Diş Hekimi İle Hasta Arasındaki Sözleşmeler

  • Anasayfa
  • Diş Hekimi İle Hasta Arasındaki Sözleşmeler

Diş Hekimi İle Hasta Arasındaki Sözleşmeler

Diş hekimi ile hasta arasındaki sözleşmeler- Hasta ile diş hekimi arasında kurulan sözleşmelerden bir tanesi ve genel olarak en çok rastlanılan sözleşme tipi vekalet sözleşmesidir.

Diş Hekimi İle Hasta Arasındaki Sözleşmeler

Diş Hekimi İle Hasta Arasındaki Sözleşmeler

Diş hekimi ile hasta arasındaki sözleşmeler- Hasta ile diş hekimi arasında kurulan sözleşmelerden bir tanesi ve genel olarak en çok rastlanılan sözleşme tipi vekalet sözleşmesidir. Diş hekimi kendi özel muayenesinde hastaya diş tedavisi uygulamadan önce vekalet akdinin kurulduğunu bilmelidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta uygulanacak tedaviye göre hangi sözleşme tipinin kurulduğunun saptanmasına bağlıdır. Vekalet sözleşmesi Borçlar Kanunumuzun  502. Maddesinde düzenlenmiştir. Vekalet sözleşmesi vekile müvekkilinin menfaatine ve iradesine uygun bir sonuca yönelen bir iş görmeyi başarılı bir sonuç elde edilmemesi rizikosu ona ait olmamak üzere nispeten bağımsız olarak yapma borcunu yükleyen bir sözleşmedir. Vekil hastasına özenle davranmak zorunda olup hafif kusurundan dahi sorumludur. Peki hasta ile diş hekimi arasındaki sözleşmenin tespitindeki kriter nedir? Hasta ile hekim arasındaki sözleşmesel ilişkinin dayanağını yapılacak olan tedavi ortaya çıkartacaktır. Yargıtayın da içtihatlarında çokça bahsettiği üzere estetik gayeler amacıyla yapılan müdahaleler hekim ile hasta arasında kurulan sözleşmeyi eser sözleşmesi haline getirecektir. Bu durumda diş hekimliği açısından düşünecek olursak eser olma özelliği taşıyacak olan tıbbi müdahalelerin eser sözleşmesinin konusunu oluşturacağını söyleyebiliriz. Böylece protez yapılması, tedavi amaçlanmayan estetik görünümün sağlanması amacıyla gerçekleştirdikleri müdahaleler eser sözleşmesine girecektir. Vekalet sözleşmesine göre edim sonucundan diş hekimi sorumlu değildir. Diş hekimi vekalet sözleşmesine göre sonuç garantisi yani şifa garantisi veremezken yapılacak tıbbi müdahale eser sözleşmesi niteliğinde ise sonuç garantisi vermiş olacaktır. Bu durumda vekalet sözleşmesine dayanan hukuki ihtilaflarda sonuca değil diş hekiminin tıbbi müdahaleyi gerçekleştirirken ki dikkat ve özeni gösterip göstermediğine bakılır. Ancak eser sözleşmesinde dikkat ve özenin yanı sıra eserin oluşup oluşmadığı da önem kazanacak aksi bir durumda diş hekiminin hukuki sorumluluğuna gidilip tazminata mahkum edilebilecektir.

Diş hekimi kendi muayenesinde çalışmıyor, aksine özel bir hastanede hastane kadrosunda çalışan bir hekim pozisyonunda olup hasta tıbbi müdahale sonucunda zarar görmüş ise sorumluluğu sözleşmesel  sorumluluk olmayacak hastanın özel hastane ile kurmuş olduğu hasta kabul sözleşmesine göre hastane sorumlu tutulacak hekim ise Türk Borçlar Kanununa göre ifa yardımcısının kusuru sebebiyle dava edilebilecektir.

Diş Hekimi İle Hasta Arasındaki Hukuki İlişki Yargıtay Kararları

Hasta ile doktorun meslek ilişkisi vekillik sözleşmesine dayanır. Vekil iş görürken yöneldiği sonucun elde edilememesinden değil, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi için özenle davranmak zorunda olup hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorun sorumluluğunu tayin ederken hakim, olayın özelliklerine uymayan dayanakları gösterilmeyen inandırıcı olmaktan uzak bulunan Yüksek Sağlık Şurası raporu ile bağlı değildir. Bu rapor hukuk mahkemesini değil ceza mahkemesini bağlar. Mesleki bir iş gören doktor olan vekilden ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Yargıtay 13. HD. 1994/8557E, 1994/2138K

