Ceza Davası ve Hukuk Davası İlişkisi
Ceza davası hukuk davası ya da ceza mahkemeleri hukuk mahkemeleri arasında ceza mahkemelerinin vermiş olduğu kararların hukuk hakimi kararlarını etkileyip etkilemeyeceği hususu son derece önemlidir.
İçindekiler
Ceza Davası ve Hukuk Davası İlişkisi
Ceza davası hukuk davası ya da ceza mahkemeleri hukuk mahkemeleri arasında ceza mahkemelerinin vermiş olduğu kararların hukuk hakimi kararlarını etkileyip etkilemeyeceği hususu son derece önemlidir. Tartışılması gereken husus ceza mahkemesi kararının tazminat davalarına etki edip etmeyeceği hususudur. Genellikle mahkemeler açılmış bir ceza davası varsa ceza mahkemesi kararının tazminat davası bakımından bekletici mesele sayılmasına karar vermektedir. Hukuk hakiminin bağımsızlığı ilkesi özellikle yargılama usulü ve delillerin değerlendirilmesi bakımından ceza mahkemesi ile hukuk mahkemesi arasında farkların bulunmasından kaynaklanmaktadır. Sorumluluk hukukunda objektif kusur kavramı bulunmaktayken ceza hukukunda subjektif kusur kavramı yer almaktadır. Hukuk hakimi ceza kararı bakımından kusurun varlığı ve kusurun derecesi bakımından ceza hakimininin vermiş olduğu kararlardan bağımsızdır. Bu durum ister mahkumiyet ister beraat kararı olsun hukuk hakiminin bağımsızlığı ilkesini değiştirmeyecektir. Ancak kesin sonuca somut olaya göre gidilecektir. Çünkü beraat kararı ile bağlı değildir diyerek kati bir sonuca gidilmesi de mümkün değildir. Hukuk hakiminin her beraat kararı ile bağlı değildir şeklinde yorumlamak daha doğru olacaktır. Nitekim Türk Borçlar Kanunumuzun 74. maddesinde "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz." şeklinde bulunan hüküm ile bu durum izah edilmiştir.
Hukuk hakimi ceza hakiminin vermiş olduğu beraat kararı ile bağlı değilken ceza mahkemesi tarafından belirlenen maddi olgular bakımından bağlıdır. İşte bundan dolayı ceza davası ile tazminat davası birlikte açılmış ise hukuk hakimi ceza davasındaki yargılama bakımından bu sonucu beklemelidir. Sonrasında elde edilen tüm deliller birlikte değerlendirilerek nihai karara gidilmelidir. Unutulmamalıdır ki her suç bir haksız fiildir. Bu yüzden haksız fiil nedeniyle açılan tazminat davasında suç teşkil eden bir fiil bulunmaktaysa açılan ceza davasındaki maddi vakıaların sonuçlanmasını beklemek daha uygun olacaktır.
Ceza ve Hukuk Davalarının Karşılaştırılması
Beraat Kararının Etkisi
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere her beraat kararının hukuk hakimini etkilemeyeceği hususu kesin bir sonuca gidildiğini gösterecektir ki bu durum doğru bir yaklaşım değildir. Türk borçlar kanununda yapılan düzenleme ile hukuk hakiminin ceza hakiminin beraat kararı ile bağlı olmadığı hususu düzenlenmiştir. Burdan çıkarılacak sonuç ise kişi suç teşkil eden bir haksız fiilden ötürü ceza mahkemesinde yargılanmış ve beraat almış olsa dahi hukuk hakimi kendi kusur değerlendirmesine göre açılmış olan tazminat davasında aynı kişiyi taminata mahkum edebilecektir. Ancak beraat kararı sonrasında hukuk hakimi illa ki tazminata hükmedebilecektir şeklinde kesin sonuçlara varılması da yanlıştır. Nitekim hukuk hakimi kişi beraat etmiş olsa da haksız fiil şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini hukuk kurallarına göre belirleyecek gerçekleştiyse kişi beraat etmesine rağmen tazminat ile mahkum edilebilecek gerçeklşmediyse haksız fiilin yokluğundan ötürü tazminata da hükmedilemeyecektir. Her ne kadar Türk borçlar kanununda beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağı belirtilmişse de bunu kati bir şekilde uygulamak yanlış olacaktır. Zira işlenen fiilin fail tarafından işlenmediğinin kesin olması ile dava konusu olan maddi vakıanın mevcut olup olmadığının kesin olarak tespit edilemediği yani delil yetersizliğinden dolayı beraat kararı verilmesi arasında fark vardır.
