
Yaralama Suçunda Maddi Manevi Tazminat Talebi
Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi- Yaralama tazminat konusu hakkında bilgi vermeden önce bazı hususların kısaca üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz.

İçindekiler
- 1.1 Kasten Yaralama Suçu ve Tazminat
- 1.2 Taksirle Yaralama
- 1.3 Yaralama Suçunda tazminat Talebi Nasıl Olur?
- 1.4 Yarlama Suçu Sonrası Ne Yapılmalı
- 1.5 Yaralama Tazminat Davası Avukatla Açılabilir Mi
- 1.6 Yaralama Tazminat Davası Zamanaşımı
- 1.7 Yaralama Suçunda Maddi Tazminat ve Manevi Tazminat Davası Nerede Açılır
- 1.8 Yaralama Suçunda Maddi Manevi Tazminat Yargıtay Kararı
Yaralama Suçunda Maddi Manevi Tazminat Talebi
Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi- Yaralama tazminat konusu hakkında bilgi vermeden önce bazı hususların kısaca üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz. Yaralama suçu kanunumuzda kasten yaralama ve taksirle yaralama olmak üzere iki farklı şekilde düzenlenmiştir.
Tazminat davası hakkında ayrıntılı bilgi için bize ulaşabilir yöneticilerimizle görüşebilirsiniz.
AYRINTILI BİLGİ İÇİN BİZE ULAŞIN. Diğer tazminat davası makalelerimizi okumak için tazminat hukuku başlıklı alanı ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.
Kasten Yaralama Suçu ve Tazminat
Kasten yaralama tazminat- Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Kasten yaralama suçunun;
- Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
- Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
- Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
- Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
- Silahla, İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamanın hangi durumlarda uygulanacağı kanunda düzenlenmiştir.
Kasten yaralama fiili, mağdurun;
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- Konuşmasında sürekli zorluğa,
- Yüzünde sabit ize,
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,neden olmuşsa, belirlenen ceza, bir kat artırılır.
Kasten yaralama fiili, mağdurun;
- İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- Yüzünün sürekli değişikliğine,
- Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, neden olmuşsa, belirlenen ceza bu sefer iki kat artırılır.
Kasten yaralamaya maruz kalmış olan kişi yaralama fiili basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek türden ise şikayet ile kasten yaralama eyleminde bulunacan kişi hakkında soruşturma başlatılacaktır. Kasten yaralama fiiline maruz kalan kişinin yaralandığı soruşturma sonucunda ispatlanmış ise yaralayan kişi ceza alacaktır. Ancak konumuz yaralama tazminat olduğu için yukarıdaki eylemlere maruz kalan kişiler yaralama eylemi nedeniyle yaralayan kişiye maddi zararları varsa maddi, manevi bir zararı varsa manevi tazminat davası açabileceklerdir.
Taksirle Yaralama
Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- Vücudunda kemik kırılmasına,
- Konuşmasında sürekli zorluğa,
- Yüzünde sabit ize,
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, neden olmuşsa, belirlenen ceza yarısı oranında artırılır.
Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- Yüzünün sürekli değişikliğine,
- Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, neden olmuşsa, belirlenen ceza bir kat artırılır.
Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
Yukarıda verilen bilgiler ışığında kişi yaralama eylemi sonucunda yaralayan kişiye karşı adli mercilere başvurabileceği gibi yine yaralayan kişiye karşı maddi ve manevi tazminat davası da açabilir
Yaralama Suçunda Tazminat Talebi Nasıl Olur?
