Memurluktan Çıkarma Cezasının İptali
Memurluktan çıkarma cezasının iptali 657 sayılı devlet memurları kanununda düzenlenmiştir ve kanunda memurluktan çıkarmayı gerektiren suçlar da belirtilmiştir. Memurluktan çıkarma cezası ya da meslekten çıkarma cezası ile tecziye edilen devlet memurl
İçindekiler
- 1.1 A. Devlet Memurları Kanunda Düzenlenen Memurluktan çıkarma
- 1.2 Devlet Memurluğundan çıkarma Cezasını Gerektiren Fiiller
- 1.3 B. özel Kanunlara Tabi Kurumlarda Meslekten çıkarma
- 1.4 C. 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Kamu Görevinden çıkarılma
- 1.5 D. Ohal Kanun Hükmünde Kararnameleri İle Kamu Görevinden çıkarılma
- 1.6 D. Memurluktan çıkarma Kararına Karşı Yargı Yolu
- 1.7 Memurluktan çıkarma danıştay Kararları
Memurluktan Çıkarma Cezasının İptali
Memurluktan çıkarma cezasının iptali 657 sayılı devlet memurları kanununda düzenlenmiştir ve kanunda memurluktan çıkarmayı gerektiren suçlar da belirtilmiştir. Memurluktan çıkarma cezası ya da meslekten çıkarma cezası ile tecziye edilen devlet memurları kararın kendilerine tebliğinden itibaren 60 gün içinde idare mahkemelerinde memurluktan çıkarma cezasının iptali davası açabilirler. Bu tür davalar kişinin geleceğini ilgilendiren davalardan olduğundan mütevellit davaların idari dava avukatı, memur davalarına bakan avukatlar vasıtası ile takibi tavsiye olunmaktadır.
A. Devlet Memurları Kanunda Düzenlenen Memurluktan Çıkarma
Devlet Memurları Kanununun "Memurluğun sona ermesi" başlıklı 98'inci maddesinde devlet memurlarının memurluğununun sona erme halleri "a) Bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması; b) Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi; c) Memurluktan çekilmesi; ç) İstek, yaş haddi, malûllük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması; d) Ölümü, olarak 5 başlık altında düzenlenmiştir.
İlgili Kanunun 98'inci maddesinin (a) fıkrasında 657 sayılı kanunun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması; bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere
memurluktan çıkarılma olarak tanımlanmıştır. Devlet memurluğundan çıkarılma ilgili hakkında amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilen bir idari karar olup 657 sayılı Kanunun 125'inci maddesinin (E) fıkrasında devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller sayılmıştır.
Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiiller
a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
c) Siyasi partiye girmek,
d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
f) Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
l) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.
Memurluğun sona ermesi başlığı altında düzenlenen diğer bir husus ise; Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesidir. Öncesinde de ifade ettiğimiz üzere 657 sayılı kanununun 48'inci maddesinde düzenleme altına alınan kamu görevine girişte aranılan genel ve özel şartların taşınmadığı daha sonradan tespit edilirse ya da ilgili memuriyete devam ettiği süre içerisinde bu şartlardan birini kaybederse yine ilgilinin memurluğu sona erdirilec
ektir.
Bunu da Bil; devlet memurluğundan çıkarma hakkında daha ayrıntılı bilgi için devlet memurluğundan çıkarma iptali başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.
