Memur Disiplin Suçları ve Cezaları Nelerdir | Mil Hukuk & Danışmanlık

Memur Disiplin Suçları ve Cezaları Nelerdir
  • Anasayfa
  • Memur Disiplin Suçları ve Cezaları Nelerdir

Memur Disiplin Suçları ve Cezaları Nelerdir

Memur disiplin suçları ve cezaları - memur disiplin soruşturması- 657 sayılı devlet memurları kanununda düzenlenmiştir. İlgili kanunun 125'inci maddesinde tek tek hangi memur disiplin suçuna hangi disiplin cezasının

Memur Disiplin Suçları ve Cezaları Nelerdir

İçindekiler

Memur Disiplin Suçları ve Cezaları Nelerdir?

Memur disiplin suçları ve cezaları - memur disiplin soruşturması- 657 sayılı devlet memurları kanununda düzenlenmiştir. İlgili kanunun 125'inci maddesinde tek tek hangi memur disiplin suçuna hangi disiplin cezasının uygulanacağı kim tarafından ne kadar süre içerisinde verileceği belirtilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu kanunda yer alan disiplin suç ve cezalarının 657 sayılı kanuna tabi olan devlet memurlarına uygulanacak olmasıdır. Nitekim askerler, polisler ve jandarma genel komutanlığında çalışan personel bu kanunda yer alan disiplin suç ve cezalarına tabi olmayıp kendi disiplin kanun ve yönetmeliklerine tabidirler. (Jandarma ve Polis Disiplin Suçlarına ilişkin Jandarma Ve Polis Disiplin Suçları Nelerdir adlı makalemizi okuyabilirsiniz.) Nitekim jandarma genel komutanlığı ve polis teşkilatında çalışanların disiplin soruşturmaları ile disiplin kovuşturmaları 7068 sayılı genel kolluk disiplin hükümleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanuna uygun olarak yapılmaktadır. Yine jandarma genel komutanlığı haricinde Milli Savunma Bakanlığında görev yapan Kara Kuvvetleri mensubu subay astsubay uzman erbaş ve erlerin disiplin soruşturması ve disiplin kovuşturmaları ise Disiplin Kanununa göre düzenlenmiştir. Önemli bir durum ise Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan sivil memurların durumudur. Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan sivil memurlar ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yer alan disiplin soruşturması ve kovuşturmasına tabi olup Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununa tabi değildirler. Bu durumda Silahlı Kuvvetlerde çalışan sivil memurlara 657 saylı devlet memurları kanununda yer alan disiplin hükümleri uygulanacaktır. Örneğin Öğretmen disiplin soruşturması, Doktor disiplin soruşturması, öğretmen disiplin cezaları ile doktor disiplin cezaları 657 sayılı kanuna tabi olmaları durumunda bu kanun hükümlerine göre gerçekleştirilecektir. 657 sayılı kanuna tabi olan öğretmenler, doktorlar, sağlık memurları, hemşireler ve sair memurların disiplin soruşturması ve disiplin kovuşturmasına ilişkin tüm işlemler 657 sayılı devlet memurları kanunun 125'inci maddesi uyarınca gerçekleştirilecektir. 

Memur Disiplin Cezaları Nelerdir?

  • Memur Uyarma Cezası
  • Memur Kınama Cezası
  • Memur Aylıktan Kesme Cezası
  • Memur Kademe İlerlemesinin Durdurulması
  • Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası

Unutulmamalıdır ki; Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında jse bir derece ağır ceza verilir.

Disiplin Cezası Mahkeme Kararları

Memurluktan çıkarmaya ilişkin ayrıntılı bilgi için memurluğa etki eden suçlar nelerdir adlı makalemizi de okuyabilirsiniz. 

Memur Uyarma Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler ve İdari Mahkeme Uyarma Cezası Kararları

Memur Uyarma Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler- Aşağıda memur uyarma cezasını gerektiren disiplinsizliklerden bazılarına ilişkin Danıştay kararları verilmiştir.

Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak

Olayda, davacının usulsüz müracaat veya şikayette bulunduğu gerekçesiyle cezalandırıldığı, bu fiilinin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin birinci fıkrasının ( A ) bendinin ( a ) alt bendinde yer alan "Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak" fiili kapsamına girmediği anlaşıldığından, davacının fiilinin yanlış nitelendirilerek söz konusu filinin karşılığı olmayan Kanun hükmü uygulanmak suretiyle tesis edilen davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Öte yandan, davacının okul idaresi hakkında soruşturma açılması istemiyle adli ve idari makamlara şikayetçi olduğu, davaya konu cezanın okul müdürü tarafından verildiği anlaşılmakta olup, okul müdürünün disiplin amiri sıfatıyla ceza vermesi objektif ve tarafsız değerlendirmeyi olumsuz yönde etkileyeceğinden bunun sonucunda verilen disiplin cezasının da hukuka uygun olmayacağı tartışmasızdır. Bu duruma göre, yukarda belirtilen hususlar dikkate alınmadan davanın reddi yönünde hüküm kuran İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2012/10156 K. 2016/2184 T. 13.4.2016

Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının ...İl Milli Eğitim Müdürlüğü Yatırımlar ve Tesisler Bölüm Şefi olarak görev yaptığı dönemde, Yatırımlar ve Tesisler bölümündeki diğer çalışanlarla arasındaki uyumsuzluğun had safhaya ulaştığı iddiasına dair olarak hazırlanan soruşturma raporunda davacı hakkındaki iddianın sübuta erdiğinden bahisle getirilen teklif uyarınca davaya konu disiplin cezasının tesisi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda, soruşturma sırasında ifadesine başvurulan davacı ile aynı bölümde çalışan memur ..'nin ifadesinde, göreve başladığında davacının izne ayrıldığı, sonrasında kendisinin izne ayrıldığı, iddia konusunda çok fazla bir şey bilmediğini beyan ettiği, aynı bölümde memur olarak çalışan ....'nın ifadesinde, davacının "ben bilmem,başkasına sorun" ve benzeri ifadeler kullandığını beyan ettiği, ifadesine başvurulan şef ..''nin ise davacı ile aynı bölümde görev yapmadığı, davacının yerine şef olarak görevlendirildikten sonra bölüme geldiği, yine ifadesine başvurulan şube müdürü olarak görev yapan .. ifadesinde iddia ile ilgili kendisinin bizzat tanık olmadığını, duyduğunu, kendisinin davacı ile uyumsuzluğunun olmadığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı hakkındaki disiplin cezasına konu, Yatırımlar ve Tesisler bölümündeki diğer çalışanlarla arasındaki uyumsuzluğun had safhaya ulaştığı şeklindeki fiilinin her türlü şüpheden uzak biçimde ve net olarak ortaya konulamadığı, isnat edilen fiilin sübuta ermediği anlaşılmakta olup, disiplin cezası verilmesine dair davaya konu işlemde hukuka uyarlık ve bu işleme karşı açılan davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2012/6007 K. 2016/30 T. 19.1.2016

Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak

Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda, hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir. Bakılan davada, davaya konu disiplin cezasını veren ve disiplin amiri konumunda olan il sağlık müdürüne karşı davacı tarafından, 29.11.2010 tarihinde yapılan toplantıda kendisine karşı yüksek ses tonuyla konuşarak toplantı havasını gerdiği, toplantı maksadı olan eşgüdümü engelleyerek toplantıdan verim alınmamasına neden olduğu ve görevin işbirliği içinde yapılmasına aykırı davranışlarda bulunduğundan bahisle il sağlık müdürü söz konusu olaya dair olarak soruşturma yapılması için sağlık müdür yardımcılarından birini görevlendirilmek üzere valilik onayına sunduğu, görevlendirilen kişinin hazırladığı rapor sonucu getirilen teklif doğrultusunda yine bizzat il sağlık müdürü tarafından savunma alınarak davaya konu işlemi tesis ettiği anlaşılmakta olup, bu soruşturmanın açılmasını isteyen, bir başka ifadeyle davacıya isnat edilen fiilin muhatabı olan ve hakkında soruşturma yapılmasını isteyen kişi ile söz konusu soruşturma sonucu ceza veren kişinin aynı olması objektif ve tarafsız değerlendirmeyi olumsuz yönde etkileyeceğinden, davaya konu işlemde bu yönden hukuka uyarlık görülmemiştir. Bu duruma göre, yukarda belirtilen husus dikkate alınmadan davanın reddi yönünde hüküm kuran idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2012/1628 K. 2015/5003 T. 6.10.2015

Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak

Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının ( A ) bendinin ( a ) alt bendinde, "Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak," ( d ) alt bendinde ise "Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak" uyarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır. Dava dosyasının incelenmesinden; ...İli Kuşadası İlçesi Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesinde ...Öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacının, okul lojmanlarının tahsisinde evrak üzerinde bir takım oynamalar ve sonradan eklemeler olduğu iddiası ile okul idaresi hakkında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Valilik makamını atlamak suretiyle Bakanlık nezdinde mail yoluyla şikayette bulunduğu gerekçesiyle başlatılan soruşturma sonucunda getirilen teklif uyarınca 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının ( A ) bendinin ( a ) alt bendi uyarınca davaya konu uyarma cezası ile cezalandırıldığı ve bu cezanın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda, davacının usulsüz müracaat veya şikayette bulunduğu gerekçesiyle cezalandırıldığı, bu fiilinin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin birinci fıkrasının ( A ) bendinin ( a ) alt bendinde yer alan "Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak" fiili kapsamına girmediği anlaşıldığından, davacının fiilinin yanlış nitelendirilerek söz konusu filinin karşılığı olmayan Kanun hükmü uygulanmak suretiyle tesis edilen davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Öte yandan, davacının okul idaresi hakkında soruşturma açılması istemiyle adli ve idari makamlara şikayetçi olduğu, davaya konu cezanın okul müdürü tarafından verildiği anlaşılmakta olup, okul müdürünün disiplin amiri sıfatıyla ceza vermesi objektif ve tarafsız değerlendirmeyi olumsuz yönde etkileyeceğinden bunun sonucunda verilen disiplin cezasının da hukuka uygun olmayacağı tartışmasızdır. Bu duruma göre, yukarda belirtilen hususlar dikkate alınmadan davanın reddi yönünde hüküm kuran İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2012/10156 K. 2016/2184 T. 13.4.2016

Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : … İdare Mahkemesi'nin … tarihli ve E:…. sayılı kararında, Danıştay Onikinci Dairesinin 07/04/2016 tarihli ve E:2012/9702, K:2016/2000 Sayılı bozma kararına uyularak; soruşturma raporu ve eklerinin incelenmesinden, davacıya isnat edilen fiillerin davacının yokluğunda cereyan ettiği, soruşturma dosyasında bulunan tüm tanık ifadelerinin soyut ve sübjektif değerlendirmelerden ibaret olduğu, davacıya atfedilen hiçbir somut suçlama bulunmadığının görüldüğü, bu durumda davacının, üzerine atılı “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak fiilini işlediği hususunun sübuta ermediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak işlemin iptaline karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Harçlar Kanun'u 13/j bendi uyarınca harçtan muaf olunmasına karşın Mahkemece harcın davalı idareye yüklenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının klinik şefi olarak birimin birinci derece amiri olduğu, klinik sekreterinin klinik şefinin talimatına aykırı hareket edemeyeceği, sekreterin davacının talimatı ile kartvizitini verdiği, Mahkemece her ne kadar soruşturma dosyasında bulunan tüm tanık ifadelerinin soyut ve sübjektif olduğu belirtilmiş ise de, tanık ifadelerinin somut beyenlardan ibaret olduğu, soruşturma raporu ile davacı hakkında ileri sürülen fiillerin sübuta erdiği, işlemin mevzuata uygun olarak tesis edildiği ileri sürülmektedir.T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2018/565 K. 2019/3157 T. 29.4.2019

Memur Kınama Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler ve İdari Mahkeme Kınama Cezası Kararları

Memur Kınama Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler- Aşağıda memur kınama cezasını gerektiren disiplinsizliklerden bazılarına ilişkin Danıştay kararları verilmiştir.

Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında kusurlu davranmak

Olayda; konu ile ilgili incelemeye İl Milli eğitim Müdürlüğü'nün 07/05/2014 tarihli ve 1810371 Sayılı emirleri ile başlandığı, yapılan inceleme sonucunun 14/05/2014 tarihli rapor ile sunulduğu, anılan rapor ile ..... İlkokulu/Ortaokulunda uygulanan ve incelemenin konusu bölümünde sözü edilen yabancı dil kurslarının yapıldığının belirlenmesi üzerine durum hakkında Milli Eğitim Bakanlığından görüş istenmesi üzerine cevaben gönderilen görüş yazısı uyarınca Edirne Valiliği tarafından 15/07/2014 tarihli soruşturma emrinin verildiği, anılan emre istinaden hazırlanan soruşturma raporunda davacının izin almaksızın İngilizce kursu düzenlediği hususunun sübuta erdiği sonucuna varıldığı ve davacının bu eyleminin 657 Sayılı Kanun'un 125/B-a maddesi kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Bu durumda; okullarda kendi öğrencileri için haftalık ders çizelgesinde belirtilen saatler dışında ve/veya hafta sonu derslere takviye amacıyla verilecek kursların valilik izni ile yapılabileceğine ilişkin düzenlemenin 05/07/2014 tarihinde yapılan değişiklik ile anılan Yönetmeliğe eklendiği ve anılan değişikliğin 01/09/2014 tarihinde yürürlüğe gireceği anlaşıldığından davacının anılan yabancı dil kurslarını açtığı ve bu kapsamda soruşturma yapıldığı esnada mevzuatta izin alınması gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir. T.C. DANIŞTAY 8. DAİRE E. 2015/10805 K. 2019/806 T. 7.2.2019

Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak

Davacının, çalıştığı okul müdürünün eşinin hastalığı sebebiyle izin aldığını öğrenmesi üzerine, "benim de kedim kustu sabahleyin" dediği ve bu ifadeyi kullanması sebebiyle davaya konu disiplin cezasıyla cezalandırıldığı görülmüş ise de, davacının sözünün, amirine karşı değerlendirilecek bir saygısızlık olmaması, davacının sözünün kişi belirtmeksizin soyut bir ifade olması karşısından davacı hakkında tesis edilen disiplin cezası işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. davacının sözünün, amirine karşı değerlendirilecek bir saygısızlık olmaması, davacının sözünün kişi belirtmeksizin soyut bir ifade olması karşısından davacı hakkında tesis edilen disiplin cezası işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı ve Onanmasına karar verilmiştir.
T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2012/8989 K. 2015/6542 T. 7.12.2015

Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak

Dava dosyasının incelenmesinden; 2012 yılı Şubat ayında istifa ederek görevinden ayrılan davacının, ... Devlet Hastanesi'nde uzman doktor olarak görev yaptığı 15.09.2011 tarihinde, saat 07.00 dolaylarında kendisinin kullandığı araç ile yolcu otobüsünün çarpışması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kaza sonrasında olay yerinde alkolmetreye üflemeyi reddettiği, Tatvan Devlet Hastanesinde müşahade altına alındığı ve burada da alkolmetreye üflemediği ve kan vermek istemediği, kimden alındığı belli olmayan bir kanın polis memurlarına teslim edildiği, daha sonra davacıdan alkol muayenesi için alınan kan örneğinin Uzm. Dr. ..., Opr. Dr. ... isimli doktorlarla birlikte Hemşire ..., Hemşire ... ve pansumancı ... tarafından tetkik için laboratuara götürülmesi esnasında kanın başka bir kan ile değiştirilerek "delilleri gizleme, karartma ve yok etme" suçlamasıyla ilgili olarak gözaltına alınmaları ve polis ve savcı nezaretinde alman kan örneğinden 53 promil alkol çıkması ile ilgili olarak başlatılan soruşturma sonunda düzenlenen 29.09.2011 tarihli ve 76/4 Sayılı raporda özetle, alkollü şekilde araç kullanmak suretiyle kaza yaparak, alkometreye üflemeyerek, istenildiği zaman kan vermeyerek memuriyet vakarına yakışmayan tutum ve davranışlar sergilediğinden bahisle, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C- ( ı ) maddesi uyarınca aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması yönünde teklif getirildiği, bu teklif doğrultusunda davacının, 657 Sayılı Kanun'un 125/C- ( ı ) maddesi uyarınca 1/15 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda, davacının, alkollü şekilde araç kullanmak suretiyle kaza yaptığı, alkometreye üflemediği ve istenildiği zaman kan vermediği şeklinde sübut bulan fiillerinin Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte bulunduğu sabit olmakla birlikte, söz konusu eylemin doktorluk görevi ile ilgisi bulunmadığı ve anılan fiilerin mesai saatleri dışında gerçekleştiği de göz önüne alındığında, "hizmet dışında" gerçekleştiğinin kabulü gerekmekte olup, söz konusu fiilin "hizmet içinde" gerçekleştiğinden bahisle aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına dair işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak

Dosyanın incelenmesinden, davacının koordinasyonunda vergi haftası etkinlikleri çerçevesinde ...Fen Lisesinde davacı, vergi dairesi müdürü ve gelir müdürü vekilinin katılımıyla bir konferans düzenlendiği, 25.2.2009 günü saat 14:00'da yapılacak olan konferansa davacının katılmadığı, disiplin amiri olan defterdar tarafından davacıya görevlendirilmesine rağmen konferansa katılmamasının nedenlerinin sorulduğu, davacı tarafından rahatsız olduğunun beyan edilmesi üzerine, davaya konu işlemle, "saat 14:20 sularında hizmetli personelce sevk kağıdı imzalattırılarak aynı gün saat 18:13'te hastaneye giriş yapıldığı, hastaneye giriş saati dikkate alındığında program gereği verilen görevin yerine getirilmediği, göreve başladığından bu yana, benzer tutum ve davranışlar sergilemesi üzerine hem sözlü hem de yazılı olarak uyarıldığı, buna rağmen idarenin huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmaya yönelik uyumsuz, idareye meydan okur ve başına buyruk fevri davranışları devam ettiğinden" bahisle davacıya kınama cezası verildiği, bu cezaya yapılan itirazın reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bakılan uyuşmazlıkta, davacı hakkında soruşturma açılıp tarafsız bir soruşturmacı tayin edilmeksizin doğrudan savunmasının alındığı ve disiplin amiri tarafından cezanın verildiği görülmektedir. Bu duruma göre, soruşturma açılmadan, bağımsız bir soruşturmacı tayin edilmeden ve cezaya konu fiili her yönüyle ve şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konulmadan tesis edilen edilen davaya konu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C.
DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2012/1345 K. 2015/5905 T. 12.11.2015

Memur Aylıktan Kesme Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler ve İdari Mahkeme Aylıktan Kesme Cezası Kararları

Memur Aylıktan Kesme Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler- Aşağıda memur aylıktan kesme cezasını gerektiren disiplinsizliklerden bazılarına ilişkin Danıştay kararları verilmiştir.

Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek

Bakılan olayda, davacı hakkında disiplin cezasına dayanak yapılan madde kapsamında değerlendirilebilecek somut bir görevlendirme yapılmamış olmasının yanı sıra davacının, görev yeri olarak belirlenen ve başkaca hiçbir personelin bulunmadığı ve atıl durumda bulunduğu ifade edilen ... regülatörüne 20.9.2010 tarihinde gitmediğine dair tesis şefi tarafından tutulan ve sadece kendisi tarafından imzalanmış olan 21.9.2010 tarihli tutanak dışında başkaca hukuken geçerli somut bir tespit bulunmadığı, buna karşın davacının, görevlendirmesinin hukuka aykırı olduğunu ve somut hiçbir görevinin bulunmadığını belirtmekle birlikte görevi başında olduğunu savunduğu görülmektedir. Bu durumda, davacının 657 Sayılı Kanun'un 125/C-(b) maddesi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte bir fiilinin her türlü şüpheden uzak biçimde ve net olarak ortaya konulamadığı, bu sebeple davacının 1/15 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına dair davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2012/3540 K. 2015/7051 T. 22.12.2015

Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda; hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan, soruşturmada tanık olarak ifade veren ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir. Dava konusu olayda soruşturma raporu ve eki belgelerinden incelenmesinden, soruşturma esnasında 10.04.2014 tarihinde davacının üst disiplin amiri olan ve dava konusu işlemi tesis eden İlçe Milli Eğitim Müdürü E. B. 'ın tanık sıfatıyla ifadesine başvurulduğu, disiplin hukukunun yukarıda belirtilen ilkeleri ışığında tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan kişinin disiplin amiri sıfatıyla disiplin cezasına konu işlemi tesis edemeyeceği, öte yandan soruşturma raporunun tahlil ve münakaşa kısmında davacıya isnat edilen eylemlerin 657 Sayılı Kanun'un 125/C- ( e ) kapsamında olduğu belirtildikten sonra sonuç kısmında davacının aynı Kanun'un 125/C- ( d ) maddesi uyarınca cezalandırılmasının önerildiği ve bunun üzerine 125/C- ( d ) maddesi uyarınca disiplin cezasına konu işlemin tesis edildiği görülmekte olup, davacıya isnat edilen eylemlerin 125/C- ( d ) maddesi kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, bu hususun da işlemi hukuken sakatladığı sonucuna ulaşılmıştır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2015/2920 K. 2019/585 T. 4.2.2019

Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak

Bu durumda, aralarında eskiye dayalı bir husumet bulunduğu anlaşılan davacı ile mahalle muhtarı arasındaki tartışma ve karşılıklı hakaret dışındaki eylemlerin, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C- ( ı ) maddesinde yer alan, hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği; davacının, muhtar ile yaşadığı tartışmanın başlamasına kimin sebep olduğunun ve muhtara hitaben "sen .., ..." şeklinde hakaret ettiğinin ise Kur'an kursu kursiyerleri ile mescit inşaatında çalışan cami cemaatinden tanıkların çelişkili beyanları nedeniyle şüpheye yer bırakmaksızın kesin olarak ortaya konulamadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir. Kararın Bozulmasına... T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2015/2468 K. 2019/3436 T. 8.5.2019

