Atama İptali Davası

Atama İptali Davası

Atama iptali davası, Kamu personeli ve devlet memuru olarak görev yapan kişilerin dengeli ve düzenli şekilde dağılımını gerçekleştirmek amacıyla yapılan atama/tayin işlemi, kamu personelinin öğrenim durumu, uzmanlığı, iş tecrübesi

Atama İptali Davası

İçindekiler

Atama İptal Davası

Polis, asker ve memur hukuku bakımından en önemli hususlardan bir tanesi personelin atamasına, tayinine ilişkin işlemlerdir. Milli Savunma Bakanlığı Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay ve astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve erlerin atama ve yer değişiklikleri ilgili personel kanunlarında genel olarak atama, tayin esas ve usulleri ise yönetmelik ve yönergelerde belirlenmiştir. İlgili düzenlemelerde personelin meslek hayatları boyunca farklı hizmet bölgeleri arasında atama görecek şekilde ve atamaların personelin branş, ihtisas ve mesleki gelişim planlarına uygun olarak, planlı değişimi sağlayacak şekilde (özel düzenlemeler hariç olmak üzere) her yıl Haziran - Eylül aylarını kapsayan dönemde yapılacağı düzenlenmiştir. Özel düzenlemeler haricinde atamaları genel olarak garnizon değiştirerek atama ve garnizon içi atama olarak iki başlık altında toplamak mümkündür. Atama iptali, personelin atama formunda talep ettiği ancak hiç alakasız bir yere gönderilerek mazeretlerinin de görmezden gelinmesi ile açılan bir dava türüdür. Memur davalarına bakan avukatlar, idari dava avukatı tarafından açılması tavsiye olunan atama iptal davası yürütme durdurma talepli açıldığında, atamanın yapılmasından itibaren ortalama 3 ay içinde yürütme durdurma kararı verilebilecek ve yine ortalama 7-8 ay sürebilecek bir davadır. Bu bakımdan atama işlemi 2-3 ay içinde iptal edilebilir. Yukarıda bahsettiğimiz iki atama türü arasındaki farklılıklardan bahsedemeden önce "garnizon" kavramı üzerinde durmak yerinde olacaktır. Garnizon; Birlik, kurum ve karargâhların konuş durumuna göre belirlenen ve Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından hazırlanan ve yönergelerde gösterilen atama yerleri olarak ifade edilmektedir. Her kuvvet tarafından ilgili kuvvetin yerine getirdiği görev ve faaliyet kapsamı dikkate alınarak hazırlanan yönergelerde belirlenen garnizonlar atamalarda kamu görevinin kesintiye uğramadan her bölgede yerine getirilmesini sağlamayı amaçladığı gibi aynı zamanda planlı değişimi sağlayarak personel arasında eşitliğe aykırı atamaların önüne de geçmektedir. Atama işlemi idari bir işlem olduğundan idari işlemin iptali hükümlerine tabidir.

İlgili makaleler;

Jandarma atama iptal davası emsal kararlar

Atamada Kadro Esası ve Emre Atama İptali

Uzman erbaş atama iptali davası

Yer değiştirme suretiyle atama iptali davası

Garnizon içi atama iptali davası

Sağlık özrü nedeniyle atama

Naklen atama kararına itiraz

Atama İşlemi Kaç Gün İçinde İptal Edilir? 

Atama iptali davası sırasında atamanın hukuka aykırı olduğu açık bir şekilde belli ve atama işlemi ile telafisi güç ve imkansız zararlar da meydana gelmiş ise  atama işleminin iptali davası açılmasından itibaren 1 ila 3 ay içinde yürütme durdurma kararı ile birlikte atama işlemi geçici olarak askıya alınabilir. Nihai karar çıkana kadar da yürütme durdurma ile atama işlemi hiç tesis edilmemiş gibi olacaktır. Atama iptali davası kaç ay sürer buna mahkemenin iş yoğunluğu, davalı idarenin dilekçelere verdiği cevap süresi, mahkemenin hızı ve sair koşullar etki edecektir. Memur atama işleminin iptali istemiyle açılan bir davada kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesi tarafından karar verilecektir. Örneğin Ankara'dan İstanbul'a ataması yapılan bir memur hakkında açılacak atamanın iptali davası Ankara idare mahkemesinde yahut İstanbul idare mahkemesinde açılabilecektir.

Bu kapsamda personelin atanacağı garnizonların gelişmişlik düzeyi, barınma ve konaklama imkânları, bulunduğu coğrafi konum, durum ve iklim koşulları, özellikle personelin ailesi açısında eğitim-öğretim imkânları ve düzeyleri, güvenlik ve asayiş durumu, kültürel ve sosyal imkanlarının varlığı, gerek özel gerekse devlet sağlık kurum ve kuruluşlarının sağladığı sağlık imkânları, personel ve ailesinin günlük yaşam imkanları, personel açısından özlük haklarındaki yarattığı farklılıklar, personel tarafından tercih edilirlik düzeyleri ve ulaşım ile haberleşme imkanları özellikleri dikkate alınarak Ulaştırma ve habegarnizon özelliklerine göre garnizon dereceleri belirlenmekte ve sonu 0 ve 5 ile biten yıllarda veya gerek görülmesi halinde (idari,asayiş ve zaruri sebepler) nedeniyle güncelleştirilmektedir. Belirtmiş olduğum kıstaslar çerçevesinde belirlenen bu garnizonlarda görev süresi ise ilgili Kuvvet Komutanlığının yerine getirdiği görevin özellikleri ve hizmet ihtiyaçları dikkate alınarak, iki yıldan az olmamak üzere belirlenmekte böylelikle atamalarda personelin sıralı ve planlı olarak değişmesi amaçlanmaktadır. Bu açıklamalarda sonra genel olarak atama çeşitleri, atamalarda hakim olan temel ilkeler ve atamalarda dikkat edilecek esaslar ile atamalarda kurumların takdir hakkı üzerinde durmaya çalışacağız. 

Jandarma Atama İptali Davasında Bilinmesi Gerekenler

T.C. 1982 Anayasası'nın "Ailenin korunması ve çocuk hakları" başlıklı 41. maddesinde; ailenin, Türk toplumunun temeli olduğu ve eşler arasında eşitliğe dayandığı, Devletin; ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı öngörülmüştür.

21.01.2017 tarihli ve 29955 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Personel Yönetmeliği'nin "Atamalarda dikkate alınacak esaslar" başlıklı 12. maddesinde; "Personelin atamaları, hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esasına ve hizmet ihtiyacı prensibine uygun olarak, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından atama yönetmeliklerinde belirtilen hizmet bölgeleri arasında aşağıdaki kriterler dikkate alınarak yapılır:

a) Mesleki gelişim durumu.
b) Kadro ihtiyaçları.
c) Hizmet bölgesinde hizmet süresi veya varsa zorunlu hizmet süresi.
ç) Terfi durumu.
d) Branş ve/veya ihtisasları.
e) Kendisinin, eşinin veya bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının atamaya esas

hayati önemi haiz sağlık durumları veya bakmakla yükümlü olduğu ve aynı çatı altında yaşayan anne, baba veya mahkeme kararıyla vasi tayin edilmesi kaydıyla kardeşin hayati önemi haiz sağlık durumları.

f) Varsa puanlama sistemi.
g) Personelin atanma isteğinde belirttiği yerler.
ğ) Asayiş, idari ve zaruri sebepler.
(2) Personel, belediye sınırları içindeki nüfusu 1.000.000’u aşan ilçeler hariç, kendileri

ve eşlerinin evlenmeden önceki nüfusa kayıtlı olduğu ilçelere atanmaz. Buna ilişkin diğer istisnalar Bakanlık tarafından yürürlüğe konulan yönetmeliklerle belirlenir." düzenlemesine yer verilmiştir.

10 Mayıs 2021 tarihli ve 31480 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Jandarma Genel Komutanlığı Subay Astsubay ve Uzman Jandarma Atama Yönetmeliği'nin 48. maddesinde; eşi özel kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin atanma taleplerinin, atama dengesi, hizmet ihtiyacı ve personelin safahatı gözetilerek emsallerine göre avantaj sağlamamak şartıyla değerlendirileceği kuralı getirilmiştir.

Diğer yandan, JGY 52-12 Jandarma Genel Komutanlığı Atama Yönergesi'nin 9. Bölüm 3. maddesinde; eşleri özel kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin atanma taleplerinin 1, 2 ve 3. derece garnizonlar içerisinde veya sıralı hizmet garnizonları içerisinde garnizon hizmet süreleri dolmadan uygun görülmeyeceği; ancak, ancak 1,2 ve 3. derece garnizonları ile sıralı hizmet garnizonları arasında atamaya tâbi tutulan personelin eşi ile birlikte çalışabilecekleri bir garnizona atamaları emsallerine göre avantaj sağlamayacak şekilde kadro, rütbe ve muvazene imkanları ile safahatı göz önünde bulundurularak değerlendirileceği, atamasında özel kurum ve kuruluşlarda çalışan eşinin iş durumunun dikkate alınmasını isteyen personelin, eşinin çalıştığı kurum tarafından hazırlanmış, eşinin atanabileceği il ve ilçeleri gösteren resmi evrakı, Atama İstek Dilekçesine eklemek zorunda olduğu, söz konusu evrakın eksik olması durumunda atanma taleplerinin değerlendirmeye alınmayacağı ifade edilmiştir.

Garnizon Değişikliği Nedeniyle Atama Nedir?

Garnizon değişikliği nedeniyle atama personelin yukarıda belirtmiş olduğumuz hususlar çerçevesinde ilgili kuvvet komutanlığı tarafından belirlenen görev yaptığı garnizondaki kadrodan, farklı bir garnizondaki kadroya yapılan ataması olarak ifade edilmektedir. Personelin gerek Haziran-Eylül ayları arasındaki genel atamalar gerekse hizmet gereği ya da özel durumlar sebebiyle bulunduğu garnizondan başka bir garnizona atamasının yapılması garnizon değişikliği suretiyle atama kapsamındadır. 

Garnizon İçi Atama (Garnizon İçi Tayin) Nedir?

Personelin görev yapmış olduğu garnizonda farklı bir kadroya atanması garnizon içi atama olarak nitelendirilmektedir. Garnizon İçi atamalarda da, atamalarda hakim olan temel ilkeler ile dikkat edilecek esaslar göz önüne alınarak ve kanunun tanıdığı sınırlar içerisinde takdir yetkisi kullanılarak yerine getirilmektedir. 

Garnizon Dereceleri ve Garnizon Hizmet Süreleri Nelerdir?

Personel atama sürecinde, garnizonların belirlenmesi atamaların hizmetin aksamadan yerine getirilmesi ve personel arasında hakkaniyetli değişim açısından büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda her kuvvet komutanlığı tarafından hazırlanan yönergelerle garnizonlar belirlenmiş bu garnizonların dereceleri ve görev süreleri de düzenleme altına alınmıştır. Bu kapsamda; 

  • Kara Kuvvetleri açısından; 


Yukarıda belirtmiş olduğumuz ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek Kara Kuvvetleri birliklerinin açısından 1., 2., 3., 4. ve 5. derece olmak üzere 5 ayrı dereceye ayrılmıştır. 

