Koronavirüs ve Hukuki İlişkiler | Mil Hukuk & Danışmanlık

Koronavirüs ve Hukuki İlişkiler
  • Anasayfa
  • Koronavirüs ve Hukuki İlişkiler

Koronavirüs ve Hukuki İlişkiler

Koronavirüs salgını iş hukuku bakımından “mücbir sebep" olarak geçmektedir. Koronavirüs, iş hukuku açısından “mücbir sebep”, "zorlayıcı sebep" tir. 4857 sayılı İş Kanunu zorlayıcı sebepleri işçi ve işveren açısından ayrı ayrı düzenlemiştir.

Koronavirüs ve Hukuki İlişkiler

Koronavirüs ve Hukuki İlişkiler

Koronavirüs ve İşçi Hakları

Koronavirüse karşı işyerinde önlem almayan işverene karşı işçilerin hakları nelerdir? 
Koronavirüs salgını iş hukuku bakımından “mücbir sebep" olarak geçmektedir. Koronavirüs, iş hukuku açısından “mücbir sebep”, "zorlayıcı sebep" tir. 4857 sayılı İş Kanunu zorlayıcı sebepleri işçi ve işveren açısından ayrı ayrı düzenlemiştir. Koranavirüs bir zorlayıcı sebep olarak karşımıza çıktığına göre İş Kanununun 40'ıncı maddesine göre işçilerin hakları olduğunu söylemek mümkündür.

 

Koronavirüs Nedeniyle İşçi İş Sözleşmesini Feshedebilir mi?

İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa ki bu duruma koronavirüs bir örnektir, bu durumda işçi zorlayıcı sebep gereği iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshedebilir. Ancak ihbar tazminatı alamaz. Kıdem tazminatını alır. Ayrıca koronavirüs nedeniyle işçi hasta olmadığı halde hastalık riski nedeniyle çalışmaz ise işveren bir hafta süreyle işçiye yarım ücret ödemek zorundadır. Bir haftanın sonunda işveren ücret ödemeyecektir. İşveren ayrıca İş Kanunu 25/III gereği iş akdini bu bir haftanın sonunda sona erdirebilir. İşveren işçiye kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ödemek zorundadır. 

Koranavirüs Nedeniyle İşçilere Ücretsiz İzin Verilir mi?

İşçinin rızası alınmadan işveren tek taraflı olarak işçiyi ücretsiz izne çıkartamaz. Bu durum iş sözleşmesinde esaslı değişiklik anlamına geleceğinden işçinin onayı olmamasına karşın işveren işçiyi iş yerine almaz ve ücretsiz izinli olduğunu dile getirirse iş akdini eylemli feshetmiş sayılır ve işçinin işe iade davası açma süresi işlemeye başlar ki bu süre 1 aydır. Unutulmamalıdır ki işçi ile işverenin anlaşması ile işçi ücretsiz izne ayrılabilir.

Koranavirüs Nedeniyle İşveren İşçiyi Ücretli İzne Ayırabilir mi?

İşveren koronovirüs sebebiyle ücretli izne çıkartabilir ve işçinin onayına gerek yoktur. 

Koronavirüs Nedeniyle Düğün/Nişan Organizasyonlarının İptali

Koronavirüs nedeniyle bazı sözleşmelerin sonlandırılması gündeme gelmiş bulunmaktadır. Peki bu gibi durumlar hukukta özellikle borçlar hukukunda nasıl değerlendirilmektedir? Yukarıdaki ifadelerimizde de koronavirüsün mücbir sebep olduğundan zorunluluk hali zorlayıcı sebep olduğundan bahsettik. Borçlar kanunu karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle, mücbir sebep nedeniyle borçtan kurtulan borçlunun, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermesi gerektiğini ve henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi de isteme hakkını kaybettiğini düzenlemektedir.

