Adli Kontrol Kararına İtiraz | Mil Hukuk

Adli Kontrol Kararına İtiraz
  • Anasayfa
  • Adli Kontrol Kararına İtiraz

Adli Kontrol Kararına İtiraz

Adli kontrol, bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100’üncü maddesinde belirtilen tutuklama sebeplerin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine uygulanan bir koruma tedbiridir.

Adli Kontrol Kararına İtiraz

Adli Kontrol Kararına İtiraz

Adli Kontrol Kararı Nedir?

Adli kontrol bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100’üncü maddesinde belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine uygulanan bir koruma tedbiridir. Adli kontrol tedbiri bu anlamda tutuklama kararının ağır sonuçlarını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Zira tutuklama kişi hürriyetini en ağır biçimde kısıtlayan bir güvenlik tedbiri olduğundan dolayı en son çare olarak başvurulmalıdır. Buna göre elde edilmek istenen amacı tutukluluk dışında herhangi bir koruma tedbiri ile ulaşabilme ihtimali var ise artık tutuklama yoluna gidilmemesi gerekmektedir. Adli kontrol tedbiri, tutuklama koşullarının gerçekleşmiş olduğu durumlarda tutukluluk kararını alternatif olarak ya da tutuklama yasağının bulunduğu hallerde başvurulan koruma tedbiridir. Adli kontrol kararı, iddia edilen suçun işlenmesinden sonra ortaya çıkacağı için, bu sürece geçilmeden, dosya savcılığa gider gitmez bir ceza avukatından hukuki destek alınması tavsiye olunur. Bunların yanı sıra tutukluluk süresinin dolması durumunda da adli kontrol tedbirine başvurulabilir. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere adli kontrol tutuklama nedenlerinin varlığı halinde şüpheli veya sanığın Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen bir veya birden fazla yükümlülüğü tabi tutulması olarak ifade edebiliriz. Adli kontrol kararı, ilanihaye verilmeyeceğinden ve de hukuka aykırı olup olmadığının denetiminin yapılması hak arama özgürlüğüne tabi olduğundan ceza avukatınız vasıtasıyla derhal itiraz etmenizi öneririz.

Adli Kontrol Kararını Kim verir?

Adli kontrol kararı hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında ancak hakim veya mahkeme tarafından verilmektedir. Soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı adli kontrol kararı vermeye veya konulmuş adli kontrol kararını kaldırmaya yetkisi bulunmamaktadır. Yani soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı‘nın talebiyle Sulh Ceza Hakimi kovuşturma aşamasında ise Mahkeme adli kontrol kararı verme ve kaldırma yetkisine sahiptir. Soruşturma aşamasında sulh ceza hakimi soruşturma savcısının adli kontrol talebiyle bağlı olmakla birlikte savcılık tarafından kişinin tutuklanması talebinde bulunmuş olursa suç ceza hakimliği adli kontrol kararı verebilir. 

Adli kontrol kararı hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında ancak hakim veya mahkeme tarafından verilmektedir.

Soruşturma aşamasında durum böyle olmakla birlikte soruşturma tamamlanmasına müteakip iddianamenin kabulüyle başlayan kovuşturma diğer bir ifadeyle yargılama aşamasında adli kontrol kararı verilip verilemeyeceği hususuna da açıklık getirmek gerekmektedir. Nitekim ilgili kanun maddelerinde belirtildiği üzere ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi aşaması kovuşturma sürecine dahil olduğundan bu aşamalarda da mahkeme tarafından adli kontrol kararı verilebilmektedir. Kovuşturma aşamasında verilecek adli kontrol kararı soruşturma aşamasında verilen karardan farkı ise savcılığın herhangi bir talebine gerek duyulmadan mahkeme tarafından adli kontrole hükmedilebilir olmasıdır. 

Adli Kontrol Kararı Hangi Durumlarda Verilir?

Ceza Muhakemesi Kanununun “Adli Kontrol” başlıklı 109’uncu maddesinin birinci fıkrasında kişiler hakkında adli kontrol kararının hangi durumlarda verebileceği düzenleme altına alınmıştır. Buna göre öncelikli olarak, bir suç sebebi ile yürütülen soruşturmada CMK’nın 100’üncü maddesinde öngörülen tutuklama sebeplerinin somut soruşturma dosyasında bulunması gerekmektedir. Buna göre, kişinin işlemiş olduğu suçun niteliği veya suç için ilgili kanunda düzenlenen cezanın miktarı ya da adli para cezası olup olmadığı dikkate alınmaksızın kişi hakkında işlemiş olduğu bir suç nedeniyle bir soruşturma yapılıyor olması öncelikli olarak gereklidir. Buradan da anlaşılacağı üzere Adli Kontrol tedbiri yalnızca hakkında soruşturma yapılan kişiler açısından uygulanabilmektedir. Aynı zamanda Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100’üncü maddesindeki; kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı, tutuklama nedenlerinden en az birisinin var olması ve tutuklama da orantılılık ilkesi hususları beraber değerlendirilerek kişi hakkında adli kontrol tedbirine başvurulabilecektir. Kısacası;