1'inci derecedeki garnizonlarda hizmet süresi 6-8 yıl, 2'nci derecedeki garnizonlarda hizmet süresi 4-6 yıl,

3'üncü derecedeki garnizonlarda hizmet süresi 3-5 yıl, 4'üncü derecedeki garnizonlarda hizmet süresi 3 yıl, 5 inci derecedeki garnizonlarda hizmet süresi 2 yıl olarak düzenlenmiştir. Kıbrıs 2'nci derece, Gökçeada ve Bozcaada 3'üncü derece garnizonlar olarak belirlenmiş ve bu garnizonlarda hizmet süresi 2 yıl olarak planlanmıştır. 

  • Deniz Kuvvetleri Açısından; 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde birliklerin konuşlu olduğu yerler açısından atamaya esas olmak üzere birlikler Kara Birlikleri ve Yüzer Birlikler olarak ikiye ve 5 ayrı dereceye ayrılmıştır. Kara Birlikleri 1., 2., 3. ve 4. derece, Yüzer birlikler ise 5. derece garnizon olarak planlanmıştır.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde yer alan kara birliklerinde (kurum, karargah gibi) 1'inci ve 2'nci derece garnizonlarında asgari 3 yıl görev yapılmaktadır. 3'üncü ve 4'üncü derece garnizonlarında ise asgari 2 yıl kalış süresi uygulanmaktadır. Yüzer birlikler ise daha öncede ifade ettiğimiz üzere 5'inci garnizon derece olarak sayılmakta ve muharip sınıf subay ve astsubaylar için hizmetin yüzer birliklerde geçirilmesi esas olup yüzer birliklerde garnizon kalış süresi uygulanmamaktadır.

  • Hava Kuvvetleri Açısından; 

Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde birliklerin konuşlu olduğu yerler bakımından garnizon dereceleri de Kara Kuvvetleri Komutanlığında olduğu gibi yine 5 dereceye ayrılmıştır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde görev yapan personel 1'inci ve 2'nci derece garnizonlarda 5 yıl, 3'üncü derece garnizonlarda 4 yıl, 4'üncü derece garnizonlarda 3 yıl, 5'inci derece garnizonlarda 2 yıl görev yapmaktadır. 

  • Jandarma Genel Komutanlığı Açısından;

Jandarma Genel Komutanlığı birliklerinin konuşlu bulunduğu garnizonlar da 5 ayrı dereceye ayrılmış olup 1'inci derecedeki garnizonlarda hizmet süresi-8 yıl, 2'nci derecedeki garnizonlarda hizmet süresi-6 yıl, 3'üncü derecedeki garnizonlarda hizmet süresi 3-4-5 yıl, 4'üncü derecedeki garnizonlarda hizmet süresi 3-4 yıl ve 5'inci derecedeki garnizonlarda garnizon hizmet süresi ise 2 yıldır.

Atama İptal Davasında Özel Hayata Dikkat Edilmelidir

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20/1. maddesinde; "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." hükmüne, "Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması" başlıklı 13. maddesinde ise, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." hükmüne yer verilmiştir.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 18. maddesinde, "Uzman erbaşlar, sözleşme süreleri içinde değişik bölge ve garnizonlara Türk Silâhlı Kuvvetlerinin hizmet ihtiyacı esas alınmak suretiyle atanma ve yer değiştirme işlemlerine tâbi tutulurlar veya kurs dahil geçici görevle görevlendirilirler. Bu şekilde atanan veya geçici görevle görevlendirilenlere ve ayrıca terhislerinden sonra uzman erbaş olarak atananlarla kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin bitiminde ayrılanlara 6245 sayılı Kanun ve Bütçe Kanunu esaslarına göre harcırah verilir. (Ek cümle: 11/2/2014-6519/53 md.) Geçici görevlendirmelere ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir." hükmü bulunmaktadır.

Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Personel Yönetmeliği'nin 12. maddesinde, "(1) Personelin atamaları, hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esasına ve hizmet ihtiyacı 

prensibine uygun olarak, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından atama yönetmeliklerinde belirtilen hizmet bölgeleri arasında aşağıdaki kriterler dikkate alınarak yapılır.

a) Mesleki gelişim durumu. b) Kadro ihtiyaçları. c) Hizmet bölgesinde hizmet süresi veya varsa zorunlu hizmet süresi. ç) Terfi durumu. d) Branş ve/veya ihtisasları. e) Kendisinin, eşinin veya bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının atamaya esas hayati önemi haiz sağlık durumları veya bakmakla yükümlü olduğu ve aynı çatı altında yaşayan anne, baba veya mahkeme kararıyla vasi tayin edilmesi kaydıyla kardeşin hayati önemi haiz sağlık durumları. f) Varsa puanlama sistemi. g) Personelin atanma isteğinde belirttiği yerler. ğ) Asayiş, idari ve zaruri sebepler.

(2) Personel, belediye sınırları içindeki nüfusu 1.000.000’u aşan ilçeler hariç, kendileri ve eşlerinin evlenmeden önceki nüfusa kayıtlı olduğu ilçelere atanmaz. Buna ilişkin diğer istisnalar Bakanlık tarafından yürürlüğe konulan yönetmeliklerle belirlenir." düzenlemesi yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; Altındağ İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde uzman erbaş olarak görevli olan davacı hakkında eşi tarafından ailevi sorunları nedeniyle CİMER üzerinden yaptığı şikayet üzerine disiplin soruşturması başlatıldığı ve Ankara ili Polatlı ilçesi Yassıhöyük Jandarma Karakol Komutanlığına atanması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Disiplin yaptırımları, bir kamu veya özel teşkilat düzenini devam ettirmek, onun verimli, süratli ve yararlı bir biçimde çalışmasını sağlamak, onur ve saygınlığını korumak amacıyla tesis edilmektedir. Özellikle kamu görevi yürüten bireyler açısından disiplin cezalarının amacı, kamu görevlisini görevine bağlamak, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini ve bu suretle kurumların huzurunu temin etmektir.

Özel hayat ise; bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri bir alandır. Bu mahremiyet alanı, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsamaktadır.

Anayasanın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddesi, "Kişinin Hak ve Ödevleri" kısmında düzenlenmiştir. Doktrinde "negatif statü hakları" adı verilen bu haklar, kişinin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanının sınırlarını çizen hak ve hürriyetlerdir. Bu hakka dokunulamamasınınyanında, buhakkailişkinDevleteyüklenen pozitifgörev,korumayükümlülüğüdür. Yani Devlet, bu hakka hem zarar vermemekle yükümlüdür, hem de gelen tehlikeye karşı - kendisinden gelse dahi- hakkı korumak zorundadır.

Özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğine ilişkin bir kamu görevlisi tarafından yapılan başvuruda, Anayasa Mahkemesince verilen Bireysel Başvuru No:2014/16701 sayılı kararda; "...tesis edilen disiplin işlemlerinde ve bu işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı mahkeme kararlarında, bireylerin özel hayatlarına ilişkin tutum ve eylemlerinin mesleki hayatları üzerindeki etkilerinin açıklanması, kamu hizmeti sunan ilgili kurumların işleyişi üzerindeki etkilerinin ve risklerinin ortaya konulması ve bu hususlardaki değerlendirmelerin yeterli ve ikna edici gerekçelerle desteklenmesi, ayrıca tesis edilen işlemlerin bireylerin geçmiş mesleki sicilleri ve başarı durumları dikkate alınarak ölçülülük yönünden irdelenmesi gerekir. Ayrıca, Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen haklardan etkili bir şekilde yararlanılabilmesi için müdahaleyi doğuran karar alma süreçlerinin bu maddeyle korunan hak ve özgürlüklere gerekli saygıyı sağlayacak nitelikte usule ilişkin güvenceleri içermesi ve adil olması gerekir." şeklinde belirlemelere yer verilerek, kamu görevlisi olan kişinin "mahrem alanı" ile sürdürdüğü "kamu görevi" arasındaki hassas sınırın aşılmasının engellenmesi amacıyla idarelerin ölçülü davranmaları, bu durumlarda fiilin kamu görevine etkisi yönünden irdelenmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve atıf yapılan Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alındığında, davacıya isnat edilen fiilin kamu görevlisinin yaptığı iş ile ilgisinin ve bu halin kamu görevine etkisinin açıkça ortaya konulması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Atama İptatinde Hukuka Aykırılıklar Nelerdir?

Atamadaki amaç tüm idari işlemlerde olduğu gibi kamu hizmeti ve kamu yararı gereği olup atamaların kamu hizmetinin sağlıklı yürümesi ve kamu yararı düşünelerek yapılması esastır. Bu hususların ve kanun koyucunun belirlemiş ilkelerin dikkate alınmadan gerçekleşmesi durumunda ise işlem sebep unsuru bakımından hukuka aykırı olacak ve iptal edilecektir. Mevzuat hükümleri kapsamında atama işlemlerini gerçekleştiren atama birimlerin mutlak suretle uyması gereken bu ilkeler aynı zamanda atama işleminine tabi tutulan personel açısından hakkında gerçekleştirilen atama işleminin hukuka uygunluğunu denetlemesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda atamalarda hakim olan temel ilkeleri Kadroya göre atama, hizmet ihtiyacına göre değişik garnizonlara atama, atamada planlı değişim, asgari sayıda garnizon değiştirme, Hizmet safahatı puanı, Personel destekleme öncelikleri, garnizon hizmet süresinin tamamlanması ve atamanın ertelenmemesi ilkeleri genel başlıkları altında sıralayabiliriz.

Bu kapsamda personelin;

  • - Kadrosu olmayan bir görev yerine ataması yapılmaması, 
  • - Meslek hayatı boyunca değişik garnizonlarda vazife görecek şekilde atama işlemine tabi tutulması,
  • - Sınıf, branş, ihtisas ve fonksiyon alanı ile mesleki gelişim plan ve paternlerine uygun olarak, atamada sıralı ve planlı değişim sağlanması, 
  • - Asgari sayıda garnizon değiştirmesi esas alınması, 
  • - Sınıf, branş ve fonksiyon alanı açısından aynı durumda olan personelin aynı garnizonu tercih etmeleri durumunda safahat puanları da göz önünde bulundurulması,
  • - Bulunduğu garnizonda hizmet süresini tamamlaması, 
  • - Atamanın geriye bırakılmaması ilkelerine göre atamasının yapılacağı atamanın temel ilkelerini oluşturan hususlar olarak düzenlenmiştir. Görüleceği üzere kanun koyucu idarenin bu ilkeler çerçevesinde atama işlemini gerçekleştirmesi gerekliliğini düzenlemiştir. 

Atamada Dikkate Alınacak Esaslar Nelerdir?

Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komuntanlığı bünyesinde görev yapan personelin yerine getirdiği görevinin önemi, hizmetin aksamadan devam etmesi ve atamaların personel ve ailesi açısından taşıdığı önem sebebiyle atamaların hakkaniyete uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için kanun koyucu atamalarda dikkate alınacak hususları ilgili mevzuat hükümlerinde düzenleme altına almıştır. Nitekim idarenin personel atamasında sahip olduğu takdir yetkisi, görev alanlarının çeşitliliği ve birbirinden farklılığı ile personelin özel durumları ile atanma istekleri birlikte değerlendirildiğinde atanmada dikkate alınacak esasların düzenlenmesi kaçınılmaz olmuştur. Aksi durum personel karşısında daha kuvvetli durumda olan idarenin takdir yetkisini sınırsız kullanmasını, hizmetin aksamasını veya kişi-kamu yararı arasındaki dengenin bozulmasına sebebiyet verecektir ki bu durum dolaylı olarak da hizmetin işleyişinde aksaklıklara neden olacaktır.

