İdari Yargıda Aleyhe Bozma Yasağı | Mil Hukuk & Danışmanlık

İdari Yargıda Aleyhe Bozma Yasağı
  • Anasayfa
  • İdari Yargıda Aleyhe Bozma Yasağı

İdari Yargıda Aleyhe Bozma Yasağı

İdari yargıda aleyhe bozma yasağı ceza yargılamalarında olduğu gibi geçerli olan bir kuraldır. Nitekim disiplin cezalarına itiraz neticesinde disiplin cezasına itiraz eden tarafın daha ağır bir disiplin cezası ile tecziye edilmesi tabi ki de hak aram

İdari Yargıda Aleyhe Bozma Yasağı

İdari Yargıda Aleyhe Bozma Yasağı

İdari yargıda aleyhe bozma yasağı ceza yargılamalarında olduğu gibi geçerli olan bir kuraldır. Nitekim disiplin cezalarına itiraz neticesinde disiplin cezasına itiraz eden tarafın daha ağır bir disiplin cezası ile tecziye edilmesi tabi ki de hak arama özgürlüğüne ve aleyhe bozma yasağına aykırılık teşkil edecektir. İdare mahkemesi disiplin cezasına itiraz dilekçesi için tıklayınız.

İdari Yargıda Aleyhe Bozma Yasağı Yargı Kararları

T.C. 
D A N IŞ TA Y 
BEŞİNCİ DAİRE 
Esas No : 2016/13633 
Karar No : 2019/311

Davacı:
Vekili:
Davalı:
Vekili:

....Uyuşmazlıkta, kendisine verilmiş olan aylıktan kesme cezasına karşı 657 sayılı Kanunun  135. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvuran davacının aleyhine sonuç doğuracak şekilde,  bu kez itiraz konusu ettiği aylıktan kesme cezasından daha ağır bir ceza olan "kademe  ilerlemesinin durdurulması cezası" ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.

...yetkisi olmadığı halde disiplin kurulunca soruşturma dosyasının iadesi  yoluna gidilmesi ve davacının aleyhine olacak şekilde itiraz ettiği cezadan daha ağır bir  cezayla cezalandırılması karşısında, davacının üç yıl süreyle kademe ilerlemesinin  durdurulması cezası ile cezalandırılmasına, ancak öğrenim durumu itibarıyla yükselebileceği  kadronun son kademesinde bulunduğundan 657 sayılı Kanunun 125. maddesinin beşinci  fıkrası gereğince brüt aylığının 1/4 oranında kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka  uygunluk görülmemiştir."

T.C.
DANIŞTAY
12. DAİRE
E. 2016/704
K. 2016/1587
T. 23.3.2016

Davacı:
Vekili:
Davalı:
Vekili:

