Velayetin Değiştirilmesi ve Velayet Davası | Mil Hukuk & Danışmanlık

Velayetin Değiştirilmesi ve Velayet Davası

  • Anasayfa
  • Velayetin Değiştirilmesi ve Velayet Davası

Velayetin Değiştirilmesi ve Velayet Davası

Velayetin değiştirilmesi ve boşanma ve nafaka hukuku bakımından öncelik çocuğun üstün yararıdır. Velayetin yeniden düzenlenmesi, değiştirilmesi gibi yöntemler sadece mahkeme kararı ile yerine getirilir. Mahkeme kararı olmadan velayetin değiştirilmesi

Velayetin Değiştirilmesi ve Velayet Davası

Velayetin Değiştirilmesi ve Velayet Davası 

Velayetin değiştirilmesi ve boşanma ve nafaka hukuku bakımından öncelik çocuğun üstün yararıdır. Velayetin yeniden düzenlenmesi, değiştirilmesi gibi yöntemler sadece mahkeme kararı ile yerine getirilir. Mahkeme kararı olmadan velayetin değiştirilmesi mümkün değildir. 

Evlilik birliği içinde eşler eylemli olarak ayrı yaşamaya başlamışlarsa ya da anne vaya babadan birinin fiilen ayrı yaşamaya başlamış olması durumunda taraflardan birinin talebi ile ya da ilgililerin ihbarı ile velayet mahkeme tarafından tekrar gözden geçirilir. 

Eşlerden birisi velayet hakkı kendisinde olmasına karşın bu görevi savsaklıyor, kötüye kullanıyor, velayet görevini yerine getirmede yetersiz ya da kayıtsız kalıyorsa çocuğun ya da çocukların velayeti telple birlikte veyahut kendiliğinden mahkeme tarafından yeniden düzenlenir. Çünkü velayete ilişkin hususlar kamu düzenine ilişkin olup çocuğun üstün yararı söz konusudur. 

Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.
Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalmalıdır. 

Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilecektir. Eğer eşlerden birisi ölüş daha doğru ifade ile ana ya da babadan birinin ölümü halinde velayet sağ kalan tarafa verilir. Anne ya da baba boşanmışlar ise velayet kime bırakılmışsa velayet görevi çocuğun kendisine bırakıldığı tarafa aittir.

Anne ve babanın evli olmadığı durumlarda velayet anneye ait olup annenin küçük, kısıtlı ya da ölmüş olması durumunda hakim çocuğun menfaatine göre vasi atayabileceği gibi çocuğu babaya da bırakabilir.

Anne ve baba çocuğu eğitip onu bedensel ve zihinsel açıdan korumakla yükümlü oldukları gibi ahlaki ve toplumsal gelişimini de sağlamak zorundadırlar.

Ergin olmayan çocuğun velayet hakkının ana ve bababay ait olduğu yasal sebep olmadıkça velayetin anne ve babadan alınmayacağını ve hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe yani kural olarak kısıtlanan ergin çocukların bile anne ve babanın velayeti altında olacağı Türk Medeni Kanununun 335 inci maddesinde yasal dayanak altına alınmıştır. 

AYRINTILI BİLGİ İÇİN HUKUK BÜROMUZLA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ.

Velayet Davasında Çocuğun Dinlenmesi

Velayet davasında çocuğun dinlenmesi hususu çok ama çok önemli bir husustur. Nitekim Türkiye Cumhuriyetinin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin 12. maddesinde, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkının bulunduğu bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle katılmasının sağlanması gerektiği, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018 yılında vermiş olduğu kararda belli yaşın üzerinde olan çocukların velayet davalarında dinlenilmesi gerektiği, velayet hakkında görüşüne başvurulmasının taraf olunan sözleşmeler gereği olduğu, çocuğun idrak yaşının 8 yaş ve üzeri olması sebebiyle 8 yaş ve üzeri çocukların görüşlerine başvurulmadan velayetin değiştirilmesi ve düzenlenmesine ilişkin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet davasında çocuğun dinlenmesi ile iglili geniş bilgi ve yargıtay kararı için velayet davasında çocuğun dinlenmesi başlıklı makalemizi okuybilirsiniz.