Bu nedenle hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esasına ve hizmet ihtiyacı prensibine uygun olarak personelin atamasında dikkate alınacaklar esaslar;

  • - Personelin görevi kapsamında almış olduğu meslek programları ve meslek içi eğitim esasları,
  • - İdarenin kamu görevini yerine getirmede duymuş olduğu kadro ihtiyaçları,
  • - Tüm personel açısından var olan Kıt'a hizmeti zorunluluğu,
  • - Personelin terfi durumu,
  • - Personel hakkında ilk yada sonradan gerçekleştirilen sınıf, branş, fonksiyon alanı ve ihtisaslarına yönelik düzenlemeleri,
  • - Personelin kendisinin, eşinin ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının atamaya esas sağlık raporuyla ispatlanan hayati önemi haiz sağlık durumları, eş durumu nedeniyle tayin, çocukların durumu nedeniyle tayin
  • - İdarenin duymuş olduğu ihtiyaç, asayiş ve zaruri sebepler,
  • - Personelin atanma döneminde veya özel durumlara bağlı atama, tayin isteğinde belirttiği yerler.
  • - Personelin bakmakla yükümlü olduğu ve beraber yaşadığı anne, baba veya mahkeme kararıyla vasi tayin edilmesi durumunda kardeşinin atamaya esas sağlık raporuyla raporlanan hayati önemi haiz sağlık durumlarıdır. 

İlgili mevzuat hükümlerinde düzenlenen ve gerek Milli Savunma Bakanlığı gerekse Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde görev yapan personelin atamalarında dikkate alınması gereken bu hususlar idarenin personel ataması hususunda takdir yetkisinin sınırsız olmadığını, atamalarda belirtilen esasların dikkate alınmadan gerçekleştirilmesi durumunda ise işlemin hukuka aykırı olduğunu ortaya koymaktadır.

Atanmada dikkate alınacak esaslar öncesinde de dile getirdiğimiz üzere kamu görevinin sağlıklı yürümesi ve kamu yararının korunması temelli olduğu gibi idareyi personel hakkında işlem yaparken hukuka ve hakkaniyete bağlı kalarak hareket etmesini de sağlamaktadır. Belirlenen esaslar arasında öncelik, sonralık ya da daha çok önemli, önemsiz ayrımı yapılamayacağı gibi tek bir hususun varlığı gerekçe gösterilerek atama işlemi gerçekleştirilmeyecek ya da atama isteğinin reddi yoluna gidilemeyecek tüm esaslar değerlendirilerek atama işlemi gerçekleştirilecektir.  

Atamanın İptali Davası Zamanaşımı?

Kamu hizmetinin devamı ve kamu yararı gereği ile hizmetin gerekliliği açısından hayati öneme haiz olan atama işleminin önemi personel açısından da göz ardı edilemeyecek seviyededir. Personelin mesleki gelişiminin yanı personel ve ailesinin sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamlarını büyük oranda etkilemektedir. Personel ve ailesi açısından bu denli öneme haiz genel ya da mevzuatta belirlenen özel durumlara bağlı olarak gerçekleştirilen atamalara karşı atamaya itiraz ve atamanın iptali talebiyle dava açma hakkı kaçınılmazdır. Gerek atamanın kendi isteği çerçevesinde olması durumunda, gerekse idarenin takdir yetkisini kullanarak yapmış olduğu atamalara karşı; takdir yetkisinin hukuka uygun kullanmadığı, kamu yararının ve hizmet gereklerinin göz önüne alınmadan atama yapıldığı ya da atama talebinin reddedildiği, kanunda belirtilen atama kriterleri dikkate alınmadan atamaların gerçekleştirildiği, özür veya engel durumlarının değerlendirilmediği gerekçeleri ile idari işlemin iptali talep edilebilir. Personelin en çok muzdarip olduğu hususlardan bir tanesi de eş durumu nedeniyle tayindir. 

Bu kapsamda atama kararı ya da atama talebinin reddine ilişkin kararın ilgiliye tebliğinden veya atama talebinin zımnen reddedilmesinden sonra 60 gün içerisinde İdare Mahkemesinde hakkında yapılan idari işlemin iptali istemiyle yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açılması gerekmektedir. İdare Mahkemesinde açılacak davaların usul ve esas yönünden özellik arz ettiğinden dolayı idari yargı konusunda tecrübeli idare avukatları ve bilgili idare hukuku avukatları ile yürütülmesi hak kayıplarının önüne geçilmesinde ve sürecin doğru yürütülmesinde faydalı olacaktır. 

Atamanın İptali Davalarında Yürütmenin Durdurulması İstenir mi?

Yürütmenin durdurulması kararı, diğer tüm idari işlemlerin iptali davalarında olduğu gibi atama işleminin iptali davasında da personel hakkında tesis edilen atama işleminin ya da atama talebinin reddine yönelik işlemin davanın esastan karara bağlanana kadar durdurulmasını sağlayan bir tedbirdir. Yürütme Durdurma kararı davanın açılmasının ardından idare mahkemesinin davalı idarenin savunması alındıktan sonra verdiği bir karar olup (ortalama) 2-3 ay içinde mahkeme tarafından karara bağlanmaktadır. 

Atama İşleminin İptal Sebepleri Nelerdir?

İdarenin personel hakkında tesis ettiği atama ya da personelin atama talebinin reddinin yönelik tesis ettiği işlemler idari işlem niteliğini taşıdığından iptal davasına konu olabilmektedir. Yasal süre içerisinde idari yargı mercilerinde açılacak iptal davalarında mahkemeler kişi hakkında gerçekleştirilen işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç açısından hukuka uygunluğunu denetleyecek bunlardan herhangi bir hususa aykırılık tespit edilmesi durumunda iptaline karar verecektir.

Bu kapsamda atama işlemlerinde genel olarak hukuka aykırılıklar; 

  • - Personel Kanunlarında ve ilgili yönetmeliklerde düzenleme altına alınan ilke ve esaslara aykırı atama yapılması,
  • - Kuvvet Komutanlıklarına yetki verilen hususlarda hazırlanan yönergelerin kanuna ve hukuka aykırı olması
  • - Genel atamalarda ya da özel durum atamalarında personel tercihinin dikkate alınmaması, 
  • - İdarenin atama işlemlerinde takdir yetkisini aşması ya da hukuka aykırı kullanması,
  • - Personel hakkında yapılan atama işleminde kamu yararı veya hizmet gereği bulunmaması
  • - Genel olarak işlemin gerekçesinin idari ve zaruri nedenler olarak belirtilmesine karşı bu hususların tam olarak açıklanamaması
  • - İdarenin atamalarda eş durumu, öğrenim durumu ile aile birliğinin korunması ve devamı ilkelerini dikkate almaması, 
  • - Personelin safahatinin dikkate alınmaması,
  • - Takdir yetkisi kapsamında gerçekleştirildiği belirtildiği halde aslında cezalandırma amacıyla veya başarısızlık ya da disiplinsizlik nedeniyle yapılan atamalar
  • - İlgili yönetmeliklerde belirtilen garnizon süresi doldurulmadan atama yapılması
  • - Planlı dönüşüm çerçevesinde atamada sıra esasına uyulmaması 
  • - Sağlık durumunu özürlerinin dikkate alınmaması, 
  • - Geçici görevlendirmenin süreklilik göstermesi olarak sıralanabilir. 

Atama İptal Davası Kime Karşı Açılır?

Atama iptali ya da atama talebinin reddine yönelik işlemlerde davalı taraf personelin görev yaptığı kurumdur. Örneğin Kara Kuvvetlerinde görevli olan bir astsubay bu davayı Milli Savunma Bakanlığına karşı açacakken Jandarma Genel Komutanlığında çalışan astsubay bu davayı Jandarma Genel Komutanlığına karşı açacaktır.

Atama İptal Davası Hangi Mahkemede Açılır

Atama iptal davası personel hakkında tesis edilen atama işlemine yani idari bir işleme karşı açılan davadır. İdari işleme karşı hangi mahkemede iptal davası açılacağı 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununda yer almıştır. Buna göre idari işleme karşı açılan dava idare mahkemelerinin görev alanına girdiğinden idare mahkemesinde açılması gerekmektedir.

Atama İptal Davası Nerede Açılır

Atama iptal davasında yetkili mahkemenin dava açılmadan önce tespit edilmesi gerekir. İdari işlemin iptali davasında yetkili mahkeme kişinin görev yapmış olduğu yer mahkemesidir. 

Atama İptal Davasında Harç ve Masraflar

Tüm idari davalarda olduğu gibi Atama iptal Davasında da dava açıldıktan sonra harç ve masrafların mahkeme veznesine yatırılması dava şarttır. Harç ve masrafların yatırılmadığı durumlarda mahkeme davacıya kesin süre verir. Bu süre içerisinde harç ve masraf yatırılmaması davanın reddine sebebiyet verir. Ancak atamanın iptalini isteyen davacı davasını kazandıktan sonra yapmış olduğu bu harç ve masraf ödemelerini davalıdan geri alabilecektir. Nitekim davanın kazanılması ile mahkeme harç ve masrafların davacıya iadesine de hükmeder.

Atama İptal Davasında Duruşma Yapılır mı 

Atama iptal Davasında duruşma yapılması tarafların taleplerine bağlıdır. Zira idare mahkemelerinde duruşma yapılması tarafların talebine bağlı olup mahkeme kendiliğinden duruşma yapmaya karar veremez. Ancak duruşma talep edilmiş ise bu sefer duruşma yapmak zorunda olup duruşma talebini reddedemez. Duruşma için tarafların duruşma harcını da yatırmaları gerekmektedir.

Atama İptal Davasında Tanık Dinlenir mi

İdari yargıda tanık dinlenilmesi hususu düzenlenmediğinden Atama İptal davasında tanık dinlenemez. İdari davada tanık dinlenemeyeceğinden dolayı atama iptal davasında, memur tayin iptali davasında davacının iddialarını ispatlayıcı tüm emareleri kullanması, bunları delil olarak mahkemeye sunması ve davayı alanında uzman bir idari dava avukatı, idare hukuku avukatı tarafından takip ettirmesi önemle tavsiye olunur.

Atama İşleminin İptali Süresi Ne Kadardır?

Atama işlemi iptali süresi davadan davaya ve davanın içeriğine göre değişkenlik götermektedir. Nitekim davalarda mahkeme yazışmalar yapmakta ilgili kurumlara müzekkere göndererek delil toplamaktadır. Bu açıdan bakıldığında süreler konusunda net bir şey olmamakla birlikte idari davalar ortalama olarak 7- 8 ay kadar sürmektedir. Atama işlemi olduğundan dolayı mahkemenin bu konuda ara ara bilgilendirilmesi ve kişinin haklarının elde etmesinin süre uzadığından zorlaşacağının belirtilmesi ise önemli bir husustur.

