Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği

  • Anasayfa
  • Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği

Aşırı derecede borçlanma disiplinsizliği 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 20. maddesinde yer alan Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler içerisinde bulunmaktadır. 

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği

Aşırı derecede borçlanma disiplinsizliği 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 20. maddesinde yer alan Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler içerisinde bulunmaktadır. 

Aşırı derecede borçalanmak, kanun maddesinde Aşırı borçlanmak ve borçlarını ödeyememek şeklinde düzenlenmiştir.

Aşırı borçlanmak ve borçlarını ödeyememek disiplinsizliği; Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği şekilde ülke genelinde yaşanan olağanüstü ekonomik dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk hâlleri hariç olmak üzere, aşırı derecede borçlanmaya düşkün olmak ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık hâline getirmek olarak tanımlanmıştır. 

Görüleceği üzere aşırı derecede borçlanmak içerisine Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği şekilde ülke genelinde yaşanan olağanüstü ekonomik dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk hâlleri girmemekte olup bunlardan ötürü aşırı borçlanan personele Aşırı borçlanmak ve borçlarını ödeyememek disiplinsizliğinin vuku bulmasından mütevellit Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası verilemeyecektir. 

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davası Zamanaşımı

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davası aşırı derecede borçlanmadan dolayı silahlı kuvvetlerden ayırma disiplin cezası ile cezalandırılan askeri personelin bu disiplin cezasının kendisinden tebliğinden itibaren 60 gün içinde idare mahkemesinde iptal davası açması şarttır. 60 günün geçirilmesinden sonra ne yazık ki dava zamanaşımına uğrayacak ve idare mahkemesi davayı süre aşımı nedeniyle reddedecektir. 

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davası Nerede Açılır

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davasında yetkili mahkeme en son görev yapılan yer idare mahkemesidir. Anlaşılacağı üzere Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davasında davanın açılacağı yer mahkemesi disiplin cezası ile tecziye edilen askeri personelin ilişiğinin kesildiği sırada çalışmış olduğu yer mahkemesidir. Örneğin askeri personel Van'da görev yapıyor ve Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmış ise dava Van İdare Mahkemesinde açılacaktır.

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davası Hangi Mahkemede Açılır

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davasında görevli mahkeme idare mahkemesidir. Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davası 2577 sayılı idari yargılama usulü kanununa göre idare mahkemesinde açılacaktır. Nitekim Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliğine ilişkin işlem idari bir işlemdir ve idari işlemlerin iptaline ilişkin davalar idare mahkemesinin görevine girecektir.

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davasında Duruşma Yapılır mı

Aşırı Derecede Borçlanma Disiplinsizliği İptal Davasında duruşma tarafların taleplerine bağlıdır. İdari işlemin iptali davasında duruşma ihtiyaridir ve tarafların taleplerine göre belirlenir. Taraflar duruşma talep eder ve duruşma harcını da yatırır ise mahkeme artık duruşma yapmak zorundadır ve duruşma günü tertipleyip taraflara tebliğ eder. Taraflar duruşma talep etmez iseler mahkeme kendiliğinden duruşma düzenleyemez.

Aşırı Borçlanma Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararları

Borçlanıp ödememeyi alışkanlık haline getirmek AYİM kararı bakımından önemli olan disiplin suçunun sübuta erip ermediğinin tespit edilmesinden geçmektedir.

T.C.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ
1. DAİRE
E. 2004/922
K. 2005/1093
T. 25.10.2005

ÖZET : Yetersiz seviyede sicil notu takdirini gerektirecek şekilde disiplin zafiyeti yada performans düşüklüğü bulunmadığından subjektif olarak düzenlenen 2004 yılı sicilinin ve bu sicil işlemine bağlı olarak tesis edilen sözleşme feshi işleminin iptali gerekmektedir.

Davacı vekili 06.09.2004 tarihinde Adana 1nci İdare Mahkemesinde ve 14.09.2004 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kayda geçen dava dilekçesinde ve 17.12.2004 tarihinde Adana 1nci İdare Mahkemesinde ve 21.12.2004 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kayda geçen cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacının 01.03.2004 tarihinde alınan onayla 04.03.2004 tarihinden itibaren iki yıl süre ile sözleşmesinin uzatıldığını, ancak olumsuz sicil uyarınca kademe ilerlemesi yapmamış olmasının gerekçe gösterilerek 06.07.2004 tarihinde terhis işlemi yapılıp 14.07.2004 tarihinde ilişiğinin kesildiğini, sözleşmesinin uzatılmasına rağmen 4 aylık zaman dilimi içinde olumsuz sicil alıp terhis işlemi yapılmasının sübjektif kriterlere ve husumete dayandığı belirterek, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; davacının 04.03.2002 tarihinde piyade uzman çavuş olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde göreve başladığı, 23.10.2002 tarihinde 1nci sicil üstü tarafından eğitimde yetersiz olduğu gerekçesi ile 3 gün oda hapsi, 20.10. 2003 tarihinde havan atışında başarısız olduğu gerekçesi ile aynı sicil üstünce 5 gün oda hapsi ve 15.12.2003 tarihinde piyasaya 150.00 YTL tutarında borç yaptığı gerekçesi ile aynı sicil üstünce 5 gün oda hapsi cezaları ile cezalandırıldığı, sözleşmesinin 04.03.2004 tarihinden itibaren iki yıl süre ile yenilendiği, piyasaya 172.00 YTL tutarında borç yaptığı gerekçesi ile 20.03.2004 tarihinde aynı sicil üstünce 7 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı, 2004 yılı sicil işlemi sonunda sicil not ortalamasının sicil tam notunun % 60 ‘ından aşağı bir seviyede gerçekleşmesi ve kademe ilerlemesi yapamaması nedeniyle, Uzman Erbaş Kanununun 12nci maddesinin a fıkrası gereğince, 06.07.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 14.07.2004 tarihinde ilişiğinin kesildiği,, davacı vekilinin süresinde bu davayı açtığı görülmektedir.

