Memur Disiplin Soruşturması Aşamaları Nelerdir | Mil Hukuk & Danışmanlık

Memur Disiplin Soruşturması Aşamaları Nelerdir

  • Anasayfa
  • Memur Disiplin Soruşturması Aşamaları Nelerdir

Memur Disiplin Soruşturması Aşamaları Nelerdir

memur disiplin soruşturması genel bir ifade olup çatı bir kavramdır. Ülkemizde genel kapsamlı disiplin soruşturmasına ilişkin düzenleme olmadığı gibi soruşturma usul ve esaslarına ilişkin bir kanun da yoktur.

Memur Disiplin Soruşturması Aşamaları Nelerdir

İçindekiler

Memur Disiplin Soruşturması Aşamaları Nelerdir?

Memur disiplin soruşturması genel bir ifade olup çatı bir kavramdır. Ülkemizde genel kapsamlı disiplin soruşturmasına ilişkin düzenleme olmadığı gibi soruşturma usul ve esaslarına ilişkin bir kanun da yoktur. Sadece kendine özgü özel kanunlarda disiplin suç ve cezalarına ilişkin hususlar yer almakta ancak bunlar da dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Nitekim disiplin hukukuna ilişkin herhangi bir usul hukuku da bulunmamakta olduğundan disiplin hukukuna ilişkin ilkeler idare hukuku ve ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler ışığında değerlendirmeye tabi olmaktadır. Bu bakımdan idare hukukunun ve ceza hukukunun kavramlarının ve ilkelerinin iyi bir şekilde analiz edilmesi şarttır. Disiplin soruşturması aslında disiplin hukukunun bel kemiğini oluşturmakta ve aynı ceza davalarındaki soruşturma aşaması gibi yol haritasını oluşturmaktadır. Ancak burada bir hususa dikkat edilmesi şarttır. Bunlardan birisi 657 sayılı kanuna tabi olan devlet memurları için ayrı usul ve şartlar, 7068 sayılı kanuna tabi olan jandarma personeli ve polisler için ayrı usuller 6413 sayılı kanuna tabi olan subay, astsubay ve uzman çavuşlar için ayrı usuli şartların mevcut olduğudur. Çünkü yukarıda da değindiğimiz üzere tek bir disiplin hukukuna ilişkin usul ve esaslar bulunmamakla birlikte ayrı ayrı dahi usul kanunu bulunmamaktadır. Bundan mütevellit memurlar için düzenlenen disiplin suç ve cezaları ile savunma süreleri ve uygulamalarıyla 7068- 6413 sayılı kanunlarda yer alanlar farklılık gösterebilmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (A), (B), (C), (D) ve (E) bentlerinde uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve kamu görevinden çıkarma cezalarını gerektiren eylemler sayılmıştır. Böylelikle, karşılaşılabilecek her türlü davranış ve eylemin Kanunda sınırlı olarak sayılmış olduğu söylenemez. Kanunda sayılan bu eylemler örnek kabilinden olup sanığın eylemi Kanunda belirtilmiş olan eylemlere birebir uymuyorsa; sanık hakkında, yaptığı eylemin nitelik ve ağırlık itibariyle benzer olanları ile aynı tür disiplin cezaları verilir.

Memur Disiplin Soruşturma İzni Verilmesi

Memur disiplin soruşturmasında öncelikli olarak soruşturmaya başlanmadan soruşturma izninin verilmesi şarttır. Disiplin soruşturma izni olmadan disiplin soruşturmasına başlanılamaz. Aksi durum bozma nedenidir. Zira disiplin soruşturmasında öncelik disiplin soruşturma izni verilmesidir. Soruşturma izni olmadan yapılan her türlü işlem hukuka aykırılık teşkil edecektir. Bu husus bütün memurlar için geçerlidir. İster 657 sayılı kanuna ister 7068 sayılı kanuna isterse 6413 sayılı kanuna tabi olunsuz soruşturma izni verilmeden soruşturmaya başlanılamaz.

Disiplin Soruşturmacısının (Muhakkik) Atanması

Disiplin soruşturma izninin hukuka uygun olarak verilmesinden sonra disiplin amiri tarafından soruşturmacı atanmalıdır. Ancak bu soruşturmacının bağımsız bir soruşturmacı olması, amirin direktifleri dışında bir soruşturmacının olması, bağımsız ve tarafsız olması şarttır. Aksi durum hukukun aradığı usulün yerine getirilmesine karşılık esasen hukuka aykırı işlem yapıldığını ortaya çıkartacaktır. Nitekim aranan şart soruşturma izni sonrası soruşturmacının atanması iken bu şart gerçekleşmiş olmasına karşın şarttan beklenen fayda yerine getirilmemiş olacak ve tarafsızlık ile bağımsızlık ilkeleri ihlal edilmiş olacaktır. 

Disiplin amirince soruşturmacı tayin edilmeden ve usulüne uygun bir soruşturma yapılmadan doğrudan doğruya savunma alınarak verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.Danıştay 8.D. Esas: 1996/1793 ; Karar :1997/1778

Herhangi bir disiplin soruşturması açılmaksızın, doğrudan disiplin amirince savunması alınarak kişi hakkında aylıktan kesme cezası ile tecziye edilmesi hukuka aykırıdır. Danıştay 10.D. Esas: 1987/2100 ; Karar :1989/2239

Bunu da Bil; Memuriyete Engel Suçlar İçin Aşağıdaki Videomuzu İzleyebilirsiniz.

Disiplin Soruşturmacısının Soruşturmaya Başlaması

Disiplin soruşturmacısı disiplin amiri tarafından bağımsız ve tarafsız olacak şekilde atandıktan sonra disiplin soruşturmacısı yani muhakkik olayı soruşturmaya başlar. Soruşturmacı her türlü bilgi belge ve evrağı toplamaya, tanıkların ve soruşturulanın ifadesini almaya ilgili yerlere yazı yazarak olayı aydınlatmaya yetkili ve görevlidir. Disiplin soruşturmacısının talepleri yerine getirilmek zorundadır. Disiplin soruşturmacısı başlamış olduğu soruşturmayı hukuk çerçevesinde ve hukuka uygun delilleri toplayarak devam ettirmeli ve sonlandırmalıdır. Disiplin soruşturmacısı, disiplin amirinin emir komutasında olamaz, onun direktiflerini yerine getiremez bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedeleyecek her türlü işlem ve eylemden kaçınır. 

Soruşturmayı açan disiplin amiri, soruşturma onayında kimin hakkında soruşturma açtığını ismen ifade etmeli ve soruşturma konusunu somut olarak belirtmelidir. İsnat edilen suçun 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin hangi bendi kapsamında değerlendirileceğinin ifade edilmemesi gerekir. Soruşturma açıldığında fail bilinmiyorsa; soruşturmacının faili belirlemesinden sonra, ismen hakkında soruşturmanın sürdürülebilmesi için disiplin amirinden yazılı onay alınması gereklidir.

