Hırsızlık Suçu ve Cezası TCK 141

  • Anasayfa
  • Hırsızlık Suçu ve Cezası TCK 141

Hırsızlık Suçu ve Cezası TCK 141

Mil Hukuk: TCK 141 ve Devamı Maddelerde Düzenlenmiş Olup Yüz Kızartıcı Suçlar Arasında Yer Almaktadır! Hükmü, Ahlaki Değerler, Caydırıcı Cezalar..

Hırsızlık Suçu ve Cezası TCK 141

Hırsızlık Suçu ve Cezası TCK 141

Genel Açıklama

Ceza Hukuku/Hırsızlık Suçu ve Cezası Türk Ceza Kanunun 141-147’nci maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Hırsızlık Suçu, Türk Ceza Kanunun “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlıklı onuncu bölümünün altında 141’inci maddesinde; zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak olarak tanımlanmış TCK 141/1’de suçun temel şekli, TCK 142 ve 143’üncü maddelerinde nitelikli halleri, TCK 144 ve 146’ncı maddelerinde ise cezanın indirilmesini gerektiren hallere yer verimiş, TCK 145’inci maddesinde malın değerinin azlığı ve TCK 147’de zorunluluk hali düzenlenmiştir. 

Hırsızlık Suçu, seçimlik ve serbest hareketli bir suç olup suçun TCK 141 ve devamı maddelerinde düzenlenen halleri şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından soruşturma süreci suçun öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır.  Soruşturma ve kovuşturma aşamasında ifadelerin alınması, delillerin toplanması, somut olayın hem mağdur hem de fail açısından açıkça ortaya çıkarılması, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşup oluşmadığının ve suçun nitelikli halinin olup olmadığının tespiti için ve de Hırsızlık suçu yüz kızartıcı bir suç olduğundan ceza miktarı ne olursa olsun suçun niteliği nedeniyle yargılanan kişinin tüm hayatını etkileneceğinden alanında uzman ceza avukatından yardım alınması tavsiye edilmektedir. 

Bunun yanı sıra Hırsızlık suçu sonucu hükmedilen cezaya göre gerek 657 sayılı Devlet Memurluğu Kanunu gerekse özel kanunlarda meslekten çıkarma sonucunu doğurmaktadır. Bu durumda ise  memur davalarına bakan avukatlar ile idari dava avukatından da hukuki sürecin takibi bakımından hukuki destek alınması önemle tavsiye olunur.

Hırsızlık Suçunda Korunan Hukuksal Yarar

Hırsızlık Suçu Türk Ceza Kanunun “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde yer almaktadır. Bu kapsamda hırsızlık suçunun mülkiyet hakkını korunduğu söylenebilir ancak öğretide ve suçun unsurlarına bakıldığı takdirde mülkiyet hakkı yanında zilyetliği de koruduğunu söylemek yerinde olacaktır. Nitekim hırsızlık suçunda suça konu malın ekonomik bir değer taşıyıp taşımadığına, sonucunda zarar oluşup oluşmadığına ya da kişinin zararı kaşılamasına bakılmaksızın belirli bir malın zilyetliğinin alınması suçu oluşturmaktadır. Görüleceği üzere madde, malın bir yerden alınması yani zilyetin hakimiyet alanından çıkararak zilyetliğin ihlal edilmesinin önlenmesi şeklinde düzenlendiğinden korunan hukuki yararın zilyetlik olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

Hırsızlık Suçunun Maddi Konusu

Hırsızlık Suçunun maddi konusunu başkasına ait taşınır mallar oluşturmaktadır. Başkasına ait olma ve taşınır mal olma kavramlarını ayrı ayrı izah etmek suçun maddi konusunun anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Buna göre;

Mal kavramı; “günlük yaşamda ve ilişkilerde herhangi bir gereksinimin karşılanması için kullanılan ve maddi varlığa sahip, insan dışı, mülkiyete konu olabilen taşınır şeyler” olarak tanımlanmaktadır. Buna göre hayvanlar da mal kapsamına girmekte ancak hizmet, fikir gibi maddi varlığa sahip olmayan şeyler mal kavramı içerisinde değerlendirilmediğinden hırsızlık suçunun konusunu oluşturmamaktadır. Öte yandan sıra malın değeri farklı bir ifadeyle ekonomik değerinin olmaması suçun oluşması açısından herhangi bir özellik göstermese de TCK 145 açısından malın değerinin azlığı cezada indirime ya da cezadan vazgeçilmesine neden olarak düzenlenmiştir. Ayrıca belirtmekte fayda vardır ki; hamiline yazılı çek ve senetler, ibraz edene ödemeyi gerektiren her türlü piyango biletleri de mal niteliğinde olduğunda hırsızlık suçunun konusunu oluşturur. Malın katı, sıvı ya da gaz olması farketmemekle birlikte enerjinin ekonomik değer taşıdığı sürece hırsızlık suçunun konusu olacağı hususundaki 141’inci maddenin ikinci fıkrasının 6352 sayılı kanunla kaldırılması sebebiyle hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilmemektedir. Zira 141/2 fıkrasını kaldıran maddede; “abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi” hırsızlık suçundan çıkarılarak TCK 163 kapsamında “karşılıksız yararlanma suçu”nun konusu olacaktır. Aynı şekilde telefon ya da şifresiz yayınlardan abone olmadan faydalanılması durumunda da hırsızlık suçu değil karşılıksız yararlanma suçu oluşacaktır. 

Türk Medeni Kanunu kapsamında yapılan mal tanımında da görüleceği üzere, insanlar mal kavramı içerisinde değerlendirilmemekte bu sebeple hırsızlık suçunun maddi konusunu oluşturmamaktadırlar. Ancak bedenden ayrılabilen kan veya organ hırsızlık suçunun maddi konu olabileceği gibi insan bedeninden ayrılabilen protezler mal niteliğindedir. Cesetler de mal niteliğinde olmayıp ceset veya kemiklerin alınması kişinin hatırasına hakaret suçundan cezalandırılacak cesetle birlikte gömülen malların alınması durumunda ise hırsızlık suçu söz konusu olacaktır. 