Uzman Erbaş Kanununun “Başarı gösteremeyenler ve ceza alanlar” başlıklı 12nci maddesi:

“ …..

Görevde başarısız olma, intibak edememe ve kendilerinden istifade edilememe hâlleri ve bunlara yapılacak işlemler, çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.

Ayrıca;

a)Almış oldukları sicile göre kademe ilerlemesi yapamayanların,

b)……

Sözleşmeleri feshedilmek suretiyle Türk Silâhlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir.” hükmünü amirdir.

Bu kanuna istinaden çıkarılan Uzman Erbaş Yönetmeliğinin 10ncu maddesi: “Uzman erbaşlar aşağıda yazılı esaslara göre her yıl kademe terfii yaparlar. Kademe terfii şartları şunlardır:

1.Bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olmak

2.O yıl içinde olumlu sicili bulunmak

3.Bulunduğu rütbede ilerleyebileceği bir kademe bulunmak

…..” hükmünü amirdir. Yönetmeliğin 13ncü maddesi ise, “Görevde başarısız olanlar ile kendilerinden istifade edilemiyeceği anlaşılan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir.

Ayrıca :

1.Almış oldukları sicile göre kademe terfi yapamayanların,

2.……….

…….sözleşmeleri fesh edilmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişikleri kesilir.” hükmünü amirdir.

Dava dosyası, özlük dosyaları ile sicil belge ve defterlerinin incelenmesi sonucunda; dava konusu yapılan 2004 yılında, iptali istenen 1nci, 2nci ve 3ncü sicil üstü sicil notlarının sicil tam notunun %60’ının altında bir seviyede oldukları, bu sicil döneminde 20.10.2003 ve 15.12.2003 tarihlerinde verilmiş iki ayrı beşer gün oda hapsi cezasının bulunduğu, sicil safahatı boyunca ise yukarda belirtilen cezalarından başka 23.10.2002 tarihinde üç gün oda hapsi ve 20.03.2004 tarihinde yedi gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı görülmektedir.

Bu açıklamalar ışığında dava konusuna dönüldüğünde; 2004 yılı sicil işleminde davacı hakkında 1nci, 2nci ve 3ncü sicil üstlerince takdir edilen ve sonuçta sicil tam notunun %60’ının çok altında teşekkül eden sicil notlarının davacının sicil safahatındaki en düşük sicil notları olduğu, davacının bir önceki yıl aynı sicil üstlerince takdir edilen sicil notlarının iyi seviyede olduğu, sicilin bu düzeyde düşürülmesini gerektirir haklı ve mevzuata uygun nedenlerin bulunmadığı, bu meyanda 23.10. 2002, 20.10.2003 ve 15.12.2003 tarihli disiplin cezalarına rağmen, sözleşmesinin 04.03. 2004 tarihinden itibaren iki yıl süre ile uzatıldığı, 20.03.2004 tarihli yedi gün oda hapsi cezasını öngören disiplin cezasının mahiyeti incelendiğinde ise, davacının piyasaya 170.00 YTL olan borcunu zamanında ödemediği gerekçesi ile cezalandırıldığı, bu miktardaki bir borcun hayatın olağan akışına göre normal karşılanması gerektiği, kaldı ki aşırı borçlanma nedeniyle davacı hakkında işleme konulmuş bir icra takibinin de mevcut olmadığı görülmektedir. Tüm bu nedenlerle, söz konusu disiplin cezasının, davacının daha önce iyi düzeyde olan sicilinde sicil tam notunun %60’ ından aşağı bir düzeyde sicil notu verilmesini gerektirecek, bir disiplin zafiyeti yada verim düşüklüğü mahiyetinde olmadığı, sicil işleminin objektiflikten uzak olarak düzenlenmesi nedeniyle sebep ve amaç unsurları yönünden hukuka aykırılıkla sakatlandığı kanaatine varılmıştır. 2004 yılı sicil işleminin iptali nedeniyle yasal dayanaktan yoksun kalan uzman erbaş sözleşmesinin feshi işleminin de iptaline karar verilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1.Hukuka aykırı olduğu sonucuna varılan 2004 yılı sicil işleminin İPTALİNE,

2.Bu sicile bağlı olarak tesis edilen ve sebep unsuru yönünden hukuka aykırı düşen uzman erbaş sözleşmesinin feshi işleminin İPTALİNE

T.C.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ
1. DAİRE
E. 2003/886
K. 2004/318
T. 9.3.2004

ÖZET : Davacıya son bir yıl içerisinde disiplin amirlerince usul ve yasaya uygun olarak verilen disiplin cezaları 30 günü geçtiğinden tesis edilen işlem tüm yönüyle hukuka uyarlı görülmüştür.

