Cebir Suçu (TCK 108)

Cebir Suçu (TCK 108)

Mil Hukuk, Cebir Suçu (TCK 108) Konusunda Deneyimli Avukatlarıyla Hakkını Araman İçin Burada. Size Adil Bir Savunma Sunuyoruz. İhtiyacınız Olan Yardım Bizde!

Cebir Suçu (TCK 108)

Cebir Suçu (TCK 108)

Genel Açıklama

Ceza Hukuku/Cebir suçu Türk Ceza Kanunun 108’inci maddesinde düzenlenmiştir.

Cebir Suçu Türk Ceza Kanunun "Hürriyete Karşı Suçlar" başlıklı yedinci bölümünün altında 108’inci maddesinde düzenlenmiştir. Cebir suçu, failin bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması durumunda oluşmaktadır. Farklı bir ifade ile failin, fiziki olarak zor kullanarak kişinin özgür iradesi ve davranışlarını kontrol altına alması ve onun üzerinde zorlayıcı etki ile bir şeyi yapmasını ya da yapmaması cebir suçuna vücut vermektedir. Cebir suçunun cezası ile ilgili maddede kasten yaralama suçundan verilecek cezanın üçte birinden yarısına kadar arttırılarak hükmedileceği düzenleme altına alınmıştır. 

Cebir Suçunda Korunan Hukuksal Yarar

Cebir suçu “hürriyete karşı suçlar” bölümünün altında düzenlenmiş olup suç ile korunan hukuksal yarar mağdurun özgür iradesi ile karar verme ve bu karar doğrultusunda hareket etme özgürlüğüdür. Nitekim yüksek yargı da, hükmün amacının bireyin karar ve hareket özgürlüğünün her türlü saldırılara karşı korunması olduğunu ifade etmiştir.   

Cebir Suçunda Fail

Cebir suçunda fail açısından herhangi bir özellik aranmamış olup herkes bu suçun faili olabilmektedir. Ancak cebir suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi durumunda somut olayın özelliklerine göre farklı suç tipleri oluşabilecektir. Buna göre; fail zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisi olup da bu yetkinin sınırını aşmışsa “zor kullanma yetkisinin sınırının aşılması suçu”, fail kamu görevlisi olup da nüfuzunu kötüye kullanmak suretiyle karşı tarafı bir yarar elde etmeye zorlamışsa “icbar suretiyle irtikap suçu” oluşacaktır.

Kamu görevlisi olan failin cebir suçunun işlenmesi sırasında görevi gereği elinde bulundurduğu araç ve gereçleri suçun işlenmesinde kullanmışsa TCK m.266 kapsamında ceza ağırlaştırılacaktır. Bunun yanı sıra, herhangi bir fail tarafından cebir kullanılarak mağdurun malının ele geçirilmesi sağlanmışsa “yağma suçu" oluşacaktır. 

Cebir Suçunda Mağdur

Cebir suçunun mağduru açısından da herhangi bir özellik aranmamaktadır. Cebir suçunun mağdurunun tehdit suçundan farklı olarak kendisine yönelen eylemin sonuçlarını anlayabilecek ve algılayabilecek düzeyde olması şartı aranmamaktadır. Cebrin yöneldiği kişi veya kişilerin, belirli veya belirlenebilir olması yeterlidir. 

Cebir Suçunda Maddi Unsur

Cebir Suçu Türk Ceza Kanunun 108’nci maddesinde tek fıkra halinde düzenlenmiş olup Cebir suçunun maddi unsuru bir kişiye karşı “cebir uygulamak”tır. Cebir suçu salt hareket suçu olduğundan dolayı failin amacına ulaşıp ulaşmaması ya da mağdurun cebir eylemi sonrası failin isteği doğrultusunda hareket edip etmemesi suçun tamamlanması açısından herhangi bir şey değiştirmez.

Kısacası failin belirli bir durumun gerçekleşmesi yani koşulun yerine gelmesi için cebire başvurmuş olması suçun tamamlanması açısından yeterlidir.

Bu kapsamda cebir suçunun maddi unsuru, fail tarafından mağdura yönelik “cebir uygulanması” ve bu eylemin bir “koşul”a bağlı olması olarak iki başlık altında inceleyebiliriz. 

