
Astlarına veya Mesai Arkadaşlarına Karşı Onur Kırıcı Söz Söylemek Disiplinsizliği
Astlarına veya Mesai Arkadaşlarına Karşı Onur Kırıcı Söz Söylemek disiplinsizliği bakımından yapılması gereken bu fiil ve davranışı işleyen kişi tarafından süresinde dava açılması gerektiği gerçeğidir. Jandarma personeli olan uzman çavuş bu disiplin

İçindekiler
Astlarına veya Mesai Arkadaşlarına Karşı Onur Kırıcı Söz Söylemek Disiplinsizliği
Astlarına veya Mesai Arkadaşlarına Karşı Onur Kırıcı Söz Söylemek disiplinsizliği bakımından yapılması gereken bu fiil ve davranışı işleyen kişi tarafından süresinde dava açılması gerektiği gerçeğidir. Jandarma personeli olan uzman çavuş bu disiplin cezasını işlediği durumda 60 gün içinde dava açmalıdır. 60 günlük süre disiplin cezasının kesinleştiğinin kişiye tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Aynı durum polis memuru için de geçerlidir. Kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya mesai arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek, davranışta bulunmak veya söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek disiplin suçu 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanunda Kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya mesai arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek, davranışta bulunmak veya söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek disiplin suçunun cezası Aylıktan Kesme Cezası olup Dört İla On Günlüğe Kadar Aylıktan Kesme Cezasıdır. (7068 Sayılı Kanun, Madde 8/3-b)
Astlarına veya Mesai Arkadaşlarına Karşı Onur Kırıcı Söz Söylemek Yargı Kararı
T.C.
DANIŞTAY
5. DAİRE
E. 2016/20660
K. 2020/286
T. 27.1.2020
ÖZET : Dava, bir günlük aylık kesimi cezasına ilişkin İl Polis Disiplin Kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. İdari işlem niteliğindeki disiplin cezasının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de lehe olan normun uygulanması ilkesinin disiplin cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerektiğinden fiilin işlendiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise, disiplin cezası ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmünün dikkate alınması gerekir.
Olayda, davacının sabit olan fiili karşılığında Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesinde düzenlenen disiplin cezası, daha sonra yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında KHK'nin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/3-b-1 maddesinde belirtilen disiplin cezası ile karşılaştırıldığında, 7068 Sayılı Kanun'daki düzenlemenin davacı lehine olduğu görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince, davacı lehinde olan düzenleme dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmekte olup bu yönde bir değerlendirme yapılmaksızın davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır ve davacının temyiz isteminin kabulü gerekir.
İSTEMİN KONUSU : İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nin 12/11/2014 tarih ve E:2014/1372, K:2014/2063 Sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli F. İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde baş polis memuru olarak görev yapan davacının, "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ve dövme girişiminde bulunmak" suçunu işlediğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğün 6/A-10. maddesi uyarınca ''4 ay kısa süreli durdurma'' cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de aynı Tüzük'ün 15. maddesi uyarınca bir derece alt ceza uygulanarak "1 günlük aylık kesimi cezasıyla" cezalandırılmasına ilişkin 27/05/2014 tarih ve 1458 Sayılı İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nin 12/11/2014 tarih ve E:2014/1372, K:2014/2063 Sayılı kararında; dosya içeriğindeki soruşturma raporu ve eklerinin incelenmesinden; davacının, F. İlçe Emniyet Müdürlüğü Silah ve Patlayıcı Maddeler Büro Amirliğinde görev yapan diğer meslektaşıyla aralarında çıkan tartışmada, görev kağıtlarını ve masa üzerinde bulunan kağıt delme aletini polis memuru U.'ya fırlattığı, argo sözler söyleyerek iteklediği, sinkaflı küfür ederek hakarette bulunduğu ve bu nedenle "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak" fiilinin subuta erdiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; astı konumunda olan memura verdiği emirleri yerine getirmemesi nedeniyle aralarında tartışma çıktığı, ancak hakaret veya kavga olayının meydana gelmediği, tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ :7068 Sayılı Kanun ile davacı lehine bir düzenleme getirilmesi nedeniyle İdare Mahkemesince, davacı lehinde olan düzenleme dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İstanbul İli F. İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde baş polis memuru olarak görev yapan davacı hakkında tesis edilen İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun 27/05/2014 tarih ve 1458 Sayılı karar ile; aynı büroda görev yapan meslektaşıyla aralarında çıkan tartışmada davacının görev kağıtlarını ve kağıt delme aletini polis memuru U.'ya fırlattığı, argo sözler söyleyerek iteklediği, sinkaflı küfür ederek hakaret ettiği ve bu suretle "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesi uyarınca ''4 ay kısa süreli durdurma'' cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de aynı Tüzük'ün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak "1 günlük aylık kesimi cezasıyla" cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine, söz konusu cezanın iptali istemiyle temyize incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesinde, "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak" fiili, 4 ay kısa süreli durdurma cezası gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış; aynı Tüzüğün 15. maddesinde ise, kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu ve sicilleri iyi olan memurlara Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağısının uygulanabileceği belirtilmiştir.
