Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Cinsel Şiddet Yargıtay Kararları | Mil Hukuk & Danışmanlık

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Cinsel Şiddet Yargıtay Kararları

  • Anasayfa
  • Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Cinsel Şiddet Yargıtay Kararları

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Cinsel Şiddet Yargıtay Kararları

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davaları içinde eşlerin birbirlerine karşı çeşitli şiddet eylemleri olmakta ancak bunların hepsini fiziksel şiddet olarak akla getirmemek gerekmektedir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Cinsel Şiddet Yargıtay Kararları

Evlilikte Cinsel Şiddet

 Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davaları içinde eşlerin birbirlerine karşı çeşitli şiddet eylemleri olmakta ancak bunların hepsini fiziksel şiddet olarak akla getirmemek gerekmektedir. Nitekim eşler fiziksel şiddet haricinde de şiddeti birbirlerine uygulayabilmektedirler. Bunlar içinde cinsel şiddet de gelmektedir. Cinsel şiddet denilince akla sadece fiziken cinselliğe yönelik davranışlar gelmemeli; eşin yatağını ayırması, başka bir kadınla birlikte olması- zina, zorla pornografik içerikli film vs izletmesi, cinsel içerikli dedikodusunun yapılması gibi davranışlar da gösterilebilmektedir. Bu makalemizde eşlerin evlilik birliktelikleri içinde birbirlerine karşı göstermiş oldukları cinsel şiddetlere ilişkin yargıtay kararlarını ele alacağız ve hangi davranışların cinsel şiddet olarak kabul gördüğü ya da görmediği hususlarını irdeleyeceğiz. Eşler, yaşamış oldukları problemlerde her zaman çekişmeli boşanma davası açmayabilirler. Anlaşmalı boşanma davası açarak tek celsede boşanmak da mümkündür. Ayrıntılı bilgi için lütfen boşanma avukatından hukuki destek alınız. 

BUNU DA BİL; Şiddetli geçimsizlik nedeniyle çekişmeli boşanma hakkında detaylı bilgi için makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Tartışma Sonrası Yatakların Ayrılması Cinsel Şiddet Olarak Tanımlanmamalıdır

...yaşanan tartışma neticesinde yatakların ayrıldığı anlaşılmış olup, kadının davranışı eşinin kusurlu davranışına karşı gösterilen tepki niteliğindedir. Bu itibarla, davalı kadına “Yatakları ayırarak eşine cinsel şiddet uyguladığı” vakıasının kusur olarak yüklenmesi doğru bulunmamıştır. Tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumlarına göre, eşine hakaret eden, eşinin sesini porno sitesindeki kadının sesine benzeterek onu suçlayan ve evinin tapusunu babasına devredip mal kaçırmaya çalışan erkek; eşine hakaret ve beddua eden kadına nazaran ağır kusurludur. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/3275 E.  ,  2021/3815 K.

Zorla Ters İlişki Cinsel Şiddettir

Bölge adliye mahkemesince, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin belirlenen ve gerçekleşen kusurları yanında, kadına fiili livata yapmak suretiyle cinsel şiddet uyguladığının anlaşıldığı ve erkeğe bu vakıanın da kusur olarak eklenmesi gerektiği, bu nedenle belirlenen ve gerçekleşen kusur durumuna göre, erkeğin ağır kusurlu olduğu, cinsel şiddete ilişkin kusurun erkeğe yüklenmemesinin ise hatalı olduğu kabul edilmiş ve bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/2675 E.  ,  2021/3391 K.

BUNU DA BİL; Boşanma davasında feragat hakkında ayrıntılı bilgi için aşağıdaki videomuzu izlemenizi de tavsiye ederiz.

Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek, boşanmaya karar varilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı kocanın eşine karşı fiziksel şiddet uyguladıgı, hakaret ettiği, doğal olmayan yoldan cinsel ilişkiye zorladığı, davalı kadının ise eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya sebep olan olaylarda her iki taraf kusurlu olmakla birlikte, davacı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri isabetli değilse de evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamıştır. Az kusurlu olan davalı kadının boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleştiğinden boşanma davasının kabulüne karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Bu sebeple davalı kadının, boşanma hükmüne yönelik temyiz itirazının reddi ile boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar verilmiş (HUMK m. 438/son) ve davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları ile aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin temyiz temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/24896 E.  ,  2014/14745 K.

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı-davalı kocanın eşine ve müşterek çocuklara sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, eşine anormal cinsel ilişki teklif ettiği, kabul etmeyen eşine şiddet uyguladığı, davalı- davacı kadının da eşini ölümle tehdit ettiği ve "şerefsiz" diyerek eşine hakaret ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda kusurun ağırlığı davacı-davalı kocada olsa da, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadının az da olsa kusurlu bulunduğu ve kocanın davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/26021 E.  ,  2014/9934 K.