Yaralama suçunda tazminat- Kişi ister kasten ister taksirle yaralamaya maruz kalsın yaralayan kişiye karşı tazminat davası açabilecektir. Yaralama eylemi ceza davasına konu edilmezse kişi yaralama eylemine karşı haksız fiil unsurlarının oluştuğunu ispat ederek hukuk mahkemelerinde dava açabilecektir. Eğer eylem ceza davasına konu olmuş ve sanık cezalandırılmış ya da seçenek yaptırımlar ile cezası ertelenmiş ancak suçlu olduğu sabit olmuşsa bu durumda yaralama eylemine maruz kalmış olan kişi yani yaralanan açmış olduğu hukuk davasında artık yaralandığını ispat etmek zorunda değildir. Çünkü ceza yargılaması sonucunda elde edilen maddi vakıalar sonucunda sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ve suçlu olduğu ispat edilmiştir. Sanığın suçu işlediği yani haksız fiil olan yaralama eylemini gerçekleştirdiği ceza yargılaması sonucu hüküm altına alındığından ötürü açılacak maddi veya manevi tazminat davalarında haksız fiil unsuru gerçekleşmiş olduğundan davalı yaralayan kişi aleyhine tazminata hükmedilebilecektir. Önemli olan husus yaralama fiili sonucunda sürecin profesyonel bir şekilde yönetilmesi işlemidir. Ceza davası açılmadan maddi ya da manevi tazminat davası da açılabilir. Açılan hukuk davasında ceza yargılaması bekletici mesele yapılabileceği gibi hukuk hakimi olayın ispatlandığını ve haksız fiilin ortaya çıktığına kanaat getirdiği durumun davacı tarafından ispat edildiğini anladığı takdirde davayı sonlandıracak ve davalı yaralayan şahıs aleyhine tazminata hükmedecektir. Yaralama fiilleri sonucunda kişinin maddi bir zararı ortaya çıkabilir. Örneğin yaralama eylemi soncunda kişi işine gidememiş, ücretsiz izin almış ya da serbest meslek erbabı ise işlerini kendi eliyle takip edemediğinden ötürü zarara uğramış, yaralama sonucunda hastane masrafları ortaya çıkmışsa mesela hastanede tedavi edildiğinden ötürü kalındığından dolayı ödemelerde bulunulmuş ise açılan maddi tazminat davasında bu hususların ispat edilmesi durumunda ve belgelenmesi koşulu ile kişi maddi tazminat davasında yapılacak iddiaların hukuki çerçevede ispatlanması hususu ile davasını kazanacak ve yaşamış olduğu maddi kayıpları yaralayan şahıstan alabilecektir. Örneğin bir kişi tartıştığı bir kiş tarafından darb edilmiş ve hastaneye kaldırılmış olsun. Hastaneye kaldırılması, hastanede gerçekleştirilen tedavi ve tıbbi müdahaleler sonucu hastaneye 1.000,00 TL ücret verdiği düşünüldüğünde yine hastanede geçirilen süre içerisinde yaşanan iş gücü kaybı sebebiyle iki aylık gelir elde edemediği ve aylık gelirinin 3.000,00 TL olduğu iki aylık 6.000,00 TL zararının bulunduğu, toplam zararının ise 7.000,00 TL olduğu varsayıldığında yaralayan kişiye karşı açılan haksız fiil tazminat davası sonucunda zararlar ispat edildiği oranda tazminata hükmedilecek hatta ve hatta kişi zararın ortaya çıktığı andan itibaren faiz de isteyebilecektir.
Yukarıda izah edilen hususlar tamamen maddi tazminat içindir. Kişi yaralama eylemi sonucunda manevi tazminat davası da açabilecektir. Kişi yaralama eylemi ile acı çekmiş olabilir, toplum önünde kendisini güçsüz hissetmiş acı elem keder ve ızdırab çekerek yaşama sevincini kaybetmiş duruma gelmiş olabilir. İşte bu tür durumlar ruhsal olarak kişinin zarara uğradığını soyut olarak bir zarar meydana geldiğini bizlere göstermektedir. Bu durumda kişi maddi bir zarara uğramamış olsa bile gözle görülmeyen ancak ruhsal olarak hissedilebilecek ve ruhi bir zarar yaşamış olabilir. İşte bu zararın giderilmesi durumuna hukukumuzda manevi tazminat denmekte olup bu zararın tazmini için açılan davalara da manevi tazminat davası denilmektedir. Manevi tazminat davası açmış olan yaralama eylemine uğrayan kişi yaralama eyleminin varlığlını ve bu durumun manevi olarak kendisini etkilediğini ve zarara uğradığını ispat ettiği takdirde lehine manevi tazminat hükmedilebilecek ve davalı yani yaralama eyleminde bulunan kişi belirli bir miktar parayı manevi taminat oalrak davacı zarar gören kişiye ödemek zorunda kalacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta manevi tazminat davasının kazanılabilmesi için haksız fiil eyleminin ispatı ve bu durumun