Taşınır mal kavramı; Hırsızlık suçu sadece taşınır mallar üzerinde işlenebilen bir suç olup hırsızlık suçu kapsamında taşınır mal kavramı, malın fiili olarak taşınabilmesi olarak anlaşılması gerekmektedir. Nitekim yargı kararlarında da hareket ettirilebilen her eşya taşınır mal kapsamına olduğu içtihat kazanmıştır. Örneğin, bir arazideki konteynır ya da direk veyahut binanın kapısı, penceresi sökülüp başka yere taşınabildiğinden taşınır mal kapsamında değerlendirilerek hırsızlık suçunun maddi konusu olacaktır. 

Başkasına Ait Olma Kavramı; hırsızlık suçunun maddi konusunu oluşturan malın mülkiyeti başkasına ait olmalıdır. Nitekim kişi kendi malını çalamayacağından hırsızlık suçu oluşmayacaktır. Kişinin bir başkasına ait olduğunu düşünerek aldığı malın kendisinin ait olması durumunda da hırsızlık suçu oluşmayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki failin maliki olduğu şey üzerinde malik sıfatını yitirdiği andan itibaren hırsızlık suçu işlenebilir suç olacaktır. 

Su, hava, vahşi hayvan gibi sahipsiz malların hırsızlığa konu olmayacağı tartışmasız ise de sahibi tarafından terkedilmiş malların hırsızlık suçunun maddi konusunu oluşturup oluşturmadığı ayrıca değerlendirilmelidir. Sahibinin kesin ve mülkiyetinden feragat anlamına gelebilecek şekilde malı terk etmiş olması durumunda hırsızlık suçunun konusu olamayacakken unutulmuş mal üzerinde malikin hala mülkiyet hakkı bulunduğundan somut olayın durumuna göre hırsızlık suçunun konusu olabilecektir. Bununla birlikte kaybedilmiş eşya fail tarafından bulunup da yetkili mercilere haber verilmeden malın maliki gibi tasarrufta bulunulması durumunda hırsızlık suçu değil TCK 160 maddesinde düzenlenen "Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf" suçu kapsamında cezalandırılacaktır. 

Hırsızlık Suçunda Maddi Unsur 

Hırsızlık Suçunun maddi unsuru taşınır malın zilyedin rızası olmadan, bulunduğu yerden alma eylemi oluşturmaktadır. Almak eylemi madde gerekçesinde; “… suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır” şeklinde açıklanmıştır. Buna göre bir malın zilyedin hakimiyet alanından çıkarılarak failin egemenlik alanına sokulmasıyla failin artık o mal üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği duruma gelmesi ile alma eylemi gerçekleşmiş olacaktır. Alma eylemi direkt fail tarafından gerçekleştirilebileceği gibi bir hayvan ya da bir araç kullanılarak da alınması durumu fark etmemektedir. 

Zilyedin rızası olmaksızın kavramından anlaşılması gereken ise, alındığı sırada o mal üzerinde egemenliği bulunan kişinin rızası olmamasıdır. Rıza bu suçta hukuka aykırılık unsuru değil tipiklik unsuru olup eğer zilyedin rızası varsa suçta yoktur. Malın alınması için verilecek rıza açık veya örtülü olarak verilebilir. Bununla birlikte küçüğün veya alkol uyuşturucu etkisinde olan daha farklı bir ifadeyle yapmış olduğu fiilin hukuki sonuçlarını kavrayacak irade yeteneğine sahip olmayanların  vermiş oldukları rıza geçerli sayılmayacak ve hırsızlık suçu oluşacaktır. 

Hırsızlık Suçunda Manevi Unsur

Hırsızlık Suçu kasten işlenebilen bir suç olmakla birlikte madde metninde geçen “kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadı” biçimindeki saikin yani özel kastın varlığı da aranmaktadır. Bunun yanı sıra suç kasten işlenebildiğinden kural olarak olası kastla da işlenebileceği unutulmamalıdır. Buna göre failin, kendisine yarar ya da bir başkasına yarar sağlamak amacıyla başkasına ait olduğunu bildiği ya da bir başkasının olabileceğini bildiği bir malı alması durumunda suç oluşacaktır. Failin kendisine veya bir başkasına yarar sağlama amacı; özel kast, bir başkasına ait olduğunu bir malı bilerek alması; kast, bir başkasına ait olabileceğini bildiği bir malı bunu bilerek  alması da; olası kast olarak ifade etmek doğru olacaktır. 

Malın bir yerden alındığı sırada, failin malın bir başkasına ait olduğunu bilmesine gerek bulunmayıp kendisine ait olmadığını bilmesi kastın varlığı için yeterlidir. Bu sebeple failin kendisine ait veya sahipsiz olan ya da sahibinin rızasının olduğunu düşünerek malı alması durumunda kast yokluğundan suç oluşmayacaktır. Ayrıca failin, mağdurun rızasının var olduğunu düşünerek malı alması durumunda TCK madde 30/1 gereği yanılma kastı kaldıracağından dolayı hırsızlık suçu cezalandırılmayacaktır. Son olarak suçun oluşması için failin kendisine ya da bir başkasına yarar sağlamak amacıyla hareket etmesi yeterli olup failin ya da üçüncü kişinin fiilen maldan yararlanması aranmamaktadır. 

Hırsızlık Suçunda Fail

Hırsızlık Suçunun faili herkes olabilir. Zira kanun maddesinde de  “kişi” ibaresi ile suçun özgü suç olmadığı yani herkes tarafından işleneceğini açıkça düzenlemiştir. 