Diş Tedavisi Eser Sözleşmesi

Diş tedavisi eser sözleşmesi- Diş tedavisinin bazı tedavi yöntemleri eser sözleşmesi mahiyetinde olacağından çeşitli sonuçların diş hekimi tarafından taahhüt edilmesi hususu ile karşılaşılmaktadır. Uygulamada diş hekimlerinin bu durumdan haberi olmasa da ne yazık ki açılan davlarla bu durum vahim bir şekilde ortaya çıkabilmektedir. Nİtekim Borçlar Kanunu eser sözleşmesi ile ilgili olarak düzenlemede bulunmuştur. Kanun maddesinde geçen iş sahibini hasta, yükleniciyi de diş hekimi olarak ele alırsak ilgili eser sözleşmesine ilişkin hükümlerin diş hekimleri tarafından daha iyi kavranabileceğini belirtmek isteriz. Her ne kadar hem yargı mercileri önünde hem de ilgili kurum ve kuruluşlarda yapmış olduğumuz hukuki savunma ve görüşmelerde bu durumun eser sözleşmesi olarak adlandırılmasının beklenemeyeceği çünkü bir binanın yapılaması ile kanal tedavisinin birbirine çok zıt iki sonuç olduğunu belirtsek de bu itiraz ve görüşlerimiz kapsam dışı bırakılmıştır. Nitekim diş hekimi yapmış olduğu kanal tedavisinin sonucunda meydana gelebilecek komplike durumlarını kestirse de bu durumun bir çok faktörü buunmaktadır. Sağlık sektöründeki bir tıbbi tedavinin genel kapsam çerçevesinde inşaat ve diğer eserlere uygulanan kanun maddeleri ile birlikte aynı çıkarımsal ilişki ile sonuçlandırılması açık bir şekilde tezatlıktır. Olması gereken sağlık hukuku bakımından kendine özgü kuralların yer aldığı bir hukuk sistemine olan ihtiyacın giderilmesi iken komplike bir tıbbi müdahalenin böyle bir hukuk sisteminin içine sokulması yaşanılan aksaklıklara ve diş hekimlerinin haklarına aykırılık teşkil etmektedir. Nitekim borçlar kanunun eser sözleşmelerine ilişkin olan hükümleri;

I. Yüklenicinin borçları
1. Genel olarak
MADDE 471- Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini
gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki
işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun
davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi
yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin
kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için
kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.
2. Malzeme bakımından
MADDE 472- Malzeme yüklenici tarafından sağlanmışsa yüklenici, bu malzemenin
ayıplı olması yüzünden işsahibine karşı, satıcı gibi sorumludur.
Malzeme işsahibi tarafından sağlanmışsa yüklenici, onları gereken özeni göstererek
kullanmakla ve bundan dolayı hesap ve artanı geri vermekle yükümlüdür.
Eser meydana getirilirken, işsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için
gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana
getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu hemen
işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur.
3. İşe başlama ve yürütme
MADDE 473- Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine
aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme
yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça
anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden
dönebilir.
Meydana getirilmesi sırasında, eserin yüklenicinin kusuru yüzünden ayıplı veya
sözleşmeye aykırı olarak meydana getirileceği açıkça görülüyorsa, işsahibi bunu önlemek üzere
vereceği veya verdireceği uygun bir süre içinde yükleniciye, ayıbın veya aykırılığın
giderilmesi; aksi takdirde hasar ve masrafları kendisine ait olmak üzere, onarımın veya işe
devamın bir üçüncü kişiye verileceği konusunda ihtarda bulunabilir.
4. Ayıp sebebiyle sorumluluk
a. Ayıbın belirlenmesi
MADDE 474- İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur
bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek
zorundadır.
Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini
ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.
b. İşsahibinin seçimlik hakları
MADDE 475- Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi,
aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı
ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere,
eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar
doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.
c. İşsahibinin sorumluluğu
MADDE 476- Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, işsahibinin
verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple işsahibine yüklenebilecek olursa
işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.
d. Eserin kabulü
MADDE 477- Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü
sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme
sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş
sayılır.Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye
bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
e. Zamanaşımı
MADDE 478- Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar,
teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise
beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın
geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
II. İşsahibinin borçları
1. Bedelin muacceliyeti
MADDE 479- İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse,
her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.
2. Bedel
a. Götürü bedel
MADDE 480- Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana
getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile
yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.
Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde
tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son
derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu
mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına
sahiptir. Dürüstlük kurallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak fesih hakkını
kullanabilir.
Eser, öngörülenden az emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile işsahibi, belirlenen bedelin
tamamını ödemekle yükümlüdür.
b. Değere göre bedel
MADDE 481- Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse
bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.
C. Sözleşmenin sona ermesi
I.Yaklaşık bedelin aşılması
MADDE 482- Başlangıçta yaklaşık olarak belirlenen bedelin, işsahibinin kusuru
olmaksızın aşırı ölçüde aşılacağı anlaşılırsa işsahibi, eser henüz tamamlanmadan veya
tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir.
Eser, işsahibinin arsası üzerine yapılıyorsa işsahibi, bedelden uygun bir miktarın
indirilmesini isteyebileceği gibi, eser henüz tamamlanmamışsa, yükleniciyi işe devamdan
alıkoyarak, tamamlanan kısım için hakkaniyete uygun bir bedel ödemek suretiyle sözleşmeyi
feshedebilir.
II. Eserin yok olması
MADDE 483- Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu yok olursa işsahibi, eseri
teslim almada temerrüde düşmedikçe yüklenici, yaptığı işin ücretini ve giderlerinin ödenmesini
isteyemez. Bu durumda malzemeye gelen hasar, onu sağlayana ait olur. Eserin işsahibince verilen malzeme veya gösterilen arsanın ayıbı veya işsahibinin
talimatına uygun yapılması yüzünden yok olması durumunda yüklenici, doğabilecek olumsuz
sonuçları zamanında bildirmişse, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerinin
ödenmesini isteyebilir. İşsahibinin kusuru varsa, yüklenicinin ayrıca zararının giderilmesini de
isteme hakkı vardır.
III. Tazminat karşılığı fesih
MADDE 484- İşsahibi, eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısmın karşılığını
ödemek ve yüklenicinin bütün zararlarını gidermek koşuluyla sözleşmeyi feshedebilir.
IV. İşsahibi yüzünden ifanın imkânsızlaşması
MADDE 485- Eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla
imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir.
İfa imkânsızlığının ortaya çıkmasında işsahibi kusurluysa, yüklenicinin ayrıca tazminat
isteme hakkı vardır.
V. Yüklenicinin ölümü veya yeteneğini kaybetmesi
MADDE 486- Yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde tutularak yapılmış olan
sözleşme, onun ölümü veya kusuru olmaksızın eseri tamamlama yeteneğini kaybetmesi
durumunda kendiliğinden sona erer. Bu durumda işsahibi, eserin tamamlanan kısmından
yararlanabilecek ise, onu kabul etmek ve karşılığını vermekle yükümlüdür.