Velayetin Düzenlenmesi, Veleyatin Değiştirilmesi Şartları Nelerdir?

Velayetin düzenlenmesivelayetin değiştirilme şartlarından önce çocuklar bakımından ana ve babanın haklarına değinmekte fayda vardır. Türk Medeni Kanununun 182. maddesine göre aile mahkemesi boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. 

Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen taraf çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Velayetin kullanılması kendisine bırakılmayan taraf, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Velayet davası

Velayetin Değiştirilmesi Şartları

  • Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi,
  • Anne veya babanın başka bir yere gitmesi,
  • Anne veya babanın ölmesi,

gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde aile mahkemesi hakimi kendiliğinden ya da anne veya babadan birinin talebi üzerine gerekli önlemleri almak zorundadır. Ancak burada belirtilen anne veya babanın başkasıyla evlenmesi hususunda bir açıklama getirmekte fayda vardır. Her başkasıyla evlenme durumu velayetin değiştirilmesi sebebi değildir. Eğer velayetin kendisinde bulunan taraf yeniden evlenmekle çocuğun üstün yararına halel getirecek bir ortam sağlar ya da çocuğun eğitim, gelişim, barınma gibi menfaatlerini olumsuz etkileyecek bir evliliğin doğmasına sebebiyet verir ve bu durum ispatlanırsa velayetin değiştirilmesi durumuna gidilebileceği gibi velayet tamamen kaldırılarak çocuğa vasi de tayin edilebilir.

Velayetin değiştirilmesi kavramı anne ya da babada olan velayetin diğer tarafa verilmesi durumuna karşılık gelirken genelde velayetin kaldırılmasıyla hem anne hem de babadan alınıp çocuğa vasi tayin edilmesi durumudur.

Velayetin değiştirilmesi davasında velayeti elinde bulunduran taraftan çocuk alınıp velayetin değiştirilmesi talebinde bulunan tarafa bırakılır. Bu durumda velayetin alındığı tarafla çocuk arasında kişisel ilişki kurulması gündeme geleceği gibi iştirak nafakası yükümlüsü olan taraf da yer değiştirmiş olacaktır. Örneğin babada olan velayetin velayetin değiştirilmesi davası açılarak anneye verilmesi durumunda nafaka yükümlüsü baba olacağı gibi baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına ilişkin mahkeme tarafından bir düzenleme de yapılacaktır. 

Velayetin Değiştirilmesi Yargıtay Kararları

Velayetin değiştirilmesi davasında yargıtay kararları emsal kullanılmak bakımından oldukça önemlidir. Nitekim benzer davalarda benzer karar örneklerinin sunulması davanın seyrini değiştirecektir.

Velayet Davası Karar Örnekleri

Velayet davası karar örneklerinde aşağıda velayet davasında sıklıkla karşılaşılan ve çoğu eşin sorun yaşadığı durumlar hakkında yargıtay kararları paylaşılmaya çalışılmış olup bu kararlar davanızın seyrini ve sonucunu etkileyebilecek niteliktedir.

Velayet Davası Açmak İçin Gerekli Evraklar Nelerdir?

"Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi neticesinde; Velayetin değiştirilmesi davası kamu düzenine ilişkin olduğundan; re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle davalı delil bildirmese dahi hakim, gerekli gördüğü delilleri kendiliğinden toplar." T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2019/6033 K. 2019/11627 T. 27.11.2019

Velayet Davasında Kesin Yetki Yoktur

"Velayetin değiştirilmesi ile ilgili davada kesin yetki kuralı bulunmayıp ancak davalılar tarafından bu hususun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde yetki hususu dikkate alınır. Hâkim, yetkinin kesin olmadığı hallerde, bu hususu re'sen nazara alamaz. Davalıların yetkiye ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Buna göre davanın, ilk açıldığı yer mahkemesi olan ..... Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir."  T.C. YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ E. 2019/6028 K. 2019/7619 T. 20.12.2019

Velayet Değişikliği Davası Yetkili Mahkeme Neresidir?