• BİR YIL SÜREYLE KADEME İLERLEMESİNİN DURDURULMASI CEZASININ İPTALİ İSTEMİ (657 S. Kanunu'nun 135. Md. Uyarınca Disiplin Cezasını İtirazen İncelemeye Yetkili Olan Disiplin Kurullarının İtiraz Üzerine Başlatılan Süreçte Daha Ağır Ceza Vermesinin "Hak Arama Hürriyeti" ve "Aleyhe Karar Verme Yasağı"na Aykırılık Oluşturduğu)
• HAK ARAMA HÜRRİYETİ / ALEYHE KARAR VERME YASAĞI (Bir Yıl Süreyle Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasına Dair İşlemin İptali - Disiplin Cezasını İtirazen İncelemeye Yetkili Olan Disiplin Kurullarının İtiraz Üzerine Başlatılan Süreçte Daha Ağır Ceza Vermesinin Doğru Olmadığı)
• DİSİPLİN CEZASINA İTİRAZ (657 S. Kanunu'nun 135. Md. Uyarınca Disiplin Cezasını İtirazen İncelemeye Yetkili Olan Disiplin Kurullarının İtiraz Üzerine Başlatılan Süreçte Daha Ağır Ceza Vermesinin "Hak Arama Hürriyeti" ve "Aleyhe Karar Verme Yasağı"na Aykırılık Oluşturduğu - Bir Yıl Süreyle Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasına Dair İşlemin İptali)
• İTİRAZ ÜZERİNE DAHA AĞIR CEZA VERİLEMEYECEĞİ (Bir Yıl Süreyle Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasına Dair İşlemin İptali - Disiplin Cezasını İtirazen İncelemeye Yetkili Olan Disiplin Kurullarının İtiraz Üzerine Başlatılan Süreçte Daha Ağır Ceza Vermesinin "Hak Arama Hürriyeti" ve "Aleyhe Karar Verme Yasağı"na Aykırılık Oluşturduğu)
2709/m.36
657/m.135,136
ÖZET : Dava; bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına dair işlemin iptali istemine ilişkindir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 135. maddesi uyarınca disiplin cezasını itirazen incelemeye yetkili olan disiplin kurullarının, itiraz üzerine başlatılan bu süreçte daha ağır ceza vermesinin, anılan Kanun maddesine, "hak arama hürriyeti" ve "aleyhe karar verme yasağı"na aykırılık oluşturmaktadır.

İstemin Özeti : Muğla 1. İdare Mahkemesince verilen 08/07/2011 tarihli ve E:2010/2308; K:2011/1235 Sayılı kararın, dilekçede yazılı sebeplerle 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : Disiplin cezasını itirazen incelemeye yetkili olan ve sadece itirazın kabulü ya da reddi yönünde bir karar vermek durumunda bulunan üst disiplin amirince, itiraza konu disiplin cezasının kaldırılmasına karar verilmeksizin aynı fiillere dair olarak yeni bir soruşturma sürecinin başlatması hukuken mümkün olmadığı gibi, kınama cezasına yapılan itiraz üzerine başlatılan süreçte davacının daha ağır bir disiplin cezasıyla cezalandırılması da hak arama hüriyetiyle bağdaşmayan bir durum olmasının yanı sıra aleyhe karar verme yasağına da aykırı bir durum olduğundan, tüm bu hususlar dikkate alındığında davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, bu hususlar gözetilmeksizin işin esasına girilerek davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince 637 Sayılı Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Dış Ticaret Müsteşarlığı davalı konumundan çıkarılıp, Ekonomi Bakanlığı davalı konumuna alınarak işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; Dış Ticaret Müsteşarlığı Batı Anadolu Bölge Müdürlüğü'nde DTS Denetmeni olarak görev yapan davacı tarafından, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D-(c) maddesi uyarınca bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına dair 22.04.2010 tarihli ve 16415 Sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, davacının denetimde bulunduğu firmalardan menfaat sağlamak suretiyle üzerine atılı görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak fiilini işlediği hususunun sabit olduğu anlaşıldığından, davacının fiiline uyan disiplin cezasıyla cezalandırılmasına dair davaya konu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun davaya konu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan "İtiraz" başlıklı 135. maddesinde; disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itirazın varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabileceği, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği belirtildikten sonra "İtiraz süresi ve yapılacak işlem" başlıklı 136. maddesinde; disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazda sürenin kararın ilgiliye tebliğinden itibaren 7 gün olduğu, bu süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezalarının kesinleşeceği, itiraz halinde itiraz mercilerinin kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi cezayı hafifletip veya kaldırabilecekleri, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmış iken, 25/02/2011 tarihli ve 27857-1. Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanun'un 113. maddesiyle yapılan değişiklikle 657 Sayılı Kanun'un 135. maddesi; "Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir. İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir. İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır. İtirazın kabulü hâlinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler. Disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir." şeklinde değiştirilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Dış Ticaret Müsteşarlığı Batı Anadolu Bölge Müdürlüğü'nde DTS Denetmeni olarak görev yapan davacı hakkında yapılan şikayet üzerine disiplin soruşturması başlatıldığı, yürütülen soruşturma sonucu düzenlenen 12.11.2009 tarihli raporda getirilen teklif doğrultusunda 11.11.2009 tarihli ve 218 Sayılı işlemle davacının 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (a) ve (d) alt bentleri uyarınca kınama cezasıyla cezalandırıldığı, davacı tarafından 17.11.2009 tarihli dilekçeyle bu cezaya itiraz edildiği, itirazı değerlendiren üst disiplin amiri tarafından tesis edilen 04.12.2009 tarihli ve 2259 Sayılı işlemle, itiraza konu edilen disiplin cezasının dayanağı rapordaki incelemelerin yeterli görülmediğinden bahisle itirazın reddi veya kabulü yönüne gidilmeyerek 01.12.2009 tarihli onayla yeni muhakkikler görevlendirilmek suretiyle aynı isnatlara yönelik yeni bir soruşturma açılmasına karar verildiği, yeni görevlendirilen muhakkikler tarafından yürütülen soruşturma sonucu düzenlenen 12.02.2010 tarihli rapor ile getirilen teklif üzerine, 22.04.2010 tarihli ve 16415 Sayılı işlemle, davacının 657 Sayılı Kanun'un 125/D-(c) maddesi uyarınca bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere mahkemeler, davaya konu edilen işlemlerin davaya konu edilmemesi halinde ortaya çıkacak hukuki durumdan daha aleyhe sonuç doğuracak şekilde hüküm kuramazlar. Diğer bir ifadeyle davacının dava açmakla içinde bulunduğu hukuki durumunun ağırlaşması ihtimali kabul edilmemektedir. Aleyhe hüküm verme yasağı olarak adlandırılan ve yerleşik yargı kararlarında da yer bulan bu kuralın, ilgililerin ihlal edildiğini düşündükleri haklarını korumak amacıyla herhangi bir endişe taşımaksızın dava açabilmelerini sağlamaya yönelik bir uygulama niteliği taşıdığından, Anayasanın 36. maddesinde ifade edilen hak arama hürriyetini temin eden bir yönü de bulunmaktadır.