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı-davalı kadının evlilik birliği görevlerini yerine getirmediği ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu; kocanın ise evlilik birliği görevlerini yerine getirmediği, eşine fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve doğal olmayan yollardan cinsel ilişkiye zorladığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kocanın eşine göre daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/20442 E.  ,  2013/6952 K.

Cinsel Birliktelikten Kaçınmak Cinsel Şiddettir

İlk derece mahkemesi kararını erkek temyiz etmiş, Dairemizin 11.12.2018 tarihli bozma ilamıyla mahkemece erkeğe yüklenen kusurlu davranış yanında kadının da erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, kadının cinsel birliktelikten de kaçındığı, erkeğin dava açmakta haklı olduğu ve erkeğin açtığı davanın TMK m. 166/1 uyarınca kabulü gerekirken reddinin doğru olmadığı belirtilerek karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen kararda tarafların karşılıklı birbirlerine fiziksel şiddet uyguladıkları ve kadının cinsel birliktelikten de kaçındığı belirtilerek tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmiştir. Tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ise erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı ve cinsel birliktelikten kaçındığı, davacı-karşı davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden mahkemece tarafların eşit kusurlu olarak kabulü doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/3379 E.  ,  2020/3972 K.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre, taraflar dava veya cevap dilekçelerinde (HMK m.ll9/l-e-f , HMK m. 129/1-e-f) iddiasının/savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorunda olduğu hükmü bulunmaktadır.Somut olayda davalı kadının cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmadığı anlaşılmaktadır.Davacı erkeğin tanığı tarafların karşılıklı küfür ettiğini ve birbirlerini dövmeye çalıştıklarını beyan etmiştir. Buna göre davacı erkeğin eşine hakaret ettiği ve fiziksel şiddet uyguladığı, davalı kadının ise cinsel birliktelikten kaçındığı, eşine hakaret ettiği ve fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu kusurlu davranışlara göre davalı kadının daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken,davacı erkeğin daha fazla kusurlu kabul edilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/18188 E.  ,  2018/6318 K.

Mahkemece, davalı kadın tamamen kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de, toplanan delillerden davacı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, evin kilidini değiştirdiği, davalı kadının ise eşinin annesine şiddet uyguladığı, cinsel beraberlikten kaçındığı anlaşılmaktadır. O halde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyle iken, davalı kadının tamamen kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur tespitine bağlı olarak davacı erkek lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/15401 E.  ,  2015/19602 K.

Toplanan delillerden; davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenen davranışların yanında, davacı-karşı davalı kocanında eşine sürekli cinsel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının da davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davalı-karşı davacı kadının davasının reddi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/6443 E.  ,  2014/17748 K.

Cinsel Yönden Küçük Düşürmek Cinsel Şiddettir

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden bölge adliye mahkemesince tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı kadının üçüncü kişilerin yanında eşinin cinsel yönden yetersiz olduğunu söyleyerek eşini küçük düşürdüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6966 E.  ,  2020/778 K.

Cinsel Hayatı Başkalarına Anlatmak Cinsel Şiddettir

...davacı-karşı davalı kadının tarafların arasındaki cinsel hayatlarını arkadaşlarına anlattığı, hocaya gidip muska yazdırdığı, hakaret ettiği, davalı-karşı davacı erkeğin de kadının ailesi ile görüşmesine müsade etmediği, istemiyorum dediği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulüne ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir. Tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında davalı-karşı davacı erkeğin aile müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, taraflar arasında bulunan ceza dosyasından anlaşıldığı üzere, davalı-karşı davacı erkeğin eşine birden fazla kez tokat attığı, davacı-karşı davalı kadının da saldırarak karşılık verdiği, davacı-karşı davalı kadının darp raporu olmasına karşın davalı-karşı davacı erkeğin darp raporunun olmaması ve davacı-karşı davalı kadının haksız tahrik indiriminden faydalanmış olması hususları da dikkate alındığında davalı-karşı davacı erkeğin fiziksel şiddeti daha ağırdır. O halde, tarafların gerçekleşen ve kabul edilen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olarak kabulü doğru olmadığı gibi, yanılgılı kusur belirlemesinin sonucu olarak, davalı-karşı davacı erkek yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6830 E.  ,  2019/10438 K.

Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kadının kocasına hakaret ve aşağılama içeren sözler söylemesine karşılık; davacı-davalı kocanın da eşiyle aralarında gizli kalması gereken cinsel yaşamlarıyla ilgili ayrıntıları başka kişilere anlattığı, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, aşağıladığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve eşini ölümle tehdit ettiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/24703 E.  ,  2013/10904 K.