Hırsızlık Suçunda Mağdur

Hırsızlık Suçunun mağduru açısından da fail başlığında belirtmiş olduğumuz gibi herhangi bir özellik göstermemektedir. Suçun mağduru herkes olabilir. Ancak hırsızlık suçunun nitelikli halinin düzenlendiği 142’nci maddede “Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,” ve “beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye” işlenmesi şeklinde düzenlendiğinden bu fıkralar açısından mağdurda özellik arandığı ortadadır. Suçun mağduru açısından aranan temel koşul malın o anki maliki ya da zilyedi olması zorunluluğu olup zilyetliğin hangi şekilde kazanılmış olduğu önemsizdir. 

Malın ahlaka, kanuna aykırı veya suç dolayısıyla elde edilmiş olması hırsızlık suçunun oluşmasına engel değildir. 

Hırsızlık Suçunun Benzer Suçlardan Farkı

Hırsızlık Suçu kanunun 141’inci maddesinde; zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak olarak tanımlanmış olup benzer içerikli diğer suçlar ile arasındaki farklar şu şekilde sıralanabilir;

Hırsızlık Suçu-Yağma Suçu Arasındaki Farklar

Hırsız suçu ile yağma suçu arasındaki temel fark malın zor kullanılarak alınmasıdır. Nitekim hırsızlık suçunda zilyedin rızası olmaksızın malın alınması suç kapsamında değerlendirilmekte iken yağma suçunda malın zilyedin elinden zorla alınması gerekmektedir. Nitekim yağma suçunun düzenlendiği TCK 148’inci maddesinde; “…tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan…” şeklindeki düzenleme ile yağma suçunun tehdit ve cebir kullanılarak işlenebildiği ifade edilmiştir.

Hırsızlık-Dolandırıcılık Suçu Arasındaki Farklar

Hırsızlık suçu ile dolandırıcılık suçu arasındaki temel farklar, mağdurun rızası, suçun konusu, kast unsurları üzerindedir. Rıza; hırsızlık suçunda mağdurun rızası olmadan malın alınması suçun tipiklik unsuru iken dolandırıcılık suçunda mal mağdurun rızası ile faile teslim edilmektedir. Ancak dolandırıcılık suçundaki rıza hileli davranışlarla yani mağdur hataya düşürülerek alınmaktadır. Suçun konusu; hırsızlık suçunda suçun konusunu sadece taşınır mallar oluştururken dolandırıcılık suçunun konusunu hem taşınır hem de taşınmaz mallar oluşturmaktadır. Kast; hırsızlık suçunda kendisine ya da bir başkasına yarar sağlamak özel kastı aranmakta iken dolandırıcılık suçunda genel kast yeterlidir.

Hırsızlık-Mala Zarar Verme Suçu Arasındaki Farklar

Hırsızlık suçu ile mala zarar verme suçu arasındaki fark ise suçların manevi unsuru hususundadır. Zira hırsızlık suçunda suçun manevi unsuru maldan kendisine ya da bir başkasına yarar sağlamak iken mala zarar verme suçunun manevi unsuru suça konu mala zarar vermektir.

Hırsızlık-Güveni Kötüye Kullanma Suçu Arasındaki Farklar

Hırsızlık suçu ile güveni kötüye kullanma suçu arasındaki fark zilyetliğin devri ve devir sonrası kullanımı şeklinde iki başlık altında izah edilebilir. Buna göre hırsızlık suçunda fail zilyetliği mağdurun rızası halefinde almakta güveni kötüye kullanma suçunda ise zilyetlik faile mağdur tarafından rızaen bırakılmaktadır. Failin zilyetliği devirden sonra kendisine ya da bir başkasına yarar sağlamak amacıyla malın devir amacına aykırı olarak kullanması veya devrin inkarı güveni kötüye kullanma suçunu hırsızlık suçundan ayıran diğer husustur.  

Hırsızlık Suçunun Basit Hali

Hırsızlık Suçunun basit hali TCK 141’inci maddenin birinci fıkrasında, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak olarak tanımlanarak suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında yer alan “Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.” Şeklindeki düzenlemesi ise 2.7.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun’un 105/5/a. maddesi hükmü gereğince yürürlükten kaldırılmıştır.

Hırsızlık Suçunun Nitelikli Hali

Hırsızlık Suçunun nitelikli halleri farklı bir ifadeyle daha fazla ceza verilmesini gerektiren haller TCK’nın “Nitelikli Hırsızlık” başlıklı 142’nci maddesinde ve “suçun gece vakti işlenmesi” başlıklı 143’üncü maddesinde belirlenmiştir. 

TCK 142/1 açısından;

 

Kime Ait Olursa Olsun Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Veya İbadete Ayrılmış Yerlerde Bulunan Ya Da Kamu Yararına Veya Hizmetine Tahsis Edilen Eşya Hakkında Hırsızlık

Hırsızlık suçunun bu nitelikli halinin oluşması için suç konusu malın kamu kurum veya kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunuyor olması gerekmektedir. Eşyanın bu halde kime ait olduğu yani devlete mi yoksa şahısa mı ait olduğunun herhangi bir önemi bulunmamakta eşyanın kamu kurum veya kuruluşunda bulunuyor olması yeterli görülmektedir. Kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında hırsızlık açısından da eşyanın kime ait olduğunu önemli olmayıp eşyanın kamu yarırına veya hizmetine tahsis edilmiş olması suçun oluşması için yeterlidir. 

Halkın Yararlanmasına Sunulmuş Ulaşım Aracı İçinde Veya Bunların Belli Varış Veya Kalkış Yerlerinde Bulunan Eşya Hakkında Hırsızlık:

Bu nitelikli halin uygulanması için suça konu eşyanın kime ait olduğu değil yine eşyanın bulunduğu hal önem taşımaktadır. Aracın halkın yararlanmasına sunulmuş olması zorunluluk olup aracın kamu ya da özel olması da suçun oluşması açısından fark yaratmamaktadır. Bu kapsamda halkın yararlanmasına sunulmuş olan otobüs, minibüs, taksi, vapur, uçak gibi araçlarda bulunan eşyaların alınması ile bu araçların kalkış varış noktaları olarak tabir edilen duraklarda bulunan eşyalar hakkında suçun işlenmesi halinde hırsızlık suçunun nitelikli hali gerçekleşmiş olacaktır. 