Soruşturma aşamasında adli kontrol tedbirinin uygulanmasının koşullarını; Şüphelinin işlediği iddia olunan eylemin Ceza Muhakemesi Kanunun 100’üncü maddesine göre tutuklamayı gerektirebilecek bir suçu oluşturması, Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının istemde bulunması, Sulh Ceza Hakiminin Kararı ve isnat edilen suçun üst sınırının üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç olması şeklinde sıralayabiliriz.

CMK’da düzenlenen tutuklama yasağının öngörüldüğü hallerde dahi adli kontrol tedbirine hükmedilebilmesi ayrıca üzerinde durmamız gereken diğer bir husustur. Nitekim ilgili maddede tutuklama yasağı olan kişiler hakkında dahi adli kontrol tedbiri kararının uygulanabileceği maddenin ikinci fıkrasında ayrıca düzenleme altına alınmıştır. 

Adli Kontrol Sürecinde Hangi Yükümlülükler Uygulanabilir?

Ceza Muhakemesi Kanununun “Adli Kontrol” başlıklı 109’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında sayma yoluyla adli kontrole ilişkin yükümlülükler sıralanmıştır. Kanun koyucu sayma yoluyla belirlemiş olduğu bu yükümlülüklerin haricinde hakim veya mahkeme herhangi bir yükümlülük veremez. Ancak bu yükümlülüklerden birisine veya birden fazlasına hükmedilebilir. Hakim veya mahkeme kararında bu yükümlülüklerin hangisi ya da hangileri ne hükmü ettiğini açıkça belirtmek zorundadır. Bu yükümlülükler;

a) Yurt dışına çıkamamak.

b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak. konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.

c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam

d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.

e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.

f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.

g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.

h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.

i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.

j) Konutunu terk etmemek.

k) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.

l) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek. Olarak sıralanmıştır.

Koşullu Salıverme Sonrası Adli Kontrol 

Ceza Muhakemesi kanunun 109’uncu maddesinin son fıkrasında kişi hakkında kanunlarda öngörülen tutukluluk süresinin dolması nedeniyle salıverilmesi durumunda adli kontrole ilişkin hükümlerin uygulanabileceği düzenleme altına alınmıştır. Bu kapsamda koşullu salıverilen hükümlü hakkında da yukarıda belirtmiş olduğumuz şekilde adli kontrol kararı verilebileceği gibi aynı zamanda hakkında yükümlülüklere de hükmedilebilemektedir.

Adli Kontrol Kararına Hükmedecek Merciler

Adli kontrol kararı hakkında ceza muhakemesi kanununda yapılan bir diğer düzenleme ise “ adli kontrol kararı ve hükmedecek merciler” başlıklı 110. maddesidir. Kanun koyucu tarafından üç fıkra halinde düzenlenen maddenin ilk iki fıkrasında soruşturma aşamasında adli kontrol kararının verilmesini düzenlenmiş olup iİlgili fıkralarda CMK 109’uncu maddesinde belirtmiş olduğumuz hususlar ifade edilmiştir. Buna göre maddenin birinci fıkrasında, soruşturma aşamasında şüpheli hakkında adli kontrol kararına ancak ve ancak Cumhuriyet Savcısı’nın istemi ve sulh ceza hakimin kararı ile adli kontrol tedbirine hükmedileceği ifade edilmiştir. Anlaşılacağı üzere şüpheliyi adli kontrol altına almak yalnızca hâkimin yetkisi ve görevi dahilindedir. Ancak unutmamak gerekir ki Sulh Ceza Hakimi kendiliğinden yani Cumhuriyet Savcısı tarafından herhangi bir talep olmadan adli kontrol kararı vermesi mümkün değildir. Sulh Ceza Hakimi ancak Cumhuriyet Savcısı‘nın doğrudan adli kontrol istemesi durumunda veya tutuklama istemesi halinde adli kontrol kararı verebilmektedir. Bunun yanı sıra kanun koyucu tarafından soruşturma aşamasında adli kontrol kararı verilmesi herhangi bir sürece bağlı kılınmamıştır. Bu kapsamda soruşturmanın başında, ilerleyen aşamalarında ya da sonunda Cumhuriyet Savcısı‘nın talebi üzerine sulh ceza hakimliği tarafından adli kontrol tedbirine hükmedilebilir. 

Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının talebiyle sulh ceza hakimi şüpheli hakkında bir veya birden fazla adli kontrol yükümlülüğüne tabi tutabilmesine yönelik düzenleme maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmektedir. Sulh ceza hakimi şüpheli hakkında hangi yükümlülüğe ya da yükümlülüklere hükmediceği konusunda taktir hakkına sahiptir. Yani sulh ceza hakimi cumhuriyet savcısının talebiyle bağlı olmaksızın şüpheli hakkında bir ya da birden çok yükümlülük konusunda karar verebilecektir. Bunun yanı sıra sulh ceza hakimi yine cumhuriyet savcısının talebi üzerine bu yükümlülükleri tamamen ya da kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheli bunlardan bazılarını uyumaktan geçici olarak muaf tutabilir. Soruşturma aşamasında şüpheli hakkında adli kontrol kararı verebilme yetkisinin cumhuriyet  savcısının talebiyle sulh ceza hakiminde olduğunu dile getirmiştik. Burada yetkili sulh ceza hakimi, soruşturmanın yapıldığı yerdeki sulh ceza hakimliği olduğunu da ayrıca belirtmemiz gerekmektedir.

Adli Kontrol Kararının Kaldırılması

Ceza Muhakemesi Kanununun “Adli Kontrol Kararının Kaldırılması” başlıklı 111’inci maddesinde adli kontrol kararının ve yükümlülüklerinin tamamı ya da bir kısmının kaldırılmasına yönelik hususlar düzenlenmiştir. İlgili maddenin birinci fıkrasına göre adli kontrol kararı, şüpheli, sanık veya müdafilerinin talebi üzerine, Cumhuriyet Savcısının görüşü alındıktan sonra hakim veya mahkemenin kararıyla kaldırılabilmektedir. Görüleceği üzere Cumhuriyet savcısının re’sen adli kontrol kararını kaldırma yetkisi bulunmamakta olup şüpheli, sanık ya da müdafisinin talebi koşulu aranmaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki cumhuriyet savcısının da tedbirin kaldırılmasına yönelik talepte bulunma yetkisi olup adli kontrol kararını re’sen veremediği gibi re’sen kaldırma yetkisi de bulunmamakta ve fakat ister soruşturma isterse kovuşturma aşamasında olsun cumhuriyet savcısının mütalaasının alınmadan karar verilememektedir. 

Adli Kontrol Kararına İtiraz Edilir Mi?

Adli kontrol kararı soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimi, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından kaldırılacaktır. Hakkında adli kontrol kararı verilen şüpheli, sanık ya da müdafinin talebi üzerine Adli kontrolün kararının kaldırılması talebi kendine gelen Sulh Ceza Hakimi veya mahkeme 5 gün içerisinde karar vermek zorundadır. 

Adli Kontrol Kararının Kaldırılması Talebinin Reddine Karşı İtiraz

Ceza Muhakemesi Kanununun “Adli Kontrol Kararının Kaldırılması” başlıklı 111’inci maddesinin ikinci fıkrasında adli kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Buna göre;

Soruşturma aşamasında; Cumhuriyet savcısı ve suçtan zarar gören adli kontrol kararının uygulanmasına ilişkin talebi reddedilmesi durumunda ilgili karara itiraz edebilir. Bunun gibi şüpheli, müdafisi, yasal temsilcisi ya da eşi adli kontrol kararının kaldırılmasına ilişkin taleplerinin reddi halinde itiraz edebilirler. İtiraz şüpheli/sanık, müdafii, yasal temsilcisi ve eşi öğrenme tarihinde itibaren, yedi gün içinde adli kontrol kararını veren mercie karşı yapılacak kararı veren mercii, itirazı haklı bulması halinde, kararı düzeltecek, aksi halde en geç üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili merciye itiraz ile birlikte dosyayı gönderecektir. 

Kovuşturma aşamasında; sanık, müdafi veya sanığın eşi yargılamayı yapan mahkemenin adli kontrol kararının kaldırılmasına yönelik taleplerinin reddine ilişkin karara yine yukarıda belirtmiş olduğumuz süre içerisinde itiraz etme hakları bulunmaktadır. Ancak burada soruşturma aşamasından farklı olarak Cumhuriyet Savcısı veya katılan adli kontrol kararının kaldırılmasına yönelik verilen mahkeme kararına karşı itiraz edememektedir.