B. Özel Kanunlara Tabi Kurumlarda Meslekten Çıkarma
Devlet Memurları Kanununun 48'inci maddesinin (B) fıkrasında düzenleme altına alınan özel şartlar başlığında ilgilinin başvurduğu kurumun özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşıması düzenlemesi gereği;
- Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yapacak ilgililerde aranan şartlar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma (çıkarılma) kararı ile ilgili hususlar özel kanun ve mevzuatlarında düzenleme altına alınmıştır. Bu kapsamda; ertelenmiş, seçenek yaptırımlara çevrilmiş, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, affa uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 131 inci maddesinin birinci fıkrasının az vahim hali hariç basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, iftira gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı nitelikteki suçlardan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından hükümlü olanlar hakkında meslekten ayırma kararı verilmektedir. Aynı şekilde Aşırı borçlanmak ve borçlarını ödeyememek, Ahlaki zayıflık, Hizmete engel davranışlarda bulunmak, Gizli bilgileri açıklamak, İdeolojik veya siyasi amaçlı faaliyetlere karışmak, Uzun süreli firar etmek, Disiplinsizliği alışkanlık hâline getirmek, İffetsiz bir kimse ile evlenmek veya böyle bir kimse ile yaşamak, Gayri tabii mukarenette bulunmak fiilleri de Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler olarak sıralanmıştır.
- Genel Kolluk Kuvvetleri yani Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında görev yapacak ilgililerde aranan şartlar ile meslekten ayırma (çıkarılma) kararı ile ilgili hususlar özel kanun ve mevzuatlarında düzenleme altına alınmıştır. Bu kapsamda Personelin emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarında bir daha çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasına karar verilebileceği gibi personelin bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarılma kararı da verilmektedir. 7068 sayılı Kanunun 9'uncu maddesinde Devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanacak fiiller ve bu cezayı verme yetkisi ile ilgili olarak 657 sayılı Kanun hükümleri uygulanacağı ayrıca Ülkenin bağımsızlığını zedelemeye, bütünlüğünü bozmaya ve milli güvenliği tehlikeye düşürmeye yönelik herhangi bir faaliyette bulunmak veya aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, vakıf, dernek ve benzeri teşekküle katılmak, bunlara yardım etmek veya bu yapılarla ilişki içerisinde bulunanlar ile İşkence yapanlarında devlet memurluğundan çıkarılacağı düzenleme altına alınmıştır. Meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller ise yine aynı kanunun 8'inci maddesinin 6'ıncı fıkrasında sayılmış aynı kanunun "Ağırlatıcı nedenler" başlıklı 10'uncu maddesinde belirtilen hususların gerçekleşmesi durumunda da personel hakkında yine meslekten çıkarma kararı verileceği düzenlenmiştir.
C. 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarılma
31 Temmuz 2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 Sayılı "Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 26'ıncı maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 35'inci maddesinde; maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen personelin kamu görevinden çıkarılacağı düzenlenmiştir. İlgili geçici madde ile görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirileyeceği; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılacağı ifade edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünden çıkarılanların, mahkeme kararı aranmaksızın, karar tarihinden geçerli olmak üzere rütbe ve memuriyetleri geri alınacağı, bu kişiler yeniden kamu görevlerine kabul edilemeyeceği ve on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirileceği de belirtilmiştir. Maddenin ilgili fıkrasında öngörülen usuller uyarınca, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek idari işlem tesis edilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılanların hakkında işlem tesis eden ilgili kuruma itirazları üzerine yapılacak değerlendirme sonucunda görevlerine iadesine ilişkin işlemler de aynı usullerle yapılacağı bu kapsamda görevine iade edilenlere kamu görevinden çıkarıldıkları tarihten göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödeneceği de düzenlenmiştir. Madde metninde ayrıca memuriyetten ilişiği kesilerek itiraz üzerine göreve dönen kişilerin, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacağı belirtmiştir. Maddenin (A) ve (B) fıkraları uyarınca haklarında işlem tesis edilecek olanlara yedi günden az olmamak üzere ilgili kurum tarafından uygun vasıtalarla savunma hakkı verilmekte süresi içinde savunmasını yapmayanlar, savunma hakkından vazgeçmiş sayılmaktadır. Görüleceği üzere 15 Temmuz 2016 Hain Darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal dönemi sonrası FETÖ/PDY, PKK/KCK gibi terör örgütlerinden kamu kurum/kuruluşlarının temizlenmesi amacıyla 7145 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eklenen Geçici madde 35 ile; yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süre ile uygulanmak üzere kamu görevinden çıkarılma ve sonuçları ile ilgili özel düzenlemeye yer verilmiştir.