kişide manevi bir zarar meydana getirdiğini ispatlaması hususudur. Kişi yaralama eyleminin varlığını ispat ettiği takdirde zaten bu durumun kişi üzerinde manevi bir sonuç doğurmayacağının beklenilmesi mümkün olmadığından mahkeme belirli bir miktar paranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verecek ve davacı yaralama eylemi sonucunda uğramış olduğu manevi zararı giderebilecektir. Tabiki manevi zararın parayla ölçülmesi beklenebilecek bir durum değildir. Ancak kişinin yaralama eylemi sonucu uğramış olduğu zararı en aza indirmek en azından içini soğutmasına bir miktar yardımcı olabileceği hususu değerlendirildiğinde davalının bu belirlenen manevi tazminatı ödemesi kaçınılmaz kalacaktır. Kimsenin manevi acısı parayla dindirilemez. Ancak davalının da bundan yarar sağlaması durumu düşünülemeyeceğinden bu zararın parasal olarak giderilmesi hukuk gereğidir. İyi bir manevi tamzinata hükmedilebilmesi için ise açılan yaralama tazminat davasında bu hususların dile getirilip mağduriyetin gerekçeli iddialar ile gözler önüne serilmesine bağlıdır. Bu yüzden yaralama tazminat için açılacak olan maddi tazminat ya da manevi tazminat davalarının alanından uzman tazminat avukatı tarafından takip edilmesi tavsiye olunur.
Yaralama tazminat davası Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak davadır. Davanın neredeki Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacağı hususu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 16. maddesine göre belirlenebilir. Davacı yaralanan kişi iken davalı taraf yaralama eyleminde bulunan kişi olacaktır. Yaralama tazminat davaları normalde 2 ve 10 yıllık zamanaşımlarına tabidir. Yaralama eylemi aynı zamanda suç niteliğinde bulunduğundan dolayı kişi ceza davası açarak sanığın cezalandırılmasını sağlamış ise aynı zamanda ceza zamanaşımı da devreye girecek ve kişi ceza zamanaşımına göre belirlenen süre içerisinde de dava açabilecektir.
Yarlama Suçu Sonrası Ne Yapılmalı
Yaralama suçu sonrasında kişi yaralama fiilinde bulunan faili Cumhuriyet Savcılığına şikayet edebilieceği gibi tazminat davası da açabilecektir. Yaralama fiilinde bulunan kişinin ceza davasında hürriyeti bağlayıcı bir ceza alması ya da en kötü ihtimalle en düşük bir ceza alması dahi yaralama tazminat davasında maddi tazminat ile manevi tazminata hükmedilmesine yol açabilecektir.
Yaralama Tazminat Davası Avukatla Açılabilir mi
Yaralama tazminat davasının avukat tarafından açılması daha doğru bir ifade ile yaralama suçunun mağduru olan kişinin dava takibini bir avukata yaptırması hatta bu avukatın tazminat davası avukatı olarak tazminat davası alanında uzman bir avukat olması tavsiye olunmaktadır. Bu tür davalarda zarar gören kişi zararının tamamını gidermek için bütün kanuna hakim olmalı davanın tüm sürecini kusursuz bir şekilde yürütmelidir.
Yaralama Tazminat Davası Zamanaşımı
Yaralama fiili bir haksız fiildir. Bu yüzden haksız fiillerin kanunda düzenlenmiş zamanaşımına tabidir. Haksız fiillerde zamanaşımı faili ve zararı öğrenilmesinden itibaren 2 yıl her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu bakımdan yaralama fiiline maruz kalan kişi davasını iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde derhal dava açmalıdır. Burada kanun bir hususa daha değinmiş ve bizce çok yerinde bir hususu dile getirmiştir. Buna göre; tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Anlaşılacağı üzere yaralama suçundan dolayı kişi ceza yargılamasına tabi olacağından ve yaralama suçunda zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan yaralama tazminat davası da 8 yıl içerisinde açılabilecektir. Ancak ceza davası açılması ve kişiden şikayetçi olunması son derece önemlidir. Nitekim basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralamalarda soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır. Mağdur şikayetçi olmasa dahi tazminat davasını yine de açabilir. Ancak hem şikayetçi olunması hem de tazminat davası açılması davanın seyri ve sonucu bakımından oldukça önemlidir. Ayrıca kişilerin cezasız kalmamaları ve suçlunun cezasını çekmesi bakımından da vicdanları soğutucu bir durumu bulunmaktadır.
