Eşin Evin Giderleri ve Çocukların Bakımı İle İlgilenmemesi

  • Anasayfa
  • Eşin Evin Giderleri ve Çocukların Bakımı İle İlgilenmemesi

Eşin Evin Giderleri ve Çocukların Bakımı İle İlgilenmemesi

Eşin evin giderleri ve çocukların bakımı ile ilgilenmemesi boşanma sebeplerinden bir tanesidir. Eşler evlilik birliğinin giderlerine birlikte katlanmak ve çocukların bakımını birlikte üstlenmek mecburiyetindedirler.

Eşin Evin Giderleri ve Çocukların Bakımı İle İlgilenmemesi

Eşin Evin Giderleri ve Çocukların Bakımı İle İlgilenmemesi

Eşin evin giderleri ve çocukların bakımı ile ilgilenmemesi boşanma sebeplerinden bir tanesidir. Eşler evlilik birliğinin giderlerine birlikte katlanmak ve çocukların bakımını birlikte üstlenmek mecburiyetindedirler. Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil eder.

Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.

Çekişmeli boşanma davasında maddi ve manevi tazminat talebinin olumlu sonuç doğurabilmesi çekişmeli boşanmada kusurun bulunabilmesi maksadıyla diğer eşin kusurunun ispat edilmesi ve kusurun kanıtlanması şarttır. Ayrıca tazminat talep eden eş diğer eşe göre daha az kusurlu olmak zorundadır. 

Yargıtay
2. Hukuk Dairesi   
2020/2401 E. 
2020/... K.

Temyiz Kanun Yoluna Başvuran Davalı:

Vekili                             : Av. Bilgehan UTKU/ Av. Emre ASAN

Davacı                             :

Vekili                             :

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
 
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı erkeğin açmış olduğu boşanma davasında ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı, davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesi, erkeğin istinaf başvurusunun kabulüne ve tarafların T.M.K m. 166/1 'e göre boşanmalarına karar vermiştir.

İlk derece mahkemesince, davacı erkeğin, evin giderleri ve çocukların bakımı ile ilgilenmediği, giderlerin davalı tarafça karşılandığı, davalının davranışlarının, davacının güven sarsıcı eylemlerinin sonucu tepki niteliğinde yapılmış davranışlar olduğunun anlaşıldığı ve davalı kadına kusur yüklenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi yaptığı istinaf incelemesinde; davalı kadının sinkaflı küfür ettiği ve davacı erkeğin işlettiği dükkanın camlarını golf sopasıyla kırdığı vakıalarının gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar vermiş ise de; kadına kusur olarak yüklenen bu vakıaların davacı erkeğin davranışlarına tepki niteliğinde olduğu, bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, davalı kadına yüklenebilecek başkaca da kusurlu davranışın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan sebeplere göre davacı erkeğin açmış olduğu boşanma davasının reddi gerekirken, bölge adliye mahkemesince davacı erkeğin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.07.2020 (Çrş.)


T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/40
K. 2020/...
T. 23.6.2020

Temyiz Kanun Yoluna Başvuran Davalı:

Vekili                             : 

Davacı                             :

Vekili                             :

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, maddi tazminat ve vekalet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise velayet, kişisel ilişki, nafaka ve manevi tazminat yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 23/06/2020 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-)Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak karşılıklı boşanma davası açılmış, ilk derece mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin "Sık sık uzun iş seyahatlerine çıkmasına, davalı ve müşterek konutla hiç bir şekilde ilgilenmediği, evin giderleri için yeteri kadar para bırakmadığı, başka bir kadınla ilişkisi olduğuna dair söylentiye neden olacak şekilde müşterek konuttan ayrı kaldığı" şeklinde gerçekleşen davranışları ile tam kusurlu olduğu, kadın eşin ise kusursuz olduğu kabul edilerek; erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanma ve ferilerine ilişkin hüküm kurulmuştur. İlk derece mahkemesinin bu kararı taraflarca istinaf edilmiş ve bölge adliye mahkemesince yapılan yargılamada; ilk derece mahkemesinin erkek eşe yüklediği "başka bir kadınla ilişkisi olduğuna dair söylentiye neden olacak şekilde müşterek konuttan ayrı kaldığı" iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, bu kusurlu davranışın erkekten çıkarılmasına, erkeğin yine de tam kusurlu sayılmasına ancak erkeğin ispatlanan kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olmaması ve bu nedenle kadın yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle, kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Dosyaya yansıyan olaylar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, boşanmaya sebep olan olaylarda; erkek eşin bölge adliye mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında ayrıca güven sarsıcı davranışlar sergilediği anlaşılmaktadır. Bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Hal böyle iken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının manevi tazminat isteğinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 2.540 TL vekalet ücretinin, H.'dan alınarak S.'e verilmesine, aşağıda yazılı harcın H.'a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 218.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran S.'e geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 23.06.2020 (Salı)

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/495
K. 2019/...
T. 21.5.2019


Temyiz Kanun Yoluna Başvuran Davalı:

Vekili                             : 

Davacı                             :

Vekili                             :

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve manevi tazminat yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, nafakalar ve maddi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.

2-)Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen boşanma davasında, ilk derece mahkemesince “Davalı erkeğin evlilik birliğinde sorun yaratacak kadar kahveye sıklıkla gittiği, davalı erkeğin iş sebebiyle şehir dışına çıktığı ancak iş harici de eve gelmediği, davacı kadına hakaret ettiği, davacı kadından habersiz borçlandığı ve evin giderlerini karşılamadığı” gerekçesiyle erkeğin tam kusurlu olduğu değerlendirmesi yapılarak, davanın kabulüyle davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Bu karara karşı davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, davalı erkeğe kusur olarak yüklenen hakaret vakıasının ispatlanamadığından, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi vakıasına da davacı tarafından usulüne uygun olarak dayanılmadığından, anılan vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin gerçekleşen kusurlu davranışlarının da TMK'nın 174/2 maddesinin aradığı şekilde davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı gerekçesiyle davacı kadının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa ki davacı kadının dava dilekçesi incelendiğinde, “Davalı erkeğin, eşinin ve müşterek çocuğun sağlık sorunları ile ilgilenmediği” ileri sürülmek suretiyle davalı erkeğin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği vakıasına dayanılmış ve bu vakıa usulüne uygun bir biçimde ispatlanmıştır. Davalı erkeğin, eşinin ve müşterek çocuğun sağlık sorunları ile ilgilenmemesi davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesinin, boşanmaya sebebiyet veren olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngördüğü dikkate alınarak mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken talebin reddi doğru görülmeyip, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA

1