Disiplin Soruşturmacısının Delilleri Toplaması

Disiplin soruşturmacısı soruşturulan kişinin leh ve aleyhine olan her türlü hukuka aykırı olmayan delili toplamakla mükelleftir. Sadece soruşturulanın aleyhine olanları değil lehine olanları da toplar. Disiplin soruşturmacısı aynı savcılık makamı gibi bir ruha bürünmeli ve soruşturma usul esasları bakımından soruşturulanın haklarını da gözetmelidir. Nitekim soruşturmacı bir taraf olmamalıdır. Anlaşılacağı üzere kamunun yararını kollarken kişi yararını da düşünmeli dengeyi sağlayacak bir şekilde soruşturmayı yürütmeli ve ona göre bir sonuca varmalıdır. Aksi durum soruşturulan kişinin aleyhine hususlar doğuracaktır ki bu durum da hukuk düzeni tarafından korunmamaktadır.

Evrak İncelemesi 

Delil Toplaması ve Değerlendirmesi,

 İfadelerin Alınması,

Özlük Durumunun Araştırması,

(Ödül, başarı belgesi vb.)

Sonuç Çıkarma.

Soruşturma konusu olay hakkındaki evrakın incelenmesi, delillerin toplanması ve ilgili mevzuat hükümlerinin dikkatle değerlendirilmesi büyük önem taşır. Bu sebeple, olayı veya iddiaları açıklığa kavuşturabilecek her türlü delilin eksiksiz toplanmasına, şikâyetçi ya da itham edilenler tarafından incelenmesi istenilen kayıt, belge ve diğer delillerin tamamının incelenip değerlendirilmesine gereken önem gösterilmelidir. Değerlendirmeye alınmayanların ise değerlendirilmesine neden gerek görülmediği hususuna raporda açıklık getirilmelidir.

Disiplin Soruşturmacısının İfade Alması

Soruşturmada, olayın aydınlığa kavuşturulabilmesi bakımından alınacak ifadeler de büyük önem taşır. Varsa önce şikâyetçi veya muhbir dinlenir. Şikâyetçi veya muhbir çağrıldığında, dilekçesi/beyanı kendisine gösterilmek suretiyle imzanın kendisine ait olup olmadığı sorularak ifadesinin alınmasına başlanmalı, kendisinden olayın meydana geldiği yer, zaman, nasıl gerçekleştiği ve varsa görgü tanıklarının bulunup bulunmadığı sorulmalıdır. Ancak şikâyet veya ihbarda yer alan iddialar yeterince açık ise soruşturmanın sağlıklı sonuçlandırılması için önce şüphelinin ifadesi de alınabilir.

Disiplin amirinin bizzat yaptığı suç tespiti nedeniyle açılan disiplin soruşturmasında, bu konudaki tespitin ne olduğu, olay, yer, tarih, saat, şüpheli vs. belirtilerek tutanağa bağlanmalıdır. Bu husustaki bilgiler yeterli değilse, disiplin amirinden tamamlayıcı bilgi istenmelidir. Bu hususta Yönetmelikte şekil şartı getirilmediğinden yazılı bilgi istenmesi yeterli olur. Disiplin amirinin kendi yaptığı tespitin yukarıdaki somut ve yeterli bilgiyi içermemesi verilecek muhtemel cezanın yargıdan dönmesine yol açabileceğinden, disiplin amirine saygısızlık endişesiyle bu tamamlayıcı çalışmanın yapılmaması, disiplin amiri için de olumsuzluk teşkil edebilir. Yönetmelikte bir hüküm bulunmamakla birlikte ifade için çağrılacaklara veya yazılı ifade isteneceklere makul bir süre (teamüle göre 7 gün) verilmelidir. Ancak delillerin karartılması, zaman içinde ifade vereceklerin etki altında kalması gibi ihtimaller söz konusu ise bu kadar süre verilmeyebilir. Yönetmelik gereğince tanık ifadeleri yeminli olarak alınır. İfadeler, soruların sözlü olarak sorulup cevabın hemen yazılmasıyla “ifade tutanağı” şeklinde alınabileceği gibi, soruların yazılı olarak verilmesiyle “yazılı ifade” şeklinde de alınabilir. Şikâyetçi, tanık ve şüphelilerin ifadeleri ayrı ayrı alınmalı, birbirleri ile karşılaşmalarına meydan verilmemelidir.

Gerekli olması halinde daha önce dinlenmiş bulunan tanık veya şüphelinin ifadesi tekrar alınabilir. Soruşturmacı ifadeyi gerektiğinde istinabe suretiyle de yaptırabilir. İfade veren kişiye başka bir diyeceğinin bulunup bulunmadığı mutlaka sorulmalı ve bu husus tutanağa geçirildikten sonra ifade imzalatılmalıdır. Tanık ifadesinin yazılı istenmesi söz konusu ise, buna ilişkin yazıda ilgiliden ifadesinin doğru olduğuna yemin ettiğini belirtmesi de istenmelidir.

Disiplin Soruşturmacısının Rapor Hazırlaması

Disiplin soruşturması sonrasında disiplin soruşturmacısı tarafından hukuka uygun, denetime elverişli bağımsız ve tarafsız olarak hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş deliller ile disiplin soruşturma raporu düzenlenmelidir. İşte düzenlenecek olan soruşturma raporuna istinaden disiplin cezası verilebilecektir. Raporda geçmeyen, raporda belirtilmeyen hususlar dışında bir karara varılamayacak ve disiplin soruşturmacısının topladığı deliller değerlendirilmeye başlanacaktır. Disiplin soruşturmasında delilleri toplayan kişi ile delilleri değerlendirecek kişi ya da kurulların ayrı olması şarttır. Bundan dolayı disiplin soruşturmasında soruşturmacı olarak görev yapan kişinin disiplin kurulunda bulunması hukuka aykırı olacaktır. Amiyane tabiri ile kendin çal kendin oyna şeklinde işlemler hukuk düzeni tarafından korunmamakta ve açık bir şekilde aykırı olmaktadır.

Soruşturmalarda, sağlıklı ve tutarlı bir sonuca ulaşmak için soruşturma konusu fiilin hukuki unsurlarının açık ve ayrıntılı bir şekilde belirlenmesi, sanığın lehindeki ve aleyhindeki bütün kanıtların toplanması, raporda belirtilmesi ve değerlendirilmesi şarttır. Soruşturma raporunda sebep ve sonuçların açıkça belirtilmesi, raporun bölümler arasında herhangi bir çelişkiye meydan verilmeyerek gerekli bağlantı ve dengenin sağlanması ve böylece sağlıklı bir sonuca ulaşılması gereklidir.