İfanın Gecikmesinin Koronavirüsten Kaynaklanmasının Sonuçları

İfası mümkün bir borcun mücbir sebeplerin etkisiyle zamanında ifa edilmemesi durumunda kural olarak borçlu temerrüdü hükümleri ortaya çıkmaktadır. Gecikmenin koronavirüsten kaynaklanması, yalnızca borçlunun, temerrüdün kusura bağlı sonuçlarından kurtulmasını sağlar. Bu durumda alacaklı gecikme nedeniyle uğradığı zararların tazminini isteyemeyeceği gibi borçlu, zorlayıcı sebepten doğacak zarardan da sorumlu tutulamaz.Borçlu mücbir sebeplerle edimi gereği gibi ifa edememiş ve alacaklı sözleşmeye aykırı ifayı reddetmişse borçlu düştüğü temerrüdün, kusura bağlı olan sonuçlarından sorumlu tutulamayacaktır.  Borcun bir mücbir sebep nedeniyle gereği gibi ifa edilemediğini ispatlayan borçlu tazminat yükümlülüğünden kurtulacaktır. Nitekim ifa yerinde uygulanan ve koranavirüs nedeniyle uygualanan yasak sebebiyle, borcunu, ifa etmesi gereken yerden başka bir yerde ifa edebilen borçlu, alacaklının bu nedenle uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü tutulamayacaktır.

Koronavirüs Sözleşmeleri Etkiler mi?

Emprevizyon
Hukuki bir terim olarak emprevizyon, öngörülemezlik anlamına gelmektedir. Emprevizyon teorisi, emprevizyon ilkesi ya da öngörülemezlik teorisi yapılan sözleşmelerin kurulan sözleşmesel ilişkilerin temelini oluşturan edim borcunun yerine getirilmesinin tarafların elinde olmayan nedenlerden ötürü değişmesi sebebiyle sözleşmelerin mevcut duruma göre yeniden düzenlenmesi ve ele alınması demektir. 
Taraflar sözleşmesel ilişki kurduklarında hukuki olarak olması gereken sözleşmeye bağlı kalınması ve bu sözleşmesel ilişki gereği edimlerin yerine getirilmesidir. Ya da hukuki bir ifadeyle ahde vefa yani sözleşmeye bağlılık ilkesine uyulmasıdır. Ancak taraflar her ne kadar ahde vefa ilişkisine bağlı kalarak edimlerini yerine getirmek isteseler de ellerinde olmayan bazı durumlar bu edimlerinin yerine getirilmesini engelleyebilmektedir. Özellikle uzun süreli sözleşmelerde öyle olaylar meydana gelir ki, bu olayların önceden tahmin edilebilmesi, varsayılması pek de mümkün değildir. Yüksek enflasyon, devalüasyon gibi, korona virüs sebebiyle uzun süreli sokağa çıkma yasağı ya da kepenk kapatma gibi ekonomiye önemli ölçüde etki eden olayları bunlara örnek verebiliriz. 
Örneğin koronavirüs; uçak şirketlerini ve turizm sektörünü son derece etkilemiş ve uçuşların yapılamamasına sebebiyet verdiği gibi kalabalık yerlerde bulunulamaması sebebiyle turizm sektörünü de son derece kötü etkilemiştir. İşte bu durumda uçuşlarını gerçekleştiremeyen uluslararası hava yolu firmaları ile turizm şirketleri ya da en küçük örneği ile kafeler, avmler ve mağazalar ekonomik bakımdan zorluklar yaşayacak, yapmış oldukları sözleşmeleri hukuka uygun bir biçimde ifa edemeyeceklerdir. Bu sebeple bu ve benzeri şirketlerin birbirleri ile ya da başka şirketlerle yapmış oldukları sözleşmelerin ifa edilmesi güçleştiğinden ötürü koşullara göre sözleşmelerin elden geçirilmesi gerektiği gündeme gelebilecektir. Çünkü emprevizyon ya da öngörülemezlik teorisi bizlere bu durumda sözleşmenin mevcut durumlar da göz önüne alınarak yenilenebileceğini göstermektedir. Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
Sözleşmenin öngörülemezlik sebebiyle değişen şartlara uyarlanmasını isteyebilmek için, bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar;
Sözleşme yapıldıktan sonra ortaya çıkan, olağanüstü bir durumun varlığı,
Uyarlama talebi olan tarafın sözleşmeyi yaparken olağanüstü durumu öngörmemiş olması ve öngörmesinin beklenmemesi,
Uyarlama hakkından feragat edilmemiş olması,
Uyarlama isteyen tarafın uyarlamaya konu borcunu ifa etmemiş yahut ihtirazi kayıt ile ifa etmiş olması.
Borçlunun aşırı ifa güçlüğüne düşmüş olması,
Borcun ifasının beklenmesinin ve ahde vefa ilkesine öncelik tanınmasının somut olayda Medeni Kanun 2'nci maddeye aykırılık teşkil edecek olması, gerekmektedir. Görüleceği üzere yaşanan olumsuzluklar ışığında edimlerin yerine getirilememesi dolayısyla meydana gelecek olumsuzluklardan kurtulabilmek için emprevizyon nazariyesi ya da öngörülemezlik teorisi gereği borçlu sözleşmenin yeni koşullara göre uyarlanmasını hakimden isteyebilecektir. Özellikle yaşanılan beklenmeyen öngörülemeyen mücbir sebep yüzünden ekonomik dalgalanmalar neticesinde zor durumlar geçiren şirketler emprevizyon nazariyesi, emprevizyon teorisi ya da öngörülmezlik ilkesi gereği bu taleplerini iletecekler ve hakim tarafından sözleşmenin mevcut koşullara uyarlanması sağlanacaktır. Borçlar kanununda borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borcun sona ereceği düzenlenmiştir. 