Naklen Atama İptali

Atama iptali davası, Kamu personeli ve devlet memuru olarak görev yapan kişilerin dengeli ve düzenli şekilde dağılımını gerçekleştirmek amacıyla yapılan atama/tayin işlemi, kamu personelinin öğrenim durumu, uzmanlığı, iş tecrübesi, mesleki bilgisi gibi hususlar ile boş kadro durumunun değerlendirmesi neticesinde yapılan planlama sonucu gerçekleştirilir. Kamu personelleri ile Milli Savunma Bakanlığı Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay ve astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve erlerin atama ve yer değişiklikleri bu personelle ilgili tayin esas ve usullerini düzenleyen yönetmelik ve yönergelerle belirlenir ve bu mevzuat hükümleri çerçevesinde tesis edilir. 

Atama İptali Davası Nedir? 

Atama iptali, bir diğer adıyla tayin iptali davası, devlet memurunun mesleğe başlaması sırasında ya da mesleğini devam ettirdiği süre zarfında, hakkında hukuka ya da mevzuata aykırı şekilde tesis edilen bir tayin işlemi sonucunda açacağı idari dava çeşididir. Memurların kamu hizmetini yerine getirmesinden dolayı ortaya çıkan atama iptali davası idari yargı hukukunun konusunu oluşturur ve idari dava niteliği taşıdığından dava İdare Mahkemesinde açılır. Aşağıda da açıklanacağı üzere, atama işlemi neticesinde mağduriyet yaşamamanız için memur davasına bakan avukattan yardım almanızda fayda bulunmaktadır.

Kamu hizmetinin devamı ve kamu yararı ilkesi uyarınca atama işlemi idare hukukunda çok önemli bir yere sahip olup, tayin iptali davası olarak da adlandırılan bu dava çeşidi özellikle askeri (jandarma atama iptali de dahil) ve polis davaları ile memur davalarında göz ardı edilemeyecek seviyede olup en fazla görülen davalardan biridir. Atama işlemi yalnız devlet memurunu değil, memurun tüm hayatını, kültürel, sosyal ve ekonomik durumu ile ailesini de büyük oranda etkilediğinden bu anlamda bir olumsuzluk ya da hukuksuzlukla karşılaşılması durumunda atama iptali davası açılması mümkün ve önemlidir. Tayin işleminin iptali davası açılması halinde, idarenin takdir yetkisini hukuka aykırı kullandığı, kamu yararı ve hizmet gerekliliklerinin gözetilmediği, mevzuatla düzenleme altına alınmış kriterlere aykırı şekilde atama işlemi yapıldığı, kamu personelinin özel durumlarının dikkate alınmadığı, her idari davada olduğu gibi şekil, konu, yetki, amaç ve sebep unsurlarının eksikliği hususları üzerinde durulur. 

Kamu hizmetini yerine getirmekle yükümlü olan devlet memurları ile ilgili davalardan biri olan atama iptali davasının söz konusu olması için; personelin görev yaptığı ilde yahut bu ilin dışında bir yere kendi istekleri dışında atanmasının, ya da talep etmiş olmasına rağmen buradan başka bir yere atanması halinde ortaya çıkması mümkündür. Devlet memurlarının bu anlamda en fazla muzdarip olduğu konular bunlar olup, bu kısma ayrıca eş durumu nedeniyle tayin de dahil edilebilir. Memur hakkında atama işlemi yapılmasının gerekçesi idarenin hizmet tesisi olabileceği gibi personelin geçirdiği bir disiplin soruşturması neticesinde verilen teklifler de olabilir. Bu noktada yapılması gereken memur davasına bakan bir avukat ile çalışarak dava açılması, sonrasında bu atamanın ya da atamanın reddi işleminin hukuka uygunluğunun denetiminin görevli İdare Mahkemesine bırakılmasıdır.  

İdare Mahkemesi bu noktada denetimi; kamu yararı ve hizmetin işleyişi bakımından gerek olup olmadığı,  memurun başka bir yere atanması ihtimalinin bulunup bulunmadığı, daha önce görev yaptığı yerler ve önceki atamalarının tercihine göre olup olmadığı, personelin disiplin soruşturması geçirip geçirmediği, kişinin özel bir durumu ya da özrü varsa bunun dikkate alınıp alınmadığı, devlet memurunun hizmet puanı, şayet muvafakat söz konusuysa kurumun bu noktadaki onayı, atanılacak yerde bu personele gerçekten ihtiyaç olup olmadığı ve eş durumu gibi birçok nedeni gözeterek yapacaktır. Bu aşamada iyi bir savunma yapılması ve işlemin her türlü detayının denetiminin sağlanması ve özellikle usuli anlamda bir sıkıntı mevcutsa buna değinilmesi amacıyla memur davalarına bakan avukatlar çalışılması çok önemlidir. Nitekim dava sonucunda İdare Mahkemesi vereceği iptal kararı ile hukuka aykırı atama işlemini iptal edebilecek ve memurun atama işleminin hiç yapılmadığı konuma yeniden dönmesi sağlanacaktır.

Memur Atama İptali Davalarında Temel İlkeler Nelerdir?

Diğer tüm idari işlemlerde olduğu gibi atama işlemindeki temel amacı da kamu hizmeti ve kamu yararı oluşturur. Bu amaçlar, düzenlenen kanun hükümleri ve temel ilkeler dışında bir atama işleminin yapılması durumunda işlem sebep unsuru açısından hukuka aykırı nitelik taşır ve iptali mümkündür. İdare Mahkemesinin de yukarıda belirtilen kıstaslar uyarınca yaptığı denetimde atama işleminin temel ilkelere uygun olup olmadığı büyük önem taşır. 

Bu kapsamda kamu personeli açısından; 

-Memurun kadro bulunmayan bir görev yerine atamamasının yapılmaması,
-Görev süresince farklı garnizonlarda görev yapacak şekilde atama işlemi yapılması,
-Atama işleminin sıralı ve planlı değişim ilkesi uyarınca tesis edilmesi, 
-Asgari düzeyde garnizon değişikliğinin esas alınması,
-Sınıf, branş ve görev alanı bakımından aynı olan personellerin aynı yeri tercih etmesi halinde safahat puanının da değerlendirmeye alınması,
-Bulunduğu garnizondaki hizmet süresini tamamlamış olması,
-Atamanın geriye bırakılmaması ilkeleri atama işleminin temel ilkelerini oluşturur. Bu doğrultuda idarenin atama işleminde dikkate alınacak esaslara, hakkaniyete, kamu görevinin sağlıklı şekilde yürümesine ve kamu yararı ilkesine dikkat ederek işlem tesis etmesi zorunlu olup; ilgili mevzuat uyarınca idare bu ilkelere uygun nitelikte atama işlemi tesis etmezse işlemin hukuka aykırılığından ve iptal edilebilirliğinden söz edilir.

Atama İşleminde Hukuka Aykırılıklar Nelerdir? 

Yukarıda da değinildiği üzere, idarenin kamu personeli hakkında gerçekleştirdiği atama ya da atama talebinin reddi işlemi idari bir işlem olduğundan iptal davasının konusudur. Davanın yasal süresi içerisinde açılması halinde mahkeme, işlemi yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsuru bakımından denetleyerek öncelikle bu unsurlara aykırı bir hususun tespiti halinde işlemin iptaline karar verir. Nitekim atama işleminde özellikle ve genel olarak öne çıkan hukuka aykırılıklar şunlardır; 

-Atamaya ilişkin kanuni düzenlemelerin hukuka aykırı olması,
-Personelin atamasının mevzuatta düzenlenen ilke ve esaslara uygun olmaması,
-Genel atama ve özel durum atamaların personel tercihlerinin dikkate alınmamış olması,
-Memurun aile birliğinin, çocuklarının ve ailesinin sağlık, eğitim ve iş durumunun gözetilmemesi,
-İdarenin takdir yetkisini aşarak işlem tesis etmesi,
-Yapılan atamada hizmet gereği ve kamu yararı şartının yer almaması,
-Atama işleminin gerekçesinin tam ve açık şekilde açıklanmaması,
-Memurun bugüne kadarki görevleri ve safahatinin göz ardı edilmesi,
-Atama işleminin cezalandırma amacı taşıması, başarısızlık ya da disiplinsizlik sebebiyle yapılması,
-Planlı değişim ilkesine uyulmaması, 
-Sağlık ve özür durumunun gözetilmemesi,
-Geçici görevlendirmenin sürekli hale gelmesi,
-Garnizon süresi doldurulmamış olmasına rağmen atama yapılması,
-Muvafakatin söz konusu olduğu hallerde kurumun muvafakat vermemiş olması, 
-Atama işleminde diğer personelle arasındaki eşitlik ilkesinin gözetilmemesi,
-Atama işleminin keyfiyetten kaynaklaması.

Atama İptali (Tayin İptali) Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Atama iptali davası, ataması yapılan personel kamu görevlisi olduğu ve kamu hizmetini yerine getirdiği için idari yargının görev alanına girmektedir. Dolayısıyla burada görevli mahkeme İdare Mahkemesidir. 

Atama İptal Davası Nerede Açılır? Tayin İptali Davası Yetkili Mahkeme

Tayin iptali davasında dava açılmadan önce yetkili mahkemenin doğru tespit edilmesi yargılama sürecinin uzamaması ve kişinin mağduriyetinin artmaması bakımından önemlidir. Burada mevzuat bakımından özel yetki söz konusu olup; nitekim, davanın açılacağı yer mahkemesi de kamu görevlisinin görev yaptığı yer olan İdare Mahkemesi olacaktır. 

Atama İptal Davası Kime Karşı Açılır?

Atama işleminin iptalinin talep edilmesi ve dava açılması halinde davalı taraf personelin görev yaptığı kurum olacaktır. 

Memur Atamanın İptali Davasında Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Memur atamanın iptali davası idare hukukunun konusu içinde yer aldığından süre bakımından da İdari Yargılama Usulü Kanununa tabidir. Bu anlamda, atama kararının yahut atama talebinin reddedilmesine ilişkin kararın ilgiliye tebliğinden yahut yapılan başvurunun zımnen reddedilmesinden sonra 60 gün içinde İdare Mahkemesinde işlemin iptali talebiyle dava açılması mümkündür. İdare Mahkemesinde açılacak olan bu davada, sürenin belirtildiği üzere 60 gün gibi kısa bir süre olmasından, görülecek davanın usul ve esas yönünden çeşitli özelliklere sahip olmasından dolayı idari yargı ve atama iptali konusunda tecrübeli idare avukatları ve bilgili idare hukuku avukatları ile birlikte yürütülmesi hak kayıplarının önüne geçilmesi, sürecin doğru yürütülmesi ve mağduriyetlerin önlenmesi açısından önemlidir. 

Atama İptali Davalarında Yürütmenin Durdurulması İstenebilir mi?