Kasıtlı olarak verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak

Dava konusu uyuşmazlıkta, gerek dava dosyasına ekli evraklar ve gerekse soruşturma raporu ekinde yer alan evrakların incelenmesinden, 16.08.2013 tarihinde toplanan Mera Komisyonunda il müdürü olarak imzası bulunan davacının, firmanın talebinin kabulüne karar verilerek tahsis amacı değişikliğine neden olduğu ve bu karar sonrasında firmanın mera işgaline başladığı, 04.02.2014 tarihli Bakanlık ve İl Müdürlüğü çalışanları tarafından yapılan inceleme neticesinde ..işgalinin bulunduğuna ilişkin raporun hazırlanması üzerine bu raporun Mera Komisyonuna sunulduğu, ancak 14.02.2014 tarihli davacının da katıldığı toplantıda her hangi bir karar alınamadığı ve işgalin devam ettiği, 28.02.2014 tarihinde tekrar toplanan komisyon 16.08.2013 tarihli komisyon kararını iptal etmesi üzerine işgalin sonlandırıldığı, 2012/15 Sayılı Başbakanlık Genelgesine rağmen davacının da imzasının bulunduğu 16.08.2013 tarihli komisyon kararı ile işgalin başladığı, 04.02.2014 tarihinde Bakanlık tarafından yapılan inceleme sonucunda işgalin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının 16.08.2013 tarihinde aldıkları mera komisyon kararı ile işgale sebep olduğu, ve bu işgalin Bakanlık tarafından yapılan denetime kadar devam ettiği açık olduğundan kasıtlı olarak verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmadığı gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2015/3389 K. 2019/1050 T. 14.2.2019

Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak

Bakılan uyuşmazlıkta, davacı hakkında yürütülen soruşturma sonunda davacıya isnat edilen eylemlerin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesi kapsamında olduğu belirtilerek aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, ancak davacının hangi sübut bulan eyleminin karşılığı olduğu belirtilmeksizin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(c) maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği, her ne kadar idare mahkemesince bu hususun sehven yapıldığı kabul edilerek işlemi sakatlar mahiyette görülmediği belirtilmiş ise de, disiplin hukuku hükümleri ve bilhassa tekerrür kurumu açısından değerlendirildiğinde, bu hususun dava konusu işlemi hukuken sakatladığı anlaşıldığından, davacının 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C- (c) maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2014/547 K. 2017/7070 T. 21.12.2017

Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda; hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan, soruşturmada tanık olarak ifade veren ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir. Dava konusu olayda soruşturma raporu ve eki belgelerinden incelenmesinden, soruşturma esnasında 10.04.2014 tarihinde davacının üst disiplin amiri olan ve dava konusu işlemi tesis eden İlçe Milli Eğitim Müdürü E. B. 'ın tanık sıfatıyla ifadesine başvurulduğu, disiplin hukukunun yukarıda belirtilen ilkeleri ışığında tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan kişinin disiplin amiri sıfatıyla disiplin cezasına konu işlemi tesis edemeyeceği, öte yandan soruşturma raporunun tahlil ve münakaşa kısmında davacıya isnat edilen eylemlerin 657 Sayılı Kanun'un 125/C- ( e ) kapsamında olduğu belirtildikten sonra sonuç kısmında davacının aynı Kanun'un 125/C- ( d ) maddesi uyarınca cezalandırılmasının önerildiği ve bunun üzerine 125/C- ( d ) maddesi uyarınca disiplin cezasına konu işlemin tesis edildiği görülmekte olup, davacıya isnat edilen eylemlerin 125/C- ( d ) maddesi kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, bu hususun da işlemi hukuken sakatladığı sonucuna ulaşılmıştır. T.C.
DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2015/2920 K. 2019/585 T. 4.2.2019

Memur Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler ve İdari Mahkeme Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezası Kararları

Memur Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler- Aşağıda memur kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren disiplinsizliklerden bazılarına ilişkin Danıştay kararları verilmiştir.

Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, bu ilkeler gözetilmeden verilen cezalarda tarafsızlık ilkesi zedelenecektir. Olayda, davacı hakkında 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının tesis edildiği 04/12/2013 tarihli disiplin kurulu toplantısına başkanlık eden kişinin aynı zamanda bu işleme yapılan itirazın görüşüldüğü 31/01/2014 tarihli yüksek disiplin kurulu toplantısına da başkan olarak katılıp oy kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması ile cezalandırılmasına ilişkin işlemi tesis eden disiplin kurulu başkanının, disiplin cezasına yapılan itirazı karara bağlayan Yüksek Disiplin Kuruluna başkanlık yaparak oy kullanması tarafsızlık ve objektiflik ilkeleri ile bağdaşmadığından, disiplin hukuku ilkelerine aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2015/2273 K. 2019/2074 T. 20.3.2019

Özürsüz ve kesintisiz 3 - 9 gün göreve gelmemek

Dosyanın incelenmesinden; ... kontrol memuru olarak görev yapan davacının, eşinin babasının 30.5.2010 tarihinde vefat ettiği, bu sebeple davacının 31.5.2010-4.6.2010 tarihleri arasında herhangi bir yazılı veya sözlü izin almadan işe gitmediğinin tespiti üzerine yapılan soruşturma sonucunda getirilen teklif doğrultusunda, 26.10.2010 tarihli ve 2010/238 Sayılı işlem ile, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (D) bendinin (b) alt bendi uyarınca ve bir alt ceza uygulanarak 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bakılan olayda; her ne kadar davacının 31.5.2010-4.6.2010 tarihleri arasında işe gitmediği hususu sabit olsa da, söz konusu tarihlerde işe gitmemesinin eşinin babasının vefatından kaynaklandığı, geçerli bir mazereti olan davacının bu mazereti sebebiyle işe başladığı tarihte izin talebinde bulunduğu, ayrıca 657 Sayılı Kanun'un 104. maddesinde 6111 Sayılı Kanun ile yapılan ve 13.2.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişiklikle; memurların kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü hâllerinde istemi üzerine yedi gün izin verileceği düzenlemesinin getirildiği görülmektedir. Bu durumda; geçerli bir mazereti sebebiyle işe gidemediği ve işe başladığı tarihte mazeretini de belirtmek suretiyle izin talebinde bulunduğu açık olan davacının, 657 Sayılı Kanun'un 104. maddesinde 6111 Sayılı Kanun ile yapılan ve 13.2.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişiklikle lehine yapılan düzenleme de göz önününe alındığında, mazeretsiz olarak 5 gün boyunca işe gitmediğinden bahisle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (D) bendinin (b) alt bendi uyarınca ve bir alt ceza uygulanarak 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına dair davaya konu işlemde hukuka uyarlık, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C.DANIŞTAY 12. DAİRE E.2012/4436 K. 2015/6001 T. 18.11.2015

