Şikayet Hakkının Kötüye Kullanılması

  • Anasayfa
  • Şikayet Hakkının Kötüye Kullanılması

Şikayet Hakkının Kötüye Kullanılması

Şikayet hakkını kötüye kullanılması kavramına geçmeden önce bu hakkın varlığından bahsetmek yararlı olacaktır. Nitekim şikayet hakkı Anayasal bir hak olan hak arama özgürlüğünün bir parçası olarak doğmuş bulunmaktadır.

Şikayet Hakkının Kötüye Kullanılması

Şikayet Hakkının Kötüye Kullanılması

Şikayet hakkını kötüye kullanılması kavramına geçmeden önce bu hakkın varlığından bahsetmek yararlı olacaktır. Nitekim şikayet hakkı Anayasal bir hak olan hak arama özgürlüğünün bir parçası olarak doğmuş bulunmaktadır. Şikayet hakkının hukuka aykırı olarak kullanılması ile hak arama özgürlüğü kötüye kullanılmış olacaktır. 

Kamuda çalışan bir hekim, örneğin aile hekimi hakkında bir şikayette bulunulmuş ise bu şikayetin keyfiyete mahal vermemesi bakımından kanunumuzda bazı düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunda memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen soruşturmaya geçilir.  Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma haklarının bulunduğu belirtilmiştir. 

Ancak hakkında dava açılan bir kişinin açılan davada beraat etmesi ya da davanın reddedilmesi durumlarında hakkında dava açan kişiye karşı kişilik haklarının ihlal edildiğinin kesinlik kazanacağı çıkarımında bulunmak hak arama özgürlüğüne müdahalede bulunulduğu sonucunu doğurabilecektir. Kişinin şikayet hakkını kullanması ve sonradan haksız çıkması şikayette bulunduğu kişinin kişilik haklarını hiçe saydığının bir göstergesi olarak yorumlanamaz. Kaldı ki bunun sebepleri bulunmaktadır. Eğer şikayet hakkının kullanılmasında sınırlar aşılmış, şikayet edileni mağdur etmek amacıyla uydurma sebeplere başvurulmuş ise tabi ki de şikayet edilenin kişilik haklarına saldırı var kabul edilecektir. 

Nitekim, 657 sayılı devlet memurları kanununun 25. maddesinde devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler hükmü yer almaktadır.

Şikayet hakkının kullanılması iftira niteliğinde ise bu sefer şikayette bulunan kişinin TCK kapsamında cezai sorumluluğu da doğacaktır. Ancak somut olayın özelliğine göre kişi yapmış olduğu şikayetten herhangi bir sonuç alamamış olsa ve şikayet maksadında iftira suçunun unsurları oluşmayacağı için cezlandırılamayacağı gibi hakkında şikayet hakkının kötüye kullanıldığından ötürü tazminat davası da açılamayacaktır. 

Şikayet hakkının kötüye kullanıldığı unsurunun ortaya çıkabilmesi için şikayet edilen tarafın suçsuz olduğunu bilerek onu cezalandırmak ya da toplum önünde küçük düşürmek amaç ve saikinde bulunulması gerekmektedir. Örneğin şikayetle ilgili olarak elinde hiçbir delil ya da belge olmayan kişinin şikayeti kişilik haklarına saldırı oluşturacak niteliktedir. 

Hak Arama Özgürlüğünün Kötüye Kullanılması

Hak arama özgürlüğünün kötüye kullanılması kavramı şikayet hakkının kötüye kullanılması ile birebir aynı kavramlardır. Nitekim şikayet hakkının dayanağı kişinin hak arama özgürlüğünün bir parçasıdır. Hatta Yargıtay karararında şikayet hakkının bir diğer adı olarak hak arama özgürlüğü belirtilmiş olup bu kavramlar eşdeğer kavramlardır. Anayasamıza göre Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Şikayet hakkı haksız bir şekilde kullanılırsa yani hak arama özgürlüğünün hukuka aykırı olarak karşı tarafa zarar vermek amaç ve saiki ile haksız bir şekilde kullanılması ile kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişinin tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır. 

Memurun Haksız Yere Şikayet Edilmesi

Memurun haksız yere şikayet edilmesi durumunda memur 4483 sayılı yasa ile Anayasanın 25. maddesindeki düzenlemeler ışığında hak talep edebilmekte haksız şikayet ve haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen yani kendiliğinden soruşturmaya başlanabilecektir.