Yürütmenin durdurulması, dava konusu edilen haksız işlemin uygulanmasını dava süresince durduran ve davadan bağımsız olmayan bir karar niteliği taşır. Bu kararın alınmasıyla birlikte işlemin icrailik niteliği durur ve söz konusu işlem hiç tesis edilmemiş gibi bir sonuç doğurarak kişinin hukuki durumunu işlem yapılmadan önceki haline getirir. Diğer iptal davalarında olduğu gibi atama iptali davasında da yürütmenin durdurulması talep edilebilir. Bu talep davanın açılması ile birlikte öne sürülecek olup; mahkeme davalı idarenin savunmasının alınmasına müteakip yaklaşık 2-3 ay içerisinde yürütmenin durdurulması açısından karar verir.  Talebin kabulü halinde davanın esas açısından karara bağlanacağı tarihe değin işlem davacı açısından hiç yapılmamış konuma getirilir. Sonuç olarak; atama iptali (tayin iptali) davasında da yürütmenin durdurulması talep edilebilir.  

Atama İptali Davasında Harç ve Masraflar Nelerdir?

Atama iptal davasında, diğer tüm davalarda olduğu gibi bir yargılama yapılması ve karara bağlanması için atama iptali davası açıldıktan sonra gerekli harç ve masrafların mahkeme veznesine yatırılması bir dava şartıdır. Şayet harç ve masraflar yatırılmazsa mahkeme ödemenin yapılması için davacıya kesin bir süre verir, yatırılmaması halinde davanın reddine karar verilir. Ancak atamanın iptali davasında davacı davasını kazandıktan sonra bu harç ve masraf ödemeleri mahkeme kararı gereği davalıdan geri alınabilir. 

BUNU DA BİL; İdari davalarda duruşma hakkında bilgi almak için aşağıdaki videomuzu da izlemenizi tavsiye ederiz.

Atama İptal Davasında Duruşma Yapılması Mümkün müdür? 

Genel itibarıyla idare mahkemelerinde duruşma yapılması tarafların talep etmiş olmasına bağlıdır, mahkemenin resen duruşma yapılmasına hükmetmesi mümkün değildir. Dolayısıyla atama iptali davasında da duruşma yapılması isteniyorsa bunun mahkemeden istenmesi zorunludur. Talep edilmesi halinde mahkeme duruşma yapmak durumunda olup, burada da bu kararın verilebilmesi için "duruşma harcı"nın yatırılması gerekmektedir.

Memur Atama İptal Davasında Tanık Dinlenir mi? 

İdari yargı hukukunda tanık dinlenebilmesi ilgili mevzuatla düzenlenmemiştir. Dolayısıyla atama iptal davasında da tanık dinlenmesi mümkün değildir. Bu sebeple tayin iptal davasında, davacının haklılığını ispatlayacak tüm delilleri dosyaya sunması gerekmektedir. Bu aşamada hangi hususların gerekli olacağının belirlenmesi ciddi öneme haiz olduğundan davanın alanında uzman bir idari dava avukatı, idare hukuku avukatı tarafından takip ettirilmesi hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından tavsiye edilmektedir. 

Atama İptal Davası Ne Kadar Sürer?

Atama iptal davası, dosyanın içeriğine ve atama işleminin sebebine göre her dava açısından farklı niteliktedir. Mahkeme yargılama sürecinde yazışmalar yapmak ve belge talep etmek suretiyle kurumlardan delil topladığından süre açısından net bir zaman dilimi belirtilmesi mümkün değildir. Nitekim idari davaların ortalama 7-8 ay sürdüğü göz önüne alındığında, dosya takibinin iyi yapılması, mahkemenin belirli aralıklarla bilgilendirilmesi hak kayıplarının önüne geçmek ve yargılama süresinin uzamaması açısından önem arz etmektedir.  Atama iptal davaları da ortalama olarak 7-8 ay sürebilmekte ancak idari işlemin iptali davasında istenecek yürütme durdurma taleplerinin kabul edilmesi ile işlemin yürütmesi atama işleminin yapıldığı andan itibaren 2-3 ay içinde sonlandırılabilecektir.

Devlet Memuru Atama İptal Emsal Karar

T.C.
ANKARA
24. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO

KARAR NO

DAVACI VEKİLİ:  AV. BİLGEHAN UTKU

DAVALI VEKİLİ:

: Davacı tarafından, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nde sosyolog olarak görev yapmakta iken, Sinop Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'ne atanmasına ilişkin davalı idarenin 08.11.2022 tarih ve 859/155484 sayılı işleminin iptali; hukuka ve kanunilik ilkesine aykırı olduğu cezalandırıcı nitelik taşıdığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

Karar veren Ankara 24. İdare Mahkemesi'nce, dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava, Adalet Bakanlığı, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nde sosyolog olarak görev yapan davacı tarafından, Adalet Bakanlığı, Sinop Denetimli Serbestlik Müdürlüğü emrine sosyolog olarak atanmasına ilişkin davalı idarenin 08/11/2022 tarihli ve 859/155484 sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76. maddesinde, "Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddede gösterilen esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler." hükmüne yer verilmiştir.

Anılan madde ile idareye görev ve unvan eşitliği gözetmeden nakil için takdir yetkisi tanınmış ise de, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

10/07/2003 tarihli ve 25164 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Adalet Bakanlığı Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin "Hizmet gereği atama" başlıklı 29. maddesinde; "Adlî veya idarî soruşturma ya da denetim elemanlarınca düzenlenen raporlara göre olumsuzluğu tespit edilmiş olanlar veya tutum ve davranışları nedeniyle o yerde kalmaları, ilgisine göre Bakanlıktaki birim amiri, Cumhuriyet başsavcısı, bölge idare mahkemesi başkanı veya Adlî Tıp Kurumu Başkanınca uygun görülmeyip gerekçeli olarak atanmaları teklif edilenler, bu Yönetmelikte belirtilen zorunlu çalışma sürelerini tamamlamadan ve yer değiştirme sureti ile atanma dönemi beklenmeksizin hizmet gereği olarak başka bir yere atanabilirler. Memurun görev yaptığı yerde ihtiyaç bulunmaması halinde diğer yerlere de ataması yapılabilir. Atamaları adalet komisyonlarınca teklif edilenler, komisyonlarca komisyon merkez veya mülhakatlarına atanabilecekleri gibi, komisyonların teklifi üzerine Bakanlık onayı ile başka yerlere de atanabilirler..." hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 2013 yılında Adalet Bakanlığı, Burhaniye Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nde sosyolog olarak göreve başladığı, 23/06/2015 tarihinden itibarende Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nde sosyolog olarak görevine devam ettiği, 27/03/2018 tarihinde, 

amirine bilgi vermeksizin saat 08:30'da başlayan mesaiye saat 09:30'da gelmesi nedeniyle uyarma, 08/12/2020 tarihinde, saat 08:30'da başlayan mesaiye anılan saatte giriş yapmaması, kendisine saat 09:29'da ulaşılması nedeniyle özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek disiplin suçunu işlediğinden bahisle kınama, 25/02/2021 tarihinde, 10/07/2020 günü saat 08:30-09:06 saatleri arasında izinsiz ve geçerli bir mazereti olmaksızın görevine gelmemesi nedeniyle kınama, 26/02/2021 tarihinde, saat 09:25'te hizmet binasını terk etmesi, tekrar 10:44'te giriş yapması nedeniyle kınama cezası, 14/10/2022 tarihinde, özürsüz olarak tam gün göreve gelmemesi nedeniyle 1/30 oranında aylıktan kesme cezalarıyla tecziye edildiği, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nün 21/10/2022 tarihli ve 2022/5381 sayılı yazısında; disiplin soruşturmalarına konu eylemlerin diğer Kurum personelini olumsuz yönde etkilediği, birlikte çalıştığı kişilere uyum sağlayamadığı, görevi ile ilgili başarılı olarak çalışmalar sergileyemediği, defaatle yazılı ve sözlü olarak amirlerince uyarılmasına rağmen kendisini düzeltme ya da geliştirme konusunda herhangi bir çaba göstermediği, bu nedenle Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde çalışmasının imkansız hale geldiği belirtilerek Adalet Bakanlığı Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin 29. maddesi uyarınca kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek başka kuruma naklen atanmasının teklif edildiği, bu teklifin uygun görüldüğü ve 08/11/2022 tarihli işlemle Sinop Denetimli Serbestlik Müdürlüğü emrine sosyolog olarak atandığı, bu işlemin iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının disiplin cezasına konu eylemlerinin, görev yaptığı yerde kalmasına engel bir durum oluşturmadığı, yıprandığı veya verimli çalışma olanağını kaybettiğinin söylenemeyeceği, görevinde başarısız ya da verimsiz olduğu yönünde herhangi bir tespitte bulunulmadığı anlaşıldığından, davacının hizmetin gereği olarak görevinden alınmasına ve Sinop Denetimli Serbestlik Müdürlüğü emrine sosyolog olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline,

Jandarma Atama İptal Emsal Karar

T.C. İZMİR

BÖLGE İDARE MAHKEMESİ

1. İDARİ DAVA DAİRESİ

ESAS NO : 2022/...

KARAR NO : 2023/...

İSTİNAF BAŞVURUSUNDA BULUNAN (DAVACI):

VEKİLİ                                              : Av. Bilgehan UTKU- Av. Emre ASAN

KARŞI TARAF (DAVALI)

VEKİLİ:

İSTEMİN ÖZETİ : İzmir ili, Bornova Jandarma Komando Tugay Komutanlığında idari işler astsubayı unvanıyla çalışan davacı tarafından, 2021 yılı genel atamalar kapsamında eş durumu mazeretine binâen Konya iline atanmaya yönelik talebinin kabul edilmemesine ilişkin Jandarma Genel Komutanlığının 18.05.2021 tarih ve 2021 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmış davayı; "...zorunlu yer değiştirmeye tâbi jandarma personelinin özel sektörde çalışan eşini mazeret olarak göstermek suretiyle eşinin görev yaptığı yere atamasının yapılabilmesi için emsallerine avantaj sağlamaması gerektiği

düzenlenmiştir. Eş mazereti ile atanmak istenilen Konya ilinin kendi nüfusunun kayıtlı ve eşinin de sürekli ikametgah adresi ile doğduğu yer olduğu, zorunlu yer değiştirmeye tâbi statüdeki davacı Konya iline atandığı takdirde devamlı surette kendi memleketinde görev yapmasına yol açılarak emsallerine nazaran ciddi bir ayrıcalık ve avantaj sağlayacağı, işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle reddeden İzmir 5. İdare Mahkemesinin 23.03.2022 gün ve E:2021/972, K:2022/670 sayılı kararının; işlemin ailesinden uzakta yaşamasına, iletişimsiz kalmasına, izin günlerinde sevdiklerini görememesine ve eşinin ne hamilelik döneminde ne de çocuğunu dünyaya getirdiği dönemde yanında olamamasına sebebiyet verdiği, sadece personelin tâbi olduğu mevzuat hükmü gözetilerek "avantaj" gerekçesine dayanılarak işlem tesisine gidilemeyeceği, devamlı il dışı izin kullanmak zorunda kalabileceğinden çalışma veriminin düşeceği, uzun vadede kamuyu da zarara uğratacağı ileri sürülerek istinaf yoluyla kaldırılması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Buna göre; her ne kadar davalı idare tarafından davacının 2020 yılı atama başvurusu ile bir kısım safahat puanlarına değinilmiş ise de, uyuşmazlığın 2021 yılı atama dönemine âit 9 Şubat 2021 tarihli atanma talebinin karşılanmamasından kaynaklandığı, esasen kendisinin 2020 genel atamaları kapsamında tercih dışı şekilde İzmir İli Bornova Jandarma Tugay Komutanlığı emrine atanmış olduğu, 2021 yılı için tercihlerine yazdığı yerlerden birine atanmasının emsâllerine kıyasla ne gibi bir avantaj ve üstünlük sağlayacağının idarece ortaya konulamadığı, durumunun yukarıda geçen Anayasa ve Yönetmelik ile Yönerge hükümleri nazarı itibara alınarak değerlendirilmesi ve bu doğrultuda işlem tesisine gidilmesi gerekirken, aksi yöndeki işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı kanaatine varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun kabulüne, İzmir 5. İdare Mahkemesinin 23.03.2022 gün ve E:2021/972, K:2022/670 sayılı istinaf başvurusuna konu kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline,

Uzman Çavuş Atama İptali Emsal Karar

 

T.C. ANKARA

25. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO: 2022

KARAR NO: 2023

DAVACI:

VEKİLİ: Av. Bilgehan UTKU- Av. Emre ASAN

DAVALI: İÇİŞLERİ BAKANLIĞI/ANKARA
              JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI/ANKARA

VEKİLİ:

DAVANIN ÖZETİ: Altındağ İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde uzman erbaş olarak görevli olan davacının, Yassıhöyük Jandarma Karakoluna atanmasına ilişkin 27/10/2022 tarih ve 14185528 sayılı işlemin; takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, lojmandan çıkmak zorunda olması nedeniyle aile birliğinin olumsuz etkileneceği, mevzuata aykırı olduğu iddialarıyla iptali istenilmektedir.