Davacı vekili 15.4.2003 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Tabur Komutanı hakkında J.Gn.K.lığına şikayet dilekçesi verdiğini aynı olay sebebiyle müvekkilinin eşinin de şikayet dilekçesi ile Komutanlığa başvurduğunu ve daha önce hiç ceza almayan müvekkiline 16.5.2002 tarihinden itibaren disiplin cezası verilmeye başlandığını 1 aylık bir sürede beş defa toplam 34 gün disiplin cezası verilerek sözleşmenin feshi için gerekçe hazırlandığını ve bilahare bir yıl içinde 30 gün ve daha fazla hürriyet bağlayıcı ceza aldığı, ayrıca aşırı borçlanmaya düşkün olduğu gerekçesi ile sözleşmesinin feshedildiğini, fesih işleminin hukuka aykırı olduğunu, 3,5 yıl başarı ile görev yapan, olumlu siciller ve takdirler alan müvekkiline kısa sürede 34 gün disiplin cezası verilmek suretiyle idarenin kötü niyetle hareket ettiğini, aşırı borçlanma iddiasının ise asılsız olduğunu, müvekkilinin sadece kredi kartı borcunu birkaç defa geç ödediğini belirterek sözleşmesinin feshi işleminin iptali istemiyle bu davayı açtığı görülmektedir.

Dava ve şahsi dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 16.6.1999 tarihinde Uzman Onbaşı rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerine nasbedildiği Bingöl Jandarma Komando Özel Harekat Tabur K.lığında görev yaparken 2001 yılı Temmuz ayında Çanakkale 2/116 ncı Jandarma Er Eğitim Tabur 6 ncı Bölük K.lığına atamasının yapıldığı ve Tabur Komutanının 5.6.2002 günü kendisine hakaret ettiğini ileri sürerek Jandarma Genel K.lığına şikayet dilekçesi gönderdiği, davacının eşinin de aynı sebeple Jandarma Genel K.lığına şikayet dilekçesi gönderdiği, davacının 116 ncı J.Er Eğt. Alay K. lığı emrinde görevli iken 04.02.2001 tarihinde sabah içtimasına katılmadığı sebebiyle 3 gün göz hapsi cezası, 17.05.2002 tarihinde sabah içtimasına katılmadığı sebebiyle 3 gün göz hapsi cezası, 11.11.2002 tarihinde eğitime hazırlıksız çıkması sebebiyle 7 gün oda hapsi cezası, 22.11.2002 tarihinde usulsüz şikayette bulunması sebebiyle 14 gün oda hapsi cezası, 25.11.2002 tarihinde sabah içtimasına geç gelmesi sebebiyle 3 gün oda hapsi cezası, 7.1.2003 tarihinde acemi erlerin eğitimine hazırlıksız çıkması sebebiyle 7 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı, 4.10.2001 ile 10.06.2002 tarihleri arası 7 ayrı kez icra takibine uğraması sebebiyle değişik tarihlerde düzenlenen 5 ayrı yazı uyarıldığı ve ayrıca 21.10.2002 tarihinde ise “gizli tebligat” ile uyarıldığı, meslek yaşam süresince 3 kez takdir yazısı aldığı ve 4.2.2003 tarihinde Tugay Komutanınca onaylanan sözleşme feshi işlemi ile davacının bir yıl içinde toplam otuz günden fazla hürriyeti bağlayıcı disiplin cezası ile cezalandırıldığı ve aşırı derecede borçlanmaya düşkün olduğu gerekçesi ile 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 16/4 maddesi ile Uzman Erbaş Yönetmeliğinin 13/3 maddesi ve J.Gn.K.lığı Uzman Erbaş Yönergesinin 16 ncı maddesi “b” fıkrası 5 nci bendi gereğince sözleşmesinin feshedildiği ve bu işlemin davacıya 15.2.2003 tarihinde tebliği üzerine davacının vekili vasıtasıyla süresinde bu davayı açtığı görülmektedir.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 12 nci maddesi; “Sözleşmenin imzalanmasından sonra ilk iki aylık intibak dönemi içerisinde göreve intibak edemeyenler ile ayrılmak isteyenlerin sözleşmeleri feshedilerek Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir. Peşin olarak ödenen aylık ve aylık ile birlikte ödenen diğer tüm özlük haklarının çalışılmayan günlere ait kısmı geri alınır.

Görevde başarısız olanlarla kendilerinden istifade edilemeyeceği anlaşılan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir.