Bir Afet Veya Genel Bir Felaketin Meydana Getirebileceği Zararları Önlemek Veya Hafifletmek Maksadıyla Hazırlanan Eşya Hakkında Hırsızlık

Suçun bu nitelikli halinden failin sorumlu tutulabilmesi için savaş, yangın, deprem, sel, salgın hastalık gibi olayların zararını önlemek ya da hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında işlenmesi gerekmektedir. Bu eşyaların kime ait olduğu nitelikli hal açısından önemli olmadığı gibi eşyanın nerede olduğu, sürekli olarak bulundurulup bulundurulmadığı, kamunun ya da özel kişiye ait olup olmadığı da önemli değildir. 

Adet Veya Tahsis Veya Kullanımları Gereği Açıkta Bırakılmış Eşya Hakkında Hırsızlık

Hırsızlık suçun açıkta bırakılmış eşya kavramı, muhafaza altına alınmamış yani kilitlenmemiş eşya olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle eşyanın herkesin girebileceği bir yere bırakılmış ve korunması için herhangi bir önlem alınmamış olmamasıdır. Bunun yanı sıra açıkta bırakılan eşyanın adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış olması gerekmekte olup kullanım gereği açıkta bırakılmanın zorunlu olmasıdır. Eşyanın bu kapsamda olup olmadığı somut olay açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Geçici olarak eşyanın denetimsiz bırakılması durumunda bu nitelikli hal uygulanamamaktadır. Bu nitelikli halin uygulanmasına elektrik veya telefon direkleri, yola parkedilen yük ve yolcu araçları, trafik işaret ve lambaları gibi eşyalar örnek gösterilebilir. Eşya herkesin rahatlıkla girip çıkabileceği bir yere bırakılmışsa, eşyanın bırakıldığı yerde ayrıca eşyayı korumak ve gözetlemek için herhangi biri görevlendirilmişse, zilyet eşyayı kendisi gözetliyorsa, eşyanın toprağa ya da betona bağlanmış olması nedeniyle çalınması zorlaşmışsa bu nitelikli hal uygulanamamaktadır.  

TCK 142/2 açısından;

 

Kişinin Malını Koruyamayacak Durumda Olmasından Veya Ölmesinden Yararlanarak İşlenen Hırsızlık Suçu

Hırsızlık suçunun bu halinde kişinin maddede belirtilen halinin süreklilik arz etmesi aranmamakta olup suçun işlendiği anda mağdurun korunma için gerekli tedbirleri alamama durumu içerisinde bulunması yeterlidir. Buna göre mağdurun, bayılması, nöbet geçirmesi, alkol ya da uyuşturucu etkisi altında olması, kaza anı gibi durumlarda failin hırsızlık fiilini gerçekleştirmesi durumunda nitelikli halden cezalandırılması gerekecektir. 

Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle İşlenen Hırsızlık Suçu

Suçun elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle işlenmesi uygulama kapkaç olarak adlandırılmaktadır. suçun bu halinin uygulanabilmesi için eşyanın mağdurun üstünde olması gerekmektedir. Nitekim kişinin omuzundaki ya da elindeki çantanın, cüzdanın alınması durumunda bu nitelikli hal uygulanırken çantanın veya cüzdanın masanın üzerinde yani mağdurun üzerinde olmadığı durumlarda fail tarafından alınması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Bunun yanı sıra kişi üzerindeki eşyanın alınması sırasında cebir veya tehdit kullanılmaması gerekmektedir. Eğer fail mağdurun üzerindeki eşyayı alırken mağdur direnç göstermiş ise hırsızlık suçu değil yağma suçu oluşacaktır. 

Özel beceriyle işlenen hırsızlık suçu ise “yankesicilik” diye tabir edilen eylemi de içerisine alan geniş alana sahiptir. Buna göre failin mağdurun kendisini savunma imkanını ortadan kaldıran özel yöntemleri kullanmak suretiyle genellikle el çabukluğuyla ya da özel araçlar vasıtasıyla suçu işlemesi bu nitelikli hal olarak değerlendirilir.  

Hırsızlık Suçunun Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak işlenmesi 

Hırsızlık suçunun bu nitelikli halinin uygulanması için doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana gelmiş olması ayrıca bu durumun korku veya kargaşa yaratması gerekmektedir. Sosyal olaylar savaş, ayaklanma, terör saldırısı gibi toplumun bir kısmını etkileyen ve insandan kaynaklar olaylar olarak doğal afetler ise deprem, sel, yangın gibi insan etkeninin olmadığı afetler olarak anlaşılması gerekmektedir.

Hırsızlık suçunun Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak “veya kilitlenmesini engellemek” suretiyle işlenmesi

Hırsızlık suçunun bu nitelikli halinin uygulanması için failin haksız yere elinde bulundurduğu veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilidi açması gerekmektedir. Kilidin sağlam olup olmaması bu halde önemli olmayıp haksız yere kilidin ele geçirilmesi veya taklit anahtarın yahut diğer bir araçla kilidin açılması yeterlidir. Haksız yere elde bulundurmak deyiminden anahtarın mağdurun elinden cebir, tehdit, hırsızlık gibi hukuka aykırı bir şekilde alınmasını ifade etmekte olup mağdurun kendi rızası ile vermesi durumunda hırsızlık suçunun bu nitelikli hali değil güveni kötüye kullanma suçu oluşacaktır. Taklit anahtar ise başka kilitlere ait olup değiştirilen anahtar, diğer alet ise kilidin kırılmadan açılmasını sağlayan tel, maymuncuk gibi araçlar olarak ifade edilmektedir. Kilitlenmesi engellemek ise her ne şekilde olursa olsun kilidin mağdur tarafından kilitlenmesi önleyerek hırsızlık suçunun işlenmesi durumu nitelikli hal kapsamında değerlendirilmektedir.

