Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu | Mil Hukuk

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu (TCK m.133)
  • Anasayfa
  • Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu (TCK m.133)

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu (TCK m.133)

Türk Ceza Kanunun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı dokuzuncu bölümün 133’üncü maddesinde düzenlenen “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu” ilgili maddede üç fıkra halinde düzenlenmiştir.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu (TCK m.133)

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu (TCK m.133)

Türk Ceza Kanunun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı dokuzuncu bölümün 133’üncü maddesinde düzenlenen “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu” ilgili maddede üç fıkra halinde düzenlenmiştir. Buna göre; kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir cihazla dinleyen veya bunları bir ses kayıt cihazı ile kaydeden kişinin, katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişinin ve kişilerin arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişinin cezalandırılacağını düzenleme altına alınmıştır.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Korunan Hukuki Yarar 

Kanun koyucu söz konusu düzenlemeyle kişiler arasında yüz yüze yapılan görüşmelerin gizliliğinin korunması amaçlanmıştır. Burada ilgili maddenin düzenlendiği özel hayata ve hayatın gizliliğini karşı suçlar başlığı da dikkate alındığında, kişiler arası iletişimin ve dolayısıyla özel hayatın korunduğu açıktır.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Maddi Konu 

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunun 133’üncü maddesinin birinci fıkrasında suçun maddi konusu; kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmalar, ikinci fıkrasında aleni olmayan söyleşi olarak düzenlenmiştir. Aleni olmayan konuşma ifadesinden anlamamız gereken, genele hitap eden değil sınırlı bir kişi çevresi içerisinde yapılan ve bu kişi çevresi dışına çıkmayan düşünce açıklaması olarak ifade edebiliriz. Kişiler arasındaki bu konuşmanın içeriği, konuşmanın gizli tutulmasına yönelik ihtiyaç ya da gereksinim suçun oluşumu yönünden herhangi bir önem taşımamakta olup suçun oluşması için önemli olan konuşmaya katılan kişilerin sayısı değil dinleyici çevresinin sınırlı olmasıdır.

Bu suçun daha kolay anlaşılabilmesi için ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan ayırt edebilmemiz için konuşma ile haberleşme arasındaki farkı belirtmemiz gerekir. Konuşma, bir düşüncenin sözlü olarak ifade edilmesi olup haberleşmeden farklı olarak iki veya daha fazla kişi arasında araya herhangi bir vasıta koymadan yüz yüze gerçekleştirilen düşünce açıklamalarıdır. Bu anlamda konuşmanın mutlaka kişilerin dönüşümlü olarak düşünce açıklaması şeklinde gerçekleşmesi gerekmez. Konuşmanın monolog veya diyalog şeklinde gerçekleşiyor olması da bu suçun konusunu oluşturur. Teknik anlamda konuşmayı nasıl anlamlandıracağız suçun oluşumu açısından önem taşıdığından dolayı iki tarafın mutlaka karşılıklı olarak sözlü ifadede bulunmalarının şart olmadığı hususu üzerinde de değinmek gerekir. Bu nedenle bir başkasının yaptığı konuşmayı sırf dinlemekle yetinen kişiler arasında gerçekleşen bir konuşma da tarafların rızası olmadan böyle bir konuşmanın dinlenmesi veya kaydedilmesi de bu suçu oluşturmaktadır. Kişinin kendi kendine yaptığı konuşmalar ise bu suç kapsamında değerlendirilemez.

Son olarak suçun konusu hakkında, konuşmanın nerede yapıldığını ve içeriğinin bir öneminin olmadığını belirtmek yerinde olacaktır. Konuşma kamuya açık bir alanda ancak aleni olmayan bir şekilde gerçekleşiyorsa yine bu suçun konusu olabilecektir. Örneğin, kaldırımda yürüyen iki kişinin kısık sesle yaptıkları konuşmayı özel bir çaba ile dinleyen kişi bu suçu işlemiş olur. Ayrıca konuşmanın içeriğinin gizli olmasını gerek olmadığı gibi konuşmanın içeriğini anlamlı olmasına da gerek yoktur.

Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen aleni olmayan söyleşi şeklindeki suçun konusunda ise; söyleyişinin en az üç kişi arasında gerçekleşen konuşma olarak anlaşılması gerekmektedir. Yukarıda belirtmiş olduğumuz hususlar bir bütün olarak incelendiğinde kişiler arasında yapılan konuşma ve söyleşinin bu madde kapsamında değerlendirilerek cezalandırılabilmesi için konuşma veya söyleşinin bir alet kullanılmadan, yüz yüze, canlı olarak gerçekleştirilmesi gerektiği anlaşılacaktır. Ses kayıt cihazından üretilmiş konuşmalar ile teknolojik imkanlardan faydalanılarak üretilen konuşmalar bu suç kapsamında değerlendirilemeyecektir. Bunun yanı sıra telefon, internet veya diğer teknolojik aletler ile yapılan konuşmanın dinlenilmesi halinde bu suç değil, haberleşmenin gizliliğini ihlali söz konusu olacağından Türk Ceza Kanununun 132’nci maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun konusu ise; kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen veriler oluşturmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere suçun konusunu hukuka uygun ya da hukuka aykırı olarak kaydedilen kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmalar oluşturmaktadır. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse soruşturma makamların hukuka uygun olarak teknikçi araçlarla elde ettikleri aleni olmayan konuşmaların hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi halinde de bu suç oluşacaktır.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Faili

Suçu düzenleyen maddenin birinci fıkrasında fail konuşmanın tarafı olmayan kişilerdir. Nitekim suçun tanımına dikkat edilirse, konuşmanın taraflarının bu suçun faili olamayacağı ortadadır. Burada önemle üzerinde durmamız gereken ve uygulamada çokça karıştırılan bir husus ise konuşmanın tarafı olan bir kişinin, diğer tarafın rızası olmaksızın aralarındaki konuşmayı ses alma cihazı ile kaydetmesi durumunda hangi suçunun oluşacağı konusudur. Örneğin, eşlerin birbirlerine karşı bu suçun faili olabileceği doktrin tarafından kabul edilmiş olsa da yüksek yargının vermiş olduğu kararlarda eşin sadakatinden kuşkulanan diğer eşin birlikte yaşadıkları konuta ses kayıt cihazı yerleştirerek konuşmaları kayıt altına almasını hukuka uygun saymıştır. Bununla birlikte iki kişinin arasındaki konuşmanın diğer tarafınca kayıt altına alınması maddenin birinci fıkrasında belirtilen tipikliğe uymadığından bu suçu oluşturmayacaktır. Ancak bu fiilin, aleni olmayan bir söyleşi kapsamında olması halinde maddenin ikinci fıkrasında belirtilen suç oluşacaktır.

Maddenin ikinci fıkrasında ise, katıldığı aleni olmayan söyleşiyi kaydetme suçunun faili ancak söyleşiye katılan kişilerden birisi olabilir. Önemle dikkat etmemiz gerekir ki, kanun koyucu suçun faili açısından kişinin mutlaka söyleşiye konuşmacı olarak değil dinleyici olarak katılması durumunda da bu suçun oluşacağını düzenlemiştir.

Maddenin üçüncü fıkrasında tanımlanan suç ise herkes tarafından işlenebilir. Bu suçun faili birinci ve ikinci fıkradaki suçu işleyen kişi olabileceği gibi bu suçları işlemeyen birisi de olabilir.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Mağduru

Türk ceza kanunu 133. maddesinde üç fıkra halinde düzenlenen suçun mağduru konuşmasının gizliliği ihlal edilen kişidir. Mağdur açısından herhangi bir özellik bulunmamakta olup herkes bu suçun mağduru olur. 

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Maddi Unsurları

Suçun maddi unsuru oluşturan hareketler daha farklı bir ifadeyle cezalandırılan fiiller, konuşmaları bir aletle dinleme veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydetme, söyleşiyi ses alma cihazı ile kaydetme ve kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa etmektir. Bu haliyle her fıkrada ayrı bir suç tipi düzenlenmiş olup her fiil ayrı suçları oluşturmaktadır. 

Kişiler Arasındaki Halini Olmayan Konuşmaları Taraflardan Herhangi Birini Rızası Olmaksızın Bir Alet De Dinleme veya Bunları Bir Ses Alma Cihazı İle Kaydetme (M.133/1)