08/03/2018 tarih ve 30354 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 3. fıkrasının ( b ) bendinin 1. alt bendinde, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya mesai arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek, davranışta bulunmak veya söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek" fiili, 4 ila 10 güne kadar aylıktan kesme cezasını gerektiren haller arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, davacının "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz ya da eylemle hakaret etmek" fiilinin sabit olduğu ve bu fiilinin Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesi kapsamında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dava devam ederken, davacının fiiline uygulanacak disiplin cezasına ilişkin mevzuatta değişiklik olması nedeniyle uyuşmazlığın çözülebilmesi için öncelikle davacının işlediği fiile hangi mevzuat hükmünün uygulanması gerektiğinin, belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza hukuku kökenli bir ilke olan ancak zaman içinde hukukun tüm dallarında geçerli bir ilke olarak benimsenen "lehe olan hükmün uygulanması ilkesi"; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiilin sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunması veya sonradan yürürlüğe giren düzenlemenin, suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehine sonuçlar doğurması durumunda, failin lehine olan sonraki normun daha önce işlenmiş olan fiillere uygulanmasını öngörmektedir.
İdare hukuku alanında, kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. İdari işlem niteliğindeki disiplin cezasının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, lehe olan normun uygulanması ilkesinin disiplin cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise, disiplin cezası ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır.
Uyuşmazlıkta, davacının sabit olan fiili karşılığında Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesinde düzenlenen disiplin cezası, 08/03/2018 tarih ve 30354 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/3-b-1 maddesinde belirtilen disiplin cezası ile karşılaştırıldığında, 7068 Sayılı Kanun'daki düzenlemenin davacı lehine olduğu görüldüğünden, İdare Mahkemesince, davacı lehinde olan düzenleme dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, belirtilen değerlendirme yapılmaksızın davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1.2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
T.C.