Yaralama Suçunda Maddi Tazminat ve Manevi Tazminat Davası Nerede Açılır
Yaralama suçunda maddi tazminat ve manevi tazminat davası eğer kişinin kendisi tarafından haksız fiil gereği ortaya çıkmış ise genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak bir davadır. Yaralama suçunda ortaya çıkacak tazminat taleplerinin zarara göre belirleneceği unutulmamalıdır.
Yaralama Suçu Tazminat Davası Nerede Açılır
Yaralama suçu tazminat davası aynı zamanda bir haksız fiil olduğundan mütevellit davanın açılacağı yetkili mahkeme buna göre belirlenebilecektir.
- haksız fiilin işlendiği
- zararın meydana geldiği
- gelme ihtimalinin bulunduğu yer
- ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de dava açılabilir.
Yaralama Suçunda Avukata Nasıl Vekalet Veririm
Yaralama suçundan doğan maddi ve manevi tazminat taleplerinin karşılanması çok önemli bir dava türüdür. İddiaların ve savunmların hukuki gerekçelerinin hakime iyi bir şekilde izah edilmesi şarttır. Bu bakımdan yaralama suçunda maddi manevi tazminat davasında avukata vekalet verilmesi tavsiye olunur. Tazminat davası avukatına vekalet verilmesi için noterden avukatın bilgileri ile birlikte bir vekalet çıkartılmalı çıkartılan vekalet tazminat davası avukatına verilmeli, tazminat davası avukatı vekaleti mahkemeye sunarak tüm dava sürecini takip edebilmelidir.
Yaralama Suçunda Maddi Manevi Tazminat Yargıtay Kararı
Yaralama suçunda maddi manevi tazminat- DAVA : Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/10/2014 gününde verilen dilekçeyle haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12/07/2016 tarihli kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR :
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava; taksirle yaralama eylemi nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının sevk ve idaresindeki 07 S 0172 plakalı kamyoneti ile stabilize yoldan müvekkil ...'un sevk ve idaresindeki 07 BLD 37 plakalı motosikletin seyir yolu olan ana yola kontrolsüz çıktığını, müvekkilinin davalının sevk ve idaresindeki kamyonete çarpmamak için fren yapması akabinde motosikleti ile devrildiğini ve yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, bu süreçte müvekkilinin bedensel ve ruhsal açıdan yıprandığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; olayda davalının kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davacının manevi zarar gördüğünün sabit olması, olay tarihi itibariyle paranın satın alma gücü ve manevi tazminatın niteliği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'nden alınan 23/03/2016 tarihli raporda özetle; davalı sürücü ...'in yönetimindeki kamyonet ile olay mahallinde bulunan stabilize alandan taşıt trafiğini kontrol etmeksizin hatalı ve tehlike tevlit eder tarzda yola çıkış yaparak motosiklet sürücüsü davacının seyir durumunu tehlikeye düşürdüğü, dikkatsiz, özensiz ve nizamlara aykırı hareket etmiş olduğu gerekçesiyle %70 oranında asli kusurlu olduğu, davacı sürücü ...'un ise, yönetimindeki motosiklet ile yola gereken dikkati vermemiş, hızını ve seyir durumunu mahal şartları ve yol durumuna göre ayarlamayıp dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olmakla %30 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Şu halde; olayın meydana gelmesinde tarafların kusur durumu, olay tarihi ve diğer ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminat fazla olup, mahkemece kabul edilen manevi tazminat yönünden matematiksel olmamak üzere uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve bu durum bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, T.C.YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2018/1428 K. 2019/5127 T. 7.11.2019
DAVA : Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/11/2014 gününde verilen dilekçeyle kasten yaralama eylemi nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 05/11/2015 tarihli kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile aralarında, çocuklarının kavga etmesi nedeniyle önceye dayalı husumet bulunduğunu, olay tarihinde davalının sopa ile omuzuna ve başına vurmak suretiyle kendisini yaraladığını belirterek uğradığı manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı ise, iddiaların yerinde olmadığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; dava dilekçesinde davacı tarafından meydana gelen yaralama olayı nedeniyle köyün terk edildiğinin ileri sürüldüğü, fakat taraflar arasında geçmişe dayalı husumetin olduğu, iddia edilenin aksine davacının çalıştığı baraj inşaatının durması nedeniyle olaydan üç dört ay sonra köyünü terk ettiği, tüm bu hususlar birlikte dikkate alındığında manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; tarafların olay tarihinde aralarında yaşanan geçmişe dayalı husumet nedeniyle tartıştıkları ve davalının, davacının omuzuna ve başına vurmak suretiyle davacıyı yaraladığı, ... 