Askeri Disiplin Cezaları | Mil Hukuk & Danışmanlık

Askeri Disiplin Cezaları

Askeri Disiplin Cezaları

Askeri disiplin cezaları bakımından incelemeye geçmeden önce şu ayrımın yapılması gerektiği kanısıdayız. Türk Silahlı Kuvvetleri bakımından kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlığı bağlısı olup Milli Savunma Bakanlığına bağlı olan asker kişilere uy

Askeri Disiplin Cezaları

Askeri Disiplin Cezaları

Askeri disiplin cezaları bakımından incelemeye geçmeden önce şu ayrımın yapılması gerektiği kanısıdayız. Türk Silahlı Kuvvetleri bakımından kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlığı bağlısı olup Milli Savunma Bakanlığına bağlı olan asker kişilere uygulanacak kanun 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu iken artık jandarma teşkilatı İçişleri Bakanlığına bağlı olduğundan dolayı 7068 sayılı GENEL KOLLUK DİSİPLİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN KABUL EDİLMESİNE DAİR KANUN a tabi bulunmaktadır. Görüleceği üzere jandarma teşkilatı 6413 sayılı kanuna bağlı olmamakla birlikte 7068 sayılı kanuna tabi olacaktır. Yine bekçiler de disiplin hukuku ve disiplin cezaları bakımından 7068 sayılı kanuna tabidirler.

Askeri disiplin cezalarına karşı itiraz yolu açık olmakla birlikte bu disiplin cezalarına kesinleşmesinden itibaren idari yargıda dava açılabilecektir. Nitekim disiplin cezaları ile tecziye edilen asker kişi bu cezaya karşı bir üst amire itiraz etme hakkına sahiptir. Bu itiraz yapılmaz ya da yapılan itiraz merci tarafından reddedilirse artık kesinleşir. İşte bu kesinleşmeden itibaren idare mahkemesinde 60 gün içinde disiplin cezasının iptali davası açılabilir. Disiplin cezalarının iptali için alanında uzman disiplin avukatı ya da idari dava avukatıaskeri ceza avukatından destek alınması tavsiye olunur.

Askeri Disiplin Cezaları İptali

T.C.
DANIŞTAY
8. DAİRE
E. 2018/6085
K. 2020/168
T. 27.1.2020

İSTEMİN KONUSU : Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 21/06/2018 gün ve E:2018/1294, K:2018/1399 Sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Bitlis İli, Merkez Cumhuriyet Köyü'nde geçici köy koruyucusu olarak görev yapan davacının 29/08/2016 günü saat 08.00'dan 30/08/2016 günü saat 08.00'a kadar yol emniyeti ile görevli olduğu halde, 30/08/2016 günü saat 06:30 sıralarında Karınca J.Krk.Komutanlığına bilgi vermeden izinsiz olarak görev yerini terk ettiğinden bahisle görevine son verilmesine ilişkin 24/09/2016 tarih ve HRK 0450-10720-16 Sayılı işlemin iptali istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Van 3. İdare Mahkemesince verilen 24/11/2017 tarih ve E:2016/1784, K:2017/2836 Sayılı kararda; dosyada yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının görevli olduğu köy hudutları dışında görevlendirilmesi yapıldığı, davacı ve arkadaşlarından oluşan timin 29.08.2016 tarih ve saat 08.00 de aldıkları görevi 30.08.2016 tarihi saat 08.00 de sonraki time devrederek ayrılmaları gerekirken diğer tim gelmeden saat 06.30 da görev yerlerini terk ettikleri, davacının sonraki tim gelmeden araç ile nöbet yerinden ayrılarak gitmelerinin ve sonraki timin bu araç ile alınıp nöbet yerine getirildiği savunmasının ise görevin gereklerine ve hayatın olağan akışına uygun olmadığı, saat 06.30 da nöbet yerinin terk edilerek ayrılmanın ve sonraki görevli timin getirilmesine kadar geçecek sürede nöbet yerinin boş bırakılmasının olağan kabul edilemeyeceği, zaten bu dönemde teröristlerce yol kesilmesinin meydana geldiği ve zaafiyetin yaşanması nedeniyle vatandaşların zarara uğradığı, dava konusu göreve son verme işlemi tesis edilmeden önce tahkikatın yapıldığı, davacının yazılı savunmasının alındığı, davacı ve arkadaşlarının da görev yerini 06.30'da terk ederek gittiklerini doğrulayarak iddiayı kabul ettiği anlaşıldığından, davacının görevine son verilmesine ilişkin davalı idare işleminde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Nöbet görevinin gereği gibi ifa edildiği; nöbet değişim saatinin 7:00 olduğu, görev yerini terk etmenin sözkonusu olmadığı öne sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE

MADDİ OLAY:

Cumhuriyet ve Yeşilsırt köylerinin 2. timinde geçici köy korucusu olarak görev yapan davacının, Jandarma tarafından hazırlanan görevlendirme listelerine göre 29/08/2016 günü saat 8:00'dan, 30/08/2016 günü saat 8:00'e kadar Bitlis-Baykan Karayolundaki Tünel mevkiinde nöbetle görevlendirildiği; Jandarma Uzman Çavuşun ifadesine göre bu görevlendirmenin bir gün önceden geçici köy korucusu tim komutanına telefonla bildirdiği, tüm ifadesine başvurulan geçici köy korucularının beyanına göre ise; görevlendirmenin bu şekilde yapılmakla birlikte, görev yerine kendi tuttukları minibüsle intikal ettikleri, bu minibüsün nöbeti biten timi köye götürdükten sonra yeni timi köyden alarak nöbet yerine getirdiği; 30/08/2016 gününde de aynı şekilde nöbet yerine gelip; saat 6:30-7:00 sıralarında nöbet yerinden köye gittikleri, teröristler tarafından bu saatlerde bölücü faaliyetlerin gerçekleştirildiği; olayın akabinde izinsiz olarak nöbet saati dolmadan görev yerinin terk edilmesi disiplin fiili sebebiyle başlatılan soruşturma sonrası dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

07.04.1924 tarih ve 68 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 442 Sayılı Köy Kanunu'nun Ek 18. maddesinde; "Güvenlik korucuları ile korucu başlarının; görevlendirme şekilleri, göreve alınmalarında aranacak şartlar, görevleri, uygulanacak disiplin cezaları ve görevlerine son verilmesini gerektiren haller, disiplin amirleri, yararlanacakları giyim eşyaları ile bunların şekli ve verilme zamanları, eğitim ve denetim usûl ve esasları, sicil ve izinleri, ilk müracaatlarında sahip olmaları gereken sağlık şartları, başka bir işte çalışma hakları ile bu Kanunda yer alan diğer hususlara ilişkin uygulamalar Milli Savunma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine İçişleri Bakanlığınca hazırlanacak ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir." hükmü, anılan Kanun dayanak alınarak çıkarılan 09.01.2008 tarih 13105 Sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla düzenlenen Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 'Amaç' başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı, geçici köy korucularının görevlendirme esasları, görev, yetki ve sorumlulukları, görevlerine son verilmesi, disiplin ve sicil esasları, izinleri, eğitim ve denetim esasları ve diğer özlük hakları ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir." kuralı yer almaktadır.

Bahsi geçen Yönetmeliğin 'Disiplin Cezaları' başlıklı 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde, görevden çıkarma disiplin cezası, bir daha geçici köy korucusu olarak görevlendirilmemek üzere; tazminat ödenmeksizin, görevlendirilmelerindeki esas ve usullere uyularak görevle olan ilişiğin kesilmesidir şeklinde tanımlanmış, aynı bendin 9. alt bendinde ise; "Kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerle görevli güvenlik güçlerinin bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağırmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" fiilinin görevden çıkarma sebebi olduğu düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dosyada yer alan geçici köy korucuları ve jandarma personelinin beyanlarından görevlendirmenin yazılı olarak tebliğ edilmeyip, telefonla bildirildiği; yine geçici köy korucularının birbiriyle örtüşen beyanlarından; nöbet görevinin korucuların haricen temin ettiği araçla sağlandığı ve rutin olarak nöbet değişimlerinin 6:30-7:00 saatleri arasında yapıldığının anlaşıldığı; belirtilen durumun korucular nezdinde rutin bir uygulamaya dönüşmesine karşın, belirtilen durumun görevlendirme usul ve süresine aykırı olduğu yönünde idare tespitlerinin ve uyarılarının bulunmadığı gibi dava konusu olaya ilişkin durumun, yalnız nöbet görevini süresinde ifa etmeyen korucular nezdinde değil, diğer timlerde görevli korucular nezdinde araştırılmayarak, İdarece disiplin suçuna esas fiilin açıklığa kavuşturulmadığı görülmektedir.