Cebir; Mağdurun karşı koymasını güçleştiren veya direncini ortadan kaldıran bedene yönelik fiziki etkiyi cebir olarak tanımlayabiliriz. Cebir eylemi, bedene yönelik olması gerekmekte ancak bedene temas zorunluluğu aranmamakta olup mağdurun o an var olan karşı koyma direncini ortadan kaldırmaya yönelik olduğu gibi sonrasında gerçekleşecek direnci ortadan kaldırmaya yönelikte olabilir. Yeter ki failin eylemi mağdurun iradesini zorlamaya elverişli olsun.

Eğer failin eylemi mağdurun iradesini ortadan kaldırmaya elverişli değilse cebir suçu oluşmayacaktır. Bunun yanı sıra failin cebir eylemi direkt mağdura yönelik olabileceği gibi mağdurun yakınlık duyduğu üçüncü bir kişiye karşı da olabilir.     

Koşul ise, failin mağdurun iradesine aykırı olarak belirli bir davranışta bulunmasına zorlamasıdır. Burada dikkat edilmesi gereken failin mağdurdan yapılması ya da yapılmaması istenen şeyin haksız olması zorunluluğudur. Nitekim fail hakkı olan bir işin yapılması ise cebire başvuruyorsa cebir suçu değil somut olayın özelliğine Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenen diğer suç tipleri oluşacaktır. 

Cebir Suçunda Manevi Unsur

Cebir suçunun manevi unsuru failin eyleminin genel kastla işlenmiş olmasıdır. Daha doğru bir ifadeyle failin kastının, cebir eylemine ve mağdurun bir eylemi yapma, yapmama yani iradesi haricinde hareket etmeye yönelik olması gerekmektedir. Failin eyleminin mağdurun iç huzurunu bozmaya yönelik olması ve yani özgür iradesini yönlendirmeye yönelik olmasının haricinde acı çektirmeye ya da sağlığının bozulmasına yönelik olması durumunda cebir suçu değil kasten yaralama suçunun oluşacağı göz ardı edilmemelidir. 

Cebir Suçu ve Cezası (TCK 107)

Cebir Suçu Türk Ceza Kanunun 108’de tek fıkra olarak ve failin bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Buna göre Cebir suçunun cezası faile kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunacaktır.

Cebir suçunun faili başlığı altında da dile getirdiğimiz üzere failin kamu görevlisi olup da suçun oluşması sırasında yerine getirdiği kamu görevi sebebiyle kendisine teslim edilen araç ve gereçleri kullanarak cebir eylemini gerçekleştirdiyse verilecek ceza TCK madde 266 kapsamında arttırılacaktır.   

Cebir Suçunda Teşebbüs 

Cebir suçu salt hareket suçu olduğundan yani suçun tamamlanması için netice aranmamaktadır. Bu sebeple cebir suçuna teşebbüsün varlığı icra hareketlerinin kısımlara bölünür olup olmadığına bağlı olarak belirlenir. Cebir suçunun tamamlanması için mağdurun istenilen eylemi yapmış olması ya da yapmaması şartı  cebir eyleminin gerçekleşmesi durumunda suç tamamlanmış olacaktır. Bu nedenle eğer icra hareketleri bölünebiliyorsa Cebir suçuna teşebbüsten ceza verilecek aksi durumda teşebbüs hükümleri uygulanamayacaktır. 

Cebir Suçu Şikayet Süresi

Cebir suçunun şikayet süresi daha farklı bir ifadeyle cebir suçunda zamanaşımı süresi Türk Ceza Kanununda düzenlenen diğer suçlarda olduğu gibi suçun şikayete tabi olup olmadığına bağlı olarak değişmektedir. Bu kapsamda cebir suçu şikayete tabi olmadığından herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Ancak unutulmaması gerekir ki suç şikayete tabi olmasa da fail hakkında soruşturma yapılabilmesi için dava zamanaşımı süresi olan 8 yıl içerisinde soruşturmaya başlanılması gerekmektedir. Aksi durumda dava zamanaşımı gerekçesiyle soruşturma yapılamayacaktır.

