
Aile Mahkemesinin Görevleri Nelerdir
Aile Mahkemesinin görevleri kanun ile düzenlenir. Aile mahkemelerinin görevleri ve kuruluşlarına ilişkin Aile Mahkemelerinin kuruluş görev ve yargılama usullerine dair kanun bulunmaktadır.

İçindekiler
Aile Mahkemesinin Görevleri Nelerdir?
Aile Mahkemesinin görevleri kanun ile düzenlenir. Aile mahkemelerinin görevleri ve kuruluşlarına ilişkin Aile Mahkemelerinin kuruluş görev ve yargılama usullerine dair kanun bulunmaktadır. Bu Kanunun amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir. Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur.
Hangi Davalar Aile Mahkemesinin Alanına Girer
Aile hukukundan doğan dava ve işler,
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizidir.
Aile mahkemeleri görev alanına giren konularda eğitici ve sosyal önlemler de almaktadır. Bunlar;
Yetişkinler hakkında;
Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,
Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,
Resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye,
Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye yetkilidirler
Aile Mahkemesi küçükler hakkında;
Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,
Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmî ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,
Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,
Genel ve katma bütçeli daireler, mahallî idareler, kamu iktisadî teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye karar verebilmektedir.
Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.
Boşanma davalarında aile mahkemeleri görevlidir. Kişi boşanma davasını aile mahkemesi hakimliğine yazacağı bir dilekçe ile açmalıdır. Aile mahkemesinin olmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla aile hukukundan doğan dava ve işlere bakmakla görevli olacaktır. Bu durumda da kişi Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliğine dilekçe ile başvuracak ve boşanma talebini iletecektir. Aile hukuku ve özellikle boşanma hukuku ihtisas gerektiren hususlar olduğundan dolayı aile mahkemeleri kurulmuştur. Aile mahkemeleri hakimleri bu yüzden aile hukuku alanında uzmanlaşmış hakimler arasından seçilmektedir. Aile toplumun temel taşı olduğundan ötürü aile hukuku hakkında verilebilecek hukuk dışı kararlar toplumun genelini etkileyebilecek yapıdadır. İşte bu yüzden hem aile avukatlarının hem boşanma avukatının hem de aile hakimlerinin bu konularda ihtisaslaşması kaçınılmazdır ve gerekliliktir. İşte bu yüzden aile hakimliğine, aile mahkemesine atanacak hakimlerin; atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adlî yargıda görevli, tercihan
evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hâkimler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atamalarının yapılması gerektiği kanunen düzenleme altına alınmıştır. Ayrıca Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulundurulur.
Örnek Yargıtay Kararları; Aile Mahkemesi Kararları
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
KARAR : Davacılar, kardeşleri ...'nin elektrik akımına kapılarak vefat ettiğini, davalı kurumun sorumlu olduğunu, maddi manevi zarar gördüklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere, 100,00'er TL maddi ve 2.000,00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacıların destekten yoksun kalma tazminatı açısından davalarının reddine, manevi tazminat taleplerinin kabulüyle her bir davacı için 2.000,00'er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacılara verilmesine dair verilen karar Dairemizin 10/09/2018 tarihli ve 2016/20650 E. 2018/8193 K. sayılı ilamıyla "Dava; desteğin ölümünden kaynaklanan, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; davacıların desteğinin ölümünden, davalı elektrik şirketinin sorumlu tutulup tutulamayacağı, buna bağlı olarak da, davacıların, elektrik dağıtım şirketinden tazminat istemlerinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun İkinci Kitabı ile 4722 Sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür.
Usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşturmamaktadır. Bu nedenle, görev hususunun mahkemenin her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) nazara alınması gerekir. (HGK. nun 29.3.1995 gün ve 1994/14 – 855 E, 1995/242 K. sayılı ilamı; Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001 Baskı, Cilt 5, sayfa 4786-4791 vd.)
Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık aile hukukundan kaynaklanmadığından, yargılama Aile Mahkemesi'nin görevine girmemektedir. Mahkemece, genel mahkeme sıfatı ile yargılama yapılması gerekirken, yazılı şekilde Aile Mahkemesi sıfatı ile yargılamanın yürütülüp sonuçlandırılması bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek genel mahkeme sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; davacıların destekten yoksun kalma tazminatı açısından davalarının reddi, manevi tazminat taleplerinin kabulüyle her bir davacı için 2.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi 13.03.2010'dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacılara verilmesi yönünde kısmen kabul kararı verilmiş, karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 Sayılı HMK'nın 373/4 maddesi; "Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir." hükmünü, Geçici 3/2 maddesi; "Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı Kanun'un 26/9/2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez." hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır.
Diğer bir anlatımla, Yargıtay'ın verdiği bozma kararları üzerine verilen kararların tekrar Yargıtay denetiminden geçmesi, başka bir deyişle Yargıtay kararının istinaf yolu ile denetlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) kararı hakkında bozma kararı verilmiştir. Bu aşamadan sonra, görevli olan genel mahkeme sıfatıyla Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından esasa ilişkin yargılama yapılıp, karar verilmiştir.
Aleyhine kanun yoluna gidilen karar, genel mahkeme sıfatıyla Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı olup, bu karar ile ilgili olarak Yargıtay'ın bir denetimi söz konusu değildir. T.C.YARGITAY3. HUKUK DAİRESİE. 2019/2969K. 2019/10634T. 26.12.2019
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR : Davacı ..., davalı eşi ...'nin kendisinin katkı payı alacağını yok etmek kastıyla, evlilik içindeki birikimlerini kullanarak, annesi olan davalı ... adına bir taşınmaz, kardeşi ... adına bir otomobil satın aldığını açıklayarak, bu muvaazalı tasarruf ve tescillerin iptal edilerek davacı ve davalı eş ... adına tescillerinin sağlanmasını veya bu mallar satılarak bedelin yarı yarıya paylaştırılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından katkı payı alacağı talep edildiği, taraflar arasında evliliğin devam ettiği, mal rejiminin sona ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, genel muvazaaya dayalı tapu iptal tescil, olmazsa mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
HMK'nin 297/2. maddesi, " Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir " hükmünü içermektedir.
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK madde 26; 297/2).
Mahkemece, öncelikle Asliye Hukuk Mahkemesi görevine giren tapu iptal tescil talebi hakkında, gösterilen deliller toplanarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, davacının, muvazaaya dayalı tapu iptal tescil talebi hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmaması 6100 Sayılı HMK'nin az yukarıda açıklanan ilkelerine aykırı olup, hükmün bu yönüyle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de Mahkemece dava, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülerek karara bağlanmış, hüküm gerekçesinde davanın katkı payı alacağı davası olduğu belirlenmiştir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere Aile Hukukundan (TMK madde 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Aile Mahkemeleri kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla o yerde bulunan Asliye Hukuk Mahkemelerinin Aile Mahkemesi sıfatıyla bu tür davalara bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olarak Aile Mahkemesi görevine giren, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebi hakkında ret kararı verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2016/5027 K. 2019/9845 T. 4.11.2019