Olayda, davacının özel hayatına ilişkin isnat edilen eylemin mesleki hayatı üzerinde etkilerinin gerekçeleri ile ortaya konulamadığı, davacıya yöneltilen iddianın görevin ifasıyla ilgili olduğuna yönelik somut herhangi bir tespit bulunmadığı, dava konusu işlemin davacının mesleki faaliyeti ile ilgisi olmayan mahremiyet alanına dahil ailevi eylemleri dikkate alınarak tesis edildiği, ayrıca bu eylemleri nedeniyle hakkında disiplin soruşturması açıldığı, dava konusu atama işleminin davacının özel hayatıyla ilgili bir husustan dolayı cezalandırma amacı taşıdığı görüldüğünden, dava konusu işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 11.000,00-TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine,

T.C.
ANKARA
18. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/
YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI

İSTEYEN (DAVACI)

VEKİLİ                  Av. Bilgehan UTKU

KARŞI TARAF (DAVALI)

VEKİLİ

: Davacı tarafından, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargah Destek Kıtalar Grup Komutanlığı emrinde görev yapmaktayken 2022 yılı uzman erbaş genel atamaları kapsamında 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı Destek Grup Komutanlığı emrine atanmasına ilişkin işlemin; eşinin işyeri, 2 çocuğunun okul durumları ve aile yaşantısı göz ardı edilerek tercih dışı olarak Adana Garnizonuna atamasının yapıldığı, eşinin Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde 10.11.2004 tarihinde büro işçisi olarak göreve başladığı, 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna atandığı ve halen görevine devam ettiği, eşinin çalıştığı üniversitenin Ankara il merkezi ve Mersin ili Erdemli ilçesi dışında yerleşkesinin bulunmadığı, atama işleminin ilgili mevzuat hükümleri ve atamada dikkate alınması gereken temel ilkelere aykırı olarak gerçekleştirildiği, aile bütünlüğünü bozucu nitelikte ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : 2022 yılı Uzman Erbaş Genel Atama Uygulama Emrinde görev yaptığı garnizonda yedi ve daha fazla hizmet yılında bulunan bütün uzman erbaş statüsündeki personelin 2022 yılı atama planına dahil edileceğinin birliklere bildirildiği, eşi sağlık çalışanı, din görevlisi ve öğretmen olan uzman erbaş personelin eş durumu atamalarının eşlerinin tabi olduğu mevzuat hükümleri kapsamında yapıldığı, davacının eşinin bahsi geçen mevzuatların kapsamının dışında kaldığı, uzman erbaşların değişik bölge ve garnizonlarda görev yapması gerektiği, personelin eşinin sürekli olarak aynı garnizonda görev yapacağı göz önüne alındığında personelin tüm meslek yaşantısını aynı yerde geçireceği ve bunun uygulamada diğer personel arasında eşitsizliğe neden olacağı, davacının sıralı tercih ettiği garnizonlara (Mersin ili dahil) kendisinden kıdemli personelin atanması ve kıdem sırasının yetersiz olması nedeniyle sıralı tercih ettiği garnizonlara atanamadığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı genelindeki piyade uzman erbaş kadro mevcut oranının %93 olduğu, Mersin ilindeki piyade sınıfı uzman erbaş kadro mevcut oranının ise %95 ile genel ortalamanın üzerinde olduğu ve ilave personel atamasının yapılamadığı, davacının atamasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın ve yürütmenin durdurulması talebinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 18. İdare Mahkemesince, dava dosyası incelendikten sonra yürütmenin durdurulması istemi hakkında işin gereği görüşüldü:

Dava; davacının, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargah Destek Kıtalar Grup Komutanlığı emrinde görev yapmaktayken 2022 yılı uzman erbaş genel atamaları kapsamında 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı Destek Grup Komutanlığı emrine atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinin ikinci fıkrasında, ''Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda,

İSTEMİN ÖZETİ

davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz.Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez.'' hükmü yer almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesinde, "Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar." hükmü yer almaktadır.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun "Atama, geçici görev ve harcırah" başlıklı 18. maddesinde, "Uzman erbaşlar, sözleşme süreleri içinde değişik bölge ve garnizonlara Türk Silâhlı Kuvvetlerinin hizmet ihtiyacı esas alınmak suretiyle atanma ve yer değiştirme işlemlerine tâbi tutulurlar veya kurs dahil geçici görevle görevlendirilirler. Bu şekilde atanan veya geçici görevle görevlendirilenlere ve ayrıca terhislerinden sonra uzman erbaş olarak atananlarla kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin bitiminde ayrılanlara 6245 sayılı Kanun ve Bütçe Kanunu esaslarına göre harcırah verilir. (Ek cümle: 11/2/2014-6519/53 md.) Geçici görevlendirmelere ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir." hükmüne; "Yönetmelik" başlıklı 19. maddesinde de, "Personelde aranacak nitelikler,müracaat şekli ve zamanı,müracaatın kabul edilmesi,sözleşmenin yapılması ve feshedilmesi sebepleri,verilecek sicilin şekil ve usulleri görevde başarısız olma ve kendilerinden istifade edilememe halleri ve bunlara yapılacak işlem şekli, sözleşmenin uzatılmasında uygulanacak esaslar, uzman onbaşıların uzman çavuş olabilmeleri için gerekli şartlar, astsubay sınıfına geçirilecekler için uygulanacak esaslar, astlık üstlük münasebetleri ile bu hususlardaki işlem şekli ve ilgili diğer hususlar kanunun yürürlüğe girmesini takip eden 6 ay içerisinde Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca müştereken çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir." hükmüne yer verilmiştir.

20.09.2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin "Atama, geçici görev ve harcırah" başlıklı 22. maddesinde ise, "Uzman erbaşlar, sözleşme süreleri içinde değişik bölge ve garnizonlara, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hizmet ihtiyacı esas alınmak suretiyle atanma ve yer değiştirme işlemlerine tâbi tutulurlar, kurs dahil geçici görevle görevlendirilirler. Bu şekilde atanan veya geçici görevle görevlendirilenlere ve ayrıca, terhislerinden sonra uzman erbaş olarak atananlar ile kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin bitiminde ayrılanlara, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve Bütçe Kanunu esaslarına göre harcırah verilir.

(Ek fıkra:RG-7/8/2014-29081) Uzman erbaşlardan kendisi, eşi, bakmakla yükümlü olduğu çocukları ile bakmakla yükümlü olduğu ve aynı çatı altında yaşayan anne, baba veya yargı kararıyla vasi tayin edilmesi kaydıyla kardeşi için aldığı atamaya esas sağlık raporlarında belirli uzmanların bulunduğu garnizonlara atanmaları gerektiği belirtilenlerin, atanacakları garnizonlarda askerî hastaneler ile diğer kamu sağlık kurumlarındaki uzmanlardan da istifade edebileceği göz önüne alınarak atanmaları yapılır.

(Ek fıkra:RG-7/8/2014-29081) Atanma emrini tebellüğ eden personel, kendisi, eşi, bakmakla yükümlü olduğu çocukları ile bakmakla yükümlü olduğu ve aynı çatı altında yaşayan anne, baba veya yargı kararıyla vasi tayin edilmesi kaydıyla kardeşi için bulunduğu yere en yakın ve tam teşekküllü askerî hastaneden alacağı "Hayati önemi haizdir, tedaviden yararlanır" kayıtlı veya belirli uzmanları bulunan, hastalığının tedavi edileceği sağlık teşkilleri ile iklim, yer ve tedavi koşullarını öngören sağlık kurulu raporlarının yetkili makamlarla tasdik şekline göre bir yıl için bulunduğu garnizonda bırakılır veya ataması sağlık raporunun uygun gördüğü garnizona yapılır.

(Ek fıkra:RG-7/8/2014-29081) İkinci yıl aynı mazereti ileri sürenlerin atanmalarının 1 yıl daha ertelenebilmesi için, dördüncü fıkrada yer alan esaslar dâhilinde ilgili hastaneden aynı nitelikte sağlık kurulu raporu almaları gerekir.

