ASTASAK Eğitimindeyken Adaylığın Sonlandırılması İşleminin İptali

  • Anasayfa
  • ASTASAK Eğitimindeyken Adaylığın Sonlandırılması İşleminin İptali

ASTASAK Eğitimindeyken Adaylığın Sonlandırılması İşleminin İptali

Meslek yüksekokulu ya da fakülteleri bitiren kişilerden muvazzaf astsubay olmak isteyenler dış kaynaktan muvazzaf astsubay temin yönetmeliğinde geçen şartları taşımak zorundadır. 

ASTASAK Eğitimindeyken Adaylığın Sonlandırılması İşleminin İptali

ASTASAK Adaylığının Sonlandırılması İşleminin İptali

ASTASAK açık anlamı ile astsubay temel askerlik ve astsubaylık anlayışı kazandırma olarak geçmekte olup kendi nam ve hesabına en az iki yıl süreli yüksekokul, meslek yüksekokulu ya da fakülteleri bitiren kişilerden muvazzaf astsubay olmak isteyenler dış kaynaktan muvazzaf astsubay temin yönetmeliğinde geçen şartları taşımak zorundadır. 

ASTASAK Eğitimine Katılacaklarda Aranacak Nitelikler Nelerdir?

ASTASAK eğitimine katılacak kişilerde bulunması gereken nitelikler dış kaynaktan muvazzaf astsubay temin yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Bu yönetmelik gereği; genel şartlar, öğrenimle ilgili şartlar, sağlık ve yaş ile ilgili şartlar ile diğer nitelikler olmak üzere dört farklı başlıkta nitelikler sıralanmıştır. Buna göre astasak adaylarında bulunması gereken nitelikler;

ASTASAK eğitimi adaylarında bulunması gereken genel şartlar;

Öncelikli olarak astasak eğitimine tabi tutulacak olan kişilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması şarttır. Her askeri personel alımlarında olduğu gibi astasak eğitimine tabi tutulacak olan kişilerde bulunması gereken cezai şartlar da mevcuttur. Buna göre taksirli suçlar dışında zamanaşımına uğramış ya da affa uğramış olsa dahi ya da para cezasına çevrilmiş yahut ertelenmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adli sicilden çıkarılmış olsa dahi bir suçtan ötürü hükümlü bulunmamak yahut soruşturma altında olmamak gerekmektedir. Ayrıca muvazaaf astsubay olacak ve astasak eğitimine katılacak dış kaynaktan muvazzaf astsubay olma şartlarından bir diğeri de kişinin sivil okulardan herhangi bir sebeple çıkarılmamış olması da gerekir. 

Astasak eğitimine alınacak kişinin önceden herhangi bir askeri okuldan ne sebeple olursa olun çıkarılmamış olması da şarttır. Burada en çok sorun yaşan şartlardan birisi tabi ki de güvenlik soruşturmasının olumsuz olmasıdır. Yapılacak güvenlik soruşturmasının olumsuz olması ile birlikte kişi ya hiç astasak eğitimine alınmadan ilişiği kesilecek ya da astasak eğitimi sonrasında bir sorunla karşılaşılmış ise bu durumda da ilişik kesilme yoluna gidilebilcektir. Bahsedilmesi gereken önemli konulardan olduğunu düşündüğümüz güvenlik soruşturması hususu 7315 sayılı kanunda düzenlenmiş olup aykırılık durumunda işlem tesis edilecektir. Ancak idarenin her göstermiş olduğu güvenlik soruşturması olumsuz olma gerekçesi tabi ki de her zaman hukuka uygun değildir ve astasak adaylarının mağduriyetlerine yol açabilmektedir. Bundan dolayı açılacak iptal davalarında gerekçeli savunmaların yapılarak durumun üstesinden gelinebilmesi şarttır. Astasak eğitimine tabi tutulacak kişilerde tutum ve davranışları bakımından yasadışı siyasi, yıkıcı irticai bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş bu ve benzeri faaliyetlerde bulunmamış olmak gereklidir. Ayrıca kanunda ahlaki unsurlara ilişkin bir düzenleme yapılmış ve herhangi bir erkek ya da bayanla nikahsız yaşamak da engel teşkil edecek durumlar içinde yer almıştır. Kişi daha önceden çalıştığı kurum ya da kuruluşlardan disiplinsizlik yahut ahlaki nedenlerle çıkarılmış ise yine astasak eğitimine tabi tutulamayacaktır. Yine yedek subay olamaz kararı bulunan kişiler de astasak eğitmine alınmayacaktır. 