Haksız Şikayet Nedeniyle Tazminat

Haksız şikayet nedeniyle tazminat- Şikayet kullanılması bir hak olmasının yanında kişiye sorumluluk da yüklemektedir. Şikayet hakkının kötüye kullulmış olup olmadığının tespitinde bakılacak unsur şikayet hakkının amaca uygun olarak kullanılmış olmasıdır. Amaca uygunluk öz çıkarın korunması ile mümkündür. İlgili makamlara yapılan şikayet ve ihbar açılan ceza davaları bu hakkın koruduğu çıkarı elde etmek için yapılmışsa amaca uygun bir davranış olarak hukuka da uygundur. Ancak bu hak öz çıkarın korunması yerine başkasını zarar uğratmak için kullanılmışsa artık hukuka uygunluktan söz edilemeyecektir. Başkasını zarar uğratmak için bir hakkın kullanımı iyi niyet kurallarına aykırıdır. 
Aynı zamanda şikayet hakkı amaca uygun olarak kullanılmasının yanında uygun araçlarla da kullanılmalı, hakkın kullanılmasında gerçek olaylara dayanılmalı ve aşırı davranılmamalıdır. Salt kötü düşünce ile yapılan ve temelindeki olaylar gerçek olmayan şikayete veya ihbar hukuka aykırı davranış niteliğinde olacaktır. 

Şikayet hakkının kötüye kullanıldığından söz edebilmek için ihbar veya şikayetin karşı tarafın suçsuzluğunu bilerek zararlandırmak veya küçük düşürmek amacıyla yapılması yahut şikayet konusu hakkında delil ve emare olmadığı halde şikayetin yapılmış olması gerekir. Bu sebeple ihbar veya şikayetin temelini oluşturan maddi olguların ciddi ve inandırıcı kanıtlarla desteklenmesi gerekir. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Aksi halde şikayet hakkının hak arama özgürlüğü sınırları dışında kullanıldığı ve şikayet edilenin kişilik haklarına saldırıdan dolayı tazminat hakkının bulunduğunu kabul etmek gerekecektir.

İftira Manevi Tazminat Zamanaşımı

İftira manevi tazminat zamanaşımı- iftira TCK kapsamında suç olduğu gibi aynı zamanda bir haksız fiildir. Bu sebeple haksız fiil zamanaşımı uygulanacağı gibi konusu suç teşkil eden bir fiil olduğundan ötürü de ceza zamanaşımına tabidir. Haksız fiil zamanaşımı bakımından iftira atan kişinin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde iftiranın gerçekleştiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Haksız Şikayet Yargıtay Kararları

HAKSIZ ŞİKAYET NEDENİ İLE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ

Dava; haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalının eyleminin yasal şikayet hakkı kapsamında kaldığı, Anayasal şikayet hakkı kapsamında ilgili mercilere şikayette bulunulduğu anlaşılmakla, davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu değildir. Şu durumda, mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2017/2222 K. 2019/6148 T. 18.12.2019

İftira Kastı İle Hareket Edilmelidir

Şikayet hakkının kullanılması Anayasal bir hak olup kullanılması manevi tazminat gerektirmez. Davacı hakkında davalının iftira kastı ile hareket ettiği ortaya konulmadığı sürece sadece davalının şikayet hakkını kullanması kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilemez. Kaldı ki somut olay bakımından davalı tarafından davacı doğrudan da şikayet edilmemiş, yapılan soruşturma sonucunda davacıya yönelik şikayet hakkını kullanmıştır. Açıklanan nedenle manevi tazminat talebinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2015/28686 K. 2019/2110 T. 23.1.2019

ŞİKAYET HAKKINDA SINIRIN AŞILMASI

Dava konusu olay ile ilgili olan... Cumhuriyet Başsavcılığının ... soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; davalının ... tarihinde... Polis Merkezi Amirliğine başvurarak o gün kol çantasını kontrol ettiğinde çantasında bulundurduğu parasının yerinde olmadığını gördüğünü, bu hırsızlık ile ilgili evine temizliğe gelen davacıdan şüphelendiğini ve şikayetçi olduğunu ifade ettiği, davalının ... tarihinde yeniden alınan ifadesinde ise çalındığını iddia ettiği paranın evinin başka bir yerinde bulduğu için şikayetçi olmadığını bildirdiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da davacı hakkında bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davacıya yöneltilen suçlamanın ağır ve yüz kızartıcı bir isnat olduğu, davalının şikayet yoluna başvurmadan önce evinde arama yapmadığı, doğrudan şikayet yolunu seçtiği, gerekli özen ve hassasiyeti göstermeyerek davacıya yönelik suçlamalarda bulunulduğu dikkate alındığında; davalının, davacıya yönelik şikayeti haksız olup davanın reddi doğru olmamıştır. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ve şikayet hakkının sınırlarının aşıldığı, bunun da hukuken korunamayacağı gözetilerek, davacı yararına somut olaya uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir. T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12207 K. 2018/7224 T. 21.11.2018

1