İşlendiği iddia edilen fiilin fail tarafından işlenmediğinin sabit olması durumunda verilecek beraat kararları hukuk hakimini bağlayacaktır. Her ne kadar Türk borçlar kanunundaki düzenleme ile beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağı belirtilmiş ise de suçun fail tarafından işlenmediğinin sabit olduğu durumlarda verilecek beraat kararlarının hukuk hakimini bağlayacağı ortadadır. Ceza davasında elde edilen delillerle suçun işlenmediği ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği ortaya çıkartılarak kesin bulgularla beraat kararı verilmesi sonucunda haksız fiilin faili olmadığı yönünde beraat kararı almış birininin tazminattan sorumlu tutulması beklenemeyeceğinden artık tazminata hükmedilmemesi gerekecek ve hukuk hakimi ceza hakiminin beraat kararı ile bağlı kalacaktır.
Peki kişi beraat etmiş ancak elde edilen delillerle suçlu sayılmasının mümkün olmadığı yönünde karar alınarak şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği suçsuz bulunup beraat ettiyse durum ne olacaktır? İşte bu durumda artık elde edilen maddi vakıların yetersiz kalması durumu ortaya çıkacağından hukuk hakimi kendi elde ettiği deliller vasıtasıyla bir karar verecek ve haksız fiilin şartlarının bulunduğuna kanaat ettikten sonra kişi beraat etmiş olsa dahi tazminata mahkum edilebilecektir.
Takipsizlik Kararının Hukuk Davasına Etkisi
Takipsizlik kararı hukuk hakimini bağlar mı? Takipsizlik kararını verebilecek olan makam savcılık makamıdır. Savcı yapmış olduğu delil araştırması neticesinde kişinin hakkında ceza davası açılmasını gerektirecek bir durumun varlığını saptayamaz ise kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verecek ve kişi hakkında kovuşturmaya başlanamadığından dolayı ceza davası açılamayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki ceza soruşturmasında takipsizlik yani kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilirse bu durum tazminat davasının görülmesine ve karara bağlanmasına etkili değildir. Zira savcı önüne gelen suçun incelenmesi sonucu bu durumun bir suç teşkil etmediğini görür ve buna göre takipsizlik kararı verirse bu durumda her haksız fiil suç teşkil etmeyeceğinden bahisle ve de ortada tazmini gereken bir zarar varsa hukuk hakimi tabi ki de tazminata ilişkin incelemelerde bulunup ona göre tazminatın giderilmesine yönelik karar verebilecektir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Tazminat Davasını Etkiler mi?
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı aslında suçun fail tarafından işlendiğine ilişkin bir karar olup mahkumiyet kararı verilmemesine ilişkin bir hukuki işlemdir. Nitekim kişi suç teşkil eden bir haksız fiil neticesi ile örneğin kasten yaralama nedeniyle 5 ay hapis cezası almış ancak CMK 231 gereği verilen kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise bu hüküm şu anlama gelmektedir. Kişi yapılan ceza yargılaması sonucunda suçlu bulunmuş ancak CMK 231 gereği almış olduğu hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Bu durumda artık kişi hakkında bir mahkmumiyet kararından bahsedilemeyeceğinden HAGB kararı hukuk hakimini bağlamayacak ve hukuk hakimi mevcut deliller neticesinde tazminat talebini karara bağlayacaktır. Ancak kişi açılan davada yapmış olduğu haksız fiil eylemini kabul etmiş ancak alacağı ceza 2 yılın altında olduğundan dolayı HAGB almış ise tabiki bu yargılamada elde edilen maddi vakıalar hakimi bağlayacağından açılan tazminat davasında sanığın vermiş olduğu ifadeler aleyhine delil olacağından tazminata hükmedilecektir. Nitekim kişi ceza davasında olayı işlediğine ilişkin somut delilleri sunmuş ve durumu açıklığa kavuşturduğu gibi suçu itiraf etmiştir. Örneğin mala zarar verme suçunda failin görüntülerinin yanı sıra mala zarar verdiğini ve suçu nasıl işlediğine ilişkin itirafları bulunmkataysa bu durumda HAGB almış olsa bile hukuk hakimi tazminat davasını kabul edecek ve zararın karşılanması yoluna gidecektir.