Astasak eğitimine katılabilmek için 26 yaşından gün almamış olmak ve Sağlık Yeteneği yönetmeliğinde yer alan düzenlemelere göre muvazzaf astsubay olur kararlı sağlık kurul raporu da almak gerekmektedir. 

ASTASAK Adaylığı Sonlandırılan Kişilerin Hakları Nelerdir?

ASTASAK adaylığı sonlandırılan ve ilişiği kesilen kişilerin en temel Anayasal hakkı tabi ki de dava açarak durumun ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Zira özellikle güvenlik soruşturması neticesinde kişilerin ilişikleri kesilmekte ve mağduriyetleri ile karşılaşılabilinmektedir. Bunun üstesinden gelebilmek için idare mahkemelerinde idari işlemin iptali davası açılması tavsiye olunur. 

ASTASAK Adaylığının Sonlandırılması İptal Davası Nerede Açılır?

ASTASAK iptal davaları idari işlemin iptali davası niteliğinde olduğundan dolayı görevli ve yetkili mahkeme 2577 sayılı kanun gereği idare mahkemesi olacaktır.

ASTASAK Adaylığının Sonlandırılması İptal Davasında Zamanaşımı

ASTASAK kursiyeri olup da yukarıda yer vermiş olduğumuz hususlardan birinin gerekçe gösterilerek kişinin ilişiği kesilmiş ise dava ilişik kesme tarihinden itibaren 60 gün içinde açılmalıdır. Çünkü bu işlem açık bir şekilde kişiye tebliğ edildikten itibaren dava açma zamanaşımı işlemeye başlayacaktır. 60 günlük süre hak düşürücü süredir ve idare mahkemesi davalı kurum itiraz etmese dahi davanın süresinde açılıp açılmadığını inceleyecektir. Bundan mütevellit bu davaların ilişik kesilmesinden itibaren 60 gün içinde açılması şarttır. 60 gün iş günü değil bilakis normal gün hesabıdır.

Temel Askerlik ve Astsubay Anlayışı Kazandırmaya (ASTASAK) İlişkin Yargı Kararları

T.C.
ANKARA
13. İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/...

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI
İSTEYEN (DAVACI)                                    : ...
VEKİLİ                                                        : 
AV. BİLGEHAN UTKU - (e-tebligat)
KARŞI TARAF (DAVALI)                             : MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI /ANKARA

VEKİLİ                                                          : AV. ...
İSTEMİN ÖZETİ : Davacı tarafından, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu'nda Astsubay Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma(ASTTASAK) eğitimi görmekte iken güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle adaylık işlemlerinin sonlandırılmasına ilişkin 10/01/2022 tarihinde tebliğ edilen işlemin; güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasını gerektirecek bir hususun bulunmadığı, herhangi bir açıklamanın yapılmadığı, dolayısıyla hukuka ve mevzuata aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve mahrum kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

SAVUNMA ÖZETİ : Askerlerin vazifelerini icra ederken hiçbir tesir altında kalmamaları ve aldıkları emirleri vatana sadakat duygusuyla harfiyen yerine getirmeleri gerektiği, dolayısıyla personel seçimi aşamasında mümkün olduğunca titiz davranılarak görevin yerine getirilmesi noktasında doğacak her türlü olumsuz riskin en aza indirilmeye çalışıldığı, davacının da hakkında yürütülen güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı, bu nedenle yürüteceği astsubaylık görevine uygun olmadığı değerlendirilerek ilişiğinin kesilmesine yönelik dava konusu işlemin tesis edildiği, kamu yararı gözetilerek tesis edilen işlemde yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden hukuka aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara 13. İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek yürütmenin durdurulması istemi hakkında gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde; "Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur." hükmüne yer verilmiştir.