(Ek fıkra:RG-7/8/2014-29081) Ömür boyu gözetim altında bulundurulmayı gerektiren ve sürekli tedavi ile yaşamın sürdürülebildiği görme ile bedeni ve zihinsel spastik engellilik hali, kalıtsal yollarla geçen Akdeniz Anemisi gibi hastalıklarla, benzer nitelikte kabul edilen diğer hastalıklar için atamaların ertelenmesinde süre şartı aranmaz. Kendisi, eşi, bakmakla yükümlü olduğu çocukları ile bakmakla yükümlü olduğu ve aynı çatı altında yaşayan anne, baba veya yargı kararıyla vasi tayin edilmesi kaydıyla kardeşi, bu tür hastalıklara ("özel eğitim amaçlı değerlendirilmesi uygundur" kararlı raporları alacaklar hariç) yakalanan uzman erbaşların atamaları, Gülhane Askerî Tıp Akademisi veya Gülhane Askerî Tıp Akademisi Haydarpaşa Askerî Hastanelerinin sağlık kurullarından alacakları raporlarda öngörülen garnizonlara yapılır. Bu kapsama giren hastalıklar için ikinci yıldan sonraki müteakip sağlık kurulu raporları iki yılda bir alınır. Özel eğitim amaçlı değerlendirilmek üzere rapor alacakların atamaları ise; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikte, kendisine Engelli Sağlık Kurulu Raporu düzenleme yetkisi verilmiş, sağlık kuruluşlarının sağlık kurullarından alacakları "özel eğitim amaçlı değerlendirilmesi uygundur" kararlı, Engelli Sağlık Kurulu Raporları ve Rehberlik Araştırma Merkezlerinden alacakları raporda bulunan özel eğitim imkânlarının bulunduğu garnizonlara yapılır veya ertelenir. ..." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara Garnizonunda yedi yıldan fazla süredir hizmeti bulunduğundan 2022 yılı uzman erbaş genel atamaları kapsamında garnizonlar arası atama planına dahil edilen davacının, 12.01.2022 tarihli dilekçesiyle eşinin 2004 yılından itibaren Orta Doğu Teknik Üniversitesinde büro işçisi olarak göreve başladığı, 2018 yılında sürekli işçi kadrosuna atandığı, halen aynı görevde devam ettiği ve görev yaptığı kurumun Ankara il Merkezi dışında sadece Mersin ili Erdemli ilçesinde yerleşkesinin bulunduğunu belirterek uygun görülmesi halinde Ankara Garnizonunda bir yıl daha görev yapmak istediği, uygun görülmemesi halinde ise aile bütünlüğü kapsamında atamasının Mersin iline yapılması talebiyle başvuruda bulunduğu, aynı zamanda bahsi geçen mazeretinden bahsederek Mersin, Karaman, Kastamonu ve Amasya illerinde bulunan garnizonlara atanma talebini içeren atama istek formuyla atama taleplerini ilettiği, sonrasında davacının tercih ettiği garnizonlara kendisinden daha kıdemli personellerin atanmış olması nedeniyle atamasının Adana ili, İncirlik ilçesinde bulunan 10'uncu Tnkr. Üs K.lığı Des. Grp. K.lığı emrine yapılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda açıklaması yer alan mevzuat hükümleri incelendiğinde; uzman erbaşların atama ve yer değiştirme işlemlerinde kamu görevlisi olarak görev yapan eşin görev yerinin atama işlemlerinde dikkate alınacağı veya atamalarda aile birliğinin sağlanması yönünde işlemler tesis edileceği yönünde herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve dolayısıyla eş durumu (aile birliği) nedeniyle mazeret ataması hususunda herhangi bir hüküm bulunmadığı görülmekte ise de, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesi uyarınca "ailenin huzur ve refahının sağlanması" hususunda devlet tarafından gerekli tedbirlerin alınacağı hüküm altına alınmıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda; her ne kadar davalı idare tarafından, "eşi sağlık çalışanı, din görevlisi ve öğretmen olan uzman erbaş personelin eş durumu atamalarının eşlerinin tabi olduğu mevzuat hükümleri kapsamında yapıldığı, davacının eşinin bahsi geçen mevzuatların kapsamının dışında kaldığı, uzman erbaşların değişik bölge ve garnizonlarda görev yapması gerektiği, personelin eşinin sürekli olarak aynı garnizonda görev yapacağı göz önüne alındığında personelin tüm meslek yaşantısını aynı yerde geçireceği ve bunun uygulamada diğer personel arasında eşitsizliğe neden olacağı, davacının sıralı tercih ettiği garnizonlara (Mersin ili dahil) kendisinden kıdemli personelin atanması ve kıdem sırasının yetersiz olması nedeniyle sıralı tercih ettiği garnizonlara atanamadığı" iddia edilmekte ise de; davacının eşinin Orta Doğu Teknik Üniversitesinde sürekli işçi kadrosunda görev yaptığı ve anılan Üniversitenin Ankara il Merkezi ve Mersin ili Erdemli ilçesi dışında yerleşkesinin bulunmadığı hususu sabit olduğundan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesinin emredici hükmü gereğince aile birliğinin korunması ilkesi ile ailenin huzur ve mutluluğunun devamının sağlanması suretiyle kamu görevlilerinin ailevi kaygılardan uzak olarak kamu hizmetini verimli ve etkin bir şekilde yürütmeleri için gerekli ortamın oluşturulması kapsamında, davacının eş durumu mazereti dikkate alınarak mazeretini karşılayabilecek şekilde atamasının yapılması gerekirken, eş durumu mazereti dikkate alınmaksızın 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı Destek Grup Komutanlığı emrine atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, dava konusu işlemin iller arası atama işlemi olduğu hususu da dikkate alındığında, hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanmaya devam edilmesi halinde, davacınınailebirliğiaçısından telafisigüçzararlaroluşacağıkanaatinevarılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına,

Memur Atama İptali Emsal Karar

T.C. BATMAN İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO KARAR NO

DAVACI

DAVACI VEKİLİ: : AV. BİLGEHAN UTKU-UETS[16969-69584-23420]

DAVALI : Sağlık Bakanlığı

DAVALI VEKİLİ

: Davacı tarafından, Batman Sason Devlet Hastanesi kadrosunda olduğu, Batman Sason 09 Nolu Aile Hekimliği Birimi'nde aile hekimi olarak görev yapmakta iken 2014/2. Dönem İller Arası Aile Hekimliği Yerleştirme İşlemleri neticesinde Ankara İli Mamak İlçesi 142 Nolu Aile Hekimliği Birimi'nde görevlendirildiği belirtilerek kadrosunun Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 18/1. maddesi uyarınca halihazırda görevli bulunduğu birime nakledilmesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 12.11.2021 tarih ve 33849872-903.02.01 sayılı işleminin; hukuka aykırı olduğu, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği hükümleri kapsamında başvuru yaptığı halde başvurusunun Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği kapsamında reddedildiği ileri sürülerek iptali

istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, davacının durumunun Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacının sözleşmesinin fesih veyahut herhangi bir sebeple sona ermediği, mevzuatın sözleşmenin sona ermesi halinde bir defaya mahsus olarak naklen atanabilme hakkı tanıdığı, davacının sözleşmesinin devam etmesi karşısında talebi doğrultusunda işlem tesis edilemeyeceği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Batman İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava, Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 12.11.2021 tarih ve 33849872-903.02.01 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasında "Sağlık Bakanlığı; Bakanlık veya diğer kamu kurum veya kuruluşları personeli olan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı elemanı olarak çalıştırılacak sağlık personelini, kendilerinin talebi ve kurumlarının veya Bakanlığın muvafakatı üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, sözleşmeli olarak çalıştırmaya veya bu nitelikteki Bakanlık personelini aile hekimliği uygulamaları için görevlendirmeye veya aile hekimliği uzmanlık eğitimi veren kurumlarla sözleşme yapmaya yetkilidir... İhtiyaç duyulması halinde, Türkiye'de mesleğini icra etmeye yetkili ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin (A) bendinin (4), (5) ve (7) numaralı alt bentlerindeki şartları taşıyan kamu görevlisi olmayan uzman tabip ve tabiplerin... Sağlık Bakanlığının önerisi, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine sözleşme yapılarak aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılabilir." hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Sağlık Bakanlığınca çıkarılan ve 25/01/2013 tarih ve 28539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin Naklen atama başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrasında, "Aile hekimi olarak sözleşme imzalayan personel, sözleşmeli olarak görev yaptığı il dışında başka bir ilde ilan edilmiş münhal aile hekimliği pozisyonlarına 15. maddedeki usul ve esaslar çerçevesinde başvurarak yerleşebilir. Bu durumda, personelin kadrosu; bağlı bulunduğu Kurum tarafından, aile hekimi olarak yerleştiği ve yeni sözleşme imzaladığı ilde münhal kadronun mevcut olduğu birime aktarılır. Bu şekilde yapılacak naklen atama işlemleri, atama dönemine ve kur’aya tabi olmaksızın, Personel Dağılım Cetvelinde boş yer bulunmaması halinde standart dikkate alınarak gerçekleştirilir. Aile hekiminin yeni yerleştiği aile hekimliği pozisyonunda fiilen bir sözleşme dönemi görev yapmadan sözleşmesinin sona ermesi durumunda, eski görev yerine, eski görev yerinde Personel Dağılım Cetveline göre boş yer bulunmaması halinde eski görev yeri esas alınarak, Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümlerine göre naklen ataması yapılır." denilmektedir.

Diğer taraftan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 16. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinde de; ''25/01/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği kapsamında sözleşmeli aile hekimi olarak görev yapmakta iken başka bir ildeki aile hekimliği pozisyonuna yerleşmesi ve yeni yerleştiği aile hekimliği pozisyonunda fiilen iki yıl görev yapması ve sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi ve talebi halinde sözleşmesinin feshedildiği yere bir defaya mahsus olmak üzere atanabilir.'' düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıdaki madde hükümlerinden; aile hekimi olarak sözleşme imzalayan personelin görev yaptığı il dışında başka bir ildeki aile hekimliği pozisyonuna yerleşmesi halinde kadrosunun aile hekimi olarak yeni yerleştiği ildeki birime aktarılacağı, aile hekiminin yeni yerleştiği ilde bir sözleşme dönemi görev yapmadan sözleşmesinin sona ermesi halinde eski görev yerine veya münhal bulunan bir yere yapılan atamasının Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümlerine göre yapılacağı öngörülmüş, dolayısıyla her iki yönetmelik hükmünde farklı durumlar düzenlenmiş bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, Batman Sason Devlet Hastanesi kadrosunda olduğu, Batman Sason 09 Nolu Aile Hekimliği Birimi'nde aile hekimi olarak görev yapmakta iken 2014/2. Dönem İller Arası Aile Hekimliği Yerleştirme İşlemleri neticesinde Ankara İli Mamak İlçesi 142 Nolu Aile Hekimliği Birimi'nde görevlendirildiği belirtilerek kadrosunun Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 18/1. maddesi uyarınca halihazırda görevli bulunduğu birime nakledilmesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 12.11.2021 tarih ve 33849872-903.02.01 sayılı işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının başvurusunda; Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesinde düzenlenen "kadro aktarılması" uygulamasından yararlanmak istediği halde isteminin, söz konusu yönetmelik hükmü uyarınca değerlendirilmesi gerekirken, Sağlık

Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 16. maddesine dayanılarak reddedildiği görülmektedir.

Bu durumda; davacının Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesi uyarınca kadro nakli ile ilgili yaptığı başvurusunun, sözleşmeli olarak bir başka şehre atanma talebi gibi değerlendirilmek suretiyle ve Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümleri uyarınca reddedilmesine ilişkin işlem sebep unsuru yönünden sakat olup bu nedenle davacının kadrosunun Ankara iline alınmasına yönelik başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline,

Atama İptali Davasıyla İlgili Danıştay Kararları

Kamu personelinin özrü nedeniyle haksız atama;

Danıştay 2. Dairesinin 09.02.2017 tarih, 2014/8689E. Ve 2017/880K. Sayılı kararı 

"Davacının özrü nedeniyle 2013 yıl ağustos il içi ve il dışı özür grubu atama döneminde Trabzon iline atanma talebi doğrultusunda Trabzon ili, … ilçesi, … ortaokula matematik öğretmeni olarak atanmasına ilişkin işlemin mevzuata aykırı olduğu, idarelerin, mevzuata aykırı olan işlemleri geri alabileceği, hususları göz önünde bulundurulduğunda, davacının Trabzon ili, … ilçesi, … ortaokulandan eski görev yeri olan Kars ili, … ilçesi, … yatılı bölge okuluna atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir."