Sağlık Hukuku Avukatı Hukuki Değerlendirme

Sağlık hukuku avukatı- Yukarıda da değindiğimiz üzere sözleşmesel ilişkilerin bilinmesi büyük bir önemi haizdir. Nİtekim diş hekimi hastasıyla arasındaki bu ilişkiyi bildiği ölçüde ileride yaşanabilecek hukuki ihtilaflar durumunda nelerle karşılaşabileceğini önceden öngörmüş olacaktır. Yapılması gereken bu süreç içerisinde hasta ile yapmış olduğu sözleşmesel ilişkiler neticesinde hastaya karşı haklarını da bilmesi gerçeğidir. Ziraz hasta ile yapılmış olan sözleşmesel ilişki sadece diş hekimini bağlamamakta sözleşmenin diğer tarafı olan hastayı da bağlamaktadır. Bu sebeple örneğin hastanın ücret ödememesi durumunda alacağın tahsilatı bu sözleşmeye aykırılıktan ötürü ortaya çıkacak hasta sözleşmesel ilişki gereği ödemesi gereken tedavi giderlerini ödemediği durumdas sözleşmeye aykırı hareket etmiş ve sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmemiş olacaktır. Bu edimin yerine getirilmesi ise işte sözleşmeye aykırılık hükümleri gereği talep edilecektir. Bir başka örnek verecek olursak eser sözleşmesi gereği tedavi için gerekli olan örneğin diş telinin hasta tarafından karşılanacağı kararlaştırılmış ise hasta edimini yerine getirmediğinden ötürü diş hekiminin tedaviyi geç bitimesini bahane ederek hekimi sorumlu tutamayacak, hekim sözleşme gereği asıl edimi yerine getirmesi gereken hastanın geç ifasından dolayı tedavinin geç sonlandığı itirazını yapabilecektir. Bu durumlar kulağa hiç hoş gelmese de ne yazık ki karşılaşılma ihtimali çok yüksek olan hususlardır. Ayırca yapılan sözleşmesel iliki gereği hekim tıbbi uygulama hatası dolayısı ile tazminata mahkum edilebileceği gibi hangi tip sözleşemenin sonuçlarına nasıl katlanması gerektiğini bizce bilmesi gerekmektedir.

Kaynaklar;

HAKERİ,Hakan, Tıp hukuku, seçkin yayıncılık Eylül 2015
EROL, Gültezer, Özel hastanelerin Hukuki Sorumluluğu, seçkin yayıncılık Nisan 2015
GÖKCAN,Hasan, Tıbbi Müdahaleden Doğan Hukukui ve Cezai Sorumluluk, Seçkin yayıncılık Nisan 2017

Hekim İle Hasta Arasındaki Hukuki İlişki

Hekim ile hasta arasındaki hukuki ilişki uygulanan tedaviye göre değişkenlik göstermekle birlikte tabi ki de hekimin özel hastane de görev yapması, devlet hastanesinde çalışması veya kendi muayenehanesinde tedavi hizmeti vermesine göre farklılık yaratmaktadır. Konu ile ilgili olarak hastaneye kabul sözleşmesi nedir başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

1