Hırsızlık Suçunun Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle İşlenmesi

Hırsızlık suçunun bilgisayar programları, mobil uygulamalar veya diğer teknolojik aletler yardımıyla işlenmesi suçun işlenmesini kolaylaştırdığından dolayı hırsızlık suçunun nitelikli hali kapsamına alınmıştır. hızla gelişen teknoloji ve teknolojik araçların hırsızlık suçunun işlenmesinde araç olarak kullanılması durumunda fail temel cezada arttırıma gidilerek cezalandırılacaktır. 

Hırsızlık Suçunun Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak İşlenmesi

Tanınmamak için tedbir almak şeklinde hırsızlık suçunun nitelikli halin varlığı,  failin kılık kıyafet de dahil olmak üzere tanınmamak amacıyla her türlü tedbiri alarak suçu işlemesi halinde mümkün olmaktadır. Failin tanınmamaya yönelik bu tedbirleri sonucunda tanınmama sonucunu doğurup doğurmadığı önemli olmayıp failin bu kastla hareket etmiş olması yeterlidir. 

Yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınması ise failin kendini kamu görevlisi gibi göstermesi anlamına gelmektedir. 

Hırsızlık Suçunun büyük veya küçük baş hayvan hakkında İşlenmesi

Hırsızlık suçunun bu nitelikli halinin uygulanabilmesi için büyük baş ya da küçük baş hayvanların nerede olduğuna bakılmaksızın hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaları gerekmektedir. Büyükbaş Hayvan sığır, manda, at, deve, Devekuşu gibi hayvanlar Küçükbaş hayvan ise koyun, keçi ve tavşanı ifade etmektedir.

Hırsızlık Suçunun Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlenmesi

Hırsızlık suçunda failin bu nitelikli halden dolayı cezalandırılabilmesi için öncelikle malın muhafaza altına alınmış olması gerekmektedir. Bununla birlikte ilgili fıkrada da görüleceği üzere herkesin girebileceği bir yerde bırakılan eşyanın kilit altına alınmış olması gerekmekte olup eşya bina veya eklentilerinde muhafaza altına alınmış ise kilitlenmesine gerek yoktur. Nitekim kanun koyucu bina ve eklentilerine konulan eşyaların zaten koruma altına alındığını, konuttan daha geniş bir anlama sahip olan bu yapılara dışarıdan rıza haricinde girilmesi ya da ihlal edilmesi hukuka aykırı olduğundan ayrıca kilitlenmesi koşulunu aramamıştır. Bunun yanı sıra maddede bina ve eklentilerine girilmesi ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmadığından dışarıdan bu gibi yerlere el uzatılarak ya da başka bir araç kullanılarak eşyanın alınması durumunda da suçun nitelikli hali uygulanacaktır. Bir yerin bina sayılabilmesi için, bu amaca yönelik tahsis edildiği anlaşılabilir olması ve dış dünya ile ayrı tutulduğu açıkça ortaya konulabilmelidir. 

TCK 142/3 açısından;

 

Hırsızlık Suçunun Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde İşlenmesi

Hırsızlık Suçunun temel şeklinin düzenlendiği TCK’nın 141’inci maddesinin ikinci fıkrasındaki “Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.” Şeklinde düzenleme 6352 sayılı Kanunun 105/5/a. maddesi hükmü gereğince yürürlükten kaldırılmış ve böylelikle elektrik, doğalgaz ya da petrol gibi enerjiler hırsızlık suçunun konusu olmaktan çıkarılmıştır. Bu kapsamda elektrik ve doğalgaz hakkında işlenen suçlarda fail artık hırsızlık suçu değil TCK’nın 163/3 fıkrası gereği “karşılıksız yararlanma” suçundan yargılanacaktır. bu gibi enerjiler dışında kalan diğer enerji kaynakları kaynakları hakkında açıklamasını yapmış olduğumuz nitelikli hal uygulanmaya devam edecektir.    

Hırsızlık Suçunun bu nitelikli halinin oluşabilmesi için sıvı veya gaz halinde enerji olmanın yanı sıra bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde söz konusu eylemin gerçekleşmesi gerekmektedir. Eylemin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda ise maddenin ikinci cümlesinde de düzenlendiği üzere fail hakkında hükmedilen ceza arttırılacaktır. 

TCK 142/5 açısından;

 

Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması durumu (TCK 142/5)

Hırsızlık suçunun nitelikli haller başlıklı 142’nci maddesinin 4’nci fıkrasında düzenlenen bu halinde telefon veya elektrik nakil hatlarında ya da sistemlerinde veyahut demiryolu gibi ulaşım araçları hatlarında kabloların ya da alt yapı sistemlerinin çalınması kamu hizmetinin aksamasına hatta durmasına ve hatta kazalara sebebiyet verdiğinden dolayı kanun koyucu tarafından suçun bu hali nitelikli hal olarak değerlendirilmiştir. 

Hırsızlık Suçunun Gece Vakti İşlenmesi (TCK 143)

Türk Ceza Kanunun 143’üncü maddesinde hırsızlık suçunun geceleyin işlenmesi ayrı bir madde olarak suçun nitelikli hali diğer bir ifadeyle cezayı arttıran hal olarak düzenlenmiştir. Buna göre hırsızlık suçunun geceleyin işlenmesi durumunda hükmedilen ceza yarı oranında arttırılacaktır. Kanun koyucunun bu hali nitelikli kapsamında saymasındaki amaç suçun işlenmesinin ve sonrasında kaçmasının kolaylığıdır. Bu konuda üzerinde durmamız gerek son husus ise gece vakti tabirinden ne anlaşılması gerektiğidir. Gece vakti TCK madde 6 kapsamında, güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden süre olarak tanımlanmakta olup suçun nitelikli halinin uygulanırlığı açısından suçun işlendiği saatin doğru tespiti önem taşımaktadır.