Düzenleme kapsamında verilen kamu görevlerinden çıkarılma kararlara karşı OHAL KHK'larına karşı başvurulan OHAL İnceleme Komisyonu’na başvurulamayacağı, Geçici 35. madde ile birlikte hakkında işlem tesis edilenlerin ilgili kuruma itiraz edebileceği gibi olağan yargı yollarına yani doğrudan idari yargı merciilerine başvurarak haklarında tesis edilen işlemin iptalini isteyebilecekleri sonuçları çıkmaktadır. Geçici madde ile üç yıl süreyle kamu görevinden çıkarılma hem 657 sayılı Devlet Memurları hem de özel kanunlara nispeten kolaylaştırılmış ayrıca çıkarılmaya bağlı bazı ek yaptırımlara yer verilmiştir. Kamu görevinden çıkarılmanın yanı sıra Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu tarafından Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisaklı veya bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin görevden uzaklaştırılması veya açığa alması hususlarının da düzenlendiği madde de, tüm bu süreçlerde soruşturmaya başlama süresinin tatbik edilmeyeceği, görevden uzaklaştırmanın bir yıl olarak öngörüldüğü, ancak bu sürenin bir yıl kadar da uzatılabileceği, adli soruşturma ve kovuşturma sebebiyle görevden uzaklaştırılan veya açığa alınanların işlemlerinde değerlendirme sürelerinin tatbik edilemeyeceği de düzenleme altına alınmıştır.
D. OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri ile Kamu Görevinden Çıkarılma
Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinin, Olağanüstü Hal Yasası ile “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda” uygulamaya yönelik olarak ve olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için o duruma özgü önlemlerle sınırlı kalmak üzere çıkarılabilmektedir. Bu kapsamda 15 Temmuz Hain darbe girişimi ardından, 20 Temmuz 2016 tarih ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, Anayasanın 120 nci maddesi uyarınca “şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” sebebiyle tüm ülkede 21 Temmuz 2016’dan başlamak üzere 90 gün süre ile olağanüstü hal ilan edilmiş bu karar Resmi Gazetede yayımlanarak TBMM’nin onayı sunulmuş ve TBMM’nin 21.07.2016 tarih ve 1116 sayılı kararıyla onaylanmış ve her seferinde üçer ay olmak üzere uzatılarak 17 Temmuz 2018 gecesi son bulmuştur. Bu süreç içerisinde çıkarılan OHAL KHK’leri ile, “terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum ve gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı” olduğu gerekçesiyle, pek çok kamu görevlisi ya bu kararnamelere dayanılarak ya da doğrudan doğruya bu kararnamelerle, bir daha kamu hizmetinde istihdam edilmemek üzere kamu görevinden çıkarılmasına karar verilmiştir. Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi ile doğrudan doğruya gerçekleştirilen ihraç işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olması sebebiyle 685 sayılı “Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” çıkarılmış ve 23.01.2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu 685 sayılı KHK ile, “Anayasanın 120 nci maddesi kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarih ve 1116 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlara irtibatı olduğu gerekçesiyle başka idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek üzere “Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu” kurulması öngörülmüş OHAL KHK’leri ile bir başka işleme gerek olmaksızın doğrudan tesis edilen işlemler hakkında yapılacak başvuruları değerlendirip karara bağlayacağı düzenlenmiştir. Komisyona başvuru süresi ilgilinin doğrudan doğruya kamu görevinden çıkarılmasına yönelik yayımlanan KHK'nın Resmi Gazete'de yayımladığı günden itibaren altmış gün olarak belirlenmiş ve Komisyon, incelemesi sonucunda başvurunun reddine ya da kabulüne karar vereceği ifade edilmiştir. Anlaşılacağı üzere OHAL KHK'ları ile hakkında işlem tesis edilerek doğrudan doğruya kamu görevinden çıkarılanların işlemin iptali için OHAL Komisyonuna başvurma zorunluluğu bulunmakta olup yargı yoluna başvuru imkanı bulunmamaktadır. İlgili ancak hakkında tesis edilen kamu görevinden çıkarılma kararına karşı Komisyon tarafından başvurunun reddine ilişkin karar verilmesi durumunda idari yargı merciilerinde iptal davası açabilecektir.