Görevde başarısız olma, göreve intibak edememe ve kendilerinden istifade edilememe halleri ve bunlara yapılacak işlemler, çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir” hükmünü amir bulunmaktadır.

Uzman Erbaş Yönetmeliğinin 13 ncü maddesinde; “Sözleşmenin imzalanmasından sonra, ilk iki aylık intibak dönemi içerisinde göreve intibak edemeyenler ile ayrılmak isteyenlerin sözleşmeleri feshedilerek Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir. Peşin olarak ödenen aylık ve aylık ile birlikte ödenen diğer tüm özlük haklarının çalışılmayan günlere ait kısmı geri alınır.

Görevde başarısız olanlar ile kendilerinden istifade edilemeyeceği anlaşılan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir.

Ayrıca;

Almış oldukları sicile göre kademe terfi yapamayanların,

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 10 ncu maddesinde belirtildiği şekilde sağlık nedeniyle kendisinden istifade edilemeyeceği anlaşılanların,

3) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, affa veya zamanaşımına uğramış yahut para cezasına çevrilmiş veya ertelenmiş ve adli sicilden çıkarılmış olsa dahi, bir cürümden hükümlü bulunanlar ile soruşturma altında olanlar veya yargılananların, (18.3.2003 tarihli AYİM 1.Daire kararı ile “soruşturma altında olanlar veya yargılananlar ilavesi iptal edilmiştir.)

4) Disiplin mahkemeleri ve disiplin amirlerinden bir yıl içinde toplam 30 gün ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı disiplin cezası alanların,

5) Atandıkları kadro görevleri ile ilgili olarak kurs ve eğitime gönderilenlerden kurs ve eğitimden başarısız olanların,

6) Yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerden; bu evlilikleri, Yabancı Uyruklu Kişilerle Evlenen Subay ve Astsubaylar Hakkında Yönetmelikte belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun görülmeyenleri,

7) Çeşitli nedenlerle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin ve Türk vatandaşlığından çıkartılanların,

Bağımsız tugay, tümen (deniz ve havada eşidi) komutanlarınca veya eşidi kurum amirlerince; ordu, kolordu (deniz ve havada eşidi) doğrudan bağlı birlikleri ile eşidi kurum amirleri için kurmay başkanlarınca; Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Gel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığına doğrudan bağlı birlikler için personel başkanlarınca sözleşmeleri feshedilmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişikleri kesilir. Sözleşmenin feshedildiği, ilgili Kuvvet Komutanlığına veya Jandarma Genel Komutanlığına yahut Sahil Güvenlik Komutanlığına ve ilgili amirine bir yazı ile bildirir. Kendisine tebliği müteakip, yapılacak devir-teslim ve diğer işlemlerin sonunda ilişik kesme ile fesih tamamlanır.

Uzman erbaş olarak göreve başlayanlardan, daha sonra bu Yönetmelikte belirtilen şartlara sahip olmadığı anlaşılanlar hakkında da fesih işlemi yapılır” hükmünü taşımaktadır.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 16 ncı maddesinin 4 ncü fıkrası “sağlık nedenleri hariç disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle sonradan Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun görülmeyenlerin sözleşmeleri feshedilir...” hükmünü içermektedir.

Davacının sözleşmesinin feshi işlemi iki ayrı hukuki sebebe dayandırılmıştır. Bunlardan ilki davacının bir yıl içinde toplam otuz gün ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı disiplin cezası almasıdır. Diğer sebep ise Uzman Erbaş Kanunun 16/4 maddesinde belirtilen “disiplinsizlik ve ahlaki nedenler” kapsamında değerlendirilen “aşırı derecede borçlanmaya düşkün olması”dır.

Anayasanın 129/4 ve 1602 sayılı AYIM Kanunun 21/3 ncü maddesine göre disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezaların yargı denetimi dışında olduğu belirtilmişse de; bu durum disiplin cezalarına dayanılarak tesis edilen idari işlemlerin yargısal denetimi sırasında bu disiplin cezalarının yokluk ile sakat olup olmadıkları ile sınırlı olmak üzere yargısal denetime tabi tutulmasına engel değildir.

Bu yönü ile davacının sözleşmesinin feshi işlemine dayanak teşkil eden disiplin cezaları incelendiğinde, davacıya verilen 22.11.2002 tarihli 14 gün oda hapsi cezası dışında tüm disiplin cezalarında yazılı savunmasının mevcut olduğu, 22.11.2002 tarihli ve Alay Komutanınca verilen 14 gün oda hapsi ceza yazısında ise savunma özeti yazıldığı ve buradan da davacının savunmasının alındığı sonucuna varıldığı, ayrıca davacı ve vekilince de disiplin cezalarında yazılı savunma alınmadığına ilişkin bir iddia ortaya atılmadığı, davacı vekilince 22.11.2002 tarihli disiplin cezasının davacının en yakın disiplin amiri olmayan Alay Komutanınca verildiği ve bunun yasaya aykırı olduğunu belirtmişse de davacının usulsüz şikayet dilekçesi ile Jandarma Genel Komutanlığına doğrudan müracaatı Alay Komutanının resmi vakar ve makamına karşı yapılmış bir fiil olduğundan davacıya Alay Komutanınca doğrudan disiplin cezası verilmesinin As.CK. 170 nci maddesine aykırılık teşkil etmediği, böylelikle davacıya verilen tüm disiplin cezalarının yasaya uygun şekilde verildiği ve bu cezaların yok hükmünde sayılmasını gerektirecek bir hukuka aykırılığın bulunmadığı tespit edilmiştir.