Soruşturma tamamlandığında bir soruşturma raporu hazırlanır. Soruşturma raporuna, soruşturma onayının açıklanması ile başlanır. Bu kısımda soruşturma emrini veren makam, soruşturma emrinin tarih ve numarası, daha sonra da soruşturmanın konusu, soruşturulanın kimliği, suç tarihi, soruşturmaya başlama tarihi ve soruşturmanın sona erdiği tarih belirtilir.

Daha sonra soruşturma sırasında yapılan işlemler (alınan ifadeler, toplanan deliller, sanığın çalışma ve hal durumu, savunma özeti gibi) açıklanır. Olayın hukuki yönü tartışılır. Raporun sonuç kısmında suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse Yönetmelikteki hangi maddenin hangi bendindeki hangi eylemi oluşturduğu konusundaki kanaat gerekçeli olarak belirtilir. Sanık hakkında önerilen cezanın ne olduğu, 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince tekerrür varsa bir üst cezanın, aynı maddenin 3 üncü fıkrası gereğince de bir alt ceza uygulanıp uygulanmayacağı sonuç ve teklif kısmında açıkça belirtilmek suretiyle rapor tamamlanır. Soruşturma raporu ve dosya bir üst yazı ile dizi pusulasına bağlanarak soruşturma emrini veren makama sunulur.

  • İncelenen ve soruşturulan konuyla ilgili fiil ve durumların ne olduğu, bunların kanun ve yönetmelikteki karşılığı açık şekilde belirtilmeli,
  • İtham edilen kişinin yararına ve zararına olan tüm kanıtlar, özlük ve disiplin durumu değerlendirilmeli,
  • Sonucu etkilemeyecek gereksiz açıklamalara girilmemeli, bütün soruşturma konularını kapsayacak nitelikte olmasına özen gösterilmeli, yapılan incelemeler eksiksiz şekilde aksettirilmeli, konular, objektif bir tutumla yaklaşılmalı, getirilen teklifin sebep ve hukuki dayanakları açıkça belirtilmeli, 
  • Bir önceki bölümün bir sonraki bölümü açıklayıcı ve geliştirici nitelikte olmasına, bölümler arasında uyum bulunmasına dikkat edilmeli,
  • Kullanılan yasal ve mesleki deyim ve kelimelerin seçimi ve kullanılmasında isabetli ve özenli davranmalı,
  • Türk Ceza Kanununda suç olarak nitelendirilen terimlere gerekmedikçe yer verilmemelidir.
  • Varsa belge asıl ve suretleri bir dizi pusulasına bağlanarak rapora eklenir.

Rapor gecikilmeksizin onay merciine tevdi edilir.

Memur Disiplin Kurulu Kararı ve Disiplin Cezasının Verilmesi

Memurlar için daha doğru ifade ile 657 sayılı devlet memurları kanununa tabi olan memurlar için toplanacak disiplin kurulları ile 6413 sayılı kanuna tabi olan ya da 7068 sayılı kanuna tabi olanlar için toplanacak disiplin kurulları farklılık gösterecektir. Ancak tüm disiplin cezalarının tecziyesinde eylem ile sonuç arasında bir dengenin olması şarttır. Orantılı olmayan ölçüsüz disiplin cezaları hukuka aykırı olacaktır. Nitekim fiilin çalışma hayatına etkisi ve kamuya verdiği zarar ile kişinin önceki safahatının incelenmesi ve gerekçelendirilmesi şarttır. Unutulmamalıdır ki gereçeksi hukuka aykırı olan işlemlerin iptali kaçınılmaz olacaktır. Bundan dolayı her cezai işlemin gerekçesi olması şarttır ve bu gerekçenin hukuka uygun ve denetime elverişli olması da kaçınılmazdır. Ağır yaptırım kararlarının kamu yararı ve kişi yararı arasındaki dengeyi sağlamayacağı bir gerçektir. Ölçülü olmayan son çare olarak gözetilmeyen disipline etme amacından uzak ceza tecziyelerinin kişiye verdiği zararın sonuçları gözden kaçırılmamalıdır. Nitekim çalışma şevk ve azminin zedelenmesi kişiye eziyet olduğu gibi dolaylı olarak kamuya da zarardır. Bundan dolayı ağır disiplin cezalarından kaçınılmalı indirim sebeplerinin varlığı halinde bir alt disiplin cezasının tartışılmasının gerekliliği unutulmamalıdır. Aksi durum cezai işlemin iptalini gerektirecek nitelikte olacaktır. Disiplin kurulları ya da disiplin amirleri disiplin cezasını vermeden önce personelin geçmiş disiplin safahatinden başarılarından, pişmanlığından dolayı ağır disiplin cezasına başvuramaz. Zira hem disiplin hukunun temel ilkeleri gereği hem de ceza kanununun 61. maddesinde yer alan takdir yetkisi gereği bir alt disiplin cezasının tartışılması gerekir ki tartışılmadan verilen yahut tartışılsa dahi gerekçesi belirtilmeden verilen disiplin cezaları açık bir şekilde yok hükmünde olmalıdır. Olması gereken son çare ilkesi ışığında disiplin cezalarının tartışılması ve bir alt disiplin cezası verilme şartlarının mevcudiyeti halinde bu yola gidilmesi, şartlar gerçekleşmemiş ise gerçekleşmeme gerekçelerinin belirtilmesiyle mevcut disiplin cezasına hükmedilmesidir. Unutulmamalıdır ki 6413 sayılı kanunda yer alan uyarma ve kınama disiplin cezası haricinde kalan tüm disiplin cezaları yargı denetimine tabidir ve kanunun öngördüğü süreler içinde açılacak iptal davaları ile birlikte iptali sağlanmalıdır. 

Memur Disiplin Kurulu Kararlarına Karşı Ne Yapılabilir?

Memurlar, askeri personel ya da polisler ile her nevi kamu çalışanı disiplin kurullarından çıkan kararlara karşı yargı yoluna başvurma hakkına sahiptirler. Nitekim bu düzenlemeler hem 657 sayılı kanunda hem 6413 sayılı özel kanunda hem de 7068 sayılı kolluk disiplin cezalarına ilişkin kanunda yer almaktadır. Bu hak kişilere yani disiplin cezası ile tecziye edilmiş memurlara, askerlere ve jandarma genel komutanlığı personeline ve de polislere Anayasa tarafından tanınmış bir haktır. Zira 2577 sayılı idari yargılama usulü kanununda da bu durum hüküm altına alınmış ve kişilerin ne zaman nereye işlemin iptali için dava açabilecekleri belirtilmiştir. Bu bakımdan kanun lafzından hareket edilecek olunursa kişiler idari işlemin yapıldığı ve tebliği tarihinden itibaren davalarını idare mahkemesinde açabileceklerdir. Burada bir hususun açıklığa kavuşturulması gerekmekte olup her disiplin cezasının bir idari işlem olduğu unutulmamalıdır. Bundan dolayıdır ki disiplin cezalarının yargı denetimi idare mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Hem devletin kurumları ve bu kurumlarda yer alan kamu ajanları tarafından gerçekleştirilmekte hem de birey işlem niteliğini taşımaktadır. Sonuç olarak disiplin cezalarının iptali için açılacak davalar idari işlemin iptalini gerektirdiğinden dolayı idare mahkemesinde iptal davası şeklinde açılacaktır.

Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı itiraz, kişinin bağlı olduğu kurumdaki disiplin kuruluna yapılabilir.

Kişinin itirazının görüşüleceği toplantıya cezayı veren disiplin amiri katılamaz. Bu şekilde kurulun oluşturulamaması halinde bir üst disiplin kurulu yetkilidir. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına, kişinin bağlı olduğu yükseköğretim kurumu aracılığıyla Yüksek Disiplin Kuruluna itiraz yapabilir. İlgili yükseköğretim kurumu itiraza ilişkin dilekçe ve soruşturma dosyasını 7 (yedi) gün içerisinde Yükseköğretim Kuruluna iletmekle yükümlüdür. Disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazlarda süre kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren 7 (yedi) gündür. Bu süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir. İtiraz halinde, itiraz mercileri kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler. İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin, kendilerine intikalinden 30 (otuz) gün içinde kararlarını vermek zorundadırlar. Kaldırılan cezalar özlük dosyasından çıkarılır.

Disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı itiraz etmeden de 60 (altmış) gün içinde idari yargı yoluna başvurulabilir. Eğer disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına itiraz edilirse; bir üst disiplin kurulunca alınan ve ilgilinin aleyhine sonuçlanan kararlara karşı da idari yargı yoluna başvurulabilir. İlgili hakkında verilen disiplin cezalarına karşı, kararın kendisine tebliğ edilmesini izleyen günden itibaren 60 (altmış) gün içinde idare mahkemelerinde dava açabilir. Dava sonucunda verilecek kararın etkisi: Disiplin cezasına karşı açılan davanın, ret kararı ile sonuçlanması durumunda; yeni bir hukuki durum ortaya çıkmaz. Bu karar ile idarenin verdiği disiplin cezasının hukukiliği mahkeme tarafından da teyit edilmiş olur. Dolayısıyla davanın reddedilmesi halinde idare tarafından başkaca bir işlem tesis edilmesine gerek yoktur. Dava sonunda davanın kabul edilmesi (disiplin cezasının iptaline karar verilmesi) halinde, işlem tesis edildiği andan itibaren geriye etkili şekilde ortadan kalkar. Bunun üzerine, disiplin cezasına ilişkin olarak ilgilinin özlük dosyasında yer alan kayıtlar çıkarılır; disiplin cezasının ilgili bakımından doğurduğu diğer sonuçlar da kaldırılır (Örneğin; aylıktan kesme cezasında kesilen aylık ilgiliye ödenir, yapılmayan kademe ilerlemesi yapılır). Disiplin cezası verilirken yetkili amir ya da kurullarca, 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca İyi Halin Değerlendirilmesi hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çerçevede sanığın; geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı belgesi alıp almadığı göz önüne alınmalıdır. Bu durumda olan yönetici ve öğretim elemanları ile memurlar ve diğer personel için verilecek cezalarda BİR DERECE HAFİF OLAN CEZA UYGULANABİLİR. Bu değerlendirme sonucunda verilebilecek bir alt cezadan kasıt; sıra olarak bir alt maddede yer alan cezanın verilmesidir. Bu cezayı da vermeye yine asıl cezayı vermeye yetkili makam yetkilidir.

Memur Disiplin Kurulu Kararlarının İptali Davası Zamanaşımı

Memurların, polislerin, askerlerin açacakları disiplin kurulu kararlarının yani ceza tecziyesine ilişkin işlemin iptali davasında zaman aşımından değil hak düşürücü süreden bahsedilir. Yani idare mahkemesi, açılmış olan davada hiçbir süre itirazı olmadan kendiliğinden süreleri denetler ve davanın süresinde açılmadığını tespit ederse süre aşımından dolayı davayı reddeder. İdari işlemin iptali davasında dava açma süresi 60 gündür. Kişiler disiplin kurulu kararının tebliğinden itibaren örneğin aylıktan kesme cezası verildi ve bu cezaya ilişkin nihai karar kişinin kendisine tebliğ edilmiş ise dava tebliğden itibaren 60 gün içinde açılacaktır. İşte bu 60 günlük sürenin bitiminden itibaren artık ne yazık ki dava açılması mümkün olmayacak ve geri dönüşü mümkün olmayan durumlarla karşılaşılabilecektir. Bundan dolayı davaların hem usulen hem de esasen hukuka uygun yönetilebilmesi için alanında uzman bir idare hukuku avukatından hukuki destek alınmasını önemle tavsiye ederiz.

Memur Disiplin Cezası Kararlarına Karşı Nerede Dava Açılır?

Memur, polis ya da asker olsun disiplin cezası ile tecziye edilen personelin dava açabileceği usul 2577 sayılı kanunda belirtilmiş olup kanuna göre kişilerin disiplin cezası iptali davaları bu disiplin cezasını veren çalıştıkları kurumun bulunduğu yer idare mahkemesinde açılacaktır. Yetki kamu düzeninden olduğundan dolayı idare mahkemeleri aynı sürelerin takibi konusunda olduğu gibi yetki unsurunu da kendiliğinden inceleyecek ve davanın yetkisiz idare mahkemesinde açıldığına kanaat getirir ise ne yazık ki yetkisizlik kararı verecektir.

Memur Disiplin Cezalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Disiplin cezasının iptali davasında disiplin cezaları bir idari işlem niteliğinde olduklarından dolayı iptali için gerekçeli savunmaların ve dilekçelerin hazırlanması oldukça elzemdir. Örneğin disiplin cezalarının iptali davalarında sebep, konu, maksat, şekil ve yetki unsurları bakımından işlemin açık bir şekilde hukuka aykırı olduğu dile getirilmeli ve bu hususlar değindiğimiz gibi gerekçelendirilmelidir. Hukukta olmazsa olmaz bir durum vardır ki o da gerekçedir. Nitekim savunma ve dilekçelerin gerekçeli olmasının yanında mahkemelerin dahi verdiği kararları gerekçelendirmesi şarttır. Bunun aksi bölge idare mahkemesinde kaldırma, danıştayda ise bozma sebebidir. Bundan mütevellit her işlemin gerekçesinin iyi bir şekilde izah edilmesi şarttır. Bir diğer husus ise özellikle meslekten çıkartma, silahlı kuvvetlerden ayırma ya da devlet memurluğundan çıkartma cezalarında meydan gelmektedir ki o da yürütme durdurmalı davaların açılmasıdır. Bu husus özellikle de idari işlemin iptali davalarında davacılara büyük bir artı sağlayabilecek niteliktedir. Olmazsa olmaz değildir ancak bir hukuki koruma yöntemi olduğu için esas hakkında karar verilinceye kadar işlemin hiç yapılmamış gibi etki doğurmasını sağlamaktadır. Nitekim kişi meslekten çıkartma cezası ile tecziye edildikten sonra yürütme durdurma talepli açtığı idari davasında yürütme durdurma kararı almış ve bu karar kesinleşmiş ise dava sonuna kadar yani ilk derece mahkemesinin ya da bölge idare mahkemesinde talep edilmiş ise bölge idare mahkemesinin esas hakkındaki kararına kadar mesleğine kaldığı yerden devam edecektir.

