Evlilikte Güven Sarsıcı Davranışlarda Bulunmak
vlilikte güven sarsıcı davranışlarda bulunmak diğer eşe karşı duygusal şiddet uygulandığının bir göstergesidir. Nitekim eşler birbirlerine sadakat yükümlülüğü ile yükümlü olup bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumu diğer eş açısından boşanma dav
İçindekiler
Evlilikte Güven Sarsıcı Davranışlarda Bulunmak
Evlilikte güven sarsıcı davranışlarda bulunmak diğer eşe karşı duygusal şiddet uygulandığının bir göstergesidir. Nitekim eşler birbirlerine sadakat yükümlülüğü ile yükümlü olup bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumu diğer eş açısından boşanma davasına konu edilebilecektir.
Eşlerin güven sarsıcı hareketleri neticesinde diğer eş manevi olarak zarar görmüş olacak ve bu durum boşanma davasında manevi tazminatın da konusunu oluşturacaktır.
Nitekim eşlerden birisi diğerine karşı daha kusurlu bulunursa ve bu durum boşanma davasında ispatlanır ise mahkeme kişisel hakları zarara uğrayan eş lehine uygun bir manevi tazminata hükmedecektir.
Örneğin, toplanan delillerden tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında eşlerden birinin başka kişilerle telefon görüşmeleri yapmak sureti ile eşine karşı güven sarsıcı davranışta bulunduğu dosya içerisindeki telefon kayıtlarından anlaşılmakta ise gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşin bu davranışı ağır kusur olarak nitelendirilecek ve diğer eş lehine uygun bir manevi tazminata hükmedilecektir.
Ayrıca güven sarsıcı davranışların soyut beyanlardan ibaret olmaması, ispatlanması ve somut olarak mahkemede delil olarak gösterilmesi şarttır.
Güven Sarsıcı Davranışlar Boşanma Yargıtay Kararları
Evlilik Birliğinde Güven Sarsıcı Davranışlar
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2020/1095 E.
2020/2213 K.
Temyiz Kanun Yoluna Başvuran:
Vekili:
Davalı:
Vekili:
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar, erkek yararına hükmedilen vekalet ücreti, reddedilen kendi tazminat talepleri ile nafaka taleplerinin reddi ile yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bentler dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının, ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, erkeğin güven sarsıcı davranışlarının olduğu gerekçesiyle erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulüyle, erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne ve ferilerine karar verilmiştir. Hükme karşı davacı-karşı davalı erkek tarafından kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, "Erkeğe kusur olarak yüklenilen güven sarsıcı davranışın soyut beyanlar olduğu ve yüklenilemeyeceği, kadının ise ev işi yapmamak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmediği, erkeğe ve annesine hakaret ve kıskançlık eylemlerinden ötürü kadının tam kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının da kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru değil ise de kadının boşanma hükmü istinaf edilmediğinden erkeğin boşanma talebi konusuz kalmış ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş" belirlenen kusur durumuna göre de kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakasının reddine, erkeğin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince davalı- karşı davacı kadının birlik görevini ihmal ettiği, kıskanç olduğu ve hakaret ettiği vakıaları kadına kusur olarak yüklenmişse de, kadının hakaret ettiği ve kıskanç davranışlar sergilediğine dair tanık beyanları sebep ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak, soyut izahlardan ibaret olup hakaret ve kıskançlık vakıalarının kadına kusur olarak yüklenmesi yerinde değildir. Tarafların gerçekleşen kusur durumlarına göre, birden fazla güven sarsıcı davranışta bulunan davacı- karşı davalı erkeğin kadına göre ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına karşın, davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiştir. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına oranla ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, davalı-karşı davacı kadının tam kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece, davalı-karşı davacı kadın tamamen kusurlu bulunarak davacı-karşı davalı erkek yararına maddi ve manevi tazminata (TMK md. 174/1-2) hükmedilmiş ise de, yukarıda 2. bentte belirtildiği üzere davacı-karşı davalı erkek davalı-karşı davacı kadına oranla ağır kusurludur. Davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olmadığının anlaşılmasına göre Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davacı- karşı davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
4-Türk Medeni Kanunu'nun 174/1 maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186 maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m.4, TBK m.50,51) dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
5-Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesi boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m.4, TBK m.50,51) dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
6-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (TMK m.175/1). Toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının sürekli bir işi ve kendisini yoksulluktan kurtaracak düzenli bir gelirinin olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadına oranla ağır kusurlu olduğuna göre TMK'nın 175 maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken bu yön gözetilmeden isteğin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4., 5 ve 6. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 16.03.2020 (Pzt. )
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2020/1004 E.