Suçun gece mi gündüz mü işlendiğinin tespit edilemediği hallerde şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği fiilin gündüz işlendiği kabul edilmelidir.

Hırsızlık Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Haller (TCK 144)  

Hırsızlık suçunda cezaya etki eden haller arasında sayılan daha az cezayı gerektiren haller TCK 144’üncü maddesinde iki fıkra olarak düzenlenmiştir. Buna göre Hırsızlık Suçunun Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde işlenmesi veya bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi durumunda fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ya da adli para cezasına hükmedileceği düzenleme altına alınmıştır. 

Hırsızlık suçunun Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde işlenmesi durumu 

Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal özel hukuk çerçevesinde başkasının malı olarak sayıldığından hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaktadır. Ancak failin diğer paydaşlarla veya elbirliği ile diğer maliklerle beraber malik olduğu göz önüne alındığında hırsızlık eyleminin haksızlık içeriği suçun diğer görünüş şekillerine göre daha az cezayı gerektirecek şekilde yerinde olarak düzenlenmiştir.

Hırsızlık Suçunun Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi

Hırsızlık suçunun bu halinde eylemin alacağın tahsili amacıyla işlenmesi yeterli olmayıp bu alacağın aynı zamanda hukuki bir ilişkiye dayanması gerektiği unutulmamalıdır. Nitekim aksi durumda bu nitelikli halin uygulanması mümkün değildir. 

Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Az Olması (TCK 145)

Türk Ceza Kanunun “Malın Değerinin Az Olması” başlıklı 145’inci maddesindeki “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” Şeklindeki düzenleme daha az ya da somut olaya göre cezasızlığı gerektiren hal olarak ifade edilmektedir. 

Malın değerinin azlığı kavramı kanunda her ne kadar açık bir şekilde ifade edilmemiş olsa da Yargıtay “…bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar (örneğin; birkaç meyve veya ekmek, yiyecek; bir-iki defter, kalem, sigara, bira ve benzeri) değer olarak da az ola şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek” şeklinde ifade etmiş ve sonrasında her somut olaya göre hakim tarafından bu hususun değerlendirilmesi gerektiği, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate alacak şekilde ayrıca “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” bir cezaya hükmetmesi gerektiğini vurgulamıştır. 

Kullanma Hırsızlığı (TCK 146)

Hırsızlık suçunun bu hali kanunun 146’ncı maddesinde; malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi şeklinde tanımlanmıştır. Suçun bu halinin uygulanabilmesi için alınan malın bir süre kullanılmış olması gerekmekte olup aynı zamanda failin eylemi, malikin sahip olduğu tasarruf yetkilerine sahip olmak amacıyla değil “yeri vermek” saikiyle alması gerekmektedir.  Aksi durumda yani failin amacı malı sahiplenmek olursa TCK 141 kapsamında değerlendirilecektir. Bunun yanı sıra fail sahiplenmek amacıyla almış olmakla birlikte malı kullanması sonrasında malike geri vermesi “kullanma hırsızlığını” değil koşulları varsa “etkin pişmanlık” hükümlerinin uygulanmasına olanak sağlayacaktır. 

Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılması akabinde zilyedine iade edilmesi durumunda şikayet üzerine verilecek cezanın yarı oranında düşürüleceği ilgili maddede düzenlenmiştir. Ancak maddenin devamında “malın suç işlemek amacıyla kullanılması durumunda” bu hükmün uygulanmayacağı ifade edilerek failin somut olaya göre basit veya nitelikli hırsızlıktan dolayı cezalandırılması gerekecektir. Bu halde failin hırsızlık konusu malı en baştan beri suç işlemek amacıyla almış olması aranmamakta olup kullanma amacıyla almış olsa da sonrasında mal ile suç işlemesi durumunda Kullanma Hırsızlığı hükmü çerçevesinde değerlendirilemeyecektir. 

Hırsızlık Suçunda Zorunluluk Hali (TCK 147)

Hırsızlık suçunda fail hakkında zorunluluk halinin uygulanabilmesi için mala yönelik gereksinimin madde metninde de açıkça ifade edildiği gibi “acil” ve “ağır” olması gerekmektedir. 

Hırsızlık Suçunda Teşebbüs 

Hırsızlık Suçunun teşebbüse elverişli olduğu alan icra hareketlerinin başlaması ile suçun tamamlandığı an arasında kalan alandır. Bu bakımından hırsızlık suçu kapsamında suçun tamamlandığı an önemli olup bunun tespitinin doğru yapılması teşebbüs hükümlerinin uygulanması açısından da yol gösteri olacaktır. Hırsızlık suçun maddi unsurunda izah ettiğimiz üzere “malın bulunduğu yerden alınması” suçun tamamlanması için yeterli olmayıp failin almış olduğu mal üzerinde özgürce tasarruf edebilmesi gerekir. Buna göre failin mağazadan almış olduğu eşyayı çantasına koymuş olup da henüz mağazadan çıkmamışsa suç tamamlanmamış olacaktır. Zira madde gerekçesinde de suçun tamamlandığı an; “mağdurun zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale geldiği yani bu tasarruf olanağının ortadan kaldırıldığı andır” şeklinde ifade edilmiş olup suçun tamamlanma anının tespitinin her somut olay açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. bu kapsamda İcra hareketleri ile suçun tamamlanması arasındaki alan söz konusu oluyorsa teşebbüs hükümlerinin uygulanması mümkün olduğunu söylemek yerinde olacaktır.  