Adli Kontrol Kararına İtiraz Süresi Ne Kadardır?

Adli Kontrole ilişkin verilen kararlara karşı ilgililer tarafından kararın öğrenilme tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde itiraz edebilme hakkı bulunmaktadır. 

Adli Kontrol Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği 2023

ANKARA ( ) ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
ANKARA ( ) SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
            
SORUŞTURMA NO              :2023 / 

ADLİ KONTROL KARARININ
KALDIRILMASINI TALEP EDEN
ŞÜPHELİ                              : 

MÜDAFİLERİ                       : Av. Bilgehan UTKU / Av. Emre ASAN

KONU                                   : Müvekkil hakkında verilen ADLİ KONTROL HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINA ilişkin kararın kaldırılması talep ve arzıdır.

AÇIKLAMALAR.                   :

        1. Müvekkil hakkında ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığının 2023/… Soruşturma No’lu dosyasında ifadesi alındıktan sonra Sayın Cumhuriyet Başsavcılığı Makamınca “tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmesi” talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilmiş, 

        2. ..... Sulh Ceza Hakimliğinin 2023/… sorgu ve …. tarihli kararı ile Başsavcılık Makamının talebi reddedilerek müvekkil hakkında; “CMK 109/1 maddesinde belirtilen şartların oluştuğu anlaşıldığından, şüphelinin soruşturma aşaması bitinceye kadar CMK 109/3-j maddesi gereğince elektronik kelepçe takılmak suretiyle konutlarını terk etmemeleri adli kontrol tedbiri uygulanmasına” karar verilmiştir. Tarafımızca bu karara itiraz edilmiş ancak talep kabul edilmemiş ve reddolmuştur. Müvekkil hakkında verilen adli kontrol kararının kaldırılmasını arz ve talep ediyoruz.  Şöyle ki;

         3. Müvekkilin kaçması söz konusu değildir. Müvekkilin kaçması, saklanması söz konusu olmadığı gibi bundan sonra da kaçması veya saklanması söz konusu değildir. 

        4. Müvekkil, sabit ikametgâh sahibi olup ailesi ile birlikte uzun yıllardır ANKARA’DA İKAMET ETMEKTEDİR. Kurulu bir düzen ve iş yeri sahibi olan müvekkilin, adresini veya ikametini değiştirmesi söz konusu değildir. Müvekkil hakkında verilen CMK-109/3-j maddesi gereği “elektronik kelepçe takılması” kararı sebebiyle müvekkil oldukça zor durumdadır. Şöyle ki, …..

        5. Müvekkil dört aydan fazla süredir elektronik kelepçelidir. Müvekkilin delilleri karartma, yok etme, kaçma, şüphesi bulunmadığından ötürü, elektronik kelepçeli olarak geçirilecek sürenin daha da uzaması halinde, müvekkil fazlasıyla mağdur olacak kelepçe takılmasına ilişkin yaptırımdan beklenen fayda müvekkil aleyhine kat be kat artacaktır.

        6. Müvekkil, SABİT İKAMETGÂH SAHİBİ OLMASI, KAÇMASI, SAKLANMASI, DELİLLERİ KARARTMASININ, DEĞİŞTİRMESİNİN VB. MÜMKÜN OLMAMASI, 4 AYDAN UZUN SÜREDİR ELEKTRONİK KELEPÇELİ OLMASI, İŞ YERİNE GİDİP ÇALIŞAMAMASINDAN ÖTÜRÜ MADDİ ANLAMDA OLDUKÇA ZOR GÜNLER GEÇİRMESİ, BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU BİR AİLESİ OLMASI vb. Sebeplerle ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ GEREĞİ ADLİ KONTROL TEDBİRİNİN KALDIRILMASI gerektiği kanaatinde olduğumuzdan ilgili kararın kaldırılmasını arz ve talep ederiz.

SONUÇ VE TALEP    : Yukarıda arz ve izâh ettiğimiz, ayrıca mahkemenizin re’sen alacağı diğer sebeplerle müvekkil hakkında tüm maddi ve manevi lehe hükümler dikkate alınarak;

        Müvekkil hakkında verilen “ELEKTRONİK KELEPÇE TAKILMASI suretiyle adli kontrol tedbiri uygulanması” şeklindeki adli kontrol tedbirinin KALDIRILMASINA,
        
         Karar verilmesini talep ve arz ederiz. 
                 
                    
                                                       İtiraz Eden Müdafileri
                                                      Av. Bilgehan UTKU / Av. Emre ASAN

 

 

1