Memur Disiplin Cezalarında Yürütme Durdurma Kararı Nasıl Verilir?

Memur disiplin cezalarında yürütme durdurma kararı verilebilmesi için davacının yani ilgili memurun davasını açtığı sırada yürütme durdurma talebinde bulunması gerekir. Yürütme durdurma talep edilmeden sadece idari dava açılması işlemin yürütmesini kendiliğinden durdurmaz. İlk derece mahkemesinin yürütme durdurma kararı verebilmesi için ise disiplin cezası işleminin açık bir şekilde hukuka aykırı olması ve işlemin devamı sürecinde telafisi güç ya da imkansız zararların ortaya çıkmasıdır. Bu hususların birlikte bulunması durumunda mahkeme ancak yürütme durdurma kararı verebilecektir. İki şarttan yalnız birinin bulunması durumunda ne yazık ki yürütme durdurma kararı verilemez. Kanun gereği yürütme durdurma kararlarının gerekçeli olması da şarttır. Ancak reddi halinde mahkemeler gerekçe bildirmez ve sadece yürütme durdurma talebinin reddedildiğini ilgiliye tebliğ eder. İlgili memur yürütme durdurma kararının verilmediğini tebliğ aldıktan sonra 7 gün içinde bölge idare mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz üzerine bölge idare mahkemesinin vereceği karar kesindir. İtirazın reddi durumunda da bölge idare mahkemesi ret kararının gerekçesini bildirmek zorunda değildir. Uygulamada durumun profesyonel bir şekilde takip edilmesi için idari dava avukatından ya da idare hukuku avukatından hukuki destek alınmasını önemle tavsiye ederiz.

Memur Disiplin Cezalarında Yoksun Kalınan Parasal Hakların Talebi Mümkün mü?

Memurlar, askerler, jandarma personeli ya da polisler yahut diğer kamu kurumu çalışanları aldıkları disiplin cezaları neticesinde özellikle meslekten çıkartılmışlarsa, silahlı kuvvetlerden ayırma cezası ile tecziye edilmişlerse ya da devlet memurluğundan çıkartılma cezası ile karşı karşıya kalmışlar ise açtıkları iptal davalarında yoksun kaldıkları parasal hakların iadesini de talep edebileceklerdir. Bir diğer disiplin cezası da tabi ki aylıktan kesme disiplin cezasıdır ve kişiler iptal davaları ile birlikte aylıktan kesilen kısmın iadesini de talep edebileceklerdir.

Memur Disiplin Soruşturması Zamanaşımı Süresi Nedir?

Memur disiplin soruşturmasında zamanaşımı süreleri 657 sayılı devlet memurları kanunda yer alan 6413 sayılı kanunda yer alan ve 7068 sayılı kanunda yer alan durumlara göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu bakımdan ayrı ayrı inceleyelim;

657 sayılı kanuna tabi olanlar bakımından Zamanaşımı;

Devlet memurları kanununda yer alan disiplin cezalarını işleyen devlet memurları hakkında işledikleri eylemlerin meydana geldiğinin öğrenildiği tarihten itibaren uyarma disiplin cezası, kınama disiplin cezası, aylıktan kesme ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında 1 ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmamış ise disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrayacaktır.

Yine memurluktan çıkarma disiplin cezalarında 6 ay içinde disiplin kovuşturmasına başlanmadığı zaman da ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki başlangıç tarihleri fiillerin öğrenildiği tarihtir. Yalnız bu da sürekli yani ilanihaye devam edecek bir durum değildir. Nitekim disiplin cezasını ortaya çıkartan bir fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren her halükarda 2 yıl içinde disiplin cezası verilmez ise yine ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrayacaktır. 

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 127 nci maddesinde disiplin suçlarında iki tür zamanaşımı öngörmüştür. Bunlardan birincisi soruşturmaya başlama zamanaşımı, ikincisi ise ceza verme zamanaşımıdır. Maddenin 1 inci fıkrasına göre soruşturmaya başlama zamanaşımında disiplin amirinin suçun işlendiği hangi tarihte öğrendiği sabit ise, bu tarih zamanaşımının başladığı tarihtir. Fiilin işlendiğinin öğrenildiği tarih, disiplin amiri kademesinde olayın kayıtlara giriş tarihidir. Ancak bu konuda yanlışlığa meydan vermemek için işlemlerin süre yönünden başlangıç tarihi olarak evrakın genel evrak kaydına giriş tarihinin esas alınması isabetli olacaktır. Danıştay’ın soruşturmaya başlama zamanaşımı konusunda farklı kararları bulunmaktadır.

Ceza vermede zamanaşımı ise öğrenme tarihinden değil, fiilin işlendiği tarihin ertesi gününden itibaren işlemeye başladığından buna dikkat edilmesi, soruşturma raporlarının başlangıç kısmında disiplin suçunun işlendiği ve öğrenildiği tarihlerin yıl, ay ve gün olarak açıkça belirtilmesi çok önemli ve gereklidir. Sonuç olarak gerek soruşturmanın açılışında, gerekse yürütülmesinde ve sonuçlandırılmasında 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesinde öngörülen zamanaşımı sürelerine uyulması zorunludur.

Disiplin amirine intikal etmemiş bir suçun, işlendiği tarihten 2 (iki) yıl geçtikten sonra öğrenilmesi halinde 1 (bir) ve 6 (altı) aylık zamanaşımı sürelerinin önemi kalmaz. Çünkü maddenin son fıkrasına göre suçun işlendiği ne zaman öğrenilmiş olursa olsun, işlendiği tarihten itibaren 2 (iki) yıllık süre dolmadan soruşturma açılarak, sonuçlandırılmış ve cezanın verilmiş olması zorunludur. Bu süre içinde işlemler tamamlanarak ceza verilmemişse artık yapılacak bir işlem yoktur. Mesela suçun işlenmesinden 2 (iki) yıl geçtikten sonra suçun işlendiği öğrenilmiş ise veya 2 (iki) yıllık sürenin dolmasına 8 (sekiz) gün kala soruşturma açılmış ve soruşturma sırasında bu 8 (sekiz) gün dolmuşsa artık ceza verilemez. Suç, ceza verme yetkisi bakımından zamanaşımına uğramıştır.