Madde metninde düzenlenen bu suç, başkalarının aleni olmayan konuşmalarının bir alet ile dinlenmesi veya bir ses alma cihazıyla kaydedilmesiyle oluşmaktadır. Sırf hareket suçu niteliğinde olan bir aletle dinleme veya ses alma cihazı ile kaydetme şeklindeki seçimlik hareketlerden birisinin fail tarafından işlenmesi halinde suç oluşacaktır. Buna karşılık konuşmaların gizliliğini ihlal, her iki hareketin birlikte yapılması ile işlenmesi durumunda bir fark olmadan tek suç söz konusu olacaktır. Dinleme, konuşmalarını işitme organı aracılığıyla algılanması anlamına geldiğinden ve bu dinlemenin alet veya ses kayıt cihazı ile gerçekleştirilmesi şart olduğundan çıplak kulakla yapılan dinleme bu madde kapsamında cezalandırılmamaktadır. Bu gibi durumlarda eğer suçun unsurları var ise özel hayatın gizliliği veya konuşma içeriğine göre kişisel verileri ele geçirme suçları oluşabilmektedir. Dinlemeyi mümkün kılan elektrikli, elektronik, elektromanyetik, mekanik veya dijital her türlü alet suçun oluşması bakımından yeterlidir. Bu nedenle aletin niteliği, dinlemeye özgü olarak üretilip üretilmediği önemli değildir.

Suçun diğer seçimlik hareketli konuşmalarını ses alma cihazı ile kaydedilmesi olup ses alma cihazı sesleri tekrar verme imkanı sağlayan tüm aletler olarak tanımlanarak bu kapsamda değerlendirilmektedir. Suçun oluşabilmesi için kaydetme işleminin bu tür bir aletle yapılmış olması gerekmekte olduğu gibi kayıt işleminin gizli yapılması da şart değildir.

Yukarıda dediğimiz üzere suçun oluşabilmesi için aleni olmayan konuşmaların taraflardan herhangi birisinin rızası olmaksızın dinlenilmiş veya kaydedilmiş olması gerekmektedir. Buradaki rıza yokluğu konuşmanın taraflarından birinin rızasının yokluğu olarak değerlendirilmelidir. Buna göre konuşanların rızasını varlığı halinde fiil suçun tipikliğini aykırı olacak ve suç oluşmayacaktır.

Katıldığı Aleni Olmayan Bir Söyleşinin, Diğer Konuşanların Rızası Olmadan Ses Alma Cihazı İle Kayda Alma

Bu suç bakımından da söyleyişinin ses alma cihazı ile kaydedilmesi gerekmektedir. Suçun failinde başlığında belirttiğimiz üzere bu suçun faili ancak aleni olmayan söyleşiye katılan bir kişidir. Söyleşiye katılmayan bir kişinin yapılan bir söyleşiyi kayıt altına alması bu suçu değil suçun birinci fıkrasındaki halini oluşturacaktır. Suçun bu halinde ayrıca belirtmemiz gereken diğer bir husus ise, suçun konusunu söyleşi oluşturduğu için konuşmaların değilde görüntülerin kaydedilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacaktır.

Kişiler Arasında Aleni Olmayan Konuşmaların Kaydedilmesi Suretiyle Elde Edilen Verileri Hukuka Aykırı Olarak İfşa Etme

Kanun koyucu bu fıkrada da ayrı bir suç düzenlenmiştir. Buna göre aleni olmayan konuşmaların ister hukuka uygun isterse hukuka aykırı olarak kaydedilmiş olsun elde edilen verilerin ifşa edilmesi ile suç oluşacaktır. Fail, kaydedilen aleni olmayan konuşma içeriklerini üçüncü kişilerce öğrenmesini sağlayarak bu suçu işlemektedir. Bu suçun işlenişi sırf hareket suçu olup fiilin ne şekilde gerçekleştiği önemli değildir. Bu nedenle ilgili fıkranın son cümlesinde basın ve yayın organları vasıtasıyla işlenebileceği de belirtilerek haber verme hakkının sınırları aşılması durumunda fiilin cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Önemli belirtmemiz gerekir ki, kişiler arasında aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin ifşasının suç teşkil edebilmesi için bu ifşanın hukuka aykırı olması gerekir. Zira failin suçun konusunu oluşturan konuşmaları ifşa etmesine izin veren bir hukuk kuralı bulunuyorsa failin fiili suç kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Manevi Unsuru

Türk Ceza Kanunun 133’üncü maddesinde düzenlenen tüm suçlar kasten işlenebilecek suçlar olup taksirle işlenmesi mümkün değildir. Maddenin birinci ve ikinci fıkrasında fail konuşmanın veya söyleşinin aleni olmadığını, konuşmaya veya söyleşiye katılanlardan en az birisinin dinleme ve kaydetme fiilene rızasının bulunmadığını biliyor olmalıdır. Maddenin son fıkrası açısından ise fail, kaydedilen verileri ifşa etmesinin hukuka aykırı olduğu bilincine sahip olmalıdır.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Hukuka Aykırılık Unsurları

