Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Niteliği
Görevi kötüye kullanma suçu şikayet bağlı bir suç olmadığından suçun soruşturulması için herhangi bir zamanaşımı bulunmamakta suçun yetkililerce öğrenilmesi ile soruşturma ve kovuşturma başlamaktadır.
İçindekiler
Görevi Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası TCK'ya Göre Nedir?
Görevi Kötüye Kullanma suçu, Türk ceza kanunu 257. maddede düzenlenmiş bir suç tipidir. Suç, Türk Ceza Kanunun "görevi kötüye kullanma" başlıklı 257'nci maddesinde, Kamu görevlisinin;
1) Görevi kanunlarda belirtilen esaslara uygun olarak yapmayarak,
2) Görevli olduğu görevini yapmayarak,
3) Görevli olduğunu görevini yerine getirmede ihmal göstererek, suç olarak tanımlanan haller dışında, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlamak olarak tanımlanmıştır. Suçun kanundaki tanımından da anlaşılacağı üzere suçun faali kamu görevlisi olup yukarıda belirtmiş olduğumuz seçimlik hareketler sonucu kişilerin mağduriyetine, kamu zararına veya kişilere haksız menfaat sağlanması ile yani zararın meydana gelmesiyle suç oluşacaktır. Suçun oluşması için diğer bir unsur ise kastın varlığıdır. Bu kapsamda kamu görevlisi görevini yerine getirirken görevini mevzuatta düzenlemelere aykırı olarak yaptığını, ihmal ederek yerine getirdiğin veya yerine getirmeyi geciktirdiğini bilmesi ve bu fiili isteyerek yapması suçun oluşması yeterlidir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçu Zamanaşımı
Görevi kötüye kullanma suçu şikayet bağlı bir suç olmadığından suçun soruşturulması için herhangi bir zamanaşımı bulunmamakta suçun yetkililerce öğrenilmesi ile soruşturma ve kovuşturma başlamaktadır. Şuçun dava zamanaşımı 8 yıl olup soruşturmaya bu süre içinde başlanmaz ise artık soruşturmaya başlanamayacaktır.
Görevi Kötüye Kullanma Suçu Cezası Nedir?
Görevi Kötüye Kullanma Suçunu düzenleyen 257'inci maddenin 1'inci fıkrasında düzenlenen ve suçun temel şekli olan kamu görevlisinin görevini kanunlarda belirtilen şekline aykırı hareket ederek maddede belirtilen zararın oluşmasına kasten sebebiyet vermesi durumunda 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.
Maddenin 2'nci fıkrasında ise kamu görevlisinin görevini kasten ihmal ederek ya da geç yaparak zararın meydana gelmesine sebebiyet vermesi durumunda 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçu Nelerdir?
Görevi Kötüye kullanma suçunun kamu görevlisinin kamu görevini yerine getirirken işlenmesinin mümkün olduğu düzenlenmiş olduğundan bu özel düzenleme gereği farklı kamu görevlileri tarafından suçun işlenişi hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. Ancak burada üzerinde durmamız gerekir ki; kamu görevlisini devlet memuru şeklinde dar anlamda düşünmemek gerekliliğidir. Nitekim bazı meslekler görevlerini yerine getirirken (avukatlar gibi) kamu görevlisi olarak sayıldıkları gibi bazı durumlarda görevin yerine getirilmesi de (tanıklık, bilirkişilik gibi) kamu düzeni nedeniyle kamu görevlisi niteliği kazanılmaktadır. Genel olarak yaptığımız bu tanımlardan sonra hekimlere ilişkin olarak bu suçun incelenmesine geçelim.
Doktorun Görevi Kötüye Kullanma Suçu
Doktorun görevi kötüye kullanma suçunda görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için doktorun memur durumunda bulunması yani kamu görevlisi olması gerekir. Devlet hastanesinde doktor olarak görev yapan kişi hastaneye gelen hastaya acil müdahalede bulunmadan başka hastaneye sevk ederek Türk Ceza Kanunu 257/2 gereği görevi ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş olacak ve ne yazık ki buna göre cezlandırılacaktır.