6413 Sayılı Kanuna Tabi Olanlar Bakımından Zamanaşımı;

6413 sayılı kanun subaylar, astsubaylar, uzman jandarmalar, uzman erbaşlar, sözleşmeli erbaş ve erler, erbaş ve erler ile askeri öğrencileri içine almaktadır. Nitekim bu kanun gereği disiplinsizliğin disiplin amirleri tarafından öğrenilmesinden başlamak üzere bir 1 ay geçtikten sonra disiplin cezası disiplin amirleri tarafından verilemeyecektir. Aynı şekilde her halükarda disiplin cezası ile sonuçlanması gereken fiillerin işlendiği tarihten itibaren disiplin amirleri 2 yıl geçtikten sonra ceza veremeyeceklerdir. Ancak işlendiği düşünülen suça ilişkin hareket herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmasını gerektirmekte ise 1 ay içinde araştırma ve incelemeye başlanmış olunması şarttır. Fakat bu inceleme ve araştırma da 6 ayı geçemeyecektir. Belirtmiş olduğumuz disiplin amirlerinin ceza verme yetkisine ilişkin olup disiplin kurullarında yapılan soruşturmalarda suç teşkil ettiği düşünülen hareketin disiplin amiri tarafından öğrenilmesine müteakip 6 ay içinde disiplin cezası verilmelidir. Ancak verilecek disiplin cezası her durumda fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 2 yıl içinde verilmelidir. 

7068 Sayılı Kanuna Tabi Olanlar Bakımından Zamanaşımı;

7068 sayılı kanunda yer alan disiplin suçlarının işlendiği tespit edilmiş ise Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kısa ve uzun süreli durdurma cezaları disiplin amirlerinin suçun işlendiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 ay içinde disiplin soruşturmasın başlanmalıdır. Ancak bu süre meslekten çıkarma cezası ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarında 6 ay olacaktır. 1 aylık ve 6 aylık süreler içinde disiplin soruşturmasına başlanmılmamış ise disiplin cezası verilemeyecek çünkü yetki zamanaşımına uğramış olacaktır. 

Yukarıda disiplin cezaları için soruşturmaya başlanma süreleri belirtilmiş olmakla birlikte her halükarda 2 yıl içinde disiplin cezası verilmesi gerekir aksi durumda yine ceza verme hakkı zamanaşımına uğrayacaktır. 

Ceza Davası İle Disiplin Soruşturmasının Birlikte Yürütülmesi

Yönetici, öğretim elemanı, memur veya diğer görevlilerin işlemiş oldukları bir eylem; hem disiplin hukuku hem de ceza hukuku açısından bu kişilerin sorumluluğuna gidilmesini gerektirebilir. Bu durumda söz konusu kişi hakkında ceza kovuşturmasına başlanmış olması, disiplin sorumluluğuna gidilmesine engel olmadığı gibi disiplin kovuşturmasını da geciktirmez. Sanığın Türk Ceza Kanunu'na göre mahkûmiyetine hükmolunması ya da olunmaması, disiplin cezasının uygulanmasına engel olmaz. Aynı şekilde disiplin soruşturması veya sonuçları, ceza soruşturmasını da etkilemeyecektir. Mahkeme kararları ışığında konunun değerlendirilmesi: Ancak uygulamada aynı eylem hakkında verilen bazı ceza mahkemesi kararlarının, disiplin cezası verilirken göz önünde bulundurulacağı kabul edilmektedir. Örneğin; ceza yargılaması sonucunda verilen mahkeme kararında suçun sanık tarafından işlenmediği, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleriyle ya da meşru müdafaa, zorda kalma, kanun hükmünün yerine getirilmesi gibi hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması nedeniyle beraat kararları verilmiş ise ilgili hakkında disiplin cezası verilmeyecektir. Öte yandan; ceza mahkemesinin bazı kararları, disiplin cezası vermeye yetkili makamların takdir yetkisini ortadan kaldırmamaktadır.

Genellikle, "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi uyarınca delil yetersizliği sebebiyle verilen beraat kararlarının, kamu davasının düşmesine karar verilmesinin, ceza yargılaması sonunda verilen mahkûmiyet hükmünün ertelenmiş (tecil) olmasının, ilgili hakkında soruşturma izni verilmemiş olması nedeniyle ceza yargılaması yapılamaması durumlarının disiplin makamlarını bağlamayacağı kabul edilmektedir.

Disiplin hukuku her ne kadar ceza hukuku kavramlarını büyük ölçüde kullansa da gerek amacı, gerekse sonuçları bakımından ikisi birbirinden oldukça farklıdır. Bu nedenle her iki soruşturma usulü birbirinden farklı ve bağımsız yürür, sonuçları ve etkisi de birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle personel hakkında ceza soruşturması açılması mutlaka disiplin soruşturması açılmasını gerektirmeyeceği gibi; ceza soruşturmasına başlanmış olması fiil veya davranış disiplin suçu oluşturuyorsa disiplin soruşturması açılmasını engellemez ve geciktirmez. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bir soruşturma usulünde kullanılan kimi delillerin, özellikle ceza soruşturmasında elde edilen delillerin disiplin soruşturmasına da dayanak oluşturacağıdır. Ne var ki, ceza soruşturmasında alınmış olan savunma, disiplin soruşturmasındaki savunma yerine geçmez. Ancak ceza soruşturmasında verilen kararlar genellikle disiplin soruşturmasının sonuçlarını da etkiler.

Memur Disiplin Soruşturmasında Önemli Hususlar Nelerdir?

Memur disiplin soruşturmasında dikkat edilmesi gereken hususların başında iyi bir savunma yapmak gelir. Nitekim savunmaların gerekçeli olması tabiki de disiplin kurulu tarafından bağlayıcı nitelikte olacaktır. Zira özellikle meslekten çıkarma ya da daha ağır bir yaptırım olan devlet memurluğundan çıkarma disiplin cezalarında köprüden önceki son çıkış disiplin soruşturmalarına karşı yapılacak yazılı savunmalar hatta ve hatta disiplin kurulu önünde yapılacak olan sözlü savunmalardır. Disiplin soruşturmasında soruşturma raporunda geçen her bir ifadenin tek tek incelenmesi soruşturma izninin verilip verilmediğinin araştırılması ilk başta yapılması gerekenlerden olup konunun uzmanı memur davalarına bakan avukatlardan yahut idare hukuku avukatından hukuki destek alınması tavsiye olunur. 

Memur Disiplin Soruşturmasında Yazılı Savunmada Neler Bulunmalıdır?

Memur disiplin soruşturmasında yapılacak yazılı savunmalarda öncelikli olarak idari bir işleme karşı savunma verildiğinden mütevellit savunmalarda yer alan hususların başında işlemin sebep, konu, maksat, usul, yetki unsurları bakımından hukuka aykırılıkları ortaya çıkartılmalıdır. Bunun haricinde somut olayın nasıl meydana geldiği ve disiplin suçuna konu teşkil eden fiilin maddi ve manevi unsurlarının oluşup oluşmadığı irdelenmelidir.