Davacı vekili, davacıya verilen cezaların Tabur Komutanının şikayet etmesinin bir neticesi olduğunu, daha önce hiçbir ceza almadığını ve bu cezaların davacının sözleşme feshine gerekçe olması amacıyla verildiğini ileri sürmektedir.

Davacının, Tabur Komutanını Jandarma Genel Komutanlığına kendisine hakaret ettiği gerekçesi ile şikayet ettiği ve bu nedenle idari tahkikat başlatıldığı maddi bir olgudur. Davacıya verilen disiplin cezalarının gerekçeleri ve davacının yaptığı savunmalar incelendiğinde; 11.11.2002 ile 7.1.2003 tarihli disiplin cezalarının Tabur Komutanınca ve “eğitime hazırlıksız” çıkması nedeni ile verildiği davacının yazılı savunmasında suçlamaları kabul ettiği, 22.11.2002 tarihli 14 gün oda hapsi cezasının usulsüz şikayette bulunması nedeniyle verildiği, diğer cezaların ise sabah içtimasına geç katılmak veya mazeretsiz katılmamak sebebiyle verildiği ve böylelikle davacıya verilen cezaların önyargılı olarak ve davacının sözleşmesini fesihine “uydurma gerekçeler” hazırlamak amacı ile verildiğinin söylenemeyeceği, zira disiplin cezalarına esas olan davacının disipline aykırı fiillerinin vuku bulduğu hususunda şüphe bulunmadığı ve davacının bu disiplin tecavüzü oluşturan eylemlerine karşılık disiplin amirlerince usul ve yasaya uygun verilen cezaların hafif ya da ağır şekilde takdir edilmesinin yargı denetimi dışında olduğu değerlendirilmiştir.

4.2.2003 tarihli sözleşme feshi onay belgesinde, davacının sözleşme feshinin diğer sebebi olarak “aşırı borçlanma” gösterilmektedir. 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 16 ncı maddesinin 4 ncü fıkrasında “disiplinsizlik ve ahlaki” sebepler ile Uzman Erbaş Sözleşmesinin feshedilebileceği hüküm altına alınmış iken bu sebeplerin nelerden oluştuğu Uzman Erbaş Kanununda ve Uzman Erbaş Yönetmeliğinde gösterilmemiştir. Subay ve Astsubay Sicil Yönetmeliğinde disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma sebepleri arasında sayılan aşırı derecede borçlanmaya düşkün olma halinin uzman erbaşlar için de kıyasen uygulanabileceği değerlendirilmektedir. Buna göre davacının yapılan ikazlara rağmen yüksek miktarda (Yapı Kredi Bankası A.Ş.’ ye 9.990.000.000 TL., ...... isimli şahıs 5.235.690.000 TL. gibi) borçlanmaya devam etmesi ve bu borçları sebebiyle yedi ayrı icra takibi neticesinde maaşında kesinti yapılması, davacının harcamalarını ve sosyal yaşamını gelir düzeyine göre ayarlayamamasından dolayı yaptığı aşırı borçlanma neticesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarının zedeleyen bir durum yarattığı ve bunun da davacının aşırı borçlanmaya düşkün olması nedeniyle kendisinden istifade edilemeyeceği karşısında sözleşmesinin feshi için yeterli ve hukuki bir sebep oluşturduğu değerlendirilmiştir.

Açıklanan nedenlerle; yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın REDDİNE,

T.C.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ
1. DAİRE
E. 2002/1754
K. 2003/1376
T. 4.11.2003

ÖZET : Bulunduğu rütbe ile bir önceki rütbesinde Silahlı Kuvvetlerin itibarını sarsacak boyutlarda disiplin bozucu tutum ve davranışlarda bulunan, aşırı derecede borçlanan, evli olduğu halde gayri meşru ilişki kurup bu durumu mahkeme kararı ile tespit edilen; ikaz ve cezalara rağmen bu disiplin durumunda değişiklik olmayan davacı subay hakkında tesis edilen ayırma işleminde yasal isabet görülmüştür.