Suçun unsurlarında dile getirdiğimiz üzere bu suç bakımından mağdurun rızası tipikliği ortadan kaldıran bir husus olup rızanın bulunması durumunda bu suç oluşmayacaktır. Nitekim Madde metninde “rıza olmaksızın” şeklindeki ifade de açıkça ifade edilip tipiklik ayrıca belirtilmiştir. Bunun yanı sıra kanun hükmünün icrası da bu suç bakımından bir hukuka uygunluk sebebi olarak ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca bu suç bakımından meşru savunma sebebiyle hukuka uygunluk sebebinin gerçekleşebileceğini de söyleyebiliriz. Örneğin uygulamada da çok karşılaşıldığı üzere tehdit edilen veya hakarete uğrayan kişinin kendisine bu fiilleri uygulayan kişinin sesini kaydetmesi durumunda meşru savunma durumundan söz edilebilir. Zira Yüksek Yargı da aynı yönde yaklaşımıyla suçun oluşmayacağı hususunda hüküm kurmuştur. Buna karşılık bir kimsenin kendisine karşı işlenen suça delil bulmak amacıyla başkalarının konuşmalarını dinlemesi veya kaydetmesi halinde fiil suç teşkil edecektir. Burada yapılan ayrım, delil bulmak amacıyla sonradan yapılan daha farklı bir ifadeyle planlanarak yapılan ses kayıtlarının meşru müdafaa kapsamında değerlendirilemeyecek olmasıdır. Örneğin, kendisine karşı işlenen hakaret suçunu delil elde etmek maksadıyla, hakaret eden kişinin başkalarıyla yaptığı ve hakareti ikrar eden konuşmaların kaydedilmesi halinde fiil hukuka aykırı olacak ve kişi cezalandırılacaktır. Bu buradaki ayrımı daha net ifade edebilmek için suçun tanımından yola çıktığımızda, konuşmanın taraflarının bu suçun faili olamayacağından suç mağduru olan kişinin, delil elde etmek amacıyla kendisi ile yapılan konuşmayı kaydetmesi suç teşkil etmeyecektir. Aksi takdirde suç oluşacaktır.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Teşebbüs

Teşebbüs, Türk Ceza Kanunu kapsamında; Kişini, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması olarak  tanımlanmaktadır. Buna göre; bu suçun oluşması bakımından tüm konuşmanın kayda alınması gerekmediğinden dolayı teşebbüsün söz konusu olması mümkün görünmemektedir.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Cezası

Türk Ceza Kanunun 133’üncü maddesinin birinci fıkrasında; Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile,

İkinci fıkrasında; Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile,

Üçüncü fıkrasında ise; Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağı düzenleneme altına alınmıştır. 

Bunun yanı sıra üçüncü fıkranın son cümlesinde ise; ifşa edilen verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunacağı düzenlenmiştir.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin işlediği fiilin olumsuz sonuçlarını gidermesi durumunda uygulanan bir ceza indirimi nedeni olarak tanımlanmakla birlikte kanunun izin verdiği daha farklı bir ifadeyle kanun koyucu tarafından ilgili suça yönelik özel bir düzenleme yapıldığı takdirde uygulanabilmektedir. Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda ise özel bir düzenleme bulunmadığından dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma imkanı bulunmamaktadır. 

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Adli Para Cezasına çevirme; kasten işlenen suçlarda bir yıl ve altındaki hapis cezalarına alternatif bir yaptırım olarak düzenlenmiştir. Bu kapsamda yapılan yargılama neticesinde netice ceza kanunda aranan şartlar dahilinde ise hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Bu nedenle Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu kapsamında yapılan yargılama neticesinde hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilmektedir.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı; Ceza Muhakemesi Kanunun 231’inci maddesinde düzenlenen ve sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması ve diğer koşulların varlığı halinde; sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmamasına olanak sağlayan ceza muhakemesi kurumudur. Buna göre Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Şikayet ve Zamanaşımı Süresi

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu şikayete tabi olup suçun soruşturulması için müştekinin şikayetinin varlığı aranmaktadır. Bu nedenle suçun mağduru konumundaki kişi önce şikayet edip soruşturulmaya başlanılsa ve sonrasında kişi şikayetinden vazgeçmiş olursa dosya kapanacaktır. Müşteki fiilin işlendiğini ve fiili işleyen kişiyi öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde kullanmak zorunda olup bu sürenin geçmesi sonrası şikayet hakkı kalmayacaktır.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Uzlaşma

Ceza Hukuk kapsamında uzlaştırma; şikayete bağlı olan suçlar ve bunlarla birlikte kanunda tek tek sayılan suçların, fail ve mağdurlarını bir araya getirerek ceza mahkumiyeti sonucuna ulaşmadan dosyanın kapatılmasını amaçlayan bir kurumdur. Uzlaştırma sırasında fail ve mağdur karşılıklı anlaşma sağlarsa, dosya soruşturma aşamasındaysa takipsizlik, kovuşturma aşamasındaysa düşme kararı verilerek kapatılmaktadır. Bu kapsamda Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkündür. 