Ceza Davasında Şikayetten Vazgeçme Tazminat Davasını Etkiler mi?
Soruşturma aşamasında karakolda, emniyette, savcılık makamında şikayetten vazgeçilmiş olması tazminat davası açılmasına engel değildir. Kovuşturma aşamasına geçilip ceza davası açıldıktan sonra da mahkeme huzurunda şikayetten vazgeçilmiş olduğunu ifade etmek tazminat davası açılmasına engel olmadığı gibi maddi manevi tazminat davası açılmasına herhangibir engeli bulunmamaktadır. Önemle belirtmekte fayda vardır ki tazminat hakkından vazgeçilmesi için açılmış olan maddi manevi tazminat davasında ya dilekçe ile ya da hakimin huzurunda açık bir şekilde maddi manevi tazminat istenmediğinin beyan edilmesi şarttır.
Toparlayacak olursak hukuk hakimi tüm beraat kararları ile bağlı değildir şeklinde bir yaklaşım doğru olmayıp somut olayın özelliğine göre hareket edilmelidir. Kusur oranının tespiti bakımından hukuk hakimi mahkumiyet kararı ile bağlı değildir. Hukuk hakimi ceza kanununun kusur ilkeleri ile bağlı değildir. Örneğin mala zarar verme suçu kastla işlenen bir suçtur. Kast yoksa mala zarar verme suçu da gerçekleşmeyecektir. Kişi birinin malına bilmeyerek kast dışında taksirli davranışla zarar verdiğinde suç oluşmayacağından kişi cezalandırılmayacak ve beraat edecektir. Ancak suç oluşmamış olsa da yapılan davranış bir haksız fiil olacağından tazminata hükmedilecek ve kişi bilerek isteyerek zarar vermemiş olsa bile zararı tazmin etmek zorunda kalacaktır. Yine zararın varlığı ve miktarının tespiti bakımından mahkumiyet kararı verilmiş olsa da hukuk hakimi bu kararla da bağlı olmayacaktır. Nitekim hukuk hakimi ilgili suçun herhangi bir zarara yol açmadığından ötürü tazminata hükmetmeyebilir. Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuk hakiminin zararın miktarını serbestçe belirlemesine engel olmayacağı hususus unutulmamalıdır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesine göre; hukuk hakimi zarar verenin kusuru olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zarar miktarının belirlenmesi konusunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak Ceza Mahkemesi'nin mahkumiyet kararındaki, fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi olaya ilişkin kabul, hukuk hakimini de bağlar. Başka bir ifadeyle; Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi ve yerleşik yargıtay uygulamasına göre; hukuk hâkimi, ceza davasındaki kusur oranları ile bağlı değilse de, kesinleşen ceza mahkemesi kararıyla saptanmış maddi olgularla bağlıdır. Ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporu oran olarak olmasa bile kesinleşen maddi gerçeklikler bakımından hukuk mahkemelerini bağlayıcıdır. Örneğin haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin bir davada "6098 Sayılı TBK' nın 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olayın özelliği ve davalının suç teşkil eden eylemlerine bildirilen dilekçelere ilişkin tazminat istemi kapsamında dayanılması nedeniyle davalı hakkında açılan ceza dosyasının sonucunun kesinleşmesi beklenmeli ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmelidir." şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Nitekim ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Yine hukuk hakimi ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak mahkumiyet ve tesbit edilen maddi olgularla bağlıdır. Mahkemece yapılması gereken, ceza davalarında resen araştırma ilkesi gereğince taraflar ileri sürmese de tüm deliller toplanarak hüküm kurulacağı da gözönünde bulundurularak, ceza davalarında verilecek kararların kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp, kesinleşmemesi halinde kesinleşmesi beklenerek, ceza dosyaları kapsamı ile hukuk dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilip sonuca uygun bir karar verilmelidir.