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014/69 esas sayılı dava dosyasında davalının bu eylem nedeniyle mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, davacının ise dava dilekçesinde söz konusu bu yaralama eylemi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davacının manevi tazminat istemini davalının kendisini yaralaması nedenine dayandırdığı, mahkemece bu husus üzerinde durulmadan ve yaralama iddiasına ilişkin gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmakla, yukarıda yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/9592 K. 2018/6491 T. 24.10.2018
DAVA : Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 22/07/2014 gününde verilen dilekçeyle kasten yaralama nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/03/2016 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili Avukat ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların davacılar ... ve ...'a yönelik aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-)Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; müvekkilleri ile davalıların murisi arasında arazinin kime ait olduğu hususunda husumet bulunduğunu, olay günü davalıların murisi ... ve çocukları olan davalıların davacıların iş yerine geldiklerini, davalıların müvekkillerin murisi... ile davacılar ... ve ....'ı yaraladıklarını, davalıların ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/362 esas ve 2013/677 karar sayılı ilamı ile cezalandırılmalarına karar verildiğini belirterek davacıların uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davaya cevap vermişlerdir.
Mahkemece; davalıların kasten yaralama eylemlerinin ceza dosyası kapsamıyla sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya incelendiğinde; davalıların kasten yaralama eyleminin davacıların murisi ... ile davacılar ... ve ...'a yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde, davacılar ... ve ...'ın hem kendilerine hem de müteveffa babaları ...'a yönelik kasten yaralama eylemi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulundukları, davacılar ..., ... ve ...'ın ise müteveffa babaları ...'a yönelik kasten yaralama eylemi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulundukları görülmüştür.
Tartışılması gereken husus; mirasçıların, murise yönelik kasten yaralama eylemi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. maddesinde ‘‘Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.'' düzenlemesi mevcuttur.
Bu düzenlemeye göre öncelikle manevi tazminat istemek hakkı beden ve ruh tamlığı bozulmuş olan kişiye tanınmıştır. Bunun yanında bir yakınının uğradığı bedensel zarardan ruhsal yönden etkilenen kişiler de zarara uğrayandan bağımsız olarak manevi tazminat isteyebilirler. Ancak, bunun için yaralanma nedeni ile gerçekten kişisel yararların veya hakların doğrudan doğruya ağır bir biçimde zarara ve üzüntüye uğramış olması gerekir. Diğer bir anlatımla, bir kimsenin bedensel zarara uğramasından dolayı onun çok yakınlarından birisinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde zarara uğramışsa onun da manevi tazminat isteme hakkı vardır (HGK 26.04.1995 gün ve 1995/11-1995/403).
Şu halde, olay tarihindeki yasal düzenleme ve Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları dikkate alındığında mağdurun yakınları sadece ölüm ve ağır bedensel zarar halinde manevi tazminat isteminde bulunabileceğinden, davacıların müteveffa babalarının yaralanmasından dolayı yaralamanın derecesi dikkate alındığında manevi tazminat isteminde bulunmaları mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle; davacıların müteveffa babalarına yönelik yaralama fiilinden dolayı yaralanma derecesi dikkate alınarak manevi tazminat istemlerinin tümden reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA T.C.YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2016/6835 K. 2018/2428 T. 29.3.2018