İdari rejim uygulamasının geçerli olduğu idare hukuku sistemimizde, idari işlemlere karşı idari makamlara yapılan başvurular, idari yargı mercilerine yapılan başvurularla aynı sonucu alabilme kabiliyetini haiz olduklarından ve disiplin cezasının kaldırılması ya da hafifletilmesi yönünde sonuç doğurabildiklerinden dolayı ilgililerin bu başvurularına da aleyhe bir sonuçla karşılamama güvencesi tanınmasında, yani itiraz üzerine yetkili merciler tarafından tesis edilecek işlemlerin de aleyhe karar verme yasağına tabi olması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Bakılan olayda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (a) ve (d) alt bentleri uyarınca kınama cezasıyla cezalandırılmasına dair 11.11.2009 tarihli ve 218 Sayılı işleme karşı yapmış olduğu itiraz üzerine üst disiplin amirince yeni bir soruşturma raporu düzenlettirilmek suretiyle davacının kınama cezasından daha ağır bir ceza olan kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırıldığı, dolayısıyla da itiraza konu edilen ve devam eden süreçte kaldırıldığına dair olarak dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmayan kınama cezasının dayanağı fiiller esas alınmak suretiyle yeni bir disiplin cezası işlemi tesis edildiği, üstelik bu durumun davacının kınama cezasına itirazı üzerine başlatılan süreçte gerçekleştirildiği görülmektedir.