Davacı vekili 06.11.2002 tarihinde AYİM. kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında “TSK’de kalması uygun değildir” şeklinde disiplinsizlik sicili düzenlenerek re’sen ayırma işlemine tabi tutulduğunu, davacının disiplinsizliğinin söz konusu olmadığını, disiplinsizliğini kanıtlayan belge ve bilgi olmadığı gibi aksine çok sayıda takdirinin bulunduğunu, Belçika’ya mükafat gezisine gönderildiğini, TSK’de borçlanmadan dolayı hakkında emir yayınlanan çok sayıda personel bulunduğunu, bunların ilişiği kesilmezken herhangi bir disiplinsizliği ve aşırı borçlanması bulunmadığı halde keyfi olarak müvekkili hakkında tesis edilen ayırma işleminin hukuka aykırı olduğunu bu nedenle işlemin iptaline öncelikle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyası ile davacının özlük ve sicil dosyalarında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, davacının 30.8.1988 tarihinde Subaylığa nasbedildiği, sicillerinin başlangıçtan itibaren iyi ve çok iyi düzeylerde seyrettiği, hakkında olumlu ve çoğunlukla olumsuz kanaatler belirtildiği, mesleğinin başlangıcından itibaren bir çok sicil üstünce aşırı borçlanmaya meyilli olduğunun belirtildiği, davacının safahatı boyunca iç güvenlik operasyonlarındaki veya görevindeki başarıları nedeniyle çeşitli sicil üstlerince toplam 12 takdirname, 1 şerit rozet ve 1 kez de yurt dışı gezi ile ödüllendirildiği, safahatı boyunca 09.07.1993 tarihinde Bl.K.nca Takımında görevli bir çavuştan borç alması nedeniyle astından borç para almak suçundan 2 gün oda hapsi, aşırı borçlanmak, görevinin ve nöbet hizmetlerinin gereğini yapmamak suçundan 12.12.1995 tarihinde Tug.K.Yrd. tarafından uyarı, Takımında görevli bir erin hususi aracını 20 gün kadar bir süre kullanması nedeniyle astına ait aracı kendi malı gibi kullanmak suçundan 15.12.1995 tarihinde şiddetli tevbih, mesaiye gelmemek suçundan 22.06.2001 tarihinde Tb.K.nca 2 gün göz hapsi, maaşından kesinti yapılması için ikinci kez icra tebligatı gelmesi nedeniyle 29.09.2001 tarihinde Tb.K.nca uyarı, Nöb. Amiri iken nevruz olması nedeniyle hiçbir sivil şahısla görüşülmemesi emredilmesine rağmen sivil şahıslarla kışla içinde görüşmesi nedeniyle nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçundan 05.04.2002 tarihinde Tb.K.nca 5 gün oda hapsi, lojmana kılık kıyafet ve tavırları itibarı ile uygun olmayan çok sayıda bayanın gelip gittiği ve bir maç sonrasında balkonda meşale yaktığı iddiasıyla şikayet edilmesi üzerine lojman kurallarına uymamak suçundan Tb.K.nca 25.07.2002 tarihinde uyarı cezalarıyla cezalandırıldığı, 18nciZh.Tug.Dis.Mah.nin 17.08.2000 tarih ve 2000/57-56 sayılı kararı ile kısa süreli kaçma suçundan 10 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı, Finike Cum. Başsavcılığının 4.8.1992 tarih ve 1992/403-177 sayılı kararı ile 27.6.1992 tarihinde meskun mahalde silah boşaltması eylemi nedeniyle bu suçun ön ödemeye bağlı olması ve davacının tayin edilen para cezasını ödemesi nedeniyle Takipsizlik kararı verildiği, 2nci Kor.K.lığı As. Mah.nin 11.4.2000 tarih ve 2000/281-193 sayılı kararı ile Şubat 1999 tarihinde işlediği alacağım diye kızlık bozmak suçundan atılı suçun unsurlarıyla oluşmadığından beraat ettiği, bu kararın incelenmesinden As.Mahkemenin kabulüne göre davacının evli iken mağdure ile arkadaşlık kurduğu, cinsel ilişkiye girerek kızlığını bozduğu, arkadaşlıklarının 6 ay kadar sürdüğü, mağdurenin hamile kaldığı ve bu çocuğu aldırdıkları nihayetinde ayrıldıkları, Mahkemece atılı suçtan evlenme vaadinin açıkça ortaya konamaması nedeniyle suçun unsurları itibarı ile oluşmamasından dolayı beraat kararı verildiği, davacı hakkında Sakarya İcra Md.lüğünün 20.12.2000 tarih ve 2000/691 sayılı yazısı ile bir sivil şahsın 2.537.380.000 TL., aynı yerin 29.8.2001 tarih ve 2001/739 sayılı yazısı ile Yapı Kredi Bankasının 1.402.000.000 TL alacağı için, Sakarya 1nci İcra Md.lüğünün 22.1.2002 tarih ve 2001/7618 sayılı yazısı ile Vakıflar Bankasının 2.382.000.000 TL. alacağı için, Sakarya 1nci İcra Md.lüğünün 21.3.2002 tarih ve 2002/589 sayılı yazısı ile bir firmanın 2.029.000.000 TL. alacağı için maaşına haciz konduğu savunmaya eklenen belgelere göre bu borçların bir kısmının ödenmiş ancak büyük bir kısmının halen devam ediyor olduğu, Bölüğünde görevli olan bir Uzman Erbaşın dosyada mevcut şikayet dilekçesine göre davacının bu personelden bir çok kez borç para aldığı ve ödemediği, ayrıca Vakıflar Bankasından kredi çekerken kefil yaptığı bu borcunu da ödemediği için bu Uzman Erbaşın maaşından kesinti yapıldığı, ahlâksız bir hayat sürdüğü anlaşılan bir kadınla birlikte “......... Bar” isimli bir barın açılış davetiyesinde davacının adının da bulunduğu, duruşmada sorulması üzerine adı geçen kadının eşine bu barın açılışı için para vermesinden dolayı davetiyede adını yazmış olduklarını beyan ettiği, emrindeki askerlerden para ve cep telefonu almak suretiyle memuriyet görevini suistimal ve memuriyet nüfuzunu suistimal suçlarından hakkında yapılan soruşturma neticesinde yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle 15nci Kor.K.lığı As.Savcılığının 20.3.2002 tarih ve 2002/3-246 sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, bütün bunların neticesinde sıralı sicil üstleri tarafından 2.5.2002 tarihinde hakkında Subay Sicil Yönetmeliğinin 91nci md. ”c” fıkrası uyarınca Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir kanaati belirtilerek ayırma sicili düzenlendiği ve yasal prosedür tamamlandıktan sonra 11.09.2002 tarihinde TSK’den ayrılmasına karar verildiği 14.10.2002 tarihinde ilişiğinin kesildiği ve süresi içinde bu davayı açtığı görülmektedir.