Cebir Suçunda Adli Para Cezası

Adli Para Cezası mahkemeler tarafından hükmedilen para cezası olup doğrudan hükmedilebileceği gibi seçenek yaptırım olarak adli para cezası da verilebilmektedir. Bunun yanı sıra eğer koşulları uygunsa hapis cezası adli para cezasına çevrilebilmekte ayrıca kanunda suçun cezası hem hapis cezası hem de adli para cezası olarak düzenlenebilmektedir. Bu kapsamda adli para cezasına çevirme; kasten işlenen suçlarda bir yıl ve altındaki hapis cezalarına alternatif bir yaptırım olarak düzenlenmiştir.

Cebir suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 108’inci maddesinde belirtilen halleri varlığı sonucunda yapılan yargılama neticeten verilen hapis cezasının Adli Para Cezasına Çevirme imkanı bulunmaktadır. 

Cebir Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu; sanığın üzerine atılı suçtan dolayı yapılan yargılama neticesinde hükmedilen cezanın, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması ve diğer koşulların varlığı halinde açıklanmayarak sanığın 5 yıl boyunca denetimli serbestliğe tabi tutulmasıdır.

Cebir suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararının uygulanıp uygulanamayacağı yargılama neticesinde verilecek hapis cezası süresine ve kanunun aradığı diğer koşulların varlığının değerlendirilmesine bağlı olduğundan ve cebir suçundan dolayı verilen cezanın açıklanmasının geri bırakılması mümkündür.

Cebir Suçunda Uzlaşma

Ceza Hukuk kapsamında uzlaştırma; şikayete bağlı olan suçlar ve bunlarla birlikte kanunda tek tek sayılan suçların, fail ve mağdurlarını bir araya getirerek ceza mahkumiyeti sonucuna ulaşmadan dosyanın kapatılmasını amaçlayan bir kurumdur. Uzlaştırma sırasında fail ve mağdur karşılıklı anlaşma sağlarsa, dosya soruşturma aşamasındaysa takipsizlik, kovuşturma aşamasındaysa düşme kararı verilerek kapatılmaktadır. Uzlaşma kurumunun tanımından da anlaşılacağı üzere şikayete bağlı suçlarda uzlaşma mümkün olduğundan Cebir suçunda uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. 

Cebir Suçu Devlet Memurluğuna Engel midir?

Cebir suçundan alınan cezasının devlet memurluğuna etki edip etmeyeceği konusunda 657 sayılı kanunun 48’inci maddesinde yer alan düzenlemeye bakmak gerekmektedir. Zira 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48’inci maddesinde devlet memurluğuna başvuracak kişilerin hangi nitelikleri taşıdığı ve memuriyetleri sürecinde de hangi niteliklere sahip olması gerektikleri kanun koyucu tarafından düzenleme altına alınmıştır.

Maddede cebir suçu katalog suçlar içinde yer almasa da bu suçtan dolayı 1 yıl veya daha fazla ceza alarak haklarında mahkumiyet kararı verilen devlet memurlarının kamu görevinden çıkarılmasına memur adaylarının ise adaylık işlemlerinin sonlandırılmasına sebebiyet vereceği açıktır. 

Bu kapsamda belirtmekte fayda vardır ki; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve özel kanunlar çerçevesinde cebir suçu her ne kadar katalog suçlar içerisinde yer almasa da devlet memurluğuna ilk girişte güvenlik soruşturması aşamasında yahut devlet memurluğuna devamı sırasında kişilerin almış olduğu cezanın süresi gerekçe göstererek memuriyetle ilişiğini takdir yetkisini kullanarak kesebilmektedir. Bu durumda ise idari davalar konusunda uzman idari dava avukatından yardım almanızı tavsiye ederiz. 

Cebir Suçu Uzman Erbaş Olmaya Engel midir?

Cebir suçu 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunun 12’nci maddesinde düzenleme altına alınan katalog suçlar içerisinde sayılmamış olup bu suçtan dolayı mahkum olanlar uzman erbaş olmaya engel gözükmese de, cebir suçundan dolayı hakkında yapılan yargılama neticesinde verilen otuz günden daha fazla süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya hükmedilmesi adaylar açısından işlemlerinin sonlandırılması, görevdeki personel açısından ise kurumla ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğuracaktır.