Aile Mahkemelerince ise davacının müşterek çocukların velayetlerinin annelerinden alınıp kendisine verilmesi yönündeki talebi çekişmesiz yargı işidir. (6100 Sayılı HMK. madde 382/ (2) -13) çekişmesiz yargı işlerinde de kanunda aksine bir düzenleme bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili mahkeme olduğu kabul edilmiştir. Velayetin değiştirilmesine ilişkin davalarda yetkiye ilişkin Türk Medenî Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki çekişmesiz yargıyla ilgili genel yetki kuralı (m. 384) uygulanacağından davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde de bu davayı açabilir.T.C. YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ E. 2019/2624 K. 2019/4100 T. 17.6.2019

Velayetin Değiştirilmesi Davasında Delil Sayılan Hususlar

Velayet davası- "Toplanan delillerden, davalı babanın ortak çocukları terketmesi üzerine kurum tarafından anne ile irtibata geçilmesi üzerine çocukların anneye teslim edildikleri ve halen anne ile birlikte yaşadıkları, idrak çağında olan çocukların anne ile birlikte yaşamak istedikleri, davalı babanın velayet görevini fiilen yerine getirmediği anlaşılmaktadır." T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2019/2306 K. 2019/3571 T. 27.3.2019

Anne Şefkatine Muhtaç Çocuğun Velayeti Değiştirilemez

"Davalının yeniden evlendiği, çocuğu görmeye gelen davacıya çocuğu göstermediği, davacı eve çocuğu görmeye gitmeye çekinip muhtarı gönderdiğinde de çocuğu vermediği gelenleri tehdit edip kovduğu anlaşılmıştır. Davacının ilamı icraya koyarak icra kanalı ile infaz ettirmesi mümkün ise de, bu hakkını kullanmamış olması aleyhine yorumlanamaz. Küçük yaşı itibariyle ana şefkatine muhtaçtır. Bu durumda, velayetin değiştirilmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddi isabetsizdir." T.C YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2000/2-927 K. 2000/974 T. 7.6.2000

İlamın İcraya Konulmaması Velayet Davasında Aleyhe Yorumlanamaz

"Davacının ilamı icraya koyarak icra kanalı ile infaz ettirmesi mümkün ise de, bu hakkını kullanmamış olması aleyhine yorumlanamaz. Kaldı ki davalı, davacının mahkemece tayin edilen görüşme günleri haricinde çocukla görüşmek istediğini de ispat etmiş değildir. Toplanan delillere göre davalının kastının çocuğu davacıya hiç göstermemek olduğu anlaşılmaktadır."T.C YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2000/2-927 K. 2000/974 T. 7.6.2000

Velayet Davasında Velayet Görevini İhmal 

"Anne 2,5 yıl çocuğu terk etmiş, velayet görevini ihmal ederek çocuğun üstün yararına halel getirmiştir. Bu sebeple velayet hakkının değiştirilerek velayetin babaya verilmesi ile anneyle çocuk arasında şahsi ilişki kurulması gerekir." Yargıtay 2. HD. 2001/5770-2001/7631

Velayet Davasında Tarafların Kabulü Hakimi Bağlamaz

"Velayet davası kamu düzenine ilişkin olup velayetin değiştirilmesi konusunda tarafların kabulü hakimi bağlamaz. Tarafların delilleri incelenip gerekirse re'sen deliller toplanarak bir karar verilmesi gerekmektedir." Yargıtay 2. HD. 1994/9206-1994/10227

Kişisel İlişkiyi Engelleme Velayetin Değiştirilmesi Sebebidir

"Kadının çocuklarla kişisel ilişki kurmasını engelleyerek babayla kişisel ilişki kurulmasına engel olunması velayetin değiştirilmesi nedeni olup" Yargıtay 2. HD. 2000/14721-2000/888

Velayet Hakkı Kendinde Olan Çocuklarla İlgilenmezse Velayet Değiştirilir

"Velayeti babaya verilen küçüklerin uzun süreli anneleri yanında kaldıkları, tanık beyanları ve toplanan delillerle anlaşıldığından ve davalı yeniden evlendiğinden velayet görevlerini gereği gibi yerine getirmediğinden ve çocuklar anne ile uzun süre dede yanında kaldığından velayetin değiştirilmesi gerekmektedir." Yargıtay 2. HD. 2000/13018- 2000/13645

Boşanmadan Velayet Davası Açılır mı?