Kariyer ve liyakat ilkesine aykırı tesis edilmiş atama

Danıştay 5. Dairesinin 1996/96E ve 1996/1086K. Sayılı kararı

"Yönetmelikle hüküm altına alınmış olan, İdari ve Mali İşlerle İlgili 5 yıllık mesleki deneyim şartını taşımayan ve hatta bu konuda hiç deneyimi bulunmayan davacının, Sağlık Memurluğu (Çevre Sağlığı Teknisyenleri) görevinden, doğrudan Konya İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevine atanması yolunda tesis edilen işlemde kariyer ve liyakat ilkeleri ile kamu yararı ve sağlık hizmetlerinin gereklerine uyarlık bulunmamaktadır."

Hakkında verilmiş olan HAGB nedeniyle haksız atama

Danıştay 12. Dairesinin 22.10.2015 tarih,  2015/3186E. Ve 2015/5513K sayılı kararı

"2802 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesi ile Adalet Bakanlığı Memur, Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği hükümleri uyarınca zabıt katipleri hakkında sadece arşiv araştırması yapılacağı, arşiv araştırması kapsamında ise anılan Yönetmelikte tanımladığı, bu doğrultuda hakkında verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı karşısında, sözleşmeli zabıt katipliği sınavında başarılı olan davacının arşiv araştırmasının başarısız olduğundan söz edilemeyeceğine hükmedilmiştir."

Atama işleminin yalnızca takdir yetkisine dayanılarak gerçekleştirilemeyeceğine ilişkin

Danıştay 5. Dairesinin 26.01.2009 tarih, 2006/5349E. ve 2009/270K. Sayılı kararı  

"…görevinden alınmasını gerektirecek bir olumsuzluğu ileri sürülmeden veya hukuken kabul edilebilir bir neden ortaya konulmadan, salt takdir yetkisinden bahisle davacının atanması yolunda kurulan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına… karar verilmiştir."

Memur Atama İptali Örnek Dava Dilekçesi

... İdare Mahkemesi Sayın Başkanlığına

        Yürütmenin Durdurulması ve Duruşma Taleplidir.

Davacı        : Ad-Soyadı (TC Kimlik Numarası)
          Adres..

Vekili        : Eğer vekil varsa Ad-Soyad
          Adres..

Davalı        : Görev Yapılan Kurum
          Adres..

Konu        : Hakkımda .... tarihinde tesis edilen X ilinden Y iline haksız atanmama ilişkin ... tarihli işlemin iptali, bu süre zarfında uğramış olduğum zararların tarafıma ödenmesi, işlemin yürütülmesinin durdurulması ve duruşma talebimin kabulüne karar verilmesi talep ve arzıdır.

Tebliğ Tarihi        : ../../...

Açıklamalarımız    : ... Kurumunda ... Görevlisi olarak ... Tarihinden bu yana görev yapmaktayım. Görev sürem boyunca almış olduğum herhangi bir disiplin cezası olmadığı gibi sicilim üstün başarılı seviyede olup görevimde başarılı bir personelim. Nitekim hakkımda ... Tarihinde haksız olarak X ilinden Y iline atanma kararı verilmiş, bu işlem tesis edilirken takdir yetkisi aşılmış, atamanın temel ilke ve esasları gözetilmemiştir.  Dava konusu atama işlemi neticesinde hem maddi hem de manevi olarak ciddi zarar gördüm. Açıklanan nedenlerle haksız atama işleminin iptaline maddi ve manevi zararlarımın ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir. 

Hukuki Nedenler    : İdari Yargılama Usulü Kanunu, Anayasa ve her türlü yasal mevzuat.

Hukuki Deliller    : İşlem dosyası ve her türlü yasal delil.    

Sonuç ve İstem    : Açıklanan nedenlerle, hakkımda tesis edilen X ilinden Y iline atanmama ilişkin ... Tarihli işlemin iptaline, dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağından işlemin yürütülmesinin durdurulması, ... Tazminatın tarafıma ödenmesine, duruşma talebimin kabulüne ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim./Tarih

                       Ad-Soyad
                          (İmza)

EK:
1.Dosyaya ek olarak konabilecek her türlü evrak, emsal kararlar vs.

Aile Bütünlüğü Sebebiyle Atama İptali 

T.C. KÜTAHYA İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/592

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN (DAVACI)

VEKİLİ: Av. Bilgehan UTKU 

DAVALI:

VEKİLİ:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinin 2. fıkrasında; idari mahkemelerin, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilecekleri hükme bağlanmıştır.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, ''Ailenin korunması ve çocuk hakları'' başlıklı 41.maddesinde; ''Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.'' hükmüne yerverilmiştir. 

Bununla birlikte, 22/05/2004 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Anayasanın 90. maddesinin beşinci fıkrasına eklenen cümle ile usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı düzenlenmiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10/12/1948 tarih ve 217 A (III) sayılı kararıyla ilan edilen ve 27/05/1949 tarih ve 7217 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 06/04/1949 tarih ve 9119 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ülkemiz tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 16. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur." kuralı getirilmiştir.

Ülkemizin, 20/03/1952 tarihinde imza altına alarak kabul ettiği ve 19/03/1954 tarihli ve 8662 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6366 sayılı İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi ve Buna Ek Protokolün Tasdiki Hakkında Kanun ile ülkemiz tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Özel hayatın ve aile hayatının korunması" başlıklı 8. maddesinde ise, "Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir." kuralı yer almıştır.

Bu maddenin ihlaline yönelik olarak açılmış olan davalarda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen kararlarda; "...8. maddenin aile hayatına saygı duyulması hakkını teminat altına alarak ailenin var olduğunu varsaydığı" (Marckx-Belçika davası 13/06/1979, Seri A No:31, s.14) "... evli bir çift söz konusu olduğunda 'aile hayatı' ifadesinin normalde bir arada oturmayı içerdiği, aile kurma hakkının bir arada yaşam hakkını içermediğini düşünmenin neredeyse imkansız olduğu" (Abdulaziz, Cabales ve Balkandili-Birleşik Krallık davası 28/05/1985, Seri A No:94 s.32) kabul edilmiştir.

Diğer taraftan, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/a maddesinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin, memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği düzenlenmiş; 58. maddesinin 2. fıkrasında ise "Sözleşmeli personele ilişkin olarak bu Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan hallerde, Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınmak kaydıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili hükümleri uygulanır." hükmü düzenlenmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun, ''Yer değiştirme suretiyle atanma'' başlıklı 72.maddesinin 2.fıkrasında; ''Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76 ncı maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır. Yer değiştirme suretiyle atanmaya tabi memurun atandığı yerde eşinin atanacağı teşkilatın bulunmaması ya da teşkilatı olmakla birlikte niteliğine uygun münhal bir görev bulunmaması ve ilgilinin de talebi halinde, bu personele eşinin görev süresi ile sınırlı olmak üzere aşağıdaki şartlarda izin verilebilir.'' hükmü yer almaktadır.

Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin, ''Aile Birliği Mazeretine Bağlı Yer Değişikliği" başlıklı 14.maddesinde ise; "(Değişik: 30/6/2014-2014/6578 K.) Aile birliği mazeretine dayanarak yer değişikliği memurun; a) Kamu personeli olan eşinin, kurum içi yer değiştirme suretiyle atanma imkânının olmaması veya mevzuatı uyarınca eşin zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulan bir görevde bulunması durumunda bu kapsamdaki eşin bulunduğu yere, b) Eşlerin her ikisinin de aynı kurumda çalışıyor olması halinde, kurumun daha fazla hizmet 

ihtiyacı duyduğu yere, c) Eşlerin farklı kurumda çalışıyor olması halinde kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle her iki kurumun da öncelikli hizmet ihtiyacının bulunduğu yere, d) Kamu personeli olmayan eşinin, talep edilen yerde başvuru tarihi itibarıyla son iki yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde bu durumda olan eşin bulunduğu yere, (2) e) Milletvekili, belediye başkanı, muhtar veya noter olan eşlerinin bulunduğu yere, atanması suretiyle yapılabilir. Aile birliği mazeretine dayanarak yer değiştirme isteğinde bulunan memur, eşinin kamu kurum ve kuruluşlarında kamu personeli olarak çalıştığına veya atanmayı talep ettiği yerde eşinin başvuru tarihi itibarıyla son iki yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak halen çalıştığına ya da birinci fıkranın (e) bendinde sayılan görevlerde bulunduğuna ilişkin belgeyi kurumuna ibraz etmekle yükümlüdür. Ayrıca yer değiştirme başvurusuna, evlilik durumunu kanıtlayan belgenin de eklenmesi gerekir. (...)" düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; toplumun temeli olan ailenin korunması, huzur ve refahı için gerekli tedbirlerin alınmasının tüm kurumlar için Anayasal bir yükümlülük olduğu ve bu yükümlülüğü yerine getirmede tanınmış herhangi bir istisnanın da Anayasada yer almadığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 72. maddesine göre kurumların yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapacakları atamalarda aile birimini muhafaza etmek bakımından gerekli tedbirleri alacağı ve yer değiştirme ile ilgili atama esaslarının Yönetmelikle belirleneceği anlaşılmaktadır. 

Dava dosyanın incelenmesinden; Kütahya ili Tavşanlı Lojistik Müdürlüğünde makinist olarak görev yapan davacının, eşinin Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde araştırma görevlisi olması, bulunduğu şehirden ayrılamasına olanak bulunmaması gerekçesiyle, Ankara iline tayin edilmesi yönünde yaptığı başvurunun, 19/07/2023 tarihli ve E-17259007-900-460267 sayılı Devlet Demiryolları Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürlüğü Afyonkarahisar Bölge Müdürlüğü Personel ve Mali İşler Servis Müdürlüğü işlemiyle reddedilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda aktarılan Anayasa ve Kanun hükümleriyle güdülen amacın, aileyi parçalanmaktan kurtarmak, aile bireylerini bir arada tutmak suretiyle ailenin huzur ve mutluluğunu devam ettirmek ve bu yolla kamu görevlilerinin ailevi kaygılardan uzak bir biçimde kamu hizmetlerini verimli, etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütmeleri için gerekli ortamı sağlamak olduğu tartışmasızdır.

Hem ulusal hem de uluslararası normlarla güvence altına alınan aile birliğinin korunması hususunda, idarelerin gerekli tedbirleri almasının zorunlu olduğu açık olup eşlerin ayrı kurumlarda çalışmaları halinde öncelikli olarak diğer eşin çalıştığı kurumla gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle bu eşin de isteği halinde, aynı veya yakın bir yere naklinin yapılması, bunun mümkün olmaması halinde ise (dava konusu olayda olduğu gibi davacının eşinin davacının çalıştığı yerde çalışma imkanının olmaması) kadro durumu gözetilmeksizin davacının eşinin bulunduğu yerde aile birliğinin sağlanması idare açısından bir yükümlülük olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.

Öte yandan; dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunun saptanmasına rağmen uygulamanın sürdürülmesi, tüm eylem ve işlemleri hukuka uygunluk karinesine dayanan hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacak, aile bütünlüğü bozulan davacı yönünden telafisi güç zarara neden olacaktır. Zira, işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmemesi halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak ilgili açısından oluşacak zarar, işlemin uygulanmasına devam olunmasıyla artacaktır.

Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına,

1