D. Memurluktan Çıkarma Kararına Karşı Yargı Yolu
İlgililerin, Kamu görevine girmek için kanun ve mevzuatlarda düzenlenen genel ve özel şartları taşımasına rağmen müracaatının aranılan "nitelikleri taşımadığı"ndan bahisle sonlandırılması işlemine, kamu görevlisi olupta devlet memurluğuna kabul edilme şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurluk esnasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde memuriyet görevine son verilmesi işlemine, 375 sayılı KHK'nın Geçici 35'inci maddesi gereğince Bakan Onayı ile meslekten çıkarılmasına karar verilmesi durumunda ya da OHAL KHK ile kamu görevinden çıkarılmasına karar verilmesi sonrasında OHAL Komisyonuna yapılan başvurunun reddedilmesi işlemine karşı idari yargı merciilerine başvurarak hakkında tesis edilen işlemin iptalini talep edebilecektir. Nitekim Anayasa’nın 125'inci maddesinin birinci fıkrasında, "idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu"; yedinci fıkrasında da idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme ile idarenin hukuka bağlılığı, yargı denetimi sayesinde etkili biçimde sağlanmış ve idare edilenler, idarenin kanunsuz ve keyfî davranışlarına karşı korunmaya çalışılmıştır. Anayasa’da sayılan istisnai hâller dışında idari eylem ve işlemlere karşı yargı yolunun kapatılabilmesi olanaklı değildir. Anayasa'nın ilgili maddesi ve İdari Yargılama Usulu Kanunu'nda yer alan düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde idareninin kişiler hakkında tesis etmiş olduğu işlemlere karşı yargı yolunun açık olduğu da ortadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre ancak idari işlemlerden dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarında idari yargı mercii yetkili idare organlarının kamu hizmetlerini yürütmek üzere idari eylem ve işlem şeklinde ortaya koydukları tasarrufların kanunun koyduğu esas ve şekillere ve kanunun amacına uygun olarak yapılmış olup olmadığını, işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka uygun olup olmadığı incelenmekte yapılan inceleme sonucunda iptal davalarında idari işlemin unsurlarını oluşturan yukarıda saydığımız unsurlarından birinde hukuka aykırılık tespit ederse işlemin iptaline karar vermektedir. Bu kapsamda kamu görevlisi memur hakkında, ister 657 sayılı Kanunda veya özel kanunlarda sayılan nitelikleri taşımadığından bahisle ister memuriyetten yahut meslekten çıkarılma sonucu doğuracak disiplinsizlik sebebiyle isterse 375 sayılı KHK'nın Geçici 35'inci maddesine istaneden kamu görevinden çıkarılma ya da memurluktan çıkarma, memurluktan çıkarılma kararı verilmiş olursa karara karşı kararın tebliğinden sonra 60 gün içerisinde İdare Mahkemesinde hakkında yapılan idari işlemin iptali istemiyle yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açılması gerekmektedir.
Memurluktan Çıkarma Danıştay Kararları
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/545
Karar No : 2019/4200
TEMYİZ EDEN (DAVACI):
VEKİLİ: ...
KARŞI TARAF (DAVALI): Emniyet Genel Müdürlüğü / ANKARA
VEKİLİ: ...
İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Polis memuru olarak görev yapan davacının, ... Emniyet Müdürlüğü emrinde görev yaptığı dönemde, "uyuşturucu maddeleri yapmak veya kullanmak, bunların yapılmasına, kullanılmasına, saklanmasına, yollanmasına, yakalanacağı sırada ortadan kaldırılmasına, satılmasına veya satın alınmasına aracı olmak" ve "kaçakçılık yapmak veya kaçakçılarla ilişki kurmak" fiillerini işlediğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/20. ve 8/22. maddeleri uyarınca 2 kez ayrı ayrı meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 16/01/2013 tarih ve 2013/13 sayılı Yüksek Disiplin Kurulunun kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararda; dava konusu Yüksek Disiplin Kurulu kararının, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/20. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmının incelenmesinden; davacı hakkında gerek idari gerekse adli soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgelere, olayın gelişim seyrine ve ifadelerdeki çelişkilere göre, davacının satmak için uyuşturucu nakleden şahısları önceden tanıdığı, bu şahıslarla uyuşturucu maddelerin havalimanından geçirilmesiyle ilgili olarak daha önceden görüşerek plan yaptıkları ve davacının bu şahıslara uyuşturucu maddeleri havalimanından geçirilmesi sırasında yardım ettiği anlaşıldığından, uyuşturucu maddelerin yollanmasına aracılık ettiğinin sabit olduğu, bu nedenle eylemine uyan disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan; davacının aynı fiili nedeniyle "satmak için uyuşturucu madde nakletme" suçundan adli yargı merciinde yargılandığı, bu yargılama sonucunda, ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... gün ve E:..., K:... sayılı kararıyla 5 yıl ve 200 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği de belirtilmiştir. Dava konusu Yüksek Disiplin Kurulu kararının, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/22. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmının incelenmesinden ise; adli ve idari soruşturma ile adli yargılama kapsamındaki tüm bilgi-belge ve ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacının, uyuşturucunun yollanmasına aracılık etme fiilinin sübut bulduğu, uyuşturucunun yollanmasına aracılık etmeleri amacıyla uyuşturucuyu nakleden kişilerle olay öncesi iki kez görüşme yaptığı hususunun tartışmasız olduğu anlaşıldığından uyuşturucu kaçakçılarıyla ilişki kurduğunun sabit olduğu, bu nedenle eylemine uyan disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; dava konusu disiplin cezalarına konu eylemleri gerçekleştirmediği, meslekten çıkarma cezalarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddedilerek, dava konusu işlemin, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/20. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmı yönünden, eylemin sübut bulduğu gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararının kısmen onanması, dava konusu işlemin, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/22. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmı yönünden ise tek eyleme iki farklı ceza verilemeyeceği gerekçesiyle kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Polis memuru olarak görev yapan davacının, "uyuşturucu maddeleri yapmak veya kullanmak, bunların yapılmasına, kullanılmasına, saklanmasına, yollanmasına, yakalanacağı sırada ortadan kaldırılmasına, satılmasına veya satın alınmasına aracı olmak" ve "kaçakçılık yapmak veya kaçakçılarla ilişki kurmak" fiilerini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/20. ve 8/22. maddeleri uyarınca 2 kez ayrı ayrı meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/20. maddesinde "Uyuşturucu maddeleri yapmak veya kullanmak, bunların yapılmasına, kullanılmasına, saklanmasına, yollanmasına, yakalanacağı sırada ortadan kaldırılmasına, satılmasına veya satın alınmasına aracı olmak" fiili; 8/22. maddesinde ise "Kaçakçılık yapmak veya kaçakçılarla ilişki kurmak" fiili meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller olarak düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Yüksek Disiplin Kurulu kararının, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/20. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmının incelenmesi:
Olayda, davacı hakkında "satmak için uyuşturucu madde nakletme" suçundan açılan ceza davasında ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla 5 yıl hapis, 200 tam gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve söz konusu 200 gün adli para cezasının ... TL adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla bozulduğu, bozma kararı üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla sanığın üzerine atılı "uyuşturucu madde ticareti yapma veya sağlama" suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine hükmedildiği ve ... Ağır Ceza Mahkemesinin anılan kararının temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a gönderildiği görülmüştür.
Anılan suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda açıkça tanımlanmış olması nedeniyle, davacının bu suçu işleyip işlemediği ancak ceza mahkemesince verilecek karar sonucunda belirlenebilecektir.