Bu itibarla; eksik araştırma ve tespitler sonucunda; davacıların disiplin cezasına esas fiilleri işlediği ortaya konulmaksızın tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta olup; aksi gerekçe ile davayı reddeden Mahkeme kararına yönelik istinaf istemini reddeden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 Sayılı Kanun'un 49.maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,

2. Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 21/06/2018 gün ve E:2018/1294, K:2018/1399 Sayılı kararının gerekçede oyçokluğu, esasta oybirliği ile bozulmasına,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Erzurum Bölge Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 27/01/2020 tarihinde kesin olarak karar verildi.

kaynak; kazancı.com

T.C.
DANIŞTAY
2. DAİRE
E. 2016/15082
K. 2020/1241
T. 27.2.2020

İSTEMİN KONUSU : Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen 29/03/2016 günlü, E:2015/65, K:2016/787 Sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem: Dava, .... olarak görev yapan davacının, işlediği ileri sürülen fiiller nedeniyle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesi uyarınca ''1/30 oranında aylıktan kesme cezası'' ile tecziye edilmesi nedeniyle Daire Başkanlığı görevinden alınarak, aynı Daire Başkanlığı emrine İnşaat Şube Müdürü olarak atanmasına ilişkin 17/11/2014 günlü, 20 Sayılı Yönetim Kurulu Kararının iptali ile bu işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen temyize konu kararla, her ne kadar davacı tarafından, yüklenici firmanın depolarındaki yakıt miktarı ve bunun ölçülmesine ilişkin olarak gerek sözleşmede, gerekse teknik ve idari şartnamelerde herhangi bir hüküm bulunmadığı; dolayısıyla, kendisinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı savunulmakta ise de; davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturmalarında, yüklenici firmayla yapılan sözleşme süresince (ihbar mektubunun öğrenildiği tarihe kadar geçen sürede) yüklenici depolarında denetim, ölçüm veya kontrol yapılmadığı/yaptırılmadığı yönünde herhangi bir sorumluluk atfedilmediği; davacı tarafından, ihbarın öğrenilmesinden sonraki süreçte değişik tarihlerde yapılan ölçümlerle depolarda bulunması gereken yakıtın bulunmaması ve bir kısım yakıtın bozuk nitelikte olduğunun tespit edilmesi üzerine, bir an önce sözleşmenin feshine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekirken, depolarda eksik olduğu tespit edilen yakıtı tamamlatma yönünde söz konusu firmaya süre verildiği; sözleşmede veya ilgili mevzuat hükümlerinde tanınmayan bir yetkiyi kullanmak suretiyle yüklenici firmanın depolarında bulunan TSK'ya ait yakıt miktarının daha da azalmasına, dolayısıyla idarenin zararının artmasına sebebiyet verdiği; ihbar mektubunun işleme konulması sonrasında yapılan 25/06/2013 tarihli görevlendirme yazısı uyarınca ilk ölçümlerde yüklenici firmanın depolarında olması gereken yakıt miktarının 2.557,008 kg eksik olduğunun ve sonraki değişik tarihlerde yapılan ölçümlerde eksik yakıt miktarının artarak devam ettiğinin tespit edilmiş olmasına rağmen, sözleşmenin 16.4 ve 30. maddelerinde yer alan hükümler dikkate alınmaksızın işlem tesis edilmemesinin, davalı idarenin yakıt kaybının, ilk ölçüme göre beş kat fazla olmasına neden olduğunun, yapılan idari soruşturma sonucu düzenlenen 23/09/2014 günlü, 6 Sayılı Soruşturma Raporu ve eklerinde yer alan bilgi ve belgelerle sabit olduğu; davacı tarafından, 657 Sayılı Kanun'un 125/C-a hükmü uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla tecziye edilmesine ilişkin işleme karşı açılan davada, Mahkemelerinin 29/03/2016 günlü, E:2015/64, K:2016/788 Sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği; dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :

Davacı tarafından ;