7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nun ''Arşiv araştırması'' başlıklı 4. maddesinde ''(1) Arşiv araştırması; a) Kişinin adli sicil kaydının, b) Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının, c) Kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, ç) Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların, d) Hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının, mevcut kayıtlardan tespit edilmesidir.'', ''Güvenlik soruşturması'' başlıklı 5. maddesinde ''(1) Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin; a) Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin, b) Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, c) Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının, mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir.'' düzenlemeleri yer almaktadır. 23/03/2021 tarih ve 31432 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Fakülte ve Yüksekokullar Askeri Öğrenci Komutanlığı ve Öğrencileri ile Fakülte ve Yüksekokullardan Yetişen Subaylara ve Astsubaylara İlişkin Yönetmeliğin ''Askerî öğrenciliğe giriş şartları'' başlıklı 11. maddesinde ''(1) Askeri öğrenciliğe giriş şartları şunlardır: (...) f) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş, zamanaşımına uğramış, hapis cezası seçenek yaptırımlarına çevrilmiş, ertelenmiş veya hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adli sicilden çıkartılmış olsa bile herhangi bir suçtan hükümlü bulunmamak veya hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemiş olmak.(...) r) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu sonuçlanmış olmak.(...)'' düzenlemesi yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu'nda 2020 yılı için iç kaynaktan astsubay temini kapsamında Astsubay Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma(ASTTASAK) eğitimine 28/07/2021 tarihi itibarıyla başladığı, eğitime devam etmekte iken hakkında yapılan güvenlik soruşturması neticesinde ''Kendisi hakkında: 27/04/2010 tarihinde Silifke Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/550 esas ve 2010/731 karar sayısı ile "Hakaret" suçundan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği'' bilgisinin elde edilmesi üzerine yapılan değerlendirme neticesinde davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı kanaatine varıldığı ve bu sebeple Fakülte ve Yüksekokullar Askeri Öğrenci Komutanlığı ve Öğrencileri ile Fakülte ve Yüksekokullardan Yetişen Subaylara ve Astsubaylara İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinin 1. fıkrasının (r) bendi uyarınca 10/01/2022 tarihi itibarıyla ilişiğinin kesilmesine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda, dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler ile UYAP entegrasyon kayıtlarının incelenmesinden; davacı hakkında ''Hakaret'' suçu nedeniyle yapılan yargılama neticesinde Silifke Sulh Ceza Mahkemesi'nin 15/07/2010 tarih ve E:2010/550, K:2010/731 sayılı kararı ile davacının 1.500 TL Adli Para Cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği, ancak 5271 sayılı Kanun'un 231/5 maddesi uyarınca hükmün açıklanması geri bırakılarak 5 yıl denetim süresi belirlendiği, bu kararın 14/09/2010 tarihinde kesinleştiği, aynı Mahkemenin 04/02/2022 tarih ve E:2010/550, K:2010/731 sayılı ek kararı ile de davacının denetim süresi içerisinde kasten herhangi bir suç işlememiş olması nedeniyle açıklanması geri bırakılan 15/07/2010 tarih ve E:2010/550, K:2010/731 sayılı kararın kaldırılarak davanın düşürüldüğü, bahse konu kararın da 24/02/2022 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

Yukarıda ayrıntısına yer verilen Fakülte ve Yüksekokullar Askeri Öğrenci Komutanlığı ve Öğrencileri ile Fakülte ve Yüksekokullardan Yetişen Subaylara ve Astsubaylara İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) ve (r) bentleri ile herhangi bir suç nedeniyle hakkında hükmün açıklanması geri bırakılan ya da hakkında yapılan güvenlik soruşturması olumsuz neticelenen kişilerin askeri öğrenciliğe giriş şartlarını taşımadığı kabul edilerek ilişiklerinin kesilmesinin öngörüldüğü, uyuşmazlık bu yönüyle ele alındığında, davacı hakkında yürütülen güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle söz 
11. maddesinin 1. fıkrasının (r) bendi uyarınca ilişik kesme işleminin tesis edildiği, her ne kadar idarece güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına sebep teşkil eden husus ''Hakaret'' suçu nedeniyle yapılan yargılama neticesinde hükmedilen Silifke Sulh Ceza Mahkemesi'nin 15/07/2010 tarih ve E:2010/550, K:2010/731 sayılı Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı olarak gösterilmiş ise de, aynı Mahkemenin 04/02/2022 tarih ve E:2010/550, K:2010/731 sayılı ek kararı ile davacının denetim süresi içerisinde kasten herhangi bir suç işlememiş olması nedeniyle açıklanması geri bırakılan 15/07/2010 tarih ve E:2010/550, K:2010/731 sayılı kararın kaldırılarak davanın düşürülmüş olması nazara alındığında karar tarihi itibariyle davacı hakkında herhangi bir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararından ve güvenlik soruşturmasının olumsuz değerlendirilmesini gerektirecek bir durumun varlığından söz edilemeyeceği, dolayısıyla askeri öğrenciliğe giriş şartlarını kaybetmediği sabit olan davacının ilişiğinin kesilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan; dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu saptanmasına rağmen uygulamanın sürdürülmesi, tüm eylem ve işlemleri hukuka uygunluk karinesine dayanan hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacaktır. Zira, işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmemesi halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak ilgili açısından oluşacak zarar, işlemin uygulanmasına devam olunmasıyla artacak, davacının Anayasa ile güvence altına alınan kamu hizmetine girme hakkı ihlal edilerek telafisi güç zararlar doğuracaktır.

Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın dava sonuna kadar yürütmesinin durdurulmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 7 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere, 24/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
ANKARA
15. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/...

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI
İSTEYEN (DAVACI)                                   :
 ...
VEKİLİ                                                        : ...
KARŞI TARAF (DAVALI)                            : MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 
VEKİLİ                                                        : AV....

İSTEMİN ÖZETİ                 : Davacı tarafından, Kara Kuvvetleri Komutanlığı dış kaynaktan muvazzaf astsubay temin faaliyeti kapsamında 26/07/2021 - 14/01/2022 tarihleri arasında icra edilen 17. Dönem Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma (ASTTASAK) eğitimine devam etmekteyken güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle muvazzaf astsubay adaylığına son verilerek 10/01/2022 tarihinde ilişiğinin kesilmesine dair davalı idare işleminin; hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

SAVUNMA ÖZETİ    : İşlemin hukuka uygun oluğu savunularak yürütmenin durdurulması talebinin ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 15. İdare Mahkemesince, dava dosyası incelenerek yürütmenin durdurulması istemi hakkında işin gereği görüşüldü:

Dava; davacının Kara Kuvvetleri Komutanlığı dış kaynaktan muvazzaf astsubay temin faaliyeti kapsamında 26/07/2021 - 14/01/2022 tarihleri arasında icra edilen 17. Dönem Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma (ASTTASAK) eğitimine devam etmekteyken güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle muvazzaf astsubay adaylığına son verilerek 10/01/2022 tarihinde ilişiğinin kesilmesine dair davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27'. maddesinin (02/07/2012 gün ve 6352 sayılı Kanun'un 57'nci maddesi ile değişik) ikinci fıkrasında, "Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. ..."  hükmüne yer verilmiştir.

7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nun 3. maddesinde, "(1) Arşiv araştırması, statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında yapılır.

(2) Kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılır."; 4. maddesinde, "(1) Arşiv araştırması;
a) Kişinin adli sicil kaydının, 
b) Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının, 
c) Kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, 
ç) Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların,
d) Hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının,
mevcut kayıtlardan tespit edilmesidir." düzenlemesine; 5. maddesinde, "(1) Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin;
a) Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin,
b) Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin,
c) Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının,
mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Kara Kuvvetleri Komutanlığı dış kaynaktan muvazzaf astsubay temin faaliyeti kapsamında 17. Dönem ASTTASAK eğitimine devam eden davacı hakkında yukarıda aktarılan mevzuat gereğince yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasında, hakkında İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.03.2017 tarihli ve E:2015/981, K:2017/158 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin anlaşılması üzerine, davacının arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması olumsuz değerlendirilerek adaylığının sonlandırılmasına dair dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

7315 sayılı Kanunun yukarıda metnine yer verilen 4/1-ç maddesi uyarınca, kişi hakkındaki Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına (HAGB) dair kararlar kapsamındaki olgular, arşiv araştırmasında tespit edilecek hususlar arasında yer almakla birlikte; arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumsuz kabul edilmesi için tespit edilen söz konusu olgular sebebiyle kişinin terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat veya iltisak içinde olduğu veya yabancı devlet kurumları/yabancılar ile ilişiğinin olduğu veya görevin gerektirdiği nitelikleri taşımadığı hususlarının ortaya konulması gerekmektedir.