Bu durumda, söz konusu ceza davasının nihai olarak sonuçlanıp sonuçlanmadığı hususunun İdare Mahkemesince araştırılması ve ceza yargılaması sonucunda verilecek nihai karar da göz önünde bulundurularak, davacı tarafından, disiplin cezasına konu fiillerin işlenip işlenmediği konusunda yeniden bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin verilen İdare Mahkemesi kararının bu işleme yönelik kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Dava konusu Yüksek Disiplin Kurulu kararının, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/22. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmının incelenmesi:
Davacının, kaçakçılarla ilişki kurduğundan bahisle cezalandırılmasına ilişkin olayın, ...'dan temin ettikleri uyuşturucu maddeyi havayolu ile İzmir'e nakledecekken ... Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yapılan operasyonda yakalanan ... ve ... isimli kişilerle olay gününden bir hafta önce görüşmesi şeklinde gerçekleştiği, kaçakçılık fiilinin "yurda giriş veya çıkışı gümrüğe tabi bir eşyanın gümrük işlemleri yapılmadan ülkeye sokulması veya ülkeden çıkarılması" olarak tanımlanabileceği, olayda ise üretimi, kullanımı ve satışı yasak olan uyuşturucu maddenin yurt içinde bir yerden başka bir yere nakledilmeye çalışıldığı, davacının bu disiplin cezasına konu kaçakçılık yapmak ya da kaçakçılarla ilişki kurmak fiilinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda suç olarak tanımlanmış olması nedeniyle, ceza yargılaması yapıldıktan sonra, disiplin cezasına konu fiillerin işlenip işlenmediğinin değerlendirilmesi gerektiği, ancak kaçakçılık fiilinden dolayı davacı ve adı geçen ilgililer hakkında ceza davası dahi açılmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda; davacıya isnat edilen kaçakçılık yapmak ya da kaçakçılarla ilişki kurmak fiilin gerçekleşmediği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu Yüksek Disiplin Kurulu kararının bu cezaya ilişkin kısmında da hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında bu işlem yönünden de hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/106
Karar No : 2019/4972
TEMYİZ EDEN (DAVALI): Emniyet Genel Müdürlüğü / ANKARA
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, "kasten adam öldürme" suçunu işlediğinden bahisle … Disiplin Tüzüğünün 8/6. maddesi uyarınca "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin Yüksek Disiplin Kurulunun 19/11/2007 tarih ... sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 30/06/2017 tarih ve E:2016/21056, K:2017/19529 sayılı bozma kararına uyularak verilen ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararında; dosya içeriğinin ve ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve ... esas sayılı ceza davasının birlikte incelenmesinden, davacıya isnat edilen fiilin ceza mahkemesi kararıyla da saptandığı üzere "bilinçli taksirle adam öldürme" suçu kapsamında kaldığı, davacının bu eyleminin Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8/6. maddesinde yer alan suç tanımına uymadığı ve disiplin hukukunda yer alan "tipiklik" şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacının anılan madde uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, İdarenin Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün uygulanmasında takdir yetkisinin mevcut olduğu, ceza yargılamasının sonuçlanmamış olmasının disiplin cezasının uygulanmasına engel olmayacağı, idare mahkemesi kararının yasaya aykırı olarak verildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, davalının temyiz isteminin reddi ile hukuka uygun Mahkeme Kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/35867
Karar No : 2019/3956
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : İçişleri Bakanlığı/ANKARA
VEKİLİ : ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan davacının, "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/12. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 127. maddesi gereğince idarenin ceza verme yetkisine ilişkin zamanaşımı süresi dolduğundan, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin 23/03/2015 tarih ve … sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacıya isnat edilen suçlamalar için zamanaşımı süresinin dolduğunun saptanması halinde Disiplin Kurulunca salt bu saptamayla yetinilmesi ve fiilin sübuta erip ermediği hususu irdelenmeden dosyanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması gerekirken, suçun işlendiğinin tespiti ve bu durumun karara geçirilmesi yönündeki dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından; savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan davacı hakkında tesis edilen 23/03/2015 tarih ve … sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararında; davacının "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/12. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 127. maddesi gereğince idarenin ceza verme yetkisine ilişkin zamanaşımı süresi dolduğundan, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Zamanaşımı" başlıklı 127. maddesinde;
"Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;
a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında
bir ay içinde disiplin soruşturmasına,
b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,
başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar." hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi, kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu nedenle, disiplin cezası verilebilmesi için öncelikle isnat edilen kusurlu halin veya fiilin tespiti gerekmektedir. Kusurlu halin veya fiilin tespitinden kasıt ise, disiplin cezasına konu edilen fiil veya halin zamanı, yeri, şekli gibi tüm unsurlarının ortaya konulması, böylelikle fiilin kim tarafından, ne zaman, nerede ve ne şekilde işlendiğinin net ve açık bir şekilde belirlenmesidir.