Boşanmadan velayet davası açılır mı sorusunun cevabı kanunda aslında açık bir şekilde düzenlenmiştir. Eşler boşanmış olmasalar dahi çocuğun üstün yararına halel getirecek şekilde davranıyor, çocuğa fiziksel ya da psikolojik şiddet uyguluyorlarsa mahkeme kararı ile velayet anne ve babadan alınarak çocuğa bir vasi tayin edilir. 

  • Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
  • Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.
  • Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.

Velayet Davası Dilekçe Örneği

Velayet davasında dilekçe hazırlamak çok önemli bir husustur. Bu yüzden velayetin değiştirilmesi davası ya da velayet davası açacak olan tarafın velayet avukatı vasıtasıyla bütün hukuki süreci takip etmesi kendi yararına olacak olup kararı oldukça fazla etkileyecektir. Bu yüzden bir boşanma avukatı ile veleyet davası avukatı ile davanın takibi her zaman tavsiye edilmektedir.

Velayet Avukatı

Velayet avukatı kavramı aslında toplumun bu gibi davalarda avukatlara yüklemiş olduğu bir sıfattır. Velayet davası Medeni Hukuk içerisinde ve Aile Hukuku içerisinde bulunan bir yapı olduğundan ötürü boşanma avukatlarının uzmanlık alanına girdiği söylenebilir. Bu sebeple kişilerin araştırma yaparken velayet avukatı kavramı yerine velayet avukatı ile birlikte boşanma avukatı ya da aile hukuku avukatı arayışı içerisine girmeleri daha doğru bir yaklaşım olabilir. Zira velayet avukatı kavramı pek rastlanır bir tabir olmamasına karşın boşanma avukatı ya da aile hukuku avukatının zaten uzmanlık alanı içerisinde velayet davaları da bulunacağından velayet avukatı da bunların içerisinde yer alacaktır.

Velayet Davası Ücreti

Velayet davası ücreti aile mahkemesi veznesine yatırılan bir ücrettir. Velayet davası ücreti hesaplanmasında önemli olan tarafların sayısı tanık sayısı avukat ve sair durumların belirlenmesidir. Örneğin taraf sayısı 2, tanık sayısı 2, vekil sayısı 1 olan velayetin değişitirilmesi davasında harç ve masraflar toplamı 2020 itibarı ile 456,90 TL dir. Ancak bu hesaplama tanık sayısı, bilirkişi talebi ve sair hususlar çerçevesinde değişkenlik gösterebilecektir. Açılan velayetin değiştirilmesi davalarında 2020 itibarı ile başvurma harcı 54,00 Tl, peşin harç 54,00 TL, gider avansı 328 TL olarak belirlenecektir. Buna göre gider avansının yanında eğer bilirkişi incelemesi de talep edilmiş ise gider avansı hesaplamasının içerisine delil avansı olarak bilirkişi ücreti de eklenecek ve harç ve masraflarda artış olacaktır. Bu sebepten ötürü yapılacak harç ve masrafların tespitinin dava açılmadan önce yapılması gerekmektedir. Bilinmesi gerekir ki bu harç ve masraflar davanın açılmasından önce yatırılması gereken harç ve masraflardır ve davanın kazanılmasından sonra karşı tarafa yükletilir. Anlaşılacağı üzere harç ve masraflar dava kazanılması ile birlikte karşı taraftan yani davalıdan alınacak ve davacıya faiziyle birlikte geri dönecektir. Bu yüzden dava açılmadan önce harç ve masraflardan kaçınılmaması gerekmekte olup kişinin davasına dört elle sarılması tavsiye olunur.