DANIŞTAY
5. DAİRE
E. 2016/22945
K. 2019/6323
T. 3.12.2019
İSTEMİN KONUSU : Gaziantep 1. İdare Mahkemesi'nin 25/06/2015 tarih ve E:2014/1194, K:2015/664 Sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Antalya İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, Van ili, Başkale ilçesinde görev yapmakta iken meslektaşına küfür etmek suretiyle "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10 maddesi uyarınca 4 ay kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Van Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun 17/10/2014 tarih ve E:2014/58(930242), K:2014/130 Sayılı işleminin iptaline ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Gaziantep 1. İdare Mahkemesi'nin 25/06/2015 tarih ve E:2014/1194, K:2015/664 Sayılı kararında; soruşturma raporu ve ekinde yer alan müşteki, şikayet olunan kişiler ile tanık personelin ifadeleri ve aynı konuya ilişkin yapılan tahkikat neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki 27/03/2014 tarih ve Soruşturma No:2014/237, Karar No:2014/147 Sayılı Başkale Cumhuriyet Başsavcılığı kararında yer verilen bilgiler birlikte incelendiğinde; davacının şikayetçi personele küfrettiği sırada yanlarında olduğu söylenen şahıslardan N.A. ve O.Y.'nin davacının şikayetçi polis memuruna küfrettiği iddiasını doğrulamadıkları, polis memurları Y.E. ile H.E.'nin Cumhuriyet Savcılığı'na verdikleri ifadelerde olayı doğrulamamalarına karşın soruşturma kapsamında verdikleri ifadede davacının şikayetçi personele sinkaflı küfrettiğini duyduklarını belirttikleri, yine olaya şahit olduğu söylenen B.Ö.'nün her iki ifadesinde de olay günü bu yönde bir şey yaşandığını hatırlamadığını beyan ettiği belirtilmiş ve bu durumda davacının şikayetçi polis memuruna küfrettiği yönünde dosya kapsamında yeterli ve her türlü kuşkudan uzak delil bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; öte yandan davacının hukuka aykırılığı mahkeme kararıyla ortaya konulan işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının da ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının ilgili olduğu dönemden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; dava konusu işlemin şekil, sebep, konu ve amaç bakımından hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulüyle usul ve yasaya aykırı İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Van İl Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 02/03/2014 tarihinde e-mail ile yapılan "paralel yapı" konulu ihbarda, Başkale İlçe Emniyet Müdürlüğü KOM Grup Amirliği bünyesinde çalışan bazı polis memurları hakkında muhtelif iddialar ortaya atılması üzerine, Başkale Kaymakamlığının 04/03/2014 tarih ve 2014/133 Sayılı oluru üzerine yapılan araştırma sonucunda, anılan Kaymakamlığın 25/03/2014 tarihli oluru ile dosya işlemden kaldırılmıştır. Söz konusu dosyanın işlemden kaldırılması sonrasında ihbarı yapan kişinin tespit edilmesi amacıyla personel arasında yapılan konuşmalar kapsamında 22/03/2014 tarihinde saat 10:30 sıralarında KOM Grup Amirliği misafir salonunda O.E.E. ile diğer polis memurlarının birlikte oturdukları sırada, davacı ile M.N.Ö. ve B.Ö. içeri girdiklerinde davacının şikayetçi O.O.E.'ye bakarak ve ihbarcıyı kastederek "anasını, avradını, karısını s.... edeyim" şeklinde küfrettiği, O.E.E. odadan ayrıldıktan sonra orada kalan diğer polis memurlarından davacı ile M.N.Ö.'nün, O.E.E.'nin ihbarcı olduğunu söyleyip gıyabında kendisine küfrettiklerini duyduğu iddialarıyla O.E.E.'nin, davacı ve polis memuru M.N.Ö. hakkında verdiği şikayet dilekçesi üzerine soruşturma başlatılmıştır.
Anılan soruşturma sonucunda tesis edilen Van Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun 17/10/2014 tarih ve E:2014/58(930242), K:2014/130 Sayılı kararıyla; davacının meslektaşına küfür etmek suretiyle "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesi uyarınca "4 ay kısa süreli durdurma" cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6. maddesinin (A) fıkrasının 10. bendine göre "astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak" eylemi "4 ay kısa süreli durdurma" cezasını gerektirmektedir.
