Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yargıtay Kararları | Mil Hukuk & Danışmanlık

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yargıtay Kararları
  • Anasayfa
  • Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yargıtay Kararları

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yargıtay Kararları

Güveni Kötüye Kullanma suçu hem 657 sayılı devlet memurları kanununda hem 3269 sayılı uzman erbaş kanununda hem de 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda düzenlenmiştir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yargıtay Kararları

Güveni Kötüye Kullanma suçu hem 657 sayılı devlet memurları kanununda hem 3269 sayılı uzman erbaş kanununda hem de 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda düzenlenmiştir. Kanun maddelerinde katalog suçlar içinde düzenlenmiş olan güveni kötüye kullanma suçunun işlenmesi ve ceza alınması halinde ne yazık ki kişinin memuriyet hayatı da son bulacaktır. Bu durum polis memurları için de geçerlidir. Tek fark 657 sayılı kanuna tabi olan devlet memurlarının güveni kötüye kullanma suçundan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı aldıklarında memuriyetlerine son verilemeyecek olmasıdır. Anlaşılacağı üzere 657 sayılı kanuna tabi olmayan ve kendi özel kanunları bulunan personelin bu suçtan dolayı HAGB alsalar dahi ilişiklerinin kesileceği hususudur. Bundan dolayıdır ki ceza davalarının alanında uzman memur davalarına bakan avukatlar vasıtasıyla takibi tavsiye olunur.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Uzlaşmaya Tabidir

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde; Sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK'nin 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/18126 E.  ,  2021/13600 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Yeterli Araştırma Yapmadan Karar Verilmesi

Sanığın, katılan ... Tim Grup Ortak Sağlık Birimi ve Sağlık Ticaret AŞ.de şirket alacakların takibatını yapma, tahsilat yapma, tahsilatı şirket kasasına teslim etmekle görevli çalışan olduğu, 02.07.2016 - 08.09.2017 tarihleri arasında müşterilerden farklı zamanlarda tahsil etmiş olduğu toplam 6.021,00TL yi şirkete teslim etmeyip mal edindiği iddia olunan olayda; SGK kayıtları getirilerek sanığın görevi ve akabinde resmi maaşının ne kadar olduğunun tespiti, sanığın yazılı beyanında geçen ve dosya arasında bulunan makbuzlarla elden ödeme aldığı gösterilen çalışanlar ..., ..., ... ve ...’un konu ile ilgili beyanlarının alınması, katılan şirketin resmi maaşların dışında çalışanlarına elden maaş ödemesi de yaptığının anlaşılması durumunda bu meblağın tespiti, sanıkla katılan şirket arasında işçi alacağından kaynaklı açılmış dava olup olmadığının araştırılması, tespiti halinde denetime elverişli şekilde onaylı örneğinin dosya arasına alınmasını ardından sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması, Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5271 sayılı CMK'nin 302/2. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 14.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi    2021/24058 E.  ,  2021/12373 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Basit Hali Basit Yargılamaya Tabidir

Sanığa isnat edilen ve üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren güveni kötüye kullanma suçundan dolayı kurulan hükümden önce, 16.03.2021 tarih ve 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli 2020/81 Esas ve 2021/4 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunu’nun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin basit yargılama usulü yönünden sanık hakkında basit yargılama usulü hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca diğer yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, 14.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi         2021/38203 E.  ,  2021/12306 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Eylemin Bütün Olarak Değerlendirilmemesi

Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde: Müştekinin yetkili olduğu firmada şoför olarak çalışan sanığın, aynı firmada çalışan tanık ile birlike iki ayrı tırla ... iline mal götürdükleri, sevkiyat işini tamamlayıp tırları boş bir alana park ettikten sonra sanığın her iki tırın deposundaki mazotu çalması şeklinde gelişen olayda; sanığın zilyedliği kendisine bırakılan tırdan hırsızlık yapması durumunda eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu halde, kullanımı ve zilyedliği kendisine bırakılmamış diğer tırdan da mazot çalmış olması karşısında, eyleminin bir bütün halinde tek hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilip kabul edilmesi yerine sanık hakkında ayrıca TCK’nın 155/2 maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi; Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirası bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 13.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/3567 E.  ,  2021/19293 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Maddi Unsur

Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilen ve değerlendirilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan kanaat ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak dosya içeriğine uygun şekilde açıklanan gerekçeye göre; yüklenen suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek Mahkemece kabul ve takdir kılınmış olmakla, katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA, 13.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/16767 E.  ,  2021/12231 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Düşme Kararı