926 sayılı TSK.Personel Kanununun 50 (c) maddesinde, subayların disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle ayırma işlemine tabi tutulabileceği belirtilmekte, aynı Kanunun öngördüğü hükme uygun olarak çıkartılan Subay Sicil Yönetmeliğinin işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 91nci madde (c) fıkrasında ise, Aşırı derecede menfaatine içkiye kumara, borçlanmaya düşkün olan subaylar hakkında hizmet sürelerine bakılmaksızın emeklilik işlemi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Kamu hizmetinin iyi bir şekilde yürütülmesi için vasıta olan idarenin, bu hizmetin iyi yürümesi için gerekli tedbirleri alma yetkisi ile donatılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle, idarenin kamu hizmetini yürütecek olan ajanlarını alırken birtakım özelliklere sahip olmasını araması tabii olduğu gibi; statüye alındıktan sonrada bunları verimli biçimde kullanması, hizmeti aksatacak, kendisinden artık verim alması imkanı kalmamış, aksine idare mekanizmasına ve kamu hizmetinin yürütülmesine zararlı olacak ajanlarını bünye dışına çıkarması da doğaldır. İşte Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemi de, bu amaçla bu gibi işlemlerde işlemin konu, sebep ve maksat unsuru bakımından hukuka uyarlı olup olmadığı özellikle önem arz etmektedir. Zira zikredilen TSK.’den ayırma sebepleri birtakım soyut kurallar şeklindedir. Bunların ne şekilde uygulandığı, idarenin bu konudaki hareket tarzının kamu yararının öncelikli düşünülerek dikkate alınıp alınmadığı, kamu yararı ile kişilerin yararının dengelenip dengelenmediği önemlidir. İdareye bu şekil bir yetki kendi kuralları ile bağdaşmayan, menfi bir takım düşünce ve hareketleri ile kamu gücünü kullanması sakıncalı sayılan kişilerin kurum içinde bırakılmaması ve bu tür kişilerin hizmet içinde yer almasının önlenmesi maksadı ile tanınmıştır. Hal böyle olunca Davacının yaptıkları ile, hakkında bu tür kanaati uyandırıp kamu hizmetinde ve kamu gücünü kullanmasında sakıncalı bir durum olup olmadığının saptanmasının gerekeceği anlaşılmaktadır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin konu ile ilgili çeşitli, müstakar ilamlarında da belirtildiği gibi disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma işleminin uygulanabilmesi için ilgilinin disiplin durumunun vahamet derecesi itibarıyla artık TSK.’da görev yapmayı engelleyici nicelik ve nitelikte bulunması, disiplin durumuyla kamu hizmetinin ifasında görev almayacak hale gelmiş olması gerekmektedir.