Görev İle İlgili Çıkar Sağlama

Sayılı soruşturma raporu kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda, Karayolu Taşıma Yönetmeliği'ndeki devir hükümlerine aykırı olarak yapılan yaklaşık yüzon devir işlemi içerisinden, ifadesinde bu işlemler için para verdiğini iddia eden iş sahiplerinden yirmiikisinin, ifadesine başvurulamayan iş sahiplerinden de onbeşinin işleminin davacının şifresi ile yapılmış olması, iş sahiplerinin para verdiğini ifade ettiği kimseler arasında davacının ismi bulunmasa da şube müdür vekili G.Y.'nin suçunu itiraf ettiği ifadesinde, davacının zaman zaman usulsüz taşıt ilavesi ve yetki belgesi yenileme işlemlerini yapması için kendisine talimat verdiği, bahse konu usulsüz işlemler nedeniyle maddi bir menfaat elde ettiğini düşünmemekle birlikte siyasi anlamda veya çevre kazanma anlamında büyük ölçüde kazanımları olduğu yönündeki ifadesi ve 657 Sayılı Kanun'un 125/D- ( c ) maddesinde ifade edilen çıkar sağlama fiilinin, maddi çıkar dışındaki menfaatleri de kapsadığı hususları göz önüne alındığında davacının, söz konusu usulsüz işlemler nedeniyle çıkar sağladığı sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. Kararın bozulmasına...T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2015/1662 K. 2019/3434 T. 8.5.2019

Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek

Davalı ...Valiliği'nin temyiz dilekçesi ve eklerinden; soruşturma raporunda, davacının, elden aldığı beyannameleri sisteme girerek ürettiği tahakkuk fişleri vs gibi belgelerin de gerçeğe aykırı belge statüsünde olduğundan bahisle 657 Sayılı Kanun'un 125/D-(f) maddesi uyarınca gerçeğe aykırı rapor ya da belge düzenlemek fiilini işlediği gerekçesiyle de kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasının önerildiği, İl Disiplin Kurulunun 10.09.2014 tarihli ve 16 Sayılı kararı ile öneri doğrultusunda karar verildiği, davacının 29.09.2014 tarihli dilekçeyle anılan cezaya itiraz ettiği, Gelir İdaresi Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 01.12.2014 tarihli ve 2014/17 Sayılı kararı ile, davacının disiplin cezası gerektiren fiilinin beyannamelerin manuel olarak sisteme girilmesi olduğu ve bu fiili nedeniyle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesi uyarınca aylıktan kesme cezası verildiği, bu cezanın da yetkili disiplin amiri tarafından verildiği gerekçesiyle itirazın kabulüyle 3 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar İdare Mahkemesince; davacının 62 adet araca ait ÖTV beyannamelerini manuel olarak sisteme girerek usulsüz giriş yapması ve bu beyannameler sonucunda tahakkuk fişlerinin yine sistemden oluşturulması fiillerinin tek bir fiil olduğu, tek fiil nedeniyle davacıya ikinci bir disiplin cezası verilmesinin hukuka uygun olmadığı gerekçesi ile dava konusu işlem iptal edilmişse de; yukarıda anılan Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının kaldırıldığı, davacının tek fiiline tek ceza verildiği görüldüğünden dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak

Davacının da aralarında bulunduğu, resmi okullarda görev yapan bazı öğretmenlerin çalışma izni olmadan ... Dershanesi K. Şubesinde çalıştırıldığından bahisle söz konusu dershanenin onbeş gün süre ile geçici olarak kapatılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; ...2. İdare Mahkemesi'nin 19/12/2012 tarihli ve E:2012/518, K:2012/1456 Sayılı kararı ile adı geçen öğretmenlerin söz konusu dershanede daimi olarak ve para karşılığında çalıştığı yönündeki iddiaların kesin olarak ortaya konulamadığı, bu nedenle soruşturmanın eksik incelemeye dayandığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve bu kararın Danıştay ...Dairesinin 17/05/2018 tarihli ve E:2013/1484, K:2018/2671 Sayılı kararı ile onandığı görülmektedir. Bu durumda; dava konusu işlemin dayanağı olan disiplin soruşturmasında; davacının üzerine atılı, resmi okulda görevli iken çalışma izni olmadan dersanelerde derse girerek ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak suçunu işlediği hususunun, şikayet edilen dershane ile rekabet içerisinde olan başka bir dershane işletmecisi ve aynı dershanede çalışan kardeşi ile şikayet edilen dershane ile husumeti bulunan eski çalışanının ifadeleri ve denetmenlerce tutulan tutanak dışında bu iddiaları destekleyici öğrenci ifadeleri, davacıya ders karşılığı para ödendiğine ilişkin bilgi ve belgeler vb. somut ve objektif delillerle ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının üzerine atılı disiplin suçunu, her türlü şüpheden uzak, somut, kesin, yeterli ve inandırıcı delillerle, tam bir vicdani kanaat oluşturacak şekilde ortaya koyamayan eksik soruşturmaya dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, bu işleme karşı açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2014/29 K. 2018/4956 T. 7.11.2018

Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D- ( j ) maddesinde, belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak fiil, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmesini gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
Aynı maddenin devamında, geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanın uygulanabileceği hükmü yer almaktadır. Anayasa'nın 125. maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde, "takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez" kuralına, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ikinci maddesinin ikinci fıkrasında da, "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." kuralına yer verilmiştir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabileceği düzenlemesinin idareye alt ceza verilmesi konusunda bir zorunluluk yüklemediği, ilgililerin geçmiş hizmetleri, olumlu çalışmaları ile ödül ve başarıları gözönüne alınarak bir alt cezanın uygulanıp uygulanmaması konusunda takdir yetkisi tanıdığı açıktır. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler karşısında; söz konusu yetkinin kullanılması açısından idarenin yargı kararıyla yönlendirilmesine veya takdir hakkına müdahale edilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu durumda; İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; davacıyla ilgili olarak, geçmiş hizmetleri ve sicil durumu göz önünde bulundurularak davacıya bir alt ceza verilip verilmeyeceği hususunun değerlendirilip tartışılmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2015/5189 K. 2019/1439 T. 27.2.2019

Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek

Dosyanın incelenmesinden, müdür yardımcısı N.T.'nin 04.02.2009 tarihinde kayda alınan şikayet dilekçesinde; davacının 02.04.2009 tarihinde, kendisini odasına çağırarak usta öğretici ek ders bordrolarını istediğini, kendisinin de dosyayı verdikten sonra ''tamam çık odamdan'' dediğini, odadan tam çıkarken aniden yanına gelerek kapıyı kapattığını, kendisine ''sana burayı zehir edeceğim, sen görürsün, dünyayı sana dar edeceğim'' diyerek bacağına tekme attığını belirttiği, bu iddialara ilişkin davacı hakkında başlatılan soruşturma sonucunda, davacının 04.02.2009 tarihinde N.T.'ye ''tamam çık odamdan'' dediği ve odadan tam çıkarken aniden yanına gelip kapıyı kapatarak kendisine ''sana burayı zehir edeceğim, sen görürsün, dünyayı sana dar edeceğim'' diyerek tehdit ettiği fiilinin sübuta erdiğinden, maiyetindeki personele kötü muamelede bulunduğundan bahisle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D-(l) maddesi, yine 04.02.2009 tarihinde N.T.'nin bacağına tekme atarak, şiddet uyguladığı ve kaba davranışlarda bulunduğu fiilinin sübuta erdiğinden, maiyetindekilere karşı küçük düşürücü ve aşağılayıcı fiil ve hareketlerde bulunduğundan bahisle aynı Kanun'un 125/D-(d) maddesi uyarınca ayrı ayrı 'bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası' ile cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının, 02.04.2009 tarihinde N.T. ile arasında yaşandığı ileri sürülen olayla ilgili olarak iki ayrı disiplin cezası ile cezalandırıldığı görülmekte ise de; davacı ile N.T. arasında gerçekleştiği ileri sürülen şikayete konu eylemlerin birbirini izlediği, aynı zaman diliminde gerçekleştiği ve eylemler arasında kopukluk olmadığı görülmektedir. Bu durumda davacının benzer ve birbirinin sonucu olan eylemlerinin tek bir eylem olarak değerlendirilmesi ve böylece yaptırımların birleştirilerek hakkında tek bir ceza uygulanması gerekirken, her birinin ayrı birer fiil olarak nitelendirilmesi ve cezaların birleştirilmeyip her bir fiil için ayrı ayrı disiplin cezası önerilerek, her biri için ayrı bir disiplin cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu durumda dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2017/599 K. 2017/4803 T. 12.10.2017

Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak

Davacı hakkında yine devam eden bir yargılamada, davacının Ağrı İli Patnos Seçmen Kütük Bürosu Zabıt katibi olarak görev yaparken ilçe seçim kurulu başkanı ... aleyhine psikolojik taciz iddiasıyla 14.10.2010 tarihinde İş Mahkemesinde dava açtığı, dava dilekçesinde kullandığı bazı ifadeler sebebiyle hakkında disiplin soruşturması açıldığı, soruşturmacı tayin işlemini bizzat İlçe seçim kurulu başkanı ...'nin yaptığı ve soruşturmacı tarafından hazırlanan raporun ...'ye teslim edilip, ... tarafından hazırlanan ve görüşünü eklediği soruşturma raporunun Disiplin Kurulu'na verildiği, bu rapor sonucunda davacının 657 Sayılı Kanun'un 125/D-l maddesi uyarınca bir yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırıldığı ve bu işlemin iptali yolunda Diyarbakır 2. İdare Mahkemesince verilen 28.1.2013 tarih ve E:2011/1293, K:2013/80 Sayılı kararın, Dairemizin 27.1.2014 tarih ve E:2013/6163, K:2014/140 Sayılı kararıyla onanmasına karar verildiği görülmektedir. Davacı tarafından işlenildiği iddia edilen her iki eylemin de yakın tarihlerde meydana geldiği ve bu eylemler sebebiyle davacı ile ilçe seçim kurulu başkanı ... arasında bir husumet söz konusu olduğu, davacı hakkında soruşturmacı tayininde bulunan ve hazırlanan soruşturma raporlarında imza ve kişisel görüşü bulunan ...'nin taraf konumunda bulunduğu olayla ilgili değerlendirmeyi objektif bir şekilde yapması ve davacının lehine olabilecek hususları da dikkate alarak sağlıklı bir sonuca varması olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda; davacı ile arasında husumet olan kişi tarafından tesis edilen işlemler üzerine davacının bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasında, objektiflik ve tarafsızlık ilkesine aykırılık sebebiyle hukuka uygunluk görülmemiştir. T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2014/6689 K. 2015/5538 T. 22.10.2015

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler ve İdari Mahkeme Memuriyetten Çıkarma Cezası Kararları

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasını Gerektiren Disiplinsizlikler- Aşağıda devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren disiplinsizliklerden bazılarına ilişkin Danıştay kararları verilmiştir.

Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek

Öte yandan Devlet memurluğundan çıkarma cezasını vermeye yetkili makam tarafından, davacının hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fiillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını öğrenmesi sağlanarak, savunma yapmasına imkan tanınması hukuken zorunlu bulunmakla birlikte, olayda belirtilen zorunluluğa aykırı olarak 657 Sayılı Kanun'un 129. maddesinde yer alan soruşturma evrakını inceleme, tanık dinletme, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma haklarının bulunduğunun hatırlatılmadığının tespit edildiği, dolayısıyla, davacının savunma hakkının kısıtlandığı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 129/2. maddesi uyarınca son savunma alınmadan disiplin cezası verildiği anlaşıldığından, bu nedenle tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda; dava konusu işlem ile örtüşmeyen savunma istem yazısının yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca kabul edilebilir bir savunma istem yazısı olmadığı ve verilen cevabın da bir savunma olarak kabul edilemeyeceği açık olduğundan, savunma hakkı kısıtlanarak disiplin cezası verilmesinde hukuka uyarlık, işin esasına girilerek verilen davanın reddine ilişkin idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.T.C. DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2016/8164 K. 2018/3644 T. 5.10.2018

Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak

Ayrıca, ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle ya da delil yetersizliğinden dolayı beraat eden memurun eylem, tutum ve davranışlarının başka bir disiplin suçu kapsamına girmesi halinde, disiplin hukuku yönünden başka bir disiplin cezası ile cezalandırılmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Bir memura isnat olunan disiplin cezasına konu fiillerin, Türk Ceza Kanunu mucibince de cezalandırılmasının gerekli olması durumunda, disiplin cezası hakkında karar verilmesi için mevcut deliller yeterli görülmeyerek ceza mahkemesi kararına ihtiyaç duyulduğu kanaati hasıl olmuşsa, disiplin cezasına konu fiilin hukuki denetiminden önce ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir. Olayda, disiplin cezasına konu fiilin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç olması nedeniyle, davacı, "zimmet" suçundan yargılandığı davada ...4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen ../../2015 tarih ve E:2013/193, K:2015/210 Sayılı kararla 2 yıl, 2 ay, 20 gün hapis cezasına mahkum edilmiş olup, bu kararın temyiz aşamasında olduğu ve henüz kesinleşmediği görülmektedir. Bu durumda, İdare Mahkemesi tarafından, ceza yargılaması neticesinde verilecek karar kesinleştikten sonra disiplin cezasına konu fiillerin işlenip işlenmediği konusunda değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, bu yönde bir araştırma yapılmadan verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir. Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

İşlenen Suç Nedeniyle Devlet Memurluğundan Çıkarma

Suç işlenmesi nedeniyle devlet memurluğundan çıkarılma- Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesince; olayda; davacıdan 09.08.2016 tarihli yazı ile 657 Sayılı Kanun'un 130. maddesi uyarınca savunmasının istenildiği, ancak davacıdan anılan Kanun'un 129. maddesi kapsamında hakları hatırlatılarak, son savunması alınmadan Yüksek Disiplin Kurulunca Devlet memurluğundan çıkarma cezası verildiği anlaşıldığından, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-(g) maddesi uyarınca hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacının, 657 Sayılı Kanun'un 129/2. maddesinde yer alan hakları hatırlatılmadan, sadece 130. maddeye dayanılmak suretiyle, neticede usulüne uygun son savunması alınmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, işlemin iptaline, Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğuna ilişkin kural gereğince davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Olayda, Yüksek Disiplin Kurulu'nun 09.08.2016 tarihli ve 8452834 Sayılı ve "savunma istemi" konulu yazısı ile davacıya isnat edilen fiiller yazılarak savunmasını Bakanlığa sunmasının istendiği, belirtilen sürede savunmasını yapmadığı takdirde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı uyarısının yapıldığı, bu yazının davacıya 18.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından 23.08.2016 tarihli dilekçeyle yazılı savunmasının verildiği ve savunmasında 657 Sayılı Kanun'un 129. maddesinde yer alan soruşturma evrakını inceleme, tanık dinletme, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma taleplerinde bulunmadığı, ayrıca 21.12.2016 tarihli Yüksek Disiplin Kurulu işleminin, davacının dosyası ile Yüksek Disiplin Kurulu'na sunmuş olduğu savunmasının birlikte değerlendirilmesi sonucu tesis edildiği görülmüştür. Savunma istem yazısının Yüksek Disiplin Kurulunca yazılmış olması, davacının 657 Sayılı Kanun'un 129. maddesinden kaynaklanan haklarını kullanmak yönünde bir istemde bulunmadığı ve işlem tesis edilirken davacının savunmasının da dikkate alındığı gözetildiğinde, idarece tesis edilen işlemlerde davacının savunma hakkına herhangi bir kısıtlamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davanın reddi yönündeki Ankara 12. İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, işlemin davacının savunma hakkının kısıtlanarak tesis edildiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü, İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve işlemin iptali yolundaki temyize konu Bölge idare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.T.C.
DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2019/2855 K. 2019/5696 T. 9.9.2019

Memurluğa etki eden suçlar için ayrıca memurluğa etki eden suçlar başlıklı makalemizi de okuyabili

1