Koronavirüs ve Sözleşmesel İlişkiler

Bilindiği üzere Çin'in Wuhan Kentinde ilk tespit sonrası Türkiye'de de yayılmaya başlayan Yeni tip Korona Virüs (Covid-19) sebebiyle haklı olarak alınan önlemler neticesinde hayatın birçok alanında olumsuzluklar da beraberinde geldi. Salgının önlenmesi amacıyla ilgili bakanlıklar tarafından alınan toplu bulunan yerlerin geçici olarak kapatılması hem işçiyi hem de işverenleri ekonomik anlamda sıkıntıya soktuğu gibi ekonomik sıkıntı sebebiyle hukuki ihtilafları beraberinde getirdi. Geçici olarak kapatılan işyeri sahibi işveren, bu süreçte ana faaliyet konusunu yerine getirememesi sebebiyle ekonomik sıkıntıya düştüğü gibi çalışanların işçilik ücretleri, sigorta primleri, işyeri kirası gibi bir çok ekonomik durumla ve hukuki ihtilafla karşı karşıya geldi. Bu süreçte ekonomik varlığını devam ettirmek gayesinde olan kimi işveren çalışanlarının iş akitlerini feshetmenin yanı sıra aktiflerinin içerisinde en büyük paya sahip işyeri kirasını ödeyememe durumuna düşmesi sebebiyle kira sözleşmesini feshetme yollarını aramaya başladı. Burada önemli olan husus ister koronavirüs olsun ister başka çeşit salgın olsun bu gibi durumların hukuki süreç içerisinde yapılan sözleşmeleri etkileyip etkilemeyeceği sorunsalıdır. Bu yüzden gündem koronovirüs olsa da bu tip başka salgınlarda da aşağıda vereceğimiz hukuki yaklaşım şekli kendisini korumuş olacaktır.

Koronavirüs önlemleri çerçevesinde iş yeri geçici kapatılan işveren kira sözleşmesini feshedebilir mi?

Bilindiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kiraya ilişkin genel hükümleri kapsamında kira sözleşmesinin sona ermesi; belirli süreli kira sözleşmelerinde sürenin geçmesi (TBK m.327), belirsiz süreli kira sözleşmelerinde fesih bildirimi (TBK m.328-330) ve olağanüstü fesih (TBK m.331-333) şeklinde düzenlenmiştir. Kira sözleşmesinin feshi nedenleri ise önemli sebepler (TBK m.331), kiracının iflası (TBK m.332) ve kiracının ölümü (TBK m.333) olmak üzere üç başlıkta ifade edilmiştir. Türk Borçlar Kanunun 331'inci maddesinde düzenlenen Kira sözleşmesinin önemli sebeplerle feshinde hem kiracıya hem de kiralayana, kira ilişkisinin devamını kendileri için çekilmez hale getiren önemli sebeplerin varlığı halinde, sözleşmeyi yasal fesih bildirim sürelerine uyarak her zaman feshetme imkânı sağlanmıştır. 

Kira sözleşmesinin feshi (kira sözleşmesinin önemli sebeplerle feshi), sözleşmenin olağanüstü feshi nedenlerinden biri olarak düzenleme altına alınmıştır. Olağanüstü fesih, kiralayan ya da kiracının, belirli ve belirsiz süreli borç ilişkilerini, olağanüstü olarak değerlendirilen sebeplerin ortaya çıkması halinde tek taraflı irade beyanıyla sona erdirebilmesi imkânını tanımaktadır. Kiracının ya da kiralayanın olağanüstü fesih hakkını kullanarak sözleşmeyi feshedebilmesi için taraflar arasında usule uygun olarak yapılmış olan kira sözleşmesinin devamı süresi içerisinde, önceden öngörülemeyen bazı sebeplerin ortaya çıkması ve bu nedenle borç ilişkisinin temelinin çökmüş ya da artık devamının taraflardan beklenemeyecek ölçüde değişikliğe uğramış olması koşulları aranmaktadır. Görüleceği üzere olağanüstü fesih yapabilmek için kanunumuz var olan bir kira sözleşmesi,kira ilişkisinin devamını çekilmez hale getiren önemli sebepler ve fesih bildirimi olmak üzere üç koşul aramaktadır. Olağanüstü fesih hakkının kullanılabilmesinin ilk koşulu taraflar arasında var olan bir kira sözleşmesidir. Kira sözleşmesi yapılmış olmakla birlikte belirli ya da belirsiz süreli olması fark etmeyeceği gibi kiralananın kiracıya teslim edilmiş olup olmamasının önemi bulunmamaktadır. Bu sebeple taraflar arasında hukuka uygun olarak yapılmış bir sözleşme sonrasında kiralanan kiracıya henüz teslim edilmemiş olsa bile kiracı saymış olduğumuz diğer koşulların da varlığı halinde kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshedebilecektir. 

Olağanüstü fesih hakkının kullanılabilmesi için ikinci koşul; taraflardan biri için kira ilişkisinin çekilmez hale getiren önemli sebeplerin ortaya çıkmasıdır. Burada belirtilen önemli sebep sözleşmenin kurulduğu sırada, taraflarca önceden öngörülemeyen bir durumun varlığıdır. Bu kapsamda kiracının işlerinin bozulup kirasını ödeyemeyecek duruma gelmesi, savaş hali ya da ekonomik krizler gibi olaylar öngörülemeyen durumlara birer örnektir. Kanunda önemli sebeplerin neler olduğu tanımı yapılmadığı gibi herhangi bir sınırlamaya da tabi tutulmamıştır. Bu nedenle önemli sebepler somut olaya göre dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilecektir. Kiracının başka yerde daha düşük bedelli bir işyeri bulmuş olup taşınması önemli sebep sayılmazken tayininin başka bir ile çıkması sebebiyle sözleşmesini feshetmesi, önceden öngörülemeyen sosyal boyutlu olağanüstü olaylar (savaş, ekonomik kriz, salgın hastalıklar) TBK m.331’in uygulanması açısından önemli nedenler arasında saymak mümkündür. 