08/03/2018 tarih ve 30354 Sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 sayılı, Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinin 1. alt bendinde, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya mesai arkadaşlarına onur kırıcı söz söylemek, davranışta bulunmak veya söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek" fiili, 4 ila 10 günlüğe kadar aylıktan kesme cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasında bulunan ve davacının polis memuru olan arkadaşı O.E.E.'ye küfür ettiği iddiasıyla ilgili olarak yapılan soruşturma sonucu düzenlenen soruşturma raporu ve eki ifadelerin incelenmesinden; soruşturma konusu küfür olayının yaşandığı sırada olay yerinde bulunan polis memurları H.E. ve Y.İ.'nin 08/05/2015 tarihli ifadelerinde; ihbarcının kim olabileceği yönünde kendi aralarında konuştukları sırada davacının içeriye girdiğini ve O.E.E.'nin yüzüne bakarak "Bu ihbarı yapan kimse onun anasını, avradını, karısını s..... edeyim" dediğini, daha sonra davacı ile polis memurları H.E. ve Y.E.'nin bir arada bulunduğu sırada, davacının O.E.E'yi kastederek "Erhan O....Ç....ihbarı yapmış, ben onun anasını, taze karısını s...e..." dediğini ve polis memuru H.E. tarafından uyarıldığını, aynı şekilde birlikte oturdukları sırada polis memuru M.N.Ö.'nün de O.E.E.'ye bakarak "Bu ihbarı yapan kimse onun anasını, avradını, karısını s..... edeyim" dediğini belirtmiş olmaları, tanıkların bu ifadelerinin şikayetçinin şikayet dilekçesi ile ifade tutanağındaki iddiaları ile uyumlu olması ve olayın iddia edilenin aksine meydana geldiğine ilişkin bir bilgi ve belge bulunmaması karşısında, davacının meslektaşına küfür ettiğinin sabit olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, dava devam ederken, davacının fiiline uygulanacak disiplin cezasına ilişkin mevzuatta değişiklik olması nedeniyle uyuşmazlığın çözülebilmesi için davacının işlediği fiile hangi mevzuat hükmünün uygulanması gerektiğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza hukuku kökenli bir ilke olan ancak zaman içinde hukukun tüm dallarında geçerli bir ilke olarak benimsenen lehe olan hükmün uygulanması ilkesi; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiilin sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunması veya sonradan yürürlüğe giren düzenlemenin, suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehine sonuçlar doğurması durumunda, failin lehine olan sonraki normun daha önce işlenmiş olan fiillere uygulanmasını öngörmektedir.
İdare hukuku alanında, kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. İdari işlem niteliğindeki disiplin cezasının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, lehe olan normun uygulanması ilkesinin disiplin cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise, disiplin cezası ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır.
Uyuşmazlıkta, davacının sabit olan fiili karşılığında Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesinde düzenlenen disiplin cezası, 08/03/2018 tarih ve 30354 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/3-b-1 maddesinde belirtilen disiplin cezası ile karşılaştırıldığında, 7068 Sayılı Kanun'daki düzenlemenin davacı lehine olduğu görüldüğünden, İdare Mahkemesince, davacı lehinde olan düzenleme dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1.2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne;
T.C.
DANIŞTAY
5. DAİRE
E. 2016/16801
K. 2019/5627
T. 30.10.2019
İSTEMİN KONUSU : Tokat İdare Mahkemesi'nin 30/11/2012 tarih ve E:2012/294, K:2012/805 Sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tokat İli Yeşilyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, astlarına ve aynı rütbedeki arkadaşlarına karşı hakaret ettiğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 6/A-10 maddesi uyarınca ''4 ay kısa süreli durdurma'' cezası ile tecziye edilmesine ilişkin 28/03/2012 tarih ve 2012/11 Sayılı Tokat Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faizi ile ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Tokat İdare Mahkemesi'nin 30/11/2012 tarih ve E:2012/294, K:2012/805 Sayılı kararında; davacı ve polis memuru Resul Meşe'nin adli büroda tartıştıkları, diğer tanık olan polis memurlarının Resul Meşe'yi odadan çıkardıkları, herhangi bir karşılıklı veya tek taraflı darp olayının meydana gelmediği, buna karşılık davacının alenen Resul Meşe'ye küfür ve hakaret ettiği, bu durumun tanık ifadeleri ve güvenlik kamerasından alınan ses kayıtları ile sabit olduğu göz önüne alındığında, davacının "dört ay kısa süreli durdurma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hakaret olayının karşılıklı gerçekleşmesi üzerine hem kendisi hem de karşı taraf hakkında adli soruşturma ve kovuşturma açıldığı, iki taraf hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, buna rağmen idari soruşturma neticesinde sadece kendisine ceza verilmiş olmasının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Polis memuruna mukavemet ve hakaret şüphelisi kişinin adliyeye kolluk nezaretinde götürülmesi gerekirken, davacının, şüpheliye hitaben "gidin adliyede bekleyin" demesi üzerine, hakaret mağduru polis memurunun davacıya hitaben "mevcutlu gönderilmesi gereken şüpheli neden tek başına gidiyor ?" şeklinde soru sorması üzerine davacı tarafından, mağdur polis memuruna hakaret ve küfür içerikli söylem ve davranışlarda bulunulduğu, bu nedenle hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı; "Astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına hakaret etmek" fiilini işlediğinden bahisle Tokat İl Polis Disiplin Kurulunun 28/03/2012 tarih ve 2012/11 Sayılı kararıyla, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 6/A-10 maddesi uyarınca “4 Ay Kısa Süreli Durdurma” cezası ile tecziye edilmesine karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6. maddesinin (A) fıkrasının 10. bendine göre "Astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak" eylemi "4 ay kısa süreli durdurma" cezasını gerektirmektedir.