Uyuşmazlığa konu olayda, davacı hakkında verilen İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.03.2017 tarihli ve E:2015/981, K:2017/158 sayılı kararının incelenmesinde davacı ile aile üyeleri arasında yaşanan kavga sebebiyle açılan kamu davasına ilişkin olduğu, davacının söz konusu eylemlerinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralamaya neden olma fiiline ilişkin olduğu, yapılan yargılama neticesinde davacı hakkında "basit yaralama" suçundan HAGB, "tehdit" suçundan beraat, "hakaret" suçundan ise kamu davasının düşürülmesi kararı verildiği; aile hayatı ile ilgili olan ve kamu görevi ile ilişkisi kurulmayan söz konusu olay ve olgunun tek başına davacının muvazzaf astsubay olarak istihdamına engel teşkil edecek nitelik taşımadığı anlaşıldığından, bahsi geçen HAGB kararları sebebiyle davacının arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumsuz değerlendirilerek muvazzaf astsubay adaylığının sonlandırılmasına dair işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan, dava konusu işlemin davacının çalışma hakkına ilişkin olması nedeniyle uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği de açıktır.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin dava sonuna kadar yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere 18/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

ASTASAK Güvenlik Soruşturması

T.C.
ANKARA
18. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO         : 2021/...
KARAR NO         : 2022/...

DAVACI             : ...
VEKİLİ             : 
AV. BİLGEHAN UTKU

DAVALI             : MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI
VEKİLİ             : AV. ...
DAVANIN ÖZETİ : Kara Kuvvetleri Komutanlığı Astsubay Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma eğitimi gören davacı tarafından; adaylık işleminin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle sonlandırılmasına yönelik 27.10.2021 bildirim tarihli işlemin iptali ile mahrum kalınan parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Karar veren Ankara 18. İdare Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü:
Dava, davalı idarenin 27.10.2021 bildirim tarihli işlemin iptali ile mahrum kalınan parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20. maddesinde; "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. ... Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir." hükmü yer almaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde; " ... Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. ...
Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. ..." hükmüne yer verilmiştir.

7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; " Bu Kanun, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeleri, kimler hakkında yapılacağını, araştırma konusu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğunu, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağını, hangi mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağını, Değerlendirme Komisyonunun oluşumu ve çalışma usul, esaslarını, veri güvenliği ile verilerin saklanma ve silinme sürelerini düzenlemektedir.

Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 11. maddesinde, erginlik (reşitlik) yaşı 18 olarak kabul edilmiş, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 6/1-c maddesinde, 18 yaşını doldurmamış kişinin çocuk olduğu, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 3/1-a maddesinde ise, daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişinin çocuk olduğu vurgulanmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin, 1. fıkrasında da; "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…),
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d)Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.
(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında, birinci fıkra hükmü uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda metnine yer verilen 4721 ve 5237 sayılı Kanun kuralları birlikte değerlendirildiğinde, 18 yaşını doldurmamış her kişinin çocuk sayıldığı, kişinin 18 yaşından önce ergin (reşit) olsa dahi çocuk sayılmaya devam edileceği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin, 4. fıkrasına göre de, fiili işlediği sırada 18 yaşından küçük olan kişiler hakkında 53/1-a-b-c-d-e maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmeyeceği görülmektedir.

Diğer yandan, ülkemiz, 20-30 Eylül 1990 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde toplanan Çocuklar İçin Dünya Zirvesinde "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"yi imzalamış, anılan sözleşme 27.01.1995 tarihinde yürürlüğe girerek Anayasa’nın 90. maddesine göre iç hukuk normu halini almıştır.

Söz konusu sözleşme kapsamında düzenlenen ve 15/7/2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak, yürürlüğe giren 5393 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile çocuğun bir suçu işlediği değil, bir suça sürüklendiği kabul edilmiştir. Bu yaklaşım, çocuğu suç işleyen bir suçlu olarak görmeyip, onun suça sürüklendiğini kabul ederek bir anlamda fail çocuğu da suçun mağduru konumunda kabul etmekte, doğal olarak da suça sürüklenen çocuğun cezalandırılmasını değil, korunmasını temel amaç olarak kabul etmektedir.