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Cezasının Ertelenmesi

Ceza Hukuku kapsamında cezanın ertelenmesi; kişi hakkında yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından hükmedilen mahkumiyet sonucu doğuran hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesini düzenleyen infaz kurumudur. Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması suçunda cezanın ertelenmesi mümkündür.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Devlet Memurluğuna Etkisi

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “genel ve özel şartlar” başlıklı 48’inci maddesinde “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına … mahkûm olmamak” şeklindeki düzenleme gereği Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması suçunu işleyipte bu suçtan dolayı mahkum olan kişilerin memuriyetle olan ilişikleri kesileceği gibi yeniden veya ilk defa devlet memurluğuna atanacak adaylarda da bir yıl veya daha fazla süreli mahkum olmama koşulu aranmaktadır. Bu kapsamda Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması suçundan dolayı yapılan yargılama neticesinde kişi hakkında mahkumiyet verildiği takdirde ilk defa veya yeniden devlet memurluğuna başvurusu reddedileceği gibi devlet memuru olarak görev yapıyorsa memuriyetten de ilişiği kesilecektir. Ancak burada ayrıca belirtmemiz gerekir ki; kişi yapılan yargılama neticesinde ceza miktarı ne kadar olursa olsun hakkında eğer hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirse devlet memurluğu ve özel kanunla düzenlenen memurluklara girişlerde herhangi bir sıkıntı yaratmayacaktır. 

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Görevli Mahkeme

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması suçunun şikayete tabi olduğundan müştekinin şikayeti üzerine, savcılık tarafından yapılan soruşturma neticesinde iddianamenin kabulü ile kovuşturmaya başlanacaktır. Kovuşturma aşamasında görevli mahkeme suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesidir. 

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Maddi ve Manevi Tazminat

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması suçunda ilgili suçtan zarar gören kişi, ceza davasının yanı sıra, ayrıca hukuk mahkemelerinde bir dava açarak uğramış olduğu zararlar nedeniyle; maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilme hakkına sahiptir. Maddi tazminat, fiil nedeniyle mağdurun uğramış olduğu zarara göre belirlenecek manevi tazminat miktarı ise, yaşanmış olan somut olayın kişi üzerinde bıraktığı manevi zarara göre belirlenmektedir. Bu kapsamda yapılan yargılama neticesinde Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması suçundan yargılanan sanık yargılama neticesinde hakkında hükmedilen cezanın yanı sıra maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmek için mutlaka hukuk mahkemelerinde dava açması gerekmektedir. 

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği

(Suçun İşlendiği Yer) CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

MÜŞTEKİ   : Ad Soyad, TC Kimlik Numarası, Adres

VEKİLİ       : Av. Emre ASAN - Cevizlidere Mahallesi Mevlana Bulvarı No:221 YILDIRIM Kule kat:15 No:142 Çankaya/ANKARA

ŞÜPHELİ   : Adı Soyadı - Biliniyorsa; TC Kimlik Numarası, Adresi

SUÇ            : Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu 

SUÇ TARİHİ: …/…/…

SUÇUN İŞLENDİĞİ YER :

KONU: Şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılmasına karar verilmesi talepli şikayet dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:

  1. Açıklamalar kısmında öncelikle şüphelinin biliniyorsa kimlik bilgileri dile getirilerek şikayete konu olayın nasıl gerçekleştiği, 
  2. Somut olayın nasıl gerçekleştiği detayları ile anlatılmalı,
  3. İddiaların ispatı açısından hangi delillerin olduğu ifade edilmeli,
  4. Dilekçe ekinde verilecek belgelerin neler olduğu dile getirilmeli 
  5. Son olarak “Müvekkil, bu olaydan mağdur olup şüpheli hakkında şikayet olma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.” Şeklinde talep dile getirilmelidir. 

HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK ve ilgili her türlü mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Tanık, fotoğraflar, kamera kayıtları, mesajlar, yemin, faturalar ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçeler ile şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve kamu davası açılması açılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekileten talep ederiz.

Müşteki Vekili

Av. Emre ASAN

İmza

1