08/03/2018 tarih ve 30354 Sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 sayılı, Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 3. Fıkrasının (b) bendinin 1. alt bendinde, "kendisiyle aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya mesai arkadaşlarına onur kırıcı söz söylemek, davranışta bulunmak veya söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek" fiili, 4 ile 10 günlüğe kadar aylıktan kesme cezasını gerektiren haller arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, davacının üzerine atılı astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına hakaret etmek eyleminin sübuta erdiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dava devam ederken, davacının fiiline uygulanacak disiplin cezasına ilişkin mevzuatta değişiklik olması nedeniyle uyuşmazlığın çözülebilmesi için öncelikle davacının işlediği fiile hangi mevzuat hükmünün uygulanması gerektiğinin, belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza hukuku kökenli bir ilke olan ancak zaman içinde hukukun tüm dallarında geçerli bir ilke olarak benimsenen lehe olan hükmün uygulanması ilkesi; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiilin sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunması veya sonradan yürürlüğe giren düzenlemenin, suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehine sonuçlar doğurması durumunda, failin lehine olan sonraki normun daha önce işlenmiş olan fiillere uygulanmasını öngörmektedir.
İdare hukuku alanında, kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. İdari işlem niteliğindeki disiplin cezasının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, "lehe olan normun uygulanması ilkesi"nin disiplin cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise disiplin cezası ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır. Ancak lehe hükmün uygulanması amacıyla verilecek bir iptal kararının, lehe olan hükme uygun olarak yeni bir disiplin cezası verilmesine engel olmayacağı da tabiidir.
Uyuşmazlıkta, davacının sabit olan fiili karşılığında, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 6/A-10. maddesinde düzenlenen disiplin cezası, 08/03/2018 tarih ve 30354 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/3-b-1 maddesinde belirtilen disiplin cezası ile karşılaştırıldığında, 7068 Sayılı Kanun ile davacı lehine bir düzenleme getirildiği görüldüğünden, İdare Mahkemesince, davacı lehinde olan düzenleme dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1.2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
kararlar; kazancı.com
Kanuna Aykırı Olarak Elde Edilen Delillerle Disiplin Cezası Verilemez
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/15945
Karar No : 2019/2827
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ:
KARŞI TARAF (DAVALI) : İçişleri Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İli, … İlçe Emniyet Müdürlüğünde emniyet amiri olarak görev yapan davacının "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi uyarınca 3 günlüğe kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulunun 23/06/2011 tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dosyada mevcut soruşturma dosyası, tanık ifadeleri ve eki bilgi ve belgeler ile anılan olayla ilgili olarak … isimli polis memuru tarafından kayda alınan ses kaydı CD'sinin dökümünün birlikte incelenmesinden; … İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde isimsiz olarak gelen e-postanın … tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi üzerine davacının, adı geçen polis memurunu odasına çağırdığı ve eşinin de bulunduğu bir ortamda polis memuruna karşı "...senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik..." şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin anlaşılması karşısında, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi kapsamına girdiği anlaşılan eylemi nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, davacının; Türk Ceza Kanunu'nun 133. maddesinde, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları taraflardan birinin rızası olmadan dinleyenlerin ve kayda alanların cezalandırılacağı öngörüldüğünden, suç olan bir eylem