Savunma, disiplin ve ceza hukukunun en önemli unsurudur. Yargıtay ve Danıştay’ın yerleşik içtihatlarına göre savunma almadan sanığa ceza verilemez. Bu husus 657 sayılı Kanunun 130 uncu maddesinde de açıkça vurgulanmıştır. Demek ki disiplin soruşturmasında en fazla dikkat edeceğimiz hususlardan biri usulüne uygun bir savunma alma işleminin yapılıp yapılmadığı olmalıdır. Maddedeki “soruşturmayı yapan” sözünden soruşturmacı değil, bizzat disiplin amirinin anlaşılması gerekmektedir. Danıştay 3 üncü Dairesinin 29/05/1973 gün, E.1972/272, K.1973/269 sayılı kararında “soruşturmayı yapan” sözünden müfettiş veya muhakkikin (soruşturmacının) değil, disiplin cezası vermeye yetkili amir olarak disiplin amirinin anlaşılması gerektiği vurgulanmıştır.

Memur Disiplin Soruşturmalarında Sözlü Savunma Nasıl Yapılmalıdır?

Memur disiplin soruşturmasında sözlü savunma verilirken soruşturmacının talep etmiş olduğu disiplin cezasının ortadan kaldıırılmasına yönelik somut emareler ve ifadelerin kullanılması oldukça önemlidir. Sözlü savunmalara disiplin cezası ile tecziye edilecek kişi münferit olarak katılabileceği gibi bir avukat vasıtasıyla da sözlü savunmalara katılabilir. Savunma hakkı Anayasal bir haktır ve kimse kendisini savunmaktan alıkonamaz. Bu sebeple soruşturmanın hukuka uygun yapılabilmesi için aynı savcılık makamı gibi davranılmalı, özen gösterilmeli, kişinin aleyhine olan deliller toplanırken lehine olan delillerin de toplanmasına özen gösterilecektir.

Memur Disiplin Soruşturmasında Cezanın Uygulanması

Bu madde bakımından “disiplin cezasının verildiği tarih” kavramı önem taşımaktadır. Bundan cezanın kararlaştırıldığı tarihi mi, yoksa ilgiliye tebliğ edildiği tarihi mi anlayacağız? Doğal olarak cezanın kararlaştırıldığı tarih, aynı zamanda verildiği tarih sayılmaktadır. Ancak ceza alan personelin bundan haberi yoktur. Bu nedenle örneğin kamu görevinden çıkarma cezası verilmiş; ancak bu ceza çıkarma cezasının karara bağlandığı tarihten; diyelim ki 10 (on) gün sonra personele tebliğ edilmişse, bu 10 (on) güne ait mali, sosyal ve diğer haklar ne olacaktır? Bu konu zaman zaman tereddütlere yol açmaktadır. Ancak Danıştay’ın fiilen görevde geçirilen süreye ait hakların ilgililere verilmesi gerektiğine dair kararları karşısında, özlük hakları yönünden cezanın verildiği tarihin değil, sanığa tebliğ edildiği tarihin esas alınması doğru olacaktır. Kaldı ki maddenin 2 nci fıkrası aylıktan kesme cezası için getirdiği farklı uygulama ile bu sorunu söz konusu ceza bakımından büyük ölçüde çözmüştür. Benzeri düzenlemenin daha ağır cezalar için de getirilmesi daha doğru olurdu. Cezaların uygulanması için kesinleşmesinin beklenmesi ve verilen disiplin cezalarının sıralı disiplin amirlerine, kamu görevinden çıkarma cezasının da ayrıca Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi, ayrıca soruşturmadan Yükseköğretim Denetleme Kurulu Teşkilat, Görev ve Çalışma Usulleri Yönetmeliği’nin 21 inci maddesi uyarınca Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na bilgi verilmesi gereklidir. Cezanın kesinleşmesinin beklenmesi bu bildirimler bakımından çok önemlidir. Çünkü kesinleşmeyen, fakat ilgili yerlere bildirilmiş olan cezanın itiraz veya başka nedenlerle değiştirilmesi veya tamamen kaldırılması söz konusu olursa tekrar bildirim yapılması gerekecek, bu da resmi işlemlerde kargaşaya yol açacaktır.

Memur Disiplin Soruşturmasında Bir Alt Disiplin Cezası

Kural olarak geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu olan (disiplin cezası almamış) veya ödül veya başarı belgesi alan personele, 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince bir derece hafif ceza uygulanabilir. Bu husus ceza verecek makam veya kurulların takdirine bırakılmıştır. (“Uygulanabilir” ifadesinden bu husus açıkça belli olmaktadır.) Ancak takdir yetkisi keyfi ve mutlak bir yetki değildir. İdari yargı mercilerinde bu yetkinin yerinde kullanılıp kullanılmadığı denetlenebilmektedir.

Memur Disiplin Soruşturmasında Disiplin Suçunda Tekerrür

Tekerrür için kural olarak disiplin cezası vermeye sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların özlük dosyalarından çıkarılmasına ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. (süresi içinde aynı fiil veya halin tekrarı gereklidir) Örneğin göreve geç kalması nedeniyle ceza alan personelin söz konusu süre içinde göreve tekrar geç kalması halinde son ceza bir derece ağır olacaktır. Personelin sonraki eylemi aynı cezayı gerektirse bile farklı fiil söz konusu ise, tekerrür söz konusu olmayacaktır. Aynı miktarda cezayı gerektiren fakat işlenen fiil veya halin farklı olduğu suçların üçüncü defa işlenmesi halinde de ceza bir derece ağır olarak uygulanacaktır. Konuyu örnekle açıklamak gerekirse; diyelim memurun ilk kez işlediği suç bir günlük devamsızlık olsun. Bu suçun karşılığı olarak aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığından bu cezanın özlük dosyasından silinme süresi 10 (on) yıldır. Bu on yıl geçmeden memur yine bir gün devamsızlık gösterdiğinde bu suçun karşılığı olarak yine aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması gerekmekte iken tekerrür nedeniyle bir derece ağır olan kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilecektir. Böylece cezaların caydırıcılığı ön plana çıkmakta ve bir defa ceza aldığı halde uslanmayan memura daha ağır bir ceza verilmiş olmaktadır. Bu durum “özel tekerrür” şeklinde adlandırılır. Ancak örneğimizde işlenen suçun devamsızlık değil de görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek olduğunu farz edelim. Bu ikinci suçun karşılığı da aylıktan kesmedir. Ancak birinci suç devamsızlık iken ikinci suç farklı fiilden kaynaklanmıştır. Bu durumda ikinci fiil dolayısıyla memura yine aylıktan kesme cezası verilecek ve ancak üçüncü uygulama durumunda tekerrür uygulanacaktır. Buna da “genel tekerrür” denilmektedir. Kısaca özetlemek gerekirse; özel tekerrürde aynı cezayı gerektiren aynı fiilin cezaların özlük dosyasından silinme süresi içerisinde işlenmesi halinde bir derece ağır ceza verilmektedir. Genel tekerrürde ise aynı disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren farklı fiillerin işlenmesi halinde üçüncü uygulamada tekerrür uygulanacaktır. Yani iki farklı fiil nedeniyle cezaların özlük dosyasından silinmesi süresi içerisinde iki aynı ceza verilmiş olup, üçüncü defa aynı ceza verilmeyerek bir derece ağır ceza verilecektir.