                                                                                                                            Av. Bilgehan UTKU

BOŞANMA DAVASINDA ÇOCUKLARIN DURUMU

Evlilik, tüm dünyada olduğu gibi toplumumuzda en önemli kurumlardan birisidir. Eşlerin kurdukları bu birlikteliği devam ettirmeleri ideal bir amaçtır. Ancak bazı olumsuz durumların ortaya çıkması evlilik kurumunun bozulmasını zorunlu hale getirebilir. Evlilik sözleşmesinin sona ermesi durumu hukuki yönden ‘’boşanma’’ olarak adlandırılmaktadır. Ruhsal yönden ise ayrılan eşler ve çocuklar için aile üyelerini sarsan karmaşık bir durumun başlangıcı olmaktadır. Bu yeni başlangıcı, boşanmayı yönetmek de evlilik kadar büyük bir çaba ve özen gösterilmesi gereken bir süreçtir. Boşanma ile anne baba rolü değil eş rolü sona ermektedir. Anne ve baba olma süreci hala devam etmektedir.

Boşanma Sürecinde Çocuğa Nasıl Davranılmalıdır?

Anne ve baba kesin boşanma kararı aldıklarında öncelikle kendi aralarında bu durumu çocuğa nasıl açıklayacaklarını kendi aralarında konuşmalıdırlar. Konuşma kararlaştırıldıktan sonra anne ve baba çocuğa boşanmanın ne demek olduğunu çocuğun anlayacağı şekilde açık ve yalın bir ifadeyle anlatmalıdırlar. Çocuğa karşı açı ve dürüst olunmalıdır. Gereksiz detaylara girmekten kaçınılmalıdır.
Ayrılma kararında çocuğun hiçbir etkisinin olmadığı, kararı kendilerinin verdiği birbirlerini suçlamadan çocuğa açıklanmalıdır.
Anne ve baba rolünün devam ettiği çocuğa belirtilmelidir. Boşanma olayından sonra da anne ve babanın yine çocuk ya da çocuklarını sevdiği belirtilmelidir. Eğer anne ve baba olarak aranızdaki rolü ve iletişimi uygun bir şekilde sağlayamıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından ya da bir arabulucudan yardım almaya çalışın.
Boşanma olayından sonra çocuğun yeni yaşamının ve düzeninin nasıl olacağı anlatılmalıdır. Çocuğun anne ve babasıyla sürekli ve düzenli olarak görüşmesi sağlanmalıdır.
Çocuğun duygularını ifade etmesine olanak sağlanmalıdır. Çocuğun duygularını engellemeye çalışmak, anne ya da babayı kötülemek, çocuğu yan tutmaya zorlamak çocuğa büyük ölçüde zarar verecektir. 
Çocuktan çözüm bulmasını beklemek, ondan güç almaya çalışmak çocuğa fazlasıyla yük oluşturacaktır. Bunun için aileniz ya da yakınlarınızla konuşmak ve profesyonel destek almak sağlıklı olacaktır. 

Boşanma Davasında Çocuk Psikolojisi

Boşanma,  yasal süreç ile başlayıp biten bir olay değil, aile üyeleri için yeni bir hayatın başlangıcıdır. Boşanma öncesi ve sonrası; kaygı, stres ve üzüntü gibi duyguları içinde barındıran uzunca bir süreci kapsamaktadır. Bu süreç hem anne- baba için hem de çocuk için zor olacaktır. Anne ve babalar her ne kadar bu zorlu süreci kendi aralarında çözdüklerini, çocuğu etkilemediğini düşünseler de çocuklar bu durumdan ruhsal olarak etkilenmektedir.
Çocukta; 

  • Aşırı Duygusal Tepkiler
  • Kendini Suçlama
  • İçe Kapanma
  • Okul İle İlgili Problemler 
  • Yalan Söyleme
  • Altını Islatma
  • Parmak Emme
  • Dikkat Dağınıklığı
  • Kaygı
  • Depresyon
  • Saldırgan Davranışlar
  • Uyku Bozuklukları
  • Yeme Bozuklukları
  • Sigara, Alkol, Uyuşturucu Kullanma
  • Psikolojik Kökenli Fiziksel Rahatsızlıklar

ortaya çıkabilmektedir. Çocuğun duruma tepkisi normal sınırları aşarsa ve saydığımız ruhsal problemler ortaya çıkarsa, ruh sağlığı uzmanlarından destek almak hem ayrılan anne, baba için, hem de çocuklar için yararlı olacaktır. Huzurlu bir çocuk, huzurlu bir anne babanın eseridir. Kendinizi asla ihmal etmeyin. 