Suç şikayete tabi olmadığından ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye'nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek
üzere sözlü olarak yapılabilir.
Örneğin hekimin hastanın eşiyle tartışıp hastayı muayene etmemesi, acil müdahale veya doğum için hastaneye başvuran hastayı muayene etmeyip başka bir hastaneye sevk etmesi gibi hak ihlaline yol açan eylemler ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır.
Görevi Kötüye Kullanma Yargıtay Kararları
Suç tarihinde devlet hastanesinde doktor olarak görev yapan sanıkların hastaları görmekden ve muayene etmeden kişilerin gıyabında rapor tanzim etmek şeklindeki eylemlerinin sübutu halinde TCK 'da öngörülen kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturabileceği...5. CD 4.5.2015 2013/7692-2015/11147
Doktor olan sanıkların görevleri nedeniyle tıbbi gereklere ve yasal mevzuata aykırı olarak yazdıkları bir çok reçetenin önemli kısmında yazılan ilaçların kombinasyona uygun olmadığının farklı grup ilaçların birlikte yazıldığının ilaçların tanı ile uyumlu olmadığının etkinliği beklenilmeden sık sık ilaç değişikliği yapmak suretiyle kamuyu zarara uğrattıklarının iddia edilmesi karşısında yazılan reçeteler ile hastaların muayenesi ve hastalara ilaç yazılmasına ilişkin prosedüre göre sanıkların görevlerini usulünce yerine getirip getirmedikleri getirmemişlerse hukuken geçerli bir sebebin olup olmadığı, kamu zararının bulunup bulunmadığı konularında uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi kanuna aykırıdır. 4. CD. 14.01.2013 2011/3998-2013/105
Üniversite hastanesi acil bölümünde doktor olan sanığın görevinin gereklerini yerine getirmekte ihmal ve gecikme göstererek görevi ihmal suçunu işlediği iddia edilen olayda TCK 257. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için görev gereklerine aykırılık yanında objektif cezalandırma şartlarından kişi mağduriyeti kamu zararı kişilere haksız bir menfaat sağlama unsurlarından birisinin de mevcut olması gerektiği bu kapsamda katılanın ameliyatının başarısız geçmesinin sanığın katılana ait kopan parmakları gecikmeli olarak göndermesine bağlı olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırıdır. 5 CD 22.03.2016 2013/16652-2016/2932
Muayene etmeden reçete yazılması
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; hekimlerin hastalarıyla olan ilişkilerini düzenleyen 19.02.1960 tarih ve 10436 sayılı Resmi Gazete-de yayımlanan Tıbbi Deontoloji Tüzüğü'nün 16. Maddesinin "hekim, bir kimsenin sıhhi durumu hakkında, ilmî metodları tatbik suretiyle
bizzat yaptığı muayene neticesinde edindiği vicdani ve fennî kanaata ve şahsi müşa-hadesine göre rapor verir. Hususi bir maksatla veya hatır için rapor veya herhangi bir vesika verilmez", Hekimlik Meslek Etiği Kuralları'nın 23. maddesine göre ise "Hekim, acil olgular gibi zorunlu durumlar dışında, hastasını bizzat muayene etmeden tedavisine başlayamaz" şeklindeki düzenlemelere rağmen doktor olan sanığın, gör-mediği ve bizzat muayene etmediği, tahlil ve tetkik yaptırmadığı … isimli hastanın sağlık karnesine ilaç yazmaktan ibaret eylemi ile görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu işlediği anlaşılmakla ; 5237 sayılı TCK'nın 257.maddesinde düzenlendiği üzere görevi kötüye kullanma eylemin, kişilerin mağduriyetlerine, kamu zararına yol açıp açmadığı ve kişilere haksız kazanç sağlayıp sağlamadığı tartışılıp açıklanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, reçete edilen Tarden isimli ilacın tıbbi gerekliliğine dayanılarak beraat kararı verilmesi, Yasaya aykırı ve katılan Bağkur vekilinin temyiz nedenleri ile değişik gerekçeyle tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdü-rülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 4. Ceza Dairesi - 01.10.2010, 20682/18036