Gerekçeli karar başlığında, suç tarihi olarak feshe ilişkin ihtarnamenin sanığa tebliğ edildiği 01.02.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere verilen 60 günlük süre ile bu süreyi takip eden 5 günlük sürenin sona erdiği 07.04.2008 tarihi yerine, 01.02.2008 tarihi yazılmış ise de, bu hususun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür. (Kapatılan) Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 26.11.2019 tarihli, 2017/33424 Esas ve 2019/12930 Karar sayılı bozma ilamından sonra mahkemece dosyanın uzlaştırmacıya tevdi edildiği, ilk uzlaştırma teklifinin yapıldığı 07.02.2020 tarihi ile uzlaşmanın sağlanamadığına ilişkin raporun uzlaştırma bürosuna verildiği 14.02.2020 tarihleri arasında 5271 sayılı CMK'nın 253/21. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin durduğu 7 günlük süre de gözetilerek yapılan temyiz incelemesinde; Sanık ile katılan arasında ... 5. Noterliği'nin 20.12.2006 tarih ve 13803 yevmiye nolu işlemi ile aktedilen finansal kiralama sözleşmesi çerçevesinde sanığa teslim edilen suça konu iş makinasının, finansal kiralama borçlarının ödenmemesi nedeniyle katılan şirket tarafından Beşiktaş 1. Noterliği'nden gönderilen ve muhataplarına 01.02.2008 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameye rağmen tanınan süre sonunda iade olunmadığı, bu surette sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda; mülga 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunundaki, sözleşmeden doğan davaların ticari dava niteliğinde bulunduğu yönündeki 31. madde hükmüne benzer bir düzenlemenin inceleme tarihinde yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda yer almaması ve finansal kiralama sözleşmesinin tarafı konumunda bulunan sanığın kira konusu iş makinesini bir işletmenin faaliyetleri çerçevesinde kiralamamış olduğunun anlaşılması karşısında; eylemin 6763 sayılı Kanun ile uzlaşma kapsamına alınan 5237 sayılı TCK’nin 155/1. maddesinde düzenlenen “basit güveni kötüye kullanma suçunu” oluşturduğu ve bu suçun Kanundaki cezasının üst sınırına göre tabi olduğu 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e ve 67/4 maddesinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, yargılamaya devamla mahkûmiyet hükmü kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun'un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 09.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/37960 E.  ,  2021/12057 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Delillerin Toplanmaması

Nakliyat isimli şirkette tır şoförü olarak çalışan sanığın, görevi gereği kendisine akaryakıt nakliye işinin verildiği, sanığın olay tarihinde ... çekici plakalı tır ile güzergah dışına çıkarak ... Petrol istasyonunda hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilen ... ile birlikte aracın deposundan akaryakıt boşaltmaya çalışırken yakalandığı bu şekilde atılı suçu işlediği iddia edilen olayda; Şikayetçi ... ile kollukta bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan ...'ün anlatımlarında sanığın kullandığı araçlarda motorin eksilmesi olduğunun tespit edilmesi üzerine, olay tarihinde yapılan takip neticesinde sanığın güzergah dışına çıkarak kullandığı araç ile ... Petrol isimli istasyona gelip yakıt deposunu açmak istediği sırada yakaladıklarını belirtmiş olmaları, kolluk tarafından tutulan 08.10.2013 tarihli tutanakta aracın mazot deposunun önünde yaklaşık iki metre uzunluğunda hortum bulunduğunun belirtilmesi karşısında gerçeğin kuşkuya yervermeyecek şekilde ortaya çıkartılması açısından sanığın kullanmış olduğu aracın GPS takip sistemindeki bilgi ve belgelerin çıkartılması, kolluk aşamasında bilgisine başvurulan ...’ün çağrılarak olayla ilgili olarak beyanının alınması yine olay nedeniyle tutulan tutakta isimleri geçen polis memurlarının beyanlarının alınması ile toplanan delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, hükmün 5271 sayılı CMK'nin 302/2, 304/2 maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine, 30.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/24160 E.  ,  2021/11116 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Etkin Bir Soruşturma Yapılmaması