Hırsızlık Suçunda Kişisel Cezasızlık Nedeni (TCK 167)

Hırsızlık suçunda kişisel cezasızlık nedeni TCK’nın 167’nci maddesinde iki fıkra olarak düzenlenmiştir. İlgili maddede hırsızlık suçunun belirli dereceye kadar akrabalık ilişkisi olan fail-mağdur sıfatına sahip kişiler arasında işlenmesi durumu düzenlenerek maddenin birinci fıkrası kapsamında olması durumunda kişisel cezasızlık nedeninden, ikinci fıkrası kapsamında olması durumunda ise ceza indiriminden faydalanılan kişiler gösterilmektedir. Maddenin birinci fıkrasına göre; hırsızlık suçunun haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın ya da Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin zararına olacak şekilde işlenmesi durumunda suçun faili akraba hakkında cezaya hükmedilmeyecektir. Maddenin ikinci fıkrasına göre ise; hırsızlık suçunun haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin veya aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili fail akraba hakkında ceza yarı oranında indirilecek ve suçun takibi şikayete bağlı olacaktır. 

Burada üzerinde önemle durmamız gereken husus maddenin “kişisel cezasızlık veya cezada indirim nedeni”ni düzenlemesinden ötürü iştirak halinde öteki fail ve suç ortakları açısından cezasızlık ya da cezada indirim nedeni olarak yararlanmayacak olmasıdır. Aynı zamanda maddede sayılan akrabalarla birlikte başkaları da suçtan zarar görmüşse TCK 167’den yararlanılamamaktadır. 

Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 168)

Hırsızlık Suçunda Etkin pişmanlık, failin işlediği fiilin olumsuz sonuçlarını gidermesi durumunda uygulanan bir ceza indirimi nedeni olarak tanımlanmakla birlikte kanunun izin verdiği daha farklı bir ifadeyle kanun koyucu tarafından ilgili suça yönelik özel bir düzenleme yapıldığı takdirde uygulanabilmektedir. Hırsızlık Suçunda ise etkin pişmanlık hükümleri TCK’nın 168’inci maddesinde düzenlenmiş ve hırsızlık suçunda etkin pişmanlık hükümleri soruşturma ve kovuşturma aşamaları olarak ikili bir ayrıma gidilmiştir. Buna göre maddenin birinci fıkrasında failin hırsızlık suçunu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirileceği düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilecektir.

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması açısından soruşturma veya kovuşturma aşamasında mağdurun zararının tam olarak giderilmesi durumunda rızası aranmazken maddenin üçüncü fıkrası gereği kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranmaktadır.

Hırsızlık Suçu ve Cezası TCK 141

Hırsızlık Suçu Türk Ceza Kanunun 141’inci maddesinde ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 

TCK’nın 141’inci maddesindeki suçun basit haline göre;

Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

TCK’nın 142’nci maddesinin birinci fıkrasına göre;

Hırsızlık suçunun;
- Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
- Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
- Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
- Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

İşlenmesi hâlinde, “üç yıldan yedi yıla kadar" hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

TCK’nın 142’nci maddesinin ikinci fıkrasına göre;

Hırsızlık suçunun;
- Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
- Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
- Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
- Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak “veya kilitlenmesini engellemek” suretiyle,
- Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
- Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
- Büyük veya küçük baş hayvan hakkında,
- Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,

İşlenmesi hâlinde, “beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır.

TCK’nın 142’nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre;

Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, “beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına”, hükmolunacaktır. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise “ceza yarı oranında artırılacak” ve onbin güne kadar adli para cezasına hükmolunacaktır.

TCK’nın 142’nci maddesinin beşinci fıkrasına göre;

Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar arttırılacaktır.

TCK’nın 143’üncü maddesine göre;

Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, faile verilecek ceza “yarı oranında” artırılarak hükmedilecektir.

Hırsızlık Suçu Şikayet Süresi

Hırsızlık Suçunun zamanaşımı süresi yani şikayet zamanaşımı süresi suçun tüm halleri açısından şikayete tabi olmadığından yetkili birimler tarafından suçun öğrenilmesinden sonra soruşturulmasına başlanacaktır. Her ne kadar şikayet zamanaşımı süresi olmasa da dava zamanaşımı süresi içerisinde fiilin soruşturulması zorunlu olup bu süre sonunda soruşturma yapılamayacağı da unutulmamalıdır. 

Hırsızlık Suçunda Adli Para Cezası

Adli para cezasına çevirme; kasten işlenen suçlarda bir yıl ve altındaki hapis cezalarına alternatif bir yaptırım olarak düzenlenmiştir. Hırsızlık Suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 141 ve devamı maddelerinde cezanın alt sınırı bir yıl ve aşağısı olmadığından eğer fail etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmadıysa ya da failin yaş küçüklüğü gibi cezayı azaltan nedenler yoksa adli para cezasına çevrilme imkanı bulunmamaktadır.

Hırsızlık Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu; sanığın üzerine atılı suçtan dolayı yapılan yargılama neticesinde hükmedilen cezanın, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması ve diğer koşulların varlığı halinde açıklanmayarak sanığın 5 yıl boyunca denetimli serbestliğe tabi tutulmasıdır. Hırsızlık Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararının uygulanıp uygulanamayacağı yargılama neticesinde verilecek hapis cezası süresine ve kanunun aradığı diğer koşulların varlığının değerlendirilmesine bağlı olarak verilen cezanın açıklanmasının geri bırakılması mümkündür.