                                                                                                  Uzman Klinik Psikolog Pınar YILDIRIM,

Velayet Davasında Çocuğun Üstün Yararı Yargıtay Kararı

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi        

2020/1370 E.

2020/2447 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TEMYİZ EDEN :Davacı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından taleplerinin reddedilen kısmı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı baba tarafından açılan kişisel ilişkinin kaldırılması, aksi halde süresinin azaltılarak yatısız ve baba nezaretinde olacak şekilde yeniden kişisel ilişki kurulması davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile ortak çocuk 2012 doğumlu ... ile davalı anne arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine, sınırlandırılması talebinin ise kabulü ile boşanma dosyasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılarak yerine ortak çocuk ile davalı anne arasında " Her ayın 1. ve 3. hafta sonu Cumartesi saat 09:00 ’dan saat 17:00 ’a kadar, dini bayramların 3. günü saat 09:00’dan saat 17:00’a kadar, her yıl 1 Temmuz saat 09:00’dan 7 Temmuz saat 17:00’a kadar anneye verilmek sureti ile kişisel ilişki kurulmasına " karar verilmiştir. Hükme karşı davacı baba tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince davacı babanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi hükmü taleplerinin reddedilen kısmı yönünden davacı baba tarafından temyiz edilmiştir.

Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke, “Çocuğun üstün yararı"dır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m.4/b). Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Yine, Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir." hükmü yer almaktadır.

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, tarafların Adana 4. Aile Mahkemesinin 2015/787 esas-2016/103 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, bu kararın 18.03.2016 tarihinde kesinleştiği, davacı babanın Adana ilinde, davalı annenin ise boşandıktan sonra Aydın ilinde yaşamaya başladığı, davalı annenin ortak çocuğu kurulan kişisel ilişki nedeniyle 15.07.2016 tarihinde aldığı, 31/07/2016 tarihinde davacı babaya teslim etmesi gerekirken teslim etmeyerek sakladığı, bunun üzerine davacı babanın birçok kez ortak çocuğu teslim almak için icra memurları ile birlikte davalının yaşadığı eve gittiği ancak ortak çocuğu teslim alamadığı, sonrasında idari ve adli makamlara başvurduğu, maddi ve manevi çaba sarfettiği, son olarak dava devam ederken 01.08.2017 tarihinde yeniden birden fazla polis nezaretinde icra memurları ile birlikte davalı kadının yaşadığı mahalleye girebildikleri, ortak çocuğu komşunun evinde davalı kadının kız kardeşi tarafından gizlenmiş olarak buldukları, davalı kadının bu eylemleri nedeni ile Aydın 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/947 esas - 2017/283 karar sayılı dosyasında çocuğu alıkoyma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik kararının 27/04/2017 tarihinde kesinleştiği, davalı anne yanında alıkonulduğu bir yıllık süre zarfında o tarihte henüz beş yaşında olan ortak çocuğun terör örgütü sempatizanlığını çağrıştırır şekildeki fotoğraflarının uygunsuz ifadelerle sosyal medyaya davalı anne ve yakınları tarafından yüklenildiği, ortak çocuğun davacı baba yanına geldikten sonra ilk derece mahkemesince aldırılan sosyal inceleme raporunda da belirtildiği gibi, korkmuş olduğu, sürekli ağladığı, kapının arkasına saklandığı, bu nedenlerle davalı annenin velayetin değiştirilmesi davası açma hakkını kullanmak yerine kişisel ilişkiden kaynaklanan haklarını amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullandığı, bu durumun tanık beyanları ve ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğu, yine davalı anne yanında bulunduğu süre zarfında ortak çocuğu gizlemek için dışarı çıkarmadıkları, tüm bu yaşananlar sonucu ortak çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin tehlikeye girdiği anlaşılmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, ortak çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasının değişen koşullara göre her zaman yeniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak ortak çocuk ile davalı anne arasındaki kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararı doğrultusunda şu aşamada kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeplerle temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, Adana 7. Aile Mahkemesi'nin 12.02.2019 tarih 2017/382 esas, 2019/88 karar sayılı kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.06.2020 (Pzt.)

1