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 07.04.2021 tarih ve 2020/18351 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 09.06.2021 tarih ve KYB-2021/50801 sayılı ihbarname ile; Dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından şüpheliler ... ve diğerleri haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10.06.2019 tarihli ve 2019/4928 soruşturma, 2019/4795 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Bodrum Sulh Ceza Hâkimliğinin 06.11.2019 tarihli ve 2019/2899 değişik iş sayılı kararının "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, Somut olayda, şüpheli ... ile ... vatandaşı müştekinin, tatilini geçirmek amacıyla geldiği Türkiye'de tanışıp arkadaş oldukları ve daha sonra aralarında duygusal ilişki başladığı, şüphelinin bu yolla güvenini kazandığı müştekiden görüştükleri süre zarfında farklı tarihlerde farklı bahanelerle toplam 40.000 Euro civarında para aldığı, ayrıca müştekiden aldığı iki adet telefon ve 1 adet yüzüğü de müştekinin istemesine rağmen iade etmediği iddia edilerek şikâyetçi olunması üzerine başlatılan soruşturma sonunda, şüphelinin zorla veya hile ile müştekiden para aldığına ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmış ise de, Şüpheli ...'un, müşteki ile kurduğu duygusal ilişkinin sağladığı güven ile müştekiden, cezaevinden çıkmak, kanser tedavisini ödemek ve market açmak gibi bahanelerle farklı tarihlerde 40.000 Euro civarında parayı, kendi hesabına ve ..., ..., ..., ..., ... isimli şahısların hesaplarına havale ettirdiği, şüpheli İlkay'ın bahanelerinin daha inandırıcı olması için kendi e-posta hesabı üzerinden başkaları imiş gibi müşteki ile iletişime geçtiği (hastanede kanser tedavisi gördüğü izlenimini yaratmak amacıyla kendi e-posta hesabından ... isimli bir hemşire kimliği ile müşteki ile iletişime geçerek müştekiden para istediği), ayrıca kendisini şüpheli İlkay'ın arkadaşı olarak tanıtan ... isimli şüphelinin de müşteki ile iletişime geçerek şüpheli İlkay'ın cezaevinde olduğu, paraya ihtiyacı olduğunu belirterek para istemesi üzerine, müştekinin şüpheli ...'ın hesabına da 255,00 Euro ve 328,56 Euro gönderdiği hâlde adı geçen şüpheli ...'in ve hesaplarına para havalesi yapılan diğer şüphelilerin beyanı tespit edilmediği anlaşılmakla, şüphelilerin organize olarak dolandırıcılık kastı ile hareket edip etmediğine yönelik etkin bir soruşturma yapılması gerektiği, bu nedenle gönderilen havalelere ait banka kayıtları ve dekontların dosya arasına alınması, taraflar arasındaki mesaj kayıtlarının incelenmesi, şüpheliler hakkında benzer şekilde soruşturma dosyaları olup olmadığının tespit edilmesi, şüphelilerin beyanlarının alınması ile oluşacak sonuca göre şüphelilerin hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiği, ayrıca şüpheli ... hakkında müştekiye ait iki adet cep telefonu ve bir adet yüzüğü aldığı ve müştekinin istemesine rağmen iade etmediğinden bahisle güveni kötüye kullanma suçundan da şikâyetçi olunduğu ve savcılıkça anılan suç yönünden de kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği halde adı geçen suç yönünden herhangi bir soruşturma işlemi yapılmadığı, bahsi geçen cep telefonları ve yüzüğün şüpheli İlkay'da bulunup bulunmadığı, devir olgusunu inkâr edip etmediğine dair beyanı tespit edilmeden, eksik soruşturmaya dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Yabancı uyruklu müştekinin; turist olarak Türkiye'ye geldiği dönemde şüphelilerden ... ile tanıştığı ve duygusal olarak yakınlaştıkları 2016 yılından 2018 yılına kadar şüphelinin zor durumda olduğunu, cezaevinden çıktığını, borçlarının olduğunu, sağlığının bozulduğunu, kanser tedavisi gördüğünü, ilaç gerektiğini, tıbbi cihaz satın alacağını, iş kuracağını, çocuklarını görmeye İngiltere'ye gitmek için vize parasına ihtiyaç duyduğunu, kaçırıldığını, paralarının çalındığını belirterek çeşitli bahanelerle muhtelif miktarda paralar aldığı, ayrıca diğer şüphelilerin de ...'ın hastanede olduğu, cezaevine girdiği şeklindeki yalanlarla zor durumda kalmış intibaı yaratacak kurgularla müştekiyi arayarak şüpheli için para istedikleri, ayrıca telefonunun bozulduğundan bahisle müştekiden iki adet telefon ve yüzükte aldığı halde tüm bunları iade etmediği ve şüphelinin müştekiden ayrılmak istemesi üzerine müştekinin kendisini kandırdığını anladığı ve hatta yaptığı araştırmalarda kendisinden aldığı paraları arasının bozuk olduğunu belirttiği eşi ve çocuklarıyla tatillerde harcadığına dair fotoğraflar tespit ettiği, paralarının alındığına ve bahanelere ilişkin hesap özetleri, mesajlaşmalar, belgeler, kayıtlar, mailler sunduğu olayda; her ne kadar yalanların hile boyutuna varmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; müştekinin dosyaya sunduğu havalelere ilişkin banka kayıtlarının ve dekontların getirtilmesi, diğer şüphelilerin beyanlarının da alınması, şüphelinin iddia edilen para göndermelere ilişkin ve telefon ile yüzük verilmesine ilişkin detaylı savunmasının alınması suretiyle etkin bir soruşturma yapılarak şüphelilerin hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiğinden, kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülerek Bodrum Sulh Ceza Hakimliğinin 06.11.2019 tarihli ve 2019/2899 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde mercisince yerine getirilmesine, dosyanın mahaline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 29.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Eksik Soruşturma ve Değerlendirme