Mahkemece davacı, davalıyla aynı oranda kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, taraflar arasında cinsel birlikteliğin yaşanamadığı, davacının aile mahremiyeti ile ilgili konularda açıklamalarda bulunduğu, davalının ise eşine şiddet uygulayıp, birlik görevlerini yerine getirmediği, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, ailesini ziyarete giden eşini arayarak "gelme annenin evinde kal" diyerek eşini istemediği, gerçekleşen bu durum karşısında davalının, davacıya oranla daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/15391 E.  ,  2012/11889 K.

Cinsel Şiddet İspatlanamamışsa Hükme Esas Alınamaz

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davacı-davalı erkeğe kusur olarak yüklenen eşini kendi ailesiyle yaşamaya zorladığı, eşine karşı cinsel şiddet uyguladığı ve annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığına dair vakıalar kanıtlanamadığından kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağının, yapılan yargılama ve toplanan delillerden mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin yine de ağır kusurlu olduğu anlaşılmakla, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/25553 E.  ,  2018/11516 K.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ortak çocuk ... temyiz inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun, mahkemece davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen kadına cinsel şiddet uyguladığı vakıasının kanıtlanamadığına, yine de erkeğin boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tamamen kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6353 E.  ,  2018/10933 K.

Mahkemece davacı kadının açtığı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda davalı erkeğin davacı kadına karşı cinsel şiddet uyguladığından bahisle davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan davalı tanığı ...’nin beyanı davacı taraftan duyulanın aktarımından ibaret olup davalı erkeğin eylemini ispata elverişli olmadığı gibi yapılan yargılama ve toplanan diğer delillerden de davalı erkeğin eşine karşı cinsel şiddet uyguladığı hususu ispatlanamamıştır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, kabulü doğru değilse de; boşanma hükmü temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/16618 E.  ,  2018/5062 K.

Mahkemece davalı -karşı davacı erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden mahkemece davacı-karşı davalı kadına yüklenen eşiyle cinsel ilişkiye girmekten kaçındığı vakıasının ispatlanamadığı, bu nedenle ispatlanamayan bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, dosya kapsamından kadına yüklenebilecek başka bir kusurlu davranışın da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen eşine karşı fiziksel şiddet uygulama ve kadını tehdit etme vakıaları da ispatlanamadığından erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/15278 E.  ,  2018/4497 K.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kocanın davacı eşine cinsel şiddet uyguladığı iddiası gösterilen delillerle kanıtlanamamış ise de; kocanın eşine tekrar eden fiziki şiddet uyguladığının kanıtlanmış olmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/21851 E.  ,  2013/21063 K.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kocanın eşine cinsel yönden şiddet uyguladığı ispat edilememiş ise de, boşanmaya neden olaylarda birlik görevini yerine getirmeyen kocanın tamamen kusurlu olduğunun anlaşılmasına; boşanma davalarında vekalet ücretinin boşanma talebinin kabul veya ret edilmesi durumuna göre takdir edileceğinden,  boşanmanın fer’i (eki) niteliğinde olan nafaka ve tazminat taleplerinin kabul veya reddi nedeniyle ayrıca vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin tabii olmasına göre; davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/19520 E.  ,  2012/15300 K.

Duyuma Dayalı Tanıklarla Cinsel Şiddet İspat Edilemez

Mahkemece, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda, davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden "Davalı kadının evlenmeden önce başka bir erkekle ilişkisinin olduğu, bu durumu davacıya söylemediği” vakıasının, evlilik öncesine ait olduğu ve bunun ancak evliliğin iptali davasına konu olabileceği, evlilik öncesi olayların boşanma davasına konu edilemeyeceği gibi davalı kadına kusur olarak da yüklenemeyeceği, yine mahkemece davalı kadına kusur olarak yüklenilen “cinsel şiddet uyguladığı” vakıasının ise, tanıklarca duyuma dayalı beyanlar olduğu, dolayısıyla bu vakıanın kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı erkek, davalı kadının boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışının varlığını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle davacı erkeğin davasının reddi gerekirken kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/22909 E.  ,  2018/9955 K.

Dilekçelerde Cinsel Şiddete Dayanılmamış ise Taraflara Kusur Olarak Yüklenemez

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davalı erkeğe kusur olarak yüklenilen "eşine cinsel şiddet uyguladığı ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği " vakıalarına davacı kadının dayanmadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmakla davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/13327 E.  ,  2018/2930 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkeme tarafından davalı erkeğe yüklenen fiziksel şiddet eyleminden sonra tarafların barıştıkları, bu eylemin kadın tarafından affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulünün gerektiği, davalı erkeğin olağan dışı cinsel talepte bulunması vakıasına kadın tarafından dayanılmadığından hükme esas alınamayacağının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/10415 E.  ,  2016/226 K.