Öte yandan, yukarıda metnine yer verilen hükümle düzenlenen ve ilgililer bakımından güvence niteliği taşıyan zamanaşımı süreleri, kamu düzenine ilişkin olmaları nedeniyle uyulması zorunlu süreler olduğundan, disiplin cezasını gerektiren fiil tespit edilip söz konusu fiilin işlenip işlenmediğinin ortaya konulması ve fiilin işlendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin geçirildiğinin tespit edilmesi durumunda zamanaşımı nedeniyle disiplin cezası verilmemesi gerekmektedir. Bu zorunluluk gereğince, öncelikle, fiilin işlendiği zamanın ortaya konulması, bunun ardından zamanaşımı süresinin geçip geçmediğinin belirlenmesi gerektiği açıktır.
Nitekim, soruşturma dosyasının, isnad edilen fiilin hiç işlenmediği gerekçesiyle işlemden kaldırılması ile zamanaşımı sebebiyle işlemden kaldırılmasının ilgili kamu görevlisi yönünden hukuki etki ve sonuçlarının birbirinden farklı olacağı kuşkusuzdur. Zira, hukuk âleminde var olmayan ve hiç gerçekleşmemiş bir fiil hakkında ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğradığından bahsetmek mümkün değildir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince; zamanaşımı nedeniyle işlemden kaldırılmış dosya içeriği fiillerin davacı tarafından işlenip işlenmediğinin, işlenmiş ise hangi tarihte işlendiğinin ve bu fiillerin meslekten çıkarma cezasını gerektirip gerektirmediğinin, başka bir ifadeyle öncelikle, fiilin sübûta erip ermediğinin incelenmesi, isnad edilen fiillerin işlendiğinin tespit edilmesi durumunda, fiilin işlendiği tarih esas alınarak ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespit edilmesi, varılacak sonuca göre de dava konusu işlemin hukuka uygunluğunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacının meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiillerinin sübûta erip ermediği irdelenmeden ve fiillerinin hangi tarihte işlendiği tespit edilmeden, doğrudan ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğraması sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar veren İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne;
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/21258
Karar No : 2019/4518
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :Emniyet Genel Müdürlüğü / ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri
KARŞI TARAF (DAVACI) :
VEKİLİ : Av.