2020/2136 K.
Temyiz Kanun Yoluna Başvuran:
Vekili:
Davalı:
Vekili:
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-İlk derece mahkemesi, eşine fiziksel şiddet uygulayan, ev ve ailesini ihmal eden ve güven sarsıcı davranışları olan davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna karar vermiştir. Hükme karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesi erkeğin kusur belirlemesine yönelik talebinin kabulüne karar vererek, davalı erkeğin ilk derece mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı kadının da eşine "Şu çocuklar büyüsün, benim beklediğim şeyler var" dediğini belirtmiş ve erkeğin ağır, kadının da az kusurlu olduğuna karar vermiştir. Bölge adliye mahkemesi tarafından davacı kadına kusur olarak eklenen "Şu çocuklar büyüsün, benim beklediğim şeyler var" sözünün erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen fiziksel şiddet, birlik görevlerini ihmal ve güven sarsıcı davranış kusurlarına karşı tepkisel nitelikte olması nedeniyle kadına kusur olarak yüklenmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusursuz olan kadının az kusurlu olarak kabul edilmesi doğru bulunmamıştır.
b-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2/a-b) bentlerinde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna 267.80 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.12.03.2020 (Prş.)
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2020/712 E.
2020/1931 K.
Temyiz Kanun Yoluna Başvuran:
Vekili:
Davalı:
Vekili:
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların T.M.K’nun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, çocuklar yararına iştirak nafakası ile, kadın yararına maddi ve manevi tazminatlara karar verilmiş, bu karara karşı davalı erkek tarafından tümüne yönelik istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Bölge adliye mahkesince yapılan inceleme sonunda “İlk derece mahkemesince, davalı erkeğin" güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu" gerekçesini ileri sürerek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle eşlerin boşanmalarına karar vermiş ise de; davacı kadının iş bu davayı açtıktan sonra davalı ile aynı evde yaşadığı yine dava açıldıktan sonra yemek yemek ve davacı kadının doğum gününü kutlamak için davalı ile birlikte dışarı çıktıkları, doğum gününü birlikte kutladıkları, buna ilişkin davacı kadının doğum günü olan 20/11/2017 tarihinde fotoğraflar çektirdikleri, dolayısıyla davacı kadının, erkek ile ilgili davanın kabulüne gerekçe gösterilen vakıaları doğru olsa bile bu davranışları ile eşinin bu kusurlarını affettiği ya da en azından hoşgörü ile karşıladığının” kabul edilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı kadın T.M.K’nun 166/3 maddesine dayalı olarak 10/11/2017 tarihinde boşanma davası açmış, dava erkeğin boşanmayı kabul etmemesi nedeniyle çekişmeli hale dönüşmüştür. Davacı kadın çekişmeli boşanma talebine ilişkin dava dilekçesini ise 04/01/2018 tarihinde dosyaya ibraz etmiş ve çekişmeli boşanma davasının yargılama aşamaları da bu şekilde başlamıştır. Anlaşmalı olarak açılan davanın duruşma gününün beklenildiği süre içinde tarafların aynı evde fakat ayrı odalarda kaldıkları, kadının doğum günü olan 20/11/2017 tarihinde davalı eş ile yemek yemeleri tanık anlatımlarından özellikle erkek tanığı Ahmet Ünal’ın beyanından “Bir süre aynı evde kalıyorlardı ancak davacı davalıyı affetmedi, hatta bende ikna etmeye çalıştım” beyanı karşısında af, en azından hoşgörü olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yanılgılı değerlendirme sonucu davacı kadının, davalı erkeğin kusurlu davranışlarını affettiği veya hoşgörü ile karşıladığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamına göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2020 (Pzt. )
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2020/617 E.