Cinsel Şiddet Varsa Talep Halinde Manevi Tazminata da Hükmedilmelidir

Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı erkeğin evli kalınan süre içinde cinsel beraberliği gerçekleştiremediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Boşanmaya yol açan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. O halde boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu isteklerin reddi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/26668 E.  ,  2017/4062 K.

Cinsel Sorunlara Karşı Tedaviden Kaçınmak Cinsel Şiddettir

Yapılan soruşturma toplanan delillerle, davalı-davacı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, davacı-davalı kadının da cinsel sorunları olmasına rağmen tedaviden kaçındığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davalı-davacı erkeğin birleşen davasının reddi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/7733 E.  ,  2015/22164 K.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle eşine fiziksel şiddet uygulayan, hakaret eden ve cinsel rahatsızlığını tedavi ettirmeyen davalı kocanın; eşine hakaret eden davacı kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/17325 E.  ,  2013/3320 K.

Fiziksel Şiddete Tepki Olarak Cinsel İlişkiden Kaçınmak Cinsel Şiddet Değildir

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle maruz kaldığı fiziki şiddetin yarattığı travma sebebiyle davalı-karşı davacı(nın) bir süre eşiyle cinsel ilişkiden kaçınmış olması kusur olarak yüklenemeyeceğine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/2103 E.  ,  2015/15723 K.

Başka Biriyle Cinsel İlişki Cinsel Şiddettir

Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında taraflar "eşit kusurlu" kabul edilerek, tarafların boşanmalarına ve her iki tarafın tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davalı (koca) tanık beyanlarında geçen bir kısım hadiseler davalıdan aktarılan beyanlar olup görgüye dayalı bulunmamaktadır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, eşine hakaret eden davacı (kadın) yanında, davalı (koca)'nın da başka bir kadınla cinsel ilişkiye girdiği, sadakatsizlik içeren davranışlar sergilediği, buna ilişkin görüntüleri kayıt altına alarak müşterek konutta muhafaza ettiği, bu görüntülerin ortaya çıkması üzerine yaşanan tartışma sonucunda davacı (kadın)'a fiziksel şiddet uygulayarak ortak konutu terk ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Belirlenen bu kusur durumuna göre de; boşanmaya neden olan olaylarda davalı (koca)'nın daha ziyade kusurlu bulunduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve belirlenen bu hatalı kusur durumuna göre davacı (kadın)'ın maddi ve manevi tazminat taleplerinin (TMK md. 174/1-2) reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/24556 E.  ,  2014/14298 K.

Zorla Cinsel İlişki Cinsel Şiddettir

Mahkeme tarafından davacı-davalı kadın daha ağır kusurlu bulunarak boşanmaya karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kocanın zaman zaman eşine şiddet uygulayıp, zorla cinsel ilişkiye girdiği davacı-davalı kadının ise söz ve hareketleri arasındaki çelişki ve tutarsızlıklar nedeniyle kocadaki güven duygusunu sarstığı, onu istemediğini, rezil edeceğini, tiksindiğini söylediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/415 E.  ,  2012/18147 K.

Fiziksel Şiddet Cinsel Beraberlikten Kaçınmaktan Daha Ağır Kusurdur

Eşine fiziksel şiddet uygulayan davalı koca, cinsel beraberlikten kaçınan davacı kadına göre boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurludur. Durum böyleyken, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/12103 E.  ,  2012/8854 K.

Cinsel Görevleri Yerine Getirmekten Kaçınmak Cinsel Şiddettir

Mahkemece, boşanmaya yol açan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; kocanın eşine fiziki şiddet uyguladığı ve cinsel görevlerini yerine getirmekten kaçındığı, davacı-karşı davalı (kadın)'ın ise, ailesinin kocasına şiddet uygulamasına kayıtsız kaldığı anlaşılmış olup, gerçekleşen bu olaylara göre, kocanın boşanmada kadına oranla daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, bu yön nazara alınmadan "kadının kocayla aynı oranda kusurlu " kabul edilmesi ve buna bağlı olarak davacı-karşı davalı (kadın)'ın Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesine dayanan maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddedilmesi doğru olmamıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/21177 E.  ,  2011/21428 K.

Boşanma davası ve boşanma avukatı hakkında ayrıntılı bilgi için boşanma avukatı ankara başlıklı makalemizi de okuyabilirsiniz.

1