Hırsızlık Suçunda Uzlaştırma

Ceza Hukuk kapsamında uzlaşma; şikayete bağlı olan suçlar ve bunlarla birlikte kanunda tek tek sayılan suçların, fail ve mağdurlarını bir araya getirerek ceza mahkumiyeti sonucuna ulaşmadan dosyanın kapatılmasını amaçlayan bir kurumdur. Uzlaşma sırasında fail ve mağdur karşılıklı anlaşma sağlarsa, dosya soruşturma aşamasındaysa takipsizlik, kovuşturma aşamasındaysa düşme kararı verilerek kapatılmaktadır. Hırsızlık Suçunun temel şeklinin düzenlendiği 141’inci madde uzlaştırma kapsamında olup diğer maddelerde düzenlenen nitelikli halleri uzlaştırma kapsamında olmadığından uzlaştırma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. 

Hırsızlık Suçunda Görevli Mahkeme

Hırsızlık Suçunun gerek basit halinde gerekse nitelikli hallerinde görevli mahkeme suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesidir. 

Hırsızlık Suçu Devlet Memurluğuna Engel midir?

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48’inci maddesinde altında hırsızlık suçu katalog suçlar içinde yer almakta olup bu suçtan dolayı haklarında mahkumiyet hükmü verilenler devlet memuru olarak ataması yapılmamaktadır. Kanunun aramış olduğu husus mahkumiyet olduğundan dolayı kişi hakkında yapılan yargılama neticesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı haricinde bir ceza verilmesi durumunda görevdeki devlet memurlarının memuriyetle olan ilişikleri kesileceği gibi adaylar açısından ise devlet memurluğuna girişte aranılan nitelikleri taşımamasından kaynaklı olarak başvuruları olumsuz değerlendirilerek işlemleri sonlandırılacaktır. 

Bu kapsamda Hırsızlık Suçu katalog suçlar içerisinde yer aldığından dolayı devlet memurluğuna ilk girişte güvenlik soruşturması aşamasında yahut devlet memurluğuna devamı sırasında kişilerin almış olduğu ceza gerekçe göstererek memuriyetle ilişiğini kesebilmektedir. Bu durumda ise idari davalar konusunda uzman idari dava avukatından yardım almanızı tavsiye ederiz. 

Hırsızlık Suçu Uzman Erbaş Olmaya Engel midir?

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu ve Uzman Erbaş Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde hırsızlık suçu katalog suçlar içerisinde yer aldığından dolayı bu suçtan dolayı mahkum olanlar uzman erbaş olamayacağı gibi görevdeki personelin de sözleşmesi feshedilerek ilişiği kesilecektir.  Nitekim ilgili maddelerde; "Verilen ceza, ertelense, seçenek yaptırımlara çevrilse, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse veya affa uğrasa dahi; … basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma … suçlarından dolayı mahkûm olanların sözleşmeleri Fesh edilir…” şeklinde düzenleme yapılarak hırsızlık suçu katalog suçlar içerisinde sayılmış bu suçtan dolayı hakkında yapılan yargılama neticesinde verilen ceza hükmün açıklanmasının geri bırakılması olsa dahi görevdeki personelin ilişikleri kesilecek, adaylar açısından ise adaylık işlemlerinin sonlandırılacaktır.

Sözleşme feshi durumunda ya da adaylar açısından adaylık işlemlerinin sonlandırılması durumunda uzman erbaş sözleşme feshi iptal davası ya da güvenlik soruşturması iptal davası açılması gerekmektedir. Bu tür davalarda daha doğru ifade ile uzman erbaş sözleşme feshi iptali ya da uzman çavuş sözleşme feshi iptali davasında önemli olan gerekçeli olarak savunmaların yapılması, alanında uzman bir idari dava avukatı ile çalışması, sözleşme fesih sebebinin hukuka aykırı olduğunun mahkemeye hukuki bir dille dile getirilmesidir.

Hırsızlık Suçu Subay Astsubay Olmaya Engel midir?

Hırsızlık suçu, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda görevdeki personel ve adaylarda aranılacak nitelikleri düzenleyen ilgili yönetmeliklerde katalog suçlar arasında sayılmış olup tıpkı Uzman Erbaş Kanununda olduğu gibi Cezaları ertelenmiş, seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiş, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkarılmış olsa bile haklarında kovuşturma yapılarak hüküm kurulan kişilerin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişkilerinin kesilecektir. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere yapılan yargılama neticesinde sonuç ceza Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı ya da para cezasına çevrilmesine karar verilse dahi personelin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilecek adayların ise adaylık işlemleri sonlanacaktır.

Hırsızlık Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği

(Suçun İşlendiği Yer) CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ                           :
 Ad Soyad, TC Kimlik Numarası, Adres
VEKİLİ                               : Av. Emre ASAN / Av. Bilgehan UTKU- Cevizlidere Mahallesi Mevlana
                                             Bulvarı No:221 YILDIRIM Kule Kat:15 No:142 Çankaya/ANKARA
ŞÜPHELİ                           : Adı Soyadı - Biliniyorsa; TC Kimlik Numarası, Adresi
SUÇ                                   : Hırsızlık Suçu
SUÇ TARİHİ                      : …/…/…
SUÇUN İŞLENDİĞİ YER  : .......
KONU                               :
 Şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılmasına karar verilmesi talepli şikayet dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:
1.
 Açıklamalar kısmında öncelikle şüphelinin biliniyorsa kimlik bilgileri dile getirilerek şikayete konu olayın nasıl gerçekleştiği, 
2. Somut olayın nasıl gerçekleştiği detayları ile anlatılmalı,
3. İddiaların ispatı açısından hangi delillerin olduğu ifade edilmeli,
4. Dilekçe ekinde verilecek belgelerin neler olduğu dile getirilmeli,
5. Son olarak “Müvekkil, bu olaydan mağdur olup şüpheli hakkında şikayet olma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.” Şeklinde talep dile getirilmelidir. 

HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK ve ilgili her türlü mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık, fotoğraflar, kamera kayıtları, mesajlar, yemin, faturalar ve ilgili her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçeler ile şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve kamu davası açılması açılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekileten talep ederiz.

Müşteki Vekili
Av. Emre ASAN / Av. Bilgehan UTKU
İmza

1