Sözleşme feshi durumunda ya da adaylar açısından adaylık işlemlerinin sonlandırılması durumunda uzman erbaş sözleşme feshi iptal davası ya da güvenlik soruşturması iptal davası açılması gerekmektedir. Bu tür davalarda daha doğru ifade ile uzman erbaş sözleşme feshi iptali ya da uzman çavuş sözleşme feshi iptali davasında önemli olan gerekçeli olarak savunmaların yapılması, alanında uzman bir idari dava avukatı ile çalışması, sözleşme fesih sebebinin hukuka aykırı olduğunun mahkemeye hukuki bir dille dile getirilmesidir.

Cebir Suçu Türk Silahlı Kuvvetlerinde Subay Astsubay Olmaya Engel midir?

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda görevdeki personel ve adaylarda aranılacak nitelikler kapsamında cebir suçu katalog suçlar içerisinde yer almamakta olup yargılama neticesinde verilen otuz günden daha fazla süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya hükmedilmesi adaylar açısından işlemlerinin sonlandırılması görevdeki personel açısından ise Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma kararı sonrası kurumla ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğuracaktır.

Cebir Suçunda Görevli Mahkeme

Türk Ceza Kanunun 108’inci maddesinde düzenlenen cebir  suçunda görevli mahkeme suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesidir. 

Cebir Suçunda Maddi ve Manevi Tazminat

Cebir suçunun mağduru, failin eylemi sebebiyle uğramış olduğu zararın yanı sıra eylem sebebiyle maruz kaldığı zararı maddi ve manevi tazminat davasına konu edebilir. Mağdurun uğramış olduğu maddi zararın somut olarak tespiti ile Maddi tazminat belirlenecek olup manevi tazminat miktarınının belirlenmesi için somut olayın kişi üzerinde bıraktığı elem, keder, üzüntü, psikolojik etki gibi bir çok husus değerlendirilerek manevi zarar tespit edilecektir. Bu kapsamda yapılan yargılama neticesinde Cebir suçundan yargılanan sanık hakkında hükmedilen cezanın yanı sıra maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmek için alanında uzman tazminat davası avukatı yardımıyla hukuk mahkemelerinde dava açması gerektiğini tavsiye etmekteyiz. 

Cebir Suçu Dilekçesi Örneği

(Suçun İşlendiği Yer) CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

MÜŞTEKİ   : Ad Soyad, TC Kimlik Numarası, Adres

VEKİLİ       : Av. Emre ASAN / Av. Bilgehan UTKU- Cevizlidere Mahallesi Mevlana Bulvarı No:221 YILDIRIM Kule kat:15 No:142 Çankaya/ANKARA

ŞÜPHELİ   : Adı Soyadı - Biliniyorsa; TC Kimlik Numarası, Adresi

SUÇ            : Cebir Suçu 

SUÇ TARİHİ: …/…/…

SUÇUN İŞLENDİĞİ YER :

KONU: Şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılmasına karar verilmesi talepli şikayet dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:

  1. Açıklamalar kısmında öncelikle şüphelinin biliniyorsa kimlik bilgileri dile getirilerek şikayete konu olayın nasıl gerçekleştiği, 
  2. Somut olayın nasıl gerçekleştiği detayları ile anlatılmalı,
  3. İddiaların ispatı açısından hangi delillerin olduğu ifade edilmeli,
  4. Dilekçe ekinde verilecek belgelerin neler olduğu dile getirilmeli 
  5. Son olarak “Müvekkil, bu olaydan mağdur olup şüpheli hakkında şikayet olma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.” Şeklinde talep dile getirilmelidir. 

HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK ve ilgili her türlü mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Tanık, fotoğraflar, kamera kayıtları, mesajlar, yemin, faturalar ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçeler ile şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve kamu davası açılması açılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekileten talep ederiz.

Müşteki Vekili

Av. Emre ASAN / Av. Bilgehan UTKU

İmza

1