Dava konusu işleme gerekçe olarak gösterilen iddialara ilişkin, hakkında ceza soruşturulması yürütüldüğü; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma evresinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı; anılan raporda, suçu bildirme yükümlülüğünün bulunmadığı; kamu zararına neden olduğu veya menfaat sağladığına ilişkin somut herhangi bir emarenin bulunmadığının belirtildiği; İdare Mahkemesince, bu hususa ilişkin değerlendirme yapılmaksızın karar verildiği; davalı idare ile yüklenici şirket arasında imzalanan sözleşmenin, taşıma işine ilişkin olduğu ve “banka sisteminin” göz ardı edildiği; harcama yetkilisi olarak, yüklenici şirketin depolarında bulunan yakıt miktarını kontrol etme hak ve yükümlülüğünün bulunmadığı; önemli olan hususun, yüklenici depolarından çıkan yakıt miktarı ile askeri birliklere giren akaryakıt miktarını gösteren taşınır mal işlem belgelerinin birbiriyle uyumlu olması olduğu; belirtilen belgeler arasında uyumsuzluk olması durumunda, yüklenici firma hakkında işlem tesis edildiği; nitekim, soruşturma sürecinde yüklenici firma ile imzalanan sözleşmenin feshedildiği; soruşturma raporunda bozuk çıkan yakıtla ilgili olarak yapılan tüm tespitlerin, sözleşme ve ihaleye ilişkin dokümanlara aykırı olduğu; soruşturma raporunda, mevzuata göre asıl sorumlu olması gereken kontrol teşkilatı üyeleri hakkında hiçbir kusur ve sorumlululuk yüklenmediği; dava konusu atama işleminin, daire başkanlığı kadrosunun boşaltılmasına yönelik olduğu; anılan işlemin ardından, kurum dışından bir kişinin daire başkanı olarak atandığı; dava konusu işlemin hukuka aykırı olarak tesis edildiği ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI :

Davalı idare tarafından;

Davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde verilen karara karşı “kanun yararına bozma” yoluna başvurulduğu; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/02/2016 günlü, 2016/27475 Sayılı tebliğnamesi ile, anılan kararın bozulması yönünden dosyanın Yargıtay Beşinci Ceza Dairesine gönderildiği; dolayısıyla, davacının bu yöndeki beyanlarının gerçerliliğinin bulunmadığı; 657 Sayılı Kanun'un 125. maddesinde, memurun Ceza Kanunu'na göre mahkum olması veya olmamasının, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamayacağının ifade edildiği; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kararının, işbu dava yönünden herhangi bir bağlayıcılığının olmadığı; dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği; Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...

DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Dava dosyanın incelenmesinden, ... olarak görev yapan davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonunda düzenlenen 23/09/2014 günlü, 6 Sayılı raporda, davacının işlediği ileri sürülen fiiller nedeniyle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D-(n) maddesi uyarınca ''kademe ilerlemesinin durdurulması cezası'' ile cezalandırılmasının önerildiği; bu önerinin, disiplin kurulunda görüşülmediği; disiplin amiri tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, davacının fiillerinin, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesi kapsamında kaldığı gerekçesiyle ''1/30 oranında aylıktan kesme cezası'' ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara yapılan itirazın, ANT Başkanlığı Merkez Disiplin Kurulunun 24/10/2014 günlü, 2014/10 Sayılı kararı ile reddedildiği; davacının, söz konusu disiplin cezası ile tecziye edilmesi nedeniyle 657 Sayılı Kanun'un 76 ve 132. maddeleri uyarınca, Yönetim Kurulunun 17/11/2014 günlü, 20 Sayılı kararı ile Daire Başkanlığı görevinden alınarak, aynı Daire Başkanlığı emrine İnşaat Şube Müdürü olarak atanmasına üzerine, bu işlemin iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davacının, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesi uyarınca ''1/30 oranında aylıktan kesme cezası'' ile tecziye edilmesi ilişkin 10/10/2014 günlü, 12/9 Sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davada; davanın reddi yolunda Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen 29/03/2016 günlü, E:2015/64, K:2016/788 Sayılı kararın, "olayda, soruşturmacı tarafından davacının kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması yönünde getirilen önerinin, 657 Sayılı Kanun'un 126. maddesi uyarınca disiplin kurulunda görüşülmesi gerekirken, sadece disiplin amirince yapılan değerlendirme sonucunda, davacının aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle Danıştay Onikinci Dairesinin 14/12/2017 günlü, E:2016/10504, K:2017/6548 Sayılı kararı ile bozulduğu ve yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderildiği görülmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bu durumda; davacının, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesi uyarınca ''1/30 oranında aylıktan kesme cezası'' ile tecziye edilmesi ilişkin 10/10/2014 günlü, 12/9 Sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davanın reddi yolundaki Mahkeme kararı, Danıştay Onikinci Dairesinin anılan kararı ile bozulduğundan ve bu bozma kararı uyarınca Ankara 9. İdare Mahkemesince verilecek karar, temyizen incelenmekte olan işbu davanın sonucu etkileyeceğinden, oluşan yeni hukuki durum karşısında, Ankara 9. İdare Mahkemesince verilecek karara göre bu dosyada anılan Mahkemece yeniden bir değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-) DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,

1