbuzlarıyla Ödendiğini Yakınıcı İçin Bu Sürede Puantaj Düzenlenmediğini Ortaya Koyduğu/Salt Fiili Durumla Yetinilerek Yakınıcının Hizmet Akdi İle İşçi Olarak Çalıştığı Kabul Edilerek Sigortalı Sayılması ve İdari Para Cezaları İle Cezalandırılmasına İlişkin İşlemin İptali Gerektiği )
• İDARİ PARA CEZASI YAPTIRIMI ( Sigortasız İşçi Çalıştırılması Sebebiyle Yaptırıma Uğranılması İçin İşyerinde Çalıştırılan Kişinin 5510 S.K.'nın 4/a Maddesi Uyarınca Sigortalı Sayılacak Olan Hizmet Akdi İle Çalıştırılan Kişi Olması Gerektiği - Bir Kişinin 5510 S.K.'nın 4/a Bendi Uyarınca Sigortalı Sayılması İçin Bir İşverene Bağımlı Olarak İş Görme Borcu Altına İşverenin de Karşılığında Ücret Ödeme Borcu Altına Girmesi Gerektiği )
• İŞİN GÖTÜRÜ OLARAK KENDİ NAM VE HESABINA ÇALIŞAN YAKINANA VERİLDİĞİNİN ORTAYA KONULMASI ( Herhangi Bir Sigortalılık Bildirimi ve Herhangi Bir Vergi Mükellefiyeti Bulunmayan Yakınıcının Bu Durumunun Tek Başına Davacı İle Aralarındaki Çalışma İlişkisinin Hizmet Akdine Dayalı Bir İş İlişkisi Olduğuna Karine Alınamayacağı - Salt Fiili Durumla Yetinilerek Yakınıcının Hizmet Akdi İle İşçi Olarak Çalıştığı Kabul Edilerek Sigortalı Sayılması ve Sigortasız İşçi Çalıştırılması Sebebiyle Verilen İdari Para Cezasına Dair İşlemin İptal Edileceği )
4857/m.2
5510/m.3, 4/a, 8, 9, 59, 86, 102
6098/m.393
ÖZET : Davacıya ait işyerinde sigortasız işçi çalıştırıldığının tespiti üzerine işçinin işe giriş bildirgesi, aylık prim hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesinin Kuruma yasal süresi içinde verilmemesi nedeniyle idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır

İdari para cezası yaptırımına uğraması için, temel koşulun işyerinde çalıştırılan kişinin Yasanın 4/a maddesi uyarınca sigortalı sayılacak olan "hizmet akdi" ile çalıştırılan kişi olması gerekmektedir. Bir kişinin 5510 saydı Yasanın 4/a bendi uyarınca sigortalı sayılması için bir işverene "bağımlı" olarak, "iş görme" borcu altına, işverenin de karşılığında "ücret" ödeme borcu altına girmesi gerekmektedir.

Davacının mermercilik faaliyetinde bulunduğu işyerinde bir kaza geçirmesi üzerine sigortasız çalıştırıldığı ileri sürülmektedir. 2013 yılından itibaren davalı idareye herhangi bir sigortalılık bildirimi ve herhangi bir vergi mükellefiyeti bulunmayan yakınıcının, bu durumunun tek başına davacı ile aralarındaki çalışma ilişkisinin hizmet akdine dayalı bir iş ilişkisi olduğuna karine alınamayacağı, salt işin işyerinde yapılıyor olmasının da doğaldan bu sonucu doğurmayacağı; davacının işin götürü olarak kendi nam ve hesabına çalışan yakınıcıya verildiğine ve götürü belirlenen tutarın ödeme makbuzlarıyla ödendiğini, yakınıcı için bu sürede puantaj düzenlenmediğinin ileri sürmesi ve olayın oluşunu belgelerle ortaya koyması karşısında; bu durumun aksi belirlemeler yapılmaksızın salt fiili durumla yetinilerek yakınıcının hizmet akdi ile işçi olarak çalıştığı kabul edilerek sigortalı sayılması ve davacının bu nedenle bildirim yükümlülüklerini yerine getirilmemiş olması nedeniyle idari para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali gerekir.

İSTEMİN ÖZETİ : Davacıya ait işyerinde sigortasız işçi çalıştırıldığının tespiti üzerine işçinin işe giriş bildirgesi, 2014/1. dönem aylık prim hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesinin Kuruma yasal süresi içinde verilmemesi nedeniyle 5510 sayılı Yasanın 102. Maddesi uyarınca toplam 4.391 TL idari para cezası verilmesine ilişkin 19/01/2015 gün ve 727 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada; davacının yanında çalıştırdığı işçisine ilişkin bildirimleri yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik olarak verilen 23.10.2015 tarih, E:2015/188, K:2015/658 sayılı Aydın 2. İdare Mahkemesi Hakimliği kararına yapılan davacı itirazının reddine ve kararın onanmasına ilişkin Aydın Bölge İdare Mahkemesinin (kapatılan) 01.06.2016 tarih, E:2016/679, K:2016/1320 sayılı kararının; dayanak inceleme raporunun gerçeği yansıtmadığı, işçisi olduğu ileri sürülen kişinin serbest çalıştığı ve işyerinde bu kapsamda yüklendiği işi yaptığı ileri sürülerek, işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki kararda hukuksal isabet bulunmadığı, düzeltilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulması istemidir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesince; dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "kararın düzeltilmesi" başlıklı 54. maddesinde, "Danıştay Dava Daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde taraflarca;

a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması,

b) Bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması,

c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması,

d) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması, hallerinde kararın düzeltilmesi istenebilir.

2. Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulları ile bölge idare mahkemeleri, kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlıdırlar..." kuralına yer verilmiştir.

Karar düzeltme istemine konu itiraz ve ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "itiraz" başlıklı 45. maddesinin 4. bendinde; "Bölge idare mahkemesi evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeter görürse veya itiraz sadece hukuki noktalara ilişkin ise veya itiraz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi halde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir..." kuralına yer verilmiştir.

Dava, davacıya ait işyerinde sigortasız işçi çalıştırıldığının tespiti üzerine işçinin işe giriş bildirgesi, 2014/1. dönem aylık prim hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesinin Kuruma yasal süresi içinde verilmemesi nedeniyle toplam 4.391 TL idari para cezası verilmesine ilişkin 19/01/2015 gün ve 727 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun "tanımlar" başlıklı 3. raddesinde, "Sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi, ..., hizmet akdi: 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdi" olarak tanımlanmış; "sigortalı sayılanlar" başlıklı 4. maddesinde; " Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, ... sigortalı sayılırlar"; "sigortalılığın başlangıcı" başlıklı 7. maddesinde, "Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, mesleki eğitime, staja veya bursiyer olarak göreve başladıkları tarihten, ... başlayacağı"; "Sigortalı bildirimi ve tescili" başlıklı 8. maddesinde, "İşverenler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür...

Bu maddenin ikinci ve beşinci fıkraları hariç olmak üzere, diğer fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen ilgililer hakkında, 102 nci madde hükümlerine göre idari para cezası uygulanır."; "sigortalılığın sona ermesi" başlıklı 9. maddesinde; "Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten, ... itibaren sona erer...

Birinci fıkranın (a), (c) ve (d) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, ... en geç on gün içinde Kuruma bildirilir."; "kurumun denetleme ve kontrol yetkisi" başlıklı 59. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür...

Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İşverenler ve sigortalılar ile işyeri sahipleri, tasfiye ve iflâs idaresinin memurları, işle ilgili gerçek ve tüzel kişiler, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarına bilgi verilmek üzere çağrıldıkları zaman gelmek, gerekli olan defter, belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek, görevlerini yapmak için her türlü kolaylığı sağlamak ve bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler. Kurunum denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları görevlerini yaparken, tüm kamu görevlileri gerekli kolaylığı gösterir ve yardımcı olurlar."; "prim belgeleri ve işyeri kayıtları" başlıklı 86. maddesinde, " Bu Kanunun 4 üncü ve 5 inci maddesine tabi sigortalılar ile sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalılar için işverenlerce Kuruma verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgelerinin şekli, içeriği, ekleri, ilgili olduğu dönemi, verilme süresi ve diğer hususlar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir...

Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu lamım ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kuramca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir...

Bu maddede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, 102 nci maddeye göre işlem yapılır."; "kurumca verilecek idari para cezaları" başlıklı 102. maddesinde 1 fıkrasının a) bendinin 2. alt bendinde, "Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle diğer kanunlarda aşağıda belirtilen fiiller için idari para cezası öngörülmüş olsa dahi ayrıca bu Kanunun;

a) 2) 8 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen bildirgenin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.; aynı fıkranın e) bendinin 4. alt bendinde, "e) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve usulde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için;...4) Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında", J) bendinde ise, "9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin ... bildirimi, süresi içinde ya da Kuramca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kuramca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeydiler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır.". 4. fıkrasında ise. "İdari para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kuramca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir." kuralına yer verilmiştir.

Yukarıda anılan yasa kuralları ile bir işveren nezdinde hizmet akdi ile çalıştırılanların zorunlu olarak sigortalı sayılacağının kurala bağlandığı, bu biçimde çalıştırılanların bulunduğu işyerlerinin bildirim yükümlülüklerinin sayıldığı ve yasa ile işveren için getirilen yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirilmemesinin karşılığı idari para cezalarının belirlendiği açıktır. Ancak, işverenin anılan yasadan kaynaklanan yükümlülüklerinin başlaması ve bunların yerine getirilmemesi durumunda idari para cezası yaptırımına uğraması için, temel koşulun işyerinde çalıştırılan kişinin Yasanın 4/a maddesi uyarınca sigortalı sayılacak olan "hizmet akdi" ile çalıştırılan kişi olması gerekmektedir.

Bu durumda; işveren ile çalışan kişi arasındaki ilişkinin "hizmet akdine" dayalı bir ilişki olup olmadığının, Yasada yapılan tanımın bir gereği olarak; ilgili yasalarda yapılan tanımlamanın getirdiği "koşullara" göre değerlendirilmesi, idarece bu yönde yapılan inceleme ve denetimlerde bu koşulların varlığının idarece dayanak rapor ve tutanaklarda maddi gerçeğe uygun olarak ortaya konulması gerekmektedir.

Bu çerçevede; anılan Yasanın 3. maddesindeki hizmet akdi tanımında gönderme yaptı?

1