2020/2140 K.
Temyiz Kanun Yoluna Başvuran:
Vekili:
Davalı:
Vekili:
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevi tazminat talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilerek ortak çocuğun velayeti erkeğe verilmiş, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmiş, kadının tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebi reddedilmiş ve erkek yararına manevi tazminata hükmedilmiştir.
İlk derece mahkemesi, ev işlerini ihmal eden, sürekli uyuyan, çocuklara şiddet uygulayan, eşine hakaret eden, evden zaman zaman habersiz ayrılan, tedavi olmayarak ilaçlarını kullanmayan, intihar girişiminde bulunan ve sürekli ellerini yıkayan davalı-karşı davacı kadının eşini sık sık gezdirmeyen, hafta sonlarını bağ evinde geçiren, eşinin kıyafetlerini kendi ailesine seçtiren ve su faturasının fazla olduğu gerekçesiyle tartışma çıkaran erkeğe göre ağır kusurlu olduğuna hükmetmiştir.
İlk derece mahkemesi kararma karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesince tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf başvuruları kabul edilerek, kadının ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilen kusurlu davranışları yanında güven sarsıcı davranışları olduğu; yine, erkeğin de ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilen kusurlu davranışları yanında bağımsız konut temin etmediği ve ev ve eşinin ihtiyaçlarına duyarsız kaldığı belirtilerek tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmiştir. Bölge adliye mahkemesi, kadının aleyhine hükmedilen manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar vererek erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar vermiş ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmetmiştir.
Tarafların bölge adliye mahkemesi tarafından kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre ev işlerini ihmal eden, sürekli uyuyan, çocuklara fiziksel şiddet uygulayan, eşine hakaret eden, evden zaman zaman habersiz ayrılan, tedavi olmayarak ilaçlarını kullanmayan, intihar girişiminde bulunan, sürekli ellerini yıkayan ve güven sarsıcı davranışları bulunan davalı-karşı davacı kadın, eşini sık sık gezdirmeyen, hafta sonlarını bağ evinde geçiren, eşinin kıyafetlerini kendi ailesine seçtiren, su faturasının fazla olduğu gerekçesiyle tartışmaya çıkaran, bağımsız konut temin etmeyen, ev ve eşinin ihtiyaçlarına duyarsız kalan davacı-karşı davalı erkeğe göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden bölge adliye mahkemesince tarafların eşit kusurlu olarak kabulü doğru bulunmamıştır.
2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşamaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadın ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda davacı-karşı davalı erkeğin kişilik haklarına zarar verecek niteliktedir. TMK'nun 174/2. maddesi erkek yararına oluşmuştur. Kusurun ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kurallarına gözetilerek erkek yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu talebinin reddi doğru bulunmamıştır.
3- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (TMK m.175/1). Davalı-karşı davacı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğe göre ağır kusurlu olup, kadın yararına yoksulluk nafakasının koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 12.03.2020 (Prş.)
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2020/542 E.
2020/1739 K.
Temyiz Kanun Yoluna Başvuran:
Vekili:
Davalı:
Vekili:
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından; tazminatların miktarı ve yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden, davacı-karşı davalı erkek tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşıklı boşanma davasında yerel mahkemece, davacı-karşı davalı erkeğin sadakatsiz olduğu, eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve evi terk ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına tazminatlara ve nafakalara hükmedilmiştir. Bu karara karşı davacı-karşı davalı erkek tarafından her iki dava, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise tazminatların ve nafakaların miktarları yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, erkeğin sadakatsizliğinden sonra tarafların barıştığı, bu nedenle davacı-karşı davalı erkeğe sadakatsizlik kusurunun yüklenemeyeceği, barışmadan sonra ise davacı-karşı davalı erkeğin güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davalı-karşı davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle kadının tüm, davacı-karşı davalı erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine, yoksulluk nafakasının reddine ve erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde, davacı-karşı davalı erkeğin kusura yönelik talebini kabul ettiği halde hüküm sonucunda reddine karar verilmesi hüküm gerekçe arasında çelişki yarattığı gibi, hüküm fıkrası kendi içinde de çelişkilidir. Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02.03.2020 (Pzt.)