Öncelikle; disiplin cezasını itirazen incelemeye yetkili olan ve sadece itirazın kabulü ya da reddi yönünde bir karar vermek durumunda bulunan üst disiplin amirince, itiraza konu disiplin cezasının kaldırılmasına karar verilmeksizin aynı fiillere dair olarak yeni bir soruşturma sürecinin başlatması hukuken mümkün değildir. İkinci olarak; kınama cezasına yapılan itiraz üzerine başlatılan süreçte davacının daha ağır bir disiplin cezasıyla cezalandırılması da yukarda aktarılan hak arama hürriyetiyle bağdaşmayan bir durum olmasının yanı sıra aleyhe karar verme yasağına da aykırı bir durum olacaktır.

Bu durumda; tüm bu hususlar dikkate alındığında, davacının 657 Sayılı Kanun'un 125/D-(c) maddesi uyarınca bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına dair davaya konu işlemde hukuka uyarlık, yukarda ayrıntılı biçimde aktarılan hususlar gözetilmeksizin davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
DANIŞTAY
8. DAİRE
E. 1997/4389
K. 1998/440
T. 16.2.1998

Davacı:
Vekili:
Davalı:
Vekili:

• YARGI DENETİMİNİN SINIRI ( Davacının Talebinin Aşılarak Davacının Aleyhine Durumu Ağırlatıcı Karar Verilemeyeceği )
• ALEYHE KARAR VERME YASAĞI ( Davacının İptalini İstediği Disiplin Cezasını Mahkemenin Hafif Bularak İptal Etmesi )
• DİSİPLİN CEZASININ İPTALİ TALEBİ ( Mahkemenin Cezayı Verilmesi Gerekenden Hafif Takdir Edildiği Gerekçesiyle İptal Edemeyeceği )
ÖZET : İdari yargı denetimi dava konusu işlemle sınırlı olup, kararın davacının aleyhinde davadışı ağır sonuçlar doğurmaması gerekir.

2577/m.2
İstemin Özeti: Davalı idarede ... Müdürü olarak görev yapan davacının ... tasarımı projesinin geçici kabul raporunda belirtilen eksikliklerin bir kısmının giderildiğini belirterek yüklenici firmaya % 5 ödeme yapılmasına neden olduğundan bahisle, personel yönetmeliğinin 121. maddesi uyarınca ( 3 ) günlük aylık kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davalı idare yüksek disiplin kurulunun 8.1.1996 gün ve 3 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; personel yönetmeliğinin 119. maddesinin ( d ) bendinde alım-satım, artırma ve eksiltme işlemini karıştırarak teşekkülü zarara uğratmanın veya karşı tarafı himaye etmenin geçici olarak görevden çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hallerden sayıldığı, 123. maddesinde ise, hangi hallerde bir alt ceza verilebileceğinin düzenlendiği, aynı yönetmeliğin 121. maddesinde de kusurlu bir hareketin bu yönetmelikte sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren hallerden hiçbirisine uymamasının bu fiil ve hareketin cezasız kalmasını gerektirmeyeceği, bu durumda kusurlu hareket, sayılmış olanlardan hangisine en yakın ise o cezanın verileceği kuralının bulunduğu, dosyanın incelenmesinden davacının eyleminin Personel Yönetmeliğinin 119/d maddesi uyarınca geçici olarak görevden uzaklaştırma cezasını gerektirdiği anlaşılmış olup, yönetmeliğin 123. maddesinin gözönüne alınması halinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerekirken, fiilinin yönetmelikte karşılığı bulunmadığından bahisle, kıyasen ücret kesim cezası ile cezalandırılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, zira davacının eylemi ile 119. maddede sayılan fiil ve haller arasında hiçbir benzerlik olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Ankara 10. İdare Mahkemesinin 30.4.1997 gün ve 643 sayılı Kararının davalı idare tarafından, verilen cezanın davacının eylemine uygun olduğu öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından da, idare mahkemesi kararının hüküm fıkrası doğru olmakla birlikte, iptal gerekçesinin aleyhine sonuçlara yol açabileceği, aleyhe iptal kararı verilemeyeceği ilkesinin idari yargının önemli ilkelerinden olduğu, dava hakkını kullanan kişinin, bu hakkı kullanması nedeniyle dava konusu işlemden daha ağır bir durumla karşı karşıya bırakılması sonucunu doğurabilecek biçimde karar verilemeyeceği öne sürülerek gerekçenin düzeltilmesi suretiyle kararın onanması istenmektedir.

Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Y.A.'nın Düşüncesi: Aleyhe iptal kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davacının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı uyarınca mahkeme kararı ortadan kalkacağından idarenin temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı H.E.Ç.'nin Düşüncesi: İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca idare mahkemeleri işlem içerikli karar tesis edemezler. Ayrıca davacı aleyhine olarak idari işlemin genişletilememesi idare hukuki ilkelerindendir.

Temyize konu mahkeme kararında ise davacıya verilmiş olan 3 günlük aylık kesim cezası yerine daha ağır ceza olan kıdem durdurma cezası verilmesi gerektiğinden bahisle, uyuşmazlığa konu disiplin cezasının esasını incelemeksizin iptal edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz istemlerinin kabulü ile hatalı ve noksan incelemeye dayalı mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, davacının 3 günlük aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemden doğmuştur.

İdare mahkemesince davacının eyleminin personel yönetmeliğinin 119. maddesinde sayılan ve geçici olarak görevden çıkarma cezasını gerektiren eylemlerden olduğu, anılan yönetmeliğin bir alt ceza verilmesi halini düzenleyen 123. maddesinin gözönünde bulundurulması halinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerekirken, fiilinin yönetmelikte karşılığı bulunmadığından bahisle daha hafif bir ceza olan 3 günlük aylık kesim cezası ile cezalandırılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2. maddesine göre idari işlemlerin iptali için dava açılabilmesi, ilgililerin menfaatlerinin ihlal edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Bu koşulun doğal sonucu olarak, iptal davasında yargı denetiminin, davacının menfaat ihlali ölçüsünde sınırlı bir biçimde yapılması gerekir.

Davacının, menfaatinin, dava konusu işlemle belirlenen hukuki durumdan daha ağır biçimde ihlaline yol açacak şekilde karar verilmesi "aleyhe karar verilmesi yasağı" ilkesine aykırıdır. Başka bir anlatımla anayasal bir hak olan dava hakkını kullanan bir kişinin, bu hakkı kullanması nedeniyle yargı kararı ile dava konusu işlemden daha ağır bir hukuki durumla karşı karşıya bırakılması sözkonusu olamaz.

Dosyanın incelenmesinden, davalı idare araştırma geliştirme müdürü olan davacı hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda davalı idare tarafından ... tasarımı projesinin geçici kabul raporundaki eksikliklerinin tümü giderilmeden yüklenici firmaya % 5 ödeme yapılmasına neden olduğundan bahisle dava konusu disiplin cezasının verildiği, aynı disiplin kurulu kararında yer alan, TDM tasarım işinin bir firmaya verilmesini sağlaması ve sözleşmeye firmaya zaman avantajı tanıyan hükümler koydurması eylemine ilişkin disiplin işleminin ise, anılan suçtan dolayı hakkında açılan ceza davasının sonuçlanmasından sonra incelenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İdare mahkemesince, dava konusu işlemle sınırlı olarak yargı denetimi yapılması gerekirken, henüz idare tarafından disiplin cezasına konu edilmeyen ve personel yönetmeliğinin 119/d maddesinde düzenlenen alım satım ve artırma işlemlerine fesat karıştırarak teşekkülü zarara uğratma ve tarafı himaye etme fiili esas alınmak suretiyle davacının menfaat ihlalini ağırlaştırıcı nitelikte hüküm kurulmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile Ankara 10. İdare Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kararı uyarınca idare mahkemesince verilen iptal kararı ortadan kalkmış olup, bu durumun doğal sonucu olarak mahkemece dava konusu işlem yönünden yeniden karar verileceğinden davalı idarenin temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 16.2.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.

1