Disiplinsizlik ve ahlâki durum nedeniyle ayırma işleminin tesis edilmesi ve bunun Yasa ve Yönetmelikte belirtilen kriterlere uygun olabilmesi için disiplin durumunun artık TSK.'de görev yapmayı engelleyici vahamet derecesine gelmiş olduğunun anlaşılması veya Silahlı Kuvvetlerin itibarını sarsacak şekilde ahlâk dışı hareketlerde bulunduğunun açıkça anlaşılmış olması gerekmektedir. Davacının yukarıda belirtilen disiplin ve mahkeme safahatına göre başarılı sayılabilecek bir mesleki safahatı olduğu, değişik sicil üstlerince bir çok kez takdir edilmiş olduğu, bunların yanı sıra mesleğinin başlangıcından beri değişik sicil üstlerince çeşitli zamanlarda çeşitli defalar cezalandırılmış ve mesleğinin başlangıcından beri çeşitli sicil üstlerince hakkında borçlanmaya düşkün olduğu yönünde olumsuz kanaatler belirtilmiş olduğu, ayrıca çeşitli defalar icra takibine uğradığı ve maaşına haciz konduğu, davacının alacağım diye kızlık bozma suçundan yapılan yargılaması sonucunda suçun unsurlarıyla oluşmaması nedeniyle beraat ettiği ancak Mahkemenin kabulüne göre evli iken bir genç kız ile ilişkiye girerek kızlığını bozduğu hatta kızın hamile kaldığı ve çocuğu aldırmış oldukları, davacının dilekçesinde bu borçların neden kaynaklandığı konusunda makul bir açıklama getiremediği, dosyasında mevcut Tugay K.lığına verdiği bir dilekçedeki beyanlarında bu borçların kredi kartlarının boşandığı eşinde kalması nedeniyle onun yaptığı harcamalardan kaynaklandığını beyan ettiği ancak icra takiplerinin 2000 yılında başlamış olduğu ve kredi kartlarının iptalinin son derece kolay olduğu bir aşırı harcama tespit edildiğinde kolaylıkla iptal edilebileceği hususları dikkate alındığında bu savunmanın inandırıcılıktan yoksun olduğu, davacı vekilinin bu borçların ödenmiş olduğunu iddia ettiği ancak bu yönde her hangi bir belge ibraz etmediği bu savunmasının dayanaksız kaldığı görülmektedir. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının aşırı derecede borçlanmaya düşkün olduğu ve borçlarını ödemediği, bunu bir yaşam tarzı haline getirmiş olduğu, amirlerinin ikazlarına ve cezalara rağmen aşırı borçlanmaya devam ettiği, aşırı derecede borçlanmasını açıklayacak, makul gerekçelerinin olmadığı, mesleki açıdan başarılı sayılabilecek bir personel olduğu, ancak Silahlı Kuvvetlerde görev yapacak personelin tutum ve davranışları ve her yönleriyle iyi ahlâk sahibi ve örnek kişiler olmaları gerektiği, davacının da gerek aşırı borçlanıp icra takibine uğraması, gerekse evli iken bir genç kız ile ilişki kurarak bunu uzun süre devam ettirmesi şeklindeki Silahlı Kuvvetlerin itibarını sarsacak nitelikteki tutum ve davranışlarıyla Silahlı Kuvvetlerde görev yapması için gerekli ahlâki nitelikleri kaybettiğinin anlaşıldığı, yapılan tüm ikaz ve cezalara rağmen ıslah olmadığı, tutum ve davranışlarını hizmetin gerektirdiği şekilde düzenleyemediği, böylece eylemlerinin artık TSK.’de görev yapmasını engelleyici vahamet derecesine ulaşmış olduğu anlaşıldığından, buna uygun olarak tesis edilen ayırma işleminde herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı anlaşılmıştır.

Davacının özlük ve sicil dosyalarından yapılan inceleme sonucunda Gelibolu 100 Yat.As.Hst.den 29.3.2000 tarihinde Anksiyete tanısıyla 10 gün istirahat, Sakarya Devlet Hastanesinden 24.4.2001 tarihinde Akut stres reaksiyonu tanısıyla 7 gün istirahat almış olduğu görülmektedir. Davacı vekili dilekçesinde davacının psikolojik olarak hasta olduğunu, bu nedenle tedavi görmesi gerekmekte iken görmediğini, ceza aldığı eylemlerini bu hastalığının etkisi altında işlediğini, bu suçların basit nitelikli suçlar olduğunu, tedavi edilmesi kendisine yardımcı olunması gerekmekte iken bunların yapılmadan ayırma işlemi tesis edilmesinin kamu yararına aykırı olduğunu iddia etmiştir. Ancak davacının cezalarını irdelediğimizde, cezalarının 1993 yılında başladığı ve ilk cezasının bir çavuştan borç para alması nedeniyle verildiği, diğer cezaların da bir kısmının yine aşırı borçlanmaya bağlı olduğu, davacının tüm ikaz ve cezalara rağmen aynı türde suçları işlemeye devam ettiği ve hakkındaki icra takiplerinin devam ettiği davacının psikiyatrik hastalıkları nedeniyle dosyada mevcut belgelere göre sadece iki kez anksiyete bozukluğu tanısıyla ve akut stres reaksiyonu tanısıyla istirahat almış olduğu, davacı hakkında sevk edildiği hastanelerde yapılan muayeneler sonucunda sadece ilaç tedavisi yapılıp kısa süreli istirahatlar verilmesi, hakkında askerliğe elverişsiz olduğuna dair rapor düzenlenmemiş olması hususları dikkate alındığında davacının psikolojik hastalığının görevine devam etmesine engel teşkil etmediği, disiplinsizliklerinin ve hakkında ayırma işlemi tesisine dayanak teşkil eden eylemlerinin psikiyatrik hastalığından kaynaklandığını kabule olanak bulunmadığı anlaşıldığından bu iddialara itibar edilmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; yasal dayanaktan yoksun olan DAVANIN REDDİNE

1