Memur Disiplin Cezalarının Özlük Dosyasından Silinmesi

Disiplin cezaları özlük dosyalarına işlenir. Kamu görevinden çıkarma cezaları dışındaki disiplin cezaları, aşağıda belirtilen süreler geçtikten sonra özlük dosyasından çıkarılabilir. Disiplin cezası almış olan kişiler;  uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından 5 (beş) yıl,  diğer cezaların uygulanmasından 10 (on) yıl sonra atamaya yetkili amire başvurarak, verilmiş olan cezalarının özlük dosyasından silinmesini isteyebilirler. Disiplin cezası almış olan kişilerin, yukarıda yazılı olan süreler içerisindeki davranışları, bu isteği haklı kılacak nitelikte görülürse, isteğinin yerine getirilmesine karar verilerek bu karar özlük dosyalarına işlenir. Ancak kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının özlük dosyasından çıkarılabilmesi için karar verilmeden önce ayrıca disiplin kurulunun mütalâasının alınması gerekmektedir.

Disiplin Cezası Kararı Verilirken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Disiplin soruşturmasına konu eylemin, sanık tarafından işlendiği kesin olarak kanıtlanamıyorsa, sanık hakkında disiplin cezası verilemez. Şüpheden sanık yararlanır. Disiplin cezası verilirken ceza ile eylemin ağırlığının birbiri ile orantılı olmasına dikkat edilmelidir. Bu Anayasal bir ilke olan ölçülülük ilkesinin bir gereğidir. Eğer sanık tarafından gerçekleştirilen eylem birden fazla cezayı gerektiriyorsa, sanığa bu cezalardan en ağırı verilir. Eğer sanık tarafından gerçekleştirilen eylem karşı taraftan (başka bir öğrenci, idari personel ya da akademik personel) kendisine yapılan haksız bir eylem neticesinde meydana gelmişse; sanığa verilecek disiplin cezasında haksız tahrik göz önüne alınacaktır. Ayrıca; soruşturmacı tarafından teklifi edilen disiplin cezası “Disiplin Kurulu” tarafından verilmesi gereken bir ceza ise (örneğin; kademe ilerlemesinin durdurulması) 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca İyi Halin Değerlendirilmesi uyarınca iyi halden ötürü bir alt cezanın uygulanması yapılmış olsa dahi yeni verilen bir alt ceza da disiplin kurulu tarafından verilecektir. Yani burada bir alt cezayı gerektiren fiil direk disiplin amiri tarafından verilmesi gereken bir ceza olsa bile bu cezayı disiplin amiri değil disiplin kurulunun vermesi gerekmektedir. Şayet ceza direk disiplin amiri tarafından verilirse verilen ceza “yetki unsuru bakımından hukuka aykırılık teşkil edeceğinden” durum mahkeme tarafından iptal edilmektedir. Örneğin; kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren bir fiili işleyene memura daha önce herhangi bir disiplin cezası almaması ve geçmiş hizmetlerinin iyi olması sebebiyle Kanunun 125 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca İyi Halin Değerlendirilmesi uygulanarak aylıktan kesme cezası ile tecziye edilmesi durumunda verilen ilk ceza disiplin kurulunun yetkisine girdiği için alt ceza verilse dahi yine karar disiplin kurulu tarafından verilmesi gerekmektedir.

Memur Disiplin Soruşturmasında Avukatın Önemi

Disiplin soruşturması sırasında bir avukatın önemi oldukça büyüktür. Avukat, müvekkilinin haklarını korumak ve disiplin kurulu soruşturmasında adil bir şekilde temsil etmek için önemli bir role sahiptir. Avukat, müvekkilinin savunma hakkını kullanmasına yardımcı olur, kanıtları toplar, delilleri inceler ve müvekkilinin savunmasını hazırlar. Ayrıca, avukat müvekkilinin ifade verme sürecinde yanlış anlaşılmaları önlemek için müvekkiline danışmanlık yapabilir. Bu nedenle, disiplin soruşturmalarında bir avukatın varlığı, müvekkilin adil bir şekilde savunulmasını ve haklarının korunmasını sağlar.

Memur Disiplin Soruşturmasında Avukatın Yükümlülükleri

Disiplin soruşturması avukatının yükümlülükleri, müvekkilin haklarını savunmak ve disiplin kurulu soruşturması sürecinde müvekkilin yasal haklarının korunmasını sağlamaktır. Bu kapsamda, avukatın yükümlülükleri şunları içerebilir:

  1. Müvekkilin haklarını korumak: Avukat, müvekkilin savunma haklarını korumak ve müvekkilin adil bir şekilde yargılanmasını sağlamak için çalışır. Avukat, müvekkilinin hukuki ve yasal haklarının farkında olmalı ve bu hakları korumak için çalışmalıdır.

  2. Delilleri toplamak ve incelemek: Avukat, disiplin soruşturması sırasında delilleri toplar ve inceler. Bu, müvekkilin savunmasını hazırlamak için önemlidir ve müvekkilin lehine olan kanıtların kullanılmasını sağlar.

  3. Müvekkilin ifadesini hazırlamak: Avukat, müvekkilin ifadesinin doğru ve etkili bir şekilde verilmesine yardımcı olmak için hazırlık yapar. Bu, müvekkilin yanlış anlaşılmaları önlemesine ve savunmasını etkili bir şekilde sunmasına yardımcı olur.

  4. Disiplin kuruluna temsil etmek: Avukat, müvekkilini disiplin kurulu önünde temsil eder ve müvekkilin adil bir şekilde yargılanmasını sağlar. Bu, müvekkilin savunmasını sunarken yasal süreçlere uygun olarak hareket etmesini sağlar.

  5. Gizlilik konusunda dikkatli olmak: Avukat, müvekkilinin bilgilerini gizli tutmakla yükümlüdür ve bu bilgileri üçüncü taraflarla paylaşmamalıdır.

Bu nedenle, disiplin soruşturması avukatının yükümlülükleri, müvekkilin haklarını korumak ve müvekkilin adil bir şekilde savunulmasını sağlamak için çalışmaktır.

1