Eşini Küçük Düşürmek | Mil Hukuk & Danışmanlık

Eşini Küçük Düşürmek

Eşini Küçük Düşürmek

Eşini küçük düşürmek, boşanma ve nafaka hukuku kapsamında boşanma sebeplerinden birisi olarak sayılabilir kusurlardan bir tanesidir. Eşini küçük düşürmek, herkesin içinde onurunu ve gururunu kırmak bu davranışları alışkanlık haline getirmek ve saygı

Eşini Küçük Düşürmek

Eşini Küçük Düşürmek

Eşini küçük düşürmekboşanma ve nafaka hukuku kapsamında boşanma sebeplerinden birisi olarak sayılabilir kusurlardan bir tanesidir. Eşini küçük düşürmek, herkesin içinde onurunu ve gururunu kırmak bu davranışları alışkanlık haline getirmek ve saygı sınırlarını aşmak, boşanma sebebi olarak karşımıza çıkan bir davranış olarak ortaya çıkmaktadır. Boşanma davası sırasında eşini küçük düşürmek davranışı evlilik birliğinin temelden sarsıldığının açık bir göstergesi niteliğindedir. Eşlerden birisi diğer tarafı yani eşini küçük düşürme davranışı içersine girdiğinde bu durum kendisini boşanma davası sürecinde kusurlu olarak gösterecektir. Küçük düşürülen eş açtığı boşanma davasında bu davranışları ispat edecek vakıaları ortaya koymalı ve mahkemeyi bu konuda ikna etmelidir. 

Eşini küçük düşürmek davranışını işleyen kişiye karşı eşin açtığı davada eşlerden birisi diğerinin bu davranışını ispatlamalı, hatta boşanmada maddi tazminatboşanma davasında manevi tazminat talepleri bulunuyorsa bu talepleri ile küçük düşürücü davranıştan ötürü karşı tarafın kusurunu ortaya koymalıdır. Boşanmada tanık ifadelerinin rolü oldukça fazla olduğundan boşanma davasında tanık ifadeleri başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz. 

Eşini Küçük Düşürmek Yargıtay Kararları

Yargıtay
2. Hukuk Dairesi 
2018/8186 E.
2019/6314 K.

Davacı:
Vekili:
Davalı:
Vekili:

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Davalı erkek, temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 363/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay'a da yapılabilir ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 337/1. maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir. Davalı erkeğin adli yardım talebini içeren dilekçesi ve dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, davalı erkeğin adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2-Temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

b) İlk derece mahkemesince, davalı erkek tamamen kusurlu kabul edilerek, kadının boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesi, çocuk ve kadın yararına tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile kadının maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı erkek tarafından hükmün tümüne yönelik istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, görevli Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince 09.07.2018 tarih, 2017/2996 esas ve 2018/1717 karar sayılı kararla; ilk derece mahkemesinin yüklediği kusurlardan "Evde kadın kıyafetleri giymek" şeklindeki eyleme konu olay tanık tarafından bizzat görülmüş olmayıp, duyuma dayalı beyanın anlatılmasından ibaret olup, duyuma dayalı vakıanın kusur olarak yüklenilmesi doğru görülmediğinden çıkartılmasına karşın, ilk derece mahkemesinin belirlediği diğer kusurlu davranışların yanında " Eşini aşağılamak, hor görmek, eşine ve ailesine karşı saygısız davranmak" kusurları da eklenilerek erkeğin yine de tamamen kusurlu olduğunun kabulü ile istinaf talebinin kusur belirlemesi yönünden kabulüne karar verilmiştir. Davacı kadın tarafından istinaf talebinde bulunulmadığı, sadece davalı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulduğu halde davalı erkek aleyhine "Eşini aşağılamak, hor görmek, eşine ve ailesine karşı saygısız davranmak" vakıaları kusurları erkeğe yüklenemez ancak yine de mahkemece davalı erkeğe yüklenen ve kesinleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu sabittir. Bu husus gözetilmeden tek taraflı istinaf talep eden erkek aleyhine kusur yüklenilmesi doğru olmamıştır.

c) Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğe kusur olarak yüklenilen "birlik görevlerini yerine getirmemek, evde huzursuzluk çıkarmak şeklindeki davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte değildir. Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmamıştır. O halde kadın yararına hükmedilen manevi tazminatın kaldırılması gerekirken davalı erkeğin bu yöndeki istinaf talebinin esastan reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 2/b ve 2/c bentlerde gösterilen sebeplerle temyiz edilen Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 20.05.2019 (Pzt.)

Yargıtay
2. Hukuk Dairesi  
2015/10083 E. 
2015/24918 K.

Davacı:
Vekili:
Davalı:
Vekili:

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa 6. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 15/01/2015
NUMARASI : 2013/847-2015/24

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı-davacı kadının mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarının yanında davacı-davalı erkeğin de eşini aşağılamak, sevmediğini, nefret ettiğini söylemek suretiyle kusurlu olduğu, davalı-davacı kadının davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı kadının boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya (TMK.md. 166/2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kadının davasının reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden karar verilmesi gerekli hale gelen davacı-davalı erkeğin boşanma davası ve fer'ilerine ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24.12.2015(Prş.)

Yargıtay
2. Hukuk Dairesi 
2014/635 E. 
2014/10905 K.

Davacı:
Vekili:
Davalı:
Vekili:

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İzmir 3. Aile Mahkemesi
TARİHİ :01.11.2013
NUMARASI :Esas no:2012/724 Karar no:2013/784

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından; davacı-davalı (koca)'nın davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Mahkemece, taraflar eşit derecede kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-davacı (kadın)'ın eşine hakaret etmek ve aşağılamak şeklindeki kusuruna karşılık, davacı-davalı (koca)'nın da eşini aşırı derecede kıskanarak baskı yaptığı, eşine sürekli olarak hakaret ettiği, eşinin koluna sıcak çaydanlığı dokundurmak suretiyle fiziksel şiddet uyguladığı ve eşini müşterek evden kovduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; davalı-davacı (kadın)'a oranla, davacı-davalı (koca)'nın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu aşamadan sonra taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yaranın bulunmadığı ve davalı-davacı (kadın)'ın boşanmaya karşı çıkmadığı da açık olduğuna göre, davacı-davalı (koca)'nın boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleşmiş olup, davacı-davalı (koca)'nın boşanma davasının kabulü sonucu itibarıyla doğrudur. Açıklanan nedenlerle davalı-davacı (kadın)'ın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile boşanmaya ilişkin hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda, maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 TBK.md.50 ve 52 ) dikkate alınarak davalı-davacı (kadın) yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

3-Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, tazminat isteyen davalı-davacı (kadın)'ın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı-davacı (kadın) yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.05.2014 (Pzt.)

Eşini küçük düşürmek fiilinden dolayı boşanmaya karar veren taraflar boşanma davası süreci içerisinde eşin bu tür davranışlar sergilediğini ispat etmeli ve bu durumun çekilmez bir hal aldığını belirtmelidirler. Boşanma davası yorucu bir süreçtir ve hak kayıpları doğabilir. Bunun üstesinden gelebilmek maksadıyla alanında uzman bir boşanma davası avukatı ile görüşülmesi tavsiye olunur.

1