Müştekinin şirketinde ürün sevkiyat şoförü olarak çalışan şüphelinin, ... Köylüce isimli işyerine müşteki şirketin bilgisi dışında ürün satarak uhdesine para geçirdiği iddia edilen olayda; hukuki ihtilaf olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; ... Köylüce isimli işyerinden arayarak müştekiden fatura istediği belirtilen ... isimli kişinin ve diğer tespit edilecek işyeri çalışanı olan tanıkların beyanına başvurulması, gerekirse müştekinin ve müşterinin alışverişine konu ürün ve para tahsilatlarına dair bilgi, belge, defter ve faturaların getirtilmesi ve müşteriden tahsil edilerek müşteki şirkete aktarılmayan bir paranın olup olmadığı ya da müşteki şirketin bilgisi dışında müşteriye satılan bir malın çıkışının olup olmadığının evrak üzerinde araştırılması ,akabinde şüphelinin hukuki durumunu tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi gerektiğinden, kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülerek İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 21.01.2021 tarihli ve 2021/347 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay 11. Ceza Dairesi    2021/37413 E.  ,  2021/11057 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Şikayet Süresi

Hükümden önce 05.08.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı yedi gün olarak öngörülen temyiz süresinin on beş gün olarak değiştirildiği; ancak bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden önce verilen ve Yargıtay'dan geçen dosyalar hakkında 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'nin 305 ilâ 326. maddelerinin uygulanması gerektiği ve 1412 sayılı CMUK'nin 310. maddesi uyarınca da temyiz süresinin bir hafta olduğu gözetilmeden, hüküm fıkrasında kanun yoluna başvuru süresinin on beş gün olduğu belirtilmek suretiyle yanıltıcı ifade kullanılmış olması karşısında, katılan vekilinin yedi günlük yasal süresi geçtikten sonra yaptığı temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen ve takibi şikayete bağlı olan "Güveni kötüye kullanma" suçunda, ihtarnamenin sanığa tebliğ edildiği 07.12.2012 tarihinden itibaren kendisine verilen 65 günlük sürenin sona erdiği 11.02.2013 tarihinin suç tarihi olduğu ve katılan vekilinin anılan tarihten itibaren 6 aylık yasal şikayet süresi geçtikten sonra 20.08.2013 tarihinde şikayetçi olduğu dikkate alındığında, sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği Mahkemece gerekçeleri gösterilerek kabul ve takdir kılınmış olmakla; katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA, 23.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/36589 E.  ,  2021/10473 K.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda İdiianamenin Konusu 

5271 sayılı CMK'nın 225/1. maddesine göre, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında kurulabileceğinin düzenlenmesi karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, iddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan bağımsız olarak açıklanıp belirtilmesinin gerektiği, aksine uygulamanın hangi eylemden dolayı dava açıldığı ve hangi iddiaya karşı savunma yapılacağı hususunda karışıklığa neden olacağı, bu itibarla iddianamede sanık hakkında sadece güveni kötüye kullanma suçundan TCK'nın 155/1. maddesinin tatbiki istemi ile dava açıldığı ve bu davanın hırsızlık suçuna dönüşemeyeceği gözetilmeden ve anılan suçtan dava açılması sağlanmadan, sanığa TCK'nın 142/2-h maddesinden ek savunma verilmesi ile yetinilerek sanık hakkında hırsızlık suçundan yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/15651 E.  ,  2021/19640 K.

1