sonucu elde edilen delilin hukuken geçerli olamayacağı yolundaki iddiasına karşılık, davacının makam odasında kendisi, eşi ve bir polis memuru arasında geçen konuşmanın kamuya açık alanda geçmesi nedeniyle aleni olmadığının kabulüne imkan bulunmadığı gibi, kendisine karşı fiziki veya fiili bir saldırı olan kişinin bu saldırıyı kaydederek lehine delil olarak kullanmasının kişinin kendisini savunma hakkı kapsamında olduğu ve ayrıca bu delil ve tespitlerin özel hayatın gizliliğini ihlal etmemek kaydıyla ceza hukukundan farklı olarak disiplin hukukunda delil olarak kabul edilebileceği belirtilerek, anılan iddiaya itibar edilmemiştir. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hukuka aykırı olan delillere itibar edildiği ve eksik soruşturma yürütüldüğü ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz dilekçesinde subjektif değerlendirmelere yer verildiği ve dilekçede ileri sürülen hususların 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İli, … İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde emniyet amiri olarak görev yapan davacı ve aynı yerde polis memuru olarak görev yapan eşi hakkında … İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde gelen isimsiz elektronik postada; davacının eşinin işe hiç gitmediği, davacının eşine ayrımcılık yaptığı, bunların mobese kayıtlarında da mevcut olduğu belirtilmiştir.
Bu elektronik postanın … isimli polis memuru tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi nedeniyle, davacının, eşinin de bulunduğu bir ortamda adı geçen polis memuruna karşı onur kırıcı sözler söylediği iddiasında bulunulması üzerine başlatılan disiplin soruşturması neticesinde davacının, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi uyarınca 3 günlüğe kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
T.C. Anayasasının 38. maddesinin 6. fıkrasında, "Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 5/B-1. maddesinde, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak", aylık kesim cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış; aynı Tüzüğün “Bir alt ceza verilmesi” başlıklı 15. maddesinde ise, “Kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu ve sicilleri iyi olan memurlara Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağısı uygulanabilir.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Hukuka aykırı olarak elde edilen delillere dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince verilen 01/02/2018 tarih ve Başvuru No:2014/4704 sayılı kararda; kanuni bir temeli olmadan elde edildiği veya elde ediliş yöntemi bakımından hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen veya derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılmasının hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabileceği; hakkaniyete uygun bir yargılamanın, delillerin gerçekliği ve güvenilirliği konusundaki kuşkuların giderilmesini ve delillerin güvenilirliğine ve gerçekliğine etkili bir şekilde itiraz etme fırsatının tanınmış olmasını zorunlu kıldığı vurgulanmıştır.
Olayda, … isimli polis memuru tarafından, kendisi ile davacı ve davacının eşi arasında geçen konuşmaların kayda alındığı ve bu ses kaydındaki konuşmalarda davacının adı geçen polis memuruna, "...senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik..." şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği görülmektedir.
Ancak, T.C. Anayasasının 38. maddesi hükmü ile Anayasa Mahkemesince konuya ilişkin belirlenen genel ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, anılan dinleme kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle disiplin cezasına dayanak alınmasına imkan bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Kanuna aykırı olarak elde edildiği açık olan dinleme kayıtları değerlendirme dışı bırakılarak diğer deliller yönünden uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde ise, tanık olarak ifadelerine başvurulan kişilerin ifadelerinde, davacının onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu duymadıklarını beyan ettiklerinin görülmesi karşısında, davacının üzerine atılı fiilin sübuta ermediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,