Olağanüstü fesihte üçüncü koşul; yasal süreler içerisinde fesih bildiriminde bulunması gerekliliğidir. Önemli sebeplerle kira sözleşmesini feshetmek isteyen taraflardan biri, taşınmaz kiraları ile taşınır yapıya ilişkin kiralarda Türk Borçlar Kanunu madde 329'daki yasal fesih bildirim süresine (3 ay) uymak suretiyle fesih bildirimi yapmalıdır. Konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildirimi Türk Borçlar Kanunu 348'inci maddesinde de belirtildiği üzere yazılı şekile tabi olup feshi isteyen taraf diğer tarafa yazılı olarak fesih bildiriminde bulunmalıdır. Yazılı feshin bildirimi posta aracılığıyla olabileceği gibi ispat açısından daha sağlıklı olan noter aracılığıyla yapılması daha uygun olacaktır. Kira sözleşmesi önemli sebeplerle feshedilmişse, taşınmaz kiralarında fesih bildiriminin karşı tarafa ulaşmasından 3 ay sonra kira sözleşmesi sona ermiş olacaktır. Bununla birlikte önemli nedenle kira sözleşmesi feshedilen tarafın hakları da Türk Borçlar Kanunda koruma altına alınmıştır. Bu kapsamda TBK'nın 331'inci maddesinin 2'nci fıkrasında "Kira sözleşmesinin önemli sebeplerle olağanüstü feshi gerçekleşmişse hâkim, durum ve koşulları göz önünde tutarak, olağanüstü fesih bildiriminin parasal sonuçlarını karara bağlar" şeklindeki düzenleme ile kira sözleşmesini fesheden, karşı tarafın fesih sebebiyle uğradığı zararı tazmin etmek yükümlülüğü altındadır. 

Belirtmiş olduğumuz hususlar dikkate alındığında, ülkemizde de her geçen gün etkisini arttırmaya devam eden Korona virüsün etkilerinin (korona virüs haricinde başka salgınlar da bu duruma örnek olup olağanüstü koşul olarak kabul edilir) Borçlar Hukuku kapsamında olağanüstü feshi gerekli kılacak önemli sebepler arasında olduğu açıktır. Salgına karşı alınan haklı önlemler çerçevesinde geçici olarak işyeri kapanan ve ekonomik varlığını devam ettirmek isteyen işveren, kira bedelini ödemede yaşamış olduğu sıkıntılar sebebiyle olağanüstü fesih yoluna başvurabilecektir. Fesih yoluna başvururken öncesinden de belirtmiş olduğumuz gibi yasal fesih süresinin dikkate alınması, fesih ihbarının yazılı olarak yapılması koşullarına dikkat edilmekle beraber iş hukuku ve sözleşme hukukunda tecrübeli avukatlarla çalışılması mağduriyetlerin önüne geçecektir.

Kapalı olan bir özel okul ya da kreşin aylık ücreti ödenmeye devam eder mi?

Bu kapsamda borçlar kanununun genel hükümleri gereği mücbir sebep yani koronavirüs gereği sözleşme tarafları sözleşmeyle bağlı olmayıp ödeme yapılması zorunlu değildir. Tarafların yapmış oldukları sözleşme mücbir sebebin devamı süresince örneğin okulların devlet tarafından kapatılmasından açılmasına kadar geçen sürede askıda kalmaktadır. Kreş sözleşme gereği eğitim öğretim edimini yerine getirememekte, öğrenci de almadığı eğitim öğretim bedelini vermek zorunda kalmamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki bu durum mücbir sebebin varlığına bağlı olup idare tarafından yapılan düzenlemeler gereğidir. Burada önemli olan husus mücbir sebebin varlığı sebebiyle okulların, kreşlerin taksit talebinde bulunmaması gerekliliğidir. Öngörülemeyen mücbir sebep durumlarında; eğer borçlu taraf karşı tarafa ödeme yapmazsa bu durum temerrüt oluşmasına neden olmayacağından kreşin herhangi bir alacak talebinin de bulunmaması gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz virüs salgını sebebiyle pandemi yani küresel salgın ilan edilmiş olup ülkemizin de sıkıntılı günlerden geçtiği göz önünde bulundurulmalıdır.

Ayrıca Koronavirüs- covid 19 iş kazası ile ilgili Koronavirüs sebebiyle ölüm iş kazası sayılır mı başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.

İlgili Etiketler:
1