İSTEMİN KONUSU : İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30/04/2015 tarih ve
E:2014/1928, K:2015/935 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Avcılar Polis Merkezi Amirliğinde polis memuru olarak görev yapmakta iken 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. ve 98. maddeleri uyarınca memuriyetinin sona erdirilmesine ilişkin 12/08/2014 günlü işlemin iptaline ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı her türlü özlük hakları ile sosyal güvenlik ve emeklilik haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İstanbul 9. İdare Mahkemesince verilen 30/04/2015 tarih ve E:2014/1928, K:2015/935 sayılı kararda; 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca tecil edilmiş bir mahkumiyet kararının, Devlet memurluğuna alınmak için bir engel oluşturmadığı gibi, halen Devlet memuru olan kişiler hakkında da 657 sayılı Kanun'un 98/b maddesi uyarınca göreve son verme işlemi uygulanamayacağı belirtilmiş ve bu nedenle, 13/11/2004 tarihinde işlenmiş olunan "hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak" suçundan dolayı 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu'nun 456/2. maddesi uyarınca "1 yıl, 8 ay" hapis cezası ile cezalandırılarak bu cezası 647 sayılı (mülga) Cezaların İnfazı Hakkında Kanun uyarınca ertelenen davacının, bu aşamada devlet memuru olmak için mevzuatta belirtilen şartları taşımadığının kabulüne olanak bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, yukarıda anılan gerekçeyle dava konusu işlemin hukuka aykırılığının saptanması nedeniyle, bu işlemden ötürü yoksun kaldığı her türlü özlük hakları ile sosyal güvenlik ve emeklilik haklarının da davacıya iadesi gerektiği belirtilmiştir. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı her türlü özlük hakları ile sosyal güvenlik ve emeklilik haklarının davacıya iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacının "hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak" suçundan "1 yıl, 8 ay" kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu, dava konusu işlemin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. ve 98.maddeleri uyarınca tesis edildiği, İdare Mahkemesi kararının yasalara aykırı olarak verildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından; İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptali yönündeki kararının doğru ve yasaya uygun bir karar olduğu, davalı idarenin temyiz talebinin ise yersiz ve haksız olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ : Davacının, ceza yargılaması sonucunda almış olduğu mahkumiyet hükmü nedeniyle memurluk görevinin sona erdirildiği, ancak bu mahkumiyet kararının davanın zamanaşımından düşmesi nedeniyle hukuken ortadan kalktığı görüldüğünden, temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Avcılar Polis Merkezi Amirliğinde polis memuru olarak görev yapmakta olan davacı hakkında "hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak" suç isnadıyla açılan davada, Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2010 tarih ve E:2009/1282, K:2010/644 sayılı kararıyla davacının "1 yıl, 8 ay" müddetle hapis cezası ile cezalandırılmasına ve verilen cezanın 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiştir.
Ceza Mahkemesince verilen bu karara istinaden, davacının 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen memurluğa alınma şartını kaybettiği değerlendirildiğinden, davalı idarenin 12/08/2014 günlü sayılı işlemiyle anılan Kanun'un 98. maddesinin (b) bendi gereğince davacının memuriyetinin sonra erdirilmesine karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır. Bu arada, ceza yargılaması sonucunda verilen söz konusu kararın, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24/05/2016 tarih ve E:2016/1209, K:2016/3566 sayılı kararıyla; davacının üzerine atılı "hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak" suçu için suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2. maddesi gereğince daha lehe olan 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu'nun 302/1. maddesinde öngörülen cezanın süresi itibarıyla, anılan Kanun'un 102/4. ve 104/2. maddelerinde öngörülen zamanaşımının suç ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına ve Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'nun 322. maddesi uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 38. maddesinde, "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." hükmüne yer verilerek masumiyet karinesi anayasal güvence altına alınmıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-5. maddesinde yer alan, "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak" koşulu, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasında sayılmıştır. Anılan Kanun'un 98/b. maddesindeki, "Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi" hükmü de, Devlet memurluğunun sona erme sebepleri arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, davacının ceza yargılaması sonucunda almış olduğu mahkumiyet hükmü nedeniyle memurluk görevi sona erdirilmiş ise de, söz konusu mahkumiyet kararına konu davanın zamanaşımından dolayı düşmesi nedeniyle mahkumiyetin hukuken ortadan kalktığı, davacının üzerine atılı suçtan dolayı halihazırda herhangi bir ceza almamış durumda olduğu ve dolayısıyla işlemin dayanağının kalmadığı anlaşıldığından, davacının anılan mahkumiyet kararı nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 48/A-5. maddesindeki şartları kaybettiği gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir. Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30/04/2015 tarih ve E:2014/1928, K:2015/935 sayılı temyize konu kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,