Çocuk adalet sisteminde verilecek tepkinin öncelikli amacı, suçun işlenmesinin önlenmesi veya mağdurun haklarının korunması değil, çocuğun içinde bulunduğu ortamdan çıkarılıp korunması, suç işlemeyi bir yaşam biçimi haline getirmesinin önlenmesi yani çocuğun iyileştirilmesidir.

Anılan hedefler doğrultusunda, Adli Sicil Kanununda da düzenlemeler yapılmış olup, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 'Arşiv bilgilerinin istenmesi' başlıklı 10/3. maddesinde de; “Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebilir.'' kuralına yer verilmiştir.

Adli Sicil Kanununun bu hükmü ile de Kanun koyucu, suç işleyen küçüklerin topluma kazandırılmasını amaçlamış, bu yüzden de küçüklerle ilgili sabıka kayıtlarının kullanılmayacağı, başka bir ifade ile küçüklerin sabıka kayıtları esas alınarak bir işlem tesis edilemeyeceği, bu kişilerin sabıka kayıtlarının ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılıkları hâkim ve mahkemelerce istenebileceği hüküm altına alınmıştır.

Olayda, davacı hakkında yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına dayanak alınan verinin davacının 18 yaşından küçük iken işlediği iddia olunan bir suç sebebiyle hakkında yürütülen soruşturma sonucunda verilen takipsizlik kararına dayandığı görülmektedir.

Bu durumda, dava konusu işlemin sebebi olan soruşturmada davacının takipsizlikle sonuçlanan suça ilişkin soruşturmanın açıldığı tarihte 18 yaşını doldurmadığı 11 yaşında olduğu, başka bir ifade ile çocuk olduğu, davacı hakkında tesis edilen işlemin, Adli Sicil Kanununun 10/3. maddesi gereğince davalı idareye verilmemesi ve idarece kullanılmaması gereken bir bilgiye, yani 18 yaşından küçükken suç işlediği iddiasıyla yapılan soruşturmaya ilişkin olarak davacı hakkında verilen karara dayandığı ve 18 yaşından küçükken işlediği iddia edilen bir suçtan dolayı hakkında takipsizlik kararı verilen davacı hakkında sürekli bir kamu görevini üstlenmekten yoksun bırakılamayacağı hususu dikkate alındığında; davalı idarece anılan Kanun hükmüne aykırı olarak ve Anayasa'nın 20. maddesinde yer alan özel
hayata saygı hakkı ihlal edilmek suretiyle elde edilen arşiv kaydına dayanılarak tesis edilen
işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Ayrıca, davacı hakkındaki Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmanın 2009 yılında takipsizlik ile sonuçlandığı dikkate alındığında; güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle, davacının adaylık işlemlerinin sonlandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Öte yandan; hukuka aykırılığı tespit edilen işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının dava tarihinden (28.10.2021) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği açıktır. Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline,

T.C.
ANKARA
16. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO            : 2021/...
KARAR NO         :2022/...
DAVACI            : 
VEKİLİ            : 
Av. Bilgehan Utku - (E-Tebligat)
    
DAVALI            : Milli Savunma Bakanlığı -Ankara 
VEKİLİ            : 

DAVANIN ÖZETİ    :  Balıkesir Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığında Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma Eğitimi almakta olan davacı tarafından, hakkında yürütülen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle astsubay adaylık/eğitim işlemlerinin sonlandırılmasına ilişkin işlemin; güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını olumsuz etkileyecek bir hususun mevcut olmadığı, haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ    : Davacı hakkında yürütülen güvenlik soruşturma ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen bilgilerin olumsuz olarak değerlendirilmesi neticesinde tesis olunan işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK  MİLLETİ  ADINA

Karar veren Ankara 16. İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava, Balıkesir Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığında Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma Eğitimi almakta olan davacı tarafından, hakkında yürütülen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle astsubay adaylık/eğitim işlemlerinin sonlandırılmasına ilişkin işlemin  iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları üzerine 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu çıkarılmış ve bu Kanun 17/04/2021 tarih ve 31457 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yeni yasal düzenlemede hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacaklar, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak birimler, kişisel verilen korunmasına ilişkin temel ilkeler ile güvenlik soruşturması ile ilgili çeşitli hükümlere yer verilmiş, "Hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacaklar" başlıklı 3. maddesinde, "(1) Arşiv araştırması, statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında yapılır. (2) Kurum ve kuruluşlarda, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacak öğretmenler, üst kademe kamu yöneticileri, özel kanunları uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulan kişiler ile milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birim, proje, tesis, hizmetlerde statüsü veya çalıştırma şekline bağlı olmaksızın istihdam edilenler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması birlikte yapılır." hükmüne, "Arşiv araştırması" başlıklı 4. maddesinde, "(1) Arşiv araştırması;
a) Kişinin adli sicil kaydının,
b) Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının,
c) Kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının,
ç) Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin onüçüncü fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların,
d) Hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının,
mevcut kayıtlardan tespit edilmesidir." hükmüne, "Güvenlik soruşturması" başlıklı 5. maddesinde, "(1) Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak kişinin;
a) Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin,
b) Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin,
c) Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının,
mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir." hükmüne yer verilmiş ve 14. maddesi ile mevzuatta 4045 sayılı Kanuna yapılan atıfların 7315 sayılı Kanuna yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
Dış Kaynaktan Muvazzaf Astsubay Temin Yönetmeliği'nin 6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinde, yapılacak güvenlik soruşturmasında olumlu sonuç almak, muvazzaf astsubay adaylarında aranacak nitelikler arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2020 yılı Dış Kaynaktan Muvazzaf Astsubay temini kapsamında yapılan sınavlarda başarılı olduğu ve  Balıkesir Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığında Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma Eğitimine katıldığı,  hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz olduğundan bahisle adaylık işlemlerinin sonlandırılması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacı hakkında yürütülen güvenlik soruşturması neticesinde, kendisi hakkındaki bilgi notunda, "9/11/2020 tarihinde işlemiş olduğu "Taksirle Ölüme Neden Olma" suçundan ...Asliye Ceza Mahkemesinde 2021/53 esas sayılı dosyasında dava açıldığı ancak yargılamanın halen devam ettiği, duruşmanın 12/10/2021 tarihinde olacağı kayıtların tetkikinden anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildiğinin görülmesi üzerine Mahkememizce UYAP üzerinden inceleme talebi gönderilmek suretiyle erişilen ...Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/53 esasına kayıtlı dosyasında davacı hakkında tanzim olunan 11/1/2021 tarihli iddianamede, "...Yürütülen soruşturma sonucu toplanan tüm delillere göre şüphelinin olay günü, olay yeri tespit tutanağı, tanık ifadeleri, müşteki ifadesi ve şüpheli ifadesi nazara alındığında, ... müteveffa ...'ı tarlada bulunduğu esnada tarla sürerken dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucunda gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne riayet etmeyerek kullanmış olduğu traktör ile ezerek ölümüne sebebiyet verdiği ve üzerine atılı TCK 85/1. maddede düzenlenen taksirle öldürme suçunu işlemiş olduğu, her ne kadar TCK 22/6. maddede düzenlenen şahsi cezasızlık sebebi gündeme gelse de bu hususun mahkeme tarafından takdir edilmesinin münasip olduğu anlaşılmış olup..." tespitlerine yer verildiği görülmüştür.

Bu durumda, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde davacı hakkında istihbarat bilgi notunda bahsi geçen hususun irdelenmesinden, davacı hakkında devam eden ceza kovuşturma kapsamındaki olayın oluş şekli ile olgular bir bütün olarak irdelendiğinde, davacının işlediği fiilin niteliğinin görevinin gereklerini ihlal etmediği ve görevine yansıyacak bir durum olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca davacının devletin güvenliğini tehlikeye düşürebilecek yasa dışı ideolojik bir görüşü benimsediği veya kurumun güvenliğini ihlal edebilecek tutum ve davranışlar içerisinde bulunduğunu ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belgenin de olmadığı anlaşılmakla, davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz olduğundan bahisle adaylık işlemlerinin sonlandırılmasına ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, Anayasanın 125. maddesi uyarınca idarenin işlem ve eylemlerinden kaynaklanan zararı tazmini gerektiğinden, hukuka aykırı bulunarak iptal edilen işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